GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 8 Ocak 2017 Pazar 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


Reina

Posted: 07 Jan 2017 01:25 PM PST


Bu saldırı; toplumun, siyasetin en çok da toplumsal bölünmenin ne derece vahim boyutlarda olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı. Bir tarafta ölenler için haklı olarak üzülenler, diğer tarafta neredeyse az öldürmüşler diyecek kadar aklını yitirenler...

İçeriğinde birçok enteresan detay barındıran bu alçak saldırıyla ilgili o kısımlara geçmeden önce, otuz dokuz kişinin ölümüne sevinenlere şaşırmadığımı söylemek isterim. Zira 15 Temmuz'dan sonra benzer kesim, "öteki"olarak gördükleri kitlelerin acısına sevinmeyi, hatta daha da ileri gidip tehdit etmeyi kendilerinde hak gördüğünü herkesin bilmesi gerekir. Ayrıca saldırının Işid tarafından üstlenmiş olmasını bu güruha eklediğimizde, ülke içerisinde ne kadar çok Işid sempatizanının olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Bu saldırı; Noel baba pankartları, akla ziyan Noel baba provokasyonları, tebliğler, gazete manşetleri sıralaması biçimde gelişmiş gibi görünse de bana göre tam tersi, sondan geriye doğru gidiyor. Yani, sanki bu sonuç, bilinçli olarak verilmek istenmiş gibi görünüyor. Bana göre bunun da kanıtı, bir elden çıkmışcasına, daha önceki yıllarda olmayan, toplu ve bilinçli provokasyonlardır.

Diğer konuya gelince; saldırganın içeriye rahatça girişi, içerdekileri tarayıp otuz dokuz kişiyi öldürüp yaralı olan birkaç kişinin kafasına tekrar sıkması ve tüm bu sesler, kaçışmalar arasında saldırganın kolayca ortadan yok olması...

Elbetteki konunun uzmanları bunları değerlendirip doğru olmasını ümit ettiğimiz sonuca varacaklardır. Fakat dikkatimi çeken birkaç soruyu sormadan geçemeyeceğim:

1- Saldırganın cep telefonu nasıl bulundu ve birçok gazetecinin (Türkiye'deyim, keşifteyim vb.) biçimde yorumladığı özçekim görüntülerine bakınca, saldırıyı planlayan biri neden cep telefonunda bu tip delilleri bulundursun?

2- Saldırgan olarak belirtilen kişinin özçekim kareleri neden Taksim, Ortaköy değil?

3-Yaralılara barut testi yapıldı mı?

4- Ölenlere barut testi yapıldı mı?

5- Görgü tanıklarına göre, vurulmalarına rağmen yeniden kafalarına sıkılan kişiler kimler ve bir yerlerle bağlantısı var mı?

Kimseyi suçlamak ya da komplo teorisi üretmek değil amacım. Fakat yaralı Amerikalı'nın havaalından çıkış görüntüsüne bakınca, böyle bir vahşeti yaşamış ve oradan sağ kurtulmuş birinin yaşaması gereken şoku görememek ister istemez düşündürdü...

Türkiye bir ateş çemberinden geçiyor. Tüm tedbirlerin, olasılıkların çok hassas biçimde gözden geçirilmesi ve ciddi anlamda önlemlerin alınması gerekiyor, bu nedenle tüm bu sorularım. Haliyle de sormaya devam ediyorum:

Radikaller gözleri dönmüş biçimde Türkiye'yi tehdit etmeye devam ediyor ve sosyal medyada net biçimde gördüğümüz üzere ülkemiz içinde kendilerine yandaş olan birçok kişi var. Soruyorum, neden bu kişiler soruşturulmuyor?

Haberlere de yansıyan Işid ve Nusra'ya katılın çağrıları yapan cemaatlerle ilgili neden bir işlem yapılmıyor?

Türkiye içerisinde kaç cemaat ve tarikatın radikallerle bağı var ve bunların bağı neden acil biçimde kesilmiyor?

Bakın bunlar korkunç ötesi bir geleceğin bizleri beklediğinin delilidir. Suriye'deki savaşın bitmesiyle sınırımıza dayanacak olan terörist tehdidi varken, içerideki uzantılarının neler yapabileceğini herkesin düşünmesi gerekir.

Ülkemizin bekası için acil biçimde önlem alınması artık elzemdir. Belki bugün Reina'da ölenler arasında değildik ama güçlü tedbirler alınmazsa sonumuz hiç ama hiç iyi görünmemektedir...

Bilge Altun

Sosyal medyada katliamı ve terörü övenler için ekip kuruldu

Posted: 07 Jan 2017 09:30 AM PST


İstanbul Ortaköy'de bulunan Reina isimli mekânda meydana gelen terör saldırısının ardından sosyal medyada terörü övenlerin tespiti için 10 kişilik özel ekip kuruldu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul'da gece kulübünde 39 kişinin öldürüldüğü saldırının ardından sosyal medyadaki paylaşımlar üzerine "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama", "terör örgütü propagandası yapmak" ve "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçlarından resen soruşturma başlattı.

İnternet taranıyor

Soruşturma kapsamında, Bilişim Suçları Soruşturma Bürosundan sorumlu Cumhuriyet Başsavcıvekili Mehmet Odabaşı'nın talimatıyla internetteki suça konu paylaşımların tespiti amacıyla 5'i Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde, 5'i de Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görev yapanlar arasından 10 kişilik ekip oluşturuldu.Bu ekip, saldırıyı öven ya da saldırı nedeniyle devlet organlarını aşağılayan paylaşımları belirlemek üzere internet taramasına başladı.

Twitter ve Facebook'la temas kurulacak

Çalışma sonucunda belirlenecek paylaşımların sahipleri bulunmaya çalışılacak. Bir kısmı sahte isim veya takma adlarla oluşturulan hesaplardan yapılan paylaşımlarla ilgili şüphelileri bulmak için Twitter ve Facebook'un Türkiye'deki avukatlarıyla temas kurulacak, ayrıca açık kaynak taraması yapılacak. Başsavcılık yetkilileri, internette gece kulübü saldırısını öven veya bununla bağlantılı olarak devleti aşağılayan 2 binin üzerinde paylaşım bulunduğunu tahmin ettiklerini bildirdi.

Kurutalım Terörist Üreten Bataklıkları

Posted: 07 Jan 2017 09:00 AM PST


TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Ortaköy'de gece kulübüne düzenlenen terör saldırısıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Feyzioğlu, mesajında şunları kaydetti:

"Milli birlik, herkesi sizin düşündüğünüz gibi düşünmeye, sizin istediğiniz gibi yaşamaya, sizin her yaptığınızı alkışlamaya zorlamakla sağlanamaz. Bırakın rejimi değiştirecek, başkanlık adıyla tek adam yönetimi kuracak Anayasa değişikliği zorlamasını. El ele verip bitirelim şu terörü, kurutalım terörist üreten bataklıkları. Teröriste karşı silahla mücadele edeceğiz elbette. Terörü ise hamasetle değil, akılla yeneceğiz. 79 milyonun birliğini isteyenler, toplumu ayrıştırmayı bırakmalı, tamamını kucaklamalı, Atatürk'e ve laikliğe sahip çıkmalıdır. Umut daima vardı. Umudun bittiği yerde milletimize inancımız umudumuz olur bizim"

TBB Başkanı Feyzioğlu'nun 'Lanetliyorum ve soruyorum' başlıklı yazılı açıklaması şöyle:

"LANETLİYORUM VE SORUYORUM

Aşağılık katilleri, kutsal dinimizin adını kullanarak katliam yapanları lanetliyorum. Katledilen insanlarımızın acısı yüreğimi yakmaya devam ederken, onlara Allahtan rahmet, yaralılara şifalar dilerken bazı soruları sormaktan kendimi alamıyorum. Asla provokasyon amaçlı değil bu sorularım. Hayır, 'şimdi zamanı değil' demesin kimse. Katliamlar, trajediler birbirini izliyor. Şimdi sormak zorundayız bunları.

VE... SORUYORUM

Yeni yıla bu katliamla uyanmanın, yeni yılın ilk yazısında bunları söylemek zorunda olmamın verdiği acıyla soruyorum.

TÜRKİYE BU BELAYA NASIL BULAŞTI?

Yunus'un, Mevlana'nın torunları olan insanımızın içinden böylesine katiller nasıl çıktı? İktidar ve güç için dini kullananlar tarafından uzun yıllar boyunca laik eğitime ve yaşam tarzına geniş çaplı saldırılar düzenlenmedi mi? Kutsal dini değerlerimizi kendilerine para ve güç devşirmek için kullanan cemaat ve tarikatların, çocuklarımıza musallat olmasına izin verilmedi mi? Milli Eğitim kendi işini, bunlara havale etmedi mi? Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam'ın siyasete alet edilmesini engelleyeceğine, laik düzenin yıpratılmasına destek vermedi mi? Toplumsal fay hatlarımızın tamamı, sığ siyasetle, oy almak adına kırılmaya çalışılmadı mı? Toplum mümkün olan her açıdan ayrıştırılmadı mı? Daha en son, yeni yıl kutlamaları günah ilan edilmedi mi? Ülke radikal dinci terörün hedefi halindeyken, yeni yıl kutlaması yapanları hedef gösterecek şekilde sorumsuz açıklamalar, yasaklamalar yapılmadı mı? Toplum, yeni yılı kutlayanlar ve yeni yıl kutlamasını günah kabul edenler diye birbirine düşürülmedi mi? Yeni yıldan bir gün önceki Cuma hutbelerinin konusu yeni yıl kutlamalarının günah olduğu mu, yoksa radikal dinci terörün İslam'a verdiği zarar mı olmalıydı? Toplumun bir kısmı, 'canım onlar da günah olan yeni yıl kutlamasına gitmeselerdi' diye düşündürecek bilinçaltı mesaj bombardımanına tabi tutulmadı mı haftalardır? Türk Milleti'nin ortak milli değeri, birleştiren paydası Atatürk'ün heykeli, İran'da Humeyni devrimi olmuş gibi, çirkince, hoyratça kaldırılmadı mı? Türkiye'yi yönetenler Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak için komşumuza destek olacağına Esad takıntısıyla Suriye yangınına benzin dökmedi mi? Türkiye'yi 80 küsur yıl savaşsız yaşatmış olan yurtta barış dünyada barış ilkesi, pısırık dış politika ilan edilmedi mi? 4 milyon sığınmacıyı hiçbir kontrole tabi tutmadan, ajan mı, terörist mi, radikal mi bilmeden serbestçe içeri buyur etmedi mi bu ülkeyi yönetenler? İstihbaratımız, polisimiz, iktidara muhalif gördüğü vatandaşların aldığı nefesi kontrol ederken, alnı secdeye değiyor dediklerini başı boş bırakmadı mı? Farklı düşünmek, yazmak, konuşmak, sorgulamak büyük bir suça dönüştürülmeye çalışılmıyor mu? Bütün bunlara hayır diyecek kimse var mı?

BUNLARI YAPMAK MÜBAH DA, YAPILANLARI SÖYLEMEK Mİ PROVOKASYON

Elbette düşüneceğiz. Elbette söyleyeceğiz. Elbette uyaracağız. Teröristin işi bölmek, öldürmek, yok etmek. Ülkeyi yönetenlerin işi, teröriste sömürebileceği malzemeyi vermemek, herkesi dinlemek, ortak aklın ortaya çıkmasını sağlamak, bataklığı kurutmak, teröre karşı ülkeyi birleştirmek. Terörist, kendisinden bekleneni yapıyor. Ya siyaset ne yapıyor?

ÜLKEMİZİ YÖNETENLERE SESLENİYORUM

Aynı gemideyiz. Milli birlik, herkesi sizin düşündüğünüz gibi düşünmeye, sizin istediğiniz gibi yaşamaya, sizin her yaptığınızı alkışlamaya zorlamakla sağlanamaz. Artık yeter. Herkes aklını başına toplasın. Bırakın rejimi değiştirecek, başkanlık adıyla tek adam yönetimi kuracak Anayasa değişikliği zorlamasını. El ele verip bitirelim şu terörü, kurutalım terörist üreten bataklıkları. Teröriste karşı silahla mücadele edeceğiz elbette. Terörü ise hamasetle değil, akılla yeneceğiz. 79 milyonun birliğini isteyenler, toplumu ayrıştırmayı bırakmalı, tamamını kucaklamalı, Atatürk'e ve laikliğe sahip çıkmalıdır. Umut daima vardır. Umudun bittiği yerde milletimize inancımız umudumuz olur bizim."

Atatürk'e Saldıranlar Ya Gafildir Ya Da Hain

Posted: 07 Jan 2017 08:30 AM PST


MEB'in müfredat çalışmasını bahane ederek Atatürk'e saldırmak için fırsat kollayanları kınayan Genel Başkan Koncuk, "Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bugün, Atatürk'e saldıranlar ya gafil ya da haindir. MEB bunlara itibar edemez." dedi. Koncuk açıklamasında şunlara yer verdi.

"MEB'in müfredat çalışmasını bahane ederek, Atatürk adına saldırmak için fırsat kollayan embesilleri kınıyorum. Müfredat milli olmalıdır.

Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bugün, Atatürk'e saldıranlar ya gafil ya da haindir. MEB bunlara itibar edemez.

Müfredat değişmez değildir, ancak bunu sanki kutupları yeniden keşfediyor gibi sunmak da doğru değildir. Değişmesi gerekenler değişmelidir.

Müfredat milli olmalı, bilimden ve çağımızdan kopuk olmamalıdır. Milli sembol ve kahramanlarımızı ise kimse tartışmaya açamaz. Takip ediyoruz.

Müfredat çalışmaları asla gayri milli zihniyet sahipleri ile yapılamaz. MEB bu konuda hassas olmalı, bu tür kafalara fırsat vermemelidir."

Yol TV Karartılamaz, Ahmet Şık Susturulamaz!

Posted: 07 Jan 2017 08:00 AM PST


DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Kani Beko'nun, RTÜK tarafından Yol TV'nin yayınının durdurulması kararına ve Ahmet Şık'ın gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması:

AKP iktidarının halkın sesini bastırma ve susturma çabaları devam ediyor. Televizyon kanalları karartılıyor, ülkenin değerli gazetecileri gözaltına alınarak susturulmaya çalışılıyor.

Medya üzerindeki manüpilasyon ve sindirme politikalarını, meslek onurundan ödün vermeyen gazetecileri tutuklayarak, muhalif yayın organlarına yayın yasakları koyarak sürdüren AKP son olarak da Yol TV'nin yayınını durdurma kararı aldı.

Yol TV'nin Alevi toplumunun sesi olma çabasının yanında işçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların, yoksulların, aydınların, sanatçıların da seslerini duyurabildikleri az sayıda televizyon kanalından birisi olmasının karartılmasında etkili olduğu anlaşılmaktadır.

Halkın haber alma özgürlüğünü savunan, alternatif yayın anlayışıyla mikrofonunu milyonların sesine uzatan, ekranlarını gerçeğin görüntülerine bırakan Yol TV'ye yapılan bu saldırıyı kınıyor; ne yaparlarsa yapsınlar Yol TV'nin karartılamayacağını bilmelerini istiyoruz. Yayın durdurma kararının biran önce ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz.

Gazeteci Ahmet Şık'ın gözaltına alınması ise basına yönelik baskılara başka bir örnek oluşturuyor. Bir gazetecinin sosyal medya paylaşımları ve yazıları bahane edilerek gözaltına alınması asla kabul edilemez. Bu ifade özgürlüğünün ayaklar altına alınmasının yanısıra gazetecilere ve tüm topluma verilen bir gözdağıdır da. DİSK, yıllardır haberleri, kitapları ve duruşuyla gerçek bir gazetecilik örneği veren Ahmet Şık ile dayanışma içindedir ve hukuksuzluklarla mücadelesinde daima yanında olacaktır.

Mutfak Enflasyonu 2016'da Yüzde 10.6 Oldu

Posted: 07 Jan 2017 07:41 AM PST


Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi'nin yapmış olduğu 2016 Aralık ayına ait asgari geçim endeksi sonuçları açıklandı. 
Türkiye İstatistik Kurumu'ndan alınan Aralık 2016 fiyatlarına göre yapılan araştırmadaçalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 2.372,10 TL olarak hesaplandı. 
Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 4.827,87 Lira olarak belirlendi. Sonuçlar, dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya göre %1,23 oranında arttığını ortaya koydu. 
Çalışan tek kişinin açlık sınırı da bir önceki aya göre %0,90 oranında yükselmiş ve 1.821,18 Lira olarak hesaplandı. Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise 2016 yılı Aralık ayında 1.838,49 Lira olarak tahmin edildi. 
Yapılan araştırmada, 4 kişilik bir ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamanın Aralık 2016 verilerine göre günlük 36,65 TL olduğu belirlenirken, Ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise 1.099,5 TL oldu. 
Aralık 2016 itibarı ile ortalama 2.703,84 TL ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması, maaşının %40,7'sini oluşturdu. Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde 738,99 TL olarak belirlenen kira gideri ise Aralık 2016 ortalama maaşının %27,3'üne denk geldi. 
Buna göre bir memur, ortalama maaşının %68'ini yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kalırken, diğer ihtiyaçlarını karşılamak için ise maaşının %32'si kaldı. 
Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için Aralık 2016 maaşından geriye yalnızca 865,23 TL kaldı.

2016'DA MEMUR YÜZDE 6,9 FAKİRLEŞTİ 
Yıllık bazda değerlendirildiğinde, 2016 yılında açıklanan yüzde 8,53'lük enflasyona rağmen açlık sınırının yüzde 9,6; çalışan tek kişinin yoksulluk sınırının yüzde 9,8; dört kişilik ailenin yoksulluk sınırının ise yüzde 10,6 oranında arttığı görüldü.

2016'DA MEMURUN ZORUNLU HARCAMALARI 461,76 TL ARTTI 
Buna göre, mutfak enflasyonu açıklanan enflasyonun iki puan üzerinde gerçekleşti. 
2015 yılının Aralık ayında 2160,42 TL olan çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 2016 yılı Aralık ayında 211,68 TL'lik artışla 2372,10 TL'ye yükseldi. 
Çalışan tek kişinin açlık sınırı 2015 yılı sonunda 1662 TL iken, 2016 yılı sonunda 159,18 TL artarak 1821,18 TL olarak hesaplandı. 
Dört kişilik bir ailenin insanca yaşayabilmesi için yapması gereken en düşük zorunlu harcama tutarı 2015 sonunda aylık 4366,11 TL iken, geçtiğimiz yıl sonunda 4827,87 TL olarak belirlendi. 
Buna göre dört kişilik ailenin zorunlu harcamalarındaki artış aylık tam 461,76 TL oldu. Buna karşın ortalama memur maaşı 2015 yılı sonunda 2407,22 TL iken, 2016 yılı sonunda 2703,84 TL oldu.

MEMUR MAAŞLARI 2016'DA YÜZDE 6,9 ERİDİ
Memur maaşlarına geçtiğimiz yıl bütün artışlarla birlikte 296,62 TL zam yapılırken, ailenin harcamaları 461,76 TL artınca ortalama maaş ile geçinen bir memur ailesi aylık 165,14 TL kayıp yaşadı. 
Memur maaşındaki bu kayıp yüzde 6,9 olarak hesaplandı.

KONCUK: TOPLU SÖZLEŞME MEMURU VURDU
Koncuk, "Özellikle yılın son aylarına doğru döviz kurlarında yaşanan artışın da etkisiyle bütün mal ve hizmetlere fahiş zamlar yapılmıştır. 
Buna bağlı olarak, vatandaşlarımızın olmazsa olmaz harcamaları da enflasyonun üzerinde artmıştır. Daha önceki açıklamalarımızda da ifade ettiğimiz gibi mutfak enflasyonu TÜİK'in açıkladığı genel enflasyondan yüzde 25 daha yüksek çıkmıştır. 
2016 yılı için enflasyon yüzde 8,53 olarak açıklanmışken, harcamalardaki artış yüzde 9,6 ile 10,6 arasında değişmiştir. Dolayısıyla mutfak enflasyonunun genel enflasyondan daha hızlı yükseldiği bir kez daha görülmüştür. 
Dövizde görülen yükselişin hız kesmeden devam ettiği düşünüldüğünde 2017 yılının vatandaşlar açısından son derece zor geçeceği şimdiden belli olmuştur. 
Geçtiğimiz yılın sonunda yaşanan kur artışlarının mal ve hizmetlere yansıması asıl önümüzdeki üç ayda gerçekleşecektir. Buna bağlı olarak, özellikle 2017'nin ilk yarısı için oldukça yüksek enflasyon rakamları beklenmelidir. 
Geleceği öngörmeden alkışlar eşliğinde imzalanan toplu sözleşme daha ilk yılında iflas etmişti. 2017 yılı ise toplu sözleşmenin bütün defolarının belirgin bir şekilde hayatımızı olumsuz etkileyeceği ve memur ve emeklileri cüzdanından vuracağı bir yıl olacaktır. Bunun  en açık göstergesi kamu görevlilerine bu ay verilecek olan yüzde 3  gibi anlamsız bir maaş zammı öngörmüş olmasıdır. 
Yüzde 3 zammın memur maaşına ortalama yansıması 81,12 TL'dir. Halbuki, memurun 2016 yılındaki kaybı 165,14 TL olmuştur. Buna göre kamu görevlilerinin yalnızca 2016 yılı zararları için yüzde 4'lük ek bir zamma ihtiyaçları olduğu ortaya çıkmaktadır." dedi.

Bakanlık Et ve Süt Kurumuna Havanda Su Dövdürüyor

Posted: 07 Jan 2017 07:21 AM PST


ET ve Balık Kurumu'nun ismi ve Et Ve Süt Kurumu olarak değiştirildiğinde çiğ süt üreticilerinin umudu olmuştu. Ne de olsa yeni ismiyle kuruma çiğ süt piyasasına düzen verme görevi verilmişti. ESK bu görevi çiğ sütün fazla olduğu dönemlerde onu parasal teşvikle süt tozu yaptırarak fazla olan çiğsütü bu yolla piyasadan çekmekti. Süt tozu yoluyla piyasadan çekilen çiğ süt azalınca da fiyatı istenen – referans fiyat seviyesine gelecekti.

İş böyle iken şimdi duruma bakalım:

Bakan Çelik medyaya verdiği demeçte '' ESK, 2016 yılında süt piyasasını regüle etmek amacıyla piyasadan aldığı çiğ sütü, süt tozuna dönüştürerek üreticilerimizin mağduriyet yaşamasına engel olmuştur.'' diyor?

Şimdi öncelikle şu soruyu sormak gerekir: Et ve Süt Kurumu 2016 yılında çiğ süt fiyatlarına düzen verebildi mi, düzenleyebildi mi? Referans fiyat düzeyine getirebildi mi ? HAYIR.!! Sadece fazla çığlık atan, üretici temsilcilerinin ilçelerindeki üreticilerin çiğ sütleri referans fiyattan ESK tarafından satın alınarak mağduriyetleri giderilmiş oldu. ESK piyasayı düzenleyememişti.

ESK –BAKANLIK- UYGULAMA BAŞARILI İSE İCMALLER YAYINLANSIN !

Yazdıklarımız yanlış veya yalan ise Bakanlık kendi elindeki İCMAL 'leri yayınlasın, hangi sanayici hangi bölgeden, süt birliğinden, kooperatiften kaç liradan çiğ sütü almış, uygulama sonrasında ESK 'nın çiğ süt almadığı hangi bölgelerde fiyatlar referans fiyatlara getirilmiş KAMUOYU öğrenmelidir.

ESK nın fazla olduğu iddia edilen veya fazla olan çiğ sütün düşen fiyatlarını referans fiyat düzeyine çıkarmak için süt tozu yaptırarak fazlalığı piyasadan çektirmesi doğru bir politikadır, ama bakanlık ESK ya yanlış uygulattırıyor.

Bakan Çelik'e ''Efendim ESK 2016 yılında süt piyasasını regüle (düenlemek) etmek amacıyla piyasadan aldığı çiğ sütü, süt tozuna dönüştürerek '' Çiğ süt fiyatlarını referans fiyatlar düzeyine çıkarttı '' sözlerini söyleten hangi babayiğit bürokrat, genel müdür var ise kanıtlarını göstersin. Hayvancılık Genel Müdürlüğü sayın bakanın kanıtsız konuşmalarını hazırlamaktan başka sahi ne iş yapıyor.

Kanıt olarak ESK'nın süt tozu yaptırmak için sanayicilerin alımı bıraktığı ilgili süt birliklerinin, ilgili kooperatiflerin satış fiyatlarını referans fiyata getirdi ise buna piyasayı düzenlemek veya regüle etmek değil o birlik veya kooperatiflere ve üyelerine sadaka vermek demektir. Buna da ekonomide sosyal yardım deniyor, yani piyasa düzenlemesi değil.

ESK gerçekte 2016 da çiğ süt fiyatlarına düzen veremedi, sadece hangi süt birliğinin çiğ sütünü süt tozu yaptırdı ise ancak onun fiyatını kendi eliyle referans fiyat düzeyine getirdi, yani Türkiye piyasasına düzen veremedi. Türkiye piyasasına nasıl düzen verileceğini daha önce yazdık, yazmaya devam da edeceğiz.

ESK, yaptırdığı süt tozunu ihale ile de olsa teşvik indirimli bir şekilde VAHİM HATA olarak endüstriyel süt sektörüne satıyor.

Çapar Kanat
Alotarım

Hiç yorum yok: