GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 20 Temmuz 2015 Pazartesi 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


TİSK: Genç işsizlerin sayısı yükseliyor

Posted: 19 Jul 2015 03:00 PM PDT



Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), önümüzdeki dönemde işsiz sayısının artacağını belirterek, genç işsiz sayısının yükselmesine dikkat çekti. TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken ise genç işsizliğin önüne geçmek için mesleki eğitimin cazip hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

TİSK, TÜİK ve İŞKUR verileri ile istihdam beklentilerine yönelik anketlerin sonuçlarından yararlanarak "İşgücü Piyasası Bülteni" hazırladı. TİSK'in hazırladığı bültende istihdam artışının düştüğüne ve genç işsizliğinin yükseldiğine dikkat çekildi. İşsizliğin en fazla yüksek öğretim mezunlarında arttığı kaydedilen araştırmada işsizlik oranının daha da artacağı vurgulandı. En geniş işsizlik tanımına göre Türkiye'de işsizliğin yüzde 17.8 olduğu belirtilen araştırmada, "Toplam işsiz sayısı yıllık bazda yüzde 9.4 artarken, yükseköğretim mezunu işsiz sayısındaki artış yüzde 24.7. Yükseköğretim mezunu işsizler Nisan 2014'te toplam işsizlerin yüzde 18.7'sini oluşturuyordu. Nisan 2015'te bu pay yüzde 21.3'e çıktı" denildi.

TARIM VE SANAYİDE İSTİHDAM GERİLEDİ

TİSK'in araştırmasına göre özellikle gençlerde Şubat ayından bu yana ivme kaybeden istihdamın, Nisan 2015'te bir önceki yılın aynı ayındakine göre, yüzde 5.7'den, yüzde 1.7'ye indiğine dikkat çekildi. Buna göre, 2014 Nisan döneminde 1 milyon 633 bin kişi olan işgücü artışı, bir yılda yüzde 45.9 oranında küçüldü. İşkollarına yönelik istihdam hakkında bilgi verilen araştırmada "Nisan'da kayda değer istihdam artışı sağlayan tek sektör hizmetler oldu; inşaat yerinde saydı, tarımda ve sanayide istihdam geriledi. Sanayide 46 bin kişilik kayıp var. Yılın ilk 4 ayında ise istihdam tarımda ve inşaatta azalırken, sanayide değişmedi, hizmetlerde önemli artış görüldü" ifadeleri kullanıldı.

İŞSİZLİK ORANI ARTACAK

Türkiye'nin klasik işsizlik oranı açısından durumunun diğer ülkelerle karşılaştırıldığı araştırmada, Türkiye'nin dünyadaki belli başlı 44 ülke içinde işsizliğin en yüksek olduğu 11'inci ülke pozisyonunu koruduğu vurgulandı.

TESK: İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM MESLEKİ EĞİTİMDEN GEÇER

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, genç işsizliğin önüne geçmek için mesleki eğitimin cazip hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

İşsizlik verilerinde işsiz sayısının 2 milyon 821 bine çıkması ile ilgili açıklama yapan Palandöken, "Ülkemizde sorun işsizlik değil mesleksizlik. Bilhassa yüzde 17 oranında işsizlik payına sahip 15-24 yaş arası genç işsizlerimizin üretime katılamaması bizleri üzüyor. Çözümü mesleki teknik eğitimden geçiyor. Meslek lisesi öğrencilerinin yüzde 50'si maalesef çalışma hayatının istediği niteliklere sahip olamadan mezun oluyor. Mezun oldukları bölümlerin dışında çalışıyorlar. Halbuki ülkemizin işçiliği iyi ara elemanın dışında, üretimi ileriye taşıyacak, teknolojiyi kullanan elemanlara ihtiyacı var. Uluslararası rekabet artık bunu gerektiriyor" dedi.

Pek çok işyerinin kalifiye eleman sıkıntısı çektiğini belirten Palandöken, "Bu sorunu, iyi planlanmış bir mesleki eğitimle çözebiliriz. Teknik eğitim alanların staj yapmaları ve staj yaptıkları işyeri tarafından potansiyel elemanı olarak görülmesini teşvik edici hukuki alt yapı oluşturulmalı. Kısa dönem askerlik, yüksek teknik eleman maaşı gibi özel ayrıcalıklarla mesleki teknik eğitim cazip hale getirilerek, desteklenmeli" görüşünü savundu.
Okullardaki teknik çalışma yapılan sınıfların bodrumlardan çıkararak rahat çalışma ortamlarına dönüştürülmesini isteyen Palandöken şunları söyledi: "Teknik araç ve gereçlerin çoğaltılmalı, bölümleriyle ilgili iş yapan ustalarla bir araya getirilmeli. En önemlisi ailelere ve gençlere okulların tanıtımları yapılmalı, avantajları anlatılmalıdır. Gençler mesleki okullarını yanlış algılıyorlar."

Denizde Caz 2015

Posted: 19 Jul 2015 02:30 PM PDT



Denizde Caz'ın ilk konseri Ece Göksu Quintet'le

24 Temmuz 2015 19:00 The Primetime Cruise, İstanbul

Ece Göksu Quintet, "Denizde Caz 2015" konser serileri kapsamında sahne almaya hazırlanıyor. Konserde Ece Göksu'ya trombonda Bulut Gülen, piyanoda Can Cankaya, kontrbasta Kağan Yıldız, davulda ise Cem Aksel eşlik edecekler.

Ya düşük ücret ya işsizlik

Posted: 19 Jul 2015 02:00 PM PDT


Karayolları Genel Müdürlüğü'nde çalışan taşeron işçileri yıllardır, yargı kararıyla verilen kadro haklarını bekliyor. Hükümet, 1 Mayıs öncesi Ankara Arena Stadı'nda büyük bir şölenle duyurduğu kadro kararını seçim sonrasında unutup gitti. Kadroya geçirileceği söylenen işçiler, taşeronlara verilen anahtar teslim ihalelerle, daha düşük ücretle çalışmaya zorlanıyor.

Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü 24. Şube Şefliği'nde son yapılan ihaleyi 3 yıllığına alan taşeron şirket, bin 150 lira ücretle çalışan işçilere 1050 lira teklif etti ve işçiler bu teklifi kabul etmemeleri durumunda dışarıdan yeni işçi getirmekle tehdit edildi. Edinilen bilgilere göre birçok bölgede, ihaleleri alan taşeronlar aynı tehditleri savurmaya devam ediyor. Seçimden önce kadroya alınacağı duyurulan işçiler işten ayrılmayı göze alamadığından, taşeron şirketler de bu durumu fırsata dönüştürdü. Yani işçi ya düşük ücrete razı olacak ya da işten atılacak. Bu durumda verileceği iddia edilen kadro hakkından da olacak.
Taşeron firma yetkilileri ile görüşen işçiler bu teklifi kabul edemeyeceklerini, ücretlerinin düşürülmesi değil arttırılması gerektiğini ifade etti. İşçiler bu duruma tepkili. Daha önce de Çorum ve Manisa'da işçiler düşük ücret dayatmasına karşı eylem yaparak "Bu dayatmayı kabul etmiyoruz" demişti.

TAŞERON KURNAZLIĞI
Daha önceki ihaleler "hizmet alımı" şeklinde yapılırken, son ihalelerin ise daha kapsamlı sözleşmeleri içerdiği, bir anlamda "anahtar teslim" olarak yapıldığına dikkat çekiliyor. Ayrıca işçiler mahkemeleri kazanmasının ardından bu değişikliğe gidildiği görüşünde. Kadro verileceği açıklanırken aynı zamanda 3 yıllık ihaleler yapılıyor.

Sokak ortasında cinsel ilişkiye girdiler

Posted: 19 Jul 2015 11:41 AM PDT



İspanya'nın gözde tatil beldelerinden Magaluf'ta bir çiftin sokak ortasında cinsel ilişkiye girerken çekilen görüntüleri yayınlandı.

The Mirror'ın haberine göre; Magaluf'un en işlek caddesine birkaç dakika mesafede bir sokakta yaşanan olay, yoldan geçen biri tarafından cep telefonuyla kaydedildi. 1 dakika 19 saniyelik video, yüklendiği porno sitesinde 20 binden fazla tıklandı.

Yetkililer, bu tarz görüntülerle sıklıkla karşılaşılan tatil beldesinde birtakım önlemler almak için kolları sıvadı. Ahlaka mugayir tavırlar sergileyen ve aşırı alkol alıp sorun çıkaran turistler, yüklü miktarda para cezası ödemek zorunda kalacak.

Bir daha Hz. Muhammed karikatürleri çizmeyeceğim

Posted: 19 Jul 2015 10:28 AM PDT



Karikatür dergisi Charlie Hebdo'nun Yayın Direktörü ve editörü Laurent Sourisseau 'Hz. Muhammed karikatürlerine son' dedi.

Fransa'nın başkenti Paris'te 7 Ocak'ta terör saldırısına uğrayan ve yazar-çizerleri katledilen karikatür dergisi Charlie Hebdo'nun Yayın Direktörü ve editörü Laurent Sourisseau 'Hz. Muhammed karikatürlerine son' dedi. Sourisseau, "Biz görevimizi yaptık. Karikatür çizme hakkını savunduk" ifadelerini kullandı. Sputnik'İn haberine göre 12 kişinin hayatını kaybettiği saldırıdan sağ omzundan vurularak kurtulan Sourisseau, bundan böyle Hz. Muhammed karikatürü çizmeyeceğini söyledi.

'İSLAMİYET'TE BULABİLECEĞİNİZ HATALARI DİĞER DİNLERDE DE BULABİLİRSİNİZ'

Derginin yüzde 40 hissesine de sahip olan Riss mahlaslı Sourisseau, Stern dergiyle mülakatında şunları aktardı: "Herkesin istediğini çizebileceği ilkesini savunmak için Hz. Muhammed karikatürleri çizdik. Ancak burada biraz gariplik de var. Bizden kimsenin cesaret edemediği bir şekilde ifade özgürlüğünü icra etmemiz bekleniyor. Ancak biz görevimizi yaptık. Karikatür çizme hakkını savunduk. Hala tüm dinleri eleştirme hakkımız olduğuna inanıyoruz ancak Charlie Hebdo, İslamiyet'in esiri değil. Zira İslamiyet'te bulabileceğiniz hataları diğer dinlerde de bulabilirsiniz."

Charlie Hebdo'nun saldırıdan sonra çıkan ilk sayısının kapağındaki karikatürü çizen Luzier de, nisan ayında yaptığı açıklamada, "Bir daha Hz. Muhammed karikatürleri çizmeyeceğim, artık bu konularla ilgilenmiyorum" demişti.

Bodrum'da eğlence hız kesmiyor

Posted: 19 Jul 2015 09:30 AM PDT



Bodrum'da tatil yapan gurbetçiler, DJ Şenol Uzman'ın performansı eşliğinde dans ederek doyasıya eğlendi.

Hannover doğumlu olan gurbetçilerin gönlünde taht kuran DJ Şenol, Moss Club'ta sahne aldı. Türkçe remixleri ile tanınan, 1000'e yakın remixi ve 10 mix albümü bulunan DJ Şenol, çoğunluğunu gurbetçilerin oluşturduğu tatilcilere güzel bir gece yaşattı. Türkçe ve yabancı şarkıların yer aldığı plaklarını döndüren DJ Şenol'un performansı, beğeni topladı. Tatilciler dans ederek doyasıya eğlendi. Tatilcilerin eğlencesine, sahne alan dansçılar da renk kattı.

2 bin kök hintkeneviri ele geçirildi

Posted: 19 Jul 2015 09:00 AM PDT



İzmir'in Kemalpaşa İlçesi'nde ormanlık alana ekili 2 bin kök hintkeneviri ele geçirildi, 2 kişi gözaltına alındı. Kemalpaşa İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, yaptıkları istihbarat çalışması sonucu, Bağyurdu Mahallesi Ovacık Mevkisi'ndeki ormanlık alanda izinsiz hint keneviri yetiştirildiğini tespit etti.

Bu sabah saatlerinde harete geçen jandarma, doğal kaynaktan 'damla sulama' yöntemiyle sulayarak hint keneviri yetiştirdikleri belirlenen şüphelere yönelik operasyon düzenledi. Kurdukları çadırda yetiştirdikleri 2 bin kök hintkenevirlerinin başında av tüfeğiyle nöbet tutan iki kişi suçüstü yakalandı. Şüphelilere ait 5 av tüfeği, çok sayıda fişek, 2 motosiklet, hint kenevirlerini sulamada kullanılan 600 metre hortum, bir jeneratöre el konuldu.

Şüphelilerin üzerlerindeki aramada da birinden 3 Ecstasy hap, diğerinin üzerinden ise, arandığı yaralama olayıyla ilgili bir gazete küpürü çıktı. İki şüpheliden R.P.'nin 6 Haziran 2014 tarihinde Manisa'nın Turgutlu İlçesi Altay Mahallesi'nde, aralarında husumet bulunan Mürsel Ahmet Tekin'i silahla yaralama suçundan arandığı ortaya çıktı. Gözaltına alınan iki şüphelinin, jandarmadaki işlemlerini ardından adliyeye sevk edileceği, ormanlık alandaki 2 bin kök hint kenevirinin ise imha edilmek üzere söküleceği bildirildi.

Fenerbahçe’ye saldırı olayında flaş gelişme

Posted: 19 Jul 2015 08:30 AM PDT



Fenerbahçe'ye yapılan silahlı saldırının ardından polisin şüpheli takibi için istediği dinleme iznini 3 hakim reddetti. Yönetim suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

Geçtiğimiz sezon Rize dönüşünde Fenerbahçe kafilesine Trabzon yakınlarında yapılan silahlı saldırı ile ilgili skandal karar alındı. Polisin saldırı ile ilgili bazı şüphelilerin takibi için istediği dinleme izninin 3 hakim tarafından reddedildiği ortaya çıktı. Bu kararın ortaya çıkması üzerine Fenerbahçe taraftarları sert tepki gösterdi.

MOSTUROĞLU AÇIKLADI
SARI-lacivertli taraftarlar aradan 3.5 ay geçmesine rağmen suçluların bulunamamasını eleştirdi ve görevlilerin bu konuda gerekeni yapmasını istedi. Fenerbahçe Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, skandalın ortaya çıkması üzerine, konuyla ilgili olarak değerlendirmenin yapılacağını ve gerekirse suç duyurusunda bulunacaklarını dile getirdi.

Çiller dönemine ait “PKK’yla ilişkili sakıncalı işadamları listesi’

Posted: 19 Jul 2015 07:30 AM PDT



Bakanlığın "devlet sırrı" gerekçesiyle 20 yıl önce mahkemeye göndermediği ve "PKK'yla ilişkili sakıncalı işadamları listesi' adlı belge ortaya çıktı. Listenin Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı arşivlerinde "Müteahhit Çizelgesi" adıyla yer aldığı belirtildi...

İçişleri Bakanlığı'nın 20 yıl önce "devlet sırrı" gerekçesiyle mahkemeye göndermediği "PKK ilişkili sakıncalı işadamları listesinin", Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı arşivlerinde "Müteahhit Çizelgesi" adıyla yer aldığı ortaya çıktı.

Listenin ortaya çıkış süreci şu şekilde gelişti: Yeni Yüzyıl Gazetesi, 26 Eylül 1995'te, Tansu Çiller başbakanlığındaki 50. hükümette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Ziya Halis'le ilgili "Çalışma Bakanı'na PKK suçlaması", "Ziya Halis'in adı İçişleri Bakanlığının PKK ilişkili sakıncalı işadamları listesinde yer alıyor" başlıklarıyla haber yayımladı.

Milliyet'ten Türker Karapınar'ın haberine göre; Halis'in açtığı davada İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık genelgesi ve MİT Kanunu uyarınca alınan duyumlar ve Genelkurmay Başkanlığı'nca intikal ettirilen bilgiler doğrultusunda raporun hazırlandığını, ancak bilgi ve belgelerin devletin güvenliğine ve yüksek menfaatine ilişkin olması nedeniyle mahkemeye gönderilemeyeceğini bildirdi.

Jandarma arşivinde

1995'teki dava sürecinde mahkemeye gönderilmeyen bu rapor, 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında Jandarma Genel Komutanlığı'ndan soruldu.

Dönemin Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı (emekli) Tümgeneral Mehmet Çörten, Jandarma Genel Komutanlığı Adli Müşavirliği'ne verdiği yanıtta, söz konusu raporun komutanlık tarafından hazırlanmadığını, istihbarat başkanlığı arşivinde yapılan araştırmada içerik açısından raporla benzerlik gösteren "Müteahhit Çizelgesi" başlıklı "gizli" gizlilik dereceli 14 sayfalık çizelgenin bulunduğunu söyledi.

Çörten, çizelgede 220 kişinin isminin yer aldığını, 26 Eylül 1995'teki Yeni Yüzyıl gazetesinde yer alan haberdeki 176 kişinin isminin ilk 106'sı aynı sıra ile olmak üzere tamamının adının da çizelgede yer aldığını kaydetti.

Ziya Halis: O liste bu liste

Ankara'daki faili meçhul cinayetlerle ilgili dava dosyasına giren çizelgenin, "Sıra Numarası", "Adı Soyadı", "İçişleri Bakanlığı", "Genelkurmay Başkanlığı", "Jandarma Genel Komutanlığı", "Diğerleri" şeklindeki 6 sütundan oluştuğu görüldü. Çizelgedeki isimlerin bazılarının yanında, "Emn. Gn. Md. listesinde mevcut", "Gn. Kur. Bşk. gönderildi" gibi notların yer aldığı görüldü. Çizelgede, Yeni Yüzyıl'ın haberindeki Halis'in adının da 61'nci sırada yer aldığı görüldü. 20 yıl sonra ortaya çıkan liste ile ilgili Halis, şunları söyledi:

"O dönemde jandarmanın istihbaratına dayalı bir rapor hazırlanmıştı ve bu rapor sızdırılmıştı. Ben bakan olmadan önce Milli Güvenlik Kurulu'nda, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde listelerin yapıldığı, Behçet Cantürk, Yaşar Kaya gibi bazı isimlerin kırmızı kalemle, bazılarının yeşil kalemle işaretlendiği söyleniyordu. Bu listelerden Cumhurbaşkanı'nın da haberinin olduğu söyleniyordu. Ben bunları çok ciddiye almadım ama 1995 yılında bakanlığım sırasında özellikle de grev ertelemelerine karşı çıktığım ve DİSK ile Birleşik Metal-İş arasındaki sözleşme uyuşmazlığına el koyduğum için bu liste bana gözdağı vermek amaçlı sızdırılmıştı.

Tansu Çiller de birtakım işadamlarının listesi elimizde diyordu. Liste manşet olunca dava açtım. 1995'teki dava sürecinde bu rapor gizlilik gerekçesiyle mahkemeye sunulmadı. Mahkeme, İçişleri Bakanlığını o dönemin parasıyla 100 bin lira tazminata mahkum etti. O yıllarda hakikaten doğru yanlış, birçok insan fişlendi, öldürüldü, bazıları da sıradaydı. Bence liste bu. Açıkça Jandarma Genel Komutanlığı itiraf etmiş. O liste yok ama benzeri bir liste var diye. Peki bu liste ne arıyor orada? Bu liste o liste. Yeni Yüzyıl'da yayınlanan liste. Jandarma da yaptı bunu, emniyet de yaptı. Emniyet'te de bu listenin benzerinin olması lazım."

'Öldürülecek Kürt işadamları adları'

1990'lı yıllarda Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın, avukat Yusuf Ekinci, avukat Faik Candan, Müfettiş Namık Erdoğan, işadamı Behçet Cantürk, şoförü Recep Kuzucu, Cantürk'ün yakını müteahhit Fevzi Aslan ile kardeşi ŞAHİN ASLAN, Cantürk'ün avukatı Medet Serhat, Serhat'ın şoförü İsmail Karaalioğlu, işadamı Savaş Buldan, Buldan'ın akrabaları Hacı Karay ve Adnan Yıldırım, İranlı uyuşturucu kaçakçısı Lazem Esmaeli ve Asger Simitko, ANAP'lı Keskin İlçe Başkanı Metin Vural'ın da bulunduğu 19 kişi faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Bu cinayetlerle ilgili dava, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor.

Davada, varlığı yıllardır tartışma konusu olan "öldürülecek Kürt işadamları listesi"nin olup olmadığı da araştırılıyor. Mahkeme son duruşmada, faili meçhul cinayetlerle ilgili tüm bilgi ve belgelerin Emniyet Genel Müdürlüğü, Kaçakçılık Dairesi Başkanlığı, MİT, Jandarma Genel Komutanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu'ndan (MGK) istenmesine karar vermişti.

Jean-Luc Godard da Rojava'ya gelse

Posted: 19 Jul 2015 07:00 AM PDT



Yeni kurulan Rojava Film Komünü'nde yer alan senarist Önder Çakar, ezilen insanlara sorumluluk duyan bütün sinemacıları komüne bekledikleri söylüyor ve Jean-Luc Godard'a açık bir teklifte bulunuyor

IŞİD'in saldırılarına uzun bir direnişle karşı koyan Rojava'da film komünü kuruldu ve üretimlerine başladı. Komün, sinemacıları Rojava'ya davet ederek "Şimdi kim özgürce film çekmek istiyorsa Rojava'ya gelmeli. Rojava'da kim film üretmek istiyorsa Rojava Film Komunü'yle buluşmalı" çağrısında bulunmuştu. Komünün içerisinde, birçok ödül alan "Gemide" ve "Takva" filmlerinin senaristi Önder Çakar da yer alıyor. Çakar, geçen yıl kasım ayında Rojava'daki direnişe destek vermek için bulunduğu sırada IŞİD'in bombalı saldırısında yaralanmıştı.
Çakar, komün fikrinin "yaşanan Rojava devriminin özünü oluşturduğunu" belirtiyor. "Rojava'da kapitalist modernitenin dışında başka bir yönetimsel yapı inşa edilmeye çalışılıyor ve bu bile başlı başına bir rüya aslında. Dolayısıyla yeni inşanın içinde yer alan yeni oluşumların hiçbiri kapitalist ilişkilerin devamını değil aksine kapitalist ilişkilerin kırılmasını temsil ediyor." Çakır, Rojava'da köy komünleri, kadın komünleri gibi birçok komünün bulunduğunu belirtiyor.
Duruş olarak da sanatın meta haline dönüştürülmesine karşı olduğunu ifade eden Çakır, "Rojava devrimi sadece düşünce özgürlüğümüzü sağlamıyor aynı zamanda da sinemanın ticari bir metaya dönüştürülmesine dur diyor. Bu yüzden buraya deyim yerindeyse koşarak geldim" diyor. Çakır, komünün ortaya koyduğu işler arasında Şengal katliamını konu alan bir belgeselin bitmek üzere olduğunu, montaj aşamasında da bir kısa filmin olduğu belirtiyor.
Dünyanın birçok yerinden dayanışma talepleri geldiğini belirten Çakar, komün içerisinde "Rojavalı sinemacıların, Kuzey ve İran Kürdistanı'ndan gelen sinemacılarla enternasyonalist dayanışma için Rojava'ya gelmiş ama sinema deneyimi olan dünya vatandaşları"nın yer aldığını, ekipmanlarının bazılarının Rojavalı sinemacılara ait olduğunu bazılarını yanlarında getirdiklerini ifade ediyor.
Komünün sinemacıları Rojava'ya davet etmesini hatırlatıp Rojava'da kimi görmek isteğini sorduğumuzda Çakır "Sinemasıyla dünya halklarına ve ezilen insanlara sorumluluk duyan herkesi" diyor ve ekliyor "ama özellikle Jean-Luc Godard gelse iyi olurdu. En azından hayallerinin gerçekliğini görüp biraz da olsa gülümserdi."

Rojava'da bir tarafta savaş bir tarafta sanat var.

Önder Çakar, Rojava'daki hayatı şöyle anlatıyor: "Rojava'da hayat, bildiri ve açıklamada olduğu gibi hayret verici. 80 km. ilerde 48 derece sıcakta korkunç bir savaş sürüyor. Günde ortalama 5 YPG-YPJ savaşcısı ölüyor. Nerdeyse her evden şehit var, ama hayat olanca canlılığı ile de sürmekte. Tüm dükkânlar açık, ne isterseniz bakkallarda, manavlarda var. Köylüler tarlada çalışıyor, var olan fabrikalar açık. İşte, biz film çekimlerimize devam ediyoruz. Her kentin kültür merkezlerinde çocuk tiyatroları oynanıyor. Müzik grupları konserler veriyor. Savaş ve inşa yan yana sürüyor."

Saray’dan habersiz olmaz

Posted: 19 Jul 2015 06:30 AM PDT


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Dolmabahçe mutabakatı ifadesini asla kabul etmiyorum" sözlerine sert tepki gösterdi. Bahçeli, "Her gün konuşan bir cumhurbaşkanının, Dolmabahçe Sarayı'ndaki görüşmelerden haberinin olmaması kanaatimizce mümkün değildir. Böyle bir heyeti ya inkâr ediyor demektir ya da onları aldatıyor, yeni bir senaryonun başlangıcını çiziyor demektir" dedi.

Bahçeli, genel merkez binasında partililerle bayramlaştı. Bayramlaşmanın ardından Bahçeli, partililere hitap etti. TBMM'de temsil edilen partilerin geçen hafta Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki AKP heyeti tarafından ziyaret edildiğini anlatan Bahçeli, pazartesi gününden itibaren koalisyon görüşmelerinin ikincisinin yapılacağına işaret etti. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çözüm sürecine odaklanmış, bununla ilgili her türlü teması geçmişten beri yürütmüş, Türkiye'nin çözümünü gelecek için çok hayırlı gördüğünü ifade etmiş siyasi partilerin, koalisyon hükümetinde yer almaları, ülkemiz açısından daha hayırlı olacaktır."

Anketi yalanladı

Bahçeli, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir gazetecinin, "MHP'nin yaptırdığı ankete göre, olası bir erken seçimde MHP'nin oyunun yüzde 19 olduğu ve bu yüzden erken seçime sıcak bakıldığı" yönündeki sorusu üzerine Bahçeli, "Bizim böyle bir anketimiz yoktur. Basında yine muhtelif çevrelerin, her siyasi kurumu yönlendirmek amacıyla, ortaya koymuş oldukları disiplinsiz görüşlerdir" yanıtını verdi.

'Sağlıklı değil'

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Dolmabahçe mutabakatına ilişkin eleştirilerinin olduğunun" anımsatılması üzerine de Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan görüşmeyi inkârının, sağlıklı bir yaklaşım olmadığını vurguladı. Bahçeli, şöyle dedi:

"Saray'ın en küçük konularına kadar eğilen, AK Parti'yi çok yakından takip eden, her gün konuşan bir cumhurbaşkanının, Dolmabahçe Sarayı'ndaki görüşmelerden haberinin olmaması kanaatimizce mümkün değildir. Eğer bu konu, söylediği gibiyse o zaman hükümetin ilgili kanadının orada temsil edilmiş olan şahsiyetleri, mutlaka bir açıklama yapmalı ve başbakan yardımcısı, parti yöneticisi, geçmişte içişleri bakanlığı yapmış olan şahsiyetlerden oluşan böyle bir heyeti ya inkar ediyor demektir ya da onları aldatıyor, yeni bir senaryonun başlangıcını çiziyor demektir."

Azınlık hükümetine son çare olarak MHP destek verir mi" şeklindeki soru üzerine de Bahçeli, "Azınlık hükümetine neden destek verelim? Azınlık hükümetine destek verme demek, sadece AK Parti'yi arzuluyoruz demektir. Onu arzulayacağımıza millet iradesini arzularız" yanıtını verdi.

'Taktik savaşları...'

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da Erdoğan'ın Dolmabahçe mutabakatına yönelik sözlerini "Çözüm süreci değil, çözülme sürecidir. Çözülme sürecini de kendilerine oy veren insanlar bile hazmedememiştir. Bunlar taktik söylemlerdir. Dolayısıyla bugün geldiğimiz süreç, bir şeyi çözme iradesi değil, milli devletin çözülme iradesidir. Önemli bir kesimin böyle bir siyasal sonucu kabul etmediği de ortadadır. Bu süreci bu şekilde hazmetmek için tavır oluşturuyorlar" şeklinde yorumladı

Mody, Avro'dan Yunanistan'ın değil Almanya'nın çıkmasının daha faydalı

Posted: 19 Jul 2015 06:00 AM PDT



IMF yetkilisi Ashoka Mody, Avrodan Yunanistan'ın değil Almanya'nın çıkmasının daha faydalı olacağını söyledi. Fortune Türkiye'de yer alan habere göre, IMF yetkililerinden Ashoka Mody, Yunanistan'ın değil Almanya'nın Avro'dan çıkmasının daha yararlı olacağını söyledi. Mody, Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schauble'nin Avro'dan çıkışla ilgili konuşulmaması gerektiği tabusunu yıkmasından memnun olduğunu belirtirken, Almanya için çarpıcı yorumlarda bulundu.

İşte o açıklama: "Eğer Almanya Alman markına geri dönerse, Avro'nun değeri anında düşer bu da Avrupa'daki diğer ülkelere rekabet edebilme şansı getirir. İtalya, Portekiz ve Yunanistan tekrar büyüme şansı elde eder. Tahmin edilebileceği gibi Hollanda, Belçika, Avusturya ve Finlandiya Almanya'yı takip eder ve belki de yeni bir blok oluşur. Böylece Avro'nun değeri iyice düşer.Böyle bir durumda en büyük kazanç politikada sağlanır. Almanya Avrupa'yı hegemonyası altında tutmayı amaçlarken masraflardan da kaçmak istediğini kanıtlamıştır."

IŞİD'in kimyasal silah kullandığı belgelendi

Posted: 19 Jul 2015 05:30 AM PDT


IŞİD'in hem Suriye hem Irak'ta Kürt güçleriyle sivillere roketle kimyasal silah attığı üç örgütün raporlarıyla ilk kez 'belgelendi.

IŞİD'in hem Irak hem Suriye'de Kürtlere karşı kimyasal silah kullandığına dair üç örgütten rapor geldi. Bu örgütler, Suriyeli muhaliflerin çizgisinde olan ve sahada ekipleri bulunan İnsan Hakları Gözlemevi, Conflict Armament Research (CAR) ve Sahan Research. Buna göre, IŞİD, 21-22 Haziran'da Irak'ta Musul Barajı yakınında peşmergeye, 28 Haziran'da Suriye'de Haseke ve Tel Brak'ta YPG'ye kimyasal silahla saldırdı.

12 YPG'li fenalaştı

YPG daha önce 28 Haziran'da IŞİD'in kimyasal silah içeren roketleri Haseke'nin YPG kontrolündeki bölgesine ve Haseke'nin kuzeydoğusunda kalan Tel Brak'ın güneyindeki YPG mevzilerine attığını duyurmuştu. Gözlemevi'ne göre Tel Brak'ta zehirli gaza maruz kalan 12 YPG'li boğaz, gözler ve burunda yanma, şiddetli başağrısı, kas ağrısı, kusma, dikkat ve hareket etmekte güçlük gibi belirtiler gösterdi. YPG sözcüsü Redur Xelil, IŞİD'den kimyasal roketli saldırıya ilk kez o zaman uğradıklarını, maruz kalan gerillayı hemen hastaneye kaldırdıkları için can kaybı olmadığını anlattı.

Tarım ilacı, klor

YPG, son 4 haftada IŞİD saflarında sanayi tipi gaz maskeleri ele geçirdiğini de belirtip "kimyasal savaşa hazırlanıp kendilerini donattıklarını gösteriyor" dedi. Beyaz Saray, bu haberleri dikkatle takip edip bilgi edinmeye çalıştığını duyurdu.

CAR ve Sahan da sözkonusu 3 saldırıyla "IŞİD'in Kürt güçlerine ve sivillere roketle kimyasal silah atmasının ilk kez belgelendiğini" dile getirdi. Haseke'ye 7, Tel Brak'a 17 kimyasal roket atıldığı, Tel Brak'ta rahatsızlananlardan alınan idrar numunelerinde tarım ilacı saptandığını ama tam bileşenin belirlenemediğini kaydeden iki örgüt, Musul Barajı'ndaki kontrol noktasında peşmergeye atılan rokette ise klor azı bulunduğunu aktardı. Ağustos 2013'te Şam'ın Doğu Guta bölgesinde 1400 kişinin öldüğü sarin gazı saldırısıyla ilgili muhalifler Esad yönetimini suçlasa da failler resmen belirlenememişti.

Irak'ta bayram katliamı: 120 ölü

IŞİD, Irak'ta bayram sevincini kana buladı. Doğudaki Diyala'nın Şii nüfusun yoğun olduğu Han Bani Saad kasabasındaki bir pazar yerine bayramın ilk günü saldırı düzenlendi. Önceki akşam 3 ton patlayıcı yüklü araçla düzenlenen saldırıda en az 15'i çocuk en az 120 kişi öldü, 170 kişi yaralandı.

Enkazda arama

Irak'ta Şiiler bayramı Sünnilere göre bir gün önce kutluyor. Saldırının hemen ardından yaralılar, cansız bedenler çevredekiler tarafından pazardaki sebze meyve kasalarına konularak olay yerinden çıkarılmaya, hastanelere yetiştirilmeye çalışıldı. Şiddetli patlamanın etkisiyle çevredeki binalar yıkılırken, enkaz altında kalanların kurtarılması için gece boyunca arama kurtarma ekipleri uğraştı.

Son 10 yılın tek bir saldırıda en çok can kaybına yol açan en kanlı eylemlerinden birine sahne olan Irak'ta 3 gün yas ilan edildi. Dehşetin tanıklarından bazıları, saldırıda akrabalarını, arkadaşlarını yitirdiklerini söylerken, hükümete gerekli güvenlik önlemleri almamasından dolayı tepki gösterdi.

IŞİD, sorumluluğu üstlenirken, "Saldırı Irak'ın kuzeyindeki Havice beldesinde Sünnileri hedef alan saldırıya misilleme olarak düzenlendi" dedi.

Böcek yerleştirilmesi olasılığına karşı, 86 yıllık geleneği yıktı

Posted: 19 Jul 2015 05:00 AM PDT



ABD'de önümüzdeki yıl Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimi kampanyası öncesi ailesi ile birlikte New York'ta bulunan Başkan Obama, kalacakları odalara böcek yerleştirilmesi olasılığına karşı, 86 yıllık geleneği yıktı.

ABD başkanlarının 1929 yılından bu yana New York'a iş yada özel gerekçelerle yaptıkları ziyaretlerde kaldıkları Waldorf Astoria otelinin, geçtiğimiz yıl Çinli bir işadamına satılmasından sonra, Başkan Obama ve ailesi, odalarına Çin gizli servisi tarafından böcek yerleştirilmiş olabileceği gerekçesiyle başka bir otelde kalmayı tercih etti.

New York'a, kızları 17 yaşındaki Malia, 14 yaşındaki Sasha ve eşi Michelle ile birlikte gelen Barack Obama, Cuma gecesi Demokrat Parti için bağış kampanyasına katıldı. Cumartesi günü kızları ile birlikte Hamilton adlı müzikali izleyen Obama, Amerikan Gizli Servisi'nin uyarısı ile de, ABD başkanlarının geleneksel olarak kaldığı Waldrof Astoria oteli yerine, BM ve ABD'nin BM Daimi Temsilciliği yakınlarında bulunan Millennium's ONE UN otelde kaldı.

Waldorf Astoria otelinin geçen yıl, yaklaşık 2 milyar dolara Çinli bir işadamına satılmasının ardından, Obama'nın dinlenmekten çekindiği için böyle bir karar aldığı belirtildi. Obama New York ziyareti sırasında, eşi ve kızları ile birlikte Central Park'ı da gezmeyi ihmal etmedi.

Polis tahrik olursa başınızdan vurabilir

Posted: 19 Jul 2015 04:00 AM PDT



Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Şerzan Kurt'u başından vurarak ölümüne yol açan polise olay sırasında taş atılmasını 'tahrik nedeni' saydı. 1. Ceza Dairesi kararı onarsa toplumsal olaylarda polisin öldürücü güç kullanmasının 'tahrik indirimi' nedeni sayılmasının yolu açılacak.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Muğla'da 5 yıl önce üniversiteli Şerzan Kurt'u başından vurarak öldüren polis memuruna verilen cezada tahrik indirimi yapılmasını yerinde buldu. Savcılık, uzun hukuki süreçler sonunda yüksek ceza istemiyle yargılanması ve 16 yıl ceza alması sağlanabilen polise Kurt'un taş attığına yönelik hiçbir görüntü ve kanıt olmamasına rağmen, kavga sırasında polise doğru atılan taşları "tahrik" nedeni saydı.

Böylece, kadın cinayetleri başta olmak üzere mağdurların yaşamlarını yitirdiği olaylarda sanıklara uygulanan tahrik indirimi kamu görevlilerinin öldürücü güç kullanmasına da uzandı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin kararı onaması durumunda, toplumsal olaylarda öldürücü biçimde güç kullanan kolluk kuvvetleri "tahrik indirimi"nden yararlanabilecek.

[Haber görseli]8 yıl hapis cezası

Muğla'daki ölümün ardından açılan dava güvenlik gerekçesiyle Eskişehir'e taşındı. Davanın güvenli bulunan Eskişehir'de görülmesi, Gezi olayları sırasında öldürülen Ali İsmail Korkmaz'ın davasının yine güvenlik gerekçesiyle Eskişehir'den Kayseri'ye nakledilmiş olması nedeniyle de ayrı bir tartışma oluşturdu.

Eskişehir'deki yargılama sonunda 1. Ağır Ceza Mahkemesi, "olası kastla öldürme" suçundan yargılanan polis memuru Gültekin Şahin'i 8 yıl hapse mahkum ederek tahliyesini kararlaştırdı. Mahkemenin verdiği bu karar büyük tartışmaya yol açtı. Mahkeme, eski TCK'da yer alan ve suçun işlendiği 2010'da yürürlükte olmayan bir yasa kuralını yeni TCK ile birlikte uygulayarak, sanık polise, "suça yardım" indirimi yaptı. Böylece olası kastla cinayet suçundan 20 yıl hapis cezası almasına rağmen cezası 8 yıla düşen Şahin, tahliye edildi.

[Haber görseli]Yargıtay ise geçen yıl bu kararı, suçu "kasten öldürme" suçu olarak değerlendirip bozdu. Bu yorum, özellikle polis ve askerin neden olduğu ölümler yönünden çok olumlu bulunsa da dairenin bu aşamada, "tahrik indirimi" yapılmasını istediği de ortaya çıktı. Yargıtay, göstericilerden polise doğru taş atılmasını tahrik nedeni saydı.

Yeniden yapılan yargılama sonunda Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, polis Şahin'e, "cinayet"ten müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme, bu cezayı Şerzan Kurt'un da aralarında olduğu göstericiler tarafından polise taş atıldığı iddiasından hareketle "tahrik" indirimi yaparak 16 yıl hapse indirdi. Avukatlar, mahkemenin Yargıtay'ın yorumu doğrultusunda tahrik indirimi yapılmasına tepki gösterdi. Olay yeri görüntülerinde Şerzan Kurt'un polis memuruna taş attığına yönelik hiçbir görüntü bulunmadığını vurgulayan avukatlar, kararı temyiz etti.

Başsavcılık aynı görüşte

Yargıtay Başsavcılığı, tahrik indirimi yönüyle temyiz edilen kararla ilgili tebliğnamesini tamamladı. Tebliğnamede olayda tahrik bulunmadığına ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmediği vurgulandı. Kurt'un taş atıp atmaması ise tebliğnamede tartışma konusu bile edilmedi. Buna göre, Yargıtay 1. Ceza Dairesi, önceki yorumunu değiştirmezse sanık polis memuru, bu tip olaylarda Türkiye'de örneğine az rastlanan ağırlıkta bir cezaya mahkum edilecek. Ancak bununla birlikte toplumsal olaylarda polisin öldürücü biçimde güç kullanmasının, "tahrik indirimi" nedeni sayılmasının yolu açılacak. Yüksek cezayla sonuçlanmayan olaylarda bile mahkemeler ve Yargıtay sanıklara bu indirimi yapabilecek.



Gözaltını protesto eyleminde vuruldu

Muğla'da 5 yıl önce yaşanan olay, sol görüşlü iki kadın öğrenciye karşıt görüşlü öğrenciler tarafından laf atılması üzerine yaşandı. Kadın öğrencilerin tepki göstermesiyle boyutlanan olaylar kavgaya dönüştü. Kavgaya karışanların bir bölümü gözaltına alınırken, gözaltına alınanların arkadaşları da bunu protesto etti. Protesto devam ederken yine olaylar yaşandı. Bu sırada polis memuru Gültekin Şahin'in açtığı ateş sonucunda Muğla Üniversitesi İşletme bölümü ikinci sınıf öğrencisi Şerzan Kurt yere düştü. Başından vurulduğu anlaşılan Kurt, yaşamını kaybetti.

'Oral seks' kavgası büyüyor... Cübbeli'ye sert yanıt

Posted: 19 Jul 2015 03:30 AM PDT



İlahiyatçı Ali Rıza Demircan ile Cübbeli Ahmet Hoca arasında "İleri derecede oral ilişki ilişki' haram mı değil mi? tartışması sürüyor. Cübbeli'ye yanıt veren Demircan, "Eşcinsellerin, lezbiyenlerin, erotik site sahiplerinin rahatsızlık duymalarını anlıyorum fakat basiretsiz Müslümanları anlamıyorum. Yoksa onlar da mı bu haramları işliyorlar? dedi.

TRT'de Pelin Çift'e konuk olan ilahiyatçı Ali Rıza Demircan'ın 'İleri derecede oral ilişki haramdır' sözlerinin tartışması devam ediyor.

MEZHEP MESELESİ DEDİ

İlahiyatçı Ali Rıza Demircan'ın 'İleri derecede oral ilişki haramdır' sözlerine kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, sert tepki tepki göstermişti. Cübbeli Ahmet Hoca, "Bu milletin çoğunun başında böyle bir imtihan var. Sen buna haram derken nereye dayandın? Duvara dayandın. Nasıl haram diyorsun buna şimdi? Haram başka caiz değil başka." dedi. Cübbeli Ahmet Hoca, oral ilişkinin mezheplere göre farklılık gösterdiğini de sözlerine ekledi.

ALİ RIZA DEMİRCAN CÜBBELİ'YE SERT YANIT VERDİ

Ali Rıza Demircan, hem Cübbeli'nin sözleri hem de tartışmalara ilişkin yazıli bir açıklama yaptı. Yapması gerekeni yaptğını ve yapmaya da devam edeceğini söyleyen Demircan, "Açıklamalarımla birçok haramın öğrenilmesine vesile olduğum kanaatindeyim" dedi.

"YOKSA ONLAR DA MI BU HARAMLARI İŞLİYOR"
İlahiyatçı Ali Rıza Demircan açıklamasında şunları dile getirdi:"TRT1'de katıldığım Gündem Ötesi programında yaptığımız açıklamaların bir çok haramın öğrenilmesine vesile olduğu kanaatindeyim. Bu sebeple mutluyum. Pek çok teşekkür ve dua aldım. Program sırasında eşler arasında haram kılınan cinsel yasaklara değinirken, moderatörün makul sınırları aşar şekilde gelmesi sonucu açıklamalarımızın bir kısmı sosyal medyada aşağılanarak gündeme taşındı. Yüce dinimiz, eşler arasında regl/ay hali dönemi ilişkisini haram kıldığı gibi anal ve oral ilişkileri de haram kılmıştır. Dini ve tıbbı bir mazeret olmaksızın eşlerin cinsel görevlerinden kaçınmaları da dinimizce haram kılınan işlemler arasındadır. Milyonlarca ailemizin bu haramların biri veya bir kaçını bilmediklerini veya bilerek işlediklerini aldığım on binlerce sorudan biliyordum. Bu nedenle eşler arası haramlara ilişin soruya tam bir ciddiyet içerisinde cevap verdim. Yapmam gerekeni yaptım. Yapmaya da devam edeceğim. Çünkü bu haramların işlenmesi eşleri günahlara batırırken nefretleşmelere, şiddete ve boşanmalara da neden olmaktadır. Pek çok yazılı ve görsel medya insanlarımızı bu haramları işlemeye yönlendirmektedir. Haramlardan söz edilince inkârcıların, zinacıların, eşcinsellerin, lezbiyenlerin, erotik site sahipleri ve pazarlamacılarının rahatsızlık duymalarını anlıyorum, fakat basiretsiz Müslümanları anlamıyorum. Yoksa onlarda mı bu haramları işliyorlar da hatırlatılmasından rahatsızlık duyuyorlar?
Allah'ın haram kıldıklarını öğretmek ne zamandan beri gayr-i ahlakilik oldu. Düzeysizlik ve utanmazlık bu olsa gerektir.
İsviçre'nin saygın gazetelerinden Blick'in fıtrat adına gösterdiği objektif anlayıştan bile yoksun olan cahillerden Allah'a sığınıyoruz.

Suriye devleti desteklenmeli

Posted: 19 Jul 2015 03:00 AM PDT



Genelkurmay eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Bodrum'da düzenlenen imza gününde okuyucuları ile buluştu.

Genelkurmay eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ Milta Bodrum Marina Çarşısı'ndaki D&R Mağazası'nda düzenlenen imza gününe katıldı. Başbuğ okuyucuları için 2015 yılında Kaynak Yayınları'ndan çıkan 'Nasıl Bir Türkiye' ve Remzi Kitabevi'nden çıkan 'Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler' isimli kitaplarını imzaladı. Geçmiş yıllarda çıkan kitaplarını okuyucuları için imzalayan Başbuğ, çocuk okurlara ayrıca bir ilgi gösterdi. Fotoğraf çektiren ve küçükleri kucağına alarak seven Başbuğ, hiçbir fotoğraf talebini geri çevirmedi. Bir okurunun fotoğraf çekilirken gözyaşlarını tutamaması üzerine Başbuğ teselli etti. Okuru ise, "Kendimi tutamadım, bir nedeni yok, duygulandım" dedi.

BU SORUNUN İÇİNDEN NASIL ÇIKILACAK GERÇEKTEN ZOR BİR SORU

Genelkurmay eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, imza etkinliği arasında basın mensuplarının da sorularını yanıtlardı. Başbuğ, Suriye, seçim ve koalisyon sürecini değerlendirip, "Türkiye gündemini yakından ilgilendiren konuların başında Suriye sınırındaki gelişmeler oluşturuyor. Sınıra baktığımızda, maalesef üç tarafından paylaşılmış durumda. Çok az bir kısmını Suriye devleti kontrol ediyor. Bir kısmı tamamen IŞİD kontrolünde, bir kısmı PYD kontrolünde. Parçalı karışık bir durum var. Türkiye'yi rahatsız eden bir durum. Bu sorunun içinden nasıl çıkılacak gerçekten zor bir soru. Geçmişe bakmak lazım. Aslında Irak bağlamında, Irak'ın kuzeyinde yaşadığımız olayları, bir nevi Suriye'nin kuzeyinde yaşıyoruz. Tabii durum gerçekten vahim. Türkiye'nin güvenliğini ilgilendiren bir konu. Ama belki de en doğrusu, yapılması gereken aslında tabii ki önemli olan merkezi Suriye Devleti'nin o bölgede olması lazım. O bölgedeki mücadeleyi Suriye devletinin kendisi yürütmesi lazım. Bu maalesef şu anda o bölge Suriye Devleti'nin kontrolü dışında olan bir bölge. İran, ABD var koalisyon güçleri var. Karmaşık bir durum. Nasıl çıkılacak ben de bilmiyorum. Gerçekten zor bir konu. Aslında uluslararası hukuk içinde kalarak en doğrusu merkezi hükümetle, yani Suriye Devleti ile bence ilişkilerin en kısa zamanda normale çevrilerek, Suriye Devleti'ni de desteklemek suretiyle bu soruna çözüm bulunması daha iyi olur diye düşünüyorum. Aksi takdirde çok problemli bir durum" dedi.

GÜVENLİK SORUNU OLACAK

Başbuğ, Türkiye'deki ve Bodrum'daki mülteci sorununda da değinerek, "Suriye bağlamında Türkiye'de 2 milyona yakın Suriyeli var. Bodrum'da bile ana problemlerden biri. 2 milyon insan çok büyük ciddi bir sorun. Güvenlik sorunu. Şimdi pek güvenlik boyutu hissedilmiyor, ama yakın zamanda çok ciddi bir güvenlik sorunu olacak. İşsizlik sorunu var. Türkiye'nin işsizlik sorunu zaten devam ediyor. Üstüne bir de bunlar ekleniyor. O sorun da gittikçe ciddileşiyor. Nasıl çözülecek, fevkalade zor bir durum" ifadelerini kullandı.

İRAN, ABD VE TÜRKİYE İŞBİRLİĞİNE GİTMELİ

İran, ABD ve Türkiye'nin işbirliğine gitmesi gerektiğini söyleyen İlker Başbuğ şöyle devam etti: "Netice olarak, Suriye'de merkezi hükümet var. Kuzey bölge tamamen boşluğa bırakılmış. Terör örgütleri orada cirit atıyor. Keşke bu noktalara bu duruma gelinmeseydi. Koalisyon kuvvetlerinin bölgede varlığı sürüyor. İran, ABD yani Türkiye işbirliğine gitmeli. Basit bir sorun değil, karmaşık bir sorun. Keşke bu karmaşık noktaya getirilmeseydi."

KOALİSYONLARDAN KORKMAMANIZ LAZIM

Seçimlerden sonraki koalisyon sürecini değerlendiren Başbuğ, "Demokraside iki temel prensip çok önemli. Biri iktidarların seçimle gelmesi, seçimle gitmesi. 7 Haziran seçim sonuçlarına bakarsanız Türkiye'de demokrasinin sağlıklı işlediğini söyleyebiliriz yani bunu teyit ediyor. Bir de demokrasilerde bazen çoğunluk, demokrasiye zarar verebiliyor. Önemli olan çoğulculuk. Aslında baktığınız zaman, Türk halkı seçim sisteminin bir sonucu olarak belki 2002'den 2015'e kadar çoğunluk görüyorsunuz ama aslında 2002'de ne oldu bir Genç Parti olayı vardı. Onun tabii seçim barajından ötürü çok ciddi etkisi oldu biliyorsunuz. Sonra 2007 seçimleri, 2011'de HDP, parti olarak girmedi, yine çoğunluk geldi. İşte 2015'te çoğulcu bir parlamentoyu görüyoruz. Bu ülke bence demokraside çoğulculuğu istiyorsanız koalisyonlardan korkmamanız lazım. Koalisyonlar gayet tabii olabilir. Partilerin en asgari müşterekte birleşmesi lazım. O önemli. Bugün asgari müşterekte kimler birleşir diye baktığımız zaman iki alternatif gözüküyor. AKP ile CHP ve AKP ile MHP. MHP ile HDP'nin asgari müşterekte birleşme şansı yok gerçekten de. Bu iki alternatifler var. Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bakalım hangisi gerçekleşecek" diye konuştu.

Başbuğ'a kitap imzalatanlar arasında Uğurkan Erez de vardı. Erez'de Başbuğ ile sohbet edip, şakalaştı. Başbuğ, Erez'e "Şık mıyım?" diye espri yaparak soru sordu. Erez ise "Siz her zaman şıksınız" diyerek yanıtladı. Erez, kitabını imzalattıktan sonra hatıra fotoğrafı çekildikten sonra ayrıldı. İlker Başbuğ, yaklaşık 2,5 saat boyunca okurları için kitaplarını imzaladı. Zaman zamanda kısa kısa sohbet edip fotoğraf çekildi.

Hiç yorum yok: