GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 12 Ocak 2017 Perşembe 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


Şeref

Posted: 11 Jan 2017 08:00 PM PST


Yakın geçmişte iki tip terör eylemi gördük:

1 - Kalabalık yerlerde halkın geneline yapılan kör şiddet. (IŞİD)

2 - Güvenlik güçlerine hedef gösterilerek yapılan şiddet (PKK)

Şimdi ilk kez bir yaşam tarzına karşı terör eylemi yapılıyor.

Bu, bildiğin bir iç savaş süreci.

Bugün bunu yapan taşeronlar, yarın bir camiyi de bombalayabilirler.

Tek bir amaçları var, bizi yıldırmak, bölmek, parçalamak.

Instagramda beni izleyen dindar bir kız: "Ha camiyi bombalamışsın, ha Reina`yı" yazmış.

Bir yanım bu mesajdaki büyüklüğe odaklanıp umutlu olmaya çalışıyor.

Bir yanımsa olağanüstü cehaletin, sapık dizilerle şişirilen holigan tipli gerzeklerin, yalanlarla beyni uyuşmuş milyonların kalabalığı içinde nefes alamıyor.

Yaşam tarzımıza sahip çıkalım. İçkimize sahip çıkalım. Meyhanelerimize sahip çıkalım. Birbirimize yoldaş olalım.

Öylesine söylediğimiz o söz hiç bu kadar anlamı ve gerekli olmamıştı:

"Şerefinize!"


Ateş İlyas Başsoy
www.ilyasbassoy.com

KEMALİST ÇİZGİ: BASIN AÇIKLAMASI “Arapçanın “kutsal bir dil” oldu...

Posted: 11 Jan 2017 08:22 AM PST

KEMALİST ÇİZGİ: BASIN AÇIKLAMASI "Arapçanın "kutsal bir dil" oldu...: BASIN AÇIKLAMASI "Arapçanın "kutsal bir dil" olduğu kuyruklu bir yalandır" Millî Eğitim Bakanlığı: İmam Hatip Liseleri ve Ortaok...

Sömestr (15 Tatil) na zaman başlıyor?

Posted: 11 Jan 2017 07:00 AM PST


2016-2017 eğitim öğretim yılında 15 tatil ne zaman sorusuna Milli Eğitim Bakanlığından açıklama geldi. Bu yıl 15 tatil 20 Ocak 2017 tarihinde başlayacak. Yoğun sınav maratonun ardından öğrenciler 15 tatili dört gözle bekliyor.

15 tatil ne zaman başlıyor? Öğrencilerin merakla beklediği 15 tatil için geri sayım başladı. 2016-2017 eğitim öğretim yılı için yarı yıl tatili 20 Ocak'ta başlayacak. Öğrenciler 6 Şubat'ta tekrar ders başı yapacaklar. 

Tatil tarihinin öncesinde ve sonrasında bulunan hafta sonlarını da tatil günleri içerisine eklersek çocuklar ve çocuklarıyla birlikte veliler tam tamına 16 gün boyunca tatil yapabilecekler. 15 tatilin bitmesi ile başlayacak olan 2016 / 2017 Eğitim ve Öğretim Yılının ikinci dönemi ise 6 Şubat Pazartesi günü başlayacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yapılan resmi açıklamaya göre ikinci dönemin son bulacağı tarih ise 9 Haziran 2017 Cuma günü olarak belirtilmiştir.

15 Tatil 30 Gün Olacak Mı?

Halk arasında yayılan bir söylenti sebebiyle kulaktan kulağa sürekli 15 tatilin 30 güne uzayacağı haberleri yayılmaktadır. Bu haberlerin doğruluk payı bulunmadığı gibi Milli Eğitim Bakanlığı'da sömestr tatilinin 30 gün olacağını hiçbir şekilde belirtmemiştir. Bu sebeple 15 tatilin 30 gün süreceği haberleri gerçeği yansıtmamaktadır.  

15 Tatil Nasıl Değerlendirilmelidir?

15 tatil diğer adıyla sömestr tatili yorucu bir okul döneminden sonra çocuklar için bir dinlenme dönemi olduğu gibi konu eksikliklerinin giderilmesi için de büyük bir fırsattır.

15 Tatil sürecinde öğrencilerin konu eksikliklerini giderebilmeleri ve anlamadıkları konuları tekrar etmeleri öğrenciler için oldukça faydalı olacak ve öğrencileri ikinci döneme hazır ve eksiksiz bir şekilde başlatmış olacaktır. Bu süreçte velilerin de çocuklarına yardımcı olmaları gerekmektedir. Bunun dışında çocukların söz varlığının gelişebilmesi ve daha pratik düşünebilmeleri, konuşma becerilerinin artması ve daha bir çok şey için bu süreç içerisinde bol bol Kitap okumaya teşvik edilmelidir. Kitap okumayı sevmeyen çocuklar için kitaplar sevdirilmeye çalışılmalı gerekirse birlikte okunmalı ve çocuklar kitap okumaya özendirilmelidir 15 tatil boyunca en az iki kitap bitirmeleri sağlanmalıdır. Kitap okumak çocukların bütün hayatını olumlu yönde etkileyecektir.

Bütün bunların dışında sömestr tatili süreci çocuğunuzla iletişiminizi kuvvetlendirmeniz, beraber vakit geçirebilmeniz için büyük bir fırsattır.

2017 yılının resmi tatil günleri ise şu şekildedir:

Yılbaşı: 1 Ocak 2017-Pazar

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı: 23 Nisan 2017- Pazar

Emek ve Dayanışma Günü: 1 Mayıs 2017- Pazartesi

Gençlik ve spor Bayramı: 19 Mayıs 2017- Cuma

Ramazan Bayramı: 25-26-27 Haziran 2017

15 Temmuz Şehitleri Anma Günü: 15 Temmuz 2017 Cumartesi

Zafer Bayramı: 30 Ağustos 2017- Çarşamba

Kurban Bayramı: 1-2-3-4 Eylül 2017

Cumhuriyet Bayramı: 29 Ekim 2017- Pazar

Bu zam, vatandaşın ekonomisini dikkate almadan yapılmıştır

Posted: 11 Jan 2017 06:30 AM PST


Akcagöz, "EPDK`nın yeni tarifesiyle dağıtım şirketlerine kaynak aktarımı yaratan büyük bir zam yürürlüğe konuldu. Bu zam, vatandaşın ekonomisini dikkate almadan yapılmıştır" dedi.

Samsun Elektrik Mühendisleri Odası'nın, EPDK ( Enerji Piyasası Denetleme Kurulu ) 'nın bu yılki tarife düzenlemeleriyle dağıtım şirketlerine yine kaynak aktarımları sağladığı yönündeki açıklamaları üzerine konuşan CHP Samsun İl Başkanı Av.Tufan Akcagöz, " Konutların faturasındaki enerji kalemi yüzde 3.1 azalmış, aksine dağıtım kalemi yüzde 6.3 oranında zamlandırılmış. Halktan kesilen vergiler üzerinden şirketlere ödenen genel aydınlatma tarifesine ise yüzde 21.3 ile çok yüksek bir oranda zam yapılmış. Yazıktır, günahtır. Bu uygulama, vatandaşlarımızın üzerine yıllık 192.5 milyon lira ek yük getiriyor. EPDK'nın, enerji bedelinin düştüğü ama dağıtım maliyetinin arttığı iddiası da gerçeği yansıtmıyor. " dedi.

1 Ocak 2017`den itibaren geçerli olmak üzere yapılan yüzde 6.3`lük zammın ne kadarının dağıtım şirketlerine, ne kadarının iletim hizmeti için TEİAŞ`a, ne kadarının kayıp ve kaçak kullanımına gideceğinin, EPDK`nın şeffaflığa aykırı uygulaması nedeniyle net olarak belli olmadığını söyleyen Tufan Akcagöz, "EPDK`nın yeni tarifesiyle dağıtım şirketlerine kaynak aktarımı yaratan büyük bir zam yürürlüğe konulmuştur.

Bu zam, vatandaşın ekonomisini dikkate almadan yapılan, holdingleri koruyan bir artış niteliğindedir. Öyle anlaşılıyor ki, reklam, danışmanlık, dava ve sosyal giderler gibi harcamalarını yurttaşların sırtına vurma olanağını getiren ve bu düzenlemelerini "şeffaflık" gerekçesiyle savunan EPDK, yeni yıl tarifesinde de yine kamu yararı yerine dağıtım şirketlerini himaye etmeyi tercih etmiştir. Yani, yine kamunun yararı, toplumun yararı hiçe sayılmaktadır.

EPDK, her tarife döneminde ne enerji maliyeti düşüşünü, ne de düştüğü söylenen kayıp ve kaçak oranlarına ilişkin indirimi faturalara yansıtmaktadır. Ülkemizde, sanayi kuruluşlarının da mağduriyetlerine sebebiyet veren, ciddi elektirik kesintileri yaşanmakta ve daha büyük kesintilerin tehdidi altındayız. Bu yağma düzeninden kurtulmanın tek yolu, sosyal demokrasiyi hakim kılmak, Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidar yapmaktır. " diye konuştu.

Özgür basın gerçeğe ayna tutar

Posted: 11 Jan 2017 06:00 AM PST


CHP Niğde Milletvekili Fethi Gürer, Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle TBMM'de yaptığı konuşmada basına uygulanan baskı ve basının sorunlarını dile getirdi.

Gürer, "Sözcü, Cumhuriyet, Birgün'e, Halk TV ve birkaç özgür haber veren televizyon habercilerine uygulanan baskılar, reklam ilanından mahrum bırakıp engellemeler, yayıncılara tehditler ayyuka çıkmıştır" dedi.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer "147 gazeteci tutuklanmıştır. 9 bini aşkın gazeteci işsizdir. Cumhuriyet gazetesi yazarları ve son olarak Ahmet Şık'ın tutuklanması, sürecin hangi boyuta erdirildiğinin göstergesidir" diye devam etti.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer şöyle konuştu:" Çalışan Gazeteciler Günü 10 Ocak 1961 tarihinde kabul edilen 212 sayılı Yasa'yla sağlanan haklar için bugün kutlanıyor. Ama bugün de kutlama yapılacak durum yok.

AKP Hükûmetlerinin basına uyguladığı baskı, sindirme ve susturma süreci devam etmektedir. 147 gazeteci tutuklanmıştır. 9 bini aşkın gazeteci işsizdir. Cumhuriyet gazetesi yazarları ve son olarak Ahmet Şık'ın tutuklanması, sürecin hangi boyuta erdirildiğinin göstergesidir. Sözcü, Cumhuriyet, Birgün'e, Halk TV ve birkaç özgür haber veren televizyon habercilerine uygulanan baskılar, reklam ilanından mahrum bırakıp engellemeler, yayıncılara tehditler ayyuka çıkmıştır.

Namuslu, dürüst gazeteciler zor koşullarda görev yapabilmektedir. Ya, yerel basın? Onlar da ağır koşullar içindedir. Basın çalışanlarının sendikal hareketleri de engellenmiştir, yok edilmiştir. Mevcut da görev yapan gazeteciler ise çalışma yeri, zamanı belli olmayan, tatil hakkı sınırlı, yıpranan ve yıpratılan koşullarda çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Basın özgür değilse orada sorunlar artar, çözümsüzlükler doğar. Özgür basın gerçeğe ayna tutar. Özgür basın susturulamaz, susturulmamalıdır.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 96 bin 68 öğretmene daha ihtiyaç duyulduğunu bildirdi

Posted: 11 Jan 2017 02:55 AM PST


Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, ülke genelindeki 832 bin 26 öğretmen bulunduğunu, 96 bin 68 öğretmene daha ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.

CHP Edirne Milletvekili Erdin Bircan'ın öğretmen açığıyla ilgili yazılı soru önergesine yanıt veren Yılmaz, eğitim kurumlarındaki öğretmen ihtiyacının, bütçe kanunlarının verdiği yetkinin yanında Bakanlar Kurulunca tahsis edilen ve Maliye Bakanlığınca kullanım izni verilen kadro sınırlılığında karşılanabildiğini anımsattı.

Tahsis edilen kadroların, illerin öğretmen ihtiyacı yüzdelik oranları dikkate alınarak il milli eğitim müdürlüklerine dağıtıldığını belirten Yılmaz, il milli eğitim müdürlüklerince atama yapılacak alanlar ile bu alanlara atanacakların istihdam edileceği eğitim kurumlarının belirlendiğini belirtti.

Yılmaz, belirlenen bu eğitim kurumlarına, ilgili yönetmelikler ve KHK çerçevesinde yapılan duyurular doğrultusunda, başvuruları kabul edilen adaylar arasından tercihleri ve KPSS puan üstünlüğü esas alınarak atamalar yapıldığını, bu atamalarla eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacının karşılandığını ifade etti.

İsmet Yılmaz, şunları kaydetti:

"Diğer taraftan öğretmen ihtiyacının karşılanamadığı eğitim kurumlarında eğitim öğretimin aksatılmadan sürdürülebilmesi bakımından, valiliklerce ilgili mevzuatı çerçevesinde ve öncelikle öğretmen olma şartlarını taşıyanlar arasından ders ücreti karşılığında görevlendirmeler yapılmaktadır.

Bakanlığımızca 10 Ekim 2016 tarihinde sözleşmeli pozisyona 18 bin 506 öğretmenin ataması yapılmıştır. Bakanlığımızın 9 Kasım 2016 tarihli MEBBİS verilerine göre ülke genelindeki mevcut öğretmen sayısı 832 bin 26, net öğretmen ihtiyacı ise 96 bin 68'dir."

Gaziantep Saldırısıyla İlgili Hükümetten Açıklama: İzmir Saldırısına Benziyor

Posted: 11 Jan 2017 02:54 AM PST

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Gaziantep'teki saldırının İzmir'deki saldırıya benzediğini söyledi. Terör örgütlerinin aynı merkezin yan kolları gibi çalıştığını ifade etti.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Gaziantep'teki olayın, İzmir'deki olaya benzer olduğunun anlaşıldığını belirterek, Türkiye'de terör örgütleri arasında hiçbir fark kalmadığını, aynı ofisin şubeleri, aynı merkezin yan kolları gibi çalıştığını söyledi.


Gaziantep'te Emniyete girmeye çalışan saldırganın babası konuştu

Gaziantep'te elinde silahla emniyete girmek isterken çatışmada öldürülen saldırgan Müslüm K.'nin babası konuştu. Terör ve istihbarat birimleri ise etkisiz hale getirilen saldırganın çevresi ve irtibatlı olduğu kişileri mercek altına aldı ve terör örgütleriyle bağlantısı olup olmadığını araştırmaya başladı.

Gaziantep'te dün elinde silahla emniyete girmeye çalışan ve çatışmada öldürülen saldırgan Müslüm K.'nin (22) cenazesi olayın ardından otopsi işlemleri için Gaziantep Adli Tıp Kurumu'na kaldırılmıştı. Otopsi işlemleri süren Müslüm K.'nin cenazesi, işlemlerin ardından ailesine teslim edilecek.

'TEDAVİ GÖRMÜŞTÜ? NEDEN YAPTI ANLAMIYORUM'

İHA'nın haberine göre saldırganın cenazesini almaya Adli Tıp Kurumu'na gelen baba M.K. "Oğlumun psikolojik sorunları vardı. Gaziantep'te de farklı illerde de tedavi görmüştü. Ben oğlumun terör örgütleri ile bağlantısı olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir şeyi neden yaptı anlamıyorum" diye konuştu. Öte yandan, şahsın 10 kardeşinin bulunduğu ve 5 yıllık evli olduğu öğrenildi.

Müslüm K.'nin babası ile birlikte Adli Tıp Kurumu'na gelen annesi ve eşi gözyaşı döktü.

TERÖR ŞÜPHESİ...

Emniyete saldırı girişiminin terör bağlantısı ile ilgili soruşturma sürüyor. DHA'nın dün akşam geçtiği haberde saldırganın akli dengesinin yerinde olmadığı iddiasına yer verilmişti. Haberde saldırganın özellikle terör örgütleri tarafından kullanılmış olabileceği şüphesinin değerlendirildiği belirtilmişti.

MİT TIR'ları davasında Enis Berberoğlu’na müebbet hapsi istendi

Posted: 11 Jan 2017 02:52 AM PST


MİT Tırları görüntülerinin yayınlanması davasında mütalaa açıklandı. Savcı, CHP'li milletvekili Enis Berberoğlu'nun "gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan müebbet ve "örgüt üyeliği" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapsini istedi.

Eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve CHP'li Milletvekili Enis Berberoğlu'nun yargılandığı MİT tırları görüntülerinin yayınlanması davasında mütalaa açıklandı. Savcı, Berberoğlu'nun "gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" ve "örgüte üye olmaksızın yardım etmek" suçundan müebbet ve 15 yıla kadar, Dündar ve Gül'ün ise "örgüte üye olmaksızın yardım etmek" suçundan 15 yıla kadar hapsini istedi.

MİT tırlarının durdurulmasıyla ilgili görüntülerin yayınlanmasına ilişkin eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve CHP'li Milletvekili Enis Berberoğlu'nun yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde kapalı oturumda görülen duruşmada sanıklar Enis Berberoğlu ve Erdem Gül hazır bulunurken, sanık Can Dündar duruşmaya katılmadı. Duruşmanın başlamasının ardından esas hakkındaki mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, Enis Berberoğlu hakkında "örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek" ve "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk yoluyla açıklamak" suçlarından müebbet ve 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istedi. Savcı, Dündar ve Gül'ün ise "örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapislerini talep etti.

Soner Yalçın hakkında zorla getirme kararı

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, taraflara mütalaaya ilişkin savunmalarını hazırlamaları için süre verdi. Bir önceki duruşmada tanık olarak dinlenmek üzere çağrılan ancak duruşmaya gelmeyen gazeteci Soner Yalçın hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasına hükmeden mahkeme, duruşmayı 1 Mart 2017 tarihine erteledi.

Erdem Gül: "Üye olduğumuz tek örgüt gazetecilik örgütü"

Erdem Gül ve Enis Berberoğlu, duruşmanın ardından İstanbul Adalet Sarayı'nın önündeki meydanda basın açıklaması yaptı. "Adaletin hızlı olmasını hepimiz isteriz" diyen Erdem Gül, "Fakat biz bu sabah duruşmaya geldiğimizde savcının apar topar cezalandırılmamızı talep ettiğini gördük. Cezalandırılmamız istenen iddia, bizim bir silahlı örgüte üye olmaksızın yardım etmek suçlaması. Bunun dosyadaki delili sadece haber, yani gazetecilik faaliyeti. Evet söylüyorum; biz bir örgütün üyesi olabiliriz, üyesi olduğumuz bu örgüt gazetecilik örgütüdür. Gazeteciler adliyeden ve cezaevlerinden bir an önce çıkarılsın, bu gerçeküstü oyun son bulsun" dedi.

Berberoğlu: "Şaka mı yapıyorsunuz ya siz?"

CHP'li vekil sanık Enis Berberoğlu ise, "Ben bir gözlemci olarak başladım bu sürece, sanık olarak Can Dündar ve Erdem Gül ile yargılanıyoruz. İlk duruşmamla ikinci duruşmam arasındaki 55 gün içinde 3 kişilik mahkeme heyetinin başkan dahil tamamı değişti. Başka bir şey söylememe gerek var mı bilmiyorum. Bu sabah geldiğimizde savcı mütalaasını okumaya dahi tenezzül etmedi. Bu mahkeme heyetinden başka bir şey beklemenin de alemi yoktu. Meclise gönderilen fezleke ile şu an benim yargılandığım madde değişti. İki duruşma arasında bir mahkeme heyetinin tamamını değiştirip, kendi çağırdığı tanığı dinlemeye gerek duymadan, savunmanın topladığı delilleri dinlemeye tenezzül etmeden müebbetle yargılamak üzere bir mütalaa yazan hukuk sistemine dünyanın neresinde ne denir? Bu bir medya davasıdır arkadaşlar. Ne casusluluğu, ne silahlı örgütü? Şaka mı yapıyorsunuz ya siz? Direkt bizim Silivri'de koğuşumuzu hazırlasınlar, oraya gidelim. Ben bedel ödemekten kaçıyor değilim, öyle olsa burada bulunmam zaten. Şimdi ben asıl işimi yapmaya gidiyorum" ifadelerini kullandı.

Enis Berberoğlu'nun 30 yıla kadar hapsi isteniyordu

MİT tırları görüntülerini Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a verdiği iddia edilen CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında "siyasal veya askeri casusluk" ve "örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlanmıştı. Savcılık, iddianamenin İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen MİT tırları dava dosyasıyla birleştirilmesini talep etmişti. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül, MİT tırlarına ait görüntülerin yayınlanmasına ilişkin yargılandıkları davada "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan mahkum edilmişti. Dündar'ı 5 yıl 10 ay hapse çarptıran mahkeme, Gül'e ise 5 yıl hapis cezası vermişti. FETÖ/PDY örgütünün varlığı yönünde henüz bir yargı hükmü olmadığını belirten mahkeme, varlığı yönünde henüz kesin bir yargı hükmü olamayan örgüte yardım şeklinde yüklenen suçtan da herhangi bir hüküm kurulamayacağını belirterek, "silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım" suçundan açılan davanın ayrılmasına karar vermişti. İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Eylül 2016 tarihinde görülen duruşmada Enis Berberoğlu hakkındaki dava dosyasının Can Dündar ve Erdem Gül'ün dava dosyasıyla birleştirilmesine karar vermişti. 

Davos'a hangi AKP'liler gidiyor?

Posted: 11 Jan 2017 02:43 AM PST


Davos'a AKP'den bu yıl Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi katılacak.

Dünya Ekonomik Forumu'nun Davos toplantısına Türkiye'den katılacak isimler belli oldu.

Türkiye'den üst düzey yetkili olarak toplantıya Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci katılacak.

Davos toplantısı Erdoğan'ın "one minute" ve "daha da gelmem" sözleriyle hafızalara kazınmıştı.

AKP ilk oylamadaki tavrını sürdürürse teklifin iptali gündeme gelebilir

Posted: 11 Jan 2017 02:42 AM PST


Başkanlık adı altında tek adam rejimine geçişin öngörüldüğü anayasa değişikliğine ilişkin oylamalarda açık oy kullanılması ile ilgili tartışmalar sürüyor.

 Anayasa Mahkemesi, CHP'nin 2010'da oy gizliliğini ihlal gerekçesiyle yaptığı başvuruya yanıtında, "Anayasaya uygun geçerli bir kabul çoğunluğu ancak anayasaya uygun bir oylamayla oluşabilir" ifadesini kullanmıştı. AKP ilk oylamadaki tavrını sürdürürse teklifin iptali gündeme gelebilir.
Başkanlık adı altında tek adam rejimine geçişin öngörüldüğü anayasa değişikliğine ilişkin oylamalarda açık oy kullanılması ile ilgili tartışmalar sürerken Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) 2010 yılındaki kararı, özellikle ikinci turda yapılacak bir açık oylamanın oylama sonucunu etkilediğinin ispatlanması halinde değişikliği iptal edebileceğini gösteriyor.

CHP, 2010'da yapılan anayasa değişikliklerinin iptal edilmesi talebiyle AYM'ye başvururken en önemli argümanlarından biri de Meclis Genel Kurulu'nda yapılan oylamanın usulsüzlüğü idi. CHP'nin değişiklik teklifinin TBMM'de oylanma biçimi yönünden anayasaya aykırılığı iddiasının temel dayanağı açık oylama idi.

CHP'nin dava dilekçesinde teklifin görüşülmesi ve oylanması sırasında çeşitli şekillerde oy gizliliğinin ihlal edildiği belirtilerek "Bazı vekillerin diğerlerinin oy pulunu gördüğü, oy zarfını denetlediği, oy kabinine birlikte girdiği" anlatılmıştı. Dilekçede oy gizliliğinin sağlanması için önlem alınması gerektiği muhalefet partilerinin milletvekilleri ve grup başkanvekillerince sıklıkla dile getirilmesine, rağmen TBMM Başkanlığı'nca herhangi bir önlem alınmadığı, bu nedenle anayasanın 175. maddesinin ihlal edildiği savunuldu. CHP bu gerekçeyle bu tür aykırılıkların 1. tur oylamalarda söz konusu olsa bile, kanunun tümünü geçersiz kılacağını ileri sürdü.

AYM verdiği kararda ise anayasanın 148. maddesinde, anayasa değişikliklerinde AYM'ye tanınan denetim yetkisinin, "teklif ve oylama çoğunluğu ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartlarına uyulup uyulmadığı hususları" ile sınırlandırıldığını hatırlattı. Kararda, anayasanın 175. maddesinde anayasa değişikliğine ilişkin oylamaların gizli yapılmasının öngörüldüğü de vurgulanarak "anayasaya uygun geçerli bir kabul çoğunluğu ancak anayasaya uygun bir oylamayla oluşabilir" ifadesini kullandı. Böylece AYM, Anayasa'ya uygun olmayan bir oylamayı denetleme yetkisinin olduğunu belirtmiş oldu.

Ancak AYM, CHP'nin usulsüz oylama iddiasını yerinde bulmayarak reddetti. Ret kararında şöyle denildi: "Dava dilekçesinde ileri sürülen hususların oylamanın sonucunu etkileyecek nitelikte olduğunu ispatlayacak açık ve yeterli delil bulunmadığı gibi bu usulsüzlük iddialarının oylama çoğunluğunun sağlanıp sağlanmadığı konusunda dikkate alınması gereken ikinci tur oylamalarda gerçekleştiği de belirlenemediğinden oylamanın anayasaya aykırı bir şekilde yapıldığı söylenemez."
Buna göre AYM, 2. tur oylamada açık oylama yoluyla oylama sonucunu etkileyen açık bir usulsüzlüğün yapıldığının ispatlanması halinde ret kararı verebilecek.

MHP'ye 50 bin kadro verildiği konuşuluyor

Posted: 11 Jan 2017 02:40 AM PST


CHP'li Budak: MHP'ye 50 bin kadro verildiği konuşuluyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, TBMM'de cep telefonundan yaptığı canlı yayınla, Ak Parti ile MHP arasında anayasa tekliflerinin meclisten geçirilmesi için 50 bin kadro verildiğinin kulislerde konuşulduğunu söyledi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun anayasa değişikliğiyle ilgili öneri paketini ele alacağı yoğun maraton devam ediyor. Anayasa değişikliği teklifindeki maddelerin TBMM'de görüşülmesine ilişkin ilk teklif pazartesi günü yapılan oylamada 134 'Ret' oyuna karşı 338 'Evet' oyu ile kabul edildi.

Geç saatlere kadar devam eden görüşmelerde bazı milletvekilleri Meclis'te yaşananları ve kürsü konuşmalarını cep telefonu aracılığıyla sosyal medya üzerinden canlı yayınladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak da meclisten saat 02.30'da canlı yayın yaparak görüşlerini takipçileri ile paylaştı.

'YETKİLERİ ELİNE ALAN HİTLER OLUR, MUSSOLİNİ OLUR'
Hali hazırda 550 olan milletvekili sayısının 600'e çıkarılmasıyla ilgili ikinci teklife geçildiğini de aktaran Budak, kürsüde konuşan bir MHP milletvekilinin tekliflerle ilgili konuşmasını işaret ederek 'Hikaye' anlattığını söyledi. İkinci teklife Ak Parti ve MHP'nin tamamının 'Evet' oyu vereceğini belirten Budak, CHP olarak teklif maddelerinin hiç birine 'Evet' oyu vermeyeceklerini söyledi. Maddelerin hiçbirinin demokratik olmadığını ifade eden Budak, "Bu bir Cumhuriyeti yıkım projesidir. Bu maddelerin hiçbirisi Cumhuriyet'le örtüşmüyor. Burada tek adamın iki dudağına bütün devleti teslim ediyorlar. Şu anda MHP hikaye anlatıyor. Bu yetkileri eline kim alırsa diktatör olur, Hitler olur, Mussolini olur" dedi.

AKP'DEN MHP'YE KADRO SÖZÜ İDDİASI
Budak, kulislerde konuşulduğunu öne sürdüğü bir iddiayı da dile getirdi. Ak Parti ile MHP arasında geçen bir pazarlık sonucu 550 milletvekili sayısının 600'e çıkarıldığını belirten Budak, "Eğer teklifler meclisten geçerse aynı zamanda referandumdan da geçerse MHP'ye 50 bin kadro verilmiş. Zaten şu anda kadrolar verilmeye başlanmış. Bunlar kulislerde konuşulanlar. Bir sonraki aşamada, eğer geçerse referandumdan sonra tekrar bir seçim isteyebilirler. Bu seçimde MHP'ye 60 milletvekili sözü verilmiş. MHP kendini kapatıp AKP ile seçime giriyor ve 60 milletvekili oradan gösteriliyor" diye konuştu.

Dylann Roof idam edilecek

Posted: 11 Jan 2017 01:27 AM PST


ABD'de genel olarak Afrika asıllı Amerikalıların gittiği tarihi bir kiliseye gerçekleştirdiği silahlı saldırıda 9 kişiyi öldüren Dylann Roof ölüm cezasına çarptırıldı.

ABD'nin Güney Carolina eyaletine bağlı Charleston kentinde genel olarak Afrika asıllı Amerikalıların gittiği tarihi bir kiliseye gerçekleştirdiği silahlı saldırıda 9 kişiyi öldüren Dylann Roof ölüm cezasına çarptırıldı.

Bugün yapılan mahkemede, 9'u beyaz, 3'ü de Afrika asıllı Amerikalıdan oluşan 12 kişilik jüri, üç saat süren tartışmanın ardından Dylann Roof' hakkında ölüm cezası kararına vardıklarını açıkladı. Dylann Roof, 17 Haziran 2015'te gerçekleştirdiği silahlı saldırıda "Kadınlarımıza tecavüz ediyorsunuz, ülkemizi elimizden alıyorsunuz, defolun gidin" diye bağırdıktan sonra silahını çekerek 9 kişiyi öldürmüştü.

Nefret suçu işlediği belirtilen Dylann Roof'a, babasının Nisan ayında 21. doğum günü için 45 kalibrelik bir silah hediye ettiği, Roof'un saldırıyı bu silahla gerçekleştirdiği de polisin verdiği bilgiler arasında yer almıştı. Saldırıdan sonra kaçmayı başaran ve Charleston'dan 400 kilometre uzakta, bir trafik kontrolü sırasında yakalanan Dylann Roof'un, saldırıya geçmeden önce olayı gerçekleştirdiği kilisede yaklaşık bir saat, çevresindeki siyahi Amerikalılarla birlikte dua ettiğini belirtilmişti.

Öte yandan Roof'un Facebook profilinde de ırkçı logoların bulunduğu bir fotoğraf ortaya çıkmış, giydiği ceketin üzerinde Güney Afrika'daki ırkçı rejimin bayrağının bulunduğu armalar yer almıştı.

İzmir Adliye saldırısını PKK'nın yan örgütü TAK üstlendi

Posted: 11 Jan 2017 01:25 AM PST


İzmir'deki terör saldırısını PKK'nın yan örgütü TAK üstlendi.

İzmir Adliyesi'ne yönelik 5 Ocak'ta gerçekleştirilen terör saldırısını PKK'nın yan örgütü TAK üstlendi.

Örgüt, öldürülen militanlarının adlarını ise 1987 doğumlu Mustafa Çoban ve 1991 doğumlu  Enes Yıldırım olarak açıkladı. Militanların kod adlarının "Zerdeşt Rüstem Erdal " ve  "Pirdoğan Ararat" olması da dikkat çekti.

PKK'nın yan örgütü TAK'ın saldırısında Polis Memuru Fethi Sekin ve Adliye çalışanı Musa Can şehit olmuştu.

AİHM, kızlarını okuldaki zorunlu yüzme dersine göndermeyenlere kesilen para cezasını haklı buldu

Posted: 11 Jan 2017 01:23 AM PST


AİHM, kız çocuklarını karma yüzme derslerine "dini inançlarına aykırı olduğu" gerekçesiyle göndermeyen aileye kesilen para cezasını haklı buldu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İsviçreli Türk ailenin yedi ve dokuz yaşlarındaki kızlarını okuldaki zorunlu yüzme dersine göndermedikleri için İsviçre mahkemelerinin verdiği para cezası kararının kaldırılması için yaptıkları başvuruyu karara bağladı. AİHM, Basel kenti makamlarının verdiği cezanın, kız çocuklarının vicdan ve din özgürlüğünü ihlal etmediği sonucuna vardı. Karar tepki gösteren AKP'li Mustafa Yeneroğlu, bunun din özgürlüğüne müdahale olduğunu iddia etti.

İsviçre vatandaşı Müslüman Türk aile, 2010 yılında kız çocuklarını zorunlu yüzme dersine göndermedikleri için Basel yetkili makamlarınca verilen 1.400 İsviçre Frankı tutarındaki para cezasına Basel İdare Mahkemesi'nde itiraz etmiş, itirazlarının kabul edilmemesi üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmuşlardı.

Türk aile AİHM'ye yaptıkları başvuruda, yedi ve dokuz yaşlarındaki kız çocuklarının karma yüzme derslerine göndermenin dini inançlarına aykırı olduğunu, cezalandırılmalarının Avrupa Konvensiyonu'nun insan hakları ve din özgürlüğünü belirleyen 9. maddesine aykırılığını savunmuşlardı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, zorunlu yüzme derslerinin müfredatın bir parçası olduğuna ve derslere katılma şartının yasal dayanaklara dayandığına hükmetti.

AKP'Lİ YENEROĞLU: "DİN ÖZGÜRLÜĞÜNE MÜDAHALE"

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AKP Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, verilenn bu kararı eleştirdi. Bu durumun din özgürlüğüne müdahale olduğunu ifade eden Yeneroğlu, açıklamasında şunları söyledi:

 "İsviçre'de Müslüman iki aile dinî inançlarına aykırı olduğu gerekçesiyle kızlarını zorunlu karışık yüzme dersine göndermeyi reddetti ve bunun karşılığında para cezasına çarptırıldılar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bugün davalıların dini inançlarını sergileme hakkının ihlal edildiğini, bunun din özgürlüğüne müdahale olduğunu, ancak müdahalenin yasalar tarafından öngörülüp meşru bir amaca dayandığını belirterek ihlal iddiasını reddetti. AİHM kararı son yıllarda sağ popülizm ve terör atmosferinde Avrupa'da özellikle Müslümanlar bağlamında gelişen, entegrasyonu anayasal bir değermiş gibi görüp onu din özgürlüğü ile mukayese edebilen ve hatta bazen de önceleyen bir yaklaşıma onay vermektedir."

ABD'ni Gülen'in iadesi için Adil Öksüz’ün yakalanmasını şart koştuğu iddia edildi

Posted: 11 Jan 2017 01:20 AM PST


15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen'in iadesi için ABD Adalet Bakanlığı'nın Türk büyükelçilik yetkililerine, firari TSK imamı Adil Öksüz'ün yakalanmasını şart koştuğu iddia edildi.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen'in iadesi için ABD Adalet Bakanlığı'nın Türk büyükelçilik yetkililerine, firari TSK imamı Adil Öksüz'ün yakalanmasını şart koştuğu iddia edildi.

Karar gazetesinden Erol Metin'in haberine göre, Bakan Bozdağ ve beraberindeki heyete de "Adil Öksüz, talimatı Gülen verdi derse iade kolaylaşır" denildi.

ABD'nin, Fetullah Gülen'i Türkiye'ye iade etmek için darbe girişiminin kilit ismi, TSK imamı Adil Öksüz'ün yakalanmasını şart koştuğu iddia edildi.

Türkiye'nin Gülen'e ilişkin gönderdiği iade dosyalarını ve geçici tutuklama talebiyle ilgili dosyayı 'eksiklik içerdiği' gerekçesiyle Pensilvanya'daki yargı makamlarına intikal ettirmeyen ABD Adalet Bakanlığı görevlilerinin, süreci takip eden Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği yetkililerine "15 Temmuz darbe girişiminin kilit ismi Adil Öksüz yakalanıp, darbe talimatını bizzat Fetullah Gülen'den aldığını itiraf ederse süreç hızlanır" dediği belirtildi.

Karar gazetesinin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'la birlikte ABD'ye giden heyetteki kaynaklara dayandırdığı habere göre, bu şart Türk büyükelçiliği yetkileri tarafından heyete aktarıldı. ABD Adalet Bakanlığı'nün Adil Öksüz'ün iade için koşul olarak öne sürmesi, heyette de şaşkınlığa neden oldu.

ANKARA TRUMP'I BEKLİYOR

Gülen'in iadesi konusunda Obama yönetiminden ümidini kesen Türkiye, seçimleri kazanan Donald Trump'ın 20 Ocak'ta başkanlık koltuğuna oturmasını bekliyor. Ankara'da, Trump'ın gelişiyle Gülen'e ilişkin sürecin hızlanacağı beklentisi hakim. ABD'deki yargı prosedürüne göre suçluların iadesi talebi, öncelikle Dışişleri Bakanlığı'nda bir ön incelemeden geçiriliyor. Daha sonra dosya Adalet Bakanlığı'na gönderiliyor.

ABD Adalet Bakanlığı'nın toplanan delil ve dosyaları, iadesi istenen kişinin ikamet ettiği yerdeki federal savcılığa göndermesi gerekiyor. Federal savcılık da gerekli incelemelerin ardından dava açıyor. İade ve geçici tutuklama talepleri, davaya bakan yerel mahkemece karara bağlanıyor.

Kim Milyoner Olmak İster sunuculuk görevini Murat Yıldırım'a devredecek

Posted: 11 Jan 2017 01:16 AM PST


'Kim Milyoner Olmak îster?'de sürpriz görev değişimi! Kenan Işık'ın geçirdiği kaza sonrası sunuculuk görevini üstlenen Selçuk Yöntem bayrağı Murat Yıldırım'a devredecek.

'Kim Milyoner Olmak îster?'de, Kenan Işık'ın geçirdiği kaza sonrası sağlık bayrağı usta oyuncu Selçuk Yöntem devralmıştı. Mevlüt Tezel bugünkü köşesinde Murat Yıldırım'ın Milyoner'in yeni sunucusu olacağını açıkladı.

İlte Tezel'in o yazısı:

ATV'nin fenomen yarışma programı Kim Milyoner Olmak İster?'in başarılı sunucusu Selçuk Yöntem, bayrağı son dönemin gözde oyuncusu Murat Yıldırım'a teslim etmeye hazırlanıyor.

Dile kolay 2000 yılından beri ekranlarda...
Adı önce 'Kim 500 Milyar İster?'di, Kenan Işık'ın efsane sunumuyla hep en çok izlenen bilgi yarışması programı oldu. Daha sonra adı 'Kim Milyoner Olmak İster?' oldu.
2011 yılından beri de atv'de yayınlanıyor.
Işık'ın yaşadığı trajik sağlık sorunu sonrası bayrağı usta oyuncu Selçuk Yöntem devralmıştı.
Tıpkı Işık gibi babacan, sevecen tavrı, esprileri ve etkileyici ses tonuyla Yöntem, 'Kim Milyoner Olmak İster?'i hep en çok izlenen programlar arasına soktu.
Günümüzde kültürsanat programları bile büyük kanallarda kolay kolay yer bulamazken, atv gibi reyting yarışının tam ortasında yer alan bir kanalda bu efsane bilgi yarışması, dizilerle yarışacak reytinglere ulaştı.
İzleyiciler kimi zaman profesörlerin ilk soruda elenmesine şaşırdı, en kolay soruya verilen komik cevaplara güldü, kimi zaman da zeka küpü yarışmacıların başarılarıyla gururlandı. Ve en önemlisi, keyifli vakit geçirirlerken bilgilendiler.
Şimdi değişim zamanı!
Selçuk Yöntem; Işık'tan aldığı bayrağı, başarıyla taşıyarak ünlü oyuncu Murat Yıldırım'a devrediyor.
Yıldırım, tıpkı Yöntem gibi milyonlarca hayranı olan bir oyuncu, ses tonu iyi ve karizmatik bir duruşa sahip. Eminim o da Yöntem gibi bu bayrağı başarıyla taşıyacak, gençlerin 'Kim Milyoner Olmak İster?'e ilgisini daha da artıracak.
Teşekkürler Selçuk Yöntem, yolun açık olsun Murat Yıldırım.

'Reina canisi Abdulgadir Masharipov polisten yine kurtuldu' iddiası

Posted: 11 Jan 2017 01:08 AM PST


 İstanbul'da 2 Ocak Pazartesi'yi 3 Ocak Salı'ya bağlayan gece, Bakırköy Ekrem Kurt Bulvarı'nda rutin uygulama yapan trafik polisleri, içinde 3 kişi bulunan beyaz renkli Toyota Auris marka aracı trafik kontrolü için durdurdu.

Sürücüden ehliyet ve ruhsat isteyen polis, arka koltukta oturan kişiyi Reina'yı kana bulayan Abdulgadir Masharipov'a benzettiği için kimlik istedi. Tam bu sırada sürücü gaza bastı ve araç bulvardan D-100 Karayolu istikametine yöneldikten sonra Topkapı yönüne ilerlemeye başladı.

ARAÇ BEYOĞLU'NDA BULUNDU

Şüpheli aracın peşine polis aracı takıldı. Kovalamaca sırasında şüpheli aracın arka koltuğunda oturan kişi tarafından 2 el ateş edildi.

Ateş sonucu polis aracının lastiği patladı ve kovalamaca sona erdi. Bölgede çalışmalarına devam eden ekipler, aracı Beyoğlu Piyalepaşa Mahallesi'nde bir ara sokağa park edilmiş halde buldu.

ARAÇ ÇALINTI, PLAKA İKİZ

Olayla ilgili Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve Asayiş Şube Müdürlüğü soruşturma başlattı. Terk edilmiş aracın şasi numarasıyla yapılan incelemede çalıntı olduğu, sahibinin kaskodan parasını bile aldığı belirlendi.

Çalıntı aracın üzerindeki plakanınsa yine beyaz renkli bir Toyota Auris'e ait ikiz plaka olduğu, böylece trafikte rahatça dolaştığı ortaya çıktı. Olayla ilgili önceki gün operasyon başlatıldı.

Birkaç adrese baskın düzenlendi. Baskınlarda Reina saldırganı Masharipov bulunamadı ancak trafik kontrolü sırasında araçta olan kişilerden biri gözaltına alındı.

Şüpheli, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde sorguya alındı. Polisin aldığı ilk ifadeden sonra arka koltuktaki kişinin Masharipov olduğu iddiası daha güçlü hale geldi.

Araçtaki kişinin Reina saldırganı olup olmadığını belirlemeye yönelik çalışma sürüyor. Bu arada İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nce yürütülen çalışma kapsamında, teröristin geldiği ve kaçtığı güzergâh ile birlikte, gece kulübünün içerisinde, çevresinde ve diğer illerde bulunan çok sayıda güvenlik kamerasından görüntü alındı.

Görüntüleri incelemek için özel ekip kuruldu. Özel ekibin yoğun çalışma sonucu 90 bin saatlik görüntü incelediği öğrenildi.

Anayasa değişikliği teklifi Meclis'te

Posted: 11 Jan 2017 01:07 AM PST


Anayasa değişikliği teklifi Genel kurulda... Teklifin 1. turunda birinci maddesine 347 kabul, 132 ret oyu verildi. Teklifin ikinci maddesine ise 343 kabul, 133 ret oyu verildi. Teklifin ikinci maddesi milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkarılmasını öngörüyor.

TEKLİFİN 1. MADDESİ

TBMM Genel Kurulunda anayasa değişikliği teklifinin 1. turunda birinci maddesine 347 kabul, 132 ret oyu verildi. Genel Kuruldaki gizli oylamaya 484 milletvekili katıldı. Oylamada 347 kabul, 132 ret oyu kullanıldı, 2 çekimser, 2 boş, 1 geçersiz oy çıktı.

CHP'Lİ VEKİLLERDEN KABİN TEPKİSİ

Oylama sırasında bazı CHP milletvekilleri gizli oylama kurallarına uyulmadığı, oyların kabinlere girilmeden verildiği gerekçesiyle tepki gösterdi. Meclis Başkanvekili Ahmet Aydın sık sık milletvekillerini oylarını kullanırken kabinlere girmeleri, kupaların bulunduğu alanda beklememeleri yönünde uyardı. HDP milletvekilleri partilerine mensup tutuklu milletvekillerinin isimleri okunduğunda hep birlikte, "rehin" veya "cezaevinde" diye karşılık verdi.

CEP TELEFONU GERİLİMİ

TBMM Katip Üyesi ve CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi'nin kabinlerin yanında cep telefonuyla oy verme işlemini görüntülemesine AK Parti milletvekilleri tepki gösterdi.

Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, oylarını kullanırken, beraberlerindeki milletvekilleriyle fotoğraf çektirdi. Başbakan Yıldırım, oy tasnifi sırasında AK Parti sıralarında oturarak, partisinin milletvekilleriyle sohbet etti.


MHP lideri Devlet Bahçeli bir süre Yusuf Halaçoğlu ile sohbet etti. 

TEKLİFİN 1. MADDESİ NE ANLAMA GELİYOR?

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Değişiklik Yapılması Dair Kanun Teklifi'nin birinci maddesine göre, Anayasa'nın "Yargı yetkisi" başlığında değişikliğe gidilecek.Buna göre, yargı yetkisinin, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağına dair hüküm, "Bağımsız ve tarafsız" mahkemelerce kullanılacağı şeklinde değişecek.

AK PARTİLİ REŞAT PETEK: 1. madde üzerinde komisyon adına söz alan Petek, yargının tarafsızlığının bağımsızlık kadar önemli olduğuna işaret ederek, anayasada buna ilişkin bir düzenlemenin yer almasının gerekliliğini vurguladı. 
Hakimlerin hiçbir davaya ön yargı ile bakmamasının, insana sadece insan olduğu için değer vererek, doğuştan gelen hakların hukuk içinde korunmasına göre hareket etmesine değinen Petek, değişikliğin önemli bir açığı gidereceğini belirtti.

HDP'Lİ CELAL DOĞAN: Anayasa değişikliklerinin çok hassas ele alınması ve dikkatle yapılması gerektiğini vurgulayan Doğan, "Getirilecek her anayasa değişikliğinde hassasiyet gösterilecek konu, bu cumhuriyetin daha derinleştirilmesi konusudur. Umarım Sayın Binali Yıldırım son başbakan olmaz." ifadelerini kullandı. Doğan "6 milyon oy almış siyasi partinin insanlarını demokratik mücadele alanından silmek için ne gerekiyorsa yapılmaya çalışılıyor. HDP Türkiye için bir şanstır. Demokratik yönetim şanstır. Bu şansı, doğru kullandırma konusunda elinizden geleni yapacağınıza inanıyorum. Bu anayasa demokrasi getirmiyor" dedi.

MHP'Lİ MUSTAFA KALAYCI: Türkiye Cumhuriyeti'nin beka mücadelesi verdiği bu günlerde ülke yönetiminin, yasalara ve anayasaya uygun olmaması geleceğimiz açısından çok mahsurlu, çok tehlikelidir. MHP olarak hükümet sistemi üzerindeki tartışmaların son bulmasını, fiili durumun sonlandırılarak devlet ve toplum hayatını tesiri altına alan hukuksuzluğun ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Milletimizin ağrıyan başına şifa olalım istiyoruz. Ve yaklaşan tehlikeleri hissedip, şimdiden öngörüyoruz. 15 Temmuz'dan sonra bambaşka bir Türkiye vardır. Ağa girdikten sonra aklı başına gelen balık gibi olmayalım. İş işten geçtikten sonra ah vah etmeyelim. Bugünden Türkiye'nin önünü açalım. Bizim anayasaya bakışımızda herhangi bir değişiklik yoktur. Dün ne söylediysek bugün de aynı çizgideyiz.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ

Adalet Bakanı Bozdağ, konuşmaların ardından teklifin 1. turunda ikinci madde üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.Teklifin gerekçelerinin konuşmacılar tarafından çok açık ortaya konulduğunu söyleyen Bozdağ, "Siyasi istikrar, güçlü yasama, güçlü iktidar, etkin yasama denetimi ve Türkiye'nin çift başlı yürütmeden, çift meşruiyet tartışmalarından ve yürütmeye dönük pek çok hukuk dışı operasyonlardan bundan önceki çektiği pek çok soruna çözüm bulan bir tekliftir." diye konuştu. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının hepsinin üzerinde hassasiyetle durduğu bir konu olduğunu bildiren Bozdağ, "Bu teklifin içerisindeki düzenlemelere baktığımız zaman; yargılama engeli olan pek çok konuda yargının yolu açılmaktadır, hukuk devleti güçlendirilmektedir." değerlendirmesini yaptı.Bozdağ, milletvekilleri, bakanlar, başbakan, belediye ve il genel meclisi üyeleri, TBMM başkanının hem partili olduğunu hem de bağımsız ve tarafsız görev yapabildiğini anımsattı.

Saydığı bu görevlilerin bütün milletin başbakanı, bakanı, belediye başkanı olabildiğini ancak cumhurbaşkanına geldiğinde "Bu olmaz." demenin açık bir çifte standart olacağını vurgulayan Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Cumhurbaşkanı sorumluluklarına gelince esasında bu teklifin en önemli yönlerinden biri şu anda siyaseten sorumsuz olan cumhurbaşkanına siyasal sorumluluk getirmektir. Cezai açıdan sorumsuz olan cumhurbaşkanına cezai sorumluluk getirmektir. Vatana ihanet dışında hiçbir şeyde suçlandırılmayan cumhurbaşkanını işlediği iddia edilen bütün suçlardan dolayı suçlandırma imkanı getirilmektedir. Cumhurbaşkanının yargı denetimine kapalı pek çok işlemine yargı yolu açılmaktadır. Burada, sorumsuz cumhurbaşkanından sorumlu cumhurbaşkanına bir geçiş yapılmaktadır."


TBMM Genel Kurulunda, anayasa değişiklik teklifinin 1. turunda ikinci maddenin gizli oylaması yapıldı.  Oylamaya katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu selamlaştı.

TEKLİFİN İKİNCİ MADDESİ

TBMM Genel Kurulunda, anayasa değişikliği teklifinin ikinci maddesine 343 kabul, 133 ret oyu verildi. Teklifin ikinci maddesi milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkarılmasını öngörüyor.

HDP'Lİ FİLİZ KERESTECİOĞLU: "Burada herkes görmüştür ki gizli oylama yapılmamıştır. Vicdanlarda da tarih önünde de hem bu oylamalar hem de anayasa teklifi yok hükmünde olacaktır" dedi. "Milletvekili sayısının artması halkın yönetime katılımını artırır mı?" diyen Kerestecioğlu, düzenlemenin dağıtılacak koltukları çoğaltmaktan başka bir işe yaramayacağını söyledi.

Söz alan HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder Ankara Valiliği'nin 1 aylık eylem yasağını eleştirdi.

CHP'Lİ ENGİN ALTAY: AK Parti milletvekillerinin imzasıyla sunulan teklifin ülkeyi geriye götürecek bir düzenleme olduğunu söyleyen Altay, "Anayasaları anlamlı kılan, hak arama güvencesinin varlığı, temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması ve yargı bağımsızlığıdır. Getirdiğiniz teklif bütün bunları ortadan kaldırmaya müsait bir tekliftir. Sizin getireceğiniz bu ucube sistem Türkiye için tek başına bir felakettir. Bu rejimin değişeceğine Allah şahit, ben inanmıyorum. Siyasetçilerde mesele şudur; bizler bugünden değil yarından sorumluyuz. Bugün dünün sonucu, yarın da bugünün sonucu olacak. Terör, kamplaşma ve kutuplaşmadan beslenen bir illettir. Huzur içinde bir yaşam istiyorsak, terörün beslenmesinin önündeki bütün kanalları kesmek herkesten önce bu Meclisin görevidir. Parlamenter sistemi güçlendirmek 80 milyon insanımıza yapabileceğimiz en büyük hizmettir. Bu çatı altında milletin emanetine sahip çıkmak bizim asli görevimizdir."

MHP'Lİ EMİN HALUK AYHAN: MHP Grubu adına ikinci madde üzerinde konuşmak için kürsüye gelen Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan ise milletvekili sayısını artıran düzenlemenin gerekçesinde nüfus artışının gösterildiğine işaret etti.

Sosyoekonomik alandaki gelişmelerin de bu maddeyi gerekli kıldığını anlatan Ayhan, "Yasamanın güçlenmesi ve kapasitenin artırılması için böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir. MHP olarak yasama gücünün ve kalitesinin artırılması önceliklerimizden biridir. Parlamento ne kadar kapsayıcı olursa temsil kabiliyeti de o ölçüde yüksek olacaktır." ifadelerini kullandı.Düzenlemenin günlük siyasi tartışmaların dışında teknik bir gereklilik olduğunu söyleyen Ayhan, milletvekili sayısının nüfus dikkate alınarak gözden geçirilmesinin önemli olduğunu sözlerine ekledi.


Noel Baba Yumrukçusuna Ağıt

Posted: 10 Jan 2017 08:00 PM PST


Noel Baba`yı yumruklayan yiğit insan.

Demek ki sen Müslümansın.

Allah`tan başka hiçbir şeyden korkmayansın.

O halde sorulardan filan korkman mümkün değil yiğidom.

De bakalım bana, sen neden Müslümansın?

Sahi ya, niye Müslümansın kardeş?

Niye Müslüman oldun, düşündün mü hiç?

Mesela önüne bütün dinler ve dini reddeden öğretiler konuldu, sen bunların tamamını inceledin, araştırdın, farklı savlar ileri süren kaynakları çarpıştırdın, analiz ettin ve nihayet içlerinden Müslümanlığı mı seçtin?

Yoksa babası Fenerbahçe`yi tuttuğu için Fenerli olan çocuklar gibi; ailen sana Müslüman olduğunu söyledi ve sen de hiç sorgulamadan Müslüman mı oldun?

Hiç düşündün mü yumrukçu civan, seni kim Müslüman yaptı? Sen mi? Yoksa anan baban, yaşadığın toplum, gittiğin okul vs mi?

Diyelim ki bunlar düşünülmez, Cenab-ı Allah insanı Müslüman yaratıyor...

O halde Allah neden Müslüman`dan çok Hristiyan, Pagan, Ateist veya Budist yaratıyor?

Neden bilimde sanatta ileri toplumlarda insanların çoğunluğu dinlerin fakirleri kandırmak için uydurulmuş palavralar olduğunu düşünüyorlar?

Neden bilim insanlarının neredeyse tamamı ateist?

Neden kara cahillerin neredeyse tamamı şeriatçı?

Neden şeriatçı ülkelerin tamamını altın tuvalete sıçan krallar, diktatörler yönetiyor?
Kuzum sen o Noel Baba`yı niye dövüyorsun?

Noel Baba çocuklara yardım eden dindar bir rahibin günümüze uyarlanmış bir maskotu... Sen dindar bir simgeyi niye yumrukluyorsun?

Bir Hristiyan genci çıkıp "Biz Hristiyanız" diyerek Mevlana`yı simgeleyen birini yumruklasa hoşuna mı gidecek?

Ey yiğit delikanlı: Sen hayatın boyunca yetim hakkı yiyen, organize hırsızlık çetesi yöneten, halkı faiz borcuna boğan, müteahhitlerle ihale çetesi kuran şerefsiz haysiyetsiz alçak siyasetçilerden birini yumrukladın mı?

Sana hiçbir zararı olmadan rakı içen adama düşmanlık ediyorsun da, seni yalanlarla kandırıp kanını lıkır lıkır içen vampirlere niye yalakalık ediyorsun?

Müslüman yumrukçu, sen ne mal herifsin lan.

Müslüman Noel kutlamaz ama 30 yıl önce kıçında don olmayan haydutların zırhlı Mercedes`i geçerken kutlar... Öyle mi?

Şu ilanda kullandığın resim bile bir Amerikan çizgi romanından çalıntı. Sadece sakallıya fes takmışsın.

Avrupa`ya ucuz doğal gaz gitsin, Avrupalı gençler kışın evlerinde donla dolaşabilsinler diye 1 milyon Suriyeli bebeği öldürdün. Dingil... Farkında mısın bunun?

Ne neden Müslüman olduğunu düşündün, ne neden insan olduğunu.

Hiçbir şey düşünmeden bu yaşa gelmişsin, bir de Noel Baba maskotu yumrukluyorsun.

Kaz kafalı embesil seni.

Git silah baronlarının maşası ol, Suriye`de masum bebekleri öldür.

Şerefsiz akılsız tospaa.


Ateş İlyas Başsoy
www.ilyasbassoy.com

Hiç yorum yok: