Sözcü Haber |
- Benzin ve motorine büyük zam
- FETÖ'cü 73 'abla' gözaltına alındı
- Türkiye Cumhuriyeti biz fanilerden daha önemlidir
- ÖSO içinde bir grup IŞİD'e mühimmat satıyor; El Bab'daki 50 asker istifa dilekçesi verdi!
- Neden 13. Cuma'nın uğursuzluğuna inanılır
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Gezi Parkı uygulamasının hukuka aykırı olduğu ortaya çıktı
- Kılıçdaroğlu'na hakaretten Akit TV'ye ceza
- Türkiye ve İran’ın ortak çabasıyla terörün ortadan kaldırılmasını temenni ederim
- ÖSYM’nin son 15 yıl yaptığı sınavlara yönelik bilgisayar kayıtlarını inceleyecek
- İzmir Adliyesine saldıran teröriste kimse cenaze aracı vermedi
- Parlamento çalışamaz hale gelirse erken seçim düşünülür
- Melih Gökçek: Trump'ı Cumhurbaşkanımıza benzettim
- İbadethanede porno film tepkilere neden oldu
- Mecliste açık oy kullanma meselesi
- 6., 7. ve 8'nci madde de Meclis'ten geçti
- İsrail Ordusu:"Askerlerimizi aşk tuzağına düşürüyorlar"
- Federal yapı oluşturmaya çok yaklaştık
- Ahrazoğlu, “Sandığa oy atarken Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni hatırlamanı ve ülkücü şehitleri unutmamanı bekliyorum"
- Bunun bayram yapanı BOP'u hazırlayanlar olacak
Posted: 13 Jan 2017 05:21 AM PST Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS), yarından geçerli olmak üzere benzin ve motorinde zam beklendiğini bildirdi. PÜİS'ten yapılan açıklamada, "14 Ocak 2017 tarihinden geçerli olmak üzere benzinde 14 kuruş motorinde ise 12 kuruş zam beklenmektedir." denildi. Zamlı fiyatların yürürlüğe girmesi halinde İstanbul Anadolu yakasında benzinin litresi 5,40 TL, motorinin litresi 4,69 TL, Avrupa yakasında benzin 5,38 TL, motorin ise 4,68 TL olacak. Ankara'da benzinin litresi 5,43 TL'den, motorinin litresi 4,73 TL'den, İzmir'de ise benzin 5,40 TL'den, motorin 4,72 TL'den satılacak. |
FETÖ'cü 73 'abla' gözaltına alındı Posted: 13 Jan 2017 05:19 AM PST İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca yürütülen soruşturma çerçevesinde, terör örgütünün "abla" yapılanmasında yer aldıkları belirlenen 73 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. İstanbul'da bu sabah saatlerinde FETÖ/PYD operasyonu gerçekleştirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube ekipleri tarafından gerçekleştirilen operasyon İstanbul'un pek çok semtinde eş zamanlı olarak başlatıldı. FETÖ'nün "abla" yapılanmasına yönelik operasyonda 73 kişi hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. Bunun üzerine sabah saatlerinde belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenleyen İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, zanlılardan 55'ini gözaltına aldı. Bir grup polis Kartal'da Soğanlık Yeni Mahallesi, Mimar Sinan Caddesi'ndeki İBBLojmanları'na geldi. Polis lojmanda girdiği dairede arama yaptı. Başka bir polis ekibi ise Üsküdar Bulgurlu Mahallesi'nde 5 katlı bir binaya operasyon düzenledi. Gözaltına alınan şüpheliler Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirildi.Gözaltına alınan şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin devam ettiği, firari şüphelilerin yakalanması için çalışmaların sürdüğü belirtildi. Hakkında gözaltı kararı verilen şüphelilerden bazılarının terör örgütünün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı olduğu öne sürüldü. |
Türkiye Cumhuriyeti biz fanilerden daha önemlidir Posted: 13 Jan 2017 05:17 AM PST Feyzioğlu: Cumhurbaşkanını bir siyasi partiyi temsil eder hale getirmek, vatanın parçalanmasına giden bir yolun başıdır Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Anayasa konusunun siyasi parti meselesi gibi ortaya konulmasına karşı olduklarını belirterek, "Cumhurbaşkanını bir siyasi partiyi temsil eder hale getirmek önce milletin parçalanmasına, sonra vatanın parçalanmasına giden bir yolun başıdır. Anayasa teklifi değişikliğini sanki bir genel seçimmiş, sanki partiler arasında bir tercih yapılıyormuş gibi ele almak fevkalade yanlıştır" dedi. Kırıkkale Barosu'nu ziyaret eden Feyzioğlu, Kırıkkale Barosu Başkanı Avukat Erol Çakır, Yönetim Kurulu üyeleri ve baroya kayıtlı avukatların da katıldığı toplantıda Kıbrıs görüşmeleri ve Türkiye'nin gündemine ilişkin açıklamada bulundu. Feyzioğlu şunları söyledi: "KKTC nin kurucusu Türk milliyetçisi Rauf Dektaş'ın ölümünün 4'üncü yıldönümü. Kendisini rahmetle, minnetle, özlemle anıyorum. Kıbrıs ile ilgili Cenevre'de müzakereler devam ediyor. Bu müzakereler Türkiye'nin ve Kıbrıs Türkü'nün geleceği ile ilgili. Biz Türkiye'de bir taraftan terör saldırısı, bir taraftan Anayasa değişikliği ile uğraşırken, Cenevre'de Kıbrıs konusunda eşi görülmemiş baskı ile karşı karşıyayız. Fakat bu Türkiye gündeminde çok fazla yer almıyor. Oysa KKTC ve biz iki devletiz, tek milletiz. KKTC'nin güvenliği Türkiye'ye, Türkiye'nin güvenliği KKTC'ye bağlı. Uluslararası hukuka göre Kıbrıs Türkü'nün,Türk Milletinin belgeli hakları elinden alınmak isteniyor. Bu konuya milletin dikkatinin çekilmesi lazım. 'Ver kurtul'culuk ile davranmaya gerek yok. Şehit kanı ile sulanmış toprakları bir başkasına vermek bizim geleneğimizde, tarihimizde, kültürümüzde yoktur. Milletimizi uyarmak da Türkiye Barolar Birliği'nin görevidir." MİLLİ BİRLİĞİ GÜÇLENDİRMENİN YOLU TBMM'deki Anayasa değişikliği görüşmelerini de değerlendiren Feyzioğlu, değişik teklifini sanki bir genel seçim, partiler arasında bir tercih yapılıyormuş gibi ele almanın yanlış olduğunu söyledi. Feyzioğlu şöyle konuştu: "Anayasa konusunun siyasi parti meselesi gibi ortaya konulmasına biz karşıyız. Bizler hukukçuyuz. Herhangi bir siyasi partiden olabiliriz, hiç fark etmez. Ancak mesele bir siyasi partiyi, diğerini desteklemekten çok ötedir. Türk milletinin vatanı ile bölünmez bütünlüğü ile ilgilidir. En acımasız yıkıcı, bölücü saldırılarla karşı karşıyayız. Biz bu saldırıları yapan teröristlerin ve arkasındaki küresel güçlerin saldırılarına karşı ancak milli birliğimizi güçlendirerek durabiliriz. Milli birliği güçlendirmenin yolu, milleti temsil eden Cumhurbaşkanını korumaktır. Milleti temsil eden Cumhurbaşkanını bir siyasi partiyi temsil eder hale getirmek önce milletin parçalanmasına, sonra vatanın parçalanmasına giden bir yolun başıdır. Mesele CHP, MHP, AK Parti meselesi değildir. Türkiye'nin bir Cumhurbaşkanı vardır. Biz Cumhurbaşkanı seçmiyoruz. Türkiye'nin bir hükümeti vardır. Bir hükümet seçmiyoruz. Şu halde Anayasa teklifi değişikliğini sanki bir genel seçimmiş, sanki partiler arasında bir tercih yapılıyormuş gibi ele almak fevkalade yanlıştır." 'TÜRKİYE CUMHURİYETİ BİZ FANİLERDEN DAHA ÖNEMLİDİR' Meselenin 'Türkiye Cumhuriyeti'nin anahtarını bir siyasi parti genel başkanına veriyor muyuz?' sorusu olduğunu kaydeden Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyziığlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu soruları cevaplarken mevcut Cumhurbaşkanının kim olduğunu düşünerek hareket edemeyiz. Sayın Cumhurbaşkanını sevmek, sevmemek ayrı bir konu. Türkiye Cumhuriyeti biz fanilerden daha önemlidir. Biz faniler toprak olduğunda Türkiye Cumhuriyeti yaşamaya devam etmelidir. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 'Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır' demiştir. Bu sözü her an hatırlamakta fayda vardır." |
ÖSO içinde bir grup IŞİD'e mühimmat satıyor; El Bab'daki 50 asker istifa dilekçesi verdi! Posted: 13 Jan 2017 05:15 AM PST Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'de yürüttüğü El Bab operasyonuna katılan 50 askerin istifa dilekçesi verdiğini ileri sürdü. "O içindeki bazı hain yapılanmaların IŞİD'e mühimmat ve patlayıcı madde sevkiyatı yaptığı, sattığı üzerine duyum alan, bölgede Türkmenler için savaş veren bir grup Türkmen harekete geçiyor. 2 TIR'a operasyon düzenleniyor" iddiasını ileri süren Takan, "TIR'lar yakalanıyor. Gizli bölmelerinde ve yakıt tanklarının içindeki askeri mühimmat ve patlayıcı maddelere el konuyor" diye yazdı. Ahmet Takan'ın "Milletvekilleri dövüşürken Mehmetçiğe yapılan kalleşlikler!.." başlığıyla yayımlanan (13 Ocak 2017) yazısı şöyle: Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili içimizi yakan bazı acı gerçekleri zaman zaman dile getiriyoruz. Kahraman Türk askerinin sıkıntılarını, ona yapılan kalleşlikleri sizlere duyuruyoruz. Klavyenin başında çok yutkunuyoruz. Ama burada kocaman bir nokta. ADSIZ'ın arşivine bakarsanız, TSK'nın Fırat Kalkanı operasyonunda ÖSO içindeki bazı yapılanmaların yaptığı kalleşlikleri, ihanetleri belgeledik. Çok şehit verdik Suriye topraklarında. Kahramanlarımızın El Bab kapısında operasyonları devam ediyor. Ancaak!.. Kalleşlikler de devam ediyor. Böyle giderse daha da acı bedeller ödememiz kaçınılmaz olacak. Şimdi yine belgeleri konuşturalım; Tarih; 8 Ocak 2017. Saat; 21 suları. Yer; El Bab'ın 10 kilometre güneyindeki Akterin köyü. Olay; ÖSO içindeki bazı hain yapılanmaların IŞİD'e mühimmat ve patlayıcı madde sevkiyatı yaptığı, sattığı üzerine duyum alan, bölgede Türkmenler için savaş veren bir grup Türkmen harekete geçiyor. 2 TIR'a operasyon düzenleniyor. TIR'lar yakalanıyor. Gizli bölmelerinde ve yakıt tanklarının içindeki askeri mühimmat ve patlayıcı maddelere el konuyor. İşte bunlar da operasyon anında çekilmiş ve benim de bölgedeki askeri kaynaklardan ulaştığım fotoğraflar. Peş peşe bu 4 kareye lütfen dikkatlice bakın!.. Peki bu yakalanan mühimmat ve patlayıcı maddeler ne oluyor?.. Operasyonu yapan Türkmen grup hemen emniyete alıyor. Bir grup da olay yerinden bölgede bulunan Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı paşaya gidiyor. Durumu anlatıp bilgileri veriyor. Aksakallı paşa, olayın perde arkasının araştırılması için talimat veriyor. Mühimmata da el konuyor. El Bab'da yaşadığımız gerçeklerden sadece bir kare bu!.. Doğruları yazdığımızda, bazılarının canı çok sıkılıyor. Fakat, yapacağımız başka bir şey de yok. Türk milletinin canı yanıyor. Evlatlarını her gün toprağa veriyor. Gaziantep, Kilis ve civar merkezlerdeki hastanelerimiz yaralı Mehmetçiklerle dolu. Ardı arkası kesilmiyor!.. Yine bu sütundan, Fırat Kalkanı operasyonunda görev yapan askerlerimizin moral bozukluğundan bahsetmiştik. Başta gıda ve barınma gibi çok önemli lojistik desteklerdeki yetersizlikleri fotoğraflı belgeleriyle aktarmıştık. Genelkurmay Başkanlığı'ndaki kaynaklardan edindiğim bilgilere göre; Ocak ayı başından bu yana, El Bab'da görev yapan subay, astsubay ve uzman personelden 50 civarında istifa dilekçesi geldi. Son çıkarılan KHK ile mecburi hizmet süresinin uzatılmasıyla istifaların önü alındı. Fakat, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın bu isimlerle teker teker ilgilendiği, konuşup duruma el koyduğunu duyunca çok sevindim. Bu istifaların önüne kararname ile değil de moral ve motivasyonla geçilmesi çok sevindirici bir haber ve de gelişme. Ah bir de şu El Bab civarındaki yazlık çadırlar kaldırılabilse!.. Askeri kaynaklarım; bölgede yaşam savaşı veren Türkmen kardeşlerimizin, askeri çadırlara çok sayıda soba yardımı yaptığı bilgisini verince göz yaşlarımı tutamadım. Meclis'te vekiller birbirini yumrukluyor. Uçan tekmelerle tüm dünyaya rezil oluyoruz. Değiştirilmek istenen toplumsal kontratımızın haline bakın!.. Sanki Türkiye'nin, Türk milletinin çözülmesi gereken en acil sorunu bu!.. Gözlerden kaçan ve de kaçırılan gerçekler... Ocaklara düşen ateş.. Ve ateş düştüğü yeri yakar acımasızlığı... Kimse sormuyor; IŞİD'e esir düşen ve şehit edilen 2 kahraman askerimiz neden sağ kurtulamadı diye!.. Kimse sormuyor; Yakılan askerlerimizin video görüntüleri ile ilgili açıklama yapacaktınız ne oldu diye!.. Kimse sormuyor; Kavga gürültü içinde, IŞİD'in eline esir düşen 2 kahraman Türk evladının şehit olduğunu açıkladınız. Peki bu şehitlerin cenazesini nasıl aldınız da Türkiye'ye getirdiniz diye!.. Ben sordum... Genelkurmaydaki kaynaklar dediler ki; "6 IŞİD'li teröristin ölüsü ile takas edildi." 30 küsur yıllık meslek hayatımda bu kadar zor ve acı gazetecilik yaptığım bir dönemi hatırlamıyorum. Fakat, Meclis'te milletvekilleri istikballeri için dövüşürken vatan borcumu ödemeye devam edeceğim. Allah izin verirse, yarın size IŞİD'in ayakkabılarını yazacağım. Yine belgesiyle!.. |
Neden 13. Cuma'nın uğursuzluğuna inanılır Posted: 13 Jan 2017 05:10 AM PST Birçok kişi 13. cuma'nın uğursuzluğuna inanır. Bu korkunun kökeninin Hrıstiyanlık dinine dayandığı söylenir. Deutsche Welle Türkçe'de, 13. Cumanın "uğursuzluğu" üzerine yayımlanan bir yazı yayımlandı. İşte o yazı: Adem ve Havva'nın yasak meyveyi cuma günü yiyerek cennetten kovulduğu söylenir. Hrıstiyan inanışının peygamberi Hz. İsa'nın da yine bir cuma günü çarmıha gerildiği... Olumsuz pek çok çağrışımı olan bu gün ve sayı bir araya geldiğinde ise pek çok kişiyi bir korkudur alır. Ancak aslında bu durumun bir fenomene dönüşmesi 20'nci yüzyıla, sayı ve gün kombinasyonunun birlikte negatif bir çağrışım olarak algılandığı 1950'lere dayanıyor. Bir yılda en az bir, en fazlaysa üç kez 13'üncü cuma yaşanıyor. Bu durum, pazar günü başlayan her 'artık yılda' gerçekleşiyor. Perşembe günü başlayan normal yıllarda da yine üç kez 13'üncü cuma bulunuyor. 2009'un şubat, mart ve kasım aylarında cuma günleri üç kez ayın 13'üne denk gelmişti. 2015 de "üç uğursuz" güne sahip olmuştu. 13 ÖZEL BİR SAYI Numerolojiye göre 13, bütünlüğü simgeleyen 12 sayısından sonra geldiği için de özel bir öneme sahip. 13 bir asal sayı olarak sadece 1'e ve kendisine bölünebiliyor. Birçok kişi 13 rakamını musibet ve tehlikeyle ilişkilendirdiği için bazı otellerde oda numaraları 12'den 14'e atlıyor. Bazı havayolu şirketlerinin uçaklarında 13 numaralı koltuk bulunmuyor. Bazı gökdelenlerin de 13'üncü katı. |
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Gezi Parkı uygulamasının hukuka aykırı olduğu ortaya çıktı Posted: 13 Jan 2017 05:05 AM PST Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği, Gezi Parkı'na ilişkin dikkat çeken bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada Gezi Parkı'nın 2016 yazından itibaren Büyükşehir Belediyesi tarafından inşaat malzemeleri ile doldurulduğuna işaret edilerek, "İstanbul 2. No'lu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'na 26.06.2016 tarihinde yapmış olduğumuz şikayet ve ihlalin mevcudiyeti kabul edilmiş ve Kurul, Gezi Parkı'nda ve Taksim Meydanı'nda 'moloz, taş, kum ve benzeri inşaat malzemesi depolanmamasına' karar vermiştir." ifadelerine yer verildi. Dernek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin alınan karar rağmen Gezi Parkı'nda depoladıkları inşaat malzemelerini kaldırmadığını ifade ederek, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı. Açıklama şöyle: "Kamuoyuna Duyuru Bilindiği üzere, Taksim Gezi Parkı, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nun 07.07.1993 gün ve 4720 sayılı kararı ile kentsel sit alanı olarak tanımlanan "Beyoğlu Kentsel Sit Alanı içerisinde bulunmakta" ve yine İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 06.01.1999 gün ve 10521 karar sayılı kararı ile "korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiş bulunmaktadır". Bununla birlikte, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2016 yılı yaz aylarının başından itibaren Taksim Gezi Parkı'na yer kaplama taşları, kum ve sair inşaat malzemeleri ve atıkları yığılmakta, park adeta bir ardiye ve şantiye alanı olarak kullanılmaktadır. Bu sebeple İstanbul 2. No'lu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'na 26.06.2016 tarihinde yapmış olduğumuz şikayet ve ihlalin mevcudiyeti kabul edilmiş ve Kurul, Gezi Parkı'nda ve Taksim Meydanı'nda "moloz, taş, kum ve benzeri inşaat malzemesi depolanmamasına" karar vermiştir. Koruma Kurulu'nun işbu kararına uyarak Gezi Parkı'nda yığılı bulunan ve feci bir görüntü kirliliği oluşturarak parkın kullanım alanını daraltan inşaat malzemelerini kaldırması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne başvurulmuşsa da, Belediye maalesef herhangi bir işlem yapmamış, parka yığmış olduğu inşaat malzemelerini taşıyıp, kaldırmamıştır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu uygulaması Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 65. Maddesi uyarınca 'kültür ve tabiat varlığına zarar verme suçu'nu oluşturduğundan sorumluların tespit edilerek cezalandırılması için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve sair ilgili memurlar hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuş olup, Belediye'nin bundan sonra Gezi Parkı'nın temizliğinde ve korunmasında daha hassas davranmasını temenni eder, kamuoyuna saygıyla duyururuz. Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği" |
Kılıçdaroğlu'na hakaretten Akit TV'ye ceza Posted: 13 Jan 2017 05:02 AM PST RTÜK, dinci AKİT TV'de Cumhuriyet Halk Partisi ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan hakaretleri şikayet eden CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş'ın başvurusunu sonuçlandırdı. RTÜK, AKİT TV'ye para cezası verdi. CHP'li Yarkadaş'ın başvurusunu sonuçlandıran RTÜK, kanala 6112 sayılı kanunun 8. Maddesinin 1/ (ç) bendi kapsamında yaptırım uygulanma kararı aldı. Böylece 'AKİT TV' kanalının RTÜK'e para cezası ödemesi de kesinleşti. 'OY SKANDALI' AKİT TV'ye ceza kararı RTÜK'ün 9 üyesinin 6 üyesinin oyuyla gerçekleşti. Oylamaya AKP kontenjanından seçilerek RTÜK üyesi olan 2 üyenin katılmadığı öğrenildi. Oylamada AKP kontenjanından RTÜK üyesi seçilen Hamit Ersoy ise AKİT TV'ye ceza verilmesine karşı oy kullandı. 'AKİT, O ÜYEYİ FETÖ'CÜ İLAN ETMİŞ' Oylamada AKİT TV'ye ceza verilmesine karşı çıkan RTÜK üyesi Hamit Ersoy'un AKİT gazetesi tarafından "Şaibeli isim" olarak gösterildiği ortaya çıktı. Akit gazetesinin 3 Ağustos 2016 tarihli "İşte RTÜK'ü saran FETÖ yapılanması" başlıklı haberinde Hamit Ersoy ile ilgili ifadeler şu şekilde: PARALEL YAPI İLE SÖYLEM BİRLİĞİ İÇİNDE "RTÜK Üyesi Hamit Ersoy: AK Parti MKYK Üyesi Melahat Lale Ersoy'un eşi olan Hamit Ersoy, eşinin 7 Haziran'daki genel seçimlerde milletvekili adayı gösterilmemesinden dolayı çevresindekilere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı suçlayıcı ifadelerde bulunduğu belirlenmişti. Paralel Yapı ile birçok noktada söylem birliği içerisinde olduğu iddia ediliyor." Konuyla ilgili açıklama yapan CHP İstanbul milletvekili Barış Yarkadaş şöyle konuştu: "Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na ve partimizin milletvekillerine çirkin ve edep dışı iftiraların atıldığı malum kanala ceza verilmesi oldukça önemlidir. Bu tür yayınlar toplumda ayrımcılık ve nefreti körüklüyor. Gördüğümüz kadarıyla 9 üyesi olan RTÜK'ten oylamaya 7 üye katılmış. AKP kontenjanından seçilen 2 üye ise oylamaya katılmamış. Katılan 7 üyeden 6'sı AKİT TV'ye ceza kararını onarken, 1 üye AKİT TV'ye ceza verilmesine karşı çıkmış. Karşı oy veren kişiye baktığımızda bir skandalla karşılaştık. Oylamada AKİT TV'ye ceza verilmesine çıkan üyenin birkaç ay önce Akit gazetesi tarafından FETÖ'cü ilan edildiğini gördük. Akit gazetesinin 3 Ağustos 2016 tarihli 'İşte RTÜK'ü saran FETÖ yapılanması' başlıklı haberinde Hamit Ersoy'un 'paralel yapı ile söylem birliği içinde' olduğu yazılmış. Bu ret oyunu görünce Anayasa değişikliği oylamasında parlamentoda oyunu açık kullanan milletvekili geldi aklıma. Bu vekilin kardeşinin FETÖ'den gözaltına alındığı ortaya çıkmıştı. RTÜK'teki oylamadan sonra ilgili şahsın ret oyu kullanması da oldukça manidar. Bir insan kendisini FETÖ'cü ilan eden yayın organının ceza almasına neden karşı çıkar? Görünen o ki bu üye ilgili yayın organına bir mesaj gönderiyor ve FETÖ'cü değilim demek istiyor." |
Türkiye ve İran’ın ortak çabasıyla terörün ortadan kaldırılmasını temenni ederim Posted: 13 Jan 2017 04:57 AM PST İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Türkiye'deki terör saldırılarında hayatını kaybedenler için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a başsağlığı dileyerek, " Türkiye ve İran'ın ortak çabasıyla terörün ortadan kaldırılmasını temenni ederim" dedi. İran Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Racep Tayyip Erdoğan ve İranlı mevkidaşı Ruhani, dün yaptıkları telefon görüşmesinde bölgedeki son gelişmeleri ele aldı. Suriye'de sağlanan ateşkesi memnuniyetle karşıladıklarını dile getiren Ruhani, "Hepimiz bu ateşkesin devam etmesi için çaba göstermeliyiz. Şüphesiz Ankara, Moskova ve Tahran arasında yapılan yakın işbirliği bölgede barış ve istikrarın sağlanması için çok önemlidir" diye konuştu. 'TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE ETMEYİ HEDEFLİYORUZ' Suriye gündemiyle Astana'da düzenlenecek müzakerelere değinen Ruhani, Türkiye ve İran'ın işbirliği ile göreceli de olsa Suriye ve bölgede istikaların sağlanmasını umut ettiklerini söyledi. "Bölgedeki tüm terör örgütleri ortak düşmanımızdır" diyen Ruhani, "Tüm terör örgütleriyle mücadele etmeyi hedefliyoruz" diye kaydetti. ERDOĞAN: ATEŞKES TEMELLERİNİN GÜÇLENMESİ İÇİN ÇABA GÖSTERMELİYİZ Görüşmede Erdoğan, İran eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'nin ölümü dolayısıyla İran milleti ve devletine taziyelerini ileterek, Rafsancani'nin Ankara-Tahran ilişkilerini güçlendirmek için büyük çaba sarf ettiğinin altını çizdi. İki ülkenin ortak işbirliği ile bölgedeki terörist grupları yok etmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Türkiye ve İran'ın bölgede büyük sorumlulukları bulunmaktadır" dedi. Suriye'deki ateşkese değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepimiz ateşkes temellerinin güçlenmesi için çaba göstermeliyiz" ifadesini kullandı. |
ÖSYM’nin son 15 yıl yaptığı sınavlara yönelik bilgisayar kayıtlarını inceleyecek Posted: 13 Jan 2017 04:56 AM PST Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ / PDY kapsamında yürütülen sınav yolsuzluklarıyla ilgili soruşturma kapsamında Bakanlar Kurulu'ndan alınan karar ile ÖSYM'nin son 15 yıl yaptığı sınavlara yönelik bilgisayar kayıtlarını inceleyecek. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütünce (FETÖ) ÖSYM'nin sınav sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmaları kapsamında, ÖSYM'nin geçen 15 yıldaki sınav sorularının bulunduğu bilgisayarların imajlarını ve bu bilgisayarların log kayıtlarını incelemek üzere Bakanlar Kurulundan izin aldığı belirtildi. Alınan bilgiye göre, üniversiteye giriş, kamuya yerleşme ve kamuda yükselmeye ilişkin sınav sorularının önceden ele geçirilmesiyle ilgili soruşturma yürüten başsavcılık, FETÖ'nün ÖSYM'nin yaptığı son 15 yılın sınav sorularını çaldığını belirledi. SORULARI NASIL SIZDIRDIKLARI BELLİ OLDU Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunda görevle savcılar tarafından yürütülen soruşturmalarda, FETÖ'nün soruları nasıl sızdırdığını tespit etmek için Bakanlar Kurulundan izin alındı. Savcılık, FETÖ üyelerinin soruların yüklendiği? bilgisayarlarda arayüz oluşturarak, bu arayüzlerden tanışabilir belleklere yükleyerek sızdırdığını tespit ederken, ÖSYM'nin yaptığı sınav sorularının bulunduğu bilgisayarları son 15 yılda kimlerin kullandığını belirlemek üzere inceleyecek. SINAV SORUŞTURMALARI Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, üniversiteye giriş, kamuya yerleşme ve kamuda yükselmeye ilişkin toplam 20 sınavla ilgili soruşturma yürütüyor. Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunda görev yapan 8 cumhuriyet savcısı, bu sınavlarda soruların FETÖ/PDY tarafından sızdırılıp sızdırılmadığını ve başka usulsüzlükler yapılıp yapılmadığını araştırıyor. Başsavcılığın mercek altına aldığı sınavlar şunlar: - 2010 KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı: Başsavcılık, soruların sızdırılmasına ilişkin 230 sanık hakkında Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde "FETÖ/PDY kurucu, yönetici ve üyesi olmak, resmi belgede sahtecilik ve kamu zararına dolandırıcılık" suçlarından dava açtı. Halen 31 sanık tutuklu yargılanıyor. Ancak sınavda yüksek net yapan diğer adaylara ilişkin soruşturma sürdürülüyor. - 2010 KPSS Genel Yetenek-Genel Kültür Sınavı:Soruşturmayı yürüten savcı, sınav sonuçları ve diğer veriler yönünden durumu şüpheli görülen kişilerin isimlerinin bildirilmesini YÖK Başkanlığından talep etti. Soruşturmanın, buradan gelecek cevaba göre şekilleneceği belirtiliyor. - 2012 KPSS: Soruşturma geçen yıl açıldı. Soruların sınav öncesinde elde edildiği iddialarına ilişkin soruşturmada deliller toplanıyor. - 2012 Adli Yargı Hakim ve Savcı Seçme Sınavı: Soruşturma 2012'de, eski CHP Konya Milletvekili Atilla Kart'ın suç duyurusu üzerine açıldı ancak takipsizlikle sonuçlandı. Yeni deliller elde edilmesi üzerine geçen yıl başsavcılık soruşturmayı tekrar açtı. Bilirkişilerin, sınav sorularının önceden sızdırıldığına ilişkin raporu soruşturma dosyasında bulunuyor. ÖSYM ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından değerlendirmede bulunulan 62 şüpheli ve hakkında soruşturma izni verilen 5 ÖSYM görevlisiyle ilgili soruşturma sürüyor. - 2014 LYS: Bir milyona yakın öğrencinin üniversiteye yerleşmek için girdiği bu sınav da soruşturuluyor. Soruların sınavdan önce elde edildiği iddiasıyla yürütülen soruşturmada savcılık delil topluyor. - Komiser Yardımcılığı Sınavları: 2005-2013 arasında düzenlenen dokuz komiser yardımcılığı sınavının sorularının önceden ele geçirildiği iddiasıyla yapılan ihbarlar üzerine ayrı ayrı soruşturma açıldı. - 2009 Polis Koleji Sınavı: Sınava giren bir öğrencinin "müşteki" sıfatıyla verdiği ifade üzerine başlatılan sınava giren 907 adayla ilgili delil toplama ve analiz çalışmaları devam ediyor. - 2012 Polis Akademisi Sınavı: Bilirkişi raporları ve diğer deliller yönünden durumları şüpheli görülen 245 öğrenci, 99 sınav komisyonu üyesi ve 19 kişiyle alakalı delil toplama ve analiz çalışmaları sürdürülüyor. - 2011 Adalet Bakanlığı Yazı İşleri Müdürlüğü Sınavı: Sınav sorularının önceden elde edildiği iddiası soruşturuluyor. - 2012 Astsubaylık Sınavı: Bu sınavın sorularının da sınav öncesinde sızdırıldığı iddia ediliyor. Başsavcılık delil topluyor. - 2010 SHÇEK Müfettiş Yardımcılığı Sınavı: Sınav sorularının önceden elde edildiği iddiaları üzerine başlatılan soruşturma devam ediyor. - 2014 Adalet Bakanlığı İdari Yargı Hakim Adaylığı Sınavı: Başsavcılık, bu sınavda da 47 şüpheli hakkında aynı iddiaları araştırıyor. ŞERİF ALİ TEKALAN 100 SORUDAN 96 DOĞRU YAPMIŞ Savcılığın yürüttüğü soruşturmalarda bazı bilgilerde ortaya çıktı. Hakkında yakalama kararı bulunan Fatih Üniversitesi eski Rektörü Şerif Ali Tekalan'ın 2008 yılında 56 yaşında iken girdiği Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı'nda (ALES) 100 sorunun 96'sını doğru yanıtladığı ortaya çıktı. Bu dönemlerde sınavlara girerek yüksek başarı gösteren adayların arasında çok sayıda kişinin, FETÖ'nün haberleşmek için kullandığı 'Bylock' programı kullandığının da tespit edildiği belirtildi. |
İzmir Adliyesine saldıran teröriste kimse cenaze aracı vermedi Posted: 13 Jan 2017 04:54 AM PST İzmir Adliyesi'ne yönelik olarak bombalı araç ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenleyen teröristlerden E.Y.'nin annesi ve babası, cenazesini almak üzere İzmir'e geldi. Muğla'da yaşadıkları öğrenilen çift, teröristin cesedini teşhis ettikten sonra ifadelerine başvurulmak üzere emniyete götürüldü. İzmir'den cenaze aracı temin edemeyen ailenin cenazeyi almak için İstanbul'daki yakınlarının gelmesini bekledikleri öğrenildi. Bayraklı İlçesi'ndeki İzmir Adliyesi'nde geçen 5 Ocak'ta meydana gelen saldırıda, adliyeotoparkına giremeyen teröristler bombalı otomobili patlatıp, ardından kahraman polis memuru Fethi Sekin'le çatışmaya girdi. Bir teröristi vurduktan sonra mermisi bitinceye kadar çatışan kahraman polis memuru Sekin, diğer terörist tarafından şehit edildi. İzmir 12'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görevli mübaşir Musa Can ise, silah sesleri üzerine camdan dışarı bakarken, çatışma sırasında vurularak şehit oldu. Saldırıyı düzenleyen 2 terörist olay yerinde vurularak etkisiz hale getirildi. Teröristlerden M.Ç.'nin cesedi, daha önce Muğla'dan gelen babası A.Ç. ve bir yakını tarafından İzmir Adli Tıp Kurumu'ndan alınarak memleketi Kahramanmaraş'a götürülüp, bu kentte toprağa verildi. DİĞERİNİN AİLESİ DE MUĞLA'DA YAŞIYORMUŞ Saldırıda öldürülen diğer terörist E.Y.'nin ailesinin de Muğla'da yaşadığı ve dün akşam saatlerinde anne ve babasının cenazeyi teslim almak üzere İzmir'e geldikleri öğrenildi. İzmir'e gelen E.Y.'nin anne ve babası önce İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu'nda cesedi teşhis etti. Ardından da ifadelerine başvurulmak üzere Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. KİMSE CENAZE ARACI VERMEDİ Bugün sabah saatlerinde polislerle Adli Tıp Kurumu Morgu'na gelen ve oğullarından 4 yıldır haber alamadıklarını söyledikleri belirtilen anne ve baba, cenazeyi almak istedi. Ancak aileye, İzmir Büyükşehir Belediyesi dahil, kentte cenaze hizmeti sunan hiçbir firma tarafından araç verilmedi. Bunun üzerine teröristin ailesi, İstanbul'da yaşayan yakınlarına haber verip bir araçla İzmir'e gelmesini istedi. Ağrı'nın Patnos ilçesi nüfusuna kayıtlı olan 25 yaşındaki terörist E.Y.'nin hangi kentte toprağa verileceği öğrenilemedi. |
Parlamento çalışamaz hale gelirse erken seçim düşünülür Posted: 13 Jan 2017 04:53 AM PST Cumhurbaşkanı Erdoğan Anayasa değişiklik teklifi ile ilgili cuma namazı çıkışında önemli açıklamalar yaptı. Erdoğan açıklamasında "Bundan sonra koalisyonlar dönemi olmayacak diye partimiz kurulduğunda söylemiştik. Parlamento çalışamaz hale gelirse erken seçim düşünülür" dedi. Erdoğan, cuma namazı sonrası camiden ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Anayasa görüşmeleri ve erken seçim tartışmalarına ilişkin bir soruya cevap verirken şunları söyledi: "Malum 8 madde bu gece itibariyle parlamentoda müzakereleri, demokratik olmayan yaklaşımlar ile de olsa geçti. Arzumuz, kürsü adabına uygun bir şekilde herkesin demokratik hakkını en güzel şekilde kürsüde kullanması. Ne yazık ki bu başından beri böyle gelişmedi. Öyle veya böyle şu anda 8 madde geçmiş bulunuyor. Bundan sonraki süreçte temenni ederiz ki çok daha sakin bir havada ve demokrasi adabına uygun bir şekilde bu devam etsin. Bazı milletvekili arkadaşlarımızın orada gerçekten bir milletvekili arkadaşımızın burnunun kırılması, bir diğerinin affedersiniz ayağının dişlenmesi gibi böyle çok çok çirkin durumların olması hiçbir milletvekiline yakışır bir şey değil. Bunları arzu etmezdik. Ne yazık ki oldu" " YENİ BİR ANAYASA DA DENDİĞİNE GÖRE BURADA ASIL TELAŞA KAPILANLAR FARKLI" "Öyle veya böyle bu işin biteceğine inanıyorum" diyen Erdoğan, "Bu hafta içerisinde zannediyorum biter. Sonra da zaten işin asıl sahibine gidecek. Millete gidecek. Millet bunun asıl kararını verecek. öyleyse bu telaş niye? Kürsüyü kırmak dökmek, eninde sonunda buradaki arkadaşlar milletin vekilleridir. Asıl değil asıl bekliyor. Neyi bekliyor? Millet, 'bu 330 aşılırsa, 330'dan sonra bana gelsin nihai kararı ben vereceğim' diyor. Bundan önceki seçimlerde de meydanlarda yeni bir anayasa sözü denmişti. Yeni bir anayasa da dendiğine göre burada asıl telaşa kapılanlar farklı" diye konuştu TEK ADAMCILIĞIN BUGÜNE KADAR UYGULAMASINI YAPAN SİYASİ PARTİ CUMHURİYET HALK PARTİSİ'DİR CHP'ye eleştirilerde bulunan Erdoğan, "İkide bir tek adamcılık, tek adamcılık. Filan gibi laflar ediliyor. Türkiye'de tek adamcılık konuşulacaksa, tek adamcılığın tek bugüne kadar uygulamasını yapan siyasi parti ana muhalefet , Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Kuruluşundan itibaren tek adam üzerine gelmiştir. Hatta daha da ileri gitmişlerdir. İl başkanlarının valilik yaptığını, belediye başkanlığı yaptığını biliriz. Siyasi tarihte var. Nereden dolanıp da aldatmaya kalkacaksınız? Şu anda dünyada uygulaması olan uygulamanın da yöneticiler eli ile başarılı olursa gelişmiş ülkelerde başkanlık veya yarı başkanlık bu tür sistemlerin oturduğunu görüyoruz. Eninde sonunda işin dayanacağı yer başarılı yöneticiler, siyasilerdir. Netice almak o zaman mümkün olur" dedi. BİZ ZATEN PARLAMENTER DEMOKRASİYİ UYGULADIK. UYGULUYORUZ "Biz zaten parlamenter demokrasiyi uyguladık. Uyguluyoruz zaten" " diyen Erdoğan, " Bunu sağa sola çekmeye gerek yok. İş eninde sonunda siyasetçilere dayanıyor. Bu kadar koalisyonlar yaşadık. Bu koalisyonlar ile bir netice alabildik mi? Neredeyse 15,16 ay ortalamalar ile hükümetler gördük. Böyle bir ortamda istikrar olabilir mi? " şeklinde konuştu. "PARLAMENTOYU ÇALIŞAMAZ HALE GETİRİLİRSE O ZAMAN BUNLAR DÜŞÜNÜLMEYECEK ŞEYLER DE DEĞİL." Erken seçim tartışmalarına da değinen Erdoğan, "Hiçbir zaman erken seçimin isabetli olacağını düşünmedik. Ama şu anda gündeme gelen konu çok farklı. Parlamento çalışamaz hale getirilirse o zaman bunlar düşünülmeyecek şeyler de değil. Düşünülebilir, gündeme gelebilir. O ayrı bir konu. Hedef burada samimi bir şekilde hiç çekinmeye, kavga gürültüye gerek yok" dedi. DÖVİZDEKİ HAREKETLİLİK Bu hafta içinde biz ekonomideki, gerek hükümetteki arkadaşlarımız gerekse benim cumhurbaşkanlığındaki danışmanlarım tekrar bir değerlendirmeyi yapacağız. Burada ürkecek herhangi bir şey söz konusu değil ama ben milletime çağrıyı tekrar yapıyorum. 'Kimse yastığının altında şu dövizi biriktirmesin, bunları TL'ye dönüştürsün' diyorum. Eğer bunlar TL'ye dönüşürse inanıyorum ki piyasalar çok daha rahatlayacaktır." |
Melih Gökçek: Trump'ı Cumhurbaşkanımıza benzettim Posted: 13 Jan 2017 12:00 AM PST ABD Başkanı Donald Trump ile yalan haber yapmakla suçladığı CNN Muhabiri ile arasında geçen tartışmayla ilgili resmi twitter hesabından açıklama yapan Melih Gökçek, "CNN bu sefer bir başkana çarptı. Trump'u bu davranışıyla Cumhurbaşkanımıza benzettim" dedi. ABD Başkanlığına seçilen iş adamı Donald Trump'ın ilk basın toplantısında CNN muhabiri ile yaşadığı tartışma Türkiye'de büyük yankı uyandırdı. İlk basın toplantısında CNN muhabiriyle tartışmalı bir diyalog yaşayan Trump'u haklı bulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün külliyede yaptığı açıklamada; CNN'in kıdemli Beyaz Saray muhabiri Jim Acosta'ya sözlü olarak çıkışarak soru sormasına izin vermemesini hatırlatarak, "Bakın Sayın Trump'ın basın toplantısında yanlışlık yapıldı ve Trump da o grubun muhabiri veya köşe yazarını benzetti" diye konuşmuştu. GÖKÇEK: TRUMP'U CUMHURBAŞKANIMIZA BENZETTİM" Trump'ın sert çıkışını bu Sabah saatlerinde resmi Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımla değerlendiren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, ABD Başkanı Trump'u Cumhurbaşkanı Erdoğan'a benzettiğini açıkladı. Twitter hesabından CNN'i eleştiren Gökçek, "İşte bu kadar.. CNN bu sefer bir başkana(Trump) çarptı. Bu sefer sen uğraşacaksın. Trump'u bu davranışı ile Cumhurbaşkanımıza benzettim" ifadelerini kullandı. TRUMP: "KURUMUNUZ BERBAT" Önceki gün ilk basın toplantısını düzenleyen Başkan Trump, kendisine soru sormak isteyen CNN muhabirine "Lütfen sessiz olun, kabalık yapıyorsunuz. Siz yalan haber yapan bir kurumsunuz. Size soru hakkı vermiyorum" diyerek tepki göstermişti. CNN muhabiri ise Donald Trump'a "Haber kurumumuza saldırıyorsunuz" savunmasını yaparken, Trump buna karşı ise "kurumunuz berbat" ifadesini kullanmıştı. |
İbadethanede porno film tepkilere neden oldu Posted: 13 Jan 2017 12:00 AM PST Hollanda'da bir kilisede çekilen porno film tepkilere neden oldu. Kilise dava açacağını açıklarken, filmin yayımlandığı kanal özür diledi. Hollanda'nın Tilburg kentindeki St. Jozef Kilisesi'nin günah çıkarma kabininde porno film çekildiğinin ortaya çıkması, tepkilere neden oldu. Kilise, film yapımcıları hakkında dava açmaya hazırlanıyor. BBC Türkçe'den Yusuf Özkan'ın haberine göre; filmi yayınlayan "Meiden van Holland" (Hollanda'nın Kızları) adlı şifreli kanalın sahibi porno yıldızı Kim Holland özür diledi. Kanal bir süre önce, ağırlıklı müşterisi çocuklu aileler olan Walibi eğlence parkında çekilen bir porno film nedeniyle eleştirilere hedef oldu. Kanal yönetimi, özür dileyerek filmi yayından kaldırdığını açıkladı. Ancak kaldırılan filmin yerine konan porno filmin ise Tilburg'daki tarihi St. Jozef Kilisesi'nin günah çıkarma kabininde çekildiği ortaya çıktı. "NASIL GİRDİLER BİLMİYORUM" Tilburg Televizyonu tarafından duyurulan bu haber, kilisenin tepkisine neden oldu. Rahip Jan van Noorwegen, günah çıkarma kabininde porno film çekilmesini, "ürkütücü ve iğrenç" diye değerlendirdi. Filmin ne zaman çekildiğini bilmediğini söyleyen rahip, kilisenin günde sadece birkaç saat açık kaldığını belirtti. "İçeri nasıl girdiler bilmiyorum. Burası porno film çekilecek yer mi?" diyen Rahip van Noorwegen, yapımcılar hakkında suç duyurusunda bulunmak için Kilise Konseyi ile görüşeceğini açıkladı. "ÖZRÜN NE FAYDASI VAR?" Kanalın sahibi Kim Holland, filmin dışarıdan bir yapımcı tarafından çekildiğini belirterek, özür diledi. Holland, kilisede çekilen porno filmin de yayından kaldırıldığını açıkladı. St. Jozef Kilisesi Rahibi ven Noorwegen ise suç duyurusunda kararlı olduklarını vurgulayarak, "Özrün ne faydası var. Dava açılırsa belki bir dahaki sefere böyle bir şeye cesaret edemezler" diye konuştu. |
Mecliste açık oy kullanma meselesi Posted: 12 Jan 2017 10:44 PM PST AKP milletvekillerinin bazıları, Yasak olmasına rağmen, Açık oy kullanıyorlar. Bu davranıştan ne anlamalıyız? Bunlar Kripto FETÖ cü, Kripto adamlar bu kadar saf olabilir mi? Bu ihtimal zayıf ama olabilir, Bunlar AKP içinde abdestinden şüphe duyulanlar, Yoksa neden oylarını teşhir etmek zorunda olsunlar ki, Bu ihtimal yüksek, Bunlar Cumhurbaşkanı tarafından, Üzeri çizilenler, Yalakalık yapıp tekrar göze girmeye çalışıyorlar, Bu ihtimalde oldukça yüksek, Bunlar Provokatör, Muhalefeti tahrik edip kızdırarak, Bunlar zaten her şeye itiraz ediyorlar imajıyla, Referandumun alt yapısını hazırlıyorlar, Bu ihtimalde hatırı sayılır bir ihtimal, Bunlar güç zehirlenmesine uğramış AKP'liler, Bahçeliyi de kuzu yaptık, Güç bizde şovumuzu yaparız, keyfimize bakarız havası, Bu ihtimalde kısmen geçerli, Bunlar birbirlerine hiç güvenmiyorlar, Hepsinin birbirinden şüphesi var, Toplu olarak kabine girip birbirlerini kontrol ediyorlar, Bu ihtimalde bayağı yüksek, Bunlar olası ihtimaller, Bu davranıştan sen ne anladın derseniz, Bence, Bugüne kadar, FETÖ den, Yolsuzluktan, Rüşvetten, Sahtecilikten, Adı şaibeye karışan, AKP'lileri, Soruşturmadılar, Kanunlar önüne çıkarıp, Yargılamadılar, Kanunları yok saydılar, Suçsuzsa aklayıp, Suçluysa cezalandırmadılar, Durumlarını şaibeli bıraktılar, Bugünde Mecliste, Farklı davranmıyorlar, Hakkı, hukuku, adaleti, İşlerine geldiği gibi uyguluyorlar, Kanunları tanımıyorlar, Göstere göstere, İşinize gelirse, Bizim malzememiz bu diyorlar, Bu davranıştan ben bunu anladım, Bu yüzden, Ben şaşırmıyorum, Sen de şaşırma, Taha kötülerine kendini hazırla, Her zaman dediğim gibi, Adalet iki dudak arasında, Dudakların sahibinin keyfine kalmış Adamına ve gününe göre değişiyor.. Aydın KOCA |
6., 7. ve 8'nci madde de Meclis'ten geçti Posted: 12 Jan 2017 10:31 PM PST Anayasa değişikliği teklifinde Meclis'in denetim yetkilerinin düzenlendiği 6. maddeden sonra 'partili cumhurbaşkanı düzenlemesini öneren 7. madde ve cumhurbaşkanına, 'devlet başkanı' sıfatını getiren düzenlemenin yer aldığı 8. madde kabul edildi. TBMM Genel Kurulunda, anayasa değişikliği teklifinin, Meclisin denetim yetkisiyle ilgili düzenlemeleri içeren 6. maddesine, 343 kabul, 137 ret oyu çıktı. Genel Kuruldaki gizli oylamaya 483 milletvekili katıldı. Oylamada 343 kabul, 137 ret oyu kullanıldı. Oylamada 2 boş, 1 geçersiz oy çıktı. 7. MADDE 340 OY İLE KABUL EDİLDİ TBMM'de görüşülen ve Cumhurbaşkanlığı sistemini de içeren anayasa değişikliği teklifinin 7. maddesi 340 kabul, 136 ret, 4 boş, 2 geçersiz oyla kabul edildi. Söz konusu maddeyle anayasanın "cumhurbaşkanının görev ve yetkilerine" ilişkin maddesinde değişiklik yapılarak cumhurbaşkanına "devlet başkanı" sıfatı getiriliyor. Düzenlemeyle, devletin başı olan cumhurbaşkanına yürütme yetkisi de veriliyor. Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atayacak ve görevlerine son verecek. Cumhurbaşkanı, üst düzey kamu yöneticilerini atayacak, görevlerine son verecek ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleyecek. Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halk oyuna sunacak, milli güvenlik politikalarını belirleyecek ve gerekli tedbirleri alacak. Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecek. Kararnamelerle, yürütmenin ihtiyacını karşılaması sağlanacak, temel hak ve hürriyetler ile siyasi hak ve hürriyetler düzenleme alanı dışında bırakılacak. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak. 8. MADDE 340 OY İLE KABUL EDİLDİ TBMM Genel Kurulunda, anayasa değişiklik teklifinin 8. maddesine 340 kabul, 135 ret oyu verildi. Genel Kuruldaki gizli oylamaya 481 milletvekili katıldı. Oylamada 340 kabul, 135 ret oyu kullanıldı, 5 boş, 1 de geçersiz oy çıktı. Düzenlemeyle, Anayasanın "cumhurbaşkanının görev ve yetkilerine" ilişkin maddede değişiklik yapılıyor ve cumhurbaşkanına, "devlet başkanı" sıfatı getiriliyor. Devletin başı olan cumhurbaşkanına, yürütme yetkisi de veriliyor. Cumhurbaşkanı, "devlet başkanı" sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil edecek, anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını sağlayacak. Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü TBMM'de açılış konuşmasını yapacak. Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verecek. Cumhurbaşkanı, kanunları yayımlayacak ve kanunları tekrar görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderecek. Kanunların, TBMM İçtüzüğü'nün tümünün veya belirli hükümlerinin anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açacak. Kararname çıkarma yetkisi Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atayacak ve görevlerine son verecek. Cumhurbaşkanı üst düzey kamu yöneticilerini atayacak, görevlerine son verecek ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleyecek. Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyeti'nin temsilcilerini gönderecek, Türkiye Cumhuriyeti'ne gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul edecek. Milletlerarası andlaşmaları onaylayacak ve yayımlayacak. Cumhurbaşkanı, anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunacak. Milli güvenlik politikalarını belirleyecek ve gerekli tedbirleri alacak. TBMM adına, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil edecek. Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile kişilerin cezalarını hafifletecek veya kaldıracak. Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilecek. Kararnamelerle, yürütmenin ihtiyacını karşılaması sağlanacak, temel hak ve hürriyetler ile siyasi hak ve hürriyetler düzenleme alanı dışında bırakılacak. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak. Kanunlarda, kararname konusu ile aynı konuda farklı hüküm bulunması halinde kanun uygulanacak. TBMM'nin aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelecek. Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecek. Kararnameler ve yönetmelikler, yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse, Resmi Gazete'de yayımlandıkları gün yürürlüğe girecek. Cumhurbaşkanı ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirecek ve yetkileri kullanacak. TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, maddenin oylanmasının ardından ara verdi. Aranın ardından hükümet ve komisyonun yerine oturmaması üzerine Aydın, bugün saat 14.00'te yeniden toplanmak üzere birleşimi kapattı. İLK 5 MADDE ONAYLANMIŞTI Anayasa görüşmeleri yoğun tartışmalarla devam ediyor. 9 Ocak Pazartesi günü başlayan görüşmelerle anayasa değişikliği teklifinin 1'inci maddesine 347 kabul, 132 ret oyu verildi. Teklifin 2'nci maddesine de 343 kabul, 133 ret oyu verildi. Görüşmelerin ikinci gününde de 3'üncü maddesine 341 kabul, 139 ret oyu, 4'üncü maddesine 343 kabul, 139 ret oyu ve 5'inci maddesine de 343 kabul, 7 ret oyu verildi. Böylece 3 günlük süre içerisinde anayasa değişiklik teklifinin ilk 5 maddesi onaylanmış oldu. |
İsrail Ordusu:"Askerlerimizi aşk tuzağına düşürüyorlar" Posted: 12 Jan 2017 10:26 PM PST İsrail ordusu, Hamas militanlarının sosyal medyada kadın gibi görünerek, İsrail askerlerin telefonlarını hacklemeye ve böylece gizli bilgiler edinmeye çalıştıklarını açıkladı. BBC Türkçe'nin aktardığı habere göre İsrailli bir yetkili gazetecilere yaptığı açıklamada, Filistinli örgütün üyelerinin askeri internette bulduğunu, sonra da sahte kimliklerle arkadaşlık kurduğunu söyledi. Onlarca asker cep telefonlarına bir uygulama indirmeye ikna edildi. Uygulamayla askerlerin telefonlarındaki kamera ve mikrofonlara erişim sağlandı. Sahte kimlikle askerlere ulaşanların İbranice sokak dilini kullanabildikleri de belirtiliyor. Ancak söz konusu yetkili, Hamas'ın önemli bir bilgi ele geçiremediğini söyledi. 'BİLGİ TOPLAMAYA ÇALIŞTILAR' Yetkili, tuzağa düşen askerlerin çoğunun düşük rütbeli olduğunu ve Hamas'ın yönetimindeki Gazze Şeridi'nde İsrail'in askeri manevraları, gücü ve mühimmatıyla ilgili bilgi toplamaya çalıştığını açıkladı. İsmi açıklanmayan yetkili, uygulamada kullanılan fotoğrafların sosyal medya üzerinden fotoğrafları ve kimlik bilgileri çalınan gerçek kadınlara ait olduğunu söyledi. Gazetecilerle yapılan sunumda, uygulamada kullanılan bazı fotoğraflar ve flört mesajlaşlarına örnekler de var. Mesajlaşma örneklerinden birinde sahte hesap kullanan kişi "Bir saniye, sana fotoğrafımı yollayacağım canım" diyor. Asker, sarışın bir kadının fotoğrafı açmadan önce "Tamam, ha ha" diye yanıt veriyor. Daha sonra sahte hesap kullanıcısı, her ikisinin de video üzerinden sohbet yapmalarını sağlayacak bir uygulama indirmelerini öneriyor. Ama gerçekte bu uygulama askerin akıllı telefonuna erişim sağlıyor. HAMAS AÇIKLAMA YAPMADI İsrail ordusunun enformasyon birimi, askerlerin şüpheli kadınlardan bir uygulama indirmelerine yönelik talep aldıklarını, ardından bu kadınların sessizliğe büründüğünü bildirmelerinin üzerine olayı açığa çıkardıklarını duyurdu. Reuters ajansının haberine göre Hamas Sözcüsü Fevzi Barhoum konuyla ilgili açıklama yapmak istemedi. |
Federal yapı oluşturmaya çok yaklaştık Posted: 12 Jan 2017 10:00 PM PST BM Genel Sekreteri Guterres, Mustafa Akıncı ve Nikos Anastasiadis ile birlikte basın toplantısı düzenledi. İsviçre'nin Cenevre kentinde KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs konusunda "İki toplumlu, iki bölgeli, federal bir yapı oluşturulmasına çok yaklaştık. Her iki liderin gösterdiği önderlik için teşekkür ediyorum" dedi. BM Genel Sekreteri Guterres, açılış oturumlarının çok yapıcı geçtiğini belirterek, "Biz burada sağlam bir çözüm için çalışıyoruz. Gerektiği kadar, gereken şekilde bu amaca ulaşabilmek için çalışmaya devam edeceğiz" dedi. "BM'nin Amacı Anlaşma Konusunda Destek Vermek" "Gerekli araçların bulunması konusunda mutabıkız. Bundan sonra yapılacak şeyler de var. Hemen hızlı çözüm beklenemez" diyen Guterres "BM olarak bizim burada rolümüz taraflara destek vermek. Başka herhangi bir gündemimiz yok. Her iki tarafın mutabakatıyla sağlanacak bir çözümün peşindeyiz" ifadelerinde bulundu. Türk ve Rum Tarafları 'Oscarlık', BM 'Yardımcı Oyuncu' Guterres konuşmasını şöyle sürdürdü: "Eğer bu bir sinema yarışması olsaydı Oscar'ı hak edenler, sağımda ve solumda görmüş olduğunuz beyefendiler olurdu. BM ise yardımcı oyuncu ödülünü alırdı. AB de bu sürece destek veriyor. BM etkili ve güçlü bir şekilde burada elde edilebilecek başarıları destekliyor. Sabırlı olmak lazım, aceleci bir çözümün peşinde değiliz. Ciddi şekilde çözüme dönük çalışmalar yapıyoruz. İki toplumlu, iki bölgeli, federal bir yapı oluşturulmasına çok yaklaştık. Bu kadar çok çatışmaların ortaya çıktığı, çok sorunun yaşandığı ve hiçbir krizin çözülemiyor görüldüğü dünyada bu gelişme, umudun sembolü olacak. Her iki liderin gösterdiği önderlik için teşekkür ediyorum. |
Posted: 12 Jan 2017 09:58 PM PST MHP'li milletvekili "Kardeşim hayır oyu vermem telkininde bulunmadı" diye konuştu. Yeni anayasa maddelerinin görüşülmesine ilişkin yapılan oylamalar sürerken MHP milletvekillerine ülkücü camiadan "hayır" demelerine ilişkin büyük bir baskı geliyor. MHP Hatay Milletvekili Ahrazoğlu'nun ağabeyi Şemsiddin Ahrazoğlu, Facebook adresinden yaptığı paylaşımda kardeşine seslendi. Ağabey Ahrazoğlu, "O kulübeye girerken ve sandığa oy atarken Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni hatırlamanı ve ülkücü şehitleri unutmamanı bekliyorum. Allah yar ve yardımcın olsun babamın oğlu. Gözlerinden öperim" ifadelerini içeren bir mesaj yayımladı. Ahrazoğlu'nun yazdığı yazı sosyal medyada paylaşım rekorları kırdı. MHP Genel Merkezi'nin de telefonlarının susmadığı öğrenildi. DESTEK YORUMLARI YAPILDI MHP Hatay Milletvekili Necmettin Ahrazoğlu'nun ağabeyinin yazdığı sözlerin ardından sosyal medyada şu yorumlar yapıldı: "Tüm MHP milletvekillerine ders olsun. MHP Hatay Milletvekili Necmettin Ahrazoğlu'nun ağabeyi Şemsiddin Ahrazoğlu'nun kardeşine uyarısı gözlerimi yaşarttı."' 'DÜŞÜNCELERİNE KATILMIYORUM' MHP Hatay Milletvekili Necmettin Ahrazoğlu ise ağabeyinin anayasa değişikliği konusunda kendisine sosyal medya üzerinden verdiği mesajı SÖZCÜ'ye değerlendirdi. ''O mesajı okudum. Yorumlarına katılmıyorum'' diyen MHP'li Ahrazoğlu şunları söyledi: "Ağabeyim 'Bu vatanı düşünerek hareket et' diyor. Ben de kendi hür vicdanıma göre hareket ediyorum. Ama onun kişisel yorumlarına da katılmıyorum. Zaten ağabeyim, anayasa değişiklik paketine 'Hayır' oyu vermem gibi, bu yönde bir telkinde de bulunmuyor. Ama onun sözleri medyaya yansıdıktan sonra altına yapılan yorumlar da maksadını aşmış durumda." MHP lideri Devlet Bahçeli'nin geçen hafta grup toplantısında "Benim bir tek evet oyum vardır, onu da vereceğim" demiş Necmettin Ahrazoğlu da şu değerlendirmeyi yapmıştı: "Kendisinin bize bir talimatı olmamıştır. Bekleyip görelim." FACEBOOK'TAN YAPTIĞI BU PAYLAŞIM BÜYÜK DESTEK GÖRDÜ Necmettin Ahrazoğlu'nun ağabeyi Şemsiddin Ahrazoğlu Facebook'tan bu paylaşımı yaptı. Özellikle ülkücüler bu değerlendirmeyi destekledi |
Bunun bayram yapanı BOP'u hazırlayanlar olacak Posted: 12 Jan 2017 09:54 PM PST CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Genel Kurul'da Anayasa değişiklik teklifi üzerine konuştu. TBMM Genel Kurulu'nda Anayasa değişiklik teklifinin görüşmeleri devam ediyor. Meclis konuşmasında CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce," Dünyayı itaat edenler değil itiraz edenler değiştirir" dedi. Muharrem İnce'nin Genel Kurul'da yaptığı konuşma şöyle: "BEDELİNİ EN FAZLA SİZ ÖDEYECEKSİNİZ" "Bugün bu kürsüye, size muhalefet etmek, yanlışlarınızı haykırmak, eksikliklerinizi söylemek, hatalarınızı anlatmak için gelmedim. Yanlışlar düzeltilebilir, eksiklikler tamamlanabilir, hatalar giderilebilir ama bugün yaptığınız yanlışı, bedel ödemeden tamir etmek mümkün değil ve bu bedeli hep birlikte ödeyeceğiz, eminim ki en fazla da siz ödeyeceksiniz. Tarihe ve gelecek nesillere karşı sorumluluğumu buraya aktarmak için çıktım çünkü bu ülke, bizden çok, gelecek nesillere aittir. Ülkelerin yönetimi çağın ruhuyla belirlenir. 14. yüzyılda dünyada bir demokrasi talebi yoktu, bizim ülkemizde de yoktu. Bu toprakların insanları hanlar, kağanlar, padişahlar, hakanlar gördü, sultanlar gördü. Bunlar bizim geçmişimizdir, hatalarıyla, sevaplarıyla, günahlarıyla bizimdir. Tarihe bağlılık ya da düşmanlık değil, ondan ders çıkarmak toplumların önündeki sorunları çözecektir. "MECLİS'TEN GEÇMEZSE KAYBETMİŞ OLMAZSINIZ" Siz, getirdiğiniz bu teklifle, yüz yıllık millet olma, yüz kırk yıllık demokrasiye sahip olma idealimizi ortadan kaldırıyorsunuz, 22 Haziran 1919'da Amasya Genelgesi'yle yola çıktığımız "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." ilkemizi yok ediyorsunuz, modern devlet olma iddiamızı yok edip devlet aygıtını parti örgütüne dönüştürüyorsunuz, herkesin devletini çoğunluğun devletine dönüştürüyorsunuz, yüzde 50+1'in her şey olduğu, yüzde 50-1'in hiçbir şey olmadığı bir rejim yaratıyorsunuz.. Bir kişi aynı zamanda parti başkanı, hem ordu başkanı hem yargı başkanı hem devlet başkanı hem milletin başkanı olamaz, olmamalıdır. Unutmayınız ki her şeyin başı olan devletin başı olamaz çünkü saygınlığı olamaz, inandırıcılığı olamaz, birleştiriciliği olamaz. Milletin bir bölümünün üye olduğu bir siyasi partinin başkanı olan Cumhurbaşkanı milletin tamamını temsil edemez. Bu teklif Meclisten geçmezse emin olun, kaybetmiş olmazsınız, kazanmış oluruz hep birlikte, bir belayı defetmiş oluruz. "MİLLETİ KANDIRIRAK YARGIYI FETÖ'YE TESLİM ETTİNİZ" 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde bu Mecliste yapılan görüşmelerde "evet" oyu çıktığında arkadaşların sevinç çığlıklarını dün gibi hatırlıyorum. Uyarıları dikkate almadınız. Oylamaları Sayın Başbakana dışarıya koşarak getiren arkadaşlarımız şu anda burada milletvekili. Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçecektik, vesayete son verecektik, gücün kanunundan kanunun gücüne geçecektik, fişleme tarihe karışacaktı. Ne oldu peki? "BUNUN BAYRAM YAPANI BOP'U HAZIRLAYANLAR OLACAK" Burada çoğunluğunuza dayanarak, milleti de kandırarak yargıyı FETÖ'ye teslim ettiniz. 12 Eylül 2010 referandumunun bayram yapanı biz değiliz, siz de değilsiniz; 12 Eylül 2010 referandumunun bayram yapanı FETÖ'dür çünkü yargıyı teslim almıştır. Bugün bu yasalaşırsa, bu, bu Meclisten geçerse bunun bayram yapanı siz olmayacaksınız, biz olmayacağız; bunun bayram yapanı Büyük Orta Doğu Projesi'ni hazırlayanlar olacaktır, federasyonu bekleyenler olacaktır. ( Bugün ihtiyacımız olan şey güçlü başkan, güçlü yürütme değildir; bugün ihtiyacımız olan şey güçlü birlikteliktir. Bugün ihtiyacımız olan şey güçlerin aynılığı değil, güçlerin ayrılığıdır. Bugün ihtiyacımız olan şey anayasalı devlet değildir, anayasal devlettir. Bugün ihtiyacımız olan, geleceğimize güvenle bakmaktır, ortak akılla ortak iyiyi bulmaktır. Uzlaşmaktır bugün ihtiyacımız olan. Uzlaşmak en az istediği şeyden vazgeçmek değildir, uzlaşmak en çok istediği şeyden vazgeçmektir. Saddam, ülkesinin tek hâkimiydi, Kaddafi de öyleydi, Zeynel Abidin Bin Ali de öyleydi. Zeynel Abidin Bin Ali itaat ettiriyordu ama bizimkisi "İtaat et, rahat et." diyor. Sayın milletvekilleri, dünyayı itaat edenler değil, itiraz edenler değiştirir. Onun için itaat değil, itirazdan yana olmalıyız. Bu diktatörler yanılmazdı, eleştirilmezdi, sorgulanamaz, denetlenemezdi. Saddam'ın doğduğu kent Tikrit kutsal ilan edilmişti. Girdikleri her seçimde yüzde 90 oy alıyorlardı. Unutmamak gerekir ki tek adam ülkeleri emperyalistlerin yani sizin tabirinizle "üst aklın" en sevdiği ülkelerdir. 78 milyonla uğraşacaklarına bir kişiyle uğraşırlar, rahat ederler. Getirmek istediğiniz sistemde 1 Mart 2003 tezkeresinin reddedilme olasılığı yoktur. Ülkemiz bir felakete doğru sürüklenirken size bazı hatırlatma ve uyarılarda bulunmak istiyorum. Bu topraklar özgürlük, bağımsızlık, vatan, hürriyet, demokrasi, yurtseverlik kavramlarıyla tanışalı çok oldu. Namık Kemal'den bu güne çok yol katettik, çok bedeller ödendi. İdam sehpalarında can verenler, zindanlarda çürüyenler, sürgünlerde ölenler oldu. Ekmeği bol eyleyenler, acıyı bal eyleyenler, sıratı yol eyleyenler oldu. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi bir büyük nehir gibidir, okyanusa ulaşana kadar devam edecek ve önüne çıkan engelleri yıkıp aşacaktır çünkü ırmaklar kaynağına doğru, geriye doğru akmaz, kavuşacağı okyanusa doğru akar. İnsanlık tarihi göstermiştir ki özgürlük tutkusunun beslendiği yer bir kandır, özgürlük tutkusunun bir kötü huyu vardır ki ne yazık ki kandan beslenir, yurtseverlerin ve tiranların kanından beslenir. Bunları yaşamamak için toplum, anayasayı kendisiyle bir sözleşme kabul eder, devletini bu sözleşmeye göre yapılandırır; onun için anayasalar büyük uzlaşmayla hazırlanır. Anayasalar birlikte yaşama arzusunu sağlayan metinlerdir. Anayasalar farklılıklara verilen güvencelerdir. Anayasalar bir siyasi mücadele aracı değildir. Her yurttaş anayasaya baktığında aynaya bakar gibi kendini, haklarını, sınırlarını görmelidir. Sizlerin getirdiği bu teklif insanlık tarihinin evrensel birikimine aykırıdır, bilime aykırıdır, hukuka aykırıdır, ahlaka aykırıdır; yerli değildir, millî değildir, ilkeldir. Yetki veriyorsunuz, hesap soramıyorsunuz. yüzde 100'le seçilen Gazi Meclisi yüzde 50, artı, 1'in emrine sokuyorsunuz. Seçilmemiş Cumhurbaşkanı yardımcısına memleketi emanet ediyorsunuz. Boş kâğıda imza alıyorsunuz. Televizyon yayınını yasaklıyorsunuz. "Cumhurbaşkanı Meclise mesaj verir." diyorsunuz, "Bilgi verir." bile diyemiyorsunuz, sanki "Ayar verir." der gibi yapıyorsunuz. "Hem parti başkanı hem tarafsız olacağına yemin eder." diyorsunuz. Bütçe yetkisini Büyük Millet Meclisinin elinden alıyorsunuz. Denetleme yetkisini kaldırıyorsunuz. Adından utanıyorsunuz, adını bile değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. Vesayetin âlâsını getiriyorsunuz. "Koalisyonlar sona erecek." diyorsunuz ama yüzde 51'i bulabilmek için en büyük koalisyonların önünü açacağını, tıpkı geçmişte FETÖ'yle yaptığınız koalisyonlar gibi yeni koalisyonların geleceğini de hep birlikte görüyoruz. "KİNDAR NESİL YETİŞTİRECEĞİZ DİYE, TÜRKİYE'Yİ SONUNCU YAPTINIZ" Dış politikada maceracılıkla Suriye politikasını yanlış yürüttünüz. Terör örgütüyle pazarlıkla, ortaklıkla katliamlar ülkesi yaptınız. Ekonomide avantacılıkla dolara zirve yaptırdınız. "Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz." diye sınavlarda Türkiye'yi sonuncu yaptınız. "İleri demokrasi" diyerek Meclissiz bir demokrasi, yurttaşsız bir cumhuriyet, hukuksuz bir yargı, bürokrasisiz bir devlet yönetimi oluşturdunuz. Sayın milletvekilleri, cumhuriyetçiler, ilericiler, demokratlar, milliyetçiler, vatanseverler, muhafazakârlar; sizin aklınıza, ferasetinize, basiretinize, vicdanınıza sesleniyorum. Bu bir intihar, bu bir ötanazi anayasasıdır. Bu bir gönüllü kölelik anayasasıdır. Canımızı, malımızı, hürriyetimizi, inançlarımızı, düşüncelerimizi bir kişiye teslim etmeyelim. Emeğimizi suistimal ettirmeyelim. Demokratik taleplerimizi susturmayalım. Evlatlarımızın hayatını tehlikeye atmayalım. Gelecek nesillerin istikbaliyle oynamayalım. AKP'Lİ VEKİLLERİN AÇIK OY KULLANMASI Vatandaş denetim yapmaz, vatandaş tercih yapar. Onun için, "Sandıkta denetim yapılır." demeyin. Bir sözüm de açık oy kullanan milletvekillerine olsun. Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin herhangi bir okulunda CHP'ye gönül vermiş bir yurttaşımız "Ben oyumu açık atmak istiyorum." dese, mührü alsa, oy pusulasını alsa, gelip oyunu açıktan CHP'ye atsa AKP'nin oradaki sandık görevlisi ne yapar? Kıyameti koparır, değil mi? Vatandaşa verilmeyen bu hakkı milletvekiline nasıl veriyorsunuz siz? Bir kaptanlık tartışmasıdır gidiyor. Nedendir bilinmez, örnekler hep gemilerden veriliyor. 1 kaptan, 2 kaptan… 2 kaptan olunca gemi batarmış. Yani gemi sahibi bir başbakanın bunları söylemesini anlayabilmiş değilim. "KAPTAN SAYISI ÖNEMLİ DEĞİL, KAPTANIN YÖNÜNÜ BULUP BULMAMASI ÖNEMLİ" Bakın, birinci kaptan olur, ikinci kaptan olur; önemli olan nedir, biliyor musunuz? Kaptan sayısında değildir, kaptanın gidecek yönü bilip bilmemesindedir mesele. Kaptan gidecek yönü bilmiyorsa ister bir kaptan ister iki kaptan olsun, hepsi yük olur ona, rüzgâr bile tehlike olur. Kaptan sayısı önemli değil, kaptanın yönünü bulup bulamaması önemlidir. Biz de diyoruz ki on beş yıldır kaptan yönünü bulamadı. Rüzgâr da onun için tehlike, ikinci kaptan da onun için tehlike, geleceğimiz de onun için tehlikededir diyorum zaten. |
You are subscribed to email updates from Sözcü Haber. To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 1600 Amphitheatre Parkway, Mountain View, CA 94043, United States |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder