GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 19 Ocak 2017 Perşembe 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


Takipçi sayısı 11 milyona ulaşan ünlü şarkıcı Rita Ora soyundu

Posted: 18 Jan 2017 02:49 AM PST

Ünlü şarkıcı Rita Ora, Instagram hesabında 11 milyon takipçiye ulaşınca üzerine sütyen giydiği, siyah beyaz bir fotoğraf paylaştı.

HAYRANLARINA TEŞEKKÜR ETTİ

26 yaşındaki sanatçının takipçilerine şükranlarını ifade eden öpücüğünü resmeden pozunda '11 M' yazdığı göğsünün hemen altında ellerini birleştirdiği görüldü. Ünlü şarkıcı sütyeninin altına adidas eşofman giydiği ve yatağın üzerinde bağdaş kurduğu pozla hayranlarına teşekkür etti.

"ÇOK SÜRPRİZLERİM OLACAK"

Rita Ora, fotoğrafın açıklama kısmına: "ROMA 17.1.17. Bu, 11 milyon olan sizler için. Çok teşekkürler. Bu sene sizler için çok sürprizlerim olacak." satırlarını yazdı.

Genç şarkıcının iki yüz binden fazla beğeni alan fotoğrafına binden fazla yorum yazıldı.

İşte genç şarkıcının o paylaşımı;


Aynı aileden 4 şüpheli intihar

Posted: 18 Jan 2017 02:47 AM PST


Izmir'de aynı aileden 4 kişiyi öldüren şüpheli intihar etti

İZMİR'de aynı aileden 4 kişinin öldürülmesinin, eczacı Hakan Kılıç'ın, emekli öğretmen babasının, Aysel Aslan'la evlenmek istemesine karşı çıkmasından kaynaklandığı ortaya çıktı. Hakan Kılıç'ın önce Hüseyin Tiryaki'yi, ardından 3 ay önce evlendiği 3 aylık hamile eşi Fadime Tiryaki, annesi Aysel Aslan ile üvey kız kardeşi Behiye Aslan'ı öldürdükten sonra intihar ettiği belirlendi.

Buca'da telefon satışı yapan 27 yaşındaki Hüseyin Tiryaki'nin cesedi, dün sabah saatlerinde, Kaynaklar Mahallesi'nde yol kenarında bulundu. Dövüldükten sonra tabancayla vurularak öldürüldüğü belirlendi. Tiryaki ile diğer aile bireylerine ulaşamayan yakınları ise Menderes Caddesi 371 numaradaki eve geldi. Zili çalmalarına rağmen evin kapısının açılmaması ve telefonlara da cevap verilmemesi üzerine, öğle saatlerinde çilingir yardımıyla içeriye girildiğinde, Hüseyin Tiryaki'nin 3 ay önce evlendiği 3 aylık hamile olan eşi Fadime Tiryaki, annesi Aysel Aslan ile üniversite öğrencisi üvey kız kardeşi Behiye Aslan'ın bıçaklanıp öldürülmüş cesetleri bulundu. Ailenin öldürülen bütün fertlerinin aynı evde yaşadığı, kurbanlardan Aysel Aslan'ın daha önce iki evlilik yaptığı belirlendi.

5'İNCİ CESET BULUNDU

Polis evin kapısında zorlama olmadığını tespit ettikten sonra cinayeti tanıdık kişilerin işlediği üzerinde durdu. Çevredeki işyerlerinin güvenlik kamerası kayıtları incelendiğinde, sabah saatlerinde, Hüseyin Tiryaki ile evlerinin yakınında eczanesi bulunan 35 yaşındaki Hakan Kılıç'ın birlikte görüntülendiği anlaşıldı.

Araştırmalar Hakan Kılıç üzerinde yoğunlaştırıldı. Polisin dün saat 22.30 sıralarında, adresini belirleyip evine gittiğinde, içeride Hakan Kılıç'ın cesedini buldu. Kılıç'ın tabancayla intihar ettiği belirlendi.

OLAY AYDINLATILDI

Bu gelişmeden sonra da Cinayet Bürosu ekipleri cinayetlerin üzerindeki sır perdesini aydınlattı. Hüseyin Tiryaki'nin bir süre yanında çalıştığı Hakan Kılıç'ın, emekli öğretmen olan babasıyla, öldürdüğü Aysel Aslan'ın evlilik planlarına karşı çıktığı tespit edildi. Babasına da Aslan ailesine ekonomik olarak aşırı harcama yaptığı için kızan Hakan Kılıç'ın, ilk olarak sabah saatlerinde Hüseyin Tiryaki ile buluştuğu belirlendi.

Tiryaki'yi Kaynaklar'a götüren Kılıç'ın burada cinayeti işledikten sonra bu kez Menderes Caddesi'ndeki eve geldiği ortaya çıktı. Burada da ekmek bıçağından daha büyük boyuttaki suç aletiyle, 3 aylık hamile olan Fadime Tiryaki, ikinci eşi bir yıl önce ölen Aysel Aslan ile Behiye Aslan'ı öldürdüğü saptandı. Olayda kullanılan bıçak, Hakan Kılıç'ın aracında ele geçirildi.

KURBANLARINI TEŞHİS ETMEYE GİTMİŞ

Hüseyin Tiryaki, eşi Fadime Tiryaki, annesi Aysel Aslan ile üvey kız kardeşi Behiye Aslan'ın öldürülmesiyle ilgili çarpıcı ayrıntılar da ortaya çıktı. Cinayetleri işledikten sonra evinde intihar eden Hakan Kılıç'ın, daha önce yanında çalışan Hüseyin Tiryaki'yi, çok ilaç dağıtması gerektiğini söyleyip, kendisine yardım etmesi için kandırdığı, sabah buluştuktan sonra ise öldürdüğü saptandı. Hakan Kılıç'ın bu cinayetin ardından, aileyi tanıdığı için evlerine geldiği, kurbanlarının da ondan şüphelenmeyip içeriye aldıkları ve ardınodan öldürüldükleri anlaşıldı. Cesetlerin bulunmasının ardından Hakan Kılıç'ın, kurbanlarına otopsi yapılacak olan İzmir Adli Tıp Kurumu'na da gittiği ve burada aileyi tanıyıp, bilen tanışan kişi olarak, kimlik tespitinde bulunduğu ortaya çıktı.

ANNESİ ÖLDÜKTEN SONRA BUNALIMA GİRMİŞ

Hakan Kılıç'ın, 4 yıl önce annesini trafik kazasında kaybettikten sonra psikolojik sorunlar yaşadığı, sık sık onunla ilgili halüsinasyonlar gördüğü, ifade edildi. Olaydan kısa süre önce, adliyede staj görmek için evden ayrılan, adalet teknik meslek lisesi öğrencisi 18 yaşındaki Emrecan Aslan da, yaşananlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Aslan Katille ve babasıyla aile dostu gibiydik. Ama Hakan'ın psikolojik soruları vardı. Sık sık annesiyle ilgili halüsinasyon görürdü dedi. Hakan Kılıç'ın cinayeti, emekli öğretmen olan babası Murtaza Kılıç'ın aileleriyle yakından ilgilenmesi nedeniyle işlediğini düşünmediğini belirten Emrecan Aslan, Bununla ilgisinin olduğunu düşünmüyorum. Olsaydı 7 - 8 yıldır olurdu. Murtaza Kılıç eşinden boşanalı bayağı olmuştu diye konuştu. Emrecan Aslan, cinayetin neden işlendiği konusunda bir fikrinin bulunmadığını, ama ağabeyiyle katil Hakan Tiryaki'nin kardeş gibi sırdaş olduklarını, aralarında geçen bir konuşmadan dolayı işlenmiş olabileceğini, bunun da ikisi arasında kaldığını söyledi.

CENAZELER BUGÜN TOPRAĞA VERİLECEK

Bu arada İzmir Adli Tıp Kurumu'nda otopsi işlemleri tamamlanan cenazeler ailelerine teslim edildi. Hüseyin Tiryaki (27) ile ikinci eşi bir yıl önce intihar eden annesi Aysel Aslan (47) ve üvey kız kardeşi Behiye Aslan'ın (20) cenazelerinin ikindi vakti Alaşehir'e bağlı Şahyar Mahallesi'nde toprağa verileceği öğrenildi. Dört ay önce Hüseyin Tiryaki ile kaçıp evlenen, ardından ailelerin barışmasıyla da düğünleri yapılan üç aylık hamile Fadime Tiryaki'nin (23) de Manisa'nın Sarıgöl ilçesinde defnedileceği bildirildi. Fadime Tiryaki'nin cenazesini almaya gelen babası Şeref Cambaz, Ne yaşandığını bilmiyorum. Benim kızım arada kurban oldu dedi.

BABA DA EMNİYETTE

Bu arada, üç kişinin cesetlerinin bulunduğu eve 150 metre mesafede eczanesi bulunan, eşi de din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olan bir çocuk babası Hakan Kılıç'ın emekli matematik öğretmeni olan babası Murtaza Kılıç'ın da emniyette bulunduğu, cinayetle ilgisinin olup olmadığına yönelik soruşturmanın sürdüğü belirtildi.

Geliyoo Arama Motoru tartışmalara neden oldu

Posted: 18 Jan 2017 02:45 AM PST


Dün tüm haber ajanslarına geçilen bir bültenle Geliyoo.com isimli Milli ve yerli altyapısı olan arama motoru manşetlere çıkmıştı.

Ancak kısa bir süre içinde bu haberde arama motorundan "yerli arama motoru ve Google'a rakip" olarak söz edilse de Geliyoo arama motorunun Google API'si üzerinde yapılandırılmış olması sosyal medyada tartışma yaratmıştı.

Bu iddialar doğal olarak Geliyoo.com girişimcilerine bir cevap hakkı doğurdu. Site yöneticileri bu cevabı kendi altyapıları üzerinden kamuoyu ile paylaştılar.

Yapılan açıklama, izlenmekte olan Geliyoo.com web sitesinin bir test yayını olduğu ve iddiaların "sitenin gerçek altyapısı ile ilgisi olmadığı" savunuluyor. Yapılan açıklamada, Geliyoo'nun gerçek yazılım altyapısının, BigData üzerine kurulmuş olduğunu ve harcanan paranın  "Resmi Fatura ve Gider Makbuzları"nın şirket tarafından muhafaza edildiği de belirtilmiş.

Bizim bakış açımıza göre "Milli" kavramının içinin boşaltıldığı bu günlerde, bu terimin belli bir rant uğruna sarf edildiğini görmek aslında oldukça üzücü. Hele beta diye açılan bir sitenin, iddia edilen altyapıyla yakından uzaktan benzerliğinin olmaması da son derece kuşku uyandırıcı. Çünkü web sitelerin beta sürümleri, "hakiki sitenin" denenmesi ve yanlışlarının kamu oyunca değerlendirilerek, düzeltimesi için kullanılan bir sistemdir.

Açıklamanın özü;

"Öncelikle haberimizin yapılmasında emeği geçen tüm kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkür ve minnetlerimizi sunuyoruz.

Değerli kullanıcılarımıza ve ilgili kurum ve kuruluşların bilgisine sunulmak üzere bu yazı yayınlanmıştır. Haber yayın organlarında bahsi geçen çalışma hazır bir script'den faydalanılarak alan adı test olarak açılmıştır. "Google Özel Arama" servisi kullanılarak yayına açılan bu sitenin ve yazılımın hiç bir şekilde "Geliyoo" nun gerçek altyapısı ile ilgisi bulunmamaktadır.

Önceki haberde sunucu ve servisler için yeterli kaynak ve bütçeye sahip olmadığımızdan dolayı bu çalışma yayına açılmıştır. İlgili makam ve kuruluşlara varlığımızı hatırlatmak adına Geliyoo'nun reklam yayına sunulmuştur. Ziyaretçilerin kapalı bir site ile karşılaşmaları için sonuçlar bu şekilde servis edilmiştir.

Geliyoo'nun gerçek yazılım altyapısı, BigData üzerine kurulmuş ve içerisinde temel BigData özelliklerinin tamamı yer almaktadır. Türkiye'de arama motoru teknolojisine harcamış olduğumuz zaman, para ve emek vurgulanarak haberin kaynağında ve temelinde bilgilendirme yatmaktadır. Harcanan miktar için bahsedilen rakam 10 Milyon Türk Lirasıdır. Ayrıca bu para 7 yılda harcanmış olup her biri Resmi Fatura ve Gider Makbuzları ile tarfımızca arşiv altına alınmıştır. Vurgu yapılarak bahsedilen 10 Milyon Türk Lirası harcanmış olan çalışma şu anda online da görülen çalışma değildir.

Her haber kanalı ve yayın organının yapacağı haberi kontrol edemediğimiz için yapılan haberlerde kullanılan telafuzlar, bilgiler ve anlatımlar farklı anlaşılmış olabilir. Bu nedenle yanlış anlaşılmaların önüne geçmek ve doğru açıklamayı yapmak adına bu bildiri hazırlamış bulunuyoruz.

İlgili makam ve kuruluşlar "gerçek Geliyoo altyapısı" hakkında bilgi almak istediklerinde bizler ile iletişime geçerek alabiliyorlar. Şu ana kadar gelen telefon, mesaj ve maillere ilgili altyapının açıklaması yapılmış ve örnek altyapı için hazırlanan çalışma sunulmuştur.

Profesyonel arama motoru çalışmasını yayına açamadığımız için üzgünüz, ancak yeterli kaynak ve destek bulunduğunda yayına açacağımızı bir kez daha belirtiyoruz. Bu güce, beceriye ve tecrübeye sahip ve altyapısı ile de gerekli çalışmaları yaptığımız bilinsin istedik.

Tüm Kamuoyunun Bilgisine Saygı İle Duyurulur…."

Nokia P1'i tanıtmaya hazırlanıyor

Posted: 18 Jan 2017 02:42 AM PST


Nokia, üst segmente hitap edeceği Nokia P1'i tanıtmaya hazırlanıyor. Ortaya atılan özellikleri ile dikkat çeken Nokia P1, eğer onaylanırsa oldukça iddialı gelecek!

Nokia bildiğiniz gibi yeni amiral gemisini Barcelona'da düzenlenecek olan MWC 2017 etkinliğinde tanıtması bekleniyor. Tanıtılacak olan Nokia'nın yeni amiral gemisi hakkında yeni söylentilerde gelmeye devam ediyor.

Farklı segmentlerle kullanıcıların karşısına çıkarak, rakiplerinin korkulu rüyası olacak olan Nokia'nın yeni amiral gemisi hakkında yeni bir iddia ortaya atıldı. Ortaya atılan iddiaya göre geçen yazdan hatırlayacağımız üzere Nokia P1 yeniden gündem konusu oldu. Yeni telefonun adı ''Nokia P1 mi yoksa Nokia 8 mi?'' olacak soruları halen kafamızda dolaşırken yeni bir iddia bu tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Rus haber kaynağı Worket'e göre yeni Nokia P1, MWC 2017'de tanıtılacak. Worket'in haberine göre Snapdragon 835 işlemciye sahip olan Nokia P1, 6GB RAM ve 256 GB'a kadar dahili depolama alına sahip olacak.

Nokia'nın yeni amiral gemisininin 22,6 MP arka kamerası Zeiss serfikalı olması beklenirken, ayrıca telefonun toza ve suya karşı dayanıklı (IP57 sertfikalı) olduğu da iddia ediliyor.

Nokia P1'de 5.3 inç Gorilla Glass Glass 5 ekranın yanı sıra, parmak izi okuyucusunun da bulunması bekleniyor. P1 kullanıcıların karşısına ise 3500 mAh'lik bir batarya ile çıkacağı da konuşulan detaylar arasında yer almakta.

Ayrıca Nokia P1'in çoğu yeni akıllı telefonun olmazsa olmaz özelliği olan ''hızlı şarj'' özelliğine de sahip olacağı tahmin ediliyor.

Android 7.0 ile kutudan çıkması düşünülen Nokia P1'in 128 GB'lık modeli söylentiye 800 dolarlık bir fiyat etiketi ile çıkacağı tahmin edilirken, Diğer 256 GB'lık modelin ise 950 dolardan satışa çıkartılacak.

Henüz Nokia yetkilileri iddia edilen bu özellikler doğrulanmadı. Her şey şu anlık bir söylentiden ibaret ama, yetkililer ilerleyen günlerde bu konu hakkında gereken resmi açıklamayı yapacaktır.

Şahan, Recep İvedik 5'in tepki çeken sahnesi için 'bizde gardaş ülkemize yanlış olmaz'

Posted: 18 Jan 2017 02:40 AM PST


Recep İvedik 5'in fragmanındaki boks sahnesini paylaşan ve eleştiren Azeri Tarihçi Dr. Aygün Attar'a Şahan Gökbakar, sosyal medya hesbabından cevap verdi

Ünlü komedyen Şahan Gökbakar'ın rol aldığı Recep İvedik filminin 5. serisinin fragmanı yayınlandı.
Fragman milyonlar kişi tarafında izlebnirken, fragmanın sonunda Türkiye forması ile ringe çıkan Recep İvedik'in Azeri rakibini nakavt ettiği sahne tepkilere neden oldu.

AZERBAYCANLI TARİHÇİ BOKS SAHNESİNİ ELEŞTİRDİ
Bu sahnenin bir Azerbaycanlı olarak kendilerine üzüntü verdiğini söyleyen Prof. Dr. Aygün Attar, ''Fragmanda Türkiye-Azerbaycan ilişkileri adına çok talihsiz sahnelere yer verilmektedir. Şöyle ki boks yarışmasında Azerbaycan'ı temsil eden sporcu ile rakibi Türkiye milli takımını temsil eden kişi karşılaşıyor, Azerbaycan bayrağını göğsünde taşıyan kişi 'men seninle ceng elemeye gelmişem' diyerek yakasında ay yıldızlı şanlı bayrağımız olan Türk sporcuya nefret dolu bir bakış atarak saldırıyor ve Türk sporcu da (Recep İvedik) bunun üzerine 'ben de senin ağzını burnunu kırmaya gelmişem' diyerek tam Azerbaycan bayrağının üstüne öyle bir yumruk atıyor ki Azerbaycan Türkü iki metre öteye uçarak yere seriliyor. Kimse kalkıp filmdeki bu sahnenin basit bir komedi olduğunu ve insanları güldürmek için yapıldığını anlatamaz'' eleştirisinde bulundu.

'ŞAHAN ÖZÜR DİLESİN'
16 Şubat'ta vizyona girecek filmin fragmanındaki boks sahnesinin kaldırılmasını isteyen vatandaşlar, sahne kaldırılmazsa filmi boykot edeceklerini söyleyerek, "Azerbaycan Türklerine çok ayıp yapılmış, filmin tüm komedisini perdeliyor. Sahne özür niyetine kaldırılsın. Azeri boksör sahnesi çıkartılsın, büyük bir hatadan dönmüş olacaksınız. Yoksa boykot kapıda" dediler.
Vatandaşlar, Şahan Gökbakar'ın özür dilemesi gerektiğini de belirtti.

TEPKİLER SONRASI CEVAP
Sosyal medya hesabından boks sahnesinin başlangıcını ve fragmanda yer alan kısmı yayınlayarak cevap veren Şahan Gökbakar, paylaşımına ise şu notu düştü;



Vehbi Koç bu yapıdan uzak durulmasını vasiyet etmişti

Posted: 18 Jan 2017 02:29 AM PST


Suna Kıraç Kültür Merkezi'yle ilgili olarak konuşan Suna-İnan Kıraç Vakfı Başkan Yardımcısı İnan Kıraç, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş projeye destek vermesine rağmen sonuç alamadık. Karşımıza hep engeller çıktı. O dönemde bize karşı çıkarılan engelleri düşününce FETÖ'den kuşkulanıyorum" dedi

VEHBİ Koç'un dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelen, Türkiye'nin öncü ve güçlü iş kadınlarından biri olan ve 2000 yılından bu yana ALS hastalığı nedeniyle yalnızca gözleriyle haberleşen Suna Kıraç'ın ideallerini anlatan kitabı gazeteci Rıdvan Akar tarafından kaleme alındı. "İdealler gerçekleşirken: Suna Kıraç'ın izinde 10 yılın öyküsü" adlı kitap, Suna Kıraç'ın başta eğitim olmak üzere bilim, kültür, sanatla ilgili vizyonunu, hedeflerini ve bu yolda bugüne kadar yapılanları kapsıyor. Önceki gün Suna Kıraç'ın eşi İnan Kıraç ve kızı İpek Kıraç'ın davetiyle kitabın tanıtım toplantısı gerçekleştirildi.

ASLINDA NEDEN YAPILAMADI?

İnan Kıraç yapılanları özetlerken, Tepebaşı'nda Suna Kıraç'ın hayalini gerçekleştirmek için kurmak istedikleri Suna Kıraç Kültür Merkezi'nin yılan hikayesine dönen "gerçekleşememe macerasını" da anlattı. Bundan 12 yıl önce hazırlanan ve gerçekleşmesi halinde İstanbul'un kültür ve sanat hayatı için en önemli yatırımlardan biri olacak olan projenin mimari tasarımı da ünlü Kanadalı mimar Frank Gehry'e yaptırılmıştı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın projeye destek vermesine rağmen sonuç alınamamasını FETÖ'ye bağlayan Kıraç, "Karşımıza hep engeller çıktı. O dönemde bize karşı çıkarılan engelleri düşününce bu yapıdan kuşkulanıyorum" dedi.

200 MİLYON DOLARLIK PROJE

Kıraç, "Suna'nın en büyük hayallerinden biriydi. Mevcut arazide hem TRT hem de Belediye olduğu için çok sorun çıktı. Farklı formüller geliştirdik ama olmadı. 200 milyon dolarlık projede yol alamadık. Belediyenin sahibi olduğu otopark için çok yüksek paralar istendi. Sürekli yolumuz kesildi. Bürokrasiye takıldık. Dünyanın en ünlü mimararından Frank Gehry'nin bir eseri İstanbul'a çok şey katacaktı. Tüm bunları adım adım yazdım. Şimdi düşünüyorum da Cumhurbaşkanımızın ve belediye başkanımızın desteğine rağmen yapamamızın nedeni FETÖ olabilir" dedi. Sohbetimiz sırasında İnan Kıraç'ın bu konuyla ilgili 10 yıllık süreçte yaşananlardan da bir kitap hazırladığını ancak kamuoyuyla paylaşmadığını öğrendik.

TEGV BU YAPIYA KARŞI KURULDU

İnan Kıraç, Vehbi Koç'un Fethullah Gülen'in yarattığı tehlikeyi çok önceden gördüğünü de anlattığı konuşmasında, "Vehbi Bey hadiseyi görmüştü. Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı'nın kurulmasını bu yüzden istemişti" dedi. Şu anda Eskişehir Belediye Başkanı olan Yılmaz Büyükerşen'in o dönemde gelip, "TEV çok iyi ama organize değilsiniz, organize olup bir istikamete gitmeniz lazım" dediğini, Vehbi Koç'un da Suna Kıraç'ın da aynı fikirde olmasıyla Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın kurulmasına karar verildiğini anlattı.

İnan ve Suna Kıraç'ın kızları İpek Kıraç da toplantıda yaptığı duygusal konuşmada ileride anne-babasının hikayesini anlatan bir kitap yazmayı düşündüğünü söyledi

Erdoğan olmasa kurtulamazdık

İNAN Kıraç, Koç Holding'de Otomotiv Şirketleri Başkanlığı yaptığı dönemde, 1992 yılında 3800 bayilerinden 80'inden şüphelendiklerini anlatırken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın FETÖ'ye karşı verdiği mücadeleyle ilgili görüşlerini de şöyle anlattı: "1992-98 yılları arasında yöneticilik yaptım. O dönemde 3800 bayiden 80-100'ün bu yapılarla ilgili olduğunu düşündük. O zaman bir şey yapmadık. Yalnız samimiyetle söylüyorum. Bu adam bu kadar kabiliyetli olamaz, bu kadar kafası işleyen olamaz, bu kadar sistemli olamaz. Buldukları sistemler çok gelişmiş. Dünyanın her tarafında okullar kurulmuş. Bugün Cumhurbaşkanımızı o bakımdan hayranlıkla seyrediyorum, o olmasa biz bundan kurtulamazdık" dedi.

Vehbi Koç uzakdurun demişti

KIRAÇ, Vehbi Koç'un bu yapıdan uzak durulmasını da vasiyet ettiğini söylerken, "Vehbi Bey hadiseyi görmüştü. Biz de Suna da ben de Rahmi de hep mesafeli olduk. Ancak Mustafa (Koç) TÜSİAD ekibiyle tesadüfen ziyarete gitti. Döndüğünde kendisine dedesinin vasiyeti olduğunu söyledim, birlikte Rahmi'ye gittik. Rahmi'den vasiyeti söylemesini istedim. Mustafa gidileceğini bilmediğini, tesadüfen olduğunu söyledi..." dedi.

Son 10 yılı anlatıyor

2006 yılında çıkan "Ömründen Uzun İdeallerim var" kitabının devamı niteliğinde olan Suna ve İnan Kıraç Vakfı Yayınları Anı Dizisi'nin ikinci kitabı, "İdealler Gerçekleşirken: Suna Kıraç'ın izinde, 10 yılın öyküsü", son 10 yılda Suna Kıraç'ın idealleri çerçevesinde gelişen hayatları, Suna Kıraç'ın çizdiği hedefe doğru ilerleyen, bu uğurda emek veren yol arkadaşlarını ve onların umut, inanç, özveri ve başarı ile taçlanmış öykülerini içeriyor. Türkiye'nin en büyük holdinglerinden biri olan Koç Holding'in bir süre yöneticiliğini yapan Suna Kıraç'ın doğuşuna, gelişimine ve sürdürülmesine katkıda bulunduğu Koç Vakfı, Koç Lisesi, Koç Üniversitesi, Galatasaray Eğitim Vakfı, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü ve Kaleiçi Müzesi, Pera Müzesi, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü ve uzun yıllardır onu yatağa bağlayan hastalığı üzerine kurulan, Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde yer alan Nörodejenerasyon Araştırma Laboratuvarı (NDAL) gibi kurumlar ve bu kurumların kahramanları kitabın ikinci bölümde tanıklıklarıyla anlatılıyor.

Ata Demirer: Terör olayları nedeniyle insanlar evlerine kapanmamalı

Posted: 18 Jan 2017 02:26 AM PST


Komedyen Ata Demirer, terör olayları nedeniyle insanların evlerine kapanmaması, mücadele etmesi gerektiğini belirterek, "Bu süreçte sonsuz aktivite gerekli. İyi bir döngü yaklaşıyor, hissediyorum" dedi.

Ata Demirer'in hem senaryosunu yazdığı hem de başrolde yer aldığı 'Olanlar Oldu' filmi 20 Ocak Cuma günü vizyona girecek. BKM'nin yapımcılığını, Hakan Algül'ün yönetmenliğini gerçekleştirdiği filmde Ata Demirer, aynı anda hem bir kadını hem de bir erkeği canlandırdı.

Filmin vizyona girmesine sayılı günler kala açıklamalarda bulunan Demirer, kaleme aldığı filmin konusunu şöyle aktardı:
"Bir ana-oğlun hikayesi, Ege kasabasında yaşıyorlar beraber. Anne pansiyonculuk yapıyor. Küçük bir Ege kasabasına gittiğimizde pasaport kontrol memuru gibi meraklı teyzeler vardır ya, onlardan biri. Oğlan da bir kaptan. Müşteriyi günlük tura çıkarıyor. Birlikte ana oğul 3-5 ay ne kazanırlarsa bütün kış o şekilde çorbayı döndürüyorlar. Fakat oğlanın aşkla ilgili bir problemi var. 40 yaşına gelmiş, torun sahibi olamamış diye anne çok hayıflanıyor. Annenin bu konuda birtakım hayalleri ve planları var. En yakın arkadaşı Fahriye ile birlikte artık bu çocuğun kaderiyle ilgili bir söz söylemeye karar veriyorlar ve olanlar oluyor. Kendisi anneme de biraz benzer davranış olarak. Biz domestik bir toplumuz. Çocuklarımızın kaderlerini kontrol etmeyi, onları uyarmayı, onlar istemese de uygun seçenekleri göstermeyi severiz. Biraz annelik yapıyor aslında. Annelik yapınca da olanlar oluyor."

"ARA SOKAKLARDA GÖRDÜĞÜM MERAKLI TEYZELERİN BİR BÜTÜNÜ GİBİ 'DÖNDÜ' KARAKTERİ"

Filmde 'Kaptan Zafer' rolünün yanı sıra Zafer'in annesi 'Döndü' karakterine de hayat veren Demirer, bu karakterin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlattı:
"Annemden parçalar taşıyor ama aslında yıllardır Çanakkale'de, bozcaada'da ara sokaklarda gördüğüm meraklı teyzelerin bir bütünü gibi 'Döndü' karakteri. Onun üzerine inandığım kendi saptamalarımı, tespitlerimi, biraz da anneciğimden parçaları yansıttım, böyle bir şeye dönüştü. Tabii ki laboratuvar ürünü gibi yapmıyoruz karakteri. Bu yıllar önce ara sokakta duyduğum bir ses sonucu çıkan bir karakterdir. Bir kadın, 'Mustafa' diye sesleniyordu, onu görmeden sesinden hayal ettim. Eşimi dostumu da güldürmeye başladım böyle. Büyüdü, büyüdü içimde duramaz hale geldi. Melodiyle hareket ediyorum ben. Müzikofiliymiş aslında benim yaratım kaynağım. Rahatsızlık da diyorlar ama bakalım. Melodilerden çıkarak oluyor hep."

"YÖNETMENLİK BANA GÖRE DEĞİL"

"Oyunculuk ve senaristlikten sonra yönetmenliği de düşünüyor musunuz?" sorusuna Ata Demirer, "Yönetmenliği düşünmüyorum. Kağıt üzerinde çok mutluyum. Yönetmenlik bana göre değil" yanıtını verdi.

"TEKLİF GELİRSE GÜZEL BİR DRAM OYNAMAYI, O YÖNLERİMİ GÖSTERMEYİ ÇOK İSTERİM"

Bugüne kadar komedi projeleriyle ön plana çıkan Ata Demirer, dram filmlerinde oynamayı düşünüp düşünmemesiyle ilgili bir soru üzerine, "Çok isterim güzel bir dram oynamayı. O yönlerimi de göstermek isterim. Sevdiğim yönetmenlerden uygun bir teklif gelirse değerlendirmek isterim. Ben oturup da dram dram yapamıyorum gerçi; 'dırav dırav' şakalar çıkıyor, tutamıyorum kendimi" şeklinde konuştu.

"BU SÜREÇTE SONSUZ AKTİVİTE GEREKLİ. SEYİRCİ KORKUP GELMEZSE YİNE OYNAYACAĞIZ. GEREKİRSE BEDAVA OYNAYACAĞIZ "

Ülkede yaşanan terör olayları nedeniyle insanların evlerine kapanmaması, mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Ata Demirer, şu ifadeleri kullandı:
"Sanat bize her zaman moral verir. Bu süreçte sonsuz aktivite gerekli. Haftada bir gün gösteri yapıyoruz, ara vermiyoruz. Ne şartlarda olursa olsun oynuyoruz. Seyirci korkup gelmezse yine oynayacağız. Gerekirse bedava oynayacağız.  Gerekirse şehitlerimizin yararına oynayacağız, ki oynadık da. Evlere kapanmayacağız evet. Mücadele edeceğiz. İyiye gideceğini düşünüyorum. Her şey güzel olacak. Dünyanın doğası bu, her şey değişir; güzel olur, kötü olur, güzel olur, kötü olur, bu bir döngü. İyi bir döngü yaklaşıyor, hissediyorum."

Sağlık Bakanı açıkladı 'Palm yağı kanser yapıyor mu?'

Posted: 18 Jan 2017 02:23 AM PST


Bakan Akdağ, son günlerde kanser yapıyor iddiasıyla gündeme gelen Palm yağı tartışmalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Akdağ, "EFSA bu konuda bazı açıklamalar yaptı. Ancak risk düzeyi için daha ileri bir çalışma yapılması gerektiğini de söyledi. Şu anda EFSA açısından, Dünya Sağlık Örgütü açısından Palm yağına ilişkin bir kısıtlama kararı yok ama bunun riskli olabileceği ve çalışmaların sürmesi gerektiğini söyledi. Tarım bakanlığımız bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. Palm ya da (trans yağları) kızartma yağlarının kullanılması, bugün risk tespit edilemese bile yarın öbür gün risk olabilir. Biz daha tabii beslenmeliyiz. Günlük gıda tüketimimizin ana maddesi haline getirmemeliyiz. Tabii ürünler tüketmeye dikkat etmeliyiz." dedi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, yeni anayasa görüşmelerinde CHP'nin sergilediği tavrı eleştirerek, "CHP milletten korkuyor. Ne yaparsa yapsınlar kendilerini kandırıyorlar. 2. tur oyda aynı şeyleri yapmamaları gerekiyor" dedi.


Bakan Akdağ'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle oldu:

"Benim şahsımla ilgili de bir tartışma oldu. Bir CHP milletvekili yanınıza yaklaşıp gözünüzün içine girerek görüntü almaya çalışıyor. Siz bu hakkı nereden aldınız. İnsanın sabrını sınayan davranışlar arasına giriyorlar. Bu teklifi milletimizin huzuruna çıkaracağız."

PALM YAĞI TARTIŞMASI

Biliyorsunuz bu husustaki uygulamalar Tarım Bakanlığı denetimi altında. Bizde bakanlık olarak irtibat halindeyiz. EFSA bu konuda bazı açıklamalar yaptı. Ancak risk düzeyi için daha ileri bir çalışma yapılması gerektiğini de söyledi. Şu anda EFSA açısından, Dünya Sağlık Örgütü açısından Palm yağına ilişkin bir kısıtlama kararı yok ama bunun riskli olabileceği ve çalışmaların sürmesi gerektiğini söyledi. Tarım bakanlığımız bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. Palm ya da (trans yağları) kızartma yağlarının kullanılması, bugün risk tespit edilemese bile yarın öbür gün risk olabilir. Biz daha tabii beslenmeliyiz. Günlük gıda tüketimimizin ana maddesi haline getirmemeliyiz. Tabii ürünler tüketmeye dikkat etmeliyiz.

FAST FOOD KULLANIMI

Amonyum hidroksit, Amerikan gıda ve ilaç örgütü tarafından yiyeceklere konulmasına müsaade ediliyor. Ancak Avrupa ve ülkemizde yasak. Herhangi bir gıda fast food zincirinin Amerika'daki ürünlerinde olabilir ama bizde olamaz. Gıda ve Hayvancılık Bakanlığımız da Türkiye'deki denetimlerinde Amonyum Hidroksite rastlamadı. Bakan ve Profesör olarak ben bu fast food ürünlerini tavsiye etmiyorum. Fazla tüketildiğinde çok zararlı gıdalar.

İLAÇ STOĞU YAPILIYOR TARTIŞMASI

Türkiye dünyada ilacı en ucuza satan ülke. Harward'da bir ilaç şirketi yetkilisi bana, Türkiye'nin politikaları yüzünden 2,5 milyar dolar gelir kaybına uğradık dedi. Türkiye bu konuda elinden geleni yapıyor. Biz ilacı çok yakından takip ediyoruz. Şu anda stoktan dolayı piyasada bulunmayan bir ilacımız yok.

GEREKSİZ ANTİBİYOTİK KULLANIMI

Bütün dünyada antibiyotiklere direnç tıbbın en büyük mücadele alanlarından birisi. Ne kadar çok antibiyoktik kullanırsanız hastalıkla mücadele o kadar zorlanıyor. Bilimin antibiyotik üretme hızzı, mikropların gelişmesinden daha yavaş. Vatandaşlarımdan istirhamım şu; hekimlerden ısrarla antibiyotik yazmasını istemesinler. Antibiyotik sanki ateş düşürücü, ağrı kesici gibi kullanılıyor. Önümüzdeki hafta antibiyotik kullanımını azaltma konusunda yeni bir döneme giriyoruz. Hızlı bir antijen testi satın alıyoruz. Hastanın başında bu enfeksiyonu yapan mikroorganizmanın virüs olup olmadığını test edecekler. Özel bir yöntemle test edilecek, yüzde 95 doğru cevap veren bir yöntem. Önümüzdeki haftadan itibaren kullanılmaya başlanacak. Vatandaşı bilgilendirmek için spotlar hazırladık. Şu anda eczaneye gitseniz ve doğrudan antibiyotik almaya kalksanız da size vermeyecekler.

OBEZİTE İLE MÜCADELE

Kuzey avrupa ülkelerinde çocuklar günlük düzenli egzersiz yapıyorlar ve böylece bunu alışkanlık haline getiriyorlar. Milli Eğitim Bakanımızla bunu görüştüm, kendisi çok olumlu karşıladı. 2017'de bir kısım okullarımızda bunlara başlayacağız. Obeziteyi önlemek için bu eğitimi zorunlu ve yaygın hale getireceğiz.

FETÖ'NÜN İLAÇ YOLSUZLUĞU İDDİALARI

Meseleyi incelettim. Bunlar öylesine ahlak yoksunu insanlar ki bunlardan her şey beklenir. İlaç takip konusundaki hassasiyetimiz sebebiyle bunlar bu konuda çok fazla mesafe katedemediler. İlaçlarda parmak izi bulunuyor. İlaç piyasaya verilirken o karekod baskısı yapılıyor ve merkezimizde bilgisayarlara o ilaç parmak izi ile giriyor. Biz o ilacın hangi eczaneye gittiğini biliyoruz. Ayrı ayrı her bir kutunun hangi vatandaşa verildiğini dahi biliyoruz. İlaç yolsuzluğu gibi hususlar neredeyse tarihe karıştı. FETÖ ya da başka birileri bunu metaya çevirebilir ama bunu yaygın olarak yapmaları mümkün değil.

ZİKA VİRÜSÜ

Çok yakından takip ediyoruz. Yurt dışından gelen ve virüs şüphesi olan kişiler kontrol ediliyor. Bugüne kadar kimsede bu virüse rastlamadık. Bize halk sağlığına düşen iş yakından bu virüsü takip etmek. Türkiye'de şimdiye kadar bu virüsü görmedik.

‘’Dengedekiler’’ Karma Resim Sergisi 20 Ocak'ta Açılıyor

Posted: 18 Jan 2017 02:20 AM PST


Derinlikler Sanat Merkezi, 20 Ocak - 11 Şubat 2017 tarihleri arasında ''Dengedekiler'' İsimli Karma Resim Sergisine ev sahipliği yapıyor.

Sergide; Muzaffer Akyol, Avni Arbaş, Mustafa Ayaz, Kezban Arca Batıbeki, Cihat Burak, Turan Erol, Leyla Gamsız, Yalçın Gökçebağ, Ergin İnan, Zeki Faik İzer, Adnan Turani, Ömer Uluç ve Mehmet Uygun'un resimleri yer alıyor.

Sergi, Derinlikler Sanat Merkezi'nde 11 Şubat 2017 tarihine kadar görülebilir.




Derinlikler Sanat Merkezi

Hacı Emin Efendi Sok. No. 72/1 Teşvikiye Şişli İstanbul 0212 291 82 55 | www.derinliklerart.com | info@derinliklerart.com

Terör Döktüğü Kanda Boğulacak…

Posted: 18 Jan 2017 02:18 AM PST

5 Ocak 2017 tarihinde, İzmir Adliyesi önünde gerçekleşen terör saldırısı sonrası Polis memuru Fethi Sekin, adliye çalışanı Büro İş üyesi Musa Can şehit olmuş, 5 avukat yaralanmıştı.

İzmir Barosu, saldırıda yaralanan avukatlar, Bülent Karagöz, Funda Işık, Cansu Güler, Gökhan Mertol, Feride Karamıkoğlu ve şehitler için İzmir Adliyesi önünde bir zincir eylemi düzenleyerek, terörü kınadı. Eyleme demokratik kitle örgütleri ve Büro İş sendikası destek verdi.

Büro İş Sendikası Genel Sekreteri Hasan Şenkaya, İzmir Şube Başkanı Soner Sönmez, yönetim kurulu üyeleri Kader Erdağı, Gökhan Ulu ve Nuri Tombaklar, yaralı avukatlar için geçmiş olsun, yeniden baro başkanı seçilen Aydın Özcan'ı tebrik ziyaretinde bulundu.

Aydın Özcan, adliye çalışanları ile birlikte hukuk ve adaletin gereğini yerine getirdiklerini. Birbirlerini tamamladıklarını, birlikte dayanışma içinde olarak, sorunların üstesinden kolaylıkla gelebileceklerini söyledi.

Hasan Şenkaya, terörün emperyal güçler tarafından desteklendiğini, emperyalizmin döktüğü kanda boğulacağını, Amerika'nın BOP kapsamında izlediği politikanın çökmeye başladığını, ülkemizdeki terörün, kararlı bir tutumla sonlandırılabileceğini belirtti.

Soner Sönmez, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan'ın seçim sonrası kendilerine yaptığı teşekkür ziyaretini iade ve yaralı avukatlar için geçmiş olsun dileklerini iletme amacıyla bir araya geldiklerini, İzmir Barosu'nun tüm baroların öncüsü ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte hareket ederek, demokrasiyi, özgürlükleri, hukuku, insan haklarına ve ülke bağımsızlığına sahip çıkma mücadelesini, birlikte yürütmeye hazır olduklarını açıkladı.

Aydın Özcan, Büro iş yöneticilerine teşekkür ederek, daha önceki dönem gerçekleştiremedikleri demokratik kitle örgütleriyle ortak eylem ve etkinlikleri, yeni dönemde başarmayı hedeflediklerini anlattı.

Ziyeret, birlikte çekilen fotoğrafla son buldu. Özcan konuklarını her zamanki güleryüzüyle uğurladı.




Haber : Osman Gazi OKTAY

Fotoğraf : Murat BAYIR

Hiç yorum yok: