Sözcü Haber |
- Öğrencilere sosyal medya yasakları geliyor
- IŞİD'e karşı Bağdat'ta koordinasyon merkezi kurulacak
- Cumhurbaşkanımız tivitini sil deseydi, hiç tereddüt etmez anında silerdim
- Bir sürü AKP’li ve MHP’li LGBT var
- O bir Cumhurbaşkanı kızı
- Bu kanalda kadınların bacak göstermesi zorunlu
- Erdoğan'a ait olduğunu iddia ettiği diplomanın aslını yayınladı
- Kaybolan oğlumuzu istiyoruz
| Öğrencilere sosyal medya yasakları geliyor Posted: 27 Sep 2015 02:06 PM PDT Okullar yarın açılıyor. Ve yeni eğitim yılında yeni yönetmelik de hayata geçiyor. Buna göre, 5'inci sınıftan itibaren hafızlık eğitimi almak isteyen öğrenciler için devam zorunluluğu aranmayacak. Sosyal medya yasakları da var. Sosyal medyada hakaret, sarkıntılık, kışkırtma. Bu tür davranışlar artık okuldan atılma nedeni olabilecek. 1 Temmuz'da Resmi Gazete'de yayımlanan ortaöğretim kurumları yönetmeliğindeki değişiklikler birçok yenilik getiriyor. İlköğretim 5. sınıftan itibaren öğrenciler hafızlık eğitimi almak isterse devam zorunluluğu aranmayacak. Öğretmenin bilgisi ve kontrolü dışında bilişim araçlarıyla meşgul olan öğrenciye disiplin cezası verilecek. Uzaklaştırma cezasıdan okul değiştirmeye hatta okuldan atılmaya kadar cezalar var. Sosyal medya yoluyla arkadaşlarına sarkıntılık eden öğrenci ise okuldan atılacak. Başka değişiklikler de var. Devamsızlık süresi özürsüz 10 günü, toplamda 30 günü aşamayacak. |
| IŞİD'e karşı Bağdat'ta koordinasyon merkezi kurulacak Posted: 27 Sep 2015 01:59 PM PDT Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) karşı mücadelede dört ülke koordinasyon ve istihbarat alışverişini sağlamak üzere harekete geçti. Rus Interfax haber ajansı, Rusya, Suriye, İran ve Irak'ın, Bağdat'ta kurulacak bir koordinasyon merkezi aracılığıyla IŞİD'e karşı mücadeleyi daha etkin hale getirmeyi amaçladığını yazdı. Ajansa bilgi veren Rus askeri ve diplomatik kaynaklar, "Bağdat'a kurulacak merkezde söz konusu ülkelerin Genelkurmay Başkanlıklarından temsilciler bulunacak" dedi. Bağdat'taki merkezin öncelikli amacının IŞİD'e dair elde edilen istihbaratın toplanıp ülkeler arasında paylaşılması, analiz edilmesi ve bu istihbarat doğrultusunda harekete geçilmesi olduğu ifade ediliyor. Dört ülkenin oluşturduğu yeni işbirliği yapısı, yarın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Barack Obama arasında gerçekleşecek ikili görüşmede de gündeme gelecek. Askeri temsilciler Bağdat'ta olacak Interfax'a bilgi veren kaynaklar, ileri aşamalarda dört ülke arasındaki istihbarat koordinasyonunun operasyonlara dönüşebileceği de ifade ediliyor. Fransız habner ajansı AFP'ye konuşan Irak Başbakanı Haydar El Abadi'nin sözcüsü Saad el-Hadisi ise "Dört ülke arasındaki koordinasyon sağlanacak. Her ülkenin askeri temsilcileri arasında istihbarat paylaşımı olacak" dedi. Dün açıklama yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sözcüsü Dimitri Peskov, Bağdat'ta bir istihbarat koordinasyon merkezi kurulacağı iddialarını yalanlamıştı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için New York'ta bulunan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Sur,ye'nin geleceğine yönelik olası eylem planını görüşmeye açık olduklarını söyledi. ABD'de yayın yapan NPR radyosuna konuşan Ruhani, "Teröristleri etkisiz hale getirecek bir plan üzerinde anlaşıp birlikte hareket etmemiz gerek" dedi. Rusya ile birlikte Beşar Esad'ın en önemli uluslararası destekçilerinden olan İran bugüne kadar Birleşmiş Milletler'de gündeme getirilen Suriye planlarına müdahil olmamıştı. |
| Cumhurbaşkanımız tivitini sil deseydi, hiç tereddüt etmez anında silerdim Posted: 27 Sep 2015 01:26 PM PDT Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hac faciasıyla ilgili eleştirilen Suudi Arabistan'a sahip çıkmasının ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek Suudi Arabistan'ı suçlayan tweetini silmişti. Gökçek o tweetinde "Hacda 717 hacı vefat etti. İçinde Türk hacılar da var. Acımız çok büyük. Bu böyle devam etmemeli. Sorunu bize teslim etsinler, biz çözelim..." ifadelerini kullanmıştı. Gökçek o ifadeleri neden sildiğini açıkladı. "Ben bu tweeti attıktan sonra Hacda bulunan bir arkadaşım beni aradı ve dediki; 'Başkan twitini okudum, bu tiwit senin niyetini bilmeme rağmen Suud tarafından yanlış anlaşılabilir. Lütfen tiwitini siler misin?'" diyerek bir arkadaşının kendisine uyarıda bulunduğunu aktaran Gökçek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki beyanatını o sırada bilmiyordum" dedi. Açıklamasında, "Twitimi silmemin Cumhurbaşkanımızın beyanatı ile hiçbir ilişkisi yoktur" ifadelerini kullanan Gökçek, "Ancak evlet adabında hoşunuza gitmese de, liderinizin söylediği şeylere uymak vardır. Bana sayın Cumhurbaşkanımız tivitini sil deseydi, hiç tereddüt etmez anında silerdim" diye yazdı. Kendisini eleştirenlere "Mal bulmuş mağribi gibi kendinizi avutmayın..." diye karşılık verdi. Suud elçiliği ve Suud belediyeleriyle "çok üst düzey" münasebetlerinin olduğunu yazan Gökçek, "Daha geçtiğimiz günlerde Suud'dan gelenleri Ankara'yı gezdirdim ve kendilerine yaptığımız hizmetleri tanıttım... Heyetin başındaki Suud'luya Medine ve Mekke hakkındaki düşüncelerimi anlattığımda heyetin başında Suud kralına yakın olan arkadaş 'gidince bu arzularınızı kral ailesindeki tüm yakınlarıma ileteceğim, Suud sizin tecrübelerinizden yaralanmalıdır' dedi" ifadelerini paylaştı. Suud'ları sevdiğini onları eleştirmek için bir şey yazmadığını belirten Gökçek, "Şimdi bana laf atan internet sitelerine, artist yazarlara ve twit alemindeki twitşörlere lafım şu" diyerek açıklamasını paylaştı: |
| Bir sürü AKP’li ve MHP’li LGBT var Posted: 27 Sep 2015 01:17 PM PDT Kırmızı Şemsiye Derneği kurucusu seks işçisi eşcinsel Kemal Ördek, "Bir sürü AKP'li ve MHP'li LGBT var" diye konuştu. Tecavüze uğramasına rağmen şikâyet için gittiği karakolda kötü davranılan, saldırıdan bir süre sonra Ankara sokaklarında 'Lut kavminin çirkin işini yapanı görürseniz öldürünüz' afişleriyle hedef gösterilen Kemal Ördek Cumhuriyet'e verdiği röportajda LGBT'ler içinde de AKP ve MHP'liler olduğunu hatta çoğunluğu bunların oluşturuyor olabileceğini söyledi. Cumhuriyet'ten İklim Öngel'e konuşan Kırmızı Şemsiye Derneği kurucusu seks işçisi eşcinsel Kemal Ördek, "Eşcinsel olduğunu ne zaman fark ettin?" sorusuna "Sen ne zaman bir erkekten hoşlandın?" sorusuyla karşılık veriyor ve kendisi için de durumun da hemen hemen aynı zamanlar olduğunu belirtiyor. "LGBT'LERİN DE YÜZDE 40'ININ AKP'YE OY VERDİĞİNİ GÖSTEREBİLİR" "Bir sürü AKP'li ve MHP'li LGBT var" diyen Kemal Ördek, "Hatta bunlar çoğunluğu da oluşturuyor olabilir. Eğer toplumun yüzde 40'ı AKP'ye oy veriyorsa, bu oran LGBT'lerin de yüzde 40'ının AKP'ye oy verdiğini gösterebilir" diye konuştu. Yaşadığı olayın kamuoyuna yansımasının ardından BM, Avrupa Konseyi gibi uluslararası örgütler de Ördek için destek açıklamaları yayımladı. TBMM'de vekiller soru önergeleri verdi. Başarılı bir eğitim hayatını geride bırakan Ördek öncelikle bir aktivist. Toplumun kabul ettiği iki cinsten biri olan kadınların dahi sayılamayacak kadar çok uğradığı haksızlıklar varken toplumun reddettiği LGBT bireylerin durumunu Ördek, tüm açıklıyla anlatıyor. İşte o röportaj: 'BAŞI KOPARILAN TRANS MÜNEVVER KARABULUT OLAMIYOR' - Eşcinsellere karşı bugüne kadar pek çok taciz, tecavüz hatta cinayet olayları gerçekleşti. Ama sizin bu son yaşadığınız gerek Meclis'te gerekse medyada hakkıyla yer aldı. Bu nasıl oldu? Olayın sabahında arkadaşlarım yaygınlaştırmış. Ben böyle bir beklenti içine girmemiştim. Bu kadar tepki olacağını beklemiyordum. O psikolojide dahi değildim. "Beni bırakın kendimi toplayayım" modundaydım. Translar ya da seks işçileri böyle bir duruma maruz kaldığında ufak tepki verilir ve sonra unutulur. Özgecan bile unutuluyorken bir transın, seks işçisinin unutulmaması iyi. Bir sürü hayat kadınına tecavüz ediliyor, öldürülüyor, başı koparılıyor ama bir Münevver Karabulut olmuyor. "Çünkü onlar seks işçisi ve bunu hak etmişlerdir" deniyor ya da hiç gündeme gelmiyor. Hatta bir insan hakları çevresi kültürü var, onlar da dikkate almıyor, çünkü onlar içinde marjinaliz. - Size tecavüz edenler şu an ne yapıyor? Ellerini kollarını sallyarak dolaşıyorlar, dava açılmadı soruşturma süreci devam ediyor. Tutuklama talep ettik, reddedildi. Hatta savcı "Tutuklamaya gerek duymadım" diyor. Ben haftalardır saklanarak, dışarı çıkamayarak yaşıyorum. Savcı benim maddi ve manevi olarak üzerimdeki yükünü bilmiyor. Birileri olmadan dışarı çıkıp nefes alamıyorum. Olayın yaşandığı kendi evimden ayrıldım, arkadaşımda kalıyorum. Şu an ev arıyorum. - Karakolda birçok sıkıntı yaşadınız, sizlere karşı devletin tutumunu ne değiştirebilir? Bu hükümetle değişmez ama başka bir hükümetle değişmesi için umudumuz olur. CHP ve HDP'nin translar, seks işçileri konusunda daha olumlu yaklaştığını görüyoruz. En azından ulaşma kanallarımız var. Bizi dinliyorlar. Bizim de insan olduğumuzu düşünüyorlar. AKP, bir sürü LGBT'nin polis tarafından işkence edilmesi, darp edilmesi, keyfi para cezalarına maruz kalması, evlerinin basılması, mühürlenmesi gibi birçok konuda polisleri aracılığıyla fail durumda. 13 yılda artan şiddet ve ayrımcılık örnekleri var. Kadınlar ne kadar çekiyorsa biz de o kadar çekiyoruz. - Onur Yürüyüşü'nde daha önce rastlamadığımız polis şiddetini gördük. 13 yıldır sakin geçen yürüyüş neden olaylı bitti? Her yıl rahatça yürüyorduk, bir anda polis şiddetine maruz kaldık. Daha önce "Bunları kimse sahiplenmiyor" dedikleri insanlardık. Bu düşünceyi Gezi değiştirdi. Gezi'de LGBT hükümeti protesto etti, bir sürü insan gökkuşağı bayraklarıyla alana çıktı. "Nerdesin aşkım burdayım aşkım" LGBT sloganıydı. Medyada da LGBT konuşulur duruma geldi. Genel seçim öncesinde de bazı LGBT dernekleri iki partiyi destekleyeceklerini söylediler ve bir özne haline geldik. - CHP ve HDP'nin samimiyetine ne kadar güveniyorsun? Ben şahsen inanmıyorum. Çünkü siyaset pragmatizmdir. Yani sen ne kadar alttan baskı yaparsan, karar vericileri ne kadar etkileyebilirsen, istediğini alabilirsin. Yoksa kimse seni sevdiği için hak vermeye çaba harcamaz. LGBT'ler Gezi'den bu yana iki parti içinde örgütlenmeye başladı. Politik taleplerini MYK'lerde, yerel toplantılarda dile getirdiler. Partilerin seçim bildirgelerine bu meseleyi koymasını, bu çabanın meyvesi olarak görüyoruz. Ne kadar görünür olursanız o kadar samimiyetle savunurlar, yoksa bırakır giderler. - CHP ve HDP dışında örgütlenme olamaz mı? Olması gerekir. Ben savunmam, oy da vermem. Ama partilerdeki katılığı dönüştürme açısından iyi olur. Ancak olma ihtimali kısa vadede yok. 'BİR SÜRÜ AKP VE MHP'Lİ LGBT VAR' - Milliyetçi bir LGBT yok mudur? Bir sürü AKP'li ve MHP'li LGBT var. Hatta bunlar çoğunluğu da oluşturuyor olabilir. Eğer toplumun yüzde 40'ı AKP'ye oy veriyorsa, bu oran LGBT'lerin de yüzde 40'ının AKP'ye oy verdiğini gösterebilir. Ya da bir sürü seks işçisinin AKP'ye oy vermediğini söyleyemeyiz. Veriyordur. MHP'ye oy veren milliyetçi LGBT var. Ya da İslamcı. Bunlar çelişkili görünebilir ama toplum neyse LGBT'deki yansıması da öyledir. Çünkü toplumdan bağımsız bireyler değiliz. - HDP seçilemeyecek sıralardan LGBT adaylar gösterdi. Yakın tarihte Meclis'te olma ihtimali var mı? Ne kadar güçlü olursanız, parti de o seviyede yanıt verir. HDP genel seçimde gerilerdeki sıralara aday koydu. Demek ki baskı o kadar güçlü değilmiş. CHP'nin hiç adayı yok. Bu zaman alacak bir mesele. LGBT'ler her zaman oy kaybettiren tartışma konularından biri olarak görüldü. Bu nedenle çok göz önüne çıkarılmadı. Partiler seçilecek sıralardan aday gösterirlerse o kadar geliştiklerini ispat ederler. - LGBT'yi Türkiye gibi muhafazakârların yoğun olduğu bir toplum nasıl kabullenir? Bilinmeyen her şey korkutur. LGBT'ler de böyledir. Klişelerle lanse edilmiş bir topluluk. Toplumda bunlar kötü, günahkâr, ahlaksız, tedavi edilmesi gereken hasta insanlardır. LGBT'ler bilimde hasta, dinde günahkâr üzerinden vuruluyor. Ne kadar iletişim kurarsanız, o kadar çok anlarsınız. Sezen Aksu bir trans kadını sahneye çıkardı ve şarkı söyletti. Klişeyi yıkan bir olay. Ben bir seks işçisiyim. Toplum ne kadar çok görürse, o kadar da benimseyecektir. Hükümet de bu yüzden saldırıyor. Bizim görünürlüğümüz her geçen gün artacak, tarihi geri döndüremezsiniz. Görünürlüğümüz artacak ama karşımızdaki cephe de o zaman daha güçlü saldıracak. - Yurtdışına gidip tüm bu baskılardan kurtulmayı düşünüyor musun? İstemiyorum, ben bu ülkede yaşamayı seviyorum. Bu ülke daha da tahammül edilemez hale gelirse belki gidebilirim. Aktivistim ve aktivistler için ülkeyi terk etmek zordur. Bir mücadelen var, örnek olmaya çalışıyorsun. Ben bu olayı sessiz de yürütebilirdim. Daha önce sustuğum olaylar oldu. Politikacılar toplumun arasına nifak sokmadıkları sürece herkes herkesle irtibat kurar. Fahişeler de, ibneler de Kürtler de bu toplumda yaşıyor ve aslında herkes herkesle iyi geçinebiliyor. İnsan birbirini anlayabilen bir varlık. Fahişeler, biz kime hizmet ediyoruz. Bana gelen insanlar bu toplumun "erkek, hetoroseksüel, aile babası, namazında niyazında" dediği insanlar. Ama onlara bir şey olmuyor. İşini görüp, çıkıp gidiyor ve aile babalığı, namuslu rollerine bürünüyor, olan bize oluyor. Biz zaten onlarla irtibattayız, onlar bizi biliyor. İktidar gölge etmesin gerisini istemiyoruz, çünkü bu toplum yaşanabilir bir toplum. ÖRDEK'İN AĞZINDAN KENDİ YAŞAMI 30 yaşında ve Antakyalıyım. Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde burslu okudum. ODTÜ'deki Sosyoloji yüksek lisansını yarım bıraktım. Bu süreçte aktivizme, 2011'de ise seks işçiliğine başladım. Bu olayların ardından ara verdim. Bir sürü LGBT iş bulamadığı için seks işçiliği yapıyor. Ailem bilmiyor, nasıl bilmiyor ben de bilmiyorum. Olaylardan sonra uzun süredir görüşemediğim bir erkek kuzenim, "Lütfen kendine iyi bak, sen bizim ailenin en zeki çocuğusun, bir şeye ihtiyacın olursa ara" diye mesaj attı. Çok mutlu oldum. Üniversiteyi Hatay birincisi olarak kazandım. Bilgi yarışmalarında validen ödül almış bir tipim (gülüyor). Üniversiteden de 3.96 ile mezun oldum. |
| Posted: 27 Sep 2015 01:11 PM PDT Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın kızı Zerrin Akıncı Güney Kıbrıs'ta yayınlanan magazin dergisine kapak kızı oldu. Kıbrıs Rum Kesimi'nde yayınlanan Must isimli dergiye poz veren Zerrin Akıncı'nın bir de söyleşisi yer buldu. 1 Ekim'de piyasaya çıkacak sayıda yer alan röportaj ve fotoğraflarda Akıncı'nın çocukluğundan bugüne bir Cumhurbaşkanı kızı olarak yaşadıkları yer buldu. |
| Bu kanalda kadınların bacak göstermesi zorunlu Posted: 27 Sep 2015 01:07 PM PDT Amerikan televizyon kanalı Fox News'te kadınların bacak göstermesinin zorunlu olduğu gündeme geldi. "Bacaklar gösterilecek" emri verenin ise Amerikan Fox News CEO'su Roger Ailes olduğu söyleniyor. Habertürk gazetesi Pazar Eki'nde "Vurun bacak gösterene" başlıklı yazı kaleme alan Ayşe Özek Karasu, olayın ayrıntılarını aktardı. "Amerika'nın sağ muhafazakâr haber kanalı Fox News'un kadın anchor'lardan talebi çok net: Bacak gösterilecek" diyen Karasu şöyle devam etti: "Bu yüzden masalar şeffaf. Ancak bacaklar gazeteciliğin önüne geçince, kadınlar erkeklerin taciz atışına uğruyor. Trump sorularını beğenmediği moderatör Megyn Kelly'ye Twitter'dan hakaret yağdırıyor. Conan O'Brien kadınların topuna porno yıldızı damgası yapıştırıyor... Kadınların çalışma pozisyonunu suiistimal eden erkeklerin tamamı haksız. Kadın sunuculara pantolonu yasaklayan, 'Bacaklar gösterilecek' emri veren Amerikan Fox News CEO'su Roger Ailes toptan haksız..." Fox News CEO'su Ailes'in en hafif sohbetten en sert siyasi tartışmaya her programda kadın bacağı göstermeyi takıntı haline getirdiğini ifade eden Karasu, "Canlı yayındaki erkek sunucunun kulağına, kadın sunucuyu kastederek 'Çek şu lanet laptopu kenara, bacaklarını göremiyorum' diye bağırdığı rivayet ediliyor" diye yazdı. |
| Erdoğan'a ait olduğunu iddia ettiği diplomanın aslını yayınladı Posted: 27 Sep 2015 01:00 PM PDT Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hayatıyla ilgili yazdığı kitaplarla adından söz ettiren Ergün Poyraz, Erdoğan'a ait olduğunu üniversite diplomasının aslını yayınladı. Elindeki diplomanın 1994 tarihinde tasdik edildiğini söyleyen Poyraz, yakın dönemde üniversitenin yayınladığı diplomadan farklı bir diploma olduğunu söyledi. Poyraz'ın iddiasına göre birbirinden farklı her iki diploma da sahte ve bu durumda Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığının düşmesi gerekiyor. Zira, Cumhurbaşkanları 4 yıllık fakülte mezunu olmak zorunda. Sosyal medya hesabından "bundan bir süre önce Yusuf Halaçoğlu, Tayyip'in tahsil durumu ile ilgili bir mezuniyet belgesi yayınlamış ve eğitiminin CB olmaya yetmeyeceğini söylemişti. Üniversite de aşağıda renkli olan diplomayı yayınlamıştı. Ne garip ki , üniversite Tayyip'e diploma verdim dediği tarihten bir yıl sonra kurulmuştu" diyen Poyraz, "şimdi Tayyip'in 1994 yılında noterden tasdik ettirdiği ve ortaya çıkaramadığı diplomayı da yayınlıyorum" ifadelerini kullandı. Poyraz, 1994 yılında tasdik ettirildiğini söylediği o diplomayı da yayınladı. Poyraz sözlerini şöyle sürdürdü: "İşin ilginci Tayyip'in üniversiteye gittim dediği yıllarda tam gün İETT'de çalışıyor olması sigorta sicili öyle diyor. Ayrıca MSP Gençlik Kollarında görevli, Emine ile evli, çocukları oluyor... Daha garibi askerde olduğu ilk 15-20 günde de Coşkun Sucuk da çalışıyor görünmesi... Neyse dünyada bir ilk olan bir üniversitenin aynı kişiye iki ayrı diplama vermesine tanık olalım." Geçen yıl yaşanan tartışma üzerine Marmara Üniversitesi Erdoğan'a ait olduğunu iddia ettiği şu diplomayı yayınlamıştı: Daha önce de Erdoğan'ın iki diplomadan da farklı olarak mezuniyet belgesi ortaya çıkmış, mezuniyet belgesindeki çelişkiler de eleştiri konusu olmuştu. İşte o belge: |
| Posted: 27 Sep 2015 12:55 PM PDT Kilis'te, 1 Eylül'de Suriye tarafından Türkiye'ye geçmeye çalışan kaçakçı grubunun güvenlik güçlerine ateş açması sonucu çıkan çatışmanın ardından kaybolduğu bildirilen piyade er Sefer Taş'ın Iğdır'daki ailesinin üzgün bekleyişi bayramda da devam ediyor. Bayramı Iğdır'ın Aralık ilçesine bağlı Aşağı Aratan köyünde yaşayan ailesiyle geçirmeyi planlayan ancak 1 Eylül'de Kilis'te kaçakçı grupla çıkan çatışmanın ardından kaybolduğu bildirilen piyade er Taş'ın ailesi, bayramda oğullarına kavuşamamanın hüznünü yaşadı. Yetkililerden gelecek müjdeli bir haber bekleyen aile, oğullarının bayrama kadar kurtarılacağı ümidiyle aldıkları kurbanı dahi kesmedi. Baba Aydın Taş, AA'ya yaptığı açıklamada, oğullarının kaybolduğu günden beri hayatlarının alt üst olduğunu belirtti. Her telefon çaldığında oğullarından haber olduğunu düşündüklerini dile getiren Taş, şunları söyledi: "Bayramda izne gelecekti, bugün 26. gün. Bayramı çocuğumuz olmadan geçiriyoruz. Boynumuz bükük, oğlumuzdan gelecek müjdeli bir haberi bekliyoruz. Ne bir ses, ne bir seda, kimse bize bilgi vermiyor. Devlet yetkililerimiz, Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız bize yardımcı olsunlar. Kendi evlatları gibi düşünsünler. Sonuçta bu evlat benim irademden çıkmış, şu an devletin evladıdır, benim değil. Ben bu evladı bilerek, isteyerek ve severek vatani görevini yapmaya gönderdim. Bir babanın evladına yapacağı muameleyi yaparak aynı şekilde bize yardımcı olsunlar. Ben bir şey istemiyorum, sadece bana evladımı sağlıklı bir şekilde verirlerse Allah herkesten razı olsun." Anne Senem Taş da oğlunun kaybolduğunu öğrendiği günden bu yana ilaç kullanarak ayakta kalabildiğini belirtilerek, "Devletten hiçbir şey istemiyorum, sadece oğlumu geri istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanıma, Başbakanıma sesleniyorum, yeter ki bizi çocuğumuza kavuştursunlar" dedi. Kilis'te 1 Eylül'de Suriye sınırından Türkiye'ye geçmeye çalışan kaçakçı grubu güvenlik güçlerine ateş açmış, kaçakçılar ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada piyade er Yusuf Beylem şehit olmuş, Sefer Taş'ın da kaybolduğu bildirilmişti. |
| You are subscribed to email updates from Sözcü Haber. To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
| Google Inc., 1600 Amphitheatre Parkway, Mountain View, CA 94043, United States | |













Hiç yorum yok:
Yorum Gönder