GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 17 Ocak 2017 Salı 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


Erdoğan ve Bahçeli ittifakı, Türkiye’yi başkanlık anayasası ile bir bilinmeze doğru sürüklüyor

Posted: 16 Jan 2017 05:45 AM PST

Ümit Özdağ, CHP, AKP ve MHP'li vekillere gönderdiği mektupta, "Erdoğan ve Bahçeli ittifakı, Türkiye'yi başkanlık anayasası ile bir bilinmeze doğru sürüklüyor" dedi.









İşsizlik oranı 1,3 puanlık artış ile yüzde 11,8 seviyesinde gerçekleşti

Posted: 16 Jan 2017 05:40 AM PST


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ekim dönemine ilişkin işsizlik verilerini açıkladı. Buna göre ekim döneminde işsizlik oranı yüzde 11,8 oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2016 yılı Ekim ayında işsizlik oranı 1,3 puanlık artış ile yüzde 11,8 seviyesinde gerçekleşti.

TÜİK, 2016 yılı Ekim ayına ilişkin işgücü istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 500 bin kişi artarak 3 milyon 647 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,3 puanlık artış ile yüzde 11,8 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 1,5 puanlık artış ile yüzde 14,1 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş arasını ifade eden genç nüfusta işsizlik oranı 1,9 puanlık artış ile yüzde 21,2 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 1,3 puanlık artış ile yüzde 12 olarak gerçekleşti.

İSTİHDAM EDİLENLERİN SAYISI BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE ARTTI İSTİHDAM ORANI DEĞİŞMEDİ
İstihdam edilenlerin sayısı 2016 yılı Ekim döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 411 bin kişi artarak 27 milyon 267 bin kişi, istihdam oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 46,2 oldu.
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 168 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 579 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 19,5'i tarım, yüzde 19,4'ü sanayi, yüzde 7,6'sı inşaat, yüzde 53,6'sı ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,9 puan, sanayi sektörünün payı 0,6 puan azalırken, inşaat sektörünün payı değişim göstermedi, hizmet sektörünün payı ise 1,6 puan arttı.

İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI YÜZDE 52,4 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
İşgücü 2016 yılı Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 911 bin kişi artarak 30 milyon 914 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,8 puan artarak yüzde 52,4 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,2 puanlık artışla yüzde 72,1, kadınlarda ise 1,3 puanlık artışla yüzde 33,1 olarak gerçekleşti.

KAYIT DIŞI ÇALIŞANLARIN ORANI YÜZDE 33,9 OLARAK GERÇEKLEŞTİ
Ekim 2016 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,3 puan artarak yüzde 33,9 olarak gerçekleşti.

MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İSTİHDAM AZALDI, İŞSİZLİK ARTTI
Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 23 bin kişi azalarak 27 milyon 312 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0,1 puanlık azalış ile yüzde 46,3 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 117 bin kişi artarak 3 milyon 611 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,4 puanlık artış ile yüzde 11,7 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0,1 puanlık artış ile yüzde 52,4 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 69 bin, inşaat sektöründe 42 bin kişi azalırken, sanayi sektöründe 22 bin, hizmet sektöründe ise 66 bin kişi arttı. 

Kişiye göre Anayasa yazılmaz

Posted: 16 Jan 2017 05:38 AM PST


Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Anayasa değişikliğinin halkın esas sorunlarına çözüm üretmediğini belirtti.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Anayasa değişikliğinin halkın esas sorunlarına çözüm üretmediğini belirterek, "Şu kişiye veya bu kişiye göre Anayasa yazılmaz. Bugün hayatta olan kişilerden sonrasını da düşünmezsek geri dönüşü olmayan büyük bir yanlış yaparız" dedi.
Anayasa değişikliği konusunda açıklamada bulunan Feyzioğlu, anayasa paketinin içinde gençlerin önünü açan bir şeyin olmadığını ifade ederek, "Seçilme yaşını 18'e düşürüyor. İyi güzel de 18 yaşındaki gencin, cebinde dolmuş parası yok, nasıl seçim kampanyası yürütecek? Kadın için bir şey yok, yaşlılar için bir şey yok, hayat pahalılığı için bir şey yok, ekonomi için bir şey yok. Bu anayasa paketinin içinde halk yok. Bir tek, Cumhurbaşkanının siyasi partili olması var" ifadelerini kullandı.

"YARIN BU YETKİLERİN KİMİN ELİNE GEÇECEĞİNİ KİMSE BİLEMEZ"
"Yarın bu yetkilerin kim tarafından kullanılacağını kimse bilemez" diyen Feyzioğlu, "Türkiye Cumhuriyeti ise kişilerin üzerindedir. Meseleye böyle yaklaşırsak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır. Şu kişiye veya bu kişiye göre Anayasa yazılmaz. Bugün hayatta olan kişilerden sonrasını da düşünmezsek geri dönüşü olmayan büyük bir yanlış yaparız" açıklamasında bulundu. 

Başbakan'a çocuk gelinler sorusu

Posted: 16 Jan 2017 05:37 AM PST


CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Binali Yıldırım'a çocuk gelinlerin sayısını sordu.

Tanrıkulu, Başbakan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde şöyle dedi:

"Mavideniz Yayınları'nın 1. sınıflar için yayınladığı, yardımcı kitap olarak kullanılan 'Etkinliklerle Okuma Yazma' kitabında, 'Özge, küçük gelin oldu' yazılı cümlenin yer aldığını bile bile bu kitabın basımına kim ya da kimler tarafından hangi gerekçelerle izin verilmiştir?

Talim Terbiye Kurulu'nda 1. sınıflar için yayınlanan ve yardımcı kitap olarak kullanılan 'Etkinliklerle Okuma Yazma' isimli kitapta 'Özge, küçük gelin oldu' yazılı cümleye rağmen, olur ve onay verenler hakkında inceleme ve soruşturma başlatılmış mıdır ya da başlatılacak mıdır? Başlatılmışsa, güncel akıbeti nedir?

Milli Eğitim Bakanlığının, 1. sınıflar için yayınlanan ve yardımcı kitap olarak kullanılan 'Etkinliklerle Okuma Yazma' isimli kitap yer alan 'Özge, küçük gelin oldu' cümlesi ile Türkiye'nin kanayan yarası olan 'çocuk gelinlerin' ve 'küçük gelinlerin' meşru gösterilmeye çalışılmasına izin verdiği iddiası doğru mudur?

2015 - 2017 yılları arasında 15 Ocak tarihi itibariyle 10 - 17 yaşlarındaki çocuk gelinlerin, küçük gelinlerin Türkiye genelinde illere göre toplam sayısı nedir?

10 - 17 yaşlarındaki çocuk gelinler, küçük gelinler ile ilgili olarak AKP Hükümeti ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yapmış olduğu işlemler var mıdır? Varsa, nelerdir?"

Memleketini seven 220+ vekil aranıyor!

Posted: 16 Jan 2017 05:36 AM PST


Yeni anayasaya karşı 'hayır' kamyanyası başlatan CHP, üzerinde 'Memleket diktaya karşı' sloganını yazılı 20 bin broşürü kapı kapı dağıtacak.

CHP'li milletvekillerinin Twitter hesaplarından da paylaştıkları eylemde, yeni anayasaya üç gün boyunca Türkiye'nin her yerinde aynı saatte ayağa kalkarak, "Hep beraber diktaya karşı ayağa" diyecek.

Öte yandanda CHP İzmir İl Başkanlığı, anayasa değişikliğinin oylanacağı referandum öncesi propaganda çalışmalarına başladı. Üzerinde "Memleketini seven 220+ vekili aranıyor' ve 'Memleket diktaya karşı' sloganlarının yazılı olduğu 20 bin broşür bastırıldı. Broşürler, partili gençler ve kadınlar tarafından halka dağıtılacak.

Dünyada 348, Türkiye'de 143 gazeteci tutuklu

Posted: 16 Jan 2017 05:34 AM PST


CHP ve HDP milletvekillerinin de konuşmacı olarak katıldığı ve uluslararası birçok hukuk derneğinin destek verdiği 'OHAL Koşulları Altında Türkiye'de Yargı Sistemi' adlı konferans düzenlendi.

Ankara Barosu tarafından 13-14-15 Ocak tarihlerinde düzenlenen "OHAL Koşulları Altında Türkiye'de Yargı Sistemi" konulu Uluslararası Hukuk Konferansı'nda 'OHAL ve Medya' konulu panelde gazeteciler söz aldı.

Panelin moderatörlüğünü Milliyet Gazetesi'nden Gökçer Tahincioğlu üstlenirken, Birgün Gazetesi'nden Zeynep Yüncüler, Evrensel Gazetesi'nden TGS Ankara Şube Yöneticisi Cem Gurbetoğlu ve KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı'nın (DİHA) Haber Şefi Kenan Kırkaya konuşmacı olarak katıldı.

"ARKADAŞLARIMIZ GAZETECİLİK DIŞINDA BİRŞEY YAPMADI"
Gökçer Tahincioğlu, "Başta Ahmet Şık olmak üzere tüm tutuklu gazetecilere selam gönderiyorum" diyerek, açılışını yaptığı panelde, "OHAL'de medya ilişkisini anlamak için OHAL öncesinin de değerlendirilmesi gerekiyor. Çünkü diğer bütün kuruluşlardan önce sanıyorum OHAL'in ilk ilan edildiği yer gayri resmi olarak medya. Biz gazeteciler uzunca bir süre olağanüstü koşullar altında çalışıyoruz. Basın meslek örgütleri çok uzun bir süredir mücadele ediyor. 'Eylem gazeteciliktir. Haberden başka bir şey yapılmamıştır' diye. Belki hukukçular, gazetecilere yönelik en önemli katkıyı bu noktada sunabilirler. Çünkü bizim arkadaşlarımız gazetecilikten başka bir şey yapmadı" diye konuştu.

2016 YILINDA 839 GAZETECİ HAKİM KARŞISINA ÇIKTI
TGS Ankara Şube yöneticisi Cem Gurbetoğlu, son olarak gözaltına alınan 6 gazetecinin 21 gündür gözaltında olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Öyle gözüküyor ki, Türkiye'de gazetecileri gözaltına almak ve ceza vermek için herhangi bir ciddi gerekçeye ihtiyaç yok. Bunun bir çok örneği var. Birçok gazetecinin ne ile suçlandığı ve hangi gerekçelerle cezaevinde olduğunu halen bilmiyoruz. Türkiye çok uzun süredir tutuklu gazetecileri tartışıyor. Türkiye'de gazetecilerin tutuklanması sadece Türkiye'de değil dünyada da gündem oluyor. Dünya çapında şu an 348 gazeteci cezaevinde. Bunların en az 143'ü Türkiye'de. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yaptığı araştırmaya göre de 2016 yılında en az 839 gazeteci hakim karşısına çıktı. Davların sayısını bilmiyoruz. 189 gazeteci fiziki ve sözlü saldırıya uğradı. 1 Ocak 2017 itibariyle 157 yayın organı kapatılmış. KHK'larla kapatılan yayın organlarında çalışan yaklaşık 10 bin gazetecinin işsiz kaldığını tahmin ediyoruz"

ÇOK SAYIDA YABANCI HUKUKÇU KONFERANSA KONUŞMACI OLARAK KATILDI
Ankara Barosu'nun ev sahipliği yaptığı, birçok ulusal ve uluslararası hukuk kuruluşu ve baronun desteklediği 3 gün süren konferansta, dünyanın birçok farklı ülkesinden hukukçu da konuşmacı olarak yer aldı.

Sosyal medya Yeni Akit'i yine ti'ye aldı

Posted: 16 Jan 2017 05:33 AM PST


Akit'in "ASELSAN yapımı bu silah atom bombasını dahi durdurabiliyor" başlığıyla yayınladığı "haber"de sosyal medyanın diline düştü.

Akit'in yayınladığı haber, AKP'nin istediği medya düzeninin bir yansıması gibi... Akit, "ASELSAN yapımı bu silah atom bombasını dahi durdurabiliyor" başlığıyla yayınladığı 'haber'de, "Türkiye milli savunma sistemlerinde bir aşamayı daha geride bıraktı.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın alçak ve orta irtifa hava savunma ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirme çalışmalarına Aselsan tarafından 2010'da geliştirilmeye başlanan 'Kundağı Motorlu Hava Savunma Sistemi KORKUT' geliştirme aşamasının son noktası olan atışlı testleri de başarıyla tamamladı" ifadelerine yer verdi.

Haberde, söz konusu sistemin atom bombasını bile durdurabileceği iddia edilip, aynı sistemin menzilinin ise 4 kilometre olduğu belirtildi.

Akit'in atom bombasını 4 kilometre kala durduracağını iddia ettiği sistem kısa sürede sosyal medyanın gündemine oturdu. Twitter kullanıcıları, Akit'teki haberleri ti'ye aldı.

AKP'nin kurucularından 'Anayasa teklifini geri çekin' uyarısı

Posted: 16 Jan 2017 05:30 AM PST


AKP'nin iki kurucusundan vekillere: Anayasa teklifini geri çekin ya da 'hayır' oyu verin, Türkiye rahatlasın.

AKP kurucularından eski başbakan yardımcıları Abdullatif Şener ve Ertuğrul Yalçınbayır, AKP milletvekillerine çağrı yaparak "Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma uygun hareket etmelerini" istediler.

"Türkiye'nin başta terör ve ekonomik kriz olmak üzere çok sayıda sorunla boğuştuğunu, buna bir de başkanlık tartışmasının eklenmesinin vahim sonuçlar doğuracağını" savunan Şener ve Yalçınbayır teklifi imzalayan AKP milletvekillerine, "Teklifi geri çekin, Türkiye rahatlasın" dediler. Şener, "Türkiye'nin acilen normalleşmesi lazım. Ekonomik ve siyasi sıkıntının giderilmesi için teklif geri çekilmeli, çekilmeyecekse milletvekilleri sorumlu davranmalı, ülkeyi düşünmeli ve 'hayır' oyu vermeli" ifadesini kullandı.

"Başlangıç olarak geri çekilsin"

Eski başbakan yardımcısı Abdullatif Şener, Türkiye'nin birçok alanda sıkıntı yaşadığını hatırlatarak "Türkiye'nin sıkıntılarından kurtulabilmesi için yapılması gereken çok iş var. Başlangıç olarak Meclis'te görüşülmekte olan anayasa değişikliği teklifi geri çekilmelidir. Yapılmak istenen değişikliğin Türkiye'ye hiçbir hayrı yoktur. Ama zararı çoktur. İçinde bulunduğumuz ortamda halk içinde kamplaşma yaratacak girişimlerden uzak durmamız gerekiyor" diye konuştu.

"Ekonomide ciddi sıkıntılar yaşandığını, yabancı yatırımcılarda hukuk endişesi ortaya çıktığını, Meclis'te görüşülmekte olan teklifte bu kaygıları daha da arttıracak maddeler bulunduğunu" vurgulayan Şener, "Türkiye'nin acilen normalleşmesi lazım. Ekonomik ve siyasi sıkıntının giderilmesi için teklif geri çekilmeli, çekilmeyecekse milletvekilleri sorumlu davranmalı, ülkeyi düşünmeli ve 'hayır' oyu vermeli" ifadesini kullandı.

"Teklif Türkiye'yi bölüyor"

Eski başbakan yardımcılarından Ertuğrul Yalçınbayır da Meclis'te görüşülen anayasa değişikliği teklifinin "halk içinde birlik değil, bölünme yarattığını" ileri sürerek şunları söyledi:
"AKP içinde birçok yönetici ve milletvekili ile görüşüyorum. Çoğu yaşananlardan rahatsız, bu işin nereye varacağından tedirgin. Geçmişte Türkiye'de üst düzey görev yapmış devlet ve siyaset adamları da kaygılı. AKP kuruluş felsefesi bu değildi. Anayasa değişikliği bu şekilde yapılmaz. Demokratik tartışma ortamında yapılır. Ayrıca anayasa değişikliğinin zamanı da değil. Türkiye'yi birleştirmiyor, ayrıştırıyor. Şu kısa dönemde bile bu açıkça görüldü."

AKP'lilerin yaşananlardan şikayet etmelerinin yeterli olmadığını daha fazlasını yapmaları gerektiğini ifade eden Yalçınbayır şu görüşleri savundu:

"AKP'li dostlarım düşüncelerini açıkça kamuoyu önünde ortaya koymalı. Şimdi koymayacaklarsa ne zaman koyacaklar. İş işten geçtikten sonra sızlanmanın Türkiye'ye de gelecek kuşaklara da hayrı olmaz. Türkiye bir an önce normalleşmelidir. Tarafsız olması gerekenler tarafsız değil. Maçta bir kulüp üyesi aynı zamanda hakemlik yaparsa o maçta hakemin kararları tartışılır. Maçta kavga çıkar. Buna izin verilmemelidir. Cumhuriyet'in 100. yılına böyle mi gireceğiz."

"Siyasi beklentimiz yok"

Türkiye'nin toplumsal çıkarının düşünülerek hareket edilmesini isteyen Yalçınbayır, "Toplum hızla gerilimin içine itiliyor. Bir kişinin isteği karşılanacak diye Türkiye ağır bedeller ödeyecek. Teklif kabul edilirse devletin bütün kurumlarında partizanlık hakim olacak. Bizler bu görüşlerimizi kamuoyuna açıklarken hiçbir siyasi beklentimiz yok. Sadece Türkiye kaygımız var. Çabamız Türkiye'nin çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği. Olağanüstü hali devamlı kılacak değil, olağanüstü hali normal hale getirecek bir politika izlenmeli" diye konuştu.

‘Ayağa Kalkıyoruz’ eylemleri başlıyor

Posted: 16 Jan 2017 05:28 AM PST


TBMM'de Çarşamba günü ikinci turu görüşülecek olan başkanlık sistemi tekklifine karşı "Ayağa kalkıyoruz" eylemleri başlıyor.

CHP'li vekillerin Twitter hesaplarından da paylaştıkları eylem, rejim değişikliğinin öngörüldüğü tasarıya karşı vatandaşların, 3 gün boyunca belirlenen saatte, bulundukları yerde "ayağa kalkarak" tepkilerini göstermesini öngörüyor.

Twitter'da paylaşılan afişlere göre; Eylem Ocak ayının 16'sında (bugün) saat 16.00, Ocak ayının 17'sinde (yarın) 17.00 ve 18'inde (öbür gün) 18.00'da aynı anda Türkiye'nin her yerinde "Nerede olursan ol, İçeride, dışarıda, derste, sırada, Hep beraber diktaya karşı ayağa…!" sözüyle gerçekleştirilecek.

Suriyeli sığınmacıların yüzde 80'i ne kadar teşvik edersek edelim kalacak gibi görünüyor

Posted: 16 Jan 2017 05:26 AM PST


Suriyeli sığınmacılarla ilgili bir rapor hazırlayan Kamu Başdenetçisi Malkoç, "Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre, bunların yüzde 20'si geri dönüyor, yüzde 80'i ne kadar teşvik edersek edelim veya 80'e yakını belli ki kalacak gibi görünüyor" dedi. Halihazırda Türkiye, 3 milyona yakın Suriyeli göçmene ev sahipliği yapıyor. BM istatistiklerine göre, Türkiye nüfusu yaklaşık 2,5 milyon artacak.

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Türkiye'de yaşayan Suriyeli sığınmacılar için geniş çaplı bir rapor hazırlamak üzere Gaziantep'teydi. Kentin mülki amirleriyle bir araya gelen Malkoç, Türkiye'deki Suriyeli sığınmacıların sayısının 3 milyon civarında olduğunu, buna Pakistan, Irak, Afganistan, Somali veya diğer Afrika ülkelerinden gelenler de dahil edildiğinde rakamın 4 milyona çıktığını söyledi.

Başdenetçi Malkoç, şu açıklamayı yaptı:

"4 milyonluk rakam dünyadaki birçok ülkenin, hatta Avrupa'daki birçok ülkenin nüfusundan fazla. Şu anda Türkiye'de ilköğretim çağında bulunan bu göçmen ve  mültecilere verilen hizmet, okullarda okutulan öğrenci sayısı 500 binin üzerinde. Sadece ilköğretimi kastediyorum. Finlandiya'da ilköğretim çağındaki öğrencilerin sayısı 370 bin civarında. Bu rakamı özellikle telaffuz ediyorum. Sahil Güvenlik Komutanlığı'mızın denizlerden topladığı insan sayısı 95 bin 571. Bunlar olağanüstü rakamlar.

Baştan geçici olarak baktığımız bu sorun belli bir noktaya geldi. Bu noktaya kadar çok güzel idare edildi. Gaziantep bu konuda model oldu. Zorluklarını, sıkıntılarını içinde sakladı. Güzelliklerini hem Türkiye'ye, hem de dünyaya yansıttı. Ülkemiz için de gurur, iftihar vesilesi oldu. Buraya kadar tamam. Belli ki Allah nasip ederse Astana zirvesinden sonra olağanüstü bir değişiklik olmazsa Suriye'de belli bir uzlaşma, ardından da çözüme doğru yol alınacak ama sorun bitmiyor. Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre, bunların yüzde 20'si geri dönüyor, yüzde 80'i ne kadar teşvik edersek edelim veya 80'e yakını belli ki kalacak gibi görünüyor."

İki ay sonra uluslararası sempozyum var

2 Mart tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Uluslararası Göç ve Mülteciler Sempozyumu'na ev sahipliği yapacak. Açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılacak sempozyuma birçok kuruluş, sivil toplum örgütü temsilcileri ve dünya ombudsmanları katılacak.

Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından hazırlanacak rapor, sempozyuma kadar hem Türkçe hem de uluslararası dillerde yayına hazırlanacak.

Bişkek'te düşen Türk kargo uçağının asıl düşüş nedeni henüz tespit edilemedi

Posted: 16 Jan 2017 05:23 AM PST


ACT Havayolları A.Ş, Bişkek'te düşen kargo uçağıyla ilgili açıklama yaptı. ACT Havayolları açıklamasında, "Kazanın oluşumuna teknik nedenler veya yüklemeye bağlı etkenlerin yol açmadığı anlaşılmaktadır. Kazanın gerçek nedeni yapılacak çalışmalar sonucu ortaya çıkacak ve kamuoyu ile paylaşılacaktır" dedi.

ACT Havayolları'na ait Boeing 747-400F Jumbo Jet tipi kargo uçağı, Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'e iniş sırasında düştü. Uçakta 4 mürettebatın bulunduğu belirtilirken Kırgız makamlarının açıklamasına göre kazada çevre binalarda yaşayanlar dahil toplam 37 kişi hayatını kaybetti. Dördü ağır 6 kişi de olayda yaralandı.

ACT Havayolları A.Ş'nin açıklaması şu şekilde oldu:

"Şirketimize ait Boeıng 747-400 Tipi TC-MCL Tescil işaretli uçağımız, Hongkong-Bişkek seferini yapmakta iken 16 Ocak 2017 günü yerel saat ile GMT 01.20 (Türkiye saati ile 04.20'de) Bişkek-Manas Havalimanına iniş esnasında düşmüştür.

Kaza nedeni ile maalesef uçağımızda bulunan Kaptan Pilot İbrahim Gürcan Dirancı, İkinci Pilot Kazım Öndül, Yükleme Uzmanı Melih Aslan ve Uçuş Teknisyeni İhsan Koca hayatını kaybetmiştir. Aldığımız ilk bilgilere göre, uçağın yerleşim yerine düşmesi nedeni ile mürettebatımız dışında 33 kişi olmak üzere toplam 37 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu elim kazada hayatını kaybeden ekibimizin ailelerine ve Kırgızistan halkına başsağlığı ve sabırlar dileriz"

"KAZA İLE İLGİLİ ÇOK YÖNLÜ SORUŞTURMA SÜRDÜRÜLMEKTEDİR"

"Kazanın oluş sebebi hakkında net ve doğrulanmış bilgilere henüz ulaşılamamıştır. Şirketimiz adına yetkilendirilmiş iki kaptan pilotumuz, Manas Havaalanında, yetkililerle birlikte, kaza kırımı ile ilgili keşif ve tespitlerde bulunmaktadır. Ayrıca, teknik ekibimiz kaza mahalline hareket etmiştir. Kaza nedeni ile Kırgızistan ve Türk Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü kaza kırım heyeti tarafından kaza ile ilgili çok yönlü soruşturma sürdürülmektedir. Kaza kırım raporunun hazırlanması için Ulaştırma Bakanlığı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Kırgızistan Büyükelçiliğimiz, Havalimanı Yetkilileri ve Kırgızistan Sivil Havacılık otoritesi ile sürekli temas halinde çalışılmaktadır. Kaza ile ilgili net ve doğrulanmış bilgiler kamuoyu ile tekrar paylaşılacaktır"

"TEKNİK KAYIT DEFTERİNDE HERHANGİ BİR ARIZA KAYDI BULUNMAMAKTADIR"

"Kırıma uğrayan uçak Hong Kong - Bişkek - İstanbul seferini yapmak üzere Hong Kong'dan aldığı kargo ile tüm kontrolleri yapıldıktan sonra planlandığı şekilde havalanmış ve sefer süresince hiç bir aksilikle karşılaşmadan Bişkek Havalimanına inişe geçmiştir.

Mürettebat, sefer öncesi Hong Kong'da 69 saat süre ile dinlenmiş ve Hong Kong - Bişkek arası 6 saatlik seferi tamamlamak üzere uçağı teslim almıştır. Uçak planlanan şekilde toplam 85.618 kg "genel kargo" yükünü emniyetli bir şekilde alarak havalanmıştır. Uçağın teknik kayıt defterinde herhangi bir arıza kaydı bulunmamaktadır. Kırıma uğrayan uçak; Boeıng 747-400 Tipi, 2003 model Kargo uçağı olup, toplam 116.462 kg taşıma kapasitelidir. 10 Aralık 2015 tarihinden itibaren ACT Havayolları filosunda bulunmaktadır. Filomuzda bulunan bütün uçaklar gibi, bu uçağın da tüm bakımları zamanında ve eksiksiz olarak yapılmıştır"

"TECRÜBELİ VE UZMAN BİR UÇUŞ EKİBİDİR"

"Kaybettiğimiz ekibimiz, uzun yıllar, mesleklerini büyük başarı ile yürütmüş, tecrübeli ve uzman bir uçuş ekibidir. Kaptan Pilot İbrahim Gürcan Dirancı ve İkinci Pilot Kazım Öndül yıllarca yurtdışında da bizleri temsil etmiş, asker kökenli pilotlardır. Kaptanımız toplam 10.821 uçuş saati tecrübeye sahiptir. Merhum kaptan pilotumuz aynı zamanda, kazaya uğrayan bu tip uçakta da 833 uçuş saati deneyimine sahiptir. İkinci pilotumuzun toplam 5910 uçuş saati tecrübesi ve bu tip uçakta ise 1771 uçuş saati deneyimi bulunmaktadır.

Uçak mürettebatından olan Yükleme Uzmanımız Melih Aslan, toplam 14 yıllık yükleme uzmanı tecrübesi ile mesleki eğitim ve yeterliliğe sahip olarak 2007 yılından bu yana Şirketimizde çalışmaktadır. Uçuş Teknisyenimiz İhsan Koca, uzun yıllar Türk Hava Kuvvetlerinde teknisyen olarak görev yapmış ve 2006 yılından bu yana Şirketimizde hizmet vermiştir"

"TEKNİK NEDENLER VEYA YÜKLEMEYE BAĞLI NEDENLERDEN DOLAYI DÜŞMEDİ"

İlk bulgulara göre, kazanın oluşumuna teknik nedenler veya yüklemeye bağlı etkenlerin yol açmadığı anlaşılmaktadır. Kazanın gerçek nedeni yapılacak çalışmalar sonucu ortaya çıkacak ve kamuoyu ile paylaşılacaktır. Meydana gelen bu kaza nedeni ile uğranılan tüm can ve mal kayıpları sigorta teminatı altındadır. Kaza bölgesinde oluşan tüm hasarlar ve kişisel zararlar sigorta şirketimizin sorumluluğu kapsamında olup, en kısa sürede tüm maddi zararların tazmini gerçekleştirilecektir. Uğranılan kaza nedeni ile başta kazada yakınlarını kaybedenler olmak üzere, Türk Sivil Havacılık camiası ve Kırgız Halkına tekrar başsağlığı diliyor ve acılarını paylaşıyoruz"


Sevra Mahalli, "Babamın kan değerleri kötüleşiyor"

Posted: 16 Jan 2017 05:20 AM PST


Tutuklu gazeteci-yazar Hüsnü Mahalli'nin kızı Sevra Mahalli, "Babamın kan değerleri kötüleşiyor" açıklamasında bulundu.

"Cumhurbaşkanı'na hakaret" ve "Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret" iddiasıyla 15 Aralık 20162da tutuklanan gazeteci-yazar Hüsnü Mahalli'nin durumuna ilişkin kızından açıklama geldi.

Sevra Mahalli, Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada Hüsnü Mahalli'nin durumunun ağırlaştığını, tutukluğuna ilişkin de itirazlarda bulunacağını belirtti.





 CHP'Lİ YARKADAŞ 5 GÜN ÖNCE 'FELÇ OLABİLİR' DEMİŞTİ
10 Ocak'ta Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında TBMM'de açıklamalarda bulunan CHP Milletvekili Barış Yarkadaş: "Gazeteci arkadaşımız Hüsnü Mahalli de tutuklanan gazetecilerden biri. Şu anda Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde tedavi görüyor. Hüsnü Mahalli'nin bir an önce tahliye edilmesi gerekiyor. Çünkü kendisi hastane-cezaevi koşullarında olduğu için yürüyemiyor. Hastanede bir koğuşta tutuluyor. Doktorları Mahalli'nin her gün en az iki saat kesintisiz yürümesi gerektiğini söylüyor. Yürüyemediği takdirde felç olma ihtimali ile karşı karşıya. Bu yüzden Hüsnü Mahalli'nin iddianamesinin bir an önce hazırlanması ve tahliye edilmesini talep ediyoruz." ifadelerini kullanmıştı.

Günü geldiğinde Anayasa Mahkemesine taşıyacağız

Posted: 16 Jan 2017 05:18 AM PST


CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, anayasa değişiklik teklifine ilişkin, "Günü geldiğinde Anayasa Mahkemesine taşıyacağız" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, anayasa değişiklik teklifine ilişkin açıklamasında şöyle dedi:
Günü geldiğinde Anayasa Mahkemesine taşıyacağız. Eğer bu düzenleme açık oylarla, takip edilen oylarla, gözlemcilerle, baskıyla alenileştirilir ve 330'u geçerse Anayasa Mahkemesine gidip bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmesi ve iptalini sağlayacağız. Şekli yönden de anayasa yazım tekniği açısından da götüreceğiz" dedi.
Özel, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında anayasa değişiklik teklifinin birinci turda yapılan gizli oylamalarına işaret ederek şöyle dedi:
"Özellikle ilk turun ilk birkaç madde oylamasında Adalet ve Kalkınma Partisi Meclis'e adeta anayasa oylamasının açık olarak yapılmasını dayatmıştır.
Oylamalara geçildiğinde görüldü ki iktidar partisinin kabinlerin önüne yerleştirdiği ve kendilerinin 'çavuş' ve 'başçavuş' diye açıkça ifade ettikleri birbirlerine 'çavuşum geldim, başçavuşum bende buradayım' gibi 20 kişinin izlediği bir kişinin onların da başında olduğu saray zabitlerini gördük."

"BÖYLE BİR OYLAMAYA İZİN VERMEYECEĞİZ"
Anayasa değişiklik teklifinin ikinci tur görüşmelerine ilişkin de Özel şu değerlendirmeleri yaptı:
"Bundan sonra ikinci tura geçiyoruz. İkinci turda çok net olarak söyleyeceğimiz bir şey var, gizli oylamanın Anayasal ve İçtüzük'e uygun olarak yapılması gereken gizli oylamanın alenileştirilmesine, denetim yapılmasına, kabinlere girilmeden açıkta oy atılmasına izin vermeyeceğiz.
İkinci turda eğer Adalet ve Kalkınma Partililer bu rejim değişikliğini gizli yapılması gereken oylamayı aleni yapmaya kalkarlarsa burada en sert ve en net tavrımızı tekrar göstereceğiz. Böyle bir oylamaya izin vermeyeceğiz.

"ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN DENETLENMESİ VE İPTALİNİ SAĞLAYACAĞIZ"
Ortaya çıkan tüm ihlalleri, tüm teknolojinin ve hukukun, İçtüğüzün tanıdığı tüm olanakları kullanarak tespit edeceğiz ve bunu günü geldiğinde Anayasa Mahkemesine taşıyacağız. Eğer bu düzenleme açık oylarla, takip edilen oylarla, gözlemcilerle, baskıyla alenileştirilir ve 330'u geçerse Anayasa Mahkemesine gidip bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmesi ve iptalini sağlayacağız.
Anayasa Mahkemesinin 2010 yılında verdiği karar son derecek net. 'Ben ihlalin ikinci turda olduğuna bakarım ve sayının sonucu etkileyecek olmasına bakarım' diyor Anayasa Mahkemesi.

"MESELE REJİM MESELESİDİR"
Hem orada bu alenileştirmeye gizli oyun açık gösterilmesine karşı çıkacağız, gerekirse de bunu Anayasa Mahkemesine götürmede zerre tereddüt etmeyiz. Çünkü mesele rejim meselesidir. Cumhuriyet meselesidir."

"BAHÇELİ GELDİ, OTURDU, SUSTURDU"
Anayasanın ilk 4 maddesine yönelik tartışmalara işaret eden Özel, şöyle devam etti:
"Meclis ayakta, MHP daha ayakta. Devlet Bahçeli geldi, oturdu, susturdu, konu kapandı.

"İTALYAN MAFYASININ OMERTA YEMİNİ"
İtalyan mafyasının Omerta yeminini etmiş yani suskunluk ve sessizlik yeminini etmiş ölüme kadar susmak zorunda olan konuşursa ya da hakkında konuşulursa bütün dengelerin değişeceği bu yüzden de mafyanın birbirine yemin ettirdiği bir durumla karşı karşıyayız.
Devlet Bahçeli nasıl bir mecburiyetten nasıl bir mahkumiyetten nasıl bir mahcubiyettendir bilinmez Anayasanın ilk 4 maddesini değiştireceğiz diyorlar, grubu ayakta, giriyor, oturuyor, susturuyor ve o dakikadan sonra adeta MHP'lilerin hafızasından bir 15 dakikadır yaşananların tamamını siliyor."
Milli Eğitim Bakanlığının müfredat değişikliğine değinen Özel, "Atatürk vurgusunun Atatürk resminin Atatürk sözünün azaltıldığı, İsmet İnönü'nün İkinci Dünya Savaşı ve İsmet İnönü konularının müfredattan çıkarıldığı ve her geçen gün biraz daha cumhuriyetin ve demokrasinin izlerinin silindiği bir müfredatla karşı karşıyayız"dedi.

"ANAYASAYA UYGUN BİR İKİNCİ TUR İÇİN GÖVDEMİZİ SİPER EDECEĞİZ"
Anayasa değişiklik teklifinin ikinci tur görüşmelerine dikkat çeken Özel, "Bu rejim değişikliğine sonuna kadar direneceğiz. İkinci turda bu işi ya başaracağız, ikinci turda başaramazsak halkımızla birlikte bu işi mutlaka başaracağız. Anayasaya uygun bir ikinci tur için gövdemizi siper edeceğiz. Hukukun, İçtüzüğün ve Anayasanın verdiği tüm hakları kullanacağız, öyle ya da böyle bu rejimi AKP'ye yıktırmayacağız" dedi.
Bir soru üzerine Özel, "Şekli yönden de anayasa yazım tekniği açısından da götüreceğiz" yanıtını verdi.

"MİT'TE FİŞLİ OLDUĞUNU ARTIK HEPİMİZ BİLİYORUZ"
Yasin Aktay'a ilişkin basında çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine Özel, "Yasin Aktay'a sormak lazım, kod numarasını biliyor mu, o koddaki kendisi mi? Ben Yasin Aktay'dır demiyorum, Yasin Aktay 'ben değilim' desin ama biz bir Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkan yardımcısı olduğunu biliyoruz ama başkaları da var mı onu bilmiyoruz. O yüzden bu Yasin Aktay mı onu Yasin Aktay'a soralım. Ama çorap söküğü gibi bu bir, iki, üçe mi çıkacak, onu da biraz zamana bırakalım. Ama en az bir FETÖ'cünün AKP Genel Başkan Yardımcısı olarak MİT'te fişli olduğunu artık hepimiz biliyoruz" yanıtını verdi.
Bir soru üzerine Özel, "Ahmet Aydın sayım yapılırken oturumu kapatıp, gitmiş geri gelmiş. Bu da Anayasa Mahkemesine gidecek ve mutlaka o maddenin oylaması iptal olacaktır" dedi.

McDonald’s'a karşı açtığı davayı kazandı

Posted: 16 Jan 2017 05:18 AM PST


Dünyaca ünlü İngiliz aşçı Jamie Oliver, tüketim kültürünün en büyük simgelerinden biri olan McDonald's'a karşı açtığı davayı kazandı.

Ünlü İngiliz aşçı Jamie Oliver, McDonald's hamburgerlerinin içindeki "et"in, hayvansal yağ hamuru ve amonyaktan oluştuğu defalarca açıklamıştı.

Oliver, bu iddiayla kapitalist dünyanın en büyük simgelerinden biri olan McDonald's'a karşı açtığı davayı kazandı.

Jamie Oliver, kendi dergisi Jamie's Magazine için Instagram'a bu pastayı koydu.


Oliver'ın yıllarca süren mücadelesi, kapitalizmin simgesi olarak görülen Mc Donalds yerine butik hamburger yapılması ve yenmesi yönünde. Dünyaca ünlü İngiliz aşçı, yıllarca okul kantinlerinde öğrencilere sunulan yemekler üzerine programlar hazırladı ve çalışmalarda bulundu, bulunuyor.

Oliver kazandığı davayla, McDonald's fast food zincirinin gerçek et yerine, kasaplık hayvanın kesiminden geriye kalan et, tendon, yağ ve bağ doku karışımından oluşan macun kıvamındaki bir hamur ile amonyak kullandığını kanıtlamış oldu.

İngiliz aşçı ve televizyon programcısı Jamie Oliver, hamburger ve kızarmış tavukların (nugget) lezzetinin ardındaki ürkütücü gerçekleri ortaya çıkardı.

Jamie Oliver'ın ifadesiyle, McDonald's restoranlarında servis edilen ürünler, besin olarak tanımlanamaz.

Zeytinburnu cihatçıların merkezi mi oldu?!

Posted: 16 Jan 2017 05:14 AM PST


Orta Asya kökenli araştırmacı yazar Esedullah Oğuz, Reina saldırısının ardından, cihatçıların İstanbul'daki merkezlerinden biri olan İstanbul Zeytinburnu'ndaki tabloyu anlattı.

İstanbul'daki Reina adlı gece kulübünde 2017'nin ilk saatlerinde silahlı saldırı düzenleyerek 39 kişiyi katleden zanlıdan henüz iz yok. Saldırıyı IŞİD üstlenirken, resmi makamlar tarafından doğrulanmasa da basında kimliğinin, Özbek asıllı Abdulgadir Masharipov olduğu ileri sürülen saldırganın kaçtığı belirtiliyor. Yine basına yansıyan bilgilere göre kod adı Ebu Muhammed Horasani olan saldırgan, katliamdan önce İstanbul Başakşehir'de bir ev kiraladı, saldırının ardından ise ailesinin de getirildiği Zeytinburnu'ndaki eve döndü ve 4 yaşındaki oğlunu yanına alarak kaçtı.

İstanbul'un Zeytinburnu ve Başakşehir ilçeleri uzun bir süredir özellikle Orta Asya ülkelerinden gelen cihatçıların merkezi olarak biliniyor. Suriye müdahalesinin ardından sayıları hızla artan, denetimden uzak medrese, mescit, dini dernek, Kuran Kursu ve yardım kuruluşu adı altında faaliyet gösteren merkezler etrafında toplanan cihatçılar daha sonra Suriye'ye geçiyor.

Orta Asya ve Afganistan uzmanı, Orta Asya kökenli Esedullah Oğuz, yılbaşı katliamının ardından Zeytinburnu'na gittiğini ve Orta Asya kökenlilerin saldırı konusunda ikiye bölündüklerini söyledi. Tarikatlar aracılığıyla Türkiye'ye gelerek medrese gibi dini kurumlarda eğitim alan kişilerin Suriye ve Irak'a geçtiklerini aktaran Oğuz, ilçede son dönemde sayıları hızla artan yabancılar tarafından kurulmuş bazı işyerlerinin de bu tür faaliyetler için kullanılıyor olabileceğine dikkat çekti.

'IŞİD'E KATILAN ORTA ASYALI SAYISI 4-5 BİN'
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin çözülmesinin yarattığı ideolojik boşluğun ardından Orta Asya coğrafyasında radikal İslamcı örgütlerin güçlendiğini anımsatan Esedullah Oğuz, bu durumun 2000'li yıllardan itibaren ivme kazandığını belirtti: "Sovyetler Birliği'nin 91'de dağılmasından sonra bölgede ideolojik boşluk oluştu. İdeolojik boşluğu (devlet adamları) kendi şahsi kültleriyle doldurmaya çalıştılar ama işe yaramadı, bunun yerine İslamcılar doldurmaya başladılar ve 90'lı yılların başlarından itibaren Körfez ülkelerinden büyük oranda yardım kuruluşları adı altında, İslami kuruluşlar gelip medrese, okul, Kuran kursu gibi şeyler açmaya başladılar. Tabii o zaman IŞİD değil, Taliban ve El Kaide vardı ve komünizmin bıraktığı ideolojik boşluğu bunlar doldurmaya başladılar. 2000'li yıllardan itibaren bu hızlandı.
Son dönemde IŞİD'in ortaya çıkmasıyla ivmenin de hızlandığını belirten Esedullah Oğuz, örgütte sayısı 4 -5 bin olarak tahmin edilen Orta Asya kökenli cihatçı bulunduğunu ve bunların çoğunun Türkiye üzerinden IŞİD'e katıldıklarını söyledi.

'TARİKATLAR ARACILIĞIYLA TÜRKİYE'YE GELİYORLAR'
Radikal düşünceli kişilerin İstanbul'da bazı dini merkezler etrafında toplandıklarını vurgulayan Oğuz, Zeytinburnun'da bir Kazak gençle sohbet ettiğini ve Türkiye'de ne yaptığını sorduğu gencin, kendisine bir tarikat medresesinde dini eğitim aldığını söylediğini aktardı. Oğuz, tarikatların bu kişileri Orta Asya ülkelerinden bulup getirdiklerini, Türkiye'de bir süre eğitildikten sonra militanların Suriye'ye ya da Irak'a geçtiklerini ifade etti:
"Değişik gruplarla bağlantılı olan ve Orta Asya'dan gelen insanlara buradaki tarikatlar barınma, ev, yiyecek, her şeyi sağlıyor ve onları eğitiyor. Doktrinel eğitim alıyorlar ve sonra isterse Irak ya da Suriye'ye gidip deneyim kazanabiliyorlar; istemezse de aynı ideolojiyle geri dönüp kendi ülkelerinde, Orta Asya'da hücre, şebeke olarak faaliyetlerini sürdürebiliyorlar." Vizesiz seyahat nedeniyle Türkiye'ye Orta Asya coğrafyasından girişlerin rahatlıkla yapılabildiğini ve ardından militanların Suriye'ye giderek tekrar Türkiye'ye döndüklerini belirten Oğuz, bu duruma mani olunması gerektiğini belirtti.

'ESKİ TALİBAN MİLİTANI ZEYTİNBURNU'NDA VE KAÇAK'
Yetkililerle görüşmelerinde özellikle Zeytinburnu'ndaki duruma karşı önlem alınması gerektiğini söylediğini belirten Oğuz, "Afganistan'dan çok sayıda tehlikeli insan geldi ve çoğu Zeytinburnu'nda. Bunlar şu anda terör olaylarına karışmadılar ama bu her zaman böyle olacağı anlamına gelmiyor. Mesela eski Taliban militanı şu anda Zeytinburnu'nda, pasaportu yok, belgesi yok. Bir apartmanda 50-60 kişi kalıyorlar ve bunlar Batı'ya gitmeye çalışıyorlar. Devlet çok fazla rahat. Zeytinburnu'nda gidip ana caddede üst araması yapsalar her iki kişiden birinin kaçak olduğunu görürler. Polis biliyor yıllardan beri ve bu konuda hiçbir önlem alınmıyor" dedi.
Taliban, El Kaide kökenli ya da başka radikal örgütlerle ilişkisi olan çok sayıda kişini Türkiye'ye girdiklerini söyleyen Oğuz, bu kişilerin savaş bölgesinden geldiklerinin altını çizerek, durumun büyük tehlike yarattığını belirtti. Esedullah Oğuz, ilçede kumar ve uyuşturucunun da arttığını ve Zeytinburnu'nun tüm bunlardan temizlenmesi için Emniyet'e başvurulduğunu ancak şu ana kadar herhangi bir tedbir göremediklerini söyledi.

'TARİKATLARIN PARASI BAŞKA BİR KAYNAKTAN GELİYOR'
Bu tür bir ortamın çeşitli istihbarat örgütleri tarafından kullanılabileceğine dikkati çeken Oğuz, tarikatların sağladığı maddi imkanların, bağlantılı kaynaklardan geldiğine işaret etti: "Böyle bir ortam var, herkesin kullanabileceği bir ortam. Orta Asya'dan gelen potansiyel militanlara barınak, sığınma, maddi — manevi ve lojistik destek sağlanıyor ve bunlar da tarikatlara belirli bir kaynaktan geliyor. Tarikatların belirli yerlerle bağlantısı olması lazım ki bu desteği verebilsin."

Hiç yorum yok: