GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 10 Ocak 2017 Salı 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


İşine Göre Demokrasi

Posted: 09 Jan 2017 08:00 PM PST



Bir ateist bir caminin önünde "Arap palavrası bu dini bırakın. Allah yok, peygamber de yalancı" diye bildiri dağıtabiliyorsa,

Bir dinci de sokakta "Yılbaşını kutlamayın, bu gavur adeti, Noel Baba`ya lanet olsun" diye bildiri dağıtabilir.

İkisi de aynı özgürlükle fikirlerini yayabileceklerse, ikisinin de bildiri dağıtma özgürlüğüne evet.

Ama ilki düşüncelerini söylediğinde linç edilerek öldürülecekse,

Kusura bakma sarıklı faşist, seni linç etmem, sana şiddet uygulamam ama gördüğüm yerde kovalarım seni.

Demokrasi işine göre, duruma göre olmaz.


Ateş İlyas Başsoy
www.ilyasbassoy.com

KEMALİST ÇİZGİ: Dediğiniz gibi: Türkiye’yi parçalamak istiyorlar, ...

Posted: 09 Jan 2017 02:02 PM PST

KEMALİST ÇİZGİ: Dediğiniz gibi: Türkiye'yi parçalamak istiyorlar, ...: Dediğiniz gibi: Türkiye'yi parçalamak istiyorlar, ama bu işin taşeronu sizsiniz Yandaş basında bir patırtı. Sebep kaos. Sanki kend...

Özgür Özel açıkladı: Gizli oy vermek isteyen AKP’li vekillere FETÖ tehdidi

Posted: 09 Jan 2017 11:00 AM PST



CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel Anayasa oylamasında gizli oy vermek isteyen AKP'li vekillerin FETÖ'cü ilan edileceğini iddia etti.


Anayasa değişikliği ne getiriyor?

Posted: 09 Jan 2017 10:30 AM PST

Meclis bugün Anayasa Değişiklik Teklifi'ni görüşecek. İşte CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'ın hazırladığı "Anayasa Değişikliği Ne Getiriyor - 30 Soru 30 Cevap" başlıklı çalışmada yapılmak istenen değişiklikler böyle ele alındı.



















KEMALİST ÇİZGİ: Dediğiniz gibi: Türkiye’yi parçalamak istiyorlar, ...

Posted: 09 Jan 2017 10:01 AM PST

KEMALİST ÇİZGİ: Dediğiniz gibi: Türkiye'yi parçalamak istiyorlar, ...: Dediğiniz gibi: Türkiye'yi parçalamak istiyorlar, ama bu işin taşeronu sizsiniz Yandaş basında bir patırtı. Sebep kaos. Sanki kend...

Eski MİT'çi Cevat Öneş: Reina saldırganının içerden yardım aldığı kesin

Posted: 09 Jan 2017 10:00 AM PST


Eski Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, 39 kişinin hayatını kaybettiği İstanbul Reina'daki terör saldırısına ilişkin olarak "Reina saldırganının içerden yardım aldığı kesin" dedi.
Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'in sorularını yanlayan Cevat Öneş'in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

Herkes şu soruyu soruyor; bu kadar yoğun güvenlik tedbirlerinin alındığı bir ortamda nasıl oluyor da bir kişi taksiyle Reina'ya geliyor, 6 dakikada 39 kişiyi öldürüp kayıplara karışıyor. Bir güvenlikçi gözüyle bu olayı yorumlar mısınız?

Eylemi yapan şahsın Kırgızistan'dan İstanbul'a gelişi, Konya'ya gidişi, Konya'da bazı ailelerle irtibatı sonra İstanbul'daki irtibatları... Bunlara bakınca bu şahıs yalnız kurt değil. Uyuyan hücre değil ancak diğer irtibatta olduğu şahıslar ve ailelerin uyuyan hücre olduğunu söyleyebiliriz. Hâlâ yakalanamadığına göre demek ki planlı bir işbirliğinin, yardımlaşmanın sonucu ortaya çıkan bir eylem. İstanbul'da bu kadar yoğun güvenlik tedbirleri ve istihbarat çalışmalarına rağmen geniş bir yardımlaşma ağı var ve yardımlaşma ağı içinde kendisinin planlı seçtiği hedefe başarılı bir eylemi var. Profesyonel bir yapıyla karşı karşıyayız. Şimdilik bu şahsın IŞİD militanı olduğuna dair kuvvetli şüpheler var. Zaten IŞİD üstlendi ve verdikleri mesajlar var. Fakat IŞİD dışında bir yabancı servis eylemcisi midir şeklinde siyasi şahısların da beyanları ve şüpheleri var.

Sizde de yabancı servis dahli şüphesi var mı?

Bir IŞİD eylemi olduğu kuvvetle muhtemel. Yalnız IŞİD'in Ortadoğu'da ortaya çıkışına bakınca muhtemel servis bağlantıları olduğu tereddütsüz ortada. Onun için o bağlantıların tespiti üzerinde önemle durulması lazım. Ancak bunu somut bir şekilde tespit etmeden 'Şu ülke servisi yapmıştır' demek doğru olmaz.

İÇ POLİTİKADA PRİM YAPAR AMA...

ABD'nin Ortadoğu politikasına karşı bir tepki örgütüyse Amerikan istihbaratı yine de IŞİD'i kullanır mı mesela?

Hükümete yakın medyaya bakarsak Reina saldırısının arkasında CIA var, hatta İslamcı bir gazete Reina saldırganının fotoğrafını montajlayarak Obama'ymış gibi bastı.

Tabii burada ABD'nin önderliğindeki koalisyon güçlerinin Türkiye'nin Fırat Kalkanı harekâtını desteklememesi meselesi var. Bu konuda Amerikan sözcülerinin açık beyanları da var. Yine Suriye'de ABD'nin PYD/YPG ile ilişkileri var.

PYD/YPG'nin bizim tarafımızdan PKK'nın kendisi olduğunun ifade edilmesi ve bunu bir ulusal tehdit olarak görmemiz var. Hal böyleyken bizim medyamızda ve siyaset platformumuzda Ortadoğu'daki bu bölünme ön plana çıkartılarak 'Türkiye'yi de bölmek istiyorlar' şeklindeki bir algı var. Bu, iç politikada ciddi şekilde kullanılıyor.

Böyle bir bakış iç politikada prim yapabilir ancak somut verilere sahip olmadan herhangi bir ülkenin 'doğrudan parmağı vardır' şeklindeki bir yaklaşım Türkiye'yi uluslararası ilişkilerde köşeye sıkıştırıp zora sokan bir durumdur. Oysa mesenin çözümü siyasidir. Bu tür bir iç politika propagandası çözüm siyasetinin elini kolunu bağlar.

İstihbarat zafiyeti üzerinde durulması gereken bir konu değil midir devlet için?

Böylesine sonuçlar varsa doğrudur istihbarat da eksiktir, emniyet de eksiktir. Reina olayına bakın Kırgızistan-İstanbul-Konya ekseninde irtibatlara bakın. Sırtında dikkati çeken bir çantayla sokaklarda yürüyor ve Reina'ya kadar kontrol noktalarını aşarak gelebiliyor. Evet polisin, istihbaratın fedakâr çalışmaları çok önemli ama demek ki boşluklar ve yetersizlikler var. O militan o boşluğu görerek o eylemi yapabilmiş.

'İçerden yardım almış olabilir mi' sorusu da var kafalarda.

İçerden yardım aldığı kesin.

İçerden yardım derken neyi kastediyorsunuz? Mesela Rus Büyükelçi Karlov'u katleden polis memuru gibi Türkiye'deki kurumların içinde Reina olayına karışmış kimseler olabilir mi? Böyle sorular geliyor mu sizin aklınıza?

Bu soruların aklımıza gelmesi lazım. Hele Rus Büyükelçisi'ni öldürenin bir polis oluşu ve öldürme esnasında kullandığı El Nusra'yı çağrıştıran sloganlar dikkat çekici. Tabii ki Reina olayında da güvenlik kapılarının atlatılarak gelmesi, sokaklarda dikkat çeken bir çantayla gezebilmesi, hareketlerindeki rahatlık bize sorduğunuz sorunun üzerinde durulması gerektiğini söylüyor. Ama bu ancak uzmanların yapacağı detaylı tetkikle ortaya çıkabilecek bir mesele.

Bugüne kadarki bilgiler eylemi tek kişi olarak yaptığını gösteriyor. Ancak 2014'te şahsın Türkiye'ye gelişi, Suriye'ye geçişi, Suriye'den tekrar dönüşü, en son İstanbul-Konya arasındaki irtibatlar dikkate alındığında yardım edenler olduğu ortada. Ciddi bir sistem işliyor.

Bu bize IŞİD'in Türkiye içinde önemli boyutta uyuyan hücrelerinin olduğunu gösteriyor. Öncelikle bu konu üzerinde çok önemle durulmalı. Sınırlarımızın çok açık olduğu, başlangıçtaki evrelerde IŞİD militanlarının ya da diğerlerinin Türkiye'yi geçiş güzergâhı olarak kullandıkları dönemlerde burada örgütsel bir yapı kurduklarını biliyoruz. Bunu Adıyaman'da gördük, Gaziantep'te gördük. Yakalanan IŞİD'lilerin ifadeleri de ortada.

IŞİD'in sınırlarımızı rahatça güzergah olarak kullanmasının yaygın olduğu dönemde MİT'e yönelik çok eleştiriler oldu. MİT TIR'ları olayı malum. Bazı çevrelerde 'Türkiye, bir dönem Esad rejiminin düşürülmesi için ne kadar tehlikeli olduğuna bakmaksızın radikal grupların güçlenmesine göz yumdu' şeklinde bir kanaat var.

Siz bu eleştirilerde haklılık payı görüyor musunuz?

Haklılık payı var da meseleyi MİT açısından değerlendirmemek gerekiyor. Başbakan Yardımcısı Sayın Kurtulmuş'un geçen haftaki beyanlarına bakın.
Suriye politikasının tamamen yanlış olduğunu açık ve somut biçimde ifade ediyor. MİT tırları meselesi, Suriyeli muhaliflere yapılan lojistik yardımlar, silah yardımları o tarihte uygulanan siyasetle bağlantılı. MİT'in bir sorumluluğu varsa kendisine verilen siyasi direktifin sonucudur. Devlet kararıyla devlet kuruluşları hareket ederler. Kendi başına kimse inisiyatif kullanamaz.

Laiklik pankartı açan CHP'li gençlere soruşturma

Posted: 09 Jan 2017 09:30 AM PST




Sakarya'da laiklik pankartı açan CHP'li gençlere yönelik saldırıda saldırganlar ve saldırıya maruz kalan gençler hakkında soruşturma açıldı.

SAKARYA'nın Serdivan İlçesi'ndeki bir alışveriş merkezinde 'Türkiye laiktir, laik kalacak' yazılı pankart açıp slogan atan CHP Sakarya Gençlik Kolları Başkanı Ulaş Yusuf Konyalı ile 2 partiliye saldıran 3 kişi hakkında 'kasten yaralama', partililer hakkında ise 'kişilerin huzur ve sükununu bozma' suçundan soruşturma açıldı.

Dün, Serdivan AVM'ye gelen CHP Sakarya Gençlik Kolları Başkanı Ulaş Yusuf Konyalı ve 2 partili genç, alışveriş merkezinde restoranların olduğu kata çıkarak 'Türkiye laiktir, laik kalacak' yazılı pankart açtı. Pankartta ayrıca 'Ankara, İstanbul, Antep, İzmir, Reina' yazıları yazarken, 3 genç sloganlar attı. Bu sırada bir grup gençlere saldırdı. Bir kişi eline geçirdiği plastik sandalyeyi gençlerin üzerine attı. Alışveriş merkezinin özel güvenlik görevlileri olaya müdahale etti. Polis, gençlerin ifadelerini aldıktan sonra serbest bıraktı. Ayrıca gençlere saldırdıkları belirlenen 3 kişi hakkında da soruşturma açıldı.

Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili olarak bugün basın açıklamasında bulundu. Basın açıklaması şöyle:

"8 Ocak günü saat 18.10 sıralarında Serdivan'da bulunan AVM'de kavga olayıyla ilgili kolluk birimine bildirilmesi üzerine AVM'nin 3. katında 'Türkiye Laiktir Laik Kalacak CHP Sakarya' şeklinde yazılı pankart açarak aynı zamanda bu şekilde slogan atan 3 şahsa vatandaşların tepki gösterdikleri ve darp edildikleri iddiası ile pankartı açan Cumhuriyet Halk Partisi İl Gençlik Kolları Başkanı U.Y.K. ve Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı M.Ş.K. ve pankart açma olayını kameraya alan CHP Gençlik Kolları üyesi B.Y. isimli şahıslar ile bu şahısları darp ettikleri iddia edilen A.P, C.T. ve Ş.K. isimli şahıslar Cumhuriyet Bassavcılığımızca verilen talimat üzerine adli işlemler yapılmak üzere güvenlik şube müdürlüğüne götürülmüştür. Olayla ilgili olarak U.Y.K., M.Ş.K. ve B.Y.'nin alınan doktor raporlarında darp izine rastlanıldığı (Kızarıklık ve şişlik) belirlenmiş Cumhuriyet Bassavcılığımızca A.P, C.T. ve Ş.K. isimli şüpheliler hakkında 'Kasten yaralama' suçundan U.Y.K. M.Ş.K. ve B.Y. isimli şüpheliler hakkında da 'Kişilerin huzur ve sükununu bozma' suçundan soruşturma başlatılmıştır. Ayrıca pankartı açan 3 şahsa Kabahatlar Kanunu'nun 42'nci maddesine (Afiş asma) muhalefet suçundan ilgili kolluk kuvvetlerince idari yaptırım işlemi uygulanmıştır. Şüpheliler için gözaltı kararı verilmemiş olup şüpheliler belirtilen olayla ilgili emniyetteki ifadeleri alınıp işlemlerinin bitirilmesine müteakip olayın yaşandığı gün saat 22.30'da emniyet müdürlüğünden ayrılmışlardır."

BİZE SALDIRDILAR
CHP Sakarya Gençlik Kolları Başkanı Ulaş Yusuf Konyalı sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Bugün yaptığımız eylemin amacı cumhuriyetin bize kazanımlarını göstermekti. Ülke genelindeki bombalanma olayının üzerine vurgu yapmak için Serdivan AVM'de bunu açtık. Sloganlarla eylemi destekledik. Bunu hazmedemeyen unsurlar bize Allahu ekber sesleriyle saldırdılar. Bizi öldürmeye gelen kişilerdi. Darp edildik" dedi.

CHP'DEN AÇIKLAMA
CHP Sakarya İl Başkanlığı ise "Dün gençlik kollarımızın yaptığı eylem, Anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan laiklik hükmünü savunma adına yaptıkları bir eylemdir. Fakat gençlerimiz anayasal hakkımız olan laikliği savunurken saldırıya uğramışlardır. Anayasamıza, ülkemize, birliğimize ve bütünlüğümüze sahip çıkan gençlerimize yapılan ve ne yazık ki ülkemizde son zamanlarda sıkça şahit olduğumuz linç anlayışı, yıllardan beri kentimizde sürdürmeye çalıştığımız çok kültürlü hoşgörü anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Hepimiz bugünlerde her şeyi konuşmalı ve gerekirse farklı fikirleri savunduğumuzda da birbirimize hoşgörüyle yaklaşmalıyız. Gençlerimize saldıran kişilerle ilgili gerekli yasal başvurular yapılmıştır" diye açıklamada bulundu.

Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı için 'Esprilerine parlamentonun ihtiyacı var'

Posted: 09 Jan 2017 09:00 AM PST


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ı tedavi gördüğü Güven Hastanesi'nde ziyaret etti.

Aile bireyleriyle görüşen ve doktorlardan bilgi alan Kılıçdaroğlu, ziyaretin ardından gazetecilere şöyle konuştu:

"Hekimlerden bilgi aldık. Şu anda kendisi yoğun bakımda ama hayati bir tehlikesinin olmadığı ifade edildi. İnşallah kısa sürede sağlığına kavuşur, gelir parlamentoyu yönetir. Kendisinin esprilerine parlamentonun ihtiyacı var."

Survivor 2017, 21 Ocak akşamı TV8'de başlıyor

Posted: 09 Jan 2017 08:30 AM PST


Survivor 21 Ocak'ta TV8'de!

Survivor ateşi bir kez daha yanıyor. Birbirinden hırslı 23 yarışmacının ıssız bir adada yaşam savaşı vereceği Survivor 2017, 21 Ocak akşamı TV8'de!

Kendinizden başka dostunuz yok! Issız bir adada açlık savaşı verirken diğer taraftan da ayakta kalmak zorundasınız. Sizi bir birinden zorlu parkurlar bekliyor. Bu parkurlarda Survivor 2017 macerasının bir parçası olan gözü kara yarışmacılarla mücadele etmek zorundasınız. Bu süreç içinde açlık, doğa şartları ve kendine güvenen yarışmacıların üstesinden gelebilirseniz isminizi Survivor tarihine yazdıracaksınız. Bütün bunlar için 23 yarışmacı hazır! Peki ya siz...

Survivor 2017 başlıyor...
Heyecanla beklenen ve her sene izleyici kitlesini biraz daha genişlerek devam eden Survivor, bir kez daha başlıyor. Amerika Kıtası'nın zorlu bir adasında yaşam savaşı verecek 23 yarışmacı şu sıralar son hazırlıklarını yapıyor. Birbirinden yetenekli ve cesur isimleri sizler de ekranlarınız başından takip edeceksiniz. Kimi zaman kalbiniz desteklediğiniz yarışmacı için atacak kimi zaman ise o zorlu hayatı evinizde yaşıyormuş gibi hissedeceksiniz. Büyük gün geldi çattı. Survivor 2017, 21 Ocak Cumartesi akşamı saat 20:00'da TV8'de!

Yarışmacıları ne kadar tanıyorsunuz?
Survivor 2017 adasında yaşam savaşı verecek yarışmacılar belli oldu. Yine sürprizlerle yeni sezona girecek Survivor'ın bu sene ünlüler takımında şu isimler var;

İlhan Mansız: Dünya Kupası ve Türkiye bir arada anıldığı zaman şüphesiz akla gelen ilk isimlerden biridir İlhan Mansız. 2002 Dünya Kupası Turnuvası'nda Türkiye'nin Dünya üçüncüsü olmasına büyük katkı sağlayan Mansız, Beşiktaş formasını da terleterek ismini siyah-beyazlı kulübün unutulmayanları arasına yazdırdı. Kazanmak için savaşmak gerek, savaşmak için savaşçı olmak gerek..." diyen efsane futbolcu, bu sefer de Survivor 2017'de başarısını ortaya koymaya çalışacak.

Adem Kılıççı: Türkiye'yi birçok turnuvada temsil ederek ülkemizi gururlandıran ve de başarısını kazandığı gümüş madalya ile taçlandıran Adem Kılıççı, Survivor 2017'nin bir diğer yarışmacısı. Yakışıklı boksör "Hayat bir boks maçı gibidir. Yenilgiyi düştüğünde değil, kalkamadığında yaşarsın! Şimdi yeni bir savaş başlıyor..." diyerek Survivor 2017'ye iddialı bir giriş yapıyor.

Serhat Akın: İsmi Fenerbahçe ile özdeşleşen ve efsane bir futbolcu haline gelen Serhat Akın'ı tanımayan yoktur herhalde. 'Kadıköy Boğası' lakaplı kariyerli futbolcu Survivor adasında yaşam savaşı verecek bir diğer yarışmacı. "Gönüllülerin gönlünde taht kurmaya gidiyorum; isteseler de istemeseler de" ifadeleriyle iddiasını ortaya koyan efsane futbolcu sabırsızlıkla 21 Ocak gününü bekliyor.

Berna Öztürk: DJ olarak tanınan ve Türkiye'nin popüler isimlerinden biri haline gelen Berna Öztürk de Dominik'te olacak. Başarılı DJ, "En güçlü ben olmayabilirim; ama en iyisini ben yaparım..." diyerek rakiplerine meydan okuyor.

Sedat Kapurtu: Çılgın Sedat lakaplı başarılı sanatçı Sedat Kapurtu'nun kalbi uzun sanat kariyerinin ardından şimdi de Survivor için atacak. İsmini duyurmuş başarlı sanatçı, 'Çılgın' lakabının hakkını vererek Survivor için şu ifadeleri kullanıyor: ""Kim daha çılgın göreceğiz! Ben mi, Survivor mı? Çıldırtırım, çıldırtacağım..."

Furkan Kızılay: Kendisini 2002 yılında 'Çocuklar Duymasın' dizisiyle tanımıştık. O dönemde dizideki ailenin en küçük bireyi olan ve afacan bir çocuğu canlandıran Furkan Kızılay, 'Havuç' karekteriyle hafızalara kazınmıştı. O çocuk artık büyüdü ve genç bir delikanlı oldu. "Bu sene çok farklı bir Survivor olacak. Gönüllüler duymasın!" diyen Kızılay, performansı en çok merak edilen yarışmacılardan...

Seda Demir: TV dizileri ve reklamlardan tanıdığımız Seda Demir, Survivor 2017'nin bir diğer yarışmacısı. "Kendine güvenmek insanın en büyük zaferidir! Neden olmasın..." sözleriyle iddiasını belirten güzel oyuncu, Ünlüler Takımı'da yer alıyor.

Tarık Mengüç: Mobilya tasarımcılığından sonra müzik kariyerine başlanayan Tarık Mengüç, şimdi de Türkiye'nin en zor yarışma programında başarıyı yakalayabilmek için kolları sıvadı. Şarkıcılığın yanında oyunculuk yeteneğiyle de ön plana çıkan Mengüç, Survivor 2017 öncesi şu ifadelere yer verdi: "Survivor'a savaşmaya gidiyorum. Güç demek Mengüç demek. Güç bende artık!"

Sema Apak: Sporcu kişiliğiyle adınadan söz ettiren Sema Apak, yurt içinde ve yurt dışında elde ettiği başarılarıyla hatırlanıyor. Atletik sporcu  "Ben rakiplerimi düşünmem! Onlar beni düşünsün..." diyerek bu sefer de başarısını Survivor 2017'de ıspatlamak için ter dökecek.

Pınar Saka: Elde ettiği başarılarla kendini ıspatlayan bir diğer Survivor 2017 yarışmacısı da Pınar Saka. Kazandığı bronz madalya ile ismini duyuran Saka, Survivor 2017 için de oldukça iddialı. "Kazanmak için ne mi yaparım? Hayal bile edemezsiniz!" diyerek Survivor sahnesine hazır olduğunu gösteren başarılı sporcuyu Ünlüler Takımı'nda izleyeceğiz.

Şahika Ercümen: Türk serbest dalışçı ve sualtı hokeyi oyuncusu olarak her geçen gün başarısına başarı katan yetenekli sporcu sebest dalışta Türkiye rekorunu elinde bulundurmaktadır. Su altında en derine inen insan ünvanını alarak başarılarını taçlandıran genç sporcu, "Benim için zafer, derinliklerden geçer! Bu sefer nefesimi Survivor için tutacağım..." diyor.

Sabriye Şengül: Spor hayatına hentboll oynayarak başlayan Sabriye Şengül, daha sonra kickboks'la tanıştı. Boksta ve Kickboskta 3 Türkiye Şampiyonluğu olan Şengül'ün ayrıca K1 Dünya Karması şampiyonluğu da bulunuyor.  "Survivor'ın kadın bir savaşçıya ihtiyacı vardı! İşte ben geldim..." diyen şampiyon ismi Ünlüler Takımı'nda izleyeceğiz.

İşte Survivor 2017'nin Gönüllüler Takımı...

Gökhan Gözükan: Boks ve vücut geliştirmeyle yakından ilgilenen Gökhan Gözükan, gücünü bu sefer Survivor 2017 için harcayacak. "Size savaşmayı öğretebilirim ama cesareti asla..." diyen Gözükan, Gönüllüler Takımı'nda...

Fulya Şahin: 1991 yılında İstanbul'da dünyaya gelen genç yarışmacı Fulya Şahin, Gönüllüler Takımı'nın bir diğer yarışmacısı. Şahin, "Ben Fulya, adımı kazımaya geldim" diyerek iddiasını ortaya koyuyor.

Ogeday Girişken: Fenerbahçe Kürek Takımı'nda lisanslı sporcu olan Ogeday Girişken, Survivor 2017 yarışmacısı olmaya hak kazandı. Ülkemizi Milli Takım formasıyla temsil eden sporcu Gönüllüler Takımı'nda...

Denisa: Survivor'ın zorlu doğa şartlarından bahseden Denisa, "Adada yılan mı var? Ben zaten evde besliyorum" diyerek; Dominikte'ki yaşam mücadelesine önceden hazırlanmış gibi görünüyor. Genç yarışmacının Türkiye Bikini Fitness dalında 3 şampiyonluğu var.

Elif Şadoğlu: 2014 TVG ve Fitness şampiyonasında Avrupa Vücut Geliştirme Fitness şampiyonu olan Elif Şadoğlu, "Herkes şampiyon olabilir ama benim olmadığım yerde..." diyerek kendine güvenini ortaya koyuyor. Şadoğlu'nu Gönüllüler Takımı'nda izleyeceğiz.

Eser West: New York'ta dünyaya gelen Eser West, Guardia Communitiy College üniversitesinde eğitim hayatını tamamladı. Şimdi yeni bir mücadeleye hazırlanan West, "Konuşmak kolay ama o adaya adım attığın an herşey değişir..." diyerek, Survivor 2017'nin zorluğuna dikkat çekiyor.

Burçak Tuncer: Eğitim hayatı boyunca birçok sanat dalıyla ilgilenen Burçak Tuncer, resim dalında birincilik ödüllerine sahip. "Survivor'a kendi hikayemi yazmaya gidiyorum..." diyen Tuncer, Gönüllüler Takımı'nda.

Tuğçe Melis Demir:  "Umarım Ünlüler Takımı iyi hazırlanmıştır. Zoru başarırım, imkansız sadece zamanımı alır..." diyerek Survivor 2017 öncesi iddialı bir tavır ortaya koyan Tuğçe Melis Demir, buz hokeyinde başarılı bir isim. Demir'i Gönüllüler Takımı'nda izleyeceğiz.

Volkan Çetinkaya: TSK Ordu Milli takım sporcusu olan Volkan Çetinkaya, sporcu kimliğiyle ön plana çıkıyor. "Başarıya giden yolda her şey mübahtır. Survivor'da emir komuta bende..." diyen Çetinkaya, Gönüllüler Takımı'nda.

Erdi Ünver:Survivor 2017'de yer alacak bir diğer isim Erdi Ünver. Kendisini TV8'de ekranlara gelen Göz6 programıyla tanımıştık. Hatırlanacağı üzere Erdi Ünver, Göz6 yarışmasında erkekler evinin şampiyonu olarak Survivor 2017'ye katılma hakkı elde etmişti. Ünver'i Gönüllüler Takımı'nda izleyeceğiz.

Berna Keklikler:Göz6 yarışmasında kızlar evinin şampiyonu da Bernan Keklikler olmuştu. Elde ettiği şampiyonluk henüz tazeyke bir başka şampiyonluk için kolları sıvayan Keklikler, Gönüllüler Takımı'nda.

Altının gramı 141 lirayı aştı! Çeyrek altın fiyatları bugün...

Posted: 09 Jan 2017 08:00 AM PST


Altın fiyatları durdurulamaz yükselişine devam ediyor. İstanbul Kapalıçarşı'da gram altın fiyatları 141,49 liradan işlem görürken çeyrek altın fiyatları 230 liraya kadar yükseldi. Böylelikle altın İngiltere referandumu ve ABD seçimlerinin ardından bugün yakaladığı yükseliş ivmesi ile kendi rekorunu kırdı.

Serbest piyasada altının gramı, geçen haftanın son işlem gününde  dolar/TL'deki yükselişe paralel günü yüzde 0,83 artışla 137,6 liradan tamamladı.

Yeni haftaya da yükselişle başlayan ve 141,49 lirayı gören gram altın,  saat 16.00 itibarıyla yüzde 2,48 artışla 141 liradan alıcı buluyor. Şu dakikalarda  Kapalıçarşı'da çeyrek altın 230, Cumhuriyet altını 933 liradan satılıyor.  

Altının ons fiyatı ise geçen haftanın son işlem gününde 1.181 dolar  seviyesinden güne başlamasına karşın bu seviyelerde tutunamadı ve günü yüzde 0,67  değer kaybıyla 1.173 dolardan tamamladı. Bugün yatay bir seyir izleyen altının  onsu, şu dakikalarda 1.173 dolardan işlem görüyor.

GÜNCEL ALTIN FİYATLARI İÇİN TIKLAYINIZ

AA Finans Analisti İslam Memiş, geçen hafta cuma gününe kadar ABD 10  yıllık tahvil faizlerindeki sert gerilemenin altın fiyatlarını olumlu yönde  desteklediğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Cuma günü merakla beklenen ABD tarım dışı istihdam verisi açıklandı.  Veri 175 bin kişilik beklentilere rağmen 156 bin kişi olarak açıklandı. İşsizlik  oranı ise 0,1 puanlık bir artış ile yüzde 4,7'ye yükseldi. Açıklanan veriler  arasında doların değer kazanmasını destekleyen ise saatlik ücretlerdeki artış  oldu. Yıllık bazda yüzde 2,9 artış gösteren saatlik ücretler 7 yılın en güçlü  artışını kaydetti."

Söz konusu gelişmelerin küresel piyasalarda doların değer kazanmasına,  emtia fiyatlarında satışlara neden olduğunu belirten Memiş, dolar/TL'nin ise  bugün tarihi zirvesi olan 3,69'u test ettiğini, altının gram fiyatının da buna  bağlı olarak 139 lirayı aştığını kaydetti.

Memiş, altının gram fiyatının bugün 137-140 bandı arasında, altının  ons fiyatının ise 1.165-1.175 dolar arasında işlem görebileceği öngörüsünde  bulundu.

Çipli kimlik başvurunuzu yaptınız mı?

Posted: 09 Jan 2017 07:30 AM PST


Çipli kimlik için rekor başvuru

Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı projesi kapsamında 214 bin 655 adet yeni kimlik kartı vatandaşlara teslim edildi.

Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı projesi kapsamında; ilk başvurunun Kırıkkale'den alındığı 14 Mart 2016 tarihinden bugüne kadar, 526 bin 44 kişi nüfus müdürlüklerine müracaat etti. Yeni kimlik kartlarıyla ilgili İçişleri Bakanlığı'ndan edinilen bilgiye göre, müracaatlar sonucu, 214 bin 655 kart vatandaşlara teslim edildi.

Son bir haftada en yoğun başvurunun İstanbul'dan yapıldığı belirtilirken, 2 Ocak'tan bu yana 86 bin 894 kişinin yeni kimlik kartını alabilmek için başvuruda bulunduğu bildirildi. En yoğun başvuru, 34 bin 607 kişiyle İstanbul'dan oldu. İstanbul'u 20 bin 962 kişiyle Ankara izledi. İzmir'den 12 bin 959, Antalya'dan 9 bin 185, Bursa'dan ise 9 bin 181 kişi yeni kimlik kartlarını alabilmek için başvuruda bulundu.

14 MART'TAN BU YANA EN FAZLA BAŞVURU TRABZON'DAN

İlk başvuru 14 Mart 2016 tarihinde, Kırıkkale'de başlamıştı. 14 Mart'tan bugüne kadar en yoğun başvuru ise Trabzon'dan oldu. Mart- Ocak arası en yoğun başvurunun yapıldığı ilk 5 il ise Trabzon, Kırıkkale, İstanbul, Erzurum ve Ankara oldu.

Esad, Halep'te yaşanan can kayıplarını ödenmesi gereken bir bedel olarak tanımladı

Posted: 09 Jan 2017 07:00 AM PST


Suriye'deki rejimin lideri, Astana'daki barış görüşmelerinde her şeyi müzakere etmeye hazır olduğunu ve bir sınır bulunmadığını ilan etti.

Binlerce sivilin hayatını kaybettiği Halep'te rejimin düzenlediği hava bombardımanlarını savunan Esad, can kayıplarını ödenmesi gereken bir bedel olarak tanımladı.

Fransız gazetecilere röportaj veren Şam rejimi lideri Beşar Esad'ın sözlerini, Suriye'deki resmi medya organları aktardı. 23 Ocak'ta Kazakistan'ın başkenti Astana'da başlayacak barış görüşmelerinde her konuyu görüşmeye hazır olduğunu söyleyen Beşar Esad, şu açıklamayı yaptı:

"Krizi sona erdirecek ya da Suriye'nin geleceğini konuşacak müzakereler için sınır yok. Ancak diğer taraftan masada kim olacak? Bunu henüz bilmiyoruz. Gerçek Suriye muhalefeti mi olacak? 'Gerçek' derken, kökleri Suriye'de olandan söz ediyorum. Suudi, Fransız ya da İngiliz değil. Müzakerelerin başarısı, buna bağlı."

Gazetecilerden gelen 'Başkan olarak pozisyonunuzu da müzakere etmeye hazır mısınız? Tartışmaya açıldı...?" şeklindeki soruya Esad'ın yanıtı "Elbette ancak benim pozisyonum anayasal. Anayasada da başkanın hangi yollarla değişeceği açık bir şekilde yer alıyor... Eğer onu istemiyorsanız, sandığa gidelim" oldu.

HALEP'E BOMBARDIMANI SAVUNDU

Esad, aynı röportajda Aralık ayında muhaliflerin tahliye edildiği Halep'te rejimin düzenlediği hava saldırılarının 'meşru' olduğunu savundu. Şam rejimi lideri, "Bu bedel bazen ödenmeli ama sonunda halk 'teröristler'den kurtulmuş oldu" dedi.

Halep'teki yıkımı ve sivillerin ölümünü "Bir Suriyeli olarak bunu görmek çok acı verici" sözleriyle değerlendiren Esad, "Her savaş kötüdür" diye ekledi.

Esad ayrıca, "Sivilleri kafa kesen ve öldüren muhaliflerin yönetimi ve baskısı altında bırakmak daha mı iyiydi?" diye sordu.

Birleşmiş Milletler, sonbaharda şiddetlenen Halep'teki çatışmalar sırasında rejim ve destekçilerinin hava saldırılarının savaş suçu olabileceğini daha önce ilan etmişti. Şam rejiminin en büyük koruyucusu Rusya hava bombardımanına 2015'te başlamıştı ve Halep'teki saldırılara da katıldı.

Muhaliflere yakın Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Halep'te yaklaşık beş yıl önce başlayan çatışmalarda 21 bin 500 sivilin hayatını kaybettiğini tahmin ediyor.

İKİNCİ ADIM ASTANA

Barış görüşmeleri, Türkiye ve Rusya'nın garantörlüğünde imzalanan ateşkesten sonra ikinci adım özelliğini taşıyor.

30 Aralık'ta başlayan ateşkeste, bugüne kadar bazı ihlaller olsa da silahlar susmuş durumda. Şimdiye kadar en büyük çatışmalar, başkent Şam'ın su kaynağı Vadi Barada çevresinde gerçekleşti. Beşar Esad, muhaliflerin başkentin en önemli su kaynağını işgal ettiğini ileri sürerek askerlerin söz konusu noktayı geri alacağını söyledi.

IŞİD ve adını Şam'ın Fethi Cephesi olarak değiştiren El Nusra Cephesi, ateşkes kapsamında değil.

İç savaşın altıncı yılını doldurmak üzere olduğu Suriye'de, ilk gösteriler Mart 2011'de başlamıştı. Kısa sürede silahlı çatışmaya dönüşen olaylar sonucunda bugüne kadar yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca Suriyeli de evini terk etmek zorunda kaldı. Halihazırda milyonlarca Suriyeli sığınmacı başta Türkiye ve Lübnan olmak üzere başka ülkelerde ayakta kalmaya çalışıyor.

Suriye mevcut tabloda dört ayrı parçaya bölünmüş durumda. Ülkenin güneyini ve Halep'i rejim güçleri, batıyı muhalifler, kuzeyi Kürtler ve doğuyu da terör örgütü IŞİD kontrol ediyor. Ancak kuzeyde PKK'nın Suriye uzantısı YPG etkin ve Ankara örgütün özellikle Fırat Nehri'nin doğusunda kalmasını istiyor. Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), 24 Ağustos'ta başlatılan sınır ötesi harekatla kuzeydeki Cerablus-Azez hattını IŞİD'den temizledi ve kısa sürede güneydeki El Bab'a kadar indi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan açıklamalar

Posted: 09 Jan 2017 06:30 AM PST


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9. Büyükelçiler Konferansı'nda konuştu. Hakkında tutuklama kararı bulunan eski Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan'ın Texas'taki North American Üniversitesi'ne rektör olarak atanmasını hatırlatan Erdoğan, "FETÖ mensubu Amerika'da rektör olarak atanabiliyor. Bu ne menem bir şeydir. Avrupa değerlerinin bu derece ayaklar altına alınmasını anlayamıyoruz." sözleriyle tepki gösterdi.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

BİZİM İÇİN 2023 YILI BİR MİHENK TAŞI OLACAKTIR

Geleneksel hale gelen hariciye teşkilatımızın yanısıra diğer kuruluşlarımız için de önem arzeden bu konferansın ülkemiz, bölgemiz ve tüm dünya için hayırlara vesile olmasını umuyorum. Binlerce yıllık devlet geleneğine sahip milletimiz için 2023 yılı bir mihenk taşıdır. 2023 için büyük ve iddialı hedefler ortaya koyduk. İnşallah 2023 aynı zamanda bizi 2053 ve 2071 vizyonumuza taşıyacak bir sıçrama noktası olacaktır. Dünyadaki tüm sıkıntılara, badirelere rağmen gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz.

İŞTE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN BAHSETTİĞİ O KARAR:

FETÖ firarisi Tekalan ABD'de rektör oldu

Türkiye'de hakkında "FETÖ çatı davası", "KPSS sorularının sızdırılması" ve "Futbolda şikede kumpas" gibi davalarda sanık olan ve hakkında tutuklama kararları bulunan eski Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan'ın Texas'taki North American Üniversitesi'ne rektör atandığı belirtildi.


Texas'ta FETÖ üyeleri tarafından kurulduğu belirtilen üniversitenin internet sayfasında yer alan 19 Aralık tarihli duyuruda, Tekalan'ın üniversitenin üçüncü rektörü olarak atandığı ifade edildi.

Texas'ta 2010 yılında Yüksek Öğretim Kurumu'nun (THECB) onayı ile North American College adıyla faaliyete başlayan okulun 2013 yılında ismini North American Üniversitesi olarak değiştirdiği görülüyor.

Türkiye'deki bir çok FETÖ davası kapsamında hakkında yakalama kararları bulunan Tekalan'ın önce Avrupa'ya ardından da ABD'ye kaçtığı biliniyordu.

Tekalan 2010 yılındaki KPSS sorularının sızdırılması davası, futbolda şike kumpası davası ve FETÖ çatı davası gibi davalarda onlarca yıllık hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Tekalan, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından "aranan teröristler" listesinde 300 bin TL'ye kadar ödül belirlenen gri kategoride yer alıyor.

15 TEMMUZ GECESİ ENDİŞEMİ HAKLI ÇIKARMIŞTIR

Sizlerin bir nakkaş hassasiyetiyle özgüven gerektiren devlet geleneğimizin getirdiği birikimle hareket edeceğinize inanıyorum. Hariciyemize 2023 hedeflerini gerçekleştirmesi önemli mesuliyetler düşüyor. Farklı alanlarda Türkiye'nin dış politika vizyonuna hayata geçiren Kızılay, AFAD, Maarif Vakfı, AA gibi kuruşlarımız da bu süreçte hayati roller üstleniyor. İnşallah önümüzdeki 6 yılı en verimli şekilde değerlendirerek hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum. Daha önce yaptığımız konuşmada Türkiye aleyhine çalışan odaklar arasında FETÖ'ye ayrı bir yer vermiştim. Bu şer şebekesinin ihanet çizgisine sahip olduğunu ifade etmiştim. 15 Temmuz'da yaşananlar dile getirdiğim endişeleri teyid etmiş bizi haklı çıkarmıştır.

BU MİLLETİN CUMHURBAŞKANI OLDUĞUM İÇİN ŞEREF DUYUYURUM

Bu çete tarihinin en alçak eylemini gerçekleştirmiştir. Herşey zıddıyla kaimdir. 15 Temmuz gecesi kadın erkek, genci yaşlı her hayat tarzından insan, tüm Türkiye adeta şaha kalktı. O gece milletimiz devletine sahip çıktı ve bu alçak darbe girişimini boşa çıkardı. 29'u bu külliyenin etrafında olmak üzere 248 vatan evladı darbeciler tarafından şehit edildi. İddianameler tamamlandıkça hem ihanetin büyüklüğünü hem de milletin ortaya koyduğu mücadeleyi çok daha iyi anlıyorum. Dünyaya örnek olacak bir demokrasi destanı yazdığı için milletimizle ne kadar iftihar etsek azdır. Ben şahsen böyle bir milletin Cumhurbaşkanı olduğum için şeref duyuyorum, Allahıma hamdediyorum.

ÇIPLAK ELLERİYLE TANKA MEYDAN OKUYANLAR GÖRÜLMEMİŞTİR

15 Temmuz nasıl hainlerle vatan aşıklarını ayıştırmışsa dışarıda da aynı görevi icra etmiştir. Bu hadise dostlarımız ve müttefiklerimiz için de turnusol kağıdı oldu. O gece milletimiz canını hiçe sayarak demokrasiyi savunurken bize insan hakları, özgürlük, demokrasi dersi verenler zamana oynamış, bekle gör politikası izlemiştir. Dayanışma ve destek mesajları ancak darbe teşebbüsü başarısız olduktan sonra gelmiştir. Tianenmen Meydanları'nda tankların önüne dikilenlere taltif yağmuruna tutanlar Kazan'da çıplak elleriyle tanklara meydan okuyanlar görmezden gelinmiştir.

FETÖ'CÜLERE ELİ KANLI KATİLLERE KOL KANAT GERİLİYOR

Darbenin başarılı olmasını isteyenleri de iyi biliyorum. Terör örgütleri ve onların mensupları için gösterilen hassasiyet darbenin en büyük mağduru olan milletimize, şehit ve gazilerimizden esirgeniyor. Gözü yaşlı çocuklar, yüreği dağlanmış analar, bir ömür gönlü buruk kalacak eşler hiçbir şekilde dile getirilmiyor. Hayata geçirdiğimiz OHAL ve tedbirler ilk günden itibaren bu çevreler tarafından insafsızca eleştiriliyor. Darbeciler, FETÖ, eli kanlı katiller kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılanıyor, kol kanat geriliyor.

FETÖ'CÜ BİRİ ABD'DE REKTÖR OLARAK ATANABİLİYOR BU NE MENEM İŞTİR?

Dost demeye dilim varmıyor, müttefik dediğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu ülkelere bakınca elbette üzülüyorum. Ülkemizde kara listede olup kaçan FETÖ terör örgütünün mensubu ABD'de bir üniversitede rektör olarak atanabiliyor. Bu nasıl bir şey? Bu ne menem bir iştir? Batı'da canını kurtarmak için bir tas çorba için kapısına gelenleri kovcanlar darbecilere kapılarını açıyor. Mermeri delen suyun gücü değildir, damlaların sürekliliğidir. Bugüne kadar doğruları söylemekten çekinmedik, hiçbir zaman da çekinmeyeceğiz.

FETÖ İLE MÜCADELE UZUN ZAMAN VE MESAİ ALACAKTIR

FETÖ ile mücadelede belli mesafe kaydetmiştik. 15 Temmuz'dan bu yana daha da yoğunlaştırdık. Kamuda olanları büyük bir şekilde temizledik. FETÖ'nün 115 ülkede örgüte militan devşirme merkezi olarak kullandığı okulları bulunmaktaydı. Halihazırda 6 ülkede bu okullar kapatıldı. 6 ülkede kapatıldı, 2 ülkede el konuldu, 7 ülkede Türkiye Maarif Vakfı'na devredildi. Ayrıca Malezya'daki FETÖ okulları terör örgütü unsurlarından arındırıldı. 40 yıldır sinsi bir kanser hücresi gibi içimizde büyüyen, son 25 yıldır dünyayı ahtapot gibi saran böyle bir örgütle mücadele muhakkak kolay değildir. Bu mücadele uzun zaman ve mesai alacaktır.

ASALA YANDAŞLARI VE FETÖCÜ'LER ELELE MESAİ YAPIYOR

15 Temmuz'da devlet ve milletin yanında duranlarla kurşun sıkanları elbette ayıracağız. STK'lara, milli kuruluşlara sahip çıkmaya devam edeceğzi. Bir avuç hain yüzünden ne vatandaşlarımızın ne de milli ve yerli kuruluşların zarar görmesine izin veremeyiz. FETÖ her fırsat bulduğu ülkede Türkiye aleyhine algı operasyonu yapıyor. Ülkemize düşman kim varsa, bu milletin hasmı hangi yapı varsa onun eteğine yapışmaktan çekinmiyor. Geçen yaptığımız ABD ziyaretimizde bunu çok açık bir şekilde gördük. PKK sempatizanları, ASALA yandaşları ve FETÖ'cüler elele, kolkola eylem yapıyor. Terör yandaşlığı 15 Temmuz sonrasında ivme kazanmıştır.

SİYASET, AKEDEMİ VE MEDYA İÇİNDEN DESTEK ALIYORLAR

Siz gayret ettikçe bizlerden de gereken desteği göreceksiniz. Bu belayı devletimizin ve milletimzin başından tamamen defedeceğiz. Tarihimizde tek bir meseleyle uğraştığımız dönem olamaz. Bir yandan FETÖ diğer yandan bölücü örgüt, DEAŞ ve DHKPC ile mücadele ediyoruz. Toplumumuzun farklı kesimlerini hedef aldıkları saldırılarla bu örgütler Suriye ve Irak'taki ateşi ülkemize taşımaya çalışıyorlar. Ülkemizi turizm yönünden yaralamak istiyorlar. Tüm pervasızlıklarına rağmen medya, siyaset, akademi içindeki bazı kendini bilmezlerden aldığı açık desteğe rağmen hamdolsun şimdiye kadar bunu başaramadılar.

AÇIK VE NET SÖYLÜYORUM: BUNUN ADI ATEŞLE OYNAMAKTIR

Ekonomik ve siyasi sorunları çözemeyen kimi Batılı siyasetçiler bu konuya sarılmış durumda. Avrupa'da vatandaşlarımızın işyerlerine, ibadethanelerine saldırıların arttığını görüyoruz. Bunun adı ateşle oynamaktır. Batıda yükselen kültürel ırkçılık, bu ülkelerdeki müslüman azınlığın güvenliği hususunda endişelerimizi ciddi olarak arttırmaktadır. Tüm dünyada barış ve huzurun idamesi için de bu çok tehlikelidir. Biz Solingen'de vatandaşları ırkçılığa kurban vermiş bir ülkeyiz. 8 evladını dönerci cinayetleri diye üzeri kapatılmaya çalışan neonazi teröründe kaybetmiş bir ülkeyiz.

İSLAM KARŞITLIĞI VE KÜLTÜREL IRKÇILIĞA KARŞI ALARMDAYIZ

Yurtdışında İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığını ülkemizin gündemine almış bulunuyoruz. İslam karşıtlığı ve kültürel ırkçılıkla mücadelede Türk toplumu yalnız değildir. Aynı sorunla muhatap olan diğer müslüman toplumlar ve göçmen toplumlarla elele verip birlikte mücadele etmeliyiz. Ülkemize ve vatandaşlarımıza karşı şiddeti, terörü, nefreti tahrik eden mihraklarla kapsamlı bir hukuk, halkla ilişkileri yurtdışında yürütmeliyzi. 2016 dış politikamız açısından çok yığın ve yoğun bir yıl olmuştur. İstanbul'da düzenlediğimiz 13. İslam Zirvesi'nde islam dünyasının öncelikli konularını ele aldık.

MÜTTEFİKLER VE KOALİSYON GÜÇLERİ MAALESEF SINIFTA KALDI

Suriye'de akan kanı durdurmak için biz seferber olduk. Akdeniz'in kenarlarında Aylan Bebek sadece onu kucaklamış jandarmanın resmiyle ağlama fotoğrafları çektirmedik. Tam aksine biz onlara nasıl elimizi uzatabiliriz, onlarla bu acıyı nasıl paylaşabiliriz, bunun derdiyle dertledik. Son olarak 45 bin Suriyeli kardeşimizin Halep'ten çıkarılması için geceli gündüzlü bir diplomasi yürüttük. 2017 yılında siyasi çözüm sürecinin önünün açılabilmesi umuduyla adımlar atmış bulunuyoruz. Operasyonlarımız DEAŞ'a tarihin en büyük zararını verdi. Son dönemde DEAŞ'la mücadele konusunda maalesef müttefikimizin ve koalisyon ortaklarının sınıfta kaldığını ifade etmek istiyorum.

DIŞ POLİTİKADA 'KİM ACABA NE DER' ANLAYIŞINI TER ETMELİYİZ

Irak'ın DEAŞ'a karşı askeri mücadeleyi desteklerken Telafer ve Musul'daki kaygılarımızı gidermek için her türlü tedbiri aldık. Irak hükümetiyle zor ama samimi diyaloğu da başlattık. Sayın İbadi'yle yaptığım telefon görüşmesi akabinde sayın Başbakanımızın Bağdat ve Erbil ziyaretleri yol haritasının belirlenmesi bakımından son derece önemli oldu. Dış politikamızı dar, kurumsal ve ideolojik kalıplara, bekle görlere, acaba kim ne der yaklaşımlarına terk edemeyiz. Önce tedbir sonra tevekkül diyerek önlem almalı ve aktif çaba göstermeliyiz.

BU HAFTA AFRİKA'DA 4 ÜLKEYE ZİYARET YAPACAĞIZ

Afrika'da, Latin Amerika'da açılım politikalarımızı başarıyla devam ettiriyoruz. Dünya 5'ten büyüktür diye küresel sistemin acilen onarılması uyarılarımızı her vesile ile dile getiriyoruz. Bu hafta 4 Afrika ülkesine ziyaretle yoğunlaştırılmış ziyaretlerimizi başlatacağız. Dünyanın en büyük enerji kaynaklarıyla bunların en büyük kullanıcıların arasında bir köprü olan Türkiye bu alanda da kendine stratejik bir konum edinmiştir.

STRATEJİK ÖNCELİĞİMİZ AB AMA TUTARSIZLIKLARA EVET DEMEYİZ

Belediye Başkanıydım, Japon elçiler bizi sık sık ziyaret edip, işadamlarını bize getirirlerdi. Aynı şekilde biz de bu adımı atmalıyız. 2017 bu bakımdan çok önemli. 2017 yılında ülkemizi yoğun bir dış politika gündemi bekliyor. Bu hafta içinde Kıbrıs'ta çözüm açısından kritik önemde müzakereler olacak. AB ilişkilerimiz bakımından ise tam üyelik sürecine verdiğimiz öncelik değişmedi. AB hala bizim için stratejik bir tercihtir. Birliğin ülkemize yönelik tutarsızlıklarına, çifte standartlı politikalarına eyvallah demeyiz. Çabalar karşılıklı olursa anlamlı olur.

SAYIN TRUMP'LA ANLAYIŞ BİRLİĞİNE VARACAĞIMIZA İNANIYORUM

AB tarafından getirilen zirve önerisini de olumlu buluyoruz. ABD ile ilişkilerimiz ise ziyadesiyle hassas dönemden geçiyor. Obama yönetiminin son yıllardaki tutumu bazı tercihlerde hem kamuoyumuzda hem siyasette tartışma konusu haline gelmiştir. Sayın Trump ile anlayış birliğine vararak kısa zamanda mesafe kaydedeceğimize inanıyorum. Allah'ın izni ve hepimizin ortak gayretleriyle ikinci İstiklal zaferimizi taçlandıracağız. Sizler 15 ruhuyla hareket ederek ülkemize karşı sergilenen küstah oyunları bozmanızı istiyorum. Siz kıymetli büyükelçilerimize güveniyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.


Vasip Şahin:"İstanbul'da eğitim ve öğretime yarın (salı) 1 gün daha ara verilmiştir"

Posted: 09 Jan 2017 06:17 AM PST


İstanbul'da okullar yarın da tatil.

İstanbul Valisi Vasip Şahin, Twitter hesabından yaptığı açıklamayla İstanbul'da okulların yarın da tatil edildiğini duyurdu.

Vali Şahin'in kar tatili mesajı şöyle:

"Artan kar yağışı, ara yollardaki tıkanma ve buzlanma nedeniyle İlimizde eğitim-öğretime yarın (salı)1 gün daha ara verilmiştir."


Tek adam rejimi kuracak bir değişikliğin önünü açıyor; tarih Bahçeli’yi affetmeyecek

Posted: 09 Jan 2017 12:00 AM PST


"MHP tabanının yüzde 90'ı böyle bir otoriter bölünme anayasasına hayır der"

MHP'den ihraç edilen Ümit Özdağ, "Bahçeli, korumakla ilgili yemin etmiş olduğu anayasayı korumak yerine, bu anayasayı sürekli ihlal eden kişiye anayasayı uyduracak ve tek adam rejimi kuracak bir değişikliğin önünü açıyor. Tarih onu affetmeyecek" dedi.

"MHP tabanının yüzde 90'ı böyle bir otoriter bölünme anayasasına hayır der" görüşünü öne süren Özdağ, "Yüzde 50'yi geçmesi, eğer referandum aşamasına gelirse, tabii, oldukça zor gözüküyor. Ama meclisten geçmesi daha da zor gözüküyor" ifadesini kullandı.

Cumhuriyet'ten Kemal Göktaş'ın sorularını yanıtlayan (9 Ocak 2016) Özdağ'ın açıklamaları şöyle:

- İki iddiayı soracağım. Birincisi CHP'ye geçeceğiniz, ikincisi yeni bir parti kurma hazırlığında olduğunuz konuşuluyor.

Benim siyasal gündemimde başkanlık adı altında sunulan ama kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmayı hedefleyen reislik rejiminin engellenmesi dışında şu anda hiçbir şey yok. Gündemimde olmadığı gibi düşüncelerimde de yok.  Önce Türkiye'de hukuk devletinin kuvvetler ayrılığının ve parlamenter demokrasinin, üniter milli devleti koruyacak şekilde muhafazasının mücadelesinin verilmesi gerektiğini düşünüyorum.  MHP tabanının büyük bir ekseriyetiyle birlikte ben bunun mücadelesini veriyorum.

- MHP tabanının da başkanlığa hayır diyeceğini mi düşünüyorsunuz?

MHP tabanının ve tavanının, genel merkezdeki küçük bir grup hariç, yüzde 95'inden fazlası açık bir şekilde başkanlık rejiminin Türkiye'yi bölünmeye ve tek adam diktasına götüreceğini söyleyerek karşı çıkıyorlar.

- Genel kuruldaki oylamalarda 330 bulunacak mı sizce?

Ben evet oylarının 330'u geçmesinin çok zor olduğunu düşünüyorum. Yüzde 49 geçer, yüzde 51 geçmez inancındayım. Sadece MHP'de değil, AKP'de de fireler olacağını düşünüyorum. Hatta bu konuda benimle konuşan AKP'liler var, hayır diyeceklerini söylüyorlar. Yani bu çok gizli bir şey değil, telefonla konuşuyorlar.

- Niye hayır diyeceklermiş?

Bana söyleyenler daha taslak gelmeden başkanlık rejimine karşı çıktıklarını söylediler. Ama ben taslak geldikten sonra MHP'den de AKP'den de karşı çıkanların sayısının arttığını düşünüyorum.

- O zaman temelden karşılar başkanlığa, taslaktaki yedek milletvekilliği gibi konulara değil yani.

Hayır. Başkanlığa karşı olanlar var ama bunun başkanlık olmadığını, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırarak otoriter rejimin önünü açtığını düşünenler de var. Bence haklılar, çünkü bu önerilen başkanlık bile değil.

- Niye başkanlık bile değil?

Çünkü, kuvvetler ayrılığının olmadığı yerde, Anayasa bilimi açısından, Anayasa'dan bile bahsedemezsiniz. Bu Türkiye'yi anayasasız bir rejime sürüklüyor. Tek maddesi var aslında. 'Recep Tayyip Erdoğan dilediği gibi Türkiye'yi yönetir.'

- AKP, Alparslan Türkeş'in başkanlık rejimini desteklediğini sürekli gündeme getiriyor.

Bu çok geride kalmış ve bugünkü Türkiye'yi izah etmeyen bir şeydir. Evet, rahmetli Türkeş 1960 ve 1970'lerde Türkiye'de parlamenter demokrasinin daha emekleme aşamasında olduğu dönemde, bir başkanlık modeli üzerinde düşüncelerini ortaya koymuştur. Fakat artık 1980'li ve 1990'lı yıllarda parlamenter demokrasiyi tek geçerli siyasal sistem olarak kabul ettiğini açıklamıştır.

- Sizce Devlet Bahçeli neden böyle davranıyor? AKP'yle fiili bir koalisyon içerisinde gibi ve başkanlığı neden destekliyor?

Ben neden başkanlık sistemini desteklemeyi tercih ettiğini bilmiyorum.

- Bir değerlendirmeniz, tahmininiz yok mu?

Nedeninin çok önemli olduğunu düşünmüyorum. Benim için önemli olan sonuç. Eğer 10 seneden bu yana 'başkanlık girişimi Türkiye'nin bölünmesini beraberinde getirir' dediniz ise, bunu her zeminde, her fırsatta savunduysanız ve Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi başkanlık üzerinden federasyona sürüklemeyi amaçladığını, ortaya belgelerini koyarak anlattıysanız Türk milletine, bugün başkanlık sistemini savunduğunuzda, size sorarlar: 10 sene boyunca mı yalan söylediniz, şimdi mi yalan söylüyorsunuz?

- Bunun bir nedeni olmalı ama değil mi? Tuğrul Türkeş'in AKP'ye katılmasında dahi Bahçeli'nin gizli onayı olduğu, bir pazarlık yapıldığı söyleniyor. Bunlar size gerçekçi geliyor mu?

Bunlar üzerine konuşmak istemiyorum. Beni hiç ilgilendirmiyor. Ben sadece olan üzerinde konuşmak istiyorum. Sizin söylediğiniz meselenin dedikodu boyutu.

- Bir gizli koalisyon olduğunu düşünüyor musunuz? 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'cülerin tasfiyesiyle görünürlük kazandı ama 17-25 Aralık'tan itibaren de özellikle yargıda, emniyette cemaatçi kadroların yerini ülkücüler aldı.

17 – 25 Aralık sonrasında yargıda cemaat tasfiye edilirken karşısına sosyal demokratlar, Milli Görüşçüler, merkez sağ ve ülkücülerden oluşan bir koalisyon çıktı. Bu koalisyon aslında cemaatin elinden yargıyı alma koalisyonuydu ve bu anlamda yargının tekrar çeşitlenmesiydi. Bir monoblok olmaktan çıkıp çeşitlenmesiydi. Bu olması gereken bir şeydir. Yeterince olmuş mudur? Olmamıştır. Yargının üzerinde bugün iktidarın bir olağanüstülük baskısı vardır. Bir de güvenlik bürokrasisinde belirli aşamalarda FETÖ'nün tasfiye edilmesinden sonra bazı ülkücü polisler ön plana çıkmışlardır. BU doğrudur ama özellikle 15 Temmuz sonrasında yapılan tasfiyeler içinde ne yazık ki büyük ölçüde ülkücülerin de olduğunu görüyoruz. Bundan dolayı MHP zaten şikâyette de bulundu. MHP Genel Sekreteri bu şikâyetleri hükümete iletmek ve koordinasyonu gerçekleştirmekle görevlendirildi. Çalışmaları nasıl ilerlediği konusunda bir bilgim yok ama çok miktarda ülkücünün 15 Temmuz sonrasında tasfiye edildiğini biliyorum.

- Bunların cemaatçi olma olasılığı yok mu?

Ülkücü camia içerisinde FETÖ'cü sayısı belki Türkiye'deki diğerleriyle kıyaslandığında en azdır. FETÖ AKP ile özdeşleşmeden önce, 1990'lı yıllarda çok marjinal ölçüde hem FETÖ'ye yakın hem ülkücü harekete yakın unsurlar bir tercih yapmışlar ve ülkücü hareketle olan bağlarını koparmışlardır.

- Sizinle ilgili şöyle bir köşe yazılarına yansıyan bir iddia var. Darbe girişiminin önemli isimlerinden olan Genelkurmay Başkanlığı Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün size genel başkan adayı olmanız, MHP'den ayrılmanız vs telkinlerde bulunduğu söyleniyor. Mehmet Partigöç'ü tanıyor musunuz?

Tanımam. Adını bile 15 Temmuz'dan sonra duydum. Mesele şu: Ben Ergenekon'da zanlıydım. Ergenekon zanlısı olduğum dönemde MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Ümit Özdağ Ergenekoncu olduğu için MHP'ye almadık dedi. Kendisini mahkemeye verdim. Bülent Dirilmez Genel Sekreter Yardımcısı aynı şeyleri söyledi. Kendisini mahkemeye verdim. Bu 2008'in Temmuz ayındaydı. Sonra birileri gittiler, FETÖ'cü savcılarla benim tutuklanmamın pazarlığını yaptılar.

- Kim?

(Eliyle boşver manasında bir hareket yaparak…)  2009 Ocak ayındaki tutuklama dalgası içerisine ben dâhil edilmeye çalışıldım.  

- Kulislerde 'Özdağ, 15 Temmuz akşamı neredeydi?' diye de soruluyor?

Gazeteci Vedat Yenerer, arkadaşım Nevzat Bor, eski Ülkü Ocakları Genel Sekreteri Işıner Hamşioğlu, ve Adem diye bir işadamı arkadaşımla birlikte bir mekandaydık.  Saat 23'de AKP milletvekili Selçuk Özdağ'ı aradım. 'Bu FETÖ'cü bir darbe, dayanın kardeşim, direnin' dedim. 'Biz direniyoruz, siz de bir açıklama yapın' dedi. Onun üzerine döndüm 23.05'de Devlet Bahçeli'nin özel kalem müdürünü aradım. 'Genel başkana iletin, Bu FETÖ'cü bir darbe girişimidir' dedim. 23.45'de Bahçeli'nin açıklaması Anadolu Ajansı'na düştü. Ondan sonra arkadaşım Nevzat Bor'un evinde buluştuk. Biraz televizyon izledikten sonra Meclis'e geçmeye karar verdik. Güvenlik Caddesi'ne gireceğimiz sırada Meclis'in çok ağır makineli tüfek ateşine tutulduğunu duyduk. Hemen orada bir arkadaşımın evine girdik. Saat 4'e kadar ordaydık. 4'de benim evime döndük. Sabah saat 7'de meclise geçtik. Genel kurul salonuna girdim. AKP'li Abdulhamit Gül, 'Ümit bey teşekkür ederim destek verdiniz. Aradığınızda Selçuk Bey'in yanındaydım' dedi. Bunları anlatmayı zul kabul ediyorum ama maalesef mecbur bırakıyorlar.

- Peki, niye sizinle ilgili genel merkezin böyle bir şey üretme çabası var?

Daha önce Ergenekon'la ilgili niye yaptılarsa aynı şekilde… Devlet Bahçeli'nin bütün muhaliflerine karşı dönemin popüler terör örgütü hangisiyse o terör örgütü üzerinden iftira üretme stratejisi vardır.

- Size daha önce CIA-MOSSAD ajanı olduğunuzu söylediğine dair de bir rivayet var. Bu doğru mu?

Ya demek ki siz de duydunuz. Ben siyasetin ahlaksızca iftiralar üzerinden değil de ideolojik politik zeminde yapılması gerektiğini düşünüyorum. Eğer bu iddialardan bir tanesinde doğruluk payı olduğuna inansalardı, benim partiden ihraç gerekçeme bunları yazarlardı. Ama benim partiden ihraç gerekçem olarak buldukları şey, parti yetkili kurulları karar almadan başkanlığa karşı olduğumu açıklamamdır. Nokta.

- Bu başkanlık mesesinde Burhan Kuzu'nun bir açıklaması oldu. İki parti olacak dedi. AKP ve CHP. MHP ne olacak? Başkanlık gelirse söyle olacaksa Bahçelinin yaptığı da partiyi intihara sürüklemek değil mi?

Bahçeli MHP'nin başında kalarak zaten MHP'yi intihara sürüklüyor. Devlet Bahçeli'nin başında olduğu MHP'nin başkanlık sisteminde de şansı yoktur, parlamenter sistemde de şansı yoktur. MHP'nin başında Devlet Bahçeli olduğu sürece ülkücü tabanla MHP arasındaki bütün manevi bağlar kopmuş demektir. Devlet Bahçeli'nin yapabileceği tek şey, MHP'ye iyilik yapmak istiyorsa, MHP genel başkanlığından ayrılmak ve partiyi demokratik bir genel kongreye götürmektir. Oysa Bahçeli korumakla ilgili yemin etmiş olduğu anayasayı korumak yerine, bu anayasayı sürekli ihlal eden kişiye anayasayı uyduracak ve bir otoriter tek parti rejimi ve tek adam rejimi kuracak bir değişikliğin önünü açmaktadır. Tarih onu affetmeyecek.

- Toplum bunu anlamdırmakta zorlanıyor. MHP'nin bunu niye yaptığına dair tabanda da bu soru soruluyor. Tatmin edici bir yanıt var mı?

Hayır, ben genel merkezin verdiği yanıtların hiçbirisinin tatmin edici olduğunu düşünmüyorum, zaten taban da düşünmüyor. Bunun için genel merkez bir süre illerde bunu izah etmek için toplantılar yaptı. Soru sormayı yasakladılar. Ve hiçbir tatmin edici cevap verilemedi. Toplantılar protestolarla da karşılaşınca bu toplantıları durdurdular.

- Peki, taban yüzde kaç oranında hayır der sizce?

MHP tabanının yüzde 90'ı böyle bir otoriter bölünme anayasasına hayır der.

- Bu durumda referandumda yüzde 50'yi geçemeyeceğini mi düşünüyorsunuz?

Yüzde 50'yi geçmesi, eğer referandum aşamasına gelirse, tabii, oldukça zor gözüküyor. Ama meclisten geçmesi daha da zor gözüküyor. Fakat meclisten geçerse ben hükümetin büyük bir baskı politikası kuracağını düşünüyorum. Medyanın üzerine gidecek. Medya susturulacak.

- Zaten susturulmadı mı?

Yani, yeni yeni operasyonlarla başlandı medyayı susturmak, kalanını da susturmak için. Mesela bana medyada büyük bir ambargo var. Hiçbir televizyona davet edilmiyorum. Bir tek Türkiyem TV ye Halk TV'ye davet ediliyorum. Orada açıklamalar yapabiliyorum. Diğer muhalifler de hemen hemen aynı durumdalar.

- Doğan operasyonunun derinleşeceğini mi düşünüyorsunuz?

Olabilir tabii, bunlar sadece 'görürsünüz' baskıları. Ama daha vahim baskıların olması bekliyorum. Esasen olağanüstü hal rejiminde Türkiye'yi bir referanduma götürme girişimi referandumun siyasi meşruluğunu da ortadan kaldırır. Bunu şimdi söylemiyorum, daha başından itibaren ifade ettiğim husustur bu. Üstelik toplumun bu kadar yarılmış olduğu bir ortamda, toplumun bir daha gerecek referanduma götürmek 15 Temmuz öncesinde devreye giren iç ve dış dinamiklerin bu sefer Türkiye'yi bir çatışma ortamına sürüklemesi için onlara fırsat vermek anlamına da gelir. Doğrusu ben bundan büyük ölçüde endişe duyuyorum. Bundan dolayı da hem Bahçeli'yi hem de Saray'ı açık olarak defaatle uyardım. Ancak anladığım kadarıyla Saray böyle bir şeyi göze almış durumda ve buna meydan okuyor. Oysa ben bunu çok riskli görüyorum. Bu tür süreçler kontrol dışına çıkabilir. Allah korusun Türkiye'nin, beka sorunu yaşadığını söylediğimiz bir ülkede, Sevr dayatması yaşadığını söylediğimiz bir ülkede kontrol altına alamayacağımız karışıklıklarla karşı karşıya kalabiliriz.

- HDP de hayır deme eğiliminde. Hatta bir ankete göre tabanında en çok hayır çıkan parti HDP. AKP de HDP'nin hayır demesini bölünme endişelerine karşı bir koz olarak kullanıyor.

HDP başkanlık için bir pazarlık yaptı. Pazarlığı da HDP-PKK adına Abdullah Öcalan yaptı. Özerk bölge üzerinden federasyon modeli öngörülmüştü. Ancak Suriye'deki gelişmeler PKK'nın önündeki alanı açınca, PKK 'en az federasyon veya konfederasyon görünümlü bir federasyon olmazsa bu süreç devam etmez' dedi. Böylece başkanlık üzerindeki anlaşmaları ortadan kalktı.

- Mevcut teklif üniter yapıyı öngörüyor. Hatta tek adam demek biraz merkezileşme demek değil mi?

Ben 123 ve 126. maddelerdeki değişiklikleri ilk gündeme getiren kişiyim. Bunu Barolar Birliğinin düzenlemiş olduğu toplantıda ilk kez dile getirdim.

- Ne var o maddelerde?

Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bir çok ilin birleştirilmesi mümkün hale getiriliyordu. Ben bu karşı çıkışı yapınca önce Başbakan 'üniter devlette özerk bölge mi olur?' dedi. Ama üniter devlette olur zaten özerklik.  Bu MHP tabanında da AKP tabanında da çok büyük rahatsızlık yarattı. Daha sonra CHP de bunu gördü ve onlar da gündeme getirdiler. Anayasa Komisyonunda biliyorsunuz tamamen kaldırıldı 126'daki değişiklik. 123'deki değişiklik de ikiye bölündü. Ama hala ben sıkıntının devam ettiğini düşünüyorum çünkü cumhurbaşkanı kararnamesi ile kanun eş hale geldi ve bu devlet üzerinde yapılabilecek değişiklikleri içeriyor. Bu idarenin kanuniliği ilkesinin ( 150 senedir hakim olan ilkedir) ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir.

- AKP'nin terör saldırıları nedeniyle Türkiye'nin ikinci kurtuluş savaşı verdiğini, ülkenin bir beka sorunu olduğunu söylüyor. Bunun ardından da kendi arkasında yedeklenmeyen, kendi politikalarını desteklemeyen herkesi bila istisna terörist ilan ediyor. Gazetecileri, aydınları ya FETÖ'ye ya PKK'ya sokuyor. Siz mevcut terör meselesini nerede konumlandırıyorsunuz?

Bugün Türkiye'nin gelmiş olduğu nokta, AKP'nin izlemiş olduğu 14 yıllık Türk devletini içerden çürüten dışarıda da Türk dış politikasını mezhepçi çizgiye oturtan, PKK açılımı ile de Türkiye'nin güvenlik sistematiğini yıkan politikaların bir sonucudur. Bu Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Davutoğlu'nun Türkiye'ye ortak hediyeleridir. Türkiye'yi bu noktaya getirdikten sonra ve sürekli her seferinde kandırıldıklarını ifade ettikten sonra, şimdi Türkiye'yi Recep Tayyip Erdoğan'ın eline ve tek karar alıcı olarak teslim ederek Türkiye'nin karşı karşıya bırakıldığı ağır krizden çıkması mümkün değildir. Türkiye birinci İstiklal Savaşı'nı Meclis'le vermiştir. Bugün Türkiye'nin İstiklal Savaşı'nda olduğu görüşünün bir abartma olduğunu düşünüyorum ama karşı karşıya olduğu ağır tehdidi de ancak yine Meclis'e dayanarak aşabilir. Oysa bugün Türkiye'ye önerilen, Meclis'in bitirildiği bir başkanlık adı altında üç gücü kendilerinde birleştiren, kontrol edilemez, denetlenemez bir reis rejiminin oluşturulduğu modeldir. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Bu doğru da değildir. Bu demokratik de değildir. Bu hukuk devleti anlayışından da çok uzaktır. Biz İstiklal Savaşını millet olarak hukukun üstünlüğü esasında verdik.

- Meclis'te her renk vardı.

Vardı ve hem de bir idam gerçekleşeceği zaman bile, firarileri yönelik olarak veya başkasına, yargı vardı. Yargılandı ve öyle idam edildi. Yani bu devlet de hukukla kuruldu. Bu devletin kendisine yönelik tehditleri savunması ancak hukukun üstünlüğüyle, bunu kabul etmekle ve parlamentonun üstünlüğü ile olabilir. Çünkü parlamento her halükarda yüzde 100'ü temsil eder. Oysa başkan dediğiniz kişinin arkasına alacağı meşruluk yüzde 50, 51, 52'nin ötesine geçmeyecektir. Üstelik diyelim ki anayasa değişikliği geçti, yüzde 50'ler civarında, 51, 52 ile bilemediniz 53 ile geçecek. Üstelik siyaset bilimine giriş kitaplarının anayasaların meşruluğu bölümünde, meşruluğun yüzde 90'larla olacağı yazılır. Yüzde 60'lara indiğinde anayasanın meşruluğu tartışmalı hale gelir deriz. Bu anlamda 61 Anayasası, mesela, çok zayıf bir meşruluk temeline sahiptir, halktan aldığı destek anlamında. Şimdi bunun da altında olacak. Bu kadar kırılgan dönemden geçerken, toplum bu kadar ağır bir travma yaşarken ve dışarıdan bu kadar büyük tehditler varken, devlet bu kadar zayıflamışken, cihazı anlamında, bu ülkenin kendisini savunması için, halkının büyük bir bölümünün yüzde 90'nın üzerinde uzlaştığı konuların dışında hiçbir konu gündeme getirilmemeliydi.

- Parlamentoya vurgu yaptınız ama 12 milletvekili tutuklu. Siz de AKP gibi bunun meşru olduğunu düşünüyor musunuz?

Ben parlamentonun siyasetteki üstünlüğünü kabul ediyorum. Ama parlamentonun da erklerden birisi olduğunu kabul ediyorum. Eğer bir parlamenter 'yargı erkini tanımıyorum' diyorsa o parlamentonun sahip olduğu korumadan bence istifade edemez.

- Ama ifadelerini alıp bırakabilirlerdi . Anayasa Mahkemesi'nin Balbay'a ilişkin kararı da varken…

Tekrar ediyorum. Yargıyı tanımadığını ifade etti bunlar. Gitmediler.

- Demirtaş 'yargıyı değil de keyfi Anayasa değişikliğini tanımıyoruz' dedi.

Keyfi anayasa değişikliği onun yorumu. Diğer partilerin genel başkanları, milletvekillerini gittiler, ifadelerini verdiler. Bu süreç de devam ediyor.

- Siz tutuklulukta bir sorun görmüyorsunuz yani.

Hayır.

Türk-Rus işbirliği DEAŞ’ı sıkıştırdı

Posted: 08 Jan 2017 11:30 PM PST


ABD Başkanı Barack Obama'nın terörle mücadele konusunda danışmanı Bruce Riedel, DEAŞ'ın şimdiye kadar Türkiye'ye yönelik muğlak bıraktığı yaklaşımını tam savaş haline dönüştürdüğünü söyledi. Uzmana göre Türkiye ve Rusya arasında artan işbirliğinden ötürü örgütün üzerindeki baskı arttı.

İSTANBUL'da Reina saldırısıyla birlikte DEAŞ'ın şimdiye kadar Türkiye'ye yönelik muğlak bıraktığı yaklaşımını tam savaş haline dönüştürdüğünü söyleyen terörizmle mücadele uzmanı Bruce Riedel'e göre bu tırmandırma politikasının sebebi ise Türkiye ve Rusya arasında artan işbirliği ve bunun örgüt üzerinde yarattığı baskı.

Riedel şunları söyledi:

'İLK SOMUT GÖSTERGE'

"DEAŞ son iki aydır, Türk sivilleri hedef alma konusunda muğlak bıraktığı politikasını net bir politikaya doğru değiştirdi. Sivilleri hedef alacak. İstanbul gece kulübü saldırısı da muhtemelen bu değişimin ilk somut göstergesi.  (DEAŞ lideri Ebu Bekir) El Bağdadi (46), hatırlarsanız Kasım başında (3 Kasım) bir açıklama yayınladı ve DEAŞ'ın Türkiye'yi hedef alacağını duyurdu. Bundan önce DEAŞ, adamlarını Avrupa ve diğer yerlerden Suriye ve Irak'a geçirmede Türk toprağını kullanmaya çalışırken Türk hedeflere karşı muğlak ve dikkatli bir yaklaşım içindeydi. Bu bitti. Şimdi DEAŞ'ın Türkiye'yle tam bir savaş halinde olduğunu söyleyebiliriz.

'BELİRSİZLİK BİTTİ'

Bağdadi'nin açıklamasından önce bir belirsizlik hali bırakıp DEAŞ karşıtı koalisyona tam destek vermemesi için Türk hükümetine sinyal gönderiyorlardı. Türkiye bu doğrultuda ilerledikçe de daha şiddetli sinyaller göndermeye devam ettiler. Ama yine de kendilerine bir hareket alanı bırakıyorlardı. O belirsizlik dönemi bitti. Yılbaşı gecesi kentin kalbinde eğitim görmüş silahlı bir saldırganın gerçekleştirdiği gece kulübü saldırısı, çok çarpıcı bir tırmandırma şekli. DEAŞ uzun süredir Rusya'yla savaşta. Bir süredir Rusya'ya yönelik saldırılar düzenliyor. Buna şimdiye kadar DEAŞ'ın Irak ve Suriye dışında gördüğümüz en kanlı saldırısı olan, Sina Yarımadası'nda düşürülen Rus uçağı dahil. Sonbahardan beri Moskova ve Ankara yakınlaştıkça da DEAŞ, Türkiye konusunda bir muğlaklık bırakmanın artık faydası olmayacağına karar verdi.

'BASKI ARTIYOR'


DEAŞ, Türkiye'deki varlığına karşı sert terörle mücadele önlemleriyle karşı karşıya. Türk-Rus yakınlaşması, Musul ve diğer yerlerde de bir baskı yaratıyor. Ve baskı arttıkça da, yeni devletleri düşman ilan ediyor. Fransa, Belçika, Almanya ve şimdi açıkçası Türkiye de listede. Bu tür saldırılar bağlamında, bölgede yeterince yabancı savaşçıları var. DEAŞ baskı altındayken böyle korkunç terör saldırıları düzenleyecek aşırı uç görüşte birçok kişisi olacak. Çok geniş bir operasyon ekibine ihtiyacınız yok bu saldırılarda, bir kişi tek başına da hareket edebilir. DEAŞ'la da yüz yüze çok sınırlı bir iletişimi olur.

'SONA YAKLAŞILMADI'

Koalisyon, DEAŞ'a karşı en az son 6 aydır büyük bir ilerleme kaydetti. Libya'da, Musul'da, ekonomik cephede. Ama DEAŞ halen yok edilme noktasından çok uzakta. Bağdadi halen sağ. Ondan sonra gelecek kişi de şimdiden belirlendi. Bir Bahreynli. (Türki el Binali, 33). O yüzden sona yaklaşmış değiliz. Koalisyonun önümüzde uzun ve kanlı bir savaş olduğunun bilinciyle işbirliği çabalarını artırması gerekiyor. Taktik seviyede bazı işbirlikleri görüyoruz. Özellikle Suriye ve Irak dışında, Avrupa'da, İstanbul'da faaliyet gösteren, sahadaki savaşçılar arasında. El Kaide ve DEAŞ arasındaki farklılıklar ideolojik olmaktan öte tepedeki liderlikle ilgili. Bu da demek oluyor ki iki yapı arasındaki ilişki büyük oranda Bağdadi'nin sahneden silinmesiyle ilgili. El Kaide ve Bağdadi arasındaki düşmanlık kişisel. Bağdadi'nin yerine geçecek olan kişi, küresel cihat için birlik olmayı seçebilir. Bilmiyoruz.

'TRUMP DA BİLMİYOR'

ABD ve Türkiye arasında El Bab'da düğümlenen farklılıkların Donald Trump geldiğinde nasıl şekilleneceğini öngörmek neredeyse imkânsız. Trump, görevi devralmaya hazırlanırken net politika önerileriyle gelmiyor. Tweetlerle geliyor. Geldiğinde de bir ülkeyi yönetmenin sabahın 2'sinde Tweet atmaktan çok farklı olduğunu keşfedecek. Bence Trump'ın başkan olduğunda ne yapacağını Donald Trump'ın kendisi dahil kimse bilmiyor."

BİLGİ NOTU

KİMDİR

Bruce Riedel, ABD'nin en bilinen terörle mücadele uzmanlarından biri olarak tanınıyor. Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilâtında (CIA) 29 yıl çalıştıktan sonra ABD Başkanı Barack Obama'ya danışmanlık yapan Riedel, halen Brookings Enstitüsü'nde çalışıyor. Bruce Riedel, Türkçe'ye çevrilen, "Ne Kazandık - Amerika'nın Afganistan'daki Gizli Savaşı" kitabının da yazarı.

Anayasa değişikliği teklifinin Genel Kurul görüşmelerine bugün başlanacak

Posted: 08 Jan 2017 11:00 PM PST


AK Parti ile MHP arasında yapılan görüşmelerle olgunlaştırılan Anayasa değişikliği teklifinin Genel Kurul görüşmelerine bugün başlanacak. Paket Meclis'ten geçerse 2 ya da 23 Nisan'da referandum sandığı kurulacak, geçmezse erken seçim gündemde

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 11 Ekim'de ortaya attığı fiili başkanlık uygulamasının hukuki çerçeve içine alınması yolundaki çağrısı ile başlayan süreç bugünden itibaren yeni bir aşamaya geçiyor. Komisyondan geçen Cumhurbaşkanlığı sistemini de içeren Anayasa değişiklik paketi bugün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanacak.

15 gün sürmesi beklenen Genel Kurul görüşmeleri sonunda yapılacak gizli oylama nedeniyle partilerdeki "fire" güvensizliği, karşılıklı taktiklerin sergilenmesine yol açacak. Genel Kurul bugün saat 14.00'te toplanacak. Teklifin görüşmelerine akşam saatlerinde geçilmesi bekleniyor. İlk gün görüşmelerinde teklifin tümü üzerinde konuşmalar gerçekleştirilecek. İlk oylama da maddelere geçilmesi için yapılacak. Kabinlerde gizli oy kullanılması yoluyla toplamda en az 330 oy çıkması gerekecek. Ancak, 330 oyun altında kalınması durumunda bile teklifin görüşmelerine devam edilebilecek.

GÖZCÜLER GÖZCÜLERE KARŞI

Görüşmelerin iki günlük zaruri ara da hesaba katıldığında en fazla 15 gün sürmesi bekleniyor. Görüşmeler öncesi hazırlıklar, komisyondaki gerginliğin üzerinde bir tansiyona işaret ediyor.

AK Parti 316 imza ile verdiği teklife 316 oy çıkması için çalışacak. Bunun için AK Partili vekillerden açık oy kullanılması istenecek. MHP'nin açıktan oy kullanması beklenmiyor. Olası fireleri önlemek için AK Parti oyları kontrol etmeye hazırlanırken, CHP gizli oy kullanılmasını sağlamak için Genel Kurul'da kabin ile oy sandığı arasında nöbete hazırlanıyor. AK Parti'nin "Evet" oyu kullanıldığını kontrol etmek amacıyla görevlendireceği milletvekilleriyle, CHP'nin gizli oy kullanılmasını sağlamak için görevlendireceği milletvekilleri arasında mücadele yaşanacak.

GEÇERSE NE OLACAK?

Teklifin ilk tur görüşmelerinde 330'un altında oy alan maddeler dahi düşmüş sayılmayacak. İkinci tur oylama esas olacak. İlk tur ile ikinci tur arasında 48 saatlik ara verilecek. Bu hafta sonuna denk gelirse Genel Kurul iki gün çalışmayacak. Hafta içine denk gelirse gündemdeki kanunlar üzerinden çalışmaya devam edilecek.

İkinci turda ise bir madde düşse bile paketin tümü üzerindeki oylamada kabul için en az 330 oy yeterli olacak ve düşmüş madde çıkarılarak paket referanduma gönderilecek.

Meclis'ten çıktıktan sonra paket Cumhurbaşkanı'nın onayına gönderilecek. Onaya göndermek için bir süre sınırlaması bulunmuyor. Cumhurbaşkanı'nın da 15 gün inceleme süresi bulunuyor. Tarih hesapları buna göre 2 Nisan ile 23 Nisan gibi farklı tarihlerde referanduma işaret ediyor.

AK Parti'nin, gizli oylamanın Meclis Başkanlığı'nın sorunu olduğu, isteyenin istediği gibi oy kullanabileceği yolundaki açıklaması nedeniyle AK Partili milletvekillerinin göstererek oy kullanacağı yorumları yapılıyor. AK Parti, 316 oyun üzerine 14 oy daha bulamazsa paket kabul edilmemiş olacak. MHP'den büyük fire olması durumunda paket kalırsa siyaseti yeni bir gündem bekleyecek. Bu durumda referandum için planlanan tarihte bir erken seçim gündeme gelebilecek. Milletvekillerine oylama öncesinde bu ihtimal hatırlatılarak, "Evet" oyu atılması salık veriliyor. Pakete karşı çıkanlar ise bu hatırlatmaları milletvekillerine "Bir daha gelemezsiniz" tehdidi olarak yorumluyor.

Cumhurbaşkanlığı sistemini de içeren Anayasa değişiklik paketinin TBMM Anayasa Komisyonu'ndaki görüşmeleri sırasında sık sık tartışma çıkmıştı.

Domuza Bira İçirmek Ya Da Suudi Katar Dostluğu

Posted: 08 Jan 2017 10:00 PM PST


İlk Suud devleti, bugünkü İŞİD gibi vahşet ve barbarlık eylemleriyle ortaya çıktı.

Padişah İkinci Mahmut, Suud`lara çok kızdı. İlk Suud Devleti`nin lideri Abdullah Bin Suud, İstanbul`a getirildi. Padişahın emriyle Abdullah Bin Suud`un kafası kesilip, kellesi denize atıldı... Padişah hızını alamadı ve hemen ardından Bin Suud`un üç oğlunu, İstanbul`da üç ayrı meydanda idam ettirdi. Cesetler padişahın emriyle ibret olması için çürüyene kadar bekletildi. Tarih: 1818.

Yıllar sonra yine bir Suud devleti kuruldu ama Osmanlı İmparatorluğu bu devleti de kanlı biçimde devirdi. Tarih: 1891.

Aynı yıllarda petrolün geleceğin en önemli hazinesi olduğu ve bu hazinenin de Arabistan`da bol bol bulunduğu fark edildi. Osmanlı, Almanya ile ittifak içinde olduğu için, İngiltere muhteşem bir plan yaptı.

O tarihte Arabistan`da işinde gücünde normal, ılımlı insanlar yaşıyordu. Dini baskı çok az düzeydeydi.

Osmanlı tarafından iki kez bastırılan ve en vahşi şekilde cezalanırılan Vahabi Selefi Suudi ailesi, adlarının söylenmesinden korkar biçimde sindirilmişti.

İngilizler Arabistan`ı doğrudan işgal etseler sadece Osmanlı`yla değil, ülkedeki ılımlı çoğunluk Müslümanlarla da savaşmaları gerekecekti.

Bu sırada bazı İngilizlerin aklına artık kaybolmuş bu Vahabi ailelerinin artıklarını bulma fikri geldi. Arabistan`a dağılmış güçsüz Vahabi Selefi kabileleri bulundu.

Bunlarla tek tek anlaşıldı. Hepsine silah temin edildi. Ve İngiltere, beslediği köpeklerine emretti: Herkesi kesin, öldürün, yok edin.

Arabistan yarımadası insanlık dışı katliamlarla kana bulandı. Arkalarında silah ve sermaye gücü olan acımasız çöl katilleri, önce kendi topraklarındaki tüm ılımlı Müslümanları öldürdüler ve itaat ettirdiler.

Ardından Osmanlı ile savaşa giriştiler. Bu savaş akıl almaz bir savaştı. Cephenin her iki tarafı birbirine "Allah Allah" diye saldırıyordu.

Vahabiler, İngilizlerin sonsuz silah ve para yardımıyla Osmanlı`yı yendiler.

Arabistan`daki son Osmanlı Komutanı Fahreddin Paşa İngiliz komutanlı Suudi ordusuna yıllarca direndi. En sonunda peygamberin mezarında iki gün dua ettikten sonra kutsal toprakları İngiliz egemenliğine bıraktı. Fahreddin Paşa ömrünün geri kalanını ibadetle geçirdi. Atatürk onun için "Sağlığında tarihe altın harflerle yazılmış nadir insanlardan" demiş ve ölene kadar kendisini sürekli ziyaret etmiştir.

Katar, Abu Dhabi, Dubai, Suudi... Bunların tamamı, yüz küsur yıl önce İngilizler tarafından silahlandırılan ve İngiltere`ye bağlılık yemini edip Osmanlı`yı sırttan vuran kabile reisleridir. Bu ülkelerin tamamı, başlarındaki şeyh ve kralın iki dudağının ucunda diktatörlük, faşizm devletleridir.

Komik bir ayrıntı: Suudi Arabistan`da iki yıl önce kadınlara seçme hakkı tanındı. Bu hak henüz uygulanmadı. Ama tüm dünya basını "Nihayet Suudi Arabistan`da da kadınlar seçim yapabiliyorlar" diye duyurdu. İşin komik yanı şu: Suudi Arabistan`da seçim yapılmıyor. Bizdeki apartman yöneticisi kıvamında yerel yöneticiler göstermelik olarak seçiliyorlar ama kral istediği anda bunları görevden alıp başkasını atayabiliyor. Yani bütün dünya, kadınlar yapılmayan seçimlere katılma hakkı kazandığı için sevinmiş oldu.

Suudi kralın sarayının girişinde, ana kapının üzerinde altından dev bir tuğra görürsünüz. Bu tuğra, 1818`de Osmanlı tarafından kafası kesilen Abdullah Bin Suud`a aittir. İki yüz yıl önce, Osmanlı, adamların dedesinin kafasını kesip, en aşağılayıcı biçimde denize atmış. Siz bu ailenin bizim hayrımıza bir şey yapacağına inanıyor musunuz?

Ben Suudi Arabistan halkını, orada yaşayan ve kralın diktatoryası altında ezilen kadınlar ve "çocuk kadınlar" başta herkesi sevgiyle kucaklıyorum. Arap halkını, Vahabi terörizminin baş mağduru olarak görüyor ve onlarla dayanışmak istiyorum.

Öte yandan hepsi aynı ailenin ferdi olan Katar, Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt gibi kabile devletlerin başındaki İngiliz, İsrail ve ABD köpeği faşist diktatörlerden; onların kirli ilişkilerinden ve ülkemdeki işbirlikçilerle elele vatanımı ele geçirme gayretlerinden tiksiniyorum...

Bu heriflerin Türkiye`deki her bankayı, her şirketi satın alma çabasını bilinçli bir işgal faaliyeti olarak görüyorum.

Ve yine bu heriflerin kuyruk acısının sadece Atatürk`le, Fahreddin Paşa ile sınırlı kalmadığını, esas kinlerinin kurucularının kafasını kesen Osmanlı`ya olduğunu da gayet iyi biliyorum.

Türkiye projesi yok olmadıkça, hepimiz kesilmedikçe, son ocağımız sönmedikçe bu kindar diktatörlerin rahat etmeyeceğine eminim.

Özetle Arap halkına değil ama bu iğrenç Arap diktatörlerine karşı hepimiz uyanık olmalıyız. Bunlar ülkemizi işgal etmek için Türkiye`ye para basıyorlar, bizi sevdikleri için değil.

İşbirlikçileri ya durumu anlamıyorlar veya daha beteri anlıyorlar... Uğur Mumcu bu ilişkileri yazmaya başladıktan sonra İsrail tarafından öldürüldü.

Hayvanlar zekidir ve kesileceklerini anlayınca gerilirler; gerilince etlerinin lezzeti azalır. Bunu fark eden bazı uyanık kasaplar, danalara, domuzlara, koyunlara bira içermeye başlamışlar. Birayı içen hayvan kafayı buluyor, kafayı bulunca da kesilirken gerilmiyor. Eti de yumuşacık oluyor.

Bu durumda kasaplara "bunlar hayvanları o kadar seviyorlar ki, karşılıklı bira içiyorlar" diyebilir miyiz?

Krizler teğet geçiyorsa bunun sebebi eğitim hamlemiz veya dünya yazılım öncüsü ülke haline gelmemiz filan değil. Eğitimde, üretimde rezil bir haldeyiz.

Krizler teğet geçiyor çünkü uçaklarla milyar dolarlar geliyor, Katar`dan, Suudi Arabistan`dan...

Bu alçaklar bu paraları niye Türkiye`ye getiriyorlar?

Çünkü bizi kestiklerinde etlerimiz yumuşacık olsun istiyorlar. Hepsi bu.

200 yıl öncesine kadar Vahabilik diye bir şey yoktu. Yani Suriye`yi işgal eden IŞİD, İslam`a değil, İngiltere`ye ve siyonizme hizmet ediyor. Çünkü bu katilleri yaratan ve emirleri altına alan bizzat İngiltere, İsrail ve ABD...

Bir Suud gencinin söylediği cümle aklımdan çıkmaz:

"Abu Dhabi Emiri çok saf. Çölde bir kent yaratmak için Dubai`ye trilyon dolarlar akıttı... Oysa bizim kral (Suud Kralı) çok zeki. Abu Dhabi Emiri`nin harcadığı paranın onda birini bile harcamadan, (sözcüklerin üstüne tek tek basarak) DERELERİ, DAĞLARI, ORMANLARI ve KADINLARIYLA tüm Türkiye`ye satın aldı."

Kendine Yeni Osmanlı diyen AKP`liler, Trabzon`daki stadın açılışına Katar Şeyhi`nin fotoğrafını astılar.

Trabzon`daki ve tüm Türkiye`deki "ak seçmen"e müjdeler olsun. Hepsi de ne milliyetçi, ne Osmanlıcı...

Olan zaten önce derelere, dağlara, ormanlara ve kadınlara oluyor; olacak.


Ateş İlyas Başsoy
www.ilyasbassoy.com

Esas Olay Karşındakine Fikrini Kabul Ettirmek

Posted: 08 Jan 2017 09:30 PM PST


Fayda'nın kurucusu Ateş İlyas Başsoy ve Twitter'dan keşfettiği genç reklam yazarı Emrah Çetin hem hayat hem reklamcılık üzerine derin bir sohbet gerçekleştirdiler.


Kuşak Farkı röpörtajı bu ay Fayda'nın Cihangir'deki yeni ofisinin muhteşem manzarası eşliğinde gerçekleşti. Kurucusu Ateş İlyas Başsoy'un "anason kokulu bir ajans" olmasını istediği, "Bu manzara bana reklamcılığın en güzel günlerini hatırlatıyor" dediği Fayda'da genç reklam yazarı Emrah Çetin sordu, reklamcılığı kadar yazılarıyla da tanınan Fayda kurucusu Ateş İlyas Başsoy yanıtladı.

Sohbetin başında Emrah Çetin'in ajansa geliş hikayesini de anlattı Başsoy: "Twitter'da 'Eski Solcu' diye bir adam vardı. O kadar ironik şeyler yazıyordu ki, merak ettim kim olduğunu. Görmüş geçirmiş, 50 yaşında biri sandım ama 28-29 yaşında biri çıkınca etkilendim. O gözlem gücünün bu yaşta olması, 50 yaşında birinin gözüyle bakabilmesi etkiledi beni ve gel beraber çalışalım dedim."

Biri "Eski Solcu" lakabıyla Twitter'da görmüş geçirmiş hissi yaratan genç reklamcı Emrah Çetin, diğeri hem yazılarıyla hem reklamlarıyla tanınan, sözünü hiç sakınmayan Ateş İlyas Başsoy…Kuşak Farkı'nda bu kez hem reklamdan hem hayattan derin tartışmalar var.

Emrah Çetin: Senin "Reklamcılık Nedir" kitabında bazı aşamalar var, yol haritası tadında. Ondan biraz bahsedersen, benim gibi genç reklam yazarları da istifade eder.

Ateş İlyas Başsoy: Hayatta bana sormayacağı bir şey soruyor, röpörtajdayız diye! Temelde 5 tane aşama var: Başvurma-kabul edilme, junior olma, ortada durma, senyör veya kreatif direktor olma, basin göğe erdiği ve ajansa ortak olunan aşama… O kitabı okuyan adam zaten reklamcı olmaktan vazgeçer, yolun sonunda bir şey olmadığını görür. O bir ironi, kara mizah kitabı.

Emrah Çetin: Sen hangi aşamadayken o kitabı yazmaya karar verdin?

Ateş İlyas Başsoy: 97'de, reklam yazarıyken yazdım aslında ama bir on yıl kadar sonra basıldı. Şimdi ajansta, panellerde, üniversitelerde filan birçok genç görüyorum. Oldukça heyecanlılar reklamcılık konusunda. Ama bir yaş var, o heyecan o yaşta hemen sönüyor. Hatta Mad Men dizisinin bir bölümünde şöyle bir sahne vardı: Barda outran iki genç kıza bakıyorlar ve "Bunlar 30 yaşına geldiklerinde bütün ışıkları sönüyor" diyorlar. Bu aslında sadece kızlar için değil erkekler için de geçerli. 30 yaşına kadar ışıklı oluyor insanlar ve bazı şeylerden ötürü o ışığı kaybediyorlar. Sonra belki tekrar kazanılıyordur, bilmiyorum.

Emrah Çetin: 88'de girdin değil mi reklam sektörüne? Zaten söyleşinin üst başlığı Kuşak Farkı. 80'ler reklamcıların edebiyatçılardan devşirildiği zamanlarken, şimdi profesyonelleştiğini görüyoruz. Sen bu işin eğitimine nasıl bakıyorsun?

Ateş İlyas Başsoy: Aslında o kadar değiştiğini düşünmüyorum, şimdi de edebiyatla ilgilenen çok insan var… Eğer reklamcılıktan kasıt reklam yazarlığıysa, okulların çok önemli olduğunu düşünmüyorum. Felsefe, sosyoloji gibi bölümleri okuyanların bu anlamda daha avantajlı olduğunu düşünüyorum. Üniversite okumanın kendi yararı var tabi ama reklamcılık okuyan insanların çoğunda garip bir kirlenme, şablonlaşma görüyorum. Herhangibir ajansta bir hafta çalışınca o bilgileri bir kenara atıyorlar zaten… Bunun dışında, ben mesleğe başladığımda, masasında Karl Marx'ın büstü olan adamlar vardı. Yüzde 20'ye varan komisyonlar alınıyordu filan ama temelde fazla değişiklikler olduğunu düşünmüyorum. Şimdi yeni yeni mecralar var ama mecra ne kadar farklı olursa olsun önemli olan onun içeriği. O yüzden "80'ler şöyleydi, 2000'ler böyle" gibi şeyleri anlayamıyorum ben.

Emrah Çetin: Temelinde, karakteristik olarak aynı şeyler var yani?

Ateş İlyas Başsoy: Her şey tamamıyla aynı. Önceki röportajlardan birinde Serdar Erener dünyanın en ünlü reklamcılarından alıntılar yapmış, ben de Dündar Kılıç'ta alıntı yapayım: "Şimdi yeni mafyalar türedi, sokakta yanlarında 40 kişiyle yürüyorlar. Oysa ben sağı tutarım, sol tarafa da güvenmediğim biri olursa gerisi mesele değil." Fayda'yı kurduğumuzda şu benzetmeyi yapmıştım: Rock gruplarında üç temel enstrüman vardır; gitar, bas gitar, davul. Reklamcılıkta da böyle bence.

Emrah Çetin: Öne çıkmak, kariyer basamaklarını daha hızlı tırmanmak isteyen genç reklam yazarlarının önünde bir ödül gerçeği var. Televizyon dizileri üzerinden sorayım bu soruyu. Arka Sokaklar, Akasya Durağı gibi geniş kitlelerce izlenen diziler var, bir de Behzat Ç., Leyla ile Mecnun, Yalan Dünya gibi daha az izlenen ama bana gore ödüllük diziler var. İyi reklam yazarı, kendisinden istenilenlere gore, yeri geldiğinde Behzat Ç., yeri geldiğinde Arka Sokaklar yazabilen kişi midir?
Ateş İlyas Başsoy: Burada birkaç soru var aslında. O yüzden birkaç parçaya bölerek cevaplayayım. Benim için iyi yazar, örneğin Emrah Akay, mükemmel bulduğum bir yazardır. Ayrı ayrı ekiplerde de olsa beraber çalıştığım biri kendisi. Mesela, herhangibir işi yarım bırakmam gerektiğinde, o kampanyayı veya o yazıyı aynen devam ettirirdi. Benim o işi anlatmama gerek bile kalmazdı, bakardı ve aynen benim o işteki üslubumla devam ederdi. Şimdi de Fayda'da Ümit Alan öyle… Bence temel konu , olayın ne olduğunu bir an önce kavrayıp yapılması gerekeni yapmak. Buna zeka tanımı olarak da 'etkenler arasında ilişki kurma zekası' deniyor. Diyelim ki kadın pedi reklamı geldi, hepimiz erkeğiz. Nasıl olacak?

Orada kadınlardan dinlediğimiz, duyduğumuz, bildiğimiz hikayeleri, müşterinin öncelikleri gibi birçok şeyi aynı potada eritip çözüm üretebilme yeteneğidir reklamcılık. O yüzden, tam olarak nasıl bir dizi olduğunu bilmiyorum ama Akasya Durağı gibi yapmak gerekiyorsa öyle yapan, Behzat Ç, gibi yapmak gerekiyorsa böyle yapan kişi artık olmuş kişidir. Olayla ilgili elli tane soru soran, konuya giremeyen insan da yeterli değildir.

Emrah Çetin: Art direktörlerle ilgili de bir soru sorayım. Art director mutluluğun resmini yapabilir mi?

Ateş İlyas Başsoy: Bu kadar kötü bir soru olamaz! Bir hafta uğraştın, bu soruyu mu buldun? Bu soruya cevap bile vermiyorum.

Emrah Çetin: Seni sık sık televizyonda görüyorum. Konuyla hiç ilgili olmayan televizyon insanlarına algı yönetimini anlatmaya çalışan bir Ateş İlyas Başsoy var. Zor olmuyor mu televizyon insanlarına bundan bahsetmek?

Ateş İlyas Başsoy: Televizyon böyle çöp öğütücü gibi bir şey. Sen algıda seçicilikle beni görüyorsun orada. En basit anlatım şöyle: Çok güzel bir kravat vardır ama eğer o kravat benim genel görünümüme, kıyafetime hizmet etmiyorsa beş para etmez. Reklamcılık da git gide böyle bir duruma geldi. Az önce sorduğun, ve soru biraz komplike olduğu için kaçırdığımız bir soru vardı: Ödüller kötüdür diyen ve ödüllere çok değer veren iki taraf var, ben iki tarafta da değilim. Moda dünyasındaki çok garip kıyafetler var ya, asla giyemeyeceğin ama tasarımcının yaratıcılığını gösteren kıyafetler. Ödüller de bunun gibi işte. Gençlerin kendilerini göstermeleri için yararlı ve motive edici organizasyonlar. Ama Türkiye'de artık ödüller bir çete işi durumuna döndü. Dört beş ajans var ve ajanslar kendi aralarında ödül alıp veriyorlar. Bu çeteye kahkahalarla gülmek ve onları küçümsemek, ödülleri küçümsemek anlamına gelmiyor.

Ödül kavram olarak önemli bir şey ama reklamın değerlendirilmesinde çok fazla parameter var. Mesela "Benim yaptığım reklamlar tüketiciyi çok mutlu ediyor" diye hava atan bir reklamcı var karşımda. Ona şunu sorarım: Acaba tüketici senin yaratıcı fikrini mi hatırlıyor yoksa o markanın milyonlarca lira parasını mı hatırlıyor? Çok tanınan bir ünlüyü oynat, reklamın süresi uzun olsun,reklam 2.000 GRP ile çıksın, yer gök bununla dolsun. Sonra sen de ki, benim reklamım çok hatırlanıyor, halk beğeniyor zaten; ödüllere inanmıyorum filan.

Reklam endüstrisi ticari olarak eşitsiz bir duruma geldi. Üç tane GSM operatörü var, Türk Telekom var, birkaç tane de büyük banka var; bütün iş burda dönüyor. Üç tane komik ünlü var, üç operator bunları paylaşıyor ve birtakım skeçler yapıyorlar filan… Bu arada senin sorunu unuttuk. Neydi soru?

Emrah Çetin: Algı yönetimini sormuştum.

Ateş İlyas Başsoy: Orada akıllıca davranan ajanslar ve reklamverenlerin bir araya geldiği işlerin hep başarılı olduğuna inanıyorum. Sakin ajans ve sakin reklamveren, bu çok önemli. Bazı markalar sakin değil; başındaki CEO yarın kovulma endişesi yaşıyor, reklam müdürü değişiyor filan. Bir sakinlik olmayınca da işte o 'kravatlar' devreye giriyor. Hiçbir geri plana hizmet etmeyen, kısa veya uzun vadede markaya faydası olmayan reklamlar yapılıyor. Sakinlik olunca başarı geliyor ve algı yönetimi de doğru yapılabiliyor.

İsim de vereyim, Garanti Bannkası reklamları oldum olası çok iyidir çünkü ajans ve marka arasında güvene dayalı bir ilişki var. Turkcell reklamları, diğer operatörlerle karşılaştırılınca, çok iyi ve bir algı yönetimi şaheseri.

Emrah Çetin: Algı yönetiminde marka yaşı diye bir kavram duymuştum senden. Ondan bahsedebilir misin biraz?

Ateş İlyas Başsoy: O, birkaç yıldır yurtdışında çok konuluşulan bir kavram. Aynı yaş grubundaki insanların daha iyi anlaştığı varsayımından hareket ediyor. Marka, satış yaptığı hedef kitlenin ve ülkenin yaşına uygun davranmalı. Ülkelerin, kitlelerin de bir yaşı var ve o teoriye gore Türkiye'nin yaşı 28. Bu yaşı ve buna uygun tonu tutturan markalar, ister çocuklara reklamı yapsın ister yaşlılara diş protezi reklamı yapsın, başarılı oluyor. Mesela Finansbank çok hoş eğlenceli reklamlar yapıyor ama o yaşı tutturamıyor. 19 yaşında gibi davranıyor. 19 yaşındaki birini beğenirsin ama paranı emanet etmezsin. Bu yüzden o markalar duvara tosluyor.

Emrah Çetin: Twitter'la ilgili bir soru sorayım. Birikim dergisinde "Haberleşim çağında galeyan" diye bir yazın çıkmıştı, Twitter'la ilgili. Haberleşim kavramını ilk sen kullandın, nedir o?

Ateş İlyas Başsoy: Yetmişlerde Aydın Köksal 'bilişim' kavramını kullandı. Sonra bilişim fuarları filan çıktı. Zamanla internetin gelişiyle sanki bütün bu işler bilişim dünyasıymış gibi bir yanılsama oluştu. İngilizcede böyle bir af yok. Türkiye'de sanki bir bilgi iletişimi yapıyormuşuz gibi düşünülüyor. Oysa şu an yaptığımız bir haber iletişimi. Çünkü "Ben Cihangir'de falanca kafedeyim", "Filancanın doğum günündeyim" gibi bildirimler, ne kadar haber değeri var bilemem ama birer haber. Bilgiyle haber arasında şöyle bir fark var: Bilgi tanım itibarıyla, olmuş onaylanmış, süzgeçten geçmiş ve kavramsal olarak ifade edilmiş şeylerdir. Haber ise pat diye o anda yazdığımız şeylerdir. Lenin'in –gündelik konuşmaları çok agresif tabii- onlardan sıyrılırsan, entelektüelizm ile ilgili acayip fikirleri var. Bunlar şu an Twitter için kullanılabilir. Twitter entelektüalizmi yaydı ve ucuzlattı. Entelektüelizm; İnsana ayak bağıdır, oturduğun yerden laf uydurmak, aşağılama kültürü, taş taş üstüne koymayıp koyan kişileri de örümcek gibi bekleyip onları eleştirmektir. Entelektüellikten ayrı olarak söylüyorum bunu. Twitter da bunu yapıyor işte. Çok küçük bir azınlık kullanıyor bunu. Çocuklara reklam yapıyorsun çocukların yüzde 1'i bile kullanmıyor. Annelere reklam yapıyorsun, annelerin çok az bir kısmı kullanıyor. Sonuçta Twitter hedef kitle örneklem dağılımı değildir. O yüzden bu site bana reklamcılıkla ilgili konularda bir ölçü aracı olarak hiç doğru gelmiyor. Hatta yanıltıcı geliyor. Ama bu konu o kadar yeni ki, dünyada bile bununla ilgili doğru dürüst kitaplar yok. Ben o yazıyı yazdığımda ilk yazılardan biri olmuştu.

Emrah Çetin: Twitter'ı ciddiye alarak yazılan ilk yazılardan biriydi doğru.

Ateş İlyas Başsoy: Twitter, iyi bir şekilde kullanılırsa güzel tabii. Seni Twitter'da buldum mesela. Ben reklamcılığa başladığım zamanlarda Oğuz Aral vardı ve dergide imkan tanıyordu. Orada kendini ifade etme, kendini gösterme şansın vardı. Şu an, bu anlamda Twitter da iyi bir imkan sunuyor. Nasıl değerlendireceğimizi bilmemiz gerekiyor.

Emrah Çetin: Genç reklam yazarları yaratıcı yönetmenlik titrini bir arzu nesnesi gibi görüyor ya, bu çok egosantrik bir durum gibi. Sanki çok havalı bir şey yaratıcı yönetmenlik. Nasıl oluyor o?

Ateş İlyas Başsoy: Bana onlar çok eski zamanlar gibi geliyor ama havalı bir kavram tabii. Hem yaratıcı hem yönetmen filan. Reklam yazarıyken, sanat yönetmeniyken filan istiyorsun ama sonradan da alışıyorsun. Kulağa normal geliyor.

Emrah Çetin: Reklam yazarının sunum yapabilenini istiyorsun. Reklam yazarı neden sunum yapsın?

Ateş İlyas Başsoy: Bizim ajansta reklam yazarları sunum yapıyor, ben yapmıyorum.Sunum yapmak zaten işin en önemli boyutlarından biri. Fikri müşteriye satabilmek gerek. Bazen çok berbat reklamlar görüyorum ve bu fikri müşteriye nasıl sattılar diye düşünüyorum. Yaygın kanının aksine, yaratıcılık sakal gibi bir şeydir. Normal bir ajansın yaratıcı ekibinde olan herhangibiri yaratıcı bir fikir bulabilir.

Geçmişte söylediğim bir şey vardı o zaman daha gençtim, ukalalık vardı: "Türkiye'de reklam sektöründe benden daha iyi reklamcı yok ama bizim mahallede Yeşil Timsahlar Kahvesi'nde en yaratıcı ilk beşe bile giremem." Öyle acayip yaratıcı laflar söyleyen, espriler yapan adamlar vardı ki, ağzım açık kalıyordu. Reklam sektörü biraz korumalı bir yer aslında. Daha iyi eğitimli, cici çocukların çalıştığı bir yer. Her yaratıcı insanın girebildiği bir sektör değil. Kahvelerde, iş yerlerinde nice yaratıcı insanlar var ve kendileri bunun farkında değiller aslında…

Bu yüzden bence reklamcılıkta esas olay fikrini kabul ettirebilmek. Nasıl kabul ettirebileceğin sana kalmış: Cici çocuk olarak, otoriter olarak, kızarak, gülerek, hoplayarak, zıplayarak… O fikri Kabul ettirebiliyorsan başarılı reklamcısın, ettiremiyorsan da başarısızsın.

Emrah Çetin: Şunu da sorayım abi. Bizim ajansın, Fayda'nın 'iyi olmak' diye bir düsturu var. Ajansa giren herkesin eline tutuşturulan kitapçıkta da yazıyor bu. Buradaki iyi olmaktan kasıt ne?

Ateş İlyas Başsoy: Bazı dillerde sevgi tek sözcükle ifade edilir, bazılarında sevgi anlamına gelen çok sayıda sözcük vardır. Mesela Almanca'da 'başkalarının üzüntüsünden mutlu olmak' anlamına gelen bir laf var: "Schadenfreude". Kültürler, ihtiyaç duydukları alanlarda çok sözcük yaratırken bazı alanlarda hiç sözcük yaratmıyor. Türkiye'de 'iyi' yeterince sözcükle ifade edilmiyor. İyinin bence birkaç tane tanımı olması gerekiyor.

Ajansta 'işini iyi yapmayı' kastediyoruz. İyi bir ekip arkadaşı olmak, verilen görevi eksiksiz bir biçimde yapmak, istanmediği halde yeni bir şeyler önermek… O yüzden ben müşterinin istediği şeyleri yapmakla yetinemiyorum. Üstüne bir şeyler koymak gerekiyor. Yetinseydim zaten yıllardır çalıştığım güzel reklamverenlerim olmazdı.

Emrah Çetin: Sadece verileni yapmak vasatlık mı?

Ateş İlyas Başsoy: Hayır, aslında çok önemli bir şey çünkü reklam ajanslarının birçoğu onu da yapmıyor ki! Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstütüsü'ndeki acayip bir kadro şişmesi var. Mesela atıyorum, iki şirket var; Türkiye'nin en büyük 63'üncü şirketi, diğeri 64'üncü. Birinin reklam bölümünde dört kişi, dört mükemmel kişi çalışıyor; diğerinde yetmiş kişi! Ama o dört kişinin olduğu yönetim daha iyi. Saatleri Ayarlama Enstitüsü gibi; onun asistanı, onun yardımcısı, onun soförü, onun danışmanı filan. Halbuki, gitar-bas gitar-davul üçlüsüdür temel olan. Ama her yiğidin yolu farklı, herkes dükkanını kendi bildiği gibi yönetir tabii.

Emrah Çetin: Ajansta yeni ofisin manzarası çok konuşuluyor. Bu manzarada rakı mı içilir, iş mi yapılır sorusu dolaşıyor ortalıkta.

Ateş İlyas Başsoy: Bence rakı içilir abi. Eski yer cennet gibiydi, ormanın içindeydi ama artık şehrin içinde olmayı çok istiyordum. Bu manzarayı görünce hemen DNA günlerim aklıma geldi. DNA, Türkiye reklam tarihindeki efsane ajanslardan biri. Ben de oranın rahle-i tedrisatından geçmiş olmanın mutluluğunu yaşarım. Tibet Sanlıman kreatif direktördü, Özer Yalçınkaya, biri Alman, biri Amerikan iki adet Oliver vardı. Gündüzleri içer, akşamları Roxy'ye filan giderdik. Aralarda bir şekilde iyi fikirler bulurduk. Burasının da işte öyle olmasını istiyorum, anason kokulu bir ajans olsun. Bu manzara bana reklamcılığımın en güzel günlerini hatırlatıyor.

Emrah Çetin: Abi bir de Vites Teorisi vardı. Ondan da biraz bahsedersen…

Ateş İlyas Başsoy: İkinci vitesle gitmen gereken bir yerde üçe takarsan araba yalpalar, bire takarsan motor boğulur filan. Aynı şekilde, reklamda da vitesler var. Her sektörün, her ajansın vitesi farklı. Vitesi bilmeyen insanlar bazen arkaya çok zarar verebilecek reklamlar yapabiliyor. Örneğin kadınlar, anneler bir markadan, reklamdan hoşlanmayabiliyor. Ben bunu geçmişte bir perakende markasında yaşamıştım. Bize gelmeden önce berbat bir durumdaydı çünkü reklamcı olmayan bir yönetmene bir reklam yaptırmışlar. Herkes o reklamı konuşuyor ama araştırmalarda markanın satışlarının düştüğü görülüyor. Çünkü akıllarda kalan o reklam insanda kötü tortular bırakıyor. İnsanlar, reklamdaki kötü konuların hepsini o marketle ilişkilendiriyor.

Yetişkin insanların alışveriş yaptığı, çocuklarının sağlığını etkileyebilecek bir yerle ilgili reklam yapıyorsan vitesini ona gore ayarlamalısın. Gofret reklamı yapar gibi yapamazsın. Kıyafet tarzı gibi düşün. 35 yaşındaki bir kadının kıyafetini 11 yaşındaki bir çocuğa giydiremezsin. Türkiye'de birçok ajans her nedense bunu ıskalıyor. Olmadık sektörlerde, olmadık hedeflere bir reklam üslubu tuturuyorlar ve o üslubun beğenildiğini, herkesin konuştuğunu söylüyorlar. Ama reklamın konuşulması değil ki mesele, mesele o markaya faydalı olmak!

Bizim yaptığımız iş ne sanatçılık ne edebiyatçılık. Bizim işimiz, markaya, reklamverene fayda kazandırmak. Faydayı ıskalamamak gerek. Bazı ürünlerde konuşulmak önemlidir, bazılarında tartışılması önemlidir, bazı ürünlerin konuşulmadan veya tartışılmadan tortu bırakması önemlidir. Bu ayrımlar işte bana vites gibi geliyor. Vitese dikkat etmezsen motoru parçalıyorsun. Türkiye'de çok parçalanmış motor var. Röportaj içinde andığım ustalar da hatalar yaptı, ben de yaptım. Hatalar yapılıyor çünkü bunun hazır bir formula yok.

Bizim ajansın kapısında "müşteriniz velinimetimizdir" yazar. Müşterimiz değil, müşteriniz. Ben kendi müşterime oynarsam adamın ne satışına ne algısına katkıda bulunmadan garip bir oyun oynamış olurum. Ama yıllarca bunu yaparak idare edip giden ajanslar ve reklamverenler var. Nasıl oluyor, anlamadım. Reklamveren adına faydayı öne çıkarmak gerek.

Emrah Çetin: Ajansın Tarabya'daki ofise gittiğimde "Bize Faydası Dokunanlar" listesi çok ilgimi çekmişti. O nasıl olmuştu?

Ateş İlyas Başsoy: Ajansı kurduğumuzda bana, diğer arkadaşlara faydası dokunanları düşünmüştük. Ahu Tuğba da vardı, Nirvana da. Yaklaşık 5 bin kişi vardı. O listeyi yenilemek lazım aslında. Ajansı kuralı 8 yıl oldu. İlk günden beri bu işi hakkıyla yapan insanlara saygıda kusur etmemeye çalıştık. Gerçekten de onlar bizim 'buz kıran'larımız. Kolayca harcanmaya çalışılan bazı değerler var. Örneğin herkesin hakkında atıp tutabildiği Hulusi Derici, bence bu sektörün en beyfendi, en kaliteli insanlarındandır. Benim tecrübelerim böyle. Veya Ali Atıf Bir. Bu adamı neredeyse yirmi yıldır tanırım, profesyonel manada hiçbir hatasını görmedim. Öte yandan ortalıkta dolaşan nice cici hanımlar ve beyler var ki, şeytana pabucunu ters giydirirler.

Emrah Çetin: Çok konuşulan reklamlardan bahsettik. Çok konuşulması kötü mü?

Ateş İlyas Başsoy: Benetton yılda on gün billboard reklamı yapardı ve bütün dünya konuşurdu. Benetton'ın tek olayı sadece konuşulması değil. Ikea gibi, Starbucks gibi, bütün diğer markalardan farklı bir iş planı olmasının bu başarıdaki payı pek görülmez. Herkes Toscani'ye methiyeler düzer, ki hak ediyor, ama işin arka tarafında agresif bir iş planı yatar… Konuşturmak tek mesele değil.

Emrah Çetin: Şunu da sorayım abi sana. Sen kendi kariyer çizgini nasıl görüyorsun? Daha gençsin tabii ama ilerisi için bir emeklilik planın var mı? Mesela gidip Küba'da yaşarım filan…

Ateş İlyas Başsoy: Gezmediğim ülke kalmadı ama gittiğim her ülkede bakıyorum, her şey aynı! Büyüsü kaçıyor hemen. Emeklilik gibi bir masal dünyası düşlemiyorum. Şu an hayatımdan gayet mutluyum. Ekmek paramız çıkıyor, klüp gibi bir yerimiz var. Şu dünya devam etsin, müşterilerimize faydamız dokunsun. Ajanstaki arkadaşlardan kimisi sergi açıyor, kimisi kitap çıkarıyor, ben kitap çıkarıyorum filan. Böyle devam etsin.

Emrah Çetin: Ama çoğu insanın Küba'da Hawaii'de yaşama hayalleri var.

Ateş İlyas Başsoy: Zerre kadar öyle düşüncem yok. Küba'da bile sıkıntıdan ölürüm. Umarım on yıl sonra da burada dururum ve senle konuşuyor oluruz…


www.ilyasbassoy.com

Başbakan Reina'ya

Posted: 08 Jan 2017 09:00 PM PST

Terör polisiye önlemlerle bitmez. En muhteşem polisiye önlemler dahi terörü önleyemez.

Terör halkın boyun eğmemesiyle önlenir. Bir terörist örgütü telaşa sokacak en büyük tehlike, yaptığı eylemden sonra istediği sonucu alamamasıdır.

Herkes "muhalefet nerede?" derken, ben "iktidar nerede?" diye soracağım.

Sayın Binalı Yıldırım, neredesiniz siz? Siz artık ulaştırma bakanı değilsiniz, yol açılışılarını bırakın ulaştırma bakanı yapsın.

Siz, yemin ettiğiniz anayasaya göre bu ülkedeki iktidarın sahibi olan kişisiniz.
Cumhurbaşkanına büyük minnetiniz ve onunla çok eski dostluğunuz olduğu açık.

Allah muhabbetinizi arttırsın, diyecek sözüm yok.

Size bir şey anımsatmak istiyorum:

Cumhurbaşkanınız siyasi hayata meyhanelerde dolaşıp oy isteyerek başladı. Belki o zaman siz de onun yanındaydınız.

Bireysel yarışınızda kazanmak için meyhanelere dahi giderek oy topladınız.

Bugün ülkemizin kazanması için sizi bir kez daha meyhanelere davet ediyorum.

Bu teröristler, bizim yaşam tarzımıza saldıracak cüreti göstermeye başladı. Çünkü sizin diyanet başkanınız denen meczup "yılbaşı kutlaması gayri meşrudur" dedi. Bu sözüyle, üç yıl öncesine kadar Taksim`de kutlama yapan sizin belediyelerinizi bile gayri meşru ilan etti.

Bu ülkeye huzur mu getirmek istiyorsunuz? Sahiden mi?

1 - Diyanet İşleri Başkanı`nı görevden alın. Bu ülkenin dibine dinamit dizen bu mahluğu ya tımarhaneye ya da hapishaneye yatırın.

2 - Reina`da birkaç hafta içinde bir açılış resepsiyonu düzenleyin. Bu resepsiyona siyasi parti başkanları katılsın. Siz içmezsiniz ama söyleyin şu Kemal Kılıçdaroğlu`na, ona oy veren seçmenlerini köpeğin götüne sokmamak için bir duble rakıyı göstere göstere içsin. (Yeter ulan şu içki korkaklığınız ey cehapeliler!)

Bu etkinliğe cumhurbaşkanını da davet edin. Patlamada ölen yabancı konuklarımızın ülkelerinin başbakanlarını da.

Terörü yenmek mi istiyorsunuz?

Terör işte böyle yenilir.

Oy için meyhaneye gittiniz. Şimdi ülkeniz için gidin.

Bu hainler boyun eğmeyeceğimizi anlasınlar.

Çok dindar arkadaşlarımdan hep şu sözü duyuyorum: "Reina saldırısının, bir camiye yapılan saldırıdan farkı yok."

Bu dindar arkadaşlar sizin partinize oy veriyorlar ama Türkiye`nin şu anki hamurunun Katarlı, Suudi alçaklarca mahvedilmesini istemiyorlar.

Biz okumuşlar ülkemiz için gece gündüz çalışırız, vergimizi öderiz. Trabzon`a stadyumu da yaparız.

Artık şu Katar köpeklerini def edin bu ülkeden.

Samimi olun. Kararlı olun.

Oy vermesek de gönül veririz. Oy vermesek de vatanımızda kalır emek veririz, vergi veririz.

Çünkü burada konu ülkenin geleceği.

Selefiniz bu ülkenin okumuşlarına "çapulcu" (yağmacı, hırsız) dedi. O lafı etmeden önce, ona oy vermeyen insanların büyük bölümü tarafından bile bir kabulü vardı. Bir lafla, bir tavırla ülkenin yarısını düşman ilan etti. Hala da özür dilemedi. Hala Fetöcü yavşaklarla, Gezi`nin asil çocuklarını bir potaya sokmaya çalışıyor. Hala sapla samanı karıştırıyor.

Siz aynı hatayı yapmayın.

İyilikten kimseye zarar gelmez. Pardon, iyilikten iyi olan kimseye zarar gelmez. İyilikten haine, teröriste, katile zarar gelir.

Elinizde büyük fırsat var.

Daha fazla polis, daha güçlü Toma, daha yoğun baskı çözmeyecek hiçbir şeyi.

Reina`da bir gövde gösterisi yapın. Tüm teröristler maymuna dönsün. Dindarı, dinsizi, Aleivisi, Sünnisi, Türkü, Kürdü`yla ülkemizin barışsever halkı kazansın.

Oraya Demirtaş ve Şık`ı da davet edersiniz, söz ben de geleceğim.

Ateş İlyas Başsoy
https://twitter.com/SONSAYI
www.ilyasbassoy.com

09 - 15 Ocak 2017 Haftalık burç astroloji: Güneş ve Merkür hariç 15 Ocak süper!

Posted: 08 Jan 2017 08:30 PM PST


Bu hafta Merkür hariç süper bir hafta olabilir çünkü hafta boyu Jüpiter, Uranüs ve Plüto son derece yüksek katsayılarda olup herkesi son derece olumlu yönde etkileyebilir. Bolluk, bereket ve genişleme sembolü Jüpiter hafta boyu bütün burçları ama bilhassa Yengeç, Aslan, Oğlak, Kova buçlarını sembolize eden şeyleri olumlu yönde etkileyebilir. Natal Güneş ve Marsı bu burçlardan kişilerin Jüpiter hangi evlerine denk geliyorsa o konularda bir ferahlık ve genişleme olabilir. (Ocak 2017 burç)

Dünya genelinde ise Rusya Başkanı Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, İran Başkanı Hasan Ruhani gibi önemli kişilerin Natal Marsları Yay burcunda olduğundan katsayıları oranında son derece verici, cömert adımlar atma olasılıkları bulunmaktadır. Bu kişiler hafta boyu bilhassa Yengeç, Aslan, Oğlak ve Kova burçlarına yönelik olumlu adımlar atabilirler. Örneğin Rusya Başkanı Putin her ne kadar Merkür bazında Amerika'dan olumsuz etki alsa da kendisi şu an için Amerikaya karşı ılımlı davranabilir. Güneşi Yengeç Marsı Yay olan Almanya Başbakanı Angela Merkel ise atacağı adımlarla kendi Güneşini parlatabilir, yaptığı işlerle daha ön plana çıkabilir. Parti bazında Güneşi Aslan Marsı Yay olan AKP de atacağı adımlarla ön plana çıkabilir. Bu arada CHP'nin (07 Eylül 1919) Güneşi Başak olsa da Marsı Yay burcunda olduğundan CHP de son derece olumlu ve cömert adımlar atabilir. CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da Güneşi Yay olduğundan (Biraz katsayısı düşük olsa da) bu dönem kendini daha iyi ifade edebilir. HDP'nin Güneşi Terazi Marsı Yay olduğundan atacağı olumlu ve ılımlı adımlar hem kendi partisini hem de diğer kişileri olumlu etkileyebilir. (haftalık burç)

Korkulan transit Plüto bu sefer hafta boyu Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Başak, Terazi, Akrep, Balık burçlarını sembolize eden şeylere olumlu bir etki bırakabilir. Plüto Akrep burcunun yöneticisidir. Güneşi ve/veya Marsı Akrep olan ülke, grup yada kişiler çevrelerine son derece olumlu bir etki verebilirler. Örneğin Türkiyenin Güneşi Akrep Marsı Terazi olduğundan Türkiyenin Plüto bazında daha da güçlenmesi ve bunu dışına yansıtması mümkün olabilir. Türkiye'de Oğlak burcunu sembolize eden Başkan, patron ve otorite sahipleri, Koç burcunu sembolize eden asker, polis ve güvenlik birimleri, Boğa burcunu sembolize eden para konuları, Yengeç burcunu sembolize eden vatani konular, Başak burcunu sembolize eden ülke içi her türlü hizmetler (eğitim, sağlık, ulaşım, vs), işçi ve çalışanlar, Terazi burcunu sembolize eden sosyal ve siyasi konular, siyasetçiler, Akrep burcunu sembolize eden gizli saklı işler, ülkenin yer altı ve üstü kaynakları (doğalgaz, petrol, madenler, köprüler, barajlar, vs), Balık burcunu sembolize eden devlet kurumları, şirket ve vakıflar son derece olumlu etkiler alabilir, güçlenebilir, reform niteliğinde değişim ve dönüşümler olabilir. Tüm dünyayı olumsuz etkileyen Terazi burcundaki Suriye Plütondan yani Türkiye'den ayrıca Natal Marsı Akrep burcu olan Suriye Başkanı Esad'dan son derece olumlu ve yapıcı etkiler alabilir. (haftalık astroloji)

Uranüs transiti de hafta boyu Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Terazi, Yay, Oğlak, Kova burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir. Uranüs Kova burcunun yöneticisi olup Güneşi Kova olan Japonya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Libya gibi ülkelerin de yıldızları parlayabilir. (Ocak astroloji)

Bütün dünyayı olumsuz etkileyen Natal Güneşi Koç Marsı Balık olan Işid'in de ne yazık ki olumlu etkiler alması söz konusudur. Örneğin Işid bütün bir hafta Güneş ve Plüto Transitinden bariz bir şekilde olumlu etkiler alabilir. Güneş transiti bir takım nüfuzlu ve tanınmış kişileri, genç kişileri ve çocukları sembolize etmektedir. Plüto ise gizli saklı işler yapanları, güçlü ve kimi zaman da zalim kişileri sembolize etmektedir. Bir ihtimale göre de Güneşi ve/veya Marsı Aslan/Akrep burcu bir kişiyi de sembolize edebilir. Kısaca Işid Aslan ve Akrep burcu ülke, kişi ve gruplardan katsayıları oranında destek alabilir. (2017 Ocak burç)

Merkür Transiti hafta boyu düşük katsayıda olup Yay, Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Terazi, Oğlak, Kova burcunu sembolize eden şeyleri olumsuz etkileyebilir. Merkür her türlü iletişimi, hizmeti, bilgi, belge ve ulaşımı sembolize etmektedir. Güneşi ve/veya Marsı İkizler/Başak burcundan kişilerin katsayıları düştüğü için katsayıları oranında iletişim kopuklu yaşayabilirler. İkizler/Başak burcundan kişilerin zora düştüklerinde kurnazlık yapma potansiyelleri olabilir. İkizler/Başak burcundan kişilerin yükselenlerine göre kaza yapma potansiyelleri yada ölümcül/yıkıcı olaylara sebep olma potansiyelleri olabilir. Örneğin Güneşi İkizler olan Donald Trump Yay, Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Terazi, Oğlak, Kova burçlarını sembolize eden konularda çeşitli kurnazlıklar yapabilir. Ayrıca Amerikanın da Natal Marsı İkizler olduğundan hükümet olarak Amerika çeşitli kurnazlıklara baş vurabilir. Bu durumdan Terazi burcu Suriye ile Güneşi Terazi Marsı Yay burcu olan Putin olumsuz etkiler alabilir. Bu arada Merkür İkizler ve Yay burçlarını olumsuz etkileyeceğinden hafta boyu uzun ve kısa yollarda çeşitli kazalara dikkat etmek gerekebilir. (2017 haftalık burç)

15 Ocak Süper olsa da Aslan ve Kovalar Güneşe, İkizler ve Yaylar Merküre Dikkat !
Haftanın en olumlu günü 15 Ocak 2017'dir.15 Ocak günü her ne kadar Güneş Oğlak burcunda +5 katsayısında olsa da Aslan (nüfuzlu kişiler, liderler, spekülatif konular, borsa, altın, vs) ve Kova (grup ve organizasyonlar) burçlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Merkür de Oğlak burcunda +2 katsayısında olsa da İkizler ve Yay burçlarını olumsuz etkilemeye devam edecektir. Yani 15 Ocak günü olumlu transitlere rağmen Natal Güneş ve Marsı Aslan/Kova buçlarının Güneş transitine, Natal Güneş ve Marsı İkizler/Yay burçlarının ise Merkür transitine dikkat etmeleri gerekebilir. İkizler ve Yay burcunun Merkürden aldığı olumsuz etki uzun ve kısa yollarda trafik kazalarına da işaret etmektedir. (Ocak 2017)

Reina'da yapılan saldırı Kova burcunda ve düşük katsayıdaki Ay.ın verdiği olumsuz etki
31 Aralığı 01 Ocak gününe bağlayan gün, gece klübü Reina'da yapılan terör saldırısında ölenlere Allah'dan rahmet yaralılara da acil şifalar dilerim. Bu durumu astrolojik açıdan incelediğimizde Reina'nın kuruluş tarihinin 17 Ocak 2002 olduğu ve Natal Güneşinin Oğlak Marsının ise Balık burcunda olduğu görülmektedir. 31 Aralık günü Kova burcundaki Ay'ın Oğlak ve Balık burçlarını olumsuz etkilemekte olduğu ve dolayısıyla Reina'nın da Güneş ve Marsının bu burçlarda olması yüzünden Ay.ı sembolize eden güvenlik açıklarıyla ilgili problemlerin bu saldırıya yol açmış olması olasıdır. Ayrıca düşük katsayıdaki Merkürün de Oğlak burcunda olması kurnaz ve hilekar kişilerin bu saldırıda ön planda olduğunu göstermektedir. (Ocak 2017 burç)

13 Ocak günü de Aslan burcundaki Ay.ın katsayısı düşecek ve başta Aslan (liderler) burçları olmak üzere, Yengeç (vatani konular), Oğlak (Başkan, patron ve otorite sahipleri) ve Kova (grup ve organizasyonlar) burçlarını güvenlik açıkları yönünde olumsuz olarak etkileyebilir. Kısaca  diyebiliriz ki 13 Ocak günü de güvenlik açıklarına dikkat !

Yükselen burçların yorumu için katsayı sistemi kullanılmaktadır. Natal gezegenlerinin katsaysını bilenler Transitlerin yanındaki katsayıyı toplayıp/çıkartıp kendi gezegenlerinin güncel katsayılarını bulabilirler. Natal gezegenlerinin katsayısını bilmeyenler iletişim için: http://mediacat.wixsite.com/mediacat

Yükselen Koç
(9 ve 10.ev Merkür Dikkat, 5 ve 11.evler Yoğun, 2, 6, 8, 12.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji.html
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar kazalara dikkat.
Natal gezegenleri Aslan, Yengeç, İkizler/Başak, Koç, Yay, Akrep olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.

Yükselen Boğa
(8 ve 9.ev Merkür Dikkat, 4 ve 10.evler Yoğun, 1, 5, 7, 11.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji_1.html
Natal gezegenleri Aslan, Boğa/Terazi, Koç, Yay, Kova olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar olumsuz değişimlere (ölüm, yıkım, vs) dikkat.
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar gizli düşmanlara dikkat.

Yükselen İkizler
(7 ve 8.ev Merkür Dikkat, 3 ve 9.evler Yoğun, 12, 4, 6, 10.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji_64.html
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar kazalara dikkat.
Natal gezegenleri Aslan, Yengeç, İkizler/Başak, Boğa/Terazi, Koç, Yay, Kova, Akrep olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.
Natal gezegenleri Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar olumsuz değişimlere (ölüm, yıkım, vs) dikkat.

Yükselen Yengeç
(6 ve 7.ev Merkür Dikkat, 2 ve 8.evler Yoğun, 11, 3, 5, 9.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji_69.html
Natal gezegenleri Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar kazalara dikkat.
Natal gezegenleri İkizler/Başak, Yay, Kova olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.
Natal gezegenleri Aslan, Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar olumsuz değişimlere (ölüm, yıkım, vs) dikkat.
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar gizli düşmanlara dikkat.

Yükselen Aslan
(5 ve 6.ev Merkür Dikkat, 1 ve 7.evler Yoğun, 10, 2, 4, 8.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji_24.html
Natal gezegenleri Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar kazalara dikkat.
Natal gezegenleri Aslan, Yengeç, Boğa/Terazi, Koç, Yay, Akrep olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.
Natal gezegenleri Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar gizli düşmanlara dikkat.

Yükselen Başak
(4 ve 5.ev Merkür Dikkat, 12 ve 6.evler Yoğun, 9, 1, 3, 7.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji_52.html
Natal gezegenleri Aslan, Yengeç, İkizler/Başak, Boğa/Terazi, Yay, Kova, Akrep olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar olumsuz değişimlere (ölüm, yıkım, vs) dikkat.
Natal gezegenleri Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar gizli düşmanlara dikkat.

Yükselen Terazi
(3 ve 4.ev Merkür Dikkat, 11 ve 5.evler Yoğun, 8, 12, 2, 6.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji_92.html
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar kazalara dikkat.
Natal gezegenleri Aslan, Yengeç, İkizler/Başak, Koç, Yay, Akrep olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.

Yükselen Akrep
(2 ve 3.ev Merkür Dikkat, 10 ve 4.evler Yoğun, 7, 11, 1, 5.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji_46.html
Natal gezegenleri Aslan, Boğa/Terazi, Koç, Yay, Kova olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar olumsuz değişimlere (ölüm, yıkım, vs) dikkat.
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar gizli düşmanlara dikkat.

Yükselen Yay
(1 ve 2.ev Merkür Dikkat, 9 ve 3.evler Yoğun, 6, 10, 12, 4.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji_35.html
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar kazalara dikkat.
Natal gezegenleri Aslan, Yengeç, İkizler/Başak, Boğa/Terazi, Koç, Yay, Kova, Akrep olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.
Natal gezegenleri Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar olumsuz değişimlere (ölüm, yıkım, vs) dikkat.

Yükselen Oğlak
(12 ve 1.ev Merkür Dikkat, 8 ve 2.evler Yoğun, 5, 9, 11, 3.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji_5.html
Natal gezegenleri Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar kazalara dikkat.
Natal gezegenleri İkizler/Başak, Yay, Kova olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.
Natal gezegenleri Aslan, Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar olumsuz değişimlere (ölüm, yıkım, vs) dikkat.
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar gizli düşmanlara dikkat.

Yükselen Kova
(11 ve 12.ev Merkür Dikkat, 7 ve 1.evler Yoğun, 4, 8, 10, 2.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc-astroloji_39.html
Natal gezegenleri Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar kazalara dikkat.
Natal gezegenleri Aslan, Yengeç, Boğa/Terazi, Koç, Yay, Akrep olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.
Natal gezegenleri Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar gizli düşmanlara dikkat.

Yükselen Balık
(10 ve 11.ev Merkür Dikkat, 6 ve 12.evler Yoğun, 3, 7, 9, 1.evler Süper)
http://mediacat2.blogspot.com.tr/2017/01/09-15-ocak-2017-haftalk-burc.html
Natal gezegenleri Aslan, Yengeç, İkizler/Başak, Boğa/Terazi, Yay, Kova, Akrep olup katsayısı yüksek olanlar para gelebilir.
Natal gezegenleri İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar olumsuz değişimlere (ölüm, yıkım, vs) dikkat.
Natal gezegenleri Yengeç, İkizler/Başak olup katsayısı düşük olanlar gizli düşmanlara dikkat.

Yaptığımız yorumlar sadece bir Tahmin niteliğindedir. Şüphesiz geleceği bir tek her şeyi yoktan var eden (EL-Halik) Allah bilir !

*** Güneş Transiti ***

09, 11 Ocak
Güneşden olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Marsı Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Başak, Terazi, Akrep, Balık olanlar)
Bangladeş, Tunus, Venezuella, Irak, Filistin, Lübnan, Tayvan, İngiltere, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler, Ermenistan, Kanada, Ukrayna, KKTC, Panama, İtalya, Kırgızistan, Makedonya, Suriye, Türkiye, Brezilya, Kuzey Kore, Azerbaycan, Türkmenistan, Arnavutluk, Japonya, Işid, İran, Yemen, Belçika / NATO, Şangay Beşlisi, BM, IMF, FED, AB / MHP / DHKP-C, PYD / Kemal Kılıçdaroğlu, Ürdün Kralı 2.Abdullah, PYD Başkanı Salih Müslim, Ümit Özdağ, Devlet Bahçeli, Obama, Yunanistan Başbakanı Çipras, Amerikalı Savcı Preet Bharara, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı,bPakistan Başbakanı Navaz Şerif, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Rıza Zarrab, Papa Franciscus, FED Başkanı Janet Yellen, Başbakan Binali Yıldırım, Sinan Ogan, Koray Aydın, Irak Başbakanı Haydar el-Abadi, Suriye Başkanı Esad, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Kıbrıs Rum Kesimi Başkanı Nikos Anastasiadis, IMF Başkanı Christine Lagarde, Meral Akşener, İngiltere Başbakanı Theresa May, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, İlker Başbuğ / Fenerbahçe, Beşiktaş / ABD Doları

12, 13, 14, 15 Ocak
Güneşden olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Marsı Oğlak, Koç, İkizler, Yengeç, Başak, Terazi, Yay, Balık olanlar)
Bangladeş, Tunus, Venezuella, Irak, Filistin, Lübnan, Amerika, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Endonezya, Almanya, Fransa, Vatikan, İngiltere, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler, Ermenistan, Kanada, Ukrayna, KKTC, Panama, İtalya, Kırgızistan, Makedonya, Suriye, Türkiye, Brezilya, Rusya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Işid, İran, Yemen, Belçika / NATO, Şangay Beşlisi, BM, IMF, FED / AKP, HDP / PKK, DHKP-C, PYD / Kemal Kılıçdaroğlu, Ürdün Kralı 2.Abdullah, PYD Başkanı Salih Müslim, Ahmet Davutoğlu, Edward Snowden, Belçika Başbakanı Charles Michel, AB Başkanı Donald Tusk, Ümit Özdağ, Devlet Bahçeli, Obama, Yunanistan Başbakanı Çipras, Amerikalı Savcı Preet Bharara, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Rıza Zarrab, Papa Franciscus, FED Başkanı Janet Yellen, Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel,
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Rusya Başkanı Putin, İran Başkanı Hasan Ruhani, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Meral Akşener, İngiltere Başbakanı Theresa May, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, İlker Başbuğ / Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray / Türk Lirası, ABD Doları

12, 13, 14, 15 Ocak
Güneşden olumsuz etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve Marsı Aslan, Kova olanlar)
Libya

12, 13, 14, 15 Ocak
Güneş ile ilgili içsel çatışma/ikilem yaşayabilecek ülke, grup, kişiler
(Natal Marsı Güneşden olumlu etki alıp Natal Güneşi Güneşden olumsuz etki alan ülke, grup ve kişiler)
(Natal Marsı Oğlak, Koç, İkizler, Yengeç, Başak, Terazi, Yay, Balık olup Natal Güneşi Aslan, Kova olanlar)
Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Endonezya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Vatikan / AKP / Obama, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Yunanistan Başbakanı Çipras, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, FED Başkanı Janet Yellen, Ürdün Kralı 2.Abdullah

Güneşi sembolize eden ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve/veya Marsı Aslan olanlar)
İsrail, Ürdün, Kuveyt, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Endonezya, Çin, Suudi Arabistan / AKP, CHP / Abdullah Öcalan, Can Dündar, Türkmenistan Başkanı Muhammedov, Donald Trump, Obama, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Yunanistan Başbakanı Çipras, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, İsrail Başbakanı Netanyahu, Hillary Clinton, FED Başkanı Janet Yellen

Güneşi sembolize eden konular
Nüfuzlu ve tanınmış kişiler, gençler, spekülatif konular (Borsa, döviz, altın, vs), lider, canlı ve yapıcı kişiler, organizasyonlar

Güneşden olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler Güneşi sembolize eden ülke, grup, kişi ve konulardan son derece olumlu etkiler alabilir. Güneşden olumsuz etki alan ülke, grup ve kişilerin Güneşden olumlu etki alan yada Güneşi sembolize eden ülke, grup, kişi ve konulara karşı dikkat etmeleri gerekir. Yukardaki tablodan mantıklı kombinasyonlar çoğaltılabilir.

*** Ay Transiti ***
En düşük/yüksek katsayıya sahip Ay transitleri baz alınmaktadır.

12 Ocak
Ay.dan olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Marsı Yengeç, Koç, Boğa, Başak, Terazi, Akrep, Oğlak, Balık olanlar)
İngiltere, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler, Irak, Filistin, Lübnan, Tayvan, Ermenistan, Kanada, Ukrayna, KKTC, Panama, İtalya, Kırgızistan, Makedonya, Suriye, Türkiye, Brezilya, Kuzey Kore, Azerbaycan, Türkmenistan, Arnavutluk, Japonya, Bangladeş, Tunus, Venezuella, Işid, İran, Yemen, Belçika / DHKP-C, PYD / MHP / AB, BM, IMF, FED, NATO, Şangay Beşlisi / Ümit Özdağ, PYD Başkanı Salih Müslim, Devlet Bahçeli, Obama, Yunanistan Başbakanı Çipras, Amerikalı Savcı Preet Bharara, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Rıza Zarrab, Papa Franciscus, FED Başkanı Janet Yellen, Başbakan Binali Yıldırım, Sinan Ogan, Koray Aydın, Irak Başbakanı Haydar el-Abadi, Suriye Başkanı Esad, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Kıbrıs Rum Kesimi Başkanı Nikos Anastasiadis, IMF Başkanı Christine Lagarde, Kemal Kılıçdaroğlu, Ürdün Kralı 2.Abdullah, Meral Akşener, İngiltere Başbakanı Theresa May, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, İlker Başbuğ / ABD Doları / Beşiktaş, Fenerbahçe

13 Ocak
Ay.dan olumsuz etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve Marsı Aslan, Yengeç, Oğlak, Kova olanlar)
Afganistan, Pakistan, Hindistan, Libya / IMF, FED / Julian Assange, Kuzey Kore Lideri Kim Jong, Avusturya Başbakanı Christian Kern, Ürdün Kralı 2.Abdullah

Ay.ı sembolize eden ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve/veya Marsı Yengeç olanlar)
İngiltere, Mısır, Amerika, Kanada, Irak, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler / BM, IMF, FED / Meral Akşener, Ümit Özdağ, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Julian Assange, Türkmenistan Başkanı Muhammedov / ABD Doları

Ay.ı sembolize eden konular
Vatani konular, ülke güvenliği ve üretimle ilgili konular, vatansever, duygulu, duyarlı ve üretken kişiler, aşırı duyarlı kişiler, dalgalanmalar

Ay.dan olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler Ay.ı sembolize eden ülke, grup, kişi ve konulardan son derece olumlu etkiler alabilir. Ay.dan olumsuz etki alan ülke, grup ve kişilerin Ay.ı sembolize eden ülke, grup, kişi ve konulara karşı dikkat etmeleri gerekebilir. Yukardaki tablodan mantıklı kombinasyonlar çoğaltılabilir.

*** Merkür Transiti ***

09, 10, 11, 12, 13, 14 Ocak
Merkürden olumsuz etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve Marsı Yay, Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Terazi, Oğlak, Kova olanlar)
Bangladeş, Venezuella, Filipinler, Ürdün, Kuveyt, Mısır, Amerika, Irak, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Endonezya, Almanya, Fransa, Çin, Suriye, Suudi Arabistan, Nijerya, Birleşik Rusya Partisi, Lübnan, Rusya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Libya, Vatikan / AKP, HDP / NATO, IMF, FED / PKK / Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan, Can Dündar, Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Julian Assange, Türkmenistan Başkanı Muhammedov, Donald Trump, Edward Snowden, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, FED Başkanı Janet Yellen, Rusya Başkanı Putin, İsrail Başbakanı Netanyahu, Belçika Başbakanı Charles Michel, Rıza Zarrab, Papa Franciscus, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kuzey Kore Lideri Kim Jong, Avusturya Başbakanı Christian Kern, Ürdün Kralı 2.Abdullah / Galatasaray / ABD Doları, Türk Lirası

15 Ocak
Merkürden olumsuz etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve Marsı İkizler, Yay olanlar)
PKK / Edward Snowden, Belçika Başbakanı Charles Michel

15 Ocak
Merkürden olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Marsı Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Aslan, Terazi, Akrep, Kova olanlar)
Bangladeş, Tunus, Venezuella, Irak, Filistin, Lübnan, Tayvan, İngiltere, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Çin, Suudi Arabistan, Makedonya, Suriye, Türkiye, Brezilya, Kuzey Kore, Azerbaycan, Türkmenistan, Arnavutluk, Japonya, Ekvador, Birleşik Rusya Partisi, Libya / CHP, MHP / AB, NATO, Şangay Beşlisi, BM, IMF, FED / Kemal Kılıçdaroğlu, Ürdün Kralı 2.Abdullah, PYD Başkanı Salih Müslim, Ümit Özdağ, Abdullah Öcalan, Can Dündar, Türkmenistan Başkanı Muhammedov, Donald Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu, Hillary Clinton, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Rıza Zarrab, Papa Franciscus, FED Başkanı Janet Yellen, Başbakan Binali Yıldırım, Sinan Ogan, Koray Aydın, Irak Başbakanı Haydar el-Abadi, Suriye Başkanı Esad, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Kıbrıs Rum Kesimi Başkanı Nikos Anastasiadis, IMF Başkanı Christine Lagarde, Selahattin Demirtaş, Fetullah Gülen, Julian Assange, Kuzey Kore Lideri Kim Jong, Avusturya Başbakanı Christian Kern / Fenerbahçe, Beşiktaş / ABD Doları

15 Ocak
Merkür ile ilgili içsel çatışma/ikilem yaşayabilecek ülke, grup, kişiler
(Natal Marsı Merkürden olumlu etki alıp Natal Güneşi Merkürden olumsuz etki alan ülke, grup ve kişiler)
(Natal Marsı Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Aslan, Terazi, Akrep, Kova olup Natal Güneşi İkizler, Yay olanlar)
Ürdün, Kuveyt, Mısır, Birleşik Rusya Partisi, Arnavutluk, Lübnan / Can Dündar, Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım, Koray Aydın, Donald Trump, Rıza Zarrab, Papa Franciscus

Merkürü sembolize eden ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve/veya Marsı İkizler, Başak olanlar)
Ürdün, Ermenistan, Yemen, Kuveyt, Mısır, Amerika, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Endonezya, Almanya, Fransa, Vatikan, Kanada, Kuzey Kore, Ukrayna, Makedonya, KKTC, Panama, İtalya / CHP / PYD / Can Dündar, Ahmet Davutoğlu, Donald Trump, Edward Snowden, Belçika Başbakanı Charles Michel, Devlet Bahçeli, Sinan Ogan, Obama, Yunanistan Başbakanı Çipras, Suriye Başkanı Esad, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Amerikalı Savcı Preet Bharara, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, AB Başkanı Donald Tusk

Merkürü sembolize eden konular
Her türlü iletişim, ticari konular, komşu ülkeler, Her türlü hizmetler (ulaşım, sağlık, eğitim), işçi ve çalışanlar, iletişimsiz, kurnaz ve hilekar kişiler

Mekürden olumsuz etki alan ülke, grup ve kişilerin Merkürden olumlu etki alan yada Merkürü sembolize eden ülke, grup, kişi ve konulara karşı son derece dikkatli olmaları gerekebilir. Yukardaki tablodan mantıklı kombinasyonlar çoğaltılabilir.

*** Venüs Transiti ***

09, 11 Ocak
Venüsden olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Marsı Balık, Koç, İkizler, Yengeç, Başak, Terazi, Yay, Oğlak olanlar)
Işid, İran, Yemen, Belçika, Irak, Filistin, Lübnan, Amerika, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Endonezya, Almanya, Fransa, Vatikan, İngiltere, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler, Ermenistan, Kanada, Ukrayna, KKTC, Panama, İtalya, Kırgızistan, Makedonya, Suriye, Türkiye, Brezilya, Rusya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Bangladeş, Tunus, Venezuella / AKP, HDP / NATO, Şangay Beşlisi, BM, IMF, FED / DHKP-C, PYD, PKK / Meral Akşener, İngiltere Başbakanı Theresa May, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, İlker Başbuğ, PYD Başkanı Salih Müslim, Ahmet Davutoğlu, Edward Snowden, Belçika Başbakanı Charles Michel, AB Başkanı Donald Tusk, Ümit Özdağ, Devlet Bahçeli, Obama, Yunanistan Başbakanı Çipras, Amerikalı Savcı Preet Bharara, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Rıza Zarrab, Papa Franciscus, FED Başkanı Janet Yellen, Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Rusya Başkanı Putin, İran Başkanı Hasan Ruhani, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kemal Kılıçdaroğlu, Ürdün Kralı 2.Abdullah / ABD Doları, Türk Lirası / Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe

09, 11 Ocak
Venüsden olumsuz etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve Marsı Aslan, Kova olanlar)
Libya

09, 11 Ocak
Venüs ile ilgili içsel çatışma/ikilem yaşayabilecek ülke, grup, kişiler
(Natal Marsı Venüsden olumlu etki alıp Natal Güneşi Venüsden olumsuz etki alan ülke, grup ve kişiler)
(Natal Marsı Balık, Koç, İkizler, Yengeç, Başak, Terazi, Yay, Oğlak olup Natal Güneşi Aslan, Kova olanlar)
Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Endonezya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Vatikan / AKP / Obama, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Yunanistan Başbakanı Çipras, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, FED Başkanı Janet Yellen, Ürdün Kralı 2.Abdullah

Venüsü sembolize eden ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve/veya Marsı Boğa, Terazi olanlar)
İngiltere, İsrail, Ekvador, Tayvan, Makedonya, Belçika, Almanya, Fransa, Çin, Azerbaycan, Suriye, Suudi Arabistan, Nijerya, Türkiye, Brezilya / HDP / Şangay Beşlisi / Irak Başbakanı Haydar el-Abadi, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Rusya Başkanı Putin, İngiltere Başbakanı Theresa May, İsrail Başbakanı Netanyahu, Amerikalı Savcı Preet Bharara, Kıbrıs Rum Kesimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Rıza Zarrab, Papa Franciscus, Fetullah Gülen, İlker Başbuğ, FED Başkanı Janet Yellen, AB Başkanı Donald Tusk / Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş

Venüsü sembolize eden konular
Para konuları, ülkenin sahip olduğu mal-mülk ve topraklar, Sosyal ve siyasi konular, siyasetçiler, uyumlu ve paylaşımcı kişiler

Venüsden olumsuz etki alan ülke, grup ve kişilerin Venüsden olumlu etki alan yada Venüsü sembolize eden ülke, grup, kişi ve konulara karşı dikkat etmeleri gerekebilir. Yukardaki tablodan mantıklı kombinasyonlar çoğaltılabilir.

*** Mars Transiti ***

09, 11 Ocak
Marsdan olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Marsı Balık, Boğa, İkizler, Yengeç, Başak, Akrep, Yay, Oğlak olanlar)
Işid, İran, Yemen, Belçika, Tayvan, Amerika, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Endonezya, Almanya, Fransa, Vatikan, İngiltere, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler, Ermenistan, Kanada, Ukrayna, KKTC, Panama, İtalya, Kırgızistan, Kuzey Kore, Azerbaycan, Türkmenistan, Arnavutluk, Japonya, Rusya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Bangladeş, Tunus, Venezuella / MHP, AKP, HDP / AB, BM, IMF, FED / DHKP-C, PYD, PKK / Meral Akşener, İngiltere Başbakanı Theresa May, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, İlker Başbuğ, Ahmet Davutoğlu, Edward Snowden, Belçika Başbakanı Charles Michel, AB Başkanı Donald Tusk, Ümit Özdağ, Devlet Bahçeli, Obama, Yunanistan Başbakanı Çipras, Amerikalı Savcı Preet Bharara, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Başbakan Binali Yıldırım, Sinan Ogan, Koray Aydın, Irak Başbakanı Haydar el-Abadi, Suriye Başkanı Esad, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Kıbrıs Rum Kesimi Başkanı Nikos Anastasiadis, IMF Başkanı Christine Lagarde, Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Rusya Başkanı Putin, İran Başkanı Hasan Ruhani, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kemal Kılıçdaroğlu, Ürdün Kralı 2.Abdullah / Galatasaray, Fenerbahçe / Türk Lirası

Marsı sembolize eden ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve/veya Marsı Koç olanlar)
Işid, İran, Bangladeş, Irak, Filistin, Lübnan, Venezuella, Filipinler / NATO, Şangay Beşlisi / DHKP-C / Selahattin Demirtaş, PYD Başkanı Salih Müslim / ABD Doları

Marsı sembolize eden konular
Asker, polis ve güvenlik birimleri, yeni başlangıç ve girişimler, enerjik, öncü ve cesur kişiler

Marsdan olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler Marsı sembolize eden ülke, grup, kişi ve konulardan son derece olumlu etkiler alabilirler. Yukardaki tablodan mantıklı kombinasyonlar çoğaltılabilir.

*** Jüpiter Transiti ***

09 Ocak
Jüpiterden olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Marsı Terazi, Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Yay, Oğlak, Kova olanlar)
Makedonya, Suriye, Türkiye, Brezilya, Irak, Filistin, Lübnan, Amerika, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Endonezya, Almanya, Fransa, Vatikan, İngiltere, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Çin, Suudi Arabistan, Rusya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Bangladeş, Tunus, Venezuella, Ekvador, Birleşik Rusya Partisi, Libya / CHP, AKP, HDP / PKK / NATO, Şangay Beşlisi, BM, IMF, FED / Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Rıza Zarrab, Papa Franciscus, FED Başkanı Janet Yellen, PYD Başkanı Salih Müslim, Ahmet Davutoğlu, Edward Snowden, Belçika Başbakanı Charles Michel, AB Başkanı Donald Tusk, Ümit Özdağ, Abdullah Öcalan, Can Dündar, Türkmenistan Başkanı Muhammedov, Donald Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu, Hillary Clinton, Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Rusya Başkanı Putin, İran Başkanı Hasan Ruhani,  Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kemal Kılıçdaroğlu, Ürdün Kralı 2.Abdullah, Selahattin Demirtaş, Fetullah Gülen, Julian Assange, Kuzey Kore Lideri Kim Jong, Avusturya Başbakanı Christian Kern / Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe / ABD Doları, Türk Lirası

10, 11, 12, 13, 14 Ocak
Jüpiterden olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Marsı Bütün burçlar bilhassa Yengeç, Aslan, Oğlak, Kova olanlar)
İngiltere, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Çin, Suudi Arabistan, Bangladeş, Tunus, Venezuella, Ekvador, Birleşik Rusya Partisi, Libya / CHP / BM, IMF, FED / Ümit Özdağ, Abdullah Öcalan, Can Dündar, Türkmenistan Başkanı Muhammedov, Donald Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu, Hillary Clinton, Kemal Kılıçdaroğlu, Ürdün Kralı 2.Abdullah, Selahattin Demirtaş, Fetullah Gülen, Julian Assange, Kuzey Kore Lideri Kim Jong, Avusturya Başbakanı Christian Kern / Fenerbahçe

Jüpiteri sembolize eden ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve/veya Marsı Yay olanlar)
Rusya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi / AKP, HDP / PKK / Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Rusya Başkanı Putin, İran Başkanı Hasan Ruhani, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev / Galatasaray / Türk Lirası

Jüpiteri sembolize eden konular
Yabancı ülke ve kültürler (kürt, alevi, vs), hukuk ve yasalar, yüksek öğrenimle, din, felsefe ve inançlarla ilgili konular, uzun yolculuklar, iyimser, cömert ve idealist kişiler

Jüpiterden olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler Jüpiteri sembolize eden ülke, grup, kişi ve konulardan son derece olumlu etkiler alabilirler. Yukardaki tablodan mantıklı kombinasyonlar çoğaltılabilir.

*** Uranüs Transiti ***

09, 10, 11, 12, 13, 14 Ocak
Uranüsden olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Marsı Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Terazi, Yay, Oğlak, Kova olanlar)
Irak, Filistin, Lübnan, Amerika, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Endonezya, Almanya, Fransa, Vatikan, İngiltere, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Çin, Suudi Arabistan, Makedonya, Suriye, Türkiye, Brezilya, Rusya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Bangladeş, Tunus, Venezuella, Ekvador, Birleşik Rusya Partisi, Libya / PKK / CHP, AKP, HDP / NATO, Şangay Beşlisi, BM, IMF, FED / PYD Başkanı Salih Müslim, Ahmet Davutoğlu, Edward Snowden, Belçika Başbakanı Charles Michel, AB Başkanı Donald Tusk, Ümit Özdağ, Abdullah Öcalan, Can Dündar, Türkmenistan Başkanı Muhammedov, Donald Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu, Hillary Clinton, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Rıza Zarrab, Papa Franciscus, FED Başkanı Janet Yellen, Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Rusya Başkanı Putin, İran Başkanı Hasan Ruhani,
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kemal Kılıçdaroğlu, Ürdün Kralı 2.Abdullah, Selahattin Demirtaş, Fetullah Gülen, Julian Assange, Kuzey Kore Lideri Kim Jong, Avusturya Başbakanı Christian Kern / ABD Doları, Türk Lirası / Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe

Uranüsü sembolize eden ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve/veya Marsı Kova olanlar)
Ekvador, Birleşik Rusya Partisi, Japonya, Yunanistan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Libya, Vatikan / MHP / Selahattin Demirtaş, Julian Assange, Kuzey Kore Lideri Kim Jong, Ürdün Kralı 2.Abdullah, Fetullah Gülen, Avusturya Başbakanı Christian Kern

Uranüsü sembolize eden konular
Özgürlükçü kişi ve gruplar, plan ve projeler, teknolojik konular, özgün, özgür ve bağımsız kişiler

Uranüsden olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler Uranüsü sembolize eden ülke, grup, kişi ve konulardan son derece olumlu etkiler alabilirler. Yukardaki tablodan mantıklı kombinasyonlar çoğaltılabilir.

*** Plüto Transiti ***

09, 10, 11, 12, 13, 14 Ocak
Plütondan olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler
(Natal Marsı Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Başak, Terazi, Akrep, Balık olanlar)
Bangladeş, Tunus, Venezuella, Irak, Filistin, Lübnan, Tayvan, İngiltere, Mısır, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Filipinler, Ermenistan, Kanada, Ukrayna, KKTC, Panama, İtalya, Kırgızistan, Makedonya, Suriye, Türkiye, Brezilya, Kuzey Kore, Azerbaycan, Türkmenistan, Arnavutluk, Japonya, Işid, İran, Yemen, Belçika / DHKP-C, PYD / MHP / NATO, Şangay Beşlisi, BM, IMF, FED, AB / Kemal Kılıçdaroğlu, Ürdün Kralı 2.Abdullah, PYD Başkanı Salih Müslim, Ümit Özdağ, Devlet Bahçeli, Obama, Yunanistan Başbakanı Çipras, Amerikalı Savcı Preet Bharara, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Rıza Zarrab, Papa Franciscus, FED Başkanı Janet Yellen, Başbakan Binali Yıldırım, Sinan Ogan, Koray Aydın, Irak Başbakanı Haydar el-Abadi, Suriye Başkanı Esad, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Kıbrıs Rum Kesimi Başkanı Nikos Anastasiadis, IMF Başkanı Christine Lagarde, Meral Akşener, İngiltere Başbakanı Theresa May, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, İlker Başbuğ / Fenerbahçe, Beşiktaş / ABD Doları

Plütonu sembolize eden ülke, grup ve kişiler
(Natal Güneş ve/veya Marsı Akrep olanlar)
Kuzey Kore, Azerbaycan, Filistin, Türkiye, Brezilya, KKTC, Türkmenistan, Arnavutluk, Japonya / MHP / AB, BM / Abdullah Gül, Başbakan Binali Yıldırım, Sinan Ogan, Koray Aydın, Irak Başbakanı Haydar el-Abadi, Suriye Başkanı Esad, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Kıbrıs Rum Kesimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Hillary Clinton, İran Başkanı Hasan Ruhani, IMF Başkanı Christine Lagarde

Plütonu sembolize eden konular
Gizli saklı işler, gizli örgütler, bankacılık konuları, ülkenin yer altı ve üstü kaynakları, güçlü, nüfuz edici ve eskimiş değerleri değiştirip dönüştüren kişiler

Plütondan olumlu etki alan ülke, grup ve kişiler Plütonu sembolize eden ülke, grup, kişi ve konulardan son derece olumlu etkiler alabilirler. Yukardaki tablodan mantıklı kombinasyonlar çoğaltılabilir.

09 - 15 Ocak 2017 Haftalık burç astroloji detay;

Aşağıda etkileri en çok hissedilecek transitler baz alınmıştır !

Olumsuz Transitler
Aslan, Yengeç, Oğlak, Kova burcunu kötü etkileyen transit: 13 Ocak Ay
13 Ocak Ay.ı sembolize eden Vatani konular, ülke güvenliği ve üretimle ilgili konular, aşırı duyarlı kişiler, dalgalanmalar Aslan, Yengeç, Oğlak, Kova burcunu sembolize eden şeyleri olumsuz etkileyebilir.

Yay, Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Terazi, Oğlak, Kova burcunu kötü etkileyen transit: 09, 10, 11, 12, 13, 14 Ocak Merkür
09, 10, 11, 12, 13, 14 Ocak Merkürü sembolize eden Her türlü iletişim, ticari konular, komşu ülkeler, Her türlü hizmetler (ulaşım, sağlık, eğitim), işçi ve çalışanlar, iletişimsiz, kurnaz ve hilekar kişiler
Yay, Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Terazi, Oğlak, Kova burcunu sembolize eden şeyleri olumsuz etkileyebilir.

Aslan, Kova burcunu kötü etkileyen transit: 12, 13, 14, 15 Ocak Güneş
12, 13, 14, 15 Ocak Güneşi sembolize eden Nüfuzlu ve tanınmış kişiler, gençler, spekülatif konular (Borsa, döviz, altın, vs), egoist ve baskın kişiler, organizasyonlar Aslan, Kova burcunu sembolize eden şeyleri olumsuz etkileyebilir.

İkizler, Yay burcunu kötü etkileyen transit: 15 Ocak Merkür
15 Ocak Merkürü sembolize eden Her türlü iletişim, ticari konular, komşu ülkeler, Her türlü hizmetler (ulaşım, sağlık, eğitim), işçi ve çalışanlar, iletişimsiz, kurnaz ve hilekar kişiler İkizler, Yay burcunu sembolize eden şeyleri olumsuz etkileyebilir.

Aslan, Kova burcunu kötü etkileyen transit: 09, 11 Ocak Venüs
09, 11 Ocak Venüsü sembolize eden Para konuları, ülkenin sahip olduğu mal-mülk ve topraklar, Sosyal ve siyasi konular, siyasetçiler, talepkar, ağırkanlı ve kararsız kişiler Aslan, Kova burcunu sembolize eden şeyleri olumsuz etkileyebilir.

Olumlu Transitler
Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Terazi, Yay, Oğlak, Kova burcunu iyi etkileyen transit: 09, 10, 11, 12, 13, 14 Ocak Uranüs
09, 10, 11, 12, 13, 14 Ocak Uranüsü sembolize eden Özgürlükçü kişi ve gruplar, plan ve projeler, teknolojik konular, özgün, özgür ve bağımsız kişiler Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Terazi, Yay, Oğlak, Kova burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir.

Yengeç, Koç, Boğa, Başak, Terazi, Akrep, Oğlak, Balık burcunu iyi etkileyen transit: 12 Ocak Ay
12 Ocak Ay.ı sembolize eden Vatani konular, ülke güvenliği ve üretimle ilgili konular, vatansever, duygulu, duyarlı ve üretken kişiler Yengeç, KOç, Boğa, Başak, Terazi, Akrep, Oğlak, Balık burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir.

Terazi, Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Yay, Oğlak, Kova burcunu iyi etkileyen transit: 09 Ocak Jüpiter
09 Ocak Jüpiteri sembolize eden Yabancı ülke ve kültürler (kürt, alevi, vs), hukuk ve yasalar, yüksek öğrenimle, din, felsefe ve inançlarla ilgili konular, uzun yolculuklar, iyimser, cömert ve idealist kişiler Terazi, Koç, İkizler, Yengeç, Aslan, Yay, Oğlak, Kova burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir.

Bütün burçlar bilhassa Yengeç, Aslan, Oğlak, Kova burcunu iyi etkileyen transit: 10, 11, 12, 13, 14 Ocak Jüpiter
10, 11, 12, 13, 14 Ocak Jüpiteri sembolize eden Yabancı ülke ve kültürler (kürt, alevi, vs), hukuk ve yasalar, yüksek öğrenimle, din, felsefe ve inançlarla ilgili konular, uzun yolculuklar, iyimser, cömert ve idealist kişiler Bütün burçlar bilhassa Yengeç, Aslan, Oğlak, Kova burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir.

Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Başak, Terazi, Akrep, Balık burcunu iyi etkileyen transit: 09, 11 Ocak Güneş
09, 11 Ocak Güneşi sembolize eden Nüfuzlu ve tanınmış kişiler, gençler, spekülatif konular (Borsa, döviz, altın, vs), lider, canlı ve yapıcı kişiler, organizasyonlar Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Başak, Terazi, Akrep, Balık burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir.

Oğlak, Koç, İkizler, Yengeç, Başak, Terazi, Yay, Balık burcunu iyi etkileyen transit: 12, 13, 14, 15 Ocak Güneş
12, 13, 14, 15 Ocak Güneşi sembolize eden Nüfuzlu ve tanınmış kişiler, gençler, spekülatif konular (Borsa, döviz, altın, vs), lider, canlı ve yapıcı kişiler, organizasyonlar Oğlak, Koç, İkizler, Yengeç, Başak, Terazi, Yay, Balık burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir.

Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Aslan, Terazi, Akrep, Kova burcunu iyi etkileyen transit: 15 Ocak Merkür
15 Ocak Merkürü sembolize eden Her türlü iletişim, ticari konular, komşu ülkeler, Her türlü hizmetler (ulaşım, sağlık, eğitim), işçi ve çalışanlar, bilgili, becerikli ve iletişimci kişiler Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Aslan, Terazi, Akrep, Kova burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir.

Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Başak, Terazi, Akrep, Balık burcunu iyi etkileyen transit: 09, 12, 13, 14, 15 Ocak Plüto
09, 12, 13, 14, 15 Ocak Plütonu sembolize eden Gizli saklı işler, gizli örgütler, bankacılık konuları, ülkenin yer altı ve üstü kaynakları, güçlü, nüfuz edici ve eskimiş değerleri değiştirip dönüştüren kişiler Oğlak, Koç, Boğa, Yengeç, Başak, Terazi, Akrep, Balık burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir.

Balık, Koç, İkizler, Yengeç, Başak, Terazi, Yay, Oğlak burcunu iyi etkileyen transit: 09, 11 Ocak Venüs
09, 11 Ocak Venüsü sembolize eden Para konuları, ülkenin sahip olduğu mal-mülk ve topraklar, Sosyal ve siyasi konular, siyasetçiler, uyumlu ve paylaşımcı kişiler Balık, Koç, İkizler, Yengeç, Başak, Terazi, Yay, Oğlak burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir.

Balık, Boğa, İkizler, Yengeç, Başak, Akrep, Yay, Oğlak burcunu iyi etkileyen transit: 09, 11 Ocak Mars
09, 11 Ocak Marsı sembolize eden Asker, polis ve güvenlik birimleri, yeni başlangıç ve girişimler, enerjik, öncü ve cesur kişiler Balık, Boğa, İkizler, Yengeç, Başak, Akrep, Yay, Oğlak burcunu sembolize eden şeyleri olumlu etkileyebilir.

Gezegenlerin akışı her ne kadar böyle olsa da biz insanlar akıl ve irademizle olayların akışını değiştirebiliriz işte bu yüzden "Tanrım bana değiştirebileceklerim için güç, değiştiremeyeceklerim için sabır ama en önemlisi ikisinin arsındaki farkı anlayabilmem için akıl ver." Çin tapınak yazısı. Gelecek bilinemez ama tahmin edilebilir.

Hiç yorum yok: