GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 16 Ocak 2015 Cuma 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


“Kurtuluş”un yolu “demokratik konfederal” sistem

Posted: 15 Jan 2015 07:00 PM PST



İmralı canisinin Asuri, Süryani ve Keldanilere yaptığı çağrı, müzakere metninin içeriğini ortaya çıkardı...

"Kurtuluş"un yolunu devlet eliyle duyurdu Teröristbaşı Öcalan, Oslo görüşmeleriyle başlayan ihanet sürecinde aldıkları tavizlerin başında "demokratik konfederal" sistemin olduğunu yazdığı mektupla ortaya koydu. İmralı'dan Asuri, Süryanı ve Keldanilere "devlet eliyle" mesaj gönderen Öcalan, kurtuluşlarının bu sistemle olacağını öne sürdü.

"Öz savunma" ve "başkaldırı"ya hazırlık Ninova'da yaşayan Süryanilerin "öz savunma" oluşturup "başkaldırı"ya hazır olmalarını isteyen Öcalan, "Bölgedeki savaşın aşılması, öz savunma ile mümkün. Kadim kültürün dirilişinin Konfederal Orta Doğu halklar mozaiğinde hak ettiği yeri alacağına dair inancımı yinelemek isterim" ifadelerini kullandı.

ABD, İngiltere ve İsrail'in de isteğiydi
AKP, böylece söz verdiği bir misyonu daha hayata geçiriyor. Kuruluşunda ABD, İngiltere ve İsrail'in AKP'den isteklerinden biri de sınırların değişmesiydi. HDP lideri Demirtaş da, "Dananın kuyruğunun kopacağı noktadayız. Ama bu kez kuyruk değil dana bizde kalacak" sözleriyle süreci dillendirmişti.

Teröristbaşı Abdullah Öcalan, Oslo görüşmeleriyle başlayan ihanet sürecinde aldıkları tavizlerin başında "Demokratik konfederal" sistemin olduğunu yazdığı bir mektupla ortaya koydu. İmralı Adası'ndan Asuri-Süryanı ve Keldanilere mektup gönderen Öcalan, Asuri-Süryani-ve Keldanilerin kurtuluşunun da bu sistemle olacağını öne sürdü. Öcalan mektubunda, "Asuri-Süryani-Keldani halkının kendi kadim topraklarında Ortak Vatan-Demokratik Ulus temelli inşa süreçlerine katılmaları, bu doğrultuda büyük yoğunlaşmalara ortak olmaları son derece önemlidir" dedi. Bebek katili mektubunda, "Bu temelde tüm Asuri-Süryani-Keldani halkını büyük bir özlem ile selamlar, kadim kültürün dirilişinin Demokratik Konfederal Ortadoğu halklar mozaiğinde hak ettiği yeri alacağına dair inancımı yinelemek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik Konfederasyon fikrini daha önce Öcalan ortaya atmıştı. Öcalan, müzakere sürecinde bu konuyu sürekli gündemde tutarak, en önemli talepleri arasında yer aldığını belirtmişti. Terör örgütü KCK da sözde kuruluş sözleşmesinde buna öncelikli madde olarak yer vermişti. Öcalan'ın Asuri-Süryani-ve Keldanileri birlikte hareket etmeye çağırdığı mektupla, ülke bütünlüğüne darbe vuracak, sınırları değiştirecek yeni yapı üzerinde bir anlaşmaya varıldığı ortaya çıktı. Demokratik konfederal sistem, "Kürtlerin siyasi varlıkların tanınması" olarak nitelendirilen demokratik özerkliğin üst aşaması olarak görülüyor. Türkiye, Irak, İran ve Suriye'de yaşayan Kürtler arasında Türkiye Kürtlerinin önderlik rolünü oynayacağı "yerel yönetimler"in ekonomik ve kültürel ilişkilerin yanısıra "siyasi iş birlikleri"yle oluşturulacak sistem, ileride ayrı bir devletin de yolunu açıyor.

Dananın kuyruğu
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da önceki hafta İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, "Geldiğimiz nokta artık bu mücadelede dananın kuyruğunun kopacağı noktadır" demişti. Demirtaş, "Dananın kuyruğu kopacaksa bugün, 100 yıl önceki gibi, kuyruk değil dana bizde kalacak. Bizi Suriye'deki gibi paramparça etmek isteyecekler. Kürt, Türk ile Arap'la aynı binada aynı şehirde yaşayamaz hale gelirse o zaman işte emperyalistlere ekmek çıkacak" diye konuşmuştu.

AKP'den yardımcı olması istenmişti

AKP'nin kuruluş sürecinde ABD, İngiltere ve İsrail'in AKP'den taleplerinden biri de Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında sınırların değişmesine yardımcı olunmasıydı. Bu konu Merkez Partisi Genel Başkanı Abdurrahim Karslı'nın katıldığı bir televizyon programında gündeme gelmişti. Karslı, evinde yapılan Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak ile Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç'ın konuk olduğu toplantıda konuşulanları anlattı. Abdurrahman Dilipak'ın, "AKP'nin bir proje partisi olduğunu" söylediğini belirtti. Dilipak'a göre ABD, İngiltere ve İsrail, AKP'nin kurucularından BOP kapsamında sınırların değişmesine yardımcı olunmasını istedi. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı olan Condoleezza Rice, 2003'te Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısında BOP kapsamında Fas'tan Basra körfezine kadar Orta Doğu'da bulunan 22 devletin yönetim, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye'nin de bunların içinde olduğunu belirtmişti. Ve bununla ilgili haritalar yayımlanmıştı.


Yeniçağ

Sistem sadece Türkiye’ye hizmet vermiyor

Posted: 15 Jan 2015 05:00 PM PST



Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Ana Arama Kurtarma ve Koordinasyon Merkezini ziyaret etti.

Ana Arama Kurtarma ve Koordinasyon Merkezinin bölgede çok önemli bir işlevi yerine getirdiğini ifade eden Elvan, "Dünyanın herhangi bir yerinde Türk bayraklı bir geminin kazayla karşı karşıya kalması halinde ilk bilgiler, Bakanlık bünyesinde kurulan Ana Arama Kurtarma ve Koordinasyon Merkezine geliyor. Sadece Türkiye'ye hizmet vermiyor, çevredeki ülkelere de hizmet veriyor. Dünyanın herhangi bir bölgesindeki uçaklarımıza, Türk bayraklı gemilerimize de hizmet veriyor. Merkezimiz sadece Türkiye'ye hizmet vermiyor. İran, Irak, Afganistan ve Gürcistan'a hizmet veriyor, 2015'in ikinci yarısı itibariyle Ukrayna da sisteme dahil edilecek" diye konuştu. Epirb cihazını eline alan Elvan, herhangi bir kaza anında cihazının uydu vasıtasıyla tüm bilgileri, Ana Arama Kurtarma ve Koordinasyon Merkezine gönderdiğini ifade etti. Elvan, kazanın Ege, Akdeniz veya Karadeniz'de meydana gelmesi haline Sahil Güvenlik Komutanlığının harekete geçirildiğini, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünün de destek verdiğini ifade ederek, söz konusu hadisenin İran veya Afganistan'da meydana gelmesi halinde ise yine ilk bilgilerin uydu aracılığıyla merkeze geldiğini ve ilgili ülkenin otoriteleriyle temasa geçilerek, kurtarma çalışmalarının başlatıldığını kaydetti.

Yeniçağ

Emre Ulaş - Görünen Köy

Posted: 15 Jan 2015 03:00 PM PST


Görünen Köy!!! Laik Cumhuriyet, Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli, Ahmet Davutoğlu, Recep Tayyip Erdoğan, Emre Ulaş

Avrupa'dan Türkiye'ye sert 'sansür' uyarısı

Posted: 15 Jan 2015 02:57 PM PST



Türkiye'deki ifade ve basın özgürlüğünü oylayan Avrupa Parlamentosu, son yılların en sert kararlarından birini aldı. Türkiye'de medyaya yönelik baskı ve sansür tasarısı 511 'evet' oyu ile onaylandı. Oylamaya 593 vekil katıldı.

17 Aralık süreciyle birlikte Avrupa Parlamentosu'na (AP) taşınan Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğüne yönelik karar tasarısı bugün oylandı. Medyada sansür ve baskıya yönelik eleştirilerin yer aldığı karar tasarısına 593 milletvekilinden 511'i 'evet', 11'i ret oyu kullandı. 31 vekil ise kararsız kaldı.

'Türk hükümetine reform uyarısı'

Avrupa Parlamentosu'ndaki siyasi gruplar tarafından ortaklaşa kaleme alınan tasarıda, ifade özgürlüğü ve medyada çoğulculuğun Avrupa değerlerinin merkezinde olduğu vurgulandı. Türk hükümetinden ise düşünce, ifade ve medya özgürlükleri, hukuk devleti, demokrasi, eşitlik ve insan hakları alanlarında reformlar yapması istendi.

14 Aralık kınandı

Karar tasarısında 14 Aralık 2014 tarihinde bazı medya yöneticisi ve gazetecilerin gözaltına alınması da ayrıca kınandı. Bağımsız medyanın demokratik toplum için vazgeçilmez olduğuna hatırlatma yapılan karar tasarısında, Türkiye'de muhalif gazetecilerle medyaya yönelik baskı ve korkutmaya son verilmesi istendi.

Cumhuriyet

Charlie Hebdo ekibi: Türkiye versiyonumuz en önemlisi

Posted: 15 Jan 2015 02:55 PM PST



Hz. Muhammet karikatürleri yayımlamasının intikamı olarak düzenlenen saldırıya 12 can veren Charlie Hebdo, katliamla yasak koyma çabasına boyun eğmedi. Fransız mizah dergisi, bugün dünya çapında dağıtıma çıkan "hayatta kalma sayısının" kapağına yine Hz. Muhammet'i taşıdı.

"Hepsi affedildi" başlığının altında gözü yaşlı Muhammet peygamber "Je Suis Charlie" (Ben Charlie'yim) pankartı tutuyor. İçerde de "pazar günkü yürüyüşte ifade özgürlüğünü savunmaya gelenlerin sayısının, pazar ayinine gidenleri geçtiği" dile getiriliyor.

'Terörist yok, Muhammet var'

Fransız sol gazetelerinden Liberation'da çalışmalarına devam eden dergi ekibi, pazartesi gecesi çizer Rénald Luzier'in (Luz) tamamladığı kapağı kahkahalar ve alkışlar arasında ironik biçimde "Allahuekber" diye tekbir getirerek karşıladı. Dün ekip basın toplantısı ile son sayıyı tanıttı. Uyuyakalıp işe geciktiği için katliamdan kurtulan Luz, kapağı "Kalan tek seçenek sadece 'Ben Charlie'yim' diyen Muhammet çizmekti. Sonra baktım ki, ağlıyor. Üstüne 'Hepsi affedildi' yazdım. Sonra ben de ağladım. Tabii bu dünyanın ya da terörstlerin çizmemizi istediği kapak değil, bizim kapağımız. İçinde terörist yok, sadece bir adam ağlıyor, yeniden onu çizdiğimiz için üzgünüm, ama bizim Muhammet her şeyden önce ağlayan bir Muhammet" diye anlattı. Toplantıda gözyaşlarına boğulup masaya kapanan Luz'u, yayın yönetmenliğini üstlenen Gerard Biard ile köşe yazarı Dr Patrick Pelloux teselliye çalıştı. Arapça ve Türkçe dahil 16 dilde basılan ve aşamalı olarak dünya çapında 3 milyon nüshası dağıtılacak 8 sayfalık sayı sadece Türkiye ve İtalya'da gazete içinde basıldı. "En önem verdiklerinin Türkçe versiyon olduğunu" belirten Biard, "Çünkü Türkiye zor bir dönemden geçiyor, ülkede anayasal laiklik saldırı altında" dedi. Ajanslar bu sözleri Türkiye'de "ifade özgürlüğü olmadığı, basına büyük baskı yapıldığı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın laiklik ilkesini terk etmekle suçlandığı" hatırlatması eşliğinde verdi. "Hepsi affedildi" başlığıyla ilgili Fransız medyasında "Peygamber kendisini

'Mizahı benimseyin'

Yemen Kaidesi'nden olduklarını söyleyen ve katliam yaparken "Peygamberin intikamını aldık" diye bağıran Said ve Cherif Kouachi için "Onlara nefret beslemiyoruz. Bunun kişilerle ilgili değil ideojiyle ilgili mücadele olduğunu biliyoruz. Fransa'daki dayanışma affetme hissini önplana çıkardı. Arkadaşlarımız hayatta olsalardı, öldürülen teröristlerle bir kafede buluşup sohbet ederdi" diyen kadın yazar, Müslümanların hoşlanmıyorlarsa dergiyi görmezden gelebileceklerini söyleyip ekledi: "Müslümanlar bizim İslam'ı Fransa'daki herhangi bir din gibi gördüğümüzü anlamalı. İslam'ın diğer dinlerle aynu muameleyi görmesini ve mizahı kabul etmek zorundalar... Artık 3 milyon kişinin evinde Muhammet peygamberin çizimleri olacak." Yeni sayıda öldürülen çizerler Charb (yayın yönetmeni), Cabu, Honoré, Tignous ve Wolinski'nin yine semavi dinlerin liderleri ve görevlileriyle dalga geçen çizimleri yer alıyor.


Cumhuriyet

Cumhuriyet'i basma çağrısıyla ilgili açıklama

Posted: 15 Jan 2015 02:54 PM PST



Cumhuriyet gazetesini basma çağrısıyla ilgili sayfayı açanlardan Mura, demokratik hakkını kullanmak istediğini, isminin açıklanmasıyla mağdur duruma düştüğünü belirterek bir açıklama gönderdi.

Facebook üzerinden oluşturulan sayfada Charlie Hebdo mizah dergisinden 4 sayfalık bir seçki yayınlayan Cumhuriyet gazetesini basma çağrısı yapıldı. Alevler içindeki kapak fotoğrafında "Cumhuriyeti basmaya gidiyoruz" yazısı yer aldı. Müslüman Anadolu Gençlik Mehmet Ali Bayram, Enes Mura, Fatih Ayhan, Umut Fidan adına düzenlenen saldırı çağrısında "Yarın ahirette; "Allah sevgilisine hakaret edilirken ne yaptın?" sorusuna, provokasyona gelmemek için evimde oturdum cevabını vermek içine siniyorsa; devam et oturmaya..." denildi. Sayfanın altında yüzlerce tehdit mesajı yer aldı.

Sayfayı düzenleyenler arasında ismi yer alan Enes Mura, telefonla arayarak haberden isminin çıkarılmasını istedi. Ardından bir elektronik posta yollayarak zor durumda kaldığını, amacının Cumhuriyeti basmak olmadığını, demokratik protesto hakkını kullanmak olduğunu yazdı. Ankara'da oturduğunu söyleyen ancak İstanbul'daki eyleme çağrı yapan Mura'nın yazısını olduğu gibi yayınlıyoruz.

"14 Ocak Carşamba günü içerisinde gazetenizin Charlie Hebdo dergisi olayı üzerine yayınladığı ek kısmın ve gazetenizde köşe yazarı olan iki yazarın ilgili derginin yayınladığı karikatürlere yer vermesini protesto etmek amacıyla sosyal medya üzerinden bilgilendirmede bulunmak için "Peygamberimize Sahip Çıkıyoruz" adlı bir etkinlik oluşturulmuştur. İlgili etkinlik yalnız protesto amacı taşımakta ve içinde hiçbir şekilde şiddet unsuru barındırmamaktadır. Nitekim 14 Ocak akşamı gazeteniz internet yayıncılığı binası önünde yapılan protestoda gerekli güvenlik önlemleri alınmış, toplamda 5 kişi basit nedenlerle gözaltına alınmış ve ifadelerinin alınmasını müteakip serbest bırakılmışlardır. Protesto amacıyla toplanan kişiler gözaltına alınan arkadaşlarının serbest bırakılmasından sonra yine 14 Ocak akşamı 21.30 - 22.00 saatlerinde hiçbir şiddet eylemine mahal vermeksizin gösteriyi sona erdirmiş ve şubeniz önünden ayrılmışlardır.

Etkinlik facebook adlı sosyal paylaşım sitesi üzerinden oluşturulmuştur. Yalnızca alelade bildirim ve protesto amacını taşımaktadır ki değişik zamanlarda birçok kez gazeteniz de bunun en doğal insan hakkı olduğunu farklı platformlarda dile getirmiştir. Etkinliğin genel amacı yukarıda açıklanandan ibarettir. Farklı hiçbir amaç taşımamaktadır ve bu da dün gerçekleşen ve birkaç saat içinde sona ermiş bulunan gösteri ile beraber apaçık ortadadır.

İlgili haberin yayınlandığı zaman çizelgesine baktığımızda önce cumhuriyet gazetesi sosyal medya organları ile haber siteniz; sonrasında ise 20 ye yakın internet haberciliği yapan internet sitesi içeriği aynen kurumunuzun yayınladığı haberden kopya edilmiş bulunan metinleri yayınlanmıştır. Bu çerçevede gazetenize sempati duyan, okuyan, gazetenizle aynı fikri/düşünceyi paylaşan şahıslar sosyal medyadaki ilgili etkinliğin duvarına ve yorumlarına ağır hakaretler, küfürler barındıran ifadeler yazmış ve ilgili etkinliği içinde bulunulamayacak bir hale sokmuşlardır.

Bu noktaya kadar şahsımın ilgili etkinlikle bir ilgisi bulunmamakta idi. Ancak ilgili kişiler bu küfür ve hakaretlerle baş edemediklerinden o sırada bilgisayara erişim imkânına sahip olmamdan ötürü beni etkinlik yöneticisi olarak atayıp ilgili gönderileri kaldırmamı rica ettiler. Bunu kabul ettim zira duyarlı her insan her nerede olursa olsun hiç kimsenin bu tür ağır ifadelerle karşı karşıya kalmasını istemez. Bu çerçevede ilgili amacını aşan gönderileri kaldırıp etkinliği sona erdirdiğimiz vakitten yaklaşık 1 saat kadar sonra gazetenizin internet sitesinde ismimin geçtiğini gördüm.

MAĞDUR DURUMA DÜŞTÜM

Mail adreslerine durumu anlatır bir e posta gönderip Basın Kanunu çerçevesinde yapılması gerekenleri de belirterek düzeltme talebinde bulundum. Ne var ki zaman içerisinde onlarca yıldır bayraktarlığını yaptığınız basın yayın ve habercilik hürriyeti dahilinde yapılan haberde şahsıma atfedilen "gericilik" ve "saldırı çağrısı" iddiaları internet ortamında yirmiye yakın internet sitesinde içeriği sitenizdeki ifadelerle aynı olmak üzere yayınlanmış ve asılsız ifadelerle suçlanan şahsımın adı ve soyadı açık bir biçimde internet üzerinde ifşa edilmiştir. Bu çerçevede hiçbir şekilde haberinizde atfedilen gibi bir amacımın bulunmamasına rağmen ve ilgili etkinliğin de haberleştirdiğiniz biçimde bir niteliği bulunmamasına rağmen adımın böyle bir şekilde internet üzerinden yayılması beni mağdur konumuna taşımaktadır.

Özellikle "Gezi Parkı Olayları"nda yapılan protesto çağrıları ve polis müdahalesinin ardından yaşanan olaylar bütüncül bir biçimde değerlendirildiğinde gösteriler, toplantılar, yürüyüşler, sosyal medya ortamında yapılan toplantı çağrıları, yine sosyal medya üzerinden yapılan bildirimler, yaşanan gerginlik ortamının sonucu ortaya çıkan sonuçlar ve yargı kararları doğrultusunda toplum nezdinde yaşananların gayrimeşru nitelik taşımadığı noktasında görüş birliği oluşmuştur. Bu konuda gazetenizin duruşu da bu yöndedir. Diğer yandan özellikle dikkatinizi çekmek istediğim husus, yine gezi olayları sırasında sanatçı Mehmet Ali Alabora'nın beyan ettiği "mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı" ifadesine yüklenen negatif anlamdan ötürü kendisinin ciddi bir biçimde baskı altında kalması ve bu olumsuz durumdan ötürü yaşadığı mağduriyetin tüm hayatını etkiler bir biçimde netice doğurmasıdır. Somut durumda bu yazıya konu olan haberin içeriği aracılığıyla siz de bizi hedef göstermiş bulunmaktasınız. Özellikle de onlarca haber sitesinin bulunduğu ve aslı astarı araştırılmadan kopyala/yapıştır yöntemiyle girdi yapılan bir düzene bizi ad ve soyadlarımızla dahil etmeniz ciddi bir şekilde mağduriyetimize neden olmuştur.

Şahsım İstanbul ilinde ikamet etmemekteyim. Sosyal medyada gerçekleştirilen beyanlar ve ifadeler beni bağlamamaktadır. Hiçbir gruba/oluşuma/kliğe/fraksiyona bağlı değilim. Dün gerçekleşen protesto gösterilerine katılmadım, içinde bulunmadım. Olayla tamamen ilgisiz bulunmaktayım ve beni ilgili haberinize konu yapan tek unsur etkinlik sayfasına gelen hakaret ve küfür içeren ifadeleri kaldırmak için kısa bir süreliğine etkinlik sayfasında ismimin görünmesidir. Bildiğiniz üzere de ilgili etkinlik sona ermiş, kapatılmıştır.

BEN BÖYLE BİR ŞEY YAPMADIM

Sizden bir beklentim var. Sizden, içine düştüğüm bu durumu giderecek bir biçimde açıklama talep ediyorum. Bahsettiğim üzere yirmiye yakın internet sitesi Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan haberden alıntı yaparak Enes Mura'nın, Cumhuriyet Gazetesine saldırı düzenlemeyi amaçladığını ve bu yönde sosyal medya üzerinden propaganda yaptığını yazıyor. Ben böyle bir şey yapmadım. Böyle bir amacım yok olmadı, yok idi ve hâlâ yok. Size meramımı anlatıp böyle bir ricada bulunmam bunun en büyük göstergesidir.

Son olarak bir teşbih ile durumumu anlatacağım. Bildiğiniz üzere bir müddet önce çarşı grubuna gezi parkı olayları sırasında yaşananlar çerçevesinde darbeye teşebbüsten ötürü dava açıldı. Bu haberi okuduğunuzda zihninizde oluşan algıyı tahmin edebiliyorum. Büyük bir ihtimalle küçük bir kahkaha atmışsınızdır zira atfedilen suçlama bir ciddiyet barındırmamaktadır. Bahsi geçen durum, iddialar trajikomik bir nitelikte kalıyor. Size burada kendimle ilgili söyleyeceğim ise şudur; Çarşı Grubunun darbe hedeflediğine dair olan inanç ne kadar gerçekçi ise Enes Mura'nın Cumhuriyet gazetesine saldırı çağrıları yaptığına dair olan inanç ve atfedilen ifadeler o kadar gerçekçidir.

Basın Kanunu Madde 14 dahilinde haberinizde şahsıma atfedilen hususla bir ilgim bulunmadığına dair gönderdiğim bu yazının internet sitenizde yayınlanmasını ve ilgili haberin tamamen veya şahsımla ilgili kısımlarının kaldırılmasını kurumunuzdan talep ediyorum. Enes Mura

Cumhuriyet

Toplum dinamiklerinin bunu tükürükle boğması lazım

Posted: 15 Jan 2015 02:51 PM PST



Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız'ın '6 yaşındaki kızlarla evlenilebilir' açıklamasına tepki gösterek, "İlk kez duyuyorum. Bu Sağlık Bakanına bırakılacak bir cümle değil. Toplum dinamiklerinin bunu tükürükle boğması lazım. Böyle şey olmaz" dedi.

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, seçim bölgesi olan çeşitli programlara katılmak üzere Edirne'ye geldi. Karayoluyla kente gelen Bakan Müezzinoğlu, Devecihan Kültür Merkezi önünde Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, Edirne Belediye Başkanı CHP'li Recep Gürkan ve kurum müdürleri karşıladı. Edirne Valiliği bünyesindeki İl Koordinasyon toplantısı izleyen Bakan Müezzinoğlu bir gazetecinin Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız'ın '6 yaşındaki kızlarla evlenilebilir' açıklaması hatırlatması üzerine ilk kez duyduğunu ifade ederek, "İlk kez duyuyorum. Bu Sağlık Bakanına bırakılacak bir cümle değil. Toplum dinamiklerinin bunu tükürükle boğması lazım. Böyle şey olmaz" dedi.

Bakan Müezzinoğlu daha sonra 3 gündür Edirne'de süren Diyanet İşleri Bakanlığı 30'ncu İl Müftüleri İstişare toplantısına katıldı.

"İSTİSNAİ HATA"

Çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Müezzinoğlu Elazığ'daki özel bir hastanenin yoğun bakımında sağlık çalışanlarını yemek yemesinin sorulması üzerine 'istisnai hata' ifadelerini kullanarak, "Her gün 1 milyon 100 binden fazla hastamıza sağlık hizmeti veriyoruz. 530 bin çalışanımız var, bu insanlar son derece fedakar, özverili 24 saat kesintisiz hizmet veriyorlar. İstisnai bazı ufak tefek şeyleri de kamuoyuna bu arkadaşların suçuymuş gibi yansıtılmamalı. Her gün 1 milyondan fazla insana şifa dağıtan bu güçlü kuruluşun istisnai bazı hataları, eksikleri olabilir onu da milletimizin sağduyusu ve vicdanı hoş görür. Bunu kendi içimizde yine değerlendiririz" diye konuştu.


Cumhuriyet

Cumhuriyet'e karikatür soruşturması

Posted: 15 Jan 2015 02:40 PM PST



İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma başlattı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarları Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan hakkında, 14 Ocak'ta köşelerinde Charlie Hebdo'nun Hz. Muhammed olduğu iddia edilen karikatürünü yayınladıkları gerekçesiyle soruşturma başlattı. Soruşturmanın, TCK'nın 216. maddesinde yer alan "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçu gereğince res'en başlatıldığı öğrenildi.

Hikmet Çetinkaya'nın o yazısı

Ceyda Karan'ın o yazısı

Öğrencilere yatay geçiş hakkı

Posted: 15 Jan 2015 02:00 PM PST



Yükseköğretim Kurulu, 2014-2015 Eğitim Öğretim yılı bahar döneminde öğrencilere yatay geçiş hakkı verdi. Ancak bu konuda son söz, üniversitelerin yetkili kurullarına bırakıldı

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2014-2015 Eğitim Öğretim yılı bahar döneminde öğrencilere yatay geçiş hakkı verildiğini, ara dönemde olunduğundan, geçmişte yaşanılan aksaklıkların tekrar yaşanmaması ve yükseköğretim kurumlarının kendi planlamalarında bir zafiyet meydana gelmemesi için bu konuda kararın yükseköğretim kurumlarının yetkili kurullarına bırakıldığını açıkladı. Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarının, diledikleri takdirde, sadece yurtiçindeki yükseköğretim programlarına kayıtlı öğrencilerin başvuru yapabilmesi için, 2014 kontenjanının % 20'sine kadar yatay geçiş kontenjanı ayırabilecekleri vurgulandı.

Kimler başvuracak
ÖSYM Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzunda yer alan yükseköğretim kurumlarına kayıt yaptırmış adaylar başvuru yapabilecek. Yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarına kayıt yaptırmış adaylar başvuramayacak.Öğrencinin kayıt olduğu yıldaki merkezi yerleştirme puanlarının, başka bir diploma programının girdiği yıldaki taban puanına eşit veya yüksek olması gerekecek. Özel Yetenek Sınavı sonucuna göre kayıt yaptıran öğrenciler de ikinci madde şartlarını sağlamaları durumunda başvuru yapabilecekler. Ancak özel yetenek sınavı ile öğrenci kabul eden programlara başvuru yapamayacaklar. Öğrencilerin kayıt olduğu yıldaki merkezi yerleştirme puanları ile geçmek istedikleri yükseköğretim programlarının merkezi yerleştirme puanını sağlamaları şartıyla ön lisans veya lisans programlarına geçiş yapabilecekler. Öğrenciler sadece bir defa yatay geçiş yapabilecek. (ilgili dönem başvurularından önce Ek Madde-1 uyarınca yatay geçiş yapan öğrenciler tekrar yatay geçiş yapamayacak). Ancak söz konusu madde uyarınca yatay geçiş yapan öğrenciler, ÖSYS merkezi yerleştirme sonucu kayıt hakkı kazandıkları yükseköğretim kurumuna daha sonraki başvuru tarihlerinde geri dönebilecekler. Öğrencinin geçmek istediği diploma programına, halen öğrenim görmekte olduğu diploma programına kayıt yaptırdığı yılda, öğrenci kabul edilmemişse geçilmek istenen diploma programının merkezi yerleştirme taban puanı oluşmadığından geçiş yapılamayacak.

Yeniçağ

Özsancak Zorlukları Aşmanın Adıdır!

Posted: 15 Jan 2015 01:43 PM PST

Özsancak Zorlukları Aşmanın Adıdır!

Öğretmen Dünyası Dergisi Eski İzmir temsilcilerinden, Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi kurucu üyelerinden emekli öğretmen Güler Özsancak, Narlıdere Huzur Evi'nde kalmakta.

Daha önce göğüs kanseri ve zona hastalıklarıyla giriştiği mücadeleden, azmi ve mücadeleci kişiliği nedeniyle başarıyla çıkan Özsancak, kendisine yapılan son kontrollerde; daha önce koltuk altı lenflerinde var olan kanser hücrelerinin karaciğer, safra kesesi ve aradaki lenf tabakasına sıçradığını öğrendi.

Kemoterapi seanslarının insan vücudunda yarattığı tahribatı ve zorlu süreci bilen
Özsancak, ilk günler bir hayli üzüldüğünü, uykularının kaçtığını, sonra kabullenerek,bu zorlu sürece karşı mücadeleye hazırlanmaya başladığını belirtti.

Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi Başkanı Osman Gazi Oktay, derneğin 4. Dönem Başkanı Hasan Özlemin Yılmaz, kendisi de kanser tedavisi gören eski Disiplin Kurulu Başkanı Ali Çetin Tok ve Ulusal Eğitim Derneği üyesi, Çankaya Mahallesi Kültür Dayanışma Derneği Başkanı Neşe Şermeti, Özsancak'ı Narlıdere Huzurevi'nde ziyaret ettiler.

Uzun süren sohbette, her iki taraf birbirine moral verdi. Eski mücadele günlerinden söz ettiler.

Ziyaret sona erdiğinde Güler Özsancak, Öğretmen Dünyası ciltlerini derneğe bağışladı.




Haber : Osman Gazi OKTAY




Hiç yorum yok: