Sözcü Haber |
- Karayılan: "Öcalan Nisan ayında PKK kongresine katılacak"
- İlker Başbuğ'dan F Tipi örgüt yapısına ilişkin önemli açıklamalar
- ''Asgari'' zamma yurttaşlardan ilk tepki
- Ah şu “Piyango bileti”
- Liberallerin "Demokrasiye Darbe" Deklarasyonu
- Ne Demiştik – Ne Dediler-2
Karayılan: "Öcalan Nisan ayında PKK kongresine katılacak" Posted: 30 Dec 2014 03:19 PM PST ''Öcalan serbest bırakılacak'' Öcalan 2015 Nisan'ında serbest kalacak. Açıklama PKK'nın üst düzey isimlerinden biri olan Murat Karayılan'dan geldi. "Öcalan Nisan ayında yapılacak PKK kongresine katılacak" diyen Karayılan, AKP'nin adım atmaması halinde silahlı eylemlere yeniden başlayacaklarını söyledi. AKP - PKK müzakereleriyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan tarih vermiş ve yeni Türkiye vurgusu yapmıştı. Erdoğan'ın bu sözlerine, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan açıklık getirmişti. Akdoğan "Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik" demişti. Önce İmralı adasında Öcalan ile ardından Yalçın Akdoğan ile ziyaretler yapan HDP heyetinden Sırrı Süreyya Önder, dikkat çekici bir söz söylemişti. Erdoğan, Akdoğan ve Önder'in ima ettikleri ayrıntıyı PKK'nın üst düzey isimlerinden Murat Karayılan açıkladı. Karayılan, Abdullah Öcalan'ın 2015 yılının Nisan ayında yapılması planlanan PKK'nın 12'nci kongresine katılacağını öne sürdü, "müzakereler sürüyor" dedi. Karayılan müzakerelerde herhangi bir adım atılmaması durumunda 2015 seçimlerinden önce terör saldırıları yeniden başlayacaklarını da söyledi. Karayılan, Öcalan'ın AKP'ye verdiği tasarının ayrıntıları da anlattı. Buna göre, hakikatleri araştırma komisyonu kurulmasını isteyen Öcalan, 15 Şubat'ta bu komisyonla konuşacak, 15 Mart'ta silahlı mücadeleyi durduracak, 15 Nisan'da da PKK kongresinde çeşitli kararlar alacak. Şu anda silah bırakmayı düşünmediklerinin altını çizen Karayılan, kongreye açılım amacına ulaşırsa Öcalan'da katılacak. Orada alınacak kararı uygularız. Öcalan bunları tasarıda belirtilmiş" dedi. Ulusal Kanal |
İlker Başbuğ'dan F Tipi örgüt yapısına ilişkin önemli açıklamalar Posted: 30 Dec 2014 03:16 PM PST 26'ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, F tipi örgütün yapısına ilişkin bilgi verdi. Hiyerarşik yapıdaki örgütlenmenin devletin her kademesinde olduğunu belirten Başbuğ, "TSK'da da hainler var" dedi. Başbuğ, irticayle mücadele eylem planının da Fethullah Gülen'in 2009'da yaptığı bir açıklama üzerine tahşiyeciler grubu üzerinden hazırlandığını belirtti. Ergenekon davasıyla hedef alınan 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, kumpasçıları bu ifadeyle özetledi. CNN Türk televizyonuna konuşan Başbuğ, programda, F tipi örgüt yapısına ilişkin bilgiler verdi. F tipi örütün hiyerarşik yapıda olduğunu belirten Başbuğ, devletin her kurumunda örgütlenmeye gidildiğini vurguladı. Başbuğ örneği tahşiyeciler grubu üzerinden verdi. 6 Nisan 2009'da Fethullah Gülenin yaptığı açıklamayı hatırlattı. Başbuğ, Gülen'in bu açıklamalarına paralel olarak tahşiyeciler grubu üzerinden irticayla mücadele eylem planı iddialarının ortaya atıldığını belirtti. Başbuğ, kumpasların açığa çıkarılması için 3 önemli olayın aydınlatılması gerektiğini ifade etti. Ulusal Kanal |
''Asgari'' zamma yurttaşlardan ilk tepki Posted: 30 Dec 2014 03:14 PM PST Milyonlarca işçiyi ilgilendiren asgari ücret açıklandı Milyonlarca işçiyi ilgilendiren asgari ücret açıklandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik 2015 yılında asgari ücretin yılın ilk 6 ayında 949 TL ikinci 6 ayında ise 1000 tl olacağını söyledi. Peki çalışanlar bu rakam hakkında ne düşünüyor? Milyonlarca işçiyi ilgilendiren asgari ücret açıklandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik 2015 yılında asgari ücretin yılın ilk 6 ayında 949 TL ikinci 6 ayında ise 1000 TL olacağını söyledi. Peki çalışanlar bu rakam hakkında ne düşünüyor? Asgari ücret tespit komisyonu Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda son kez toplandı. 5 milyon işçiyi ilgilendiren asgari ücret rakamları açıklandı. Toplantıda işçiyi Türk-İş, işvereni ise TİSK'in temsil etti. Bakan Faruk Çelik, 2015 yılında asgari ücrette yılın ilk ve ikinci 6 ayı için yüzde 6 zam yapıldığını açıkladı. Yıllık artış toplamda yüzde 12 oldu. Buna göre bekar bir işçi için aylık brüt asgari ücret ilk altı için bin 202 TL, ikinci altı ay için bin 274 TL'ye yükseltilirken, aylık net asgari ücret 2015 ilk 6 ayı için 949 TL, ikinci altı ay için ise 1000 TL oldu. Türk-İş belirlenen rakamı geçim standartlarının altında olduğunu ve karara itiraz ettiğini açıkladı. İşveren temsilcisi ise yapılan zammın fazla olduğunu bu kadar zam yapmayı düşünmediklerini ifade etti. Peki yurttaşlar asgari ücrete yapılan zamma ne tepki verdi? Asgari ücrete 58 lira zam geldi gelmesine ama, bu parayla geçinen vatandaşın hali perişan. Çünkü sadece gıda fiyatları geçen yıldan bu yana 169 lira arttı. Hal böyle olunca asgari ücretli, bakın gelen zamma nasıl tepki gösterdi. Tepkiler asgari ücret zammına. Milyonlarca çalışanın merakla beklediği açıklama yapıldı. 891 lira olan asgari ücrete net 58 lira zam geldi. Ancak geçim sıkıntısı yaşayan asgari ücretli zamdan memnun kalmadı. Asgari ücretli gelen 58 liralık zamma tepkili. Çünkü 4 kişilik bir aile için, sadece gıda fiyatları geçen yıldan bu yana 169 lira arttı. Peynir de, ekmek de, zeytin de zamlandı. Tabii, ihtiyaçlar sadece gıda ile bitmiyor. Bunun yanı sıra kira, elektrik, eğitim ve sağlık harcamaları da var. BU kalemlerdeki toplam maliyet ise geçen yıldan bu yana 491 lira artış gösterdi. Ulusal Kanal |
Posted: 30 Dec 2014 02:52 PM PST Isparta İl Müftüsü Galip AKIN "piyango bileti haramdır!" buyurmuşlar. ![]() · Orman arazileri bir yana, siyasal iktidarı ele geçiren haramzadeler "vatan toprağının pazarlığı" yapmıyorlar ülkemizde! · Kimi bakan çocuklarının evlerinde Ayakkabı kutularında dolarlar, Eurolar, para sayma makineleri bulunmadı! · Bizim ülkemizde kimse " bakara-makara" diyerek kuranla dalga geçmedi! · Kimse; Şaibeli yolsuzluk paralarını faiziyle birlikte bavullara doldurup geri aldıktan sonra, büyük bir arsızlık ve yüzsüzlükle "faizlerini Kızılay'a bağışlayacağız" demedi! · Değeri seksen bin işçinin maaşından daha pahalı olan kol saatini rüşvet olarak almadı! · Rüşvet, soygun, fuhuş, kasetleri ortaya saçılınca, "bunlar montaj", hırsızlığın ses kayıtlarına "dublaj" diyen devlet yöneticilerimiz hiç olmadı bizim ülkemizde! · Bağış adı altında;servetlere, arazilere, binalara kavuşan, 20 yaşında "gemiciklerden oluşan bir filo" kuran Başbakan çocukları bizim ülkemizin değil, "Patagonya Cumhuriyeti" vatandaşı! · Sahte olduğu kanıtlanan CD'lerle, İftiralarla yüzlerce vatansever yıllarca hapishanelerde çürütülmedi ülkemizde! · "Yüzyılın soygunu" denilen "Deniz Feneri"yolsuzluğunu soruşturan savcılar, "Hırsızlığı çalmayı, İslam dininin meşru ilkeleri haline getiren" siyasileri soruşturmaya kalkışan hâkimler sürgünlerle cezalandırılmaz bizim ülkemizde! · " Yolsuzluk, hırsızlık suçu değildir" diyen din adamları, (sözde din âlimleri!) ödüllendirilmediler bu ülkede! · "İnsanları tek tek veya başka ülkelerin içini karıştırarak topluca öldürtmek katilliktir ve fesat çıkarmaktır, bunlar büyük günahlardandır" deme gafletinde bulunan din adamları, Yalanı, talanı, sahtekârlığı, iftirayı din adına meşrulaştıranlarca "dinsiz" (Mürtet) ilan edilmez bizim ülkemizde! · Bizim ülkemizde "Müslüman, Müslüman'ın ayıbını örter" böylece "bütün haramları helal" kılınır. · Lakin bir sorunumuz varki üstesinden gelemiyoruz! Ah şu "Piyango bileti" ve "Yılbaşı eğlencesini" bir yasaklayabilsek! Ülkemiz gerçekten haramdan arınacak, güllük-gülistanlık olacak! Öyle değimli Sayın Müftü? Mahmut ÖZYÜREK |
Liberallerin "Demokrasiye Darbe" Deklarasyonu Posted: 30 Dec 2014 02:43 PM PST 26.12.2014 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde bir deklarasyon yayımlandı. '' Aydınlara katıl '' çağrısı yapan bir imza kampanyasıydı bu. Kim bu aydınlar diye çağrıyı okuduktan sonra isimlere takılı kaldım. Ahmet ALTAN, Cengiz CANDAR, Ertuğrul GÜNAY, Hasan CEMAL, Yasemin CONGAR, Nazlı ILICAK ve Mümtaz TÜRKÖNE vb. medyatik ünlüler var. Bunların dışında Ahmet İSVAN, Ataol BEHRAMOĞLU, Aydın ENGİN, Gencay GÜRSOY vb. gibi saygı duyduğum aydınlar da var. ''Demokrasiye Darbe '' başlıklı yazı özetle şöyle: Kuvvetler ayrılığını, yargının bağımsızlığını, parlemento denetimini, barışçıl toplanma ve gösteri hürriyetinin kullanılmasını ve basın özgürlüğünü kendisine bir tehdit / darbe olarak algılayan, demokrasinin klasik denge ve denetim sistemlerini '' Milli iradenin'' önünde engel olarak sunan bir iktidar Türkiye'de iş başındadır. Aşağıda isimleri zikredilen biz imzacılar kamuoyunu Türkiye'de demokrasiden sapma yönünde kaygı verici bir sürece dikkat kesilmeye çağırıyor, AKP hükümetini bu girdiği tehlikeli yoldan dönmeye davet ediyoruz… '' Günaydın ünlü insanlar. 12 Eylül 2011 anayasa referandumunda bu ülkenin cumhuriyetçileri, Kemalistleri, CHP'lileri, demokratları, sosyalistleri 'HAYIR'' derken ''yetmez ama EVET'' diyerek medyada çığırtkanlık yapan sizler değil miydiniz? Referandum bağımsız yargının kırılma noktasıydı. Entelektüel, demokrat görüneceksiniz, hem de ülkeyi bugünkü duruma getiren AKP'nin destekçisi olacaksınız. Şimdi koşullar değişti, hem demokrat hem de AKP'ye destek olmanın olanağı kalmadı. AKP'nin gerici bir diktatörlüğe giden siyasi yol haritasında size yer yok. Anayasa oylamasında Pensilvanyadaki hoca efendi ''mezardaki ölüler bile oy kullanmalıdır'' derken dönemin başbakanı da '' alnı secdeye gelen yargıçlardan zarar gelmez'' demişti. Sizler de şimdi bu iki güç arasındaki çatışmada sözü dinlenen '' kanaat önderi'' olma ayrıcalığından çıktınız. 5 yıl önceki anayasa oylamasında ''evet'' demekle AKP iktidarına dayanak oldunuz ve siyasi öngörüşsüzlüğünüz için gerçek aydınlardan öncelikle özür dileyiniz. AKP'liler Pensilvanya için yanıldığını belirttiler. Ülkenin başka sorunu yokmuş gibi gün 24 saat her olayın altından paralel yapı üretiyorlar. Siyasal iktidar 12 yıldır siyasi, ekonomik, kültürel, hukuki alanda yaptığı her düzenlemeyi '' reform '' , ''devrim'' sözcükleri kullanarak ülkenin geriye gidişini ileriye gidiyormuş gibi bir algı yaratmak istedi. Şimdi tüm suçları ortağına yüklüyor. '' Demokrasiye darbe'' çağrısının içeriğine katılıyor ve destekliyoruz. Bugüne kadar maliyeti ağır olsa da gerçekleri görmek, demokrasi mücadelesi açısından bir kazançtır. Aydın her dönem yurtseverliği ve evrensel görüş ufkuyla ileriyi gören insandır. A.Fuat Özkan |
Posted: 30 Dec 2014 02:24 PM PST "Kent Konseyleri" 3.7.2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 76. maddesine dayanılarak, çıkartılan yönetmelikle Belediyelik olan tüm yerleşim birimlerinde "Kent Konseyleri" kurulmuştur. "Kent Konseyleri" yasa ve yönetmeliğinde görev tanımı, "katılım, yönetişim ve yerinden yönetim, yerel yönetimleri güçlendirmek" şeklindedir. 1990'ların başında Maastricht Anlaşması'yla "yerellik ilkesi" AB'nin temel ilkelerinden biri haline geldi. Yeni üye olacak devletlere de ön koşul olarak dayatıldı. Batı emperyalizmi "yerinden yönetim" ve "kendi kaderini tayin hakkı" gibi özü boşaltılmış, ambalajı parlak kavramları, hedef ülkeleri etnik temelde parçalayıp sömürgeleştirmek için kullanmaktadır. Bir diğer önemli hatırlatmayı daha yapmakta yarar var. "Kent Konseyleri, Kalkınma Ajansları, Büyükşehir Yasaları"nın ön hazırlıkları, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yapıldı. Belediye başkanlarının yetkilerini daha aktif bir biçimde kullanmaları amaçlı UNDP'nin çalışmalarını ise Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler finanse etti. AB, bu çerçevede, Türkiye'nin eyalet sistemine geçişinin alt yapı hazırlıkları için 4 milyon Euro harcadı. AB'nin dayatmalarıyla devreye giren ve federalizmin önünü açan "Kalkınma Ajansları"na ise, AB 1 milyar TL kaynak ayırdı. Yani, "Kent Konseyleri, Kalkınma Ajansları, Büyükşehir Yasaları" nın finansmanı tümüyle AB ve BM hibeleri ile yürütüldü. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler yalnızca "hibe" vermekle yetinmediler. Onlarca uzman(özel görevli- casus) bu çalışmaların yürütülmesinde görev aldı. Diğer sömürgeleştirme projelerinde olduğu gibi, Soros ve AB'den beslenen, mandacı ,"Truva Atı" örgütlenmeler de boş durmadılar "beyin yıkama-dönüştürme" eylemlerini aralıksız sürdürdüler. Kent konseylerinin omurgasını oluşturan, "katılımcılık, demokratikleşme, sürdürülebilir kalkınma" anlayışlarını yaşama geçireceği ileri sürülen "Yönetişim" Ulus egemenliğini temsil eden iktidarın yeniden paylaşılmasıdır. Önceliği "Kamu yararı" olan devlet aygıtından "kamusal alanları" terk etmesi talep edilmektedir. Devletin önceliği, Kamu yararı değil, küresel aktörler arasındaki paylaşımın gözetilmesi, iş ve işlemlerin "genel sekreterliği"ni yürütülmesi olmalıdır. Emperyalizmin bölgesel taşeronu, terör örgütü PKK'yı yönetip, yönlendiren Abdullah Öcalan, Avukatları aracılığı ile PKK'ya gönderdiği talimatta "Demokratik Özerklik Anayasası'nın hazırlanması gerektiğine dikkat çekerek, KCK'nin örgütlenmesini hızla tamamlamasını istedi. KCK'ye çağrı yapan Öcalan, Kürdistan illeri başta olmak üzere bütün il merkezlerinde Kent Konseyleri ilçe ve köylerde ise Bölge Konseylerinin oluşturulmasını istedi." 15/11/2010 by ROJBAS Demek'ki 2005 yılından bu yana yasal dayanakları ve alt yapısı oluşturulan "Kent Konseyleri" Türkiyeyi yönetenlerin aldığı kararlarla değil, batılı emperyalist merkezlerin dayatmalarından birisi olarak uygulamaya sokulmuştur. Bu çerçevede kurulması planlanan "ISPARTA KENT KONSEYİ"NİN 04 Ekim 2012 Günü ilk toplantısını yapacağı duyuruldu. Konu ilgili olarak Atatürkçü Düşünce Derneği Isparta Şube Yönetim Kurulu 03 Ekim 2012 günü bir basın açıklaması yayınlamıştı.Yerel basında "Kent Konseylerine de Karşı Çıktı" başlığı ile verilen açıklama aynen şöyleydi Sayı:2012/66 Kod: 32–116488 Konu: "ISPARTA KENT KONSEYİ 03.10.2012 ("ISPARTA KENT KONSEYİ katılımcılarının, ülkemizin federe devletçiklere bölünmesi yoluna taş döşeyen, harç koyan ihanet erbabı aktörlere karşı onurlu bir duruş sergileyeceklerine olan inancımızı korumak istiyoruz.) http://sozcuhaber.blogspot.com.tr/2012/10/kent-konseyleri-bolunmenin-yap.html B A S I N A Ç I K L A M A S I 3.7.2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 76. maddesine dayanılarak, çıkartılan yönetmelikle "Kent Konseyleri" kurulmaktadır. Önümüzdeki günlerde toplanacak olan "ISPARTA KENT KONSEYİ'nin katılımcılarını, cumhuriyetimize, ulusumuza, ulusal egemenliğimize ve tam bağımsızlığımıza duyduğumuz inanç ve kararlılıkla uyarmayı tarihsel bir görev sayıyoruz. Kent Konseylerinin amaçları yönetmelikte şöyle açıklanıyor; "kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşerilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirme" "Kent Konseyleri" Cumhurbaşkanı Sn. Ahmet Necdet Sezer tarafından 3 Ağustos 2004 tarihinde veto edilen "Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun "un bir parçasıdır. Sn. Sezer Veto gerekçesinde; • "Bu düzenlemeler, amaçlanmasa da, Anayasa'da öngörülmeyen bir yönetim modeline geçilmesine neden olabilecek niteliktedir." • "Yetki genişliği"ne dayanan güçlü merkezi yönetim yerine, "görev ayrılığına" dayalı güçlü yerel yönetim yapılanmasının yolu açılmakta" olduğu tehlikesine özellikle dikkat çekmiştir. "Kent Konseyleri"; Türkiye'yi 12 bölge ve 26 ajansa ayıran "Kalkınma Ajansları" ile birlikte BOP eş başkanı, AKP İktidarı tarafından Türk halkına dayatılan Bölünme Anayasasının "Bölgesel Yönetimlere"diğer söylemle "Federe Devletçiklere" meşruiyet kazandırmanın alt yapısını oluşturacaktır. Yani Türk halkına, daha yazılmamış olan "Bölünme Anayasası" bir oldubittiyle kabul ettirilmekte, bölünme fiilen uygulamaya sokulmaktadır. "Kent Konseyleri", ABD'nin BOP saldırısı çerçevesinde Güneydoğu Anadolu bölgemizi Türkiye'den kopartmak için yapacakları anayasa değişikliği için, anayasanın ilk 3 maddesini koruyan "Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez." şeklindeki 4. maddeyi "fiilen işlevsiz" kılmaya yönelik hain planın bir parçasıdır. "Kent Konseyleri" düşünsel ve yasal kaynağını/dayanağını, kendi tarihimizden, kültürümüzden, cumhuriyetimizden, ulusal değerlerimizden değil "Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir" diyen BOP Eş başkanı ve yandaşlarının yasalaştırdığı. "İkiz sözleşmelerden", Yine BOP eş başkanı ve yandaşlarının altına imza koyduğu "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'ndan, "Maastricht Antlaşması'ndan, PKK'nın 8. Kongre Kararlarından almaktadır. Kent Konseyleri yasa ve yönetmeliğinde görev tanımı, "katılım, yönetişim ve yerinden yönetim, yerel yönetimleri güçlendirmek" şeklindedir. Bu görev; merkezî hükümetin yetkilerinin yerel yönetimlere devri ile federatif devlet yönetimini oluşturmanın altyapısına bir taş daha ekleme, harç koyma dışında bir anlam taşımaz, taşıyamaz. Böylece, Yağmacı devletlerin, merkezî hükümet dışında Türkiye'ye yerleşmesi, yani Türkiye'nin sömürgeleştirilmesi daha kolaylaşacaktır. Çünkü kent konseyleri ile ülkenin tümünden ayrı olarak, kendi bölge ve iç güvenliğini sağlamaya yönelik "bölgesel orducuklarla" güvenliğini sağlayacak, yargı bölgeselleşecek, çok hukuklu, çok dilli bir yönetim modeline geçilmesinin yolu açılacaktır. Bu nedenledir' ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin başına çuval geçirilmiş, balyoz indirilmiştir. Bu nedenledir ki Yargı bağımsızlığı yok edilmiştir. Bu nedenledir' ki Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanı olduğunu 34 kere ikrar etmiş olan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'ı BOP 'un merkezi yapma görevinin önündeki en önemli engel olan Anayasanın ilk 3 maddesine savaş açmıştır. Ülkemiz, "TÜRKÜM" diyemeyen, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanlığını değil ama BOP Eş başkanlığı görevini canla-başla yerine getiren, Eli kanlı bir katil sürüsünü ortadan kaldırmak yerine, onlarla müzakere masasına oturan bir iktidar tarafından yönetilmektedir. Cumhuriyet Karşıtlığı Anayasa Mahkemesince tescillenmiş olan bu kadronun kökleri Kürt Teali Cemiyeti ve Teali İslam Cemiyeti'ne kadar gider. Bu anlayıştaki bir iktidardan demokratik katılımcılık beklemek saflık değilse gaflet ve dalalettir. "ISPARTA KENT KONSEYİ"nin katılımcılarının, iktidarın "cambaza bak" oyununun piyonu olmayacaklarına, ülkemizin parçalanması, federe devletçiklere bölünerek, ulusumuzun tarihten silinmesinin yoluna taş döşeyen, harç koyan ihanet erbabı aktörlere karşı onurlu bir duruş sergileyeceklerine olan inancımızı korumak istiyoruz. MAHMUT ÖZYÜREK ADD ISPARTA ŞUBE BAŞKANI Bu açıklama sert tepkilere neden oldu. Isparta Kent Konseyi yürütmesine üye sokmak için kulis yapan CHP Isparta İl Başkanı Vedat ŞENOL "Partimiz Kent Konseylerinin kurulmasını başından beri savunmaktadır. Bu Demokratik bir oluşumdur. Buna karşı çıkmamız düşünülemez" açıklamasını yaptı."bu oluşumu başında desteklediklerini ve herkesi kucaklaması için meslek ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin olmasını istediklerini anımsattı." Bu ortamda 04 Ekim 2012 günü Isparta Belediye Kültür Sinema Salonunda ilk toplantısını yapan Kent Konseyine katılım yoğundur. Katılımcılar arasında çok sayıda CHP üyesi de vardır. Isparta- Burdur Diş Hekimleri odası başkanı Hüdai Kartöz konuşma yapmak için çıktığı kürsüde, elindeki gazeteleri göstererek, "Kent Konseyi kuruluşunu eleştiren, ADD Isparta Şube Başkanı Mahmut ÖZYÜREK'in katılımcılar tarafından "kınanmasını!" ister. Çok sayıda CHP yönetici ve üyesininde bulunduğu salondaki katılımcılar. Kartöz'ü alkışlarlar ve Mahmut ÖZYÜREK'e "yuuuuh!" sesleri ile tepkilerini gösterirler. Bu olayla ilgili olarak 17 Ekim 2012 günü "Neyin Alicenaplığında Bulundular?" başlıklı bir yazı kaleme aldım ve yayınladım. http://sozcuhaber.blogspot.com.tr/2012/10/neyin-alicenaplgnda-bulundular.html Neyin Alicenaplığında Bulundular? 04 Ekim 2012 Günü ilk toplantısını yapan "ISPARTA KENT KONSEYİ" ile ilgili olarak Atatürkçü Düşünce Derneği 03 Ekim 2012 günü bir basın açıklaması yayınlamıştı. Basın Açıklamasında Özetle; "Kent Konseylerinin, düşünsel ve yasal kaynağını/dayanağını, kendi tarihimizden, kültürümüzden, cumhuriyetimizden, ulusal değerlerimizden değil "Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir" diyen BOP Eş başkanı ve yandaşlarının yasalaştırdığı. "İkiz sözleşmelerden", Yine BOP eş başkanı ve yandaşlarının altına imza koyduğu "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'ndan, "Maastricht Antlaşması'ndan, PKK'nın 8. Kongre Kararlarından almaktadır" görüşlerini dile getirmiş ve eklemiştik. "ISPARTA KENT KONSEYİ" katılımcılarının, iktidarın "cambaza bak" oyununun piyonu olmayacaklarına, ülkemizin parçalanması, federe devletçiklere bölünerek, ulusumuzun tarihten silinmesinin yoluna taş döşeyen, harç koyan ihanet erbabı aktörlere karşı onurlu bir duruş sergileyeceklerine olan inancımızı korumak istiyoruz" demiştik. Bu açıklamada "ihanet erbabı aktörler" söylemi ile "Isparta Kent Konseyi" katılımcılarından söz edilmediğini ortalama bir zekâya sahip her kişi anlar sanırım. Kent Konseyine, Isparta-Burdur Diş Hekimleri Odası adına katılan Hüdai KARTÖZ, toplantıda söz almış, müthiş bir zekâ(!) ile "ihanet erbabı aktörler" in konsey katılımcıları olduğundan bahisle, ADD Başkanına Yani Mahmut Özyürek'e "eski Marksist, Maocu, solcu, vb." benim buraya yazarak onun seviyesine düşmek istemediğim kimi "hakaret" cümleleri sarf etmiş. Katılımcılardan Mamut Özyürek'in kınanmasını da istemiş. Bizim görüş ve düşüncelerimizi adam gibi eleştirmek yerine, çamur atarak, hakaret ederek kirli siyaset uzmanlığı yapanlar, bilgi kısırı zavallılardır. Bunlara ancak acınır. "Kral ördek avına çıkmış. Av uşakları çevredeki ördekleri kışkırtıp kralın önüne getiriyorlarmış. Sonunda kral önünden geçen bir ördeğe ateş etmiş ve heyecanla dalkavuğuna sormuş: - Nasıl? Vurdum mu? Vurdum mu? Dalkavuk: - Majesteleri zavallı ördeğin hayatını bağışlamak alicenaplığında bulundunuz…" Şimdi Bay KARTÖZ'E soralım. "Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir" diye başlayan ve Türkiye'yi Parçalanmaya sürükleyen "İKİZ SÖZLEŞME"LERİ imzalayanlar, Kıbrıs'ı Rum'a peşkeş çekenler, İmralı'daki katille OSLO'da pazarlığa oturanlar, Kan ve can karşılığı kazanılan Türkiye Cumhuriyetinin tüm değerlerini yıkanlar, altında şehitlerimizin yattığı topraklarımızı yabancılara pazarlayanlar, neyin "alicenaplığında" bulundular acaba? Siz derin siyasi bilginizle bu soruların yanıtını da mutlak biliyorsunuzdur. Açıklayın bizde öğrenelim. Son söz Vatan Şairi Namık Kemal'in; "Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten." (zalimin yardakçısı dünyada bir şerefsizdir Köpektir zevk alan insafsız avcıya hizmetten.) ADD Isparta Şube Başkanı Mahmut ÖZYÜREK - 17 Ekim 2012 Şimdi ADD Isparta Şube Başkanı Mahmut ÖZYÜREK'e pervasızca saldıran Hüdai KARTÖZ kimdir? Hüdai KARTÖZ, Isparta da F-Tipi örgütlenmenin önde gelen isimlerindendir. Isparta yerel Çözüm Gazetesinin sahibi olan olan iki ortaktan biridir. Peki diğer ortak kimdir? ADD Isparta Şubesine düzenlenen kumpasın Isparta ayağını oluşturan, Mandacı- Mason Çölaşan'ın tetikçilerinin Mahmut Özyürek'i "bertaraf" edebilmeleri için bilgisine- tanıklığına başvurduğu Şakir AKSÖZ.. ADD Isparta şubesine kurulan kumpas ve tertipte kimler figüranlık yapmış, kim-kimin kucağına oturmuş bilinmelidir. Bilinmelidir, çünkü kumpas ve tertibin büyüğü onlarca aydın-yurtseverimizin kan bedeli kurup yücelttiği ADD Genel Merkezine Masonlarca düzenlenmiştir. Bir kez daha yineleyelim. "Anımsama olmaksızın öğrenme, düşünme ve usa vurmak olanaksızdır" Mahmut ÖZYÜREK |
You are subscribed to email updates from Sözcü Haber To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 1600 Amphitheatre Parkway, Mountain View, CA 94043, United States |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder