GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 6 Ocak 2017 Cuma 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


İlk yardımın ilk kuralı: "Bilmiyorsan dokunma"

Posted: 05 Jan 2017 08:00 PM PST


Doç. Dr. Cem Ertan, doğru yapılan ilk yardım müdahalesinin hayatta kalma ihtimalini yüzde 50 oranında artırdığını ifade etti

Acil Tıp Uzmanı Doç. Dr. Cem Ertan, doğru yapılan ilk yardım müdahalesinin hayatta kalma ihtimalini yüzde 50 oranında artırdığını ifade ederek, ilk yardım eğitimi bilmeyen bir kişinin hastaya dokunmaması gerektiğini söyledi.

Doç. Dr. Cem Ertan, doğru uygulandığında hayat kurtaran ilk yardım eğitimleri hakkında bilgi verdi. 

TEMEL İLK YARDIMI BİLMİYORSANIZ...

Doç. Dr. Ertan, ilk yardım eğitimine günlük yaşantının her alanında ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek, özellikle farklı risk gruplarında çalışan bireyler için alınacak ilk yardım eğitimlerinin çok daha fazla hayati önem taşıdığını söyledi. İlk yardımda öncelikli olarak yapılması gereken 3 aşama olduğunu anlatan Doç. Dr. Ertan, "Yaralıyı güvenceli bir yere almak, teşhis koymak ilk yardım yapmak ve ambulans çağırmaktır. Bunlar yapılması gereken 3 aşamadır. Temel ilk yardım eğitimi 'bilmiyorsan dokunma, önce zarar verme' anlayışı ile yapılmaktadır.

10 DAKİKA MÜDAHALESİZ KALIRSA HAYATTA KALMA ŞANSI AZALIYOR

Hayatta kalmayı sağlamak ve kalıcı sakatlıkları önlemek ya da kopan bir uzvun doğru bir şekilde taşınması hayati bir öneme sahiptir. Ani bir kalp durmasında eğer başarıyla müdahale edilirse, ambulans gelene kadar kişinin hayatta kalması sağlanmış olur. Bir kişiye kalbi durduktan sonra 3-4 dakika içerisinde müdahale olursa sağ kalma ihtimali yüzde 50 oranında artıyor. Bu kişi 10 dakika müdahalesiz kalırsa, bu oran yüzde 2 veya 3'e iniyor. Toplumda ilk yardım eğitimi bilen kişilerin fazla olması, hayatta kalma oranını arttırıyor" diye konuştu

Gazeteci Amberin Zaman'ın basın kartı iptal edildi

Posted: 05 Jan 2017 06:30 AM PST


"Yurtdışında çeşitli mecralarda her fırsatta Türkiye aleyhine yazılar kaleme aldığı" iddiasıyla gazeteci Amberin Zaman'ın basın kartı iptal edildi.

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) "yurtdışında çeşitli mecralarda her fırsatta Türkiye aleyhine yazılar kaleme aldığını" belirttiği Amberin Zaman'ın Basın Kartı'nı iptal etti.
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, Zaman'ın yazılarıyla halkı kin ve düşmanlığa sevk ederek kutuplaşmaya neden olduğu bildirildi.

"IŞİD'E KARŞI EN ETKİN GÜÇ OLAN YPG VE SDG'YE SALDIRMAYA DEVAM EDİLECEK Mİ?" DİYE SORMUŞTU?

Açıklamada şöyle denildi:
"Ortaköy'deki terör saldırısı sonrası sosyal medyadan 'IŞİD karşısındaki en etkili güç Suriyeli Kürtler ister hain diyebilirsiniz ne isterseniz diyebilirsiniz ama gerçek bu. YPG ve SDG'nin IŞİD'e karşı en etkin güç olduğu için ABD işbirliğini onlarla yapıyor ama bunu söyleyince hain sayılıyorsun. IŞİD'e karşı en etkin güç olan YPG ve SDG'ye saldırmaya devam edilecek mi acaba?' paylaşımıyla terör örgütüne yönelik sempatisini açıkça ortaya koyduğu belirtilen Zaman'ın 'gerçek dışı değerlendirmelerde bulunarak Türkiye aleyhtarı propaganda yaptığı, 'Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara sempatisi ve desteğinin tespit edilmesi' nedeniyle milli güvenlik politikası gereği basın kartı iptal edilmiştir."

İzmir Adliye önünde patlama! İki terörist öldü bir şüpheli aranıyor

Posted: 05 Jan 2017 06:26 AM PST


İzmir'den son dakika haberleri geliyor... İzmir Adliyesi C Kapısı önünde bir araçta patlama meydana geldi. Patlamanın ardından çatışma çıktı. Çıkan çatışmada 2 terörist öldürüldü, 1 teröristin yakalanmasına çalışılıyor. Saldırıda 10 kişinin yaralandığı bildiriliyor. Son dakika gelişmelerini aktaracağız...

İzmir Adliyesi'nin Bayraklı tarafındaki C girişinin hemen önünde bombalı araç patladı. Patlama sonrası çatışma çıktı. Patlamanın ardından çıkan çatışmada 2 terörist öldürüldü. 1 terörist aranıyor. Patlama sonrasında olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Saldırıda 1'i ağır 10 kişinin yaralandığı bildiriliyor. Özel Harekat Polisi, Terörle Mücadele ekipleri kaçan teröristin peşinde.

BOMBALI ARAÇLA SALDIRI

İzmir Adliyesi'nin hakim ve savcıların kullandığı C Kapısı önüne mesai çıkışına yakın bomba yüklü araçla gelen 3 teröristi güvenlik güçleri fark etti. Güvenlik güçleri müdahale edince teröristler bomba yüklü aracı infilak ettirdi. Adliyenin yanı sıra iş merkezlerinin de yoğun olduğu bölgedeki binalarda büyük hasar meydana gelirken, güvenlik güçleriyle teröristler arasında çatışma çıktı.

2 TERÖRİST ÖLÜ ELE GEÇTİ

Teröristlerden 2'si olay yerinde ölü ele geçerken, kaçan terörist ile polisler arasında çatışma bir süre daha devam etti.

Saldırıda yaralanan 11 kişi ambulanslarla çevredeki hastanelere götürülürken, adliye içinde de büyük panik çıktı. Adliyeye giriş ve çıkışlar durdurulurken, çevre güvenlik çemberine alındı.Olay yerinde ölü ele geçen teröristlerin üzerinde bomba tuzaklanmış olabileceği ihtimali üzerine bomba imza uzmanları geldi. Uzmanlar köpeklerinle inceleme başlattı.



DİKKAT ÇEKİP ADLİYEYE Mİ SALDIRACAKLARDI?

İzmir Adliyesi'ne yönelik bomba araçla saldırının ardından İzmir genelinde operasyonlar ve denetimler başladı, kentin giriş ve çıkışlarında kontrol noktaları oluşturuldu. İzmir Baro Başkanı'nın verdiği bilgilere göre aynı dakikalarda adliye içinde de hareketli anlar yaşandı. Teröristlerin bombalı araçla dikkat çekip adliye içinde saldırı planlanmış olduğu ihtimali konuşuluyor.

SİYAH MONTLU, BEYAZ BERELİ BİR ŞÜPHELİ İÇİN ÇALIŞMA VAR
Manas Bulvarı Salhane dere kenarında inceleme yapan polis ekipleri, bölgeye trafik akışını kesti. Giriş ve çıkışları kontrol altına alan polis, siyah montlu, beyaz bereli ve 1,65-1,70 metre boyundaki bir şüpheliyle ilgili çalışma başlattı. Bu arada, patlamanın yaşandığı yerin yakınında şüpheli bir paketin daha olduğu öğrenildi. Bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.  Patlama nedeniyle çevredeki çok sayıda araçta hasar meydana geldi. Adliye çevresi güvenlik çemberine alınmış durumda.

NTV'den Merih Ak canlı yayında şu bilgileri verdi:

"Yaklaşık beş on dakika önce meydana geldi. Adliyenin C kapısı, bu C kapısı personel ve vatandaşların girdiği kapı. Adliyenin o kısmında kafeler var. O bölgede ciddi bir hasar olduğunu biliyoruz. O araçların olduğu bölgeye,  oraya genelde savcıların araçları park ediyor. Hemen yan tarafında PTT'nin bir deposu var, kargoların toplandığı bir bölge var."

GÖRGÜ TANIĞI: POLİS CANLI BOMBAYA ATEŞ ETTİ

Bir görgü tanığı "Biz arabayla köşeyi dönüyorduk. Arkamızdaki araba patladı. Biz aracın içinden dışarı attık kendimizi. Kapıdan inince patlama gerçekleşti. Bizim emniyet güçlerimiz canlı bombaya ateş etti" dedi.



Yeni Akit'in Reina saldırısı değerlendirmesinde IŞİD yok

Posted: 05 Jan 2017 06:00 AM PST


Hükümete yakın yeni Akit gazetesi, Reina katliamı için "CIA-MOSSAD-FETÖ ORTAK YAPIMI" manşetini attı. Gazetenin, saldırıyı üstlenen IŞİD'e hiç değinmemesi dikkat çekti.

Yeni Akit gazetesi, Reina katliamıyla ilgili "istihbarat uzmanları"na dayandırdığı haberde, yaşanan saldırıda MOSSAD kokusu olduğunu öne sürdü.

Saldırının "CIA-MOSSAD-FETÖ ORTAK YAPIMI" olduğunu öne süren gazete, buna dayanak olarak çeşitli argümanlar öne sürdü.

Gazete "MOSSAD" bağlantısını şöyle kurdu: "Klasik bir terör saldırısında teröristlerin 'geri dönmemek' üzere güdümlendiği; istihbarat birimlerinin operasyonlarında ise 'alan'ın özellikle "hayatta kalma' özerine modellendiği bilgisi, Reina tetikçisinin davranışlarıyla da bire bir örtüştü."
Kırgızistan'da FETÖ'nün "güçlü olduğunu" hatırlatan gazete, bunu FETÖ bağlantısına "delil" olarak gösterirken, flash bombalarının ABD yapımı olmasından yola çıkarak da katliamın lojistik desteğinin ABD'den olduğunu iddia etti.

Yeni Akit'in haberinin ilgili kısmı şöyle:
"'MOSSAD unsuru' olduğu değerlendirilen tetikçinin bir terörist' gibi sadece önüne değil, bir 'ajan' gibi arkasına da dönerek ateş açması dikkat çekerken, saldırı anında ABD özel kuvvetlerinin elindeki flash bombalarını kullanması lojistik desteğin CIA tarafından verildiğini gösteriyor.

KIRGIZİSTAN FETÖ'NÜN ETKİSİNDE
Saldırganın FETÖ'nün güçlü okluğu ülkelerden biri olan Kırgızistan'dan Türkiye'ye getirilmesi. Saldırı sonrasında olay yerinden 'alınma' yöntemi de FETÖ'nün 'otorite' olarak tanımladığı İsrail'e olan bağlantılarının bir sonucu olarak değerlendiriliyor. İstihbarat uzmanları bu saldırı ile işbirlikçi bürokratlara da mesaj verildiği görüşündeler."

SADECE IŞİD'İ SUÇLAMADILAR
Yeni Akit haberinde katili birçok unsurla bağlantılı gösterirken, ana sayfada bir kelimeyle bile IŞİD'e değinmedi. Saldırı sonrası hükümet yetkilileri, katlimın IŞİD tarafından yapıldığını açıklamış, IŞİD de yaptığı açıklamayla saldırıyı üstlenmişti.
Ancak Yeni Akit, saldırıda IŞİD'in rolüne hiç değinmedi.

İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük derslerini müfredattan çıkarmayı önerdiler

Posted: 05 Jan 2017 05:00 AM PST


Eğitimin şekillendirilmesinde büyük rol oynayan ve hükümet tarafından bir dediği iki edilmeyen Eğitimciler Birliği Sendikası yeni önerilerini açıkladı.

MEB'in tüm eğitim kademelerinde müfredatın yenilenmesi çalışmalarında sona gelindiğini duyurmasının ardından, hükümete yakınlığı ile bilinen Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir- Sen) kendi müfredat önerilerini açıkladı.

50 akademisyen ve 400 öğretmen tarafından hazırlandığı belirtilen raporda, ortaokul ve lise müfredatlarından inkılap tarihi ve Atatürkçülük dersinin çıkarılması, din dersinin İslami ağırlıklı olmak üzere birinci sınıftan itibaren verilmesi önerileri yer aldı.

'Elitler' ile hesaplaşma

Raporun sunumunda tek tipçi ve farklılıklara izin vermeyen bir eğitim anlayışı olarak 'Kemalizm' adı altında "Cumhuriyet elitleri, dini bağların güçlü olduğu ümmetçi bir toplumdan seküler bir Türk ulusu inşa etmeyi kendilerine hedef olarak tanımlamaktadır. Bunu gerçekleştirmek için din ifadesi anayasadan çıkarılmış, din dersleri, Arapça ve Farsça dersleri müfredattan çıkarılmış ve geçmişle bağı koparmak için alfabe değiştirilmiştir. Pozitivist bir bilim anlayışı çerçevesinde modern eğitim sistemi tasarlanmıştır. Aklı ve bilimi kutsayan ve dini aşağılayan pozitivist anlayışı ile insan yetiştirmek hedeflenmiştir" denilerek Cumhuriyet'in ilk yıllarından başlayan eğitim reformları hedef alındı. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi öğretim programının genel amaçlarını inceleyen Eğitim-Bir-Sen, "din ve laiklik" alanındaki konuların "amacı aşan genişlikte ele alındığı" sonucuna ulaştı.

Reformlar hedefte

Raporda en çok İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersleri ve Cumhuriyet'in kuruluşunda yer alan devrimler hedefte yer aldı. O dönemde gerçekleştirilen şapka ve kıyafet inkılabının "düşünce ve kanaat hürriyeti", tekke ve zaviyelerin kapatılmasının "din ve vicdan hürriyeti", Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun "eğitim hakkı" ihlali yarattığı savunularak ders kitaplarının yeniden düzenlenmesi talep edildi. Müfredatta yer alan amaçlardan, "Günümüzün ve geleceğin sorunlarına Atatürkçü bir yaklaşımla çözümler getirebilecek tutum, davranış ve beceriler kazanır" ifadeleri eleştirilerek öğrencilerden üst düzey çaba beklendiğini belirten rapor, alternatif bakış açılarına müfredatta yer verilmediğini savundu.

Geçerliği yok

"İnkılap tarihi ve Atatürkçülük dersi programlarında yer alan Atatürk ilkelerinden bazılarının günümüzde geçerliliği kalmadı" iddiasıyla "Bu yüzden derse ait kazanımlar günlük hayatta işe yaramayacağı düşüncesiyle öğrenciler tarafından yeterince dikkate alınmamaktadır" denildi.

İŞTE O ÖNERİLER:
-15 Temmuz eğitim programlarında yer almalıdır.
-Talim Terbiye Kurulu yeniden yapılandırılmalı.
-İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi ortaokul ve lise müfredatından çıkarılmalı.
-Din ve ahlak eğitimi birinci sınıftan itibaren verilmeli.
-Öğrencilerin Kuran'ı Türkçe seslerle seslendiremedikleri için Kuran okuma öğretim programı yapılandırılmalı.
-Öğretim programları ve merkezi sınavlar arasında ahenk sağlanmalı.
-Haftalık ders saatleri azaltılmamalı.

PlayStation VR Türkiye fiyatı ve çıkış tarihi açıklandı

Posted: 05 Jan 2017 04:30 AM PST


PlayStation 4 sahiplerinin sabırsızlıkla beklediği PlayStation VR'ın resmi Türkiye satış fiyatı açıklandı. Konsolda VR deneyimi yaşatan ve şimdiden onlarca oyuna destek veren PlayStation VR ile eğlence ve kullanıcı deneyimi daha da artacak. Yurt dışında uzun süre önce piyasaya sürülen PS VR, Türkiye'de 24 Ocak tarihinde satışa sunulacak. PlayStation VR Türkiye fiyatı ise 1.699 TL olarak açıklandı. Tabii bu fiyata kamera ve move kontrolcüleri eklenmedi; bunları da almak istediğinizde fiyat 2.000 lira seviyesinin biraz daha üstüne çıkıyor.

PlayStation VR ile gelecek olan üç boyutlu ses desteği, sesi yukarıdan, aşağıdan, her yerden sanal uzaklığı da algılayarak duymanıza imkan sağlayacak. Dahili mikrofonu ise çevrim içi sohbet imkanı da olan cihaz ile oyun içi taktikleri ekibinizle tartışma imkanı elde edeceksiniz. Öte yandan PS VR deneyimlerini yansıtma modu ile doğrudan TV ekranına yansıtarak arkadaşları ve aile bireylerini de oyuna dahil etmek, başlık içinde görülenleri görmelerini sağlamak mümkün oluyor.


 PlayStation VR Türkiye fiyatının resmi olarak 1.699 TL açıklandığı ve 24 Ocak'tan itibaren satışa sunulacağını tekrar belirtelim.

"Hadi Kılıçdaroğlu ile ilgili bir tane örnek verin!" sorusuna cevap veremedi

Posted: 05 Jan 2017 04:00 AM PST


Gürkan Hacır'dan Mahmut Övür'e: "Hadi Kılıçdaroğlu ile ilgili bir tane örnek verin."

Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür Türkiye'deki ayrıştırıcı dilin CHP kaynaklı olduğunu söyledi ancak sorulan sorular karşısında susmak zorunda kaldı.

Balçiçek İlter'in sunduğu karşıt görüş programında iktidarın ayrıştırıcı bir dil kullandığı konusunda tartışma sürerken Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür Türkiye'de ayrışmanın kaynağının CHP olduğunu ileri sürdü.

Gazeteci Gürkan Hacır ise bu iddiaya karşı çıkarak Övür'e, Kemal Kılıçdaroğlu'nun ayrıştırıcı bir tek cümlesinin olup olmadığını sordu. Övür sorular karşısında çaresiz kalınca Kılıçdaroğlu öncesi siyasi gelişmeler ve köşe yazarlarının yazılarını CHP üzerine yüklemeye çalıştı.

Kurtlar Vadisi Pusu yakında başlıyor! Hangi kanalda yayına girecek?

Posted: 05 Jan 2017 03:30 AM PST


Kurtlar Vadisi Pusu başlıyor mu? Defne Samyeli'den flaş açıklama!

Türkiye'nin uzun soluklu efsane dizisi Kurtlar Vadisi Pusu'nun güzel oyuncusu Defne Samyeli, önceki gün Zorlu Alışveriş Merkezi'nde objektiflere yansıdı. Kurtlar Vadisi'nin hangi kanalda yayınlanacağı henüz belirsizliğini korusa da Samyeli'nin açıklamaları dizinin kısa bir sürede başlayacağını gösteriyor.

Kurtlar Vadisi Pusu'daki başarılı oyunculuğuyla göz dolduran defne samyeli'nden yeni sezon açıklaması geldi. Defne Samyeli, Amerika dönüşü geldiği Zorlu AVM'de mağazaları dolaşıp alışveriş yaptı.

'Kurtlar Vadisi Pusu'da rol alan güzel oyuncu ve sunucu, "Dizinin çekimlerine start verildiği zaman çalışmalara başlayacağız. Amerika'dan yeni döndüm oyunculuk dersleri alarak kendimi geliştirmeye devam ediyorum'' dedi.

Ünlü isim, alışverişin ardından kendi aracına binerek AVM'den ayrıldı.

İnsan sindirim sisteminde gizlenmiş yeni bir organ "Mezenter"

Posted: 05 Jan 2017 02:30 AM PST


İnsan sindirim sisteminde gizlenmiş yeni bir organ keşfedildi. "Bağırsak askısı" ya da "mezenter" olarak isimlendirilen organın henüz işlevi ve yapısıyla ilgili detaylı bilgi elde edilemedi.

Yeni bulunan organın, daha önceleri insan vücudundaki parçalanmış yapıların bir arada durması sonucu meydana geldiği düşünülüyordu. 

Ancak Lancet Gastroenteroloji ve Hepatoloji dergisinde yayınlanan makalede, araştırmacıların mezenterin tek parçadan oluşan bir organ olduğu açıklandı. 

NTV'nin haberine göre Mezenter, karın zarının ikiye katlanmışı, karın boşluğunu kaplayan ve her şeyi bir arada tutan yeni bir organ olarak tanımlanıyor. Bu yeni organla, insan organlarının toplam sayısı 79'a yükseldi.

Mezenter'i ilk olarak 2012 yılında keşfeden İrlandalı bilim insanı J. Calvin Coffey, bu gelişmeyle birlikte 100 yıllık anatomi bilgisinin de yanlış olduğunun ortaya çıktığını belirtiyor. Coffey, 'Mezenter'in önceki kanının aksine parçalanmış yapıların bir araya gelmesiyle oluşmadığını, tek parça ve sürekli bir yapı olduğunun ispatlandığına dikkat çekiyor. 

GEÇTİĞİMİZ YIL ÇALIŞMALAR BAŞLAMIŞTI

Bilim insanları 2016 yılında mezenterin varlığı üzerine çalışmalarını yoğunlaştırırken tıp öğrencileri de mezenteri yeni bir organ olarak öğrenmeye başlamıştı.

Yeni keşfedilen organın ne işe yaradığı henüz bilinmese de bilim dünyası bunu önemli bir gelişme olarak duyurdu.

Yeni organın keşfini önemli bir gelişme olarak değerlendiren Coffey, bir sonraki aşamayı "organın fonksiyonlarını anlamak" olarak tanımlıyor.

Coffey, mezenterin fonksiyonlarının çözülmesi halinde anormal fonksiyonların ve hastalıklara dair yeni bilgilerin de keşfedilebileceğini söylüyor.

Balkanlardan gelen soğuk ve karyağışlı havaya dikkat!

Posted: 05 Jan 2017 02:00 AM PST


İSTANBUL ve Ankara hava durumu tahminleri kar alarmı verdi. Balıkesir, Bursa, Çanakkale başta olmak üzere marmara bölgesinde kar var. Hava durumu tahmini mgm.gov.tr sitesinden duyuruldu.

TÜRKİYE mgm.gov.tr sitesinde yayınlanan son hava durumu uyarısına göre balkanlar üzerinden gelen yeni bir soğuk ve yağışlı havanın etkisine giriyor. Cuma günü Marmara'yı etkilemesi beklenen kar yağışı, hafta sonuyla birlikte İç Ege, İç Anadolu, Batı Karadeniz ve Akdeniz'i etkisi altına alacak.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, çok bulutlu havanın hüküm sürdüğü Trakya'da bugünden itibaren sağanakların etkili olacağı tahmin ediliyor. 6 Ocak cuma gününden itibaren ise balkanlardan gelen kar yağışı etkisini gösterecek. Kar yağışı çok yoğun olacak ve kısa sürede tüm marmarayı etkisi altına alacak.

CUMA GÜNÜ KAR YAĞIŞI YOĞUN OLACAK İLLER
Meteorolojinin sitesinde yayınladığı uyarıya göre cuma günü kar yağışının yoğun olacağı iller şunlar; İstanbul, Tekirdağ, Kırıkkale, Edirne, Çanakkale, Balıkesir Kocaeli , Yalova ve Bursa. Bilecik ve Sakarya illerinde de kar yağışı görülecek.

CUMARTESİ KAR YAĞIŞININ KUVVETLİ OLACAĞI İLLER
Haftasonu kar yağışı etki alanını genişleterek iç anadoluyu vuracak. Ankara başta olmak üzere bir çok ilde kuvvetli kar yağışı ile hayat duracak. Meteorolojinin sitesinden verdiğ tahmine göre 6 Ocak cumartesi günü marmara bölgesindeki illere ilaveten kar yağışının kuvvetli olacağı iller şunlar; Ankara, Eskişehir, Kütahya, Konya, Afyonkarahisar, Karaman, Isparta, Burdur, Uşak, Zonguldak, Bolu Düzce, Karabük ve Bartın. İç anadolu bölgesindeki Kayseri, Nevşehir, Sivas ve Kırşehir illerinde de kar yağışı etkili olacak.

PAZAR GÜNÜ KAR YAĞIŞINDA DURUM
8 Ocak pazar günü ise balkanlar üzerinden gelen kar dalgası doğu anadolu bölgesini de etki alanına katacak. Pazar günü yurdun doğusundan batısına hemen her yerinde kar yağışı etkili olacak.

İSTANBUL HAVA DURUMU
İSTANBUL hava durumu tahminine göre cuma günü kar yağışı öğleden sonra sıcaklığın düşmesi ile birlikte başlayacak. Meteorolojinin sitesinden yayınladığı uyarıda öğle saatlerinden sonra ve akşam saatlerinde İstanbul ve Marmara genelinde kuvvetli kuzeyli rüzgar ve hızlı sıcaklık düşüşleri ile yer yer yoğun olmak üzere kar yağışına dönüşeceği tahmin ediliyor denildi.

SICAKLIK 15 DERECE DÜŞECEK
Balkanlar üzerinden gelen kuvvetli kar yağışı dondurucu soğukları da beraberinde getiriyor. Cuma günü kuzeybatı kesimlerden başlayarak kuvvetli kuzeyli rüzgarlarla, hafta sonu iç ve batı bölgelerde hissedilir derecede (8 ila 15 derece) azalacak.

BURSA HAVA DURUMU
Bugünden itibaren hava sıcaklığının 11 dereceye yükseleceği Bursa'da cuma günü kar yağışının başlaması bekleniyor. Yağışın etkisiyle düşecek hava sıcaklıklarının cumartesi ve pazar günü en yüksek sıfırın altında 3 derece olacağı tahmin ediliyor. Gece sıcaklıklarının sıfırın altında 9 dereceye kadar ineceği Bursa'da, hafta sonunda mevsim normallerinin altında sıcaklık görülecek.
Kar kalınlığının 2,25 metre olduğu kış turizminin merkezi Uludağ'da cuma günü başlayacak kar yağışının hafta sonunda da sürmesi bekleniyor.

BİLECİK VE BALIKESİR HAVA DURUMU
Hafta sonunda Bilecik'te gündüz hava sıcaklığının sıfırın altında 4, gece ise sıfırın altında 9 dereceye düşeceği tahmin ediliyor. Balıkesir'de cuma günü başlayacağı öngörülen kar yağışının cumartesi ve pazar günü de etkisini sürdürmesi bekleniyor.
Hava sıcaklığının cumartesi günü en düşük sıfırın altında 7, en yüksek sıfırın altında 3, pazar günü ise gece sıfırın altında 10, gündüz de sıfırın altında 4 derece olacağı tahmin ediliyor.
Çanakkale ve Yalova'da da hafta sonunda gündüz sıcaklığının sıfırın altında 2, gece sıcaklığının ise sıfırın altında 7 dereceye düşeceği öngörülüyor.

Teröristin örgütteki kod adı ise 'Horasani'

Posted: 05 Jan 2017 01:30 AM PST


Yılbaşı gecesi katliam yapan DEAŞ'lı terörist o gece toplam 8 taksi değiştirdi. Kameralara son olarak Zincirlikuyu'da yakalanan teröristin örgütteki kod adı ise 'Horasani'.

Yılbaşı gecesini kana bulayan DEAŞ'lı teröristin saldırı öncesi ve sonrasına ilişkin yeni bilgiler ortaya çıktı.Gece kulübünde 39 kişiyi katleden teröristin, saldırı gecesi toplam 8 taksi değiştirdiği, kameralara en son Zincirlikuyu'da yakalandığı öğrenildi. Teröristin DEAŞ'ta 'Ebu Müslim Horasani' kod ismini kullandığı da iddialar arasında.

8 TAKSİ DEĞİŞTİRMİŞ

Terörist, 1 Ocak kanlı katliamından sonra montunu değiştirerek Reina'dan yaralı numarası yaparak kaçtı. Reina'dan çıktıktan sonra kısa bir süre yürüyen saldırgan, sonra da değişik taksilere bindi. Caninin olay yerine gelişi ve kaçışı sırasında toplam 8 taksi kullandığı tespit edildi. 8 taksinin de plakaları belirlendi, şoförlerin ifadeleri alındı.

4 POLİSTEN 3'Ü ORADA YOKTU

Gece kulübüne gelmek için taksiye sırtında biri büyük biri küçük iki çantayla binen terörist, Ortaköy'e ulaştığında sırt çantasındaki otomatik silahı ve şarjörleri çıkardı. Saat 01.18'de ateş açarak Reina'ya girdi. Kapıda o gece görev yapan 4 polisten 3'ünün, saldırı esnasında tesadüfen orada olmadığı belirlendi. Olaydan 15 gün önce eşiyle birlikte İstanbul'a gelen teröristin saldırıdan 3 gün önce eşini Konya'ya gönderdiği tespit edildi. Saldırganın İstanbul'a gelirken Konya dışındaki bir Orta Anadolu şehrinde bulunan bir otogardan bilet aldığı da gelen bilgiler arasında.

ÇİFT ÇANTALI KATİL

Teröristin Zeytinburnu'nda kaldığı 58. Bulvar Caddesi 63/5 sokaktaki evden çıkarken ve taksiye binmek üzere yürüdüğü anlara ilişkin görüntüler ortaya çıktı. Yüzünü gizlemek için şapka ve kapşonlu bir giysi tercih eden teröristin, omzundaki büyük çantayı taşımakta zorluk çektiği de kameralara yansıdı. Sırtında küçük bir çanta daha bulunan terörist, görüntülere göre saat 23.49'da evinden çıktı. İsa Yusuf Alptekin Sokağı'na geldi, burada biraz bekledi, evinin sokağına geri döndü. 15 saniye sonra yoldan geçen bir taksiyi durdurdu, taksinin şoförü ile 6 saniye konuştu. Taksiye binmedi. 23.50'de yönünü 58. Bulvar Caddesi'ne çeviren terörist, cadde üzerinde yaklaşık 500 metre yürüdükten sonra saat 23.58'de taksiye bindi.

PAKET BAGAJDA KALDI

Orta Asya ülkelerinden birinin vatandaşı olan terörist, saldırıdan sonra kat kat giyindiği kıyafetlerden biri olan montunu olay yerinde bırakıp kaçtı. Saldırgan, Ortaköy'e gelirken bindiği taksinin bagajına koyduğu çantayı da almadı. Çantanın içinden teröriste ait cep telefonu çıktığı iddia edildi.

İmam Hatip Müdürü katliam gecesi Laiklik hakkında ahlaksız paylaşımlar yapmış

Posted: 05 Jan 2017 01:18 AM PST

Nevşehir Yunus Emre İmam Hatip Ortaokulu Müdürü İskender Çınar, Facebook hesabından "Dünyada ne kadar hırsız, p... varsa laiktir" ifadelerinin yer aldığı paylaşımlar yaptığı ortaya çıktı.

Nevşehir Eğitim-Bir Sen Şube Başkan Yardımcısı ve Yunus Emre İmam Hatip Ortaokulu Müdürü İskender Çınar, Facebook hesabından "İlk laik şeytandır. Dünyada ne kadar hırsız, p... varsa laiktir" ifadelerinin yer aldığı paylaşımlar ortaya çıktı.

Laikliğe küfreden müdür ayrıca, 2024'te hilafetin geri geleceğini belirterek "Nasıl dinsizleştirildik" başlığı altında Cumhuriyet'in kuruluş dönemindeki devrimleri hedef aldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'li milletvekillerini hedef gösteren hakaretler yağdıran Çınar, İstanbul saldırısının yaşandığı yılbaşı gecesinde "İlk laik Şeytan'dır. Allah var kabul ederim ama koyduğu kanunları kabul etmem demektir laiklik. Kafirliktir laiklik. Dünyada ne kadar hırsız, p... varsa laiktir" ifadelerinin yer aldığı görselleri paylaştı.

Hilafet çağrısı

Çınar'ın ayrıca hesabından hilafet çağrıları da yapması dikkat çekti. "Nasıl dinsizleştirildik" başlığı altında medreselerin kapatılması, hilafetin kaldırılması, Arapçanın yasaklanması, ezanın Türkçeleştirilmesi ve laiklik ilkesinin anayasaya girdiği yılları paylaşan Çınar, "2024 de hilafet geri gelecek. Diğerlerini söylemeye gerek bile yok" yorumunda bulundu.



"Siyasetten herkes tehdit altında, çok ciddi istihbaratlar var"

Posted: 05 Jan 2017 01:00 AM PST


Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, parti liderlerine suikast iddialarıyla ilgili "Siyasetten herkes tehdit altında. Çok ciddi istihbaratlar var." dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Hürriyet Ankara Bürosu'na yaptığı ziyarette gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Suriye sorunuyla ilgili konuşan Kurtulmuş, "Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna inananlardanım. Tabii ki Esad rejiminin, zalimlerin yanında yer alacak değiliz. Şimdi bunları tamir ediyoruz, düzeltiyoruz." dedi.

Öte yandan parti liderlerine suikast iddialarıyla ilgili de konuşan Kurtulmuş "Siyasetten herkes tehdit altında. Çok ciddi istihbaratlar var." dedi.

İşte Kurtulmuş'un açıklamalarından satır başları:

"TEK ÖRGÜT OLARAK GÖRMELİ"

" (Ortaköy saldırısı) Muhtemelen Kırgızistan üzerinden gelmiş biri. Bu tür saldırıları yapanları tek bir örgüt olarak görmek gerek. Bir örgütün farklı şubeleri. Saldırıyı yapan elemanlar farklı ama hedefler aynı. Önemli olan büyük resmi görmek. Karşımızdaki örgütler oldukça profesyonelleşmiş. Canlı bombayı tahmin edebiliyorsunuz ama böyle bir saldırı çok ilginç. Belki içeride de bir destekçileri vardı. Bunların hepsi değerlendiriliyor. Tehdit sadece bir tek örgütten gelen bir tehdit olmadığı için işimiz hakikaten çok zor.

"CİDDİ İSTİHBARATLAR VAR"

(Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye suikast girişimi iddiaları) Siyasette herkesin böyle bir tehdit altında olduğu aşikar. Çok ciddi istihbaratlar var. Özellikle parti başkanları için. Bu tür bireysel şeylerle Bahçeli'ye, Kılıçdaroğlu'na bir suikast yapıldığını düşünün... Allah korusun. Bırakın suikastın başarılı olmasını, Türkiye siyaseti şöyle bir sallanır. Ruslar ile iyileşme sürecine girmiş olmasaydık, Rus Büyükelçi suikastında kıyamet kopartırlardı.

"AKRABALIĞI KULLANIYORLAR"

(Göçmen politikası) Belki bizim göç ile ilgili eksiğimiz, göçmen bakanlığının bir an önce kurulması. Sıkıntılı bölgelerden gelenlerin özellikle bir müddet kontrol edilmesi lazım. Akrabalık hukukunu kullanıyorlar. Ama bu da hassas bir nokta. Kırgızistan'dan, Türkmenistan'dan gelen bir vatandaşa setler oluşturuyor olamazsınız, Türkiye onların ikinci vatanı.

"BU, 2. SYKES-PİCOT"

Büyük resim çok net; bir asır evvelki oyunun 2. perdesi oynanıyor. Bölge bir kere daha dizayn ediliyor, bölünmeye çalışılıyor. Burada da bu oyunu bozabilecek tek ülke Türkiye olarak görüldüğü için bu oyuna müdahale etmemesi isteniyor. Bunun Türkiye'nin yönetim yapısıyla falan hiçbir ilgisi yok. Bu, 2. Sykes-Picot, çok açık. 10 sene öncesine göre mezhebi bakımdan da bölge çok daha fazla bölünmüş durumda. Meselenin başlangıcı 1991 Irak'ın işgalidir.

Başbakan'ın Irak ziyaretinde Irak Merkezi Hükümeti'yle Başika'daki Türk askeri varlığına ilişkin bir görüşme olacak. Başika'da onları da rahatlatacak bir öneri götürüyoruz. Çekilme söz konusu değil. Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna inananlardanım. Tabii ki Esad rejiminin, zalimlerin yanında yer alacak değiliz. Şimdi bunları tamir ediyoruz, düzeltiyoruz. Suriye'de Ruslarla gidilecek olan görüşmelerde Halep üzerinden iyi bir Halep barışı ve Halep barışı üzerinden de iyi bir Suriye barışı tahkim edilmesi lazım. Musul meselesinde de yeni bir yaklaşımla Irak hükümetiyle bir ittifak yapılmalı. Önce ateşkesin doğru uygulanması, sonra masanın doğru kurulması önemli. Böyle bir katilin iş başında durmasının insani olmadığını düşünüyoruz. Ama ortada barış sürecinin görüşmelerinin başlamasıyla birlikte karşılıklı olarak karar verecek olan, masadaki insanlar.

"RUSYA ORTADOĞU'YA DÖNDÜ"

Emareler, eğer söylediklerini yaparsa Trump'ın dahil olmaktan ziyade mümkün olduğu kadar hızlı şekilde Ortadoğu'dan askeri varlığını çekmek tercihi ile yaklaşacağı yönünde. Ama siyaset belli olmaz, daha 20 Ocak'a çok var. Rusya, rejimin yanında yer alarak savaştan önce olmadıkları kadar bir güce sahip oldu. Ruslar yeniden Ortadoğu'ya döndü. ABD ne yapacağını bilmediği için sahada inisiyatifi Ruslara bıraktı.

"ABD TAVIR DEĞİŞTİRİR"

ABD ile gerginleşen ilişkilerin rahatlayacağını ümit ediyorum. İki unsur var. FETÖ hâlâ orada bir takım imkânlarla network'ünü canlı tutmaya çalışıyor. Bir an evvel iadesi ile ilgili sonuç alacağımıza, en azından iade sürecinde gözaltında tutulmasının sağlanacağına inanıyorum. İkinci mesele de PYD meselesi, Ortadoğu'da bir takım normalleşmeler başladıkça burada terör örgütleri üzerinden bir varlık mı olsun yoksa Türkiye gibi devlet geleneği olan bir ülke ile mi işbirliği yapacak? Ben ABD'nin Türkiye ile işbirliği yapacağına, açık, aleni tavır değişikliğine gideceğine inanıyorum. İnşallah kısa sürede PYD'yi desteklemekten vazgeçer.

"REİNA PAYLAŞIMINDAN 92 KİŞİ MAHKEMEDE"

REİNA saldırısından sonra sosyal medya hesabından paylaşım yapan 92 kişi mahkemeye çıkarıldı. Bazı hesapların kapatılması konusunda Twitter ve Facebook ile ilişkilerimiz biraz daha düzeldi. Onlardan da destek alıyoruz."

Afganistan ve Özbekistan’dan çoban ithal edeceğiz

Posted: 05 Jan 2017 12:30 AM PST


Çorum Valisi Kılıç, "Çorum'da hayvancılığı geliştirmek adına Afganistan ve Özbekistan'dan çoban ithal edeceğiz" dedi.

Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, Alaca İlçesi'nde bir araya geldiği muhtarlarla tarım ve hayvancılıkla ilgili uygulanacak projeler değerlendirdi.

Vali Kılıç, hayvan üreticilerine destek amacıyla küçükbaş hayvanlar için alınan küpe parasının artık alınmayacağını, İl Özel İdaresi'nin bu masrafları karşılayacağını açıkladı.

Çorum'da hayvancılığı geliştirmek adına Afganistan ve Özbekistan'dan çoban ithal edeceklerini söyleyen Vali Necmeddin Kılıç, "Çorum'da hayvancılığı geliştirmek adına Afganistan ve Özbekistan'dan çoban ithal edeceğiz. Çünkü, meralarımız çok verimli. Sorun burada hayvanları meraya götürüp otlatacak çobanın olmaması, bu sorunu da ortak bir çalışma ile gidereceğiz. Küçükbaş hayvan neslini verimli nesillerle değiştireceği" dedi.

İsveç Kraliçesi Silvia, sarayımı 'bir grup arkadaşı ve hayaletlerle' paylaşıyorum

Posted: 05 Jan 2017 12:00 AM PST


Kraliçe Silvia'nın sarayını hayaletlerle paylaştığını söylemesi ülkede alay konusu oldu. Yerel haber sitesi Local, "Cesur hayalet avcılarını göreve çağırıyoruz! Saraya gidin ve bu iddiaların peşine düşün!" çağrısını yaptı.

İsveç Kraliçesi Silvia, Kraliyet Sarayı'nda hayaletlerin dolaştığına inandığını söyledi. Ülkenin Drottningholm kentindeki sarayını 'bir grup arkadaşı ve hayaletlerle' paylaştığını söyleyen Kraliçe, "Aslında heyecan verici, beni korkutmuyorlar" dedi.

Stokholm yakınlarındaki saray 17. Yüzyılda inşa edilmişti. Drottningholm, Kraliçe Silvia ve Kral XVI. Gustaf'ın kalıcı olarak ikamet ettikleri yer.

SVT televizyon kanalının hazırladığı 'Drottningholm Sarayı: Soylu bir yuva' belgeselinin yapımcılarına konuşan Kraliçe Silvia, "Sarayda bazen tamamen yalnız olmadığınızı hissediyorsunuz. Ama hayaletler oldukça dostane" diyor.

73 yaşındaki Kraliçe'nin hayalet iddialarına kardeşi Prenses Christina da destek veriyor. Belgeselde konuşan Prenses Christina, "Sarayda çok büyük bir enerji var. Bu enerjinin farklı formlara bürünmemesi garip olurdu" dedi.
Kraliyet ailesinin hayalet iddiaları İsveç basınında ise alay konusu oldu.

İsveçli haber sitesi Local, "Cesur hayalet avcılarını göreve çağırıyoruz! Saraya gidin ve bu iddiaların peşine düşün!" çağrısını yaptı. Sitenin haberinde "Drottningholm Sarayı yıl boyu ziyaretçilere açık. Sadece Kraliyet ailesinin - ve anlaşılan hayalet arkadaşlarının - yaşadığı bölüme giremiyorsunuz" deniyor.

40 yıl önce Kral Carl ile evlenen Kraliçe Silvia, İsveç'te tahtta en uzun süre kalan isim.

Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna inananlardanım

Posted: 04 Jan 2017 11:40 PM PST


Türkiye'nin Suriye politikasını değerlendiren Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, ''Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna inananlardanım" dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin Suriye politikasını değerlendirdi.

''Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna inananlardanım'' diyen Kurtulmuş, ''Tabii ki Esad rejiminin, zalimlerin yanında yer alacak değiliz. Şimdi bunları tamir ediyoruz, düzeltiyoruz" ifadelerini kullandı.

Hürriyet gazetesine konuşan Kurtulmuş, Suriye'de ateşkes çalışmalarına da değindi, ''Ruslarla gidilecek olan görüşmelerde Halep üzerinden iyi bir Halep barışı ve Halep barışı üzerinden de iyi bir Suriye barışı tahkim edilmesi lazım" dedi.

Suriye'de önce ateşkesin doğru uygulanması ve ardından masanın doğru kurulmasının önemine vurgu yapan Kurtulmuş, ''Böyle bir katilin iş başında durmasının insani olmadığını düşünüyoruz. Ama barış sürecinin görüşmelerinin başlamasıyla birlikte karşılıklı olarak karar verecek olan, masadaki insanlar'' şeklinde konuştu.

Swarm’dan tanıştığı kişilerin tecavüzüne uğradı

Posted: 04 Jan 2017 11:30 PM PST


Akıllı telefon uygulamasından bulduğu 'arkadaş', genç kızın hayatını kararttı. İstanbul'da 21 yaşındaki G.K., daha önce Swarm'dan tanıştığı ve yılbaşı gecesi eğlenmeye gittiği Umut N. adlı genç ve bir arkadaşının tecavüzüne uğradı

İstanbul'da yaşayan 21 yaşındaki G.K. adlı genç kız, geçtiğimiz günlerde cep telefonunda bulunan ve yer bildiriminde kullanılan Swarm adlı uygulama üzerinden bir gece kulübünde Umut N. adlı kişiyle tanıştı. İkili bir süre görüştü ve yılbaşında birlikte eğlenmek üzere sözleşti. 2016'nın son gecesi Taksim'de buluşan gençlere, Umut N.'nin arkadaşı Yıldırım G. de katıldı. Beylikdüzü'nde bir gece kulübüne gidip eğlenen gençler, otomobille evlerine dönmek üzere mekândan ayrıldı.

TUTUKLANDILAR

Dehşet de bundan sonra başladı. İddiaya göre Avcılar Yeşilkent Mahallesi'ndeki boş araziye geldiklerinde aracı durduran Umut N. ile arkadaşı Yıldırım G., genç kıza tecavüz etti. Çantasını aldıkları kızı araçtan atan şüpheliler kayıplara karıştı. Genç kız polise başvurup saldırganlardan şikâyetçi oldu. Esenyurt Asayiş Büro Amirliği ekipleri, şüphelileri gözaltına aldı. Genç kıza ait para ya da telefon bulunamazken, G.K.'ya ait 3 fotoğraf ve makyaj malzemeleri bulundu. Mahkemeye sevk edilen zanlılar, suçlamaları reddetti ve alkolün etkisiyle olayın gerçekleştiğini öne sürdü. Her iki şüpheli de tutuklandı.

MİLYONLAR KULLANIYOR

Akıllı telefonlar için geliştirilen Swarm uygulamasıyla kullanıcılar, yakınında bulunan arkadaşlarını uzaklık mesafesini de görerek bulabiliyor ve mesajlaşabiliyor. 2009'da hazırlanan ve halen 45 milyon kullanıcının aktif kullandığı Foursquare uygulamasının geliştirilmişi olarak da adlandırılan Swarm, 2014 Mayıs ayında ortaya çıktı. Foursquare'e kayıtlı olan kullanıcı, Swarm'la hesaba rahatça giriş yapabiliyor. Mesajlaşma ve arkadaşları etiketleme gibi avantajların eklendiği Swarm, sadece Google Play Store'da 10 milyon indirilmiş ve ücretsiz.

Doğan Holding bu sabah yapılan aramalarla ilgili açıklama yaptı

Posted: 04 Jan 2017 11:27 PM PST


Doğan Holding'in Üsküdar'daki merkez binasına polis sabah saatlerinde operasyon düzenlendi. Operasyonda 2 kişi gözaltına alındı. Doğan Holding bu sabah yapılan aramalarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri Sabah erken saatlerde Doğan Holding'in Üsküdar'da bulunan merkez binasına geldi. İçeride arama yapan polis, 2 kişiyi gözaltına aldı. 

DOĞAN HOLDİNG'TEN KAP'A AÇIKLAMA

Bu sabah Şirketimiz Baş Hukuk Müşaviri Erem Turgut Yücel'in ve eski Yöneticimiz Yahya Üzdiyen'in, daha önce Ankara Temsilcimiz Barbaros Muratoğlu'nun tutuklanmasına neden olan soruşturma kapsamında ev ve ofislerinde arama yapılmış ve kendileri gözaltına alınmıştır. Sözkonusu arama işlemi sadece adı geçen yöneticilerimizin şahsi çalışma ofislerinde yapılmış olup, Şirketimiz ve bağlı ortaklıklarının faaliyetlerini etkileyen herhangi bir durum bulunmamaktadır. Şirketimiz ve bağlı ortaklıkları faaliyetlerine aynen ve kesintisiz olarak devam etmektedir. Konu ile ilgili yeni bir gelişme olduğu takdirde ayrıca kamuya açıklama yapılacaktır.

AKP İktidarı Laik Eğitimi Nasıl Dinsel Eğitime Dönüştürdü?

Posted: 04 Jan 2017 11:00 PM PST


Laiklik, Laik Eğitim Nedir?

             Atatürk'ün laiklik anlayışı şöyledir:" dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, ona da inanıyorum. Din bir vicdan meselesidir Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Düşünceye muhalif değiliz. Biz sadece  din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz".

            "Hiç kimse, hiçbir kimseyi ne bir din, ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Türk devleti laiktir. Her yetişkin dinini seçmekte serbesttir. Ancak din lüzumlu bir kurumdur. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şu var ki din Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız vatan, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin bin bir acıklı olay ve üzüntü dolu yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır. Laiklik ilkesinde ısrar ediyoruz. Çünkü milli iradenin, insanlığa mal olmuş değerlerinden belki de en kutsal olanı din hürriyeti, ancak laiklik ilkesine bağlanmakla korunabilir. Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyetlerini tekeffül etmek (üstlenmek) demektir"

 Laiklik, bir toplumda bireylerin bir dine inanma ya da inanmama konusunda tam özgür olmaları, bu yüzden özel yaşamında ya da kamu yaşamının hiçbir alanında olumlu ya da olumsuz yönde hiçbir farklı işlemle karşılaşmamaları, öz olarak eşit hak ve yükümlülüklere sahip olmalarıdır[1].

Laik  eğitim,  Fransa'da devletin dinsel uygulamalar konusundaki tarafsızlığı gereği laiklik ilkesi  önce okullarda uygulanmaktadır.  Çünkü "öğrenciler, yargılama özerkliğine erişebilmek için bir dinginlik (sükunet) ortamı içinde eğitim görebilmeli  ve kendilerini özgürce gerçekleştirebilmelidirler[2]". Laik eğitim, dinden emir almayan eğitimdir. Türkiye'de laiklik, ilk kez 3 Mart 1924 'te kabul edilen 429 sayılı  Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığını kaldıran   yasa ile laiklik sözcüğü kullanılmadan benimseniyordu. Buna göre "İslam dininin inanç (itikat) ve tapınma (ibadet) ile ilgili tüm hükümleri, dini kuruluşların yönetimi  yeni kurulan Diyanet İşleri Başkanlığının ilgi ve yetkisine bırakılmıştır. İlgili yasa yapmak ve bu işlerle ilgili tasarruflarda bulunmak TBMM ile onun kurduğu hükümete aittir".

Laik eğitim, bilim ve akla dayanan eğitimdir. Bu nedenle laik eğitimde  biat etme (bir kimsenin egemenliğini tanımak), itaat söz konusu olamaz. Çünkü laik eğitimle hedeflenen bağnaz olmayan, özgür düşünceli, özgür davranışlı, özgür vicdanlı kuşaklar yetiştirmektir. Bu anlamda laik eğitimde, okullarda  zorunlu din eğitimine yer yoktur. Çünkü laik eğitim dogmatik değil bilimseldir.

Laik Eğitimden Sapmalar

Laik eğitimden sapmalar, 1950'de iktidara gelen  Demokrat Parti ile başlamıştır. 1951'de Köy Enstitülerinde karma eğitime son verilmiş, ilkokulda  isteğe bağlı din dersleri zorunlu yapılmıştır. 1956-1957'de ortaokullara, 1967-1968'de liselere  zorunlu  Din Bilgisi ve Ahlak dersi konulmuş, aynı yıl imam-hatip okuluna kız öğrenci alınmaya başlanmıştır. Oysa  1924 tarihli Öğretim Birliği Yasasına göre, imam-hatip okulları  imamlık- hatiplik gibi dinsel hizmetlerin yerine getirilmesi  ile görevli   memur yetiştirmek üzere açılmıştır. İslam dinine göre kızlar imam ya da hatip olamayacaklarına göre niçin bu okullara alınıyorlar?                                                                                                                                                                        Çok partili döneme geçilmesiyle Kuran kursları, imam-hatip okulları ve "türban" hemen tüm siyasal iktidarlarca istismar ediegelmiştir. Bu dinsel duyguları istismar etme, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesince tescil edilen AKP iktidarında zirveye ulaşmıştır. AKP'nin 2002 yılında daha  iktidarının ilk günlerinde  Milli Eğitim Bakanı  Erkan Mumcu, "Acil Eylem Planı" açıklamış, arkasından 1041 eğitim yöneticisini görevden almıştır. Başkent Ankara Milli Eğitim Müdürlüğüne Mudurnu imamı atanmıştır. Acil Eylem Planının başlıca hedefleri arasında ilkokuldan üniversiteye tüm eğitim kurumlarında türbanın serbest bırakılması, kaçakları ile birlikte Kuran kurslarının yaygınlaştırılması, imam-hatip okulları mezunlarının üniversitelerin tüm bölümlerine girmesinin sağlanması, üniversitelerin medreseleştirilmesi, öz olarak eğitimin tümüyle dinselleştirilmesi vb bulunuyordu.

Üniversiteler Nasıl Medreseleştirildi?

            2005 yılının son günleri ile 2006 yılının ilk günlerinde  Türkiye, Van'daki Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanıp cezaevine konulması ve aynı koğuşta kalan Üniversite Genel Sekreter Yardımcısının intiharı ile sarsıldı. Bu olaylar üzerine Rektörler Komitesi adına  bir açıklama yapan  YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, "Üniversite medreseleştirilmek isteniyor, rektör Yücel Aşkın'a sahip çıkmak, Cumhuriyete sahip çıkmaktır" dedi.  Oysa üniversiteyi medreseleştirme çok daha önce başlamıştı.                              Alev Erkilet Başer, 1996'da  Kırıkkale Üniversitesi sosyoloji bölümünde tamamladığı doktora tezinde  baştan sona Hizbu-l Tahrir örgütünü anlatıyor. Bugün hiçbir sınırlama görmeden Başkentte "Halifemizi seçelim" sloganıyla eylem yapan bu Hizbu-l tahrir örgütünün hedefi Türkiye'de bir şeriat devleti kurmaktır[3]. O zamanki üniversite rektörü  Beşir Atalay, üniversitedeki şeriatçı kadrolaşma  nedeniyle YÖK tarafından görevinden alındı. Yerine atanan Rektör T.Nuri Durlu şöyle diyor: "Sosyoloji bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Alev Erkilet Başer'in tezinde, Atatürk ve Cumhuriyete açıkça hakaret ettiğini, Humeyni ve Ayetullah Talegani'nin büyük boy resmi ile  Müslüman Kardeşler örgütü, Hizbu-l tahrir davası  ve bu davanın sanıklarını övdüğünü belirterek, bu da üniversitelerde Cumhuriyet düşmanı kadroların hala bulunduğunu gösteriyor. Üstelik bu kişinin 1996 yılındaki doktora jürisinde eski rektör Beşir Atalay da varmış. Tezine Arapça –Bismillahirrahmanirrahim- diye başlıyor Başer"[4].          Son örnek 2016'da  Sabahattin Zaim Üniversitesi rektör yardımcısı şöyle diyor: "Ben bu ülkede cahil, okumamış talihsiz kesimin ferasetine güveniyorum, ülkeyi ayakta tutacak olan cahil halktır, en tehlikeli olanlar üniversite okuyanlardır, okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor[5].   Öyle ise o koltukta  neden oturuyorsun?

Ulusal, Bilimsel, Laik Eğitim Nasıl "İmam-hatipleştirildi"?

                  Türkiye'de hafız, imam yetiştirme bugün başlamadı. Başbakan Erbakan, 1996'da partisinin genel kurulunda şöyle demişti: " 350'nin üzerinde imam-hatip, 3000 Kuran kursu açtık. Bugünkü nesil o hamleler sonucu yetişti". Erbakan'ın,  3 Mart 1924 öncesindeki  "Mahalle Mektepleri ve Medreselerin" devamı türündeki eğitim kurumlarında  yetiştirdikleri  öğrencileri, Türkiye'de 15 yıldır iktidarda.

Eğitim tarihçisi Prof. Dr. Mustafa Ergün 11 Mart 1924'te kapatılmış olan medreselerle, 1950'de DP iktidarınca açılan imam-hatip okullarının ders programlarının birebir aynı olduğunu ifade etmiştir[6].

Bugün kamuoyunca pek bilinmeyen "medreseler" giderek yaygınlaşmaktadır. Bunun en çarpıcı örneğini Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner şöyle anlatıyor: " Cemaat üyelerinin kendi aralarındaki konuşmada, İstanbul'da bir medresede çocukların çıplak fotoğraflarının çekildiğini, sonra bunun çocuklar aleyhine kullanıldığını tespit ettik"[7]. İşte bu medreseler konusunda  Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez şöyle diyor: "Medreselerin kapatılması İslam alimi yetiştirmek açısından boşluk oluşturdu. Din ve dünya ilimlerini birbirinden koparan laik eğitim anlayışı içinde imam-hatip okulları, İslam enstitüleri ve ilahiyat fakülteleri bu boşluğu kapatamadı…Medreselerin ilahiyat fakülteleri ile entegrasyonu sağlanmalı.[8]  Sözü edilen medrese öğretimine ilahiyat fakültesi denkliği istenmektedir. Türkiye'de eğitim politikasını ne zamandan beri Diyanet İşleri Başkanı düzenliyor?           Bugün gelinen noktada bir milyonun çok üstünde öğrencisi olan resmi Kuran kursu bulunmaktadır. Bu öğrencilerin % 75'i kadın, toplamın % 70'i ilkokul mezunu ve bir okul bitirmemiş, binde 7'si yükseköğretim mezunu. Çoğunluğunun kadın ve yeterli eğitim görmemiş olması, AKP'nin "arka bahçesinin"   bir fotoğrafı değil mi? Bu sayıya 5 milyon dolayında tahmin edilen yaz Kuran kursu öğrencileri ile  -eskiden kaçak deniyordu- 2008'de Konya'da 11-13 yaşlarında 17 kız çocuğunun, 2016'da Adana'da 10 kız çocuğunun yandığı cemaat kursları dahil değil. İlhan Cihaner'in tutuklanma nedeni, bu kaçak Kuran kursu konusunda yasal işlem başlatmasıdır.

AKP'nin iktidara geldiği 2002-2003'te 71.000 olan imam-hatip öğrenci sayısı, bugün Bilal Erdoğan'ın hedeflediği bir milyonu aşmış, 1.5 milyona dayanmıştır. Ülkemizin geleceği açısından en tehlikeli olan, imam-hatip okullarında şeriat eğitimi, yani dinsel hukuk (fıkıh) dersi verilmesidir. Ünlü hukuk bilgini Hıfzı Veldet  Velidedeoğlu şöyle diyor: "İmam-hatip okullarının ders programlarında şeriat, yani dinsel hukuk  bilgisinin (fıkıh)  yer almış olması,… olumsuz  doğrultuda  birçok din adamının yetişmesine neden olmaktadır".  "Böyle eğitim görmüş gençlerin kafaları bir kez Kuran'daki hukuk kurallarının değiştirilemeyeceği yolunda eğitilip yıkanınca artık onları akılcı ve laik düşünce doğrultusuna   getirmek çok güç olmakta, hatta olanaksızlaşmaktadır". Bugün şeriat eğitimi görmüş olanlar, laik eğitimi savunan devrimcileri, kafirlikle suçlamakta, camilerin kürsülerini bile  bu suçlama yolunda kullanmaktan çekinmemektedirler". "İmam-hatip okullarında şeriatçılık doğrultusunda yapılan eğitimin olumsuz etkileri, sadece bu okulların dört duvarı arasında kalsa, buna yine de katlanılabilir. Ama oradan yetişenler hayata atılıp camilerdeki halk eğitimi görevlerine başlayınca, bu biçim eğitimin laik yönetimi büyük ölçüde zedeleyen etkileri masum halk yığınları arasında dalga dalga yayılıyor ve bundan da, ülkemizde büyük huzursuzluklar çıkıyor".          "Türkiye'de eğer kafalar, şeriat hukukunun kesinlikle değiştirilemeyeceği, çünkü bu hukukun Tanrı buyruğu olduğu yolunda sürekli olarak yıkanıp ve bir gün beyinleri bu doğrultuda yıkananlar, ülkede yönetimi ele geçirirse Türkiye batar, sömürge olur. Çünkü laik Türkiye Cumhuriyeti, İslam Ümmetçiliğine değil, Türk milliyetçiliği temeline oturmaktadır"[9].

Buna karşın Dış İşleri Bakanı Mevlüt  Çavuşoğlu şöyle demiş: " Gelecek nesilleri  Fetö gibi hastalıklı örgütlerin elinden kurtarmak için, Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef gösterdiği gibi  ülkemizi  muasır medeniyetlerin üzerine çıkarmak için… daha fazla imam-hatip ortaokulu açacağız, daha fazla imam-hatip lisesi de açacağız"[10]. Bakan, Atatürk'ün laik eğitimle çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ve geçmek istediğini bilmiyor mu?               Sonuç olarak 4+4+4  ucube sistemi  bir gece yarısı yasası ile  kabul edilmiştir. Buna göre ortaokul ve tüm ortaöğretim programlarındaki Türkçe; Fen Bilgisi, matematik gibi zorunlu derslerin, haftalık ders saatleri azaltılarak Kuranı Kerim, Hz. Peygamberin Hayatı, Dini Bilgiler gibi "zorunlu"  seçmeli dersler eklenmiştir. Bu derslerin konulmasının başlıca nedenlerinden biri, öğrencilerin "türban" ile derslere girmelerinin sağlanmasıdır. Zorunlu seçmeli, çünkü okul yöneticilerinin hemen tümü imam-hatip çıkışlıdır. Seçmeli derslerin karşılarına başka seçmeli dersler biçimsel olarak konuluyor. Ama öğrencilerin dini dersleri seçmeleri için, onların karşılığındaki diğer seçmeli derslerin ya öğretmenleri  ya da o dersler için yeterli dershane yok deniliyor. Bunlara ek olarak ilkokul 4. sınıftan başlayarak Arapça dersi konuluyor[11]. Hangi Arap ülkesinde ilkokulda Türkçe öğretiliyor?  Görüldüğü gibi yalnız imam-hatip sayısı artırılmıyor, eğitim sistemi tümüyle " imam-hatipleştiriliyor".                             Ulusal, Bilimsel, Laik, Karma Eğitime Elveda!

Bilge gazeteci İlhan Selçuk köşesinde " Tüyler Ürpertici Bir Belge" başlığı ile vermiş, aynen alıyorum:  21  Ağustos 2001 günü gazetelerin birinci sayfalarında Erdoğan'ın bir konuşması yayımlandı… Recep Tayyip'in söyledikleri ilginç! Madde madde diyor ki:                1."Laiklik tabii ki elden gidecek…" Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, diye! Yahu bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek…Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına?… Bu ne menem şey?… Çıkıyor İçişleri Bakanı, "Devlet dine karışır" diyor. Eeee ..gerisini niye söylemiyorsun!..  Din devlete karışır demiyorsun!..  Ne yazı ki, bugün din devlete karışır oldu.

2.Laik ve Müslüman olunmaz.." "Hem laik hem Müslüman olunmaz.. Ya Müslüman olacaksın ya laik…"      

            3."Egemenlik Allah'ındır"[12]…

AKP iktidarında laik eğitimi dinselleştirmelerin tümü, liderlerinin yukardaki görüşlerinin uygulamaları değil mi?  Bu güzel ülkeye ve bu ülkenin güzel insanlarına  92 yıl geri gitme hiç yakışmıyor. Buna izin verilmemeli.

Ünlü Fransız yazar Emil Zola (1840-1920) şöyle diyor: "İrtica saltanatını, bir ülkenin eğitimini ele geçirerek kurar ve böylece kökleşir, kalır. Okullarda beyinleri yıkanan genç kuşaklar yönetimde görev aldıkları zaman, ülke çıkarlarının değil, kendilerini eğitenlerin sözcüleri olacaklardır".

 Mahmut Adem

[1] TED, 1991, s:212-213.

[2]  Mahmut Adem, Aynı, s.62.

[3]  Erkilet Başer, Ortadoğu'da Modernleşme ve İslami Hareketler, Yöneliş Yayını, 3. Baskı, İstanbul, 2000, 430 s.

[4]  Cumhuriyet, 12.10.2000.

[5] Sözcü, 21.12.2016.

[6]Mustafa Ergin, "Medreseler ve İmam-hatip liseleri", Ülkemizde Laik Eğitim Sisteminde Sosyal Bilim Olarak Din Öğretimi Kurultayı, Malatya, 2005, s:109.

[7]  Cumhuriyet, 2.12. 2010.

[8]  Cumhriyet, 9.03.2016.

[9] Türk Eğitim Derneği, Eğitim ve Bilim Dergisi, sayı:32, Temmuz, 1981, s:9-10.

[10]  Cumhuriyet, 25.12.2016.

[11]  Cumhuriyet, 23.10.2015.

[12]  Cumhuriyet, 30.12.2006.

Reina saldırısında iki terörist şüphesi

Posted: 04 Jan 2017 10:18 PM PST


Reina katliamı ile ilgili bir son dakika gelişmesi daha... İstihbarat uzmanları, Reina katliamında iki teröristin olduğunu ileri sürdü. Ortaya çıkan görüntülerdeki pantolon detayı bu şüpheyi kuvvetlendirdi. Zeytinburnu'nda evden çıkan terörist ile Reina'daki saldırganın pantolonların farklı renkte olduğu görüldü.

Reina katliamında ikinci bir terörist olduğu şüphesi güçlendi. İstihbarat uzmanlarından aldığı bilgiye göre, kanlı saldırıyı iki DAEŞ'li teröristin gerçekleştirdiği iddia edildi. Kırgız uyruklu olduğu belirlenen ve selfie videosu yayınlanan saldırganın 'gözcü' olduğu ileri sürüldü. Ancak katliamı yapan teröristin yüzünü çok iyi gizlediği ve net bir görüntüsünün ele geçirilemediği öne sürüldü. Saldırıyla ilgili şimdiye kadar ortaya çıkan görüntüler ise iki farklı teröristin olabileceği şüphesini güçlendirdi. Reina'ya ateş ederek giren teröristle Zeytinburnu'nda kaldığı evden çıkan saldırganın pantolonun rengi ve biçiminin farklı olması dikkat çekti. Görgü tanıklarından bazılarının ifadesinde de iki teröristin ateş ettiği bilgisi yer aldı.

Karar Gazetesi'nden Hilal Öztürk'ün haberine göre, teröristin güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerinde Zeytinburnu'nda kaldığı evden çıkarken tespit edilen görüntüsünde pantolununun açık renkli ve cepli olduğu dikkat çekiyor. Emniyet'in tek saldırgan olarak açıkladığı ve görüntüsünü paylaştığı teröristin Reina'ya ateş ederek girerken görüntüsünde ise koyu renk ve dar kesim pantolonu olduğu görülüyor. Yine gece kulubü içindeki görüntülerde ise evden çıkış kayıtlarındaki gibi üzerinde açık renk ve cepli bir pantolon olduğu dikkat çekiyor.

DENİZ YOLUYLA KAÇTI İDDİASI

Teröristin taksiye binerek kaçtığını gösteren ve Kuruçeşme'de mobese kamerasına takılan görüntüsünde ise üzerinde yine dar kesimli ve koyu renkli bir pantolon olduğu görülüyor. Teröristin içeride üzerini değiştirdiği iddia edilse de Zeytinburnu'ndaki evden çıkış görüntüsü ile Reina içindeki görüntü bire bir uyuşuyor. Reina girişindeki görüntü ile Zeytinburnu'ndan çıkış görüntülerindeki pantolan detayı bir teröristin, daha önce içeri girdiği ihtimalini doğuruyor. Henüz eşgali teşhis edilemediği ileri sürülen asıl saldırganın deniz yoluyla kaçmış olabileceği, selfie videosu yayınlanan ve 'gözcü' olduğu ileri sürülen saldırganın da Reina'da ateş etmiş olabileği değerlendiriliyor.

SALDIRGAN TÜRKİYE'DE

Öte yandan Reina saldırısını gerçekleştirdiği belirtilen teröristin, Taksim meydanında çektiği selfi videosunun da ilk olarak DAEŞ'in 700 kişilik Telegram kanalından yayınlandığı belirlendi. Bu görüntülerin terör örgütü tarafından bilinçli olarak hedef saptırmak amacıyla paylaşıldı. Terörist örgütün Reina içindeki ikinci teröristin kimliğini gizlemek amaçlı yaptığı bu yanıltıcı video paylaşımının, polisin ikinci saldırganı da belirlemesi sonrası örgütün hesabından geri çekildiği öğrenildi. DAEŞ'in teröristin Suriye topraklarına ulaştığı bilgisini de militanının kaçtığının düşünülmesi amacıyla yine hedef saptırmak için açıkladığı belirtildi. Ancak teröristlerin her ikisinin de halen Türkiye'de olduğu ifade ediliyor.

İFADELERDE İKİ SALDIRGAN DETAYI

Reina saldırısı sonrası ifadesi alınan tanıklar da iki saldırgan olduğuna ilişkin ifade vermişti. Saldırıdan eş sayesinde yara almadan kurtulan Sinem Uyanık iki kişinin silahla etrafa ateş ettiğini söylemişti. Bir başka görgü tanığı müşteri de içeri de sağ olan herkesin kafasına sıkarak öldürdüklerini gördüğünü, saldırganların birden fazla olduğunu, çapraz ateş altına alındıklarını belirtmişti. Kulüpte çalışan bir garson da ifadesinde saldırganların iki kişi olduklarını ve silahla içeriyi taradıklarını anlatmıştı.

Hiç yorum yok: