Sözcü Haber |
- Mandacılar Ekmel'i Niçin Destekliyorlar?
- Atatürk’ün Doğduğu Evdeyiz!
- Ulusal Eğitim Ata Topraklarında!
| Mandacılar Ekmel'i Niçin Destekliyorlar? Posted: 22 Jul 2014 02:43 PM PDT Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda sadece sömürgecilikle mücadele etmemiş, mandacılıkla da çetin bir uğraş vermiştir. Atatürk'ün ölümünden sonra ise O'nun kurduğu parti mandacılar tarafından teslim alınmış, Amerika ile yapılan İkili Anlaşmalarla ülkemiz emperyalizmin kuyruğuna takılmıştır. Daha sonra çok partili rejim adı altında mandacılar iktidarı işbirlikçilere terk etmişlerdir. Mandacılığın ana karakteri, Batı kaynaklı sosyal demokrat, demokratik sol ya da liberal söylemlerdir. Bunlar iktidarı işbirlikçilere teslim ettiklerinden beri devamlı muhalefette kalmışlar, yönlerini hep Batıya çevirmişler, işbirlikçilerin ülkeyi uçuruma sürükleyen her türlü uygulamasına seyirci olmuşlardır. Atatürkçülüğü Batılılaşma ve kapitalistleşme olarak dayatmaktadırlar. Kısacası mandacılar iflah olmaz kapitalist sistem savunucularıdır. Ülke sorunlarının çözümünü daima Batıda ararlar; çünkü bilirler ki kendi halkları adam olmaz. Tam bağımsızlığı anlayamadıkları için, mandacıların en büyük korkusu Atatürkçülüktür, Altı Ok'tur. Günümüzdeki mandacılık anlayışı Cumhuriyet dönemindeki mandacılıktan daha tehlikelidir; çünkü Atatürkçü söylemleri maske olarak kullanır. Siyasal Partilerin ve Demokratik Kitle örgütlerinin, sendikaların büyük bir kısmının yönetimini mandacılar işgal etmektedir. Bu sayede halkın devrimci potansiyeli sürekli eritilmektedir. Bu nedenlerle EKMELEDDİN İHSANOĞLU mandacılar için biçilmiş kaftandır.. Son sözü Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bırakalım. "Türkiye'yi yok etmeye girişenler, Türkiye'nin ortadan kaldırılmasında çıkar ve hayat görenler, zararlı olmaktan çıkmışlar, aralarında çıkarları paylaşarak, birleşmiş ve ittifak etmişlerdir. Ve bunun sonucu olarak, birçok zekâlar, duygular, fikirler,Türkiye'nin yok edilmesi noktasında yoğunlaştırılmıştır. Ve bu yoğunlaşma, yüzyıllar geçtikçe oluşan kuşaklarda, adeta tahrip edici bir gelenek biçimine dönüşmüştür. Ve bu geleneğin, Türkiye'nin hayatına ve varlığına aralıksız uygulanması sonucunda, nihayet Türkiye'yi ıslah etmek, Türkiye'yi uygarlaştırmak gibi birtakım bahanelerle, Türkiye'nin iç hayatına, iç yönetimine islemiş ve sızmışlardır. Böyle elverişli bir zemin hazırlamak güç ve kuvvetini elde etmişlerdir." "...Oysa güç ve kuvvet, Türkiye'de ve Türkiye halkında olan gelişme cevherine, zehirli ve yakıcı bir sıvı katmıştır. Bunun etkisi altında kalarak, milletin en çok da yöneticilerin zihinleri tamamen bozulmuştur. Artık durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan olmak İçin, mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün isleri Avrupa'nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır. İşte Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür." "... Bu düşüşün çıkış noktası korkuyla, aczle başlamıştır. Türkiye'nin, Türk halkının nasılsa başına geçmiş olan birtakım insanlar, galip düşmanlar karşısında, susmaya mahkûmmuş gibi, Türkiye'yi atıl ve çekingen bir halde tutuyorlardı. Memleketin ve milletin çıkarlarının gerektiğini yapmakta korkak ve mütereddit idiler. Türkiye'de fikir adamları, âdeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. DİYORLAR Kİ: "BİZ ADAM DEĞİLİZ VE OLAMAYIZ. KENDİ KENDİMİZE ADAM OLMAMIZA İHTİMAL YOKTUR". BİZİM CANİMİZİ, TARİHİMİZİ, VARLIĞIMIZI BİZE DÜŞMAN OLAN, DÜŞMAN OLDUĞUNDAN HİÇ ŞÜPHE EDİLMEYEN AVRUPALILARA,KAYITSIZ ŞARTSIZ BIRAKMAK İSTİYORLARDI" ONLAR BİZİ İDARE ETSİN" DİYORLARDI..." Gazi Mustafa Kemal Mahmut ÖZYÜREK |
| Posted: 22 Jul 2014 02:15 PM PDT Balkan turu, Kavala'dan sonra Selanik'le devam etti. Selanik'te Türkler için 2 büyük değer doğmuştur. Birincisi Türk ulusunun büyük önderi Atatürk. İkincisi Türk şiirinin büyük ustası Nazım Hikmet. Büyük bir heyacanla otobüsümüzden inerek Atamızın doğduğu eve yöneldik. Restarasyonu 2 yıl önce tamamlanan evde, hayal kırıklığı yaşadık. Bina güzel bir işçilikle hoş bir görünüme kavuşmuş, fakat; boş odalara konan spotlar, ses ve görüntü aletleriyle ev sanki gösteri salonuna dönüştürülmüştü. Düzenleme öncesi Atatürk'ün kullandığı eşyalarında sergilendiği evde, tadilatın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen eşyaların getirilmemesi ve nerede olduğu konusunda görevliler bilgi sahibi olmaması ziyaretçileri şaşırttı. Köy enstitüleri geleneği ile yetişmiş emekli öğretmen Hüseyin Koyuncu, tepkisini TBMM, CHP ve Genelkurmay Başkanlıklarına, tura katılanların imzasıyla bir dilekçe yazılması şeklinde gösterdi. Ankara'da Atatürk Orman Çiftliği'nde ATO'nun yaptırdığı benzer evde sergilenen eşyaların, doğduğu evdekinden daha zengin olması burukluk yarattı. Alınan öğle yemeği ardından, Yunanistan'ın en büyük katedrali olan Aya Dimitros ziyaret edildi. Tura katılanlar, katedralde düzenlenen ayini seyretme fırsatı yakaladı. Selanik'in İzmir'i andıran sahiline, sağlı sollu aynı mimari tarzda yapılmış binalar arasından ulaşıldı. Meydanda bir heykel ve Konak Meydanı'nda olduğu gibi güvercinler vardı. Sahilin sağ tarafında Konak Pier'e benzer bir bina, sol tarafta göz alabildiğine sahil devam ediyor. Selanik'teki otele yerleşmenin ardından, akşam saat 22.00'de rehberimiz Osman Osman, kaptanımız Gökmen Car ve bazı konuklar, sahildeki Rum lokantasında uzo içerek, çalınan şarkıları dinledi ve oyunlar oynadı. Haber ve fotoğraf ; Osman Gazi OKTAY |
| Ulusal Eğitim Ata Topraklarında! Posted: 22 Jul 2014 02:03 PM PDT Ulusal Eğitim Derneği üyeleri ve dostları, Kare Tur ile Atatürk'ün doğduğu, çocukluğunu geçirdiği, eğitim gördüğü ve atalarımızın yaşadığı toprakları ziyaret etti. Cumartesi günü saat 21.00'de, Kare Tur'un Çankaya'daki bürosu önünden, Gökmen Car'ın kaptanlığında Karadeveci'ye ait otobüsle hareket edildi. Bornova Ege Üniversitesi ve Bostanlı Yunuslar önünde bekleyen konuklar alınarak Çanakkale yönünde yolculuk başladı. Keşan'da bekleyen katılımcıları aldıktan sonra İpsala Gümrük Kapısı'ndan Yunanistan'a girildi. Geziye Yunanistan'da rehberlik edecek Osman Osman, 09.00'da Gümülcine Şehir Merkezi'nde yol kenarında bekliyordu. Gümülcine Yunanistan'ın Batı Trakya Bölgesi'nde olup, 1361 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. 1913 yılında yapılan Bükreş Antlaşması'yla Bulgaristan'a bırakıldı. 1920 yılında imzalanan San Remo Antlaşmasıyla, Batı Trakya'nın diğer illeriyle birlikte Yunanistan'ın oldu. Gümülcine nüfusunun % 40'Türk. Türkler azınlık olarak devlet memuru olabiliyor. Osman Osman, Gümülcine Nedim Tesisler sahibine, bir gün önceden Türkiye Türklerinin kahvaltı geleneğine uygun malzemeleri aldırtmıştı. Yunanistan'da sigortasız ve 8 saatten fazla eleman çalıştırmak zor olduğundan; işletmeler fazla garson çalıştırmıyor. Bu nedenle; iki garsonla kahvaltı hizmeti vermek süre aldı. Rehber Osman Osman, doğma büyüme Gümülcineli. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde okumak için İstanbul'a gelmiş, üniversiteyi bitiremeden Gümülcine'ye dönmüş. Genel kültürü hayli yüksek olan ve tüm Kare Tur misafirlerinin gönlünde taht kuran Osman Osman, Yunanca Tüm Trakyalılar Takımı anlamına gelen ''Pantrakikos'' futbol takımında top koşturmuş. Kahvaltı sonrası İskeçe yönünde hareket eden otobüste, Osman Osman Rodop Dağları'nı işaret ederek, ''Karşıda gördüğünüz yerleşimler Türk köyleri. Dağın arka yüzündeki yerleşimler de Türk olup, Bulgaristan sınırları içindedir'' dedi. Gezinin ikinci durağı, mübadele yıllarında çok sayıda Türk'ün göçerek, o dönemde tütüncülüğün yoğun yapıldığı yer olması nedeniyle; Türkiye'de Samsun'a yerleştirilenlerin vatanı Kavala idi. Haber ve fotoğraf : Osman Gazi OKTAY |
| You are subscribed to email updates from Sözcü Haber To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
| Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 | |





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder