Sözcü Haber |
- Sanayicinin borcu 10 yılın zirvesinde
- Ekmeleddin İhsanoğlu, Erdoğan'ın adayı mıydı?
- Fransız yargısından türbana veto
- Esad'a sürpriz bir isimden destek
- Erdal Eren'in yaşını büyüterek idam ettiren doktor yıllar sonra ortaya çıktı
- Kediciklere ceza yağdı
- 'Kırmızılı kadın' Başbakan'dan şikayetçi
- İlk uçan araba sistemi kurulacak
- Belki bu köşedeyim
- Cumhurbaşkanı Adayı ile ilgili sorularına cevap verdi
- NATO'dan Türkiye açıklaması
- Geziciler ortak aday için buluştu!
- Türkiye’nin itibarını Erdoğan’ın ayaklar altına almaya hakkı yoktur
- Anayasa Mahkemesi: Öcalan'ın hakkı ihlal edildi
- Cübbe ve sarıklarla plajda propaganda
- Aleviler cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi destekleyecek?
- IŞİD Musul'da Süryani bölgesine saldırdı
- IŞİD'in ele geçirdiği bölgeler
- Saddam'ı asan hakimden intikam
- Suriye’de çocukların silahaltına alınması
- Oruç tutan kadın ve erkeklerin ayrı yerlerde denize girmeleri gerekir
- CHP'de Emek Platformu Basın Açıklaması
- Lider Çocuk Tarım Kampı
- Güneşlenmek bağımlılık yapıyor
Sanayicinin borcu 10 yılın zirvesinde Posted: 25 Jun 2014 03:04 PM PDT Sanayicinin finansman giderleri geçen yıla göre yüzde 122.5 oranında arttı. Kârlılık ise yüzde 8.5 oranında azaldı. Borç ve özkaynak oranı da son 10 yılın zirvesine çıktı. Borç sanayicinin kamçısı değil, külfeti oldu İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşunu açıkladı. İSO'nun raporu genelde Temmuz ayı içerisinde açıklanırken bu yıl gelenek bozuldu ve Haziran'da açıklandı. Listeye göre Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu üretimden satışlara göre TÜPRAŞ oldu. TÜPRAŞ 2013'te 39.7 milyar liralık satış yaptı. 2012'de ise bu rakam 40.1 milyar liraydı. 2013'te Türkiye'nin en çok kâr eden şirketi de 2.5 milyar lirayla EÜAŞ oldu. İSO 500 raporunun açıklandığı toplantıda sanayinin genel durumuna ilişkin bilgi veren bir sunum yapan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye'nin 500 büyük kuruluşunun 2012 yılına göre net satışlarını yüzde 7.4 artırarak 454 milyar 990 milyon liraya çıkardığını bildirdi. KRİTİK SEVİYE İSO'nun raporuna göre; şirketlerin borç ve öz kaynak oranını 2013 yılında son 10 yılın zirvesine çıktı. Borç ve öz kaynak oranı 2013 yılında 20.4 puan birden artarak yüzde 132.4 seviyesine yükseldi. Bahçıvan'ın verdiği bilgilere göre; gelişmiş ülkelerde yüzde 70'ler seviyesinde olan bu orandaki artışta, kârlılık ve öz kaynak yaratma olanaklarında yavaşlama, uzun vadeli borçlanma olanakları ve TL'deki değer kaybı etkili oldu. Şirketler, öz kaynak yetersizliği nedeniyle daha çok banka kredilerini tercih ederek finansman giderlerini plansız bir şekilde artırdı. Kârlılığı düşen şirketlerin, öz kaynaklarının büyümesi de olumsuz etkilendi. Dünyada, öz kaynakların toplam aktifler içindeki payında yüzde 50 oranının kritik bir eşik olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, "Türkiye Kalkınma Bankası'nın daha işlevsel hale getirilerek sanayicinin yatırımlarında uygun finansman çözümleri oluşturmasına ihtiyaç olduğunu vurgulamak istiyorum" dedi. KÂRLAR ERİDİ İSO'nun raporuna göre; şirketlerin faaliyet kârları 2012'ye göre yüzde 24 oranında artarak 36.4 milyar liraya çıktı. Finansman öncesi kârlar da yüzde 26 artışla 43.9 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Öte yandan şirketlerin finansman giderleri 2012'ye kıyasla yüzde 122.5 gibi rekor bir düzeyde artarak 19.1 milyar liraya çıktı. Böylece şirketlerin vergi öncesi dönem kârı bir önceki yıla göre yüzde 8.5 oranında azalarak 22.1 milyar lira oldu. Buna göre; şirketlerin esas faaliyetlerinden elde ettikleri kârlarının yarısından fazlası finansman giderlerine gitti. Bu tabloya ilişkin değerlendirmede bulunan İSO Başkanı Bahçıvan, "Yılın ikinci yarısından itibaren Türkiye ekonomisi gelgitler yaşadı. Açık söylemek gerekirse sanayicimiz kur baskısı ve faizler nedeniyle finansman baskısına yenilmiş gözüküyor. 2012 yılında İSO 500 Şirketlerinin ödediği finansman gideri faaliyet kârının yüzde 34'üne denk gelirken, 2013 yılında bu oran yüzde 53'e çıkmıştır. Bu da şirketlerin yaptıkları kârın yarısından fazlasını finansman gideri olarak ödediklerini göstermektedir'' ifadelerini kullandı. 129 ŞİRKET ZARARDA Genel toblo sonucuna ilk 500 şirket içerisinde 2012'de zarar eden şirket sayısı 63 iken 2013'te 129'a çıktı. Kâr eden şirket sayısı ise 437'den 371'e geriledi. Bahçıvan, 2008 küresel krizinde yaşanan olağanüstü koşullar sayılmazsa son 10 yıldır bu kadar yüksek sayıda zarar eden şirkete ilk kez rastlandığını kaydetti. Aydınlık |
Ekmeleddin İhsanoğlu, Erdoğan'ın adayı mıydı? Posted: 25 Jun 2014 03:01 PM PDT İhsanoğlu'na göre Müslümanın makbulü 'Beyaz Saray'a yakın' olanı! Ekmeleddin İhsanoğlu'nun, ABD'den hayranlıkla bahsettiği görüşmeler ABD Dışişleri kriptolarına girdi. Bir kriptoda İhsanoğlu, ABD'den İslam İşbirliği Teşkilatına 'Beyaz Saray'a yakın bir müslüman' atamasını istiyor ABD'li yetkililerle yaptığı görüşmeler Wikileaks belgelerine yansıyan Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ABD'yi "Günümüzün Osmanlı İmparatorluğu", Taliban'ı ise "Afganistan'ın çocukları" olarak tanımladığı ortaya çıktı. 10 yıl boyunca Suudi Arabistan denetimindeki İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Genel Sekreterliği'ni yürüten İhsanoğlu, görevde kaldığı süre boyunca teşkilatı ABD'ye açan isim oldu. Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli'nin cumhurbaşkanlığı için ortak adayı olan İhsanoğlu'nun ABD'li yetkililerle yakın teması Amerikan Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin yazışmalarında "İhsanoğlu İKÖ-ABD işbirliği açısından önemli bir fırsat" olarak tanımlandı. 'ABD, GÜNÜMÜZÜN OSMANLI İMPARATORLUĞU' ABD'nin Cidde Başkonsolosu Martin Quinn'e ait 1 Kasm 2009 tarihli ABD kriptosunda İhsanoğlu ile yapılan bir görüşmede kendisi için şu cümleler paylaşılıyor: "İhsanoğlu farklı geçmiş ve etnisiteden gelen insanları bütünleştirebildiği için ABD'yi "Günümüzün Osmanlı İmparatorluğu" olarak nitelendirdi. İhsanoğlu, 16 Şubat 2010 tarihli bir başka görüşmede de ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde görev yapan diplomatik yetkili Daniel O'grady'e Taliban ve El-Kaide arasındaki farkı anlatıyor. Taliban'ın El Kaide ile farklı olduğunu belirten İhsanoğlu, Taliban için "Afganistan'ın çocukları" ifadesini kullanıyor. AKP İLE YAKINLIĞINA DİKKAT ÇEKİLİYOR 11 Şubat 2010 tarihli bir başka ABD kriptosunda ise İhsanoğlu'ndan "AKP ile yakın bağları olan İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri" olarak bahsediliyor. Kriptolarda, görev süresi boyunca ABD'nin İslam İşbirliği Teşkilatı nezdinde temsiliyetini güçlendirmek için yoğun çaba sarf ettiği belirtilen İhsanoğlu'nun, 1 Eylül 2011 tarihli Martin Quinn imzalı kriptoda, ABD'den İslam İşbirliği Teşkilatı'na özel temsilci atanmasını istediği aktarılıyor. Kriptoda geçen ifadelere göre İhsanoğlu, sözkonusu özel temsilcinin daha etkili olabilmesi için, "Beyaz Saray'a yakın bir müslüman" kişinin bulunmasını istiyor. 'ERDOĞAN'IN ADAYI İHSANOĞLU'YDU' CHP ve MHP'nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tayyip Erdoğan'ın kafasındaki isimlerden birisi olduğu ortaya çıktı. Bu iddiayla ilgili 23 Nisan 2007 yılında Hürriyet gazetesinde bir haber yayınlandı. Söz konusu haberde şu ifadeler yer amıştı: "TBMM'de resepsiyonun geç saatlere kadar süren son kulisi şuydu: Başbakan Erdoğan, aday olmazsa Meclis içinden Vecdi Gönül ya da Beşir Atalay'ı, Meclis dışından ise İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterecek." Aradan yıllar geçmesine rağmen habere bir yalanlama gelmedi. Aydınlık |
Fransız yargısından türbana veto Posted: 25 Jun 2014 02:53 PM PDT Fransız Yargıtayı, "Baby Loup" isimli kreşte görevli Fatima Afif'in başörtüsünü çıkarmayı reddettiği için işten atılmasıyla ilgili davada şirketi haklı buldu. Fransız Yargıtayı, başkent Paris yakınlarındaki Chanteloup-les-Vignes banliyösünde bulunan, "Baby Loup" isimli kreşte görevli öğretmen Fatima Afif'ın, 2008 yılında başörtüsünü çıkarmayı reddettiği için işten atılmasıyla ilgili davada şirketi haklı buldu. Kararın bundan sonraki davalarda emsal teşkil edeceği belirtilirken, Yargıtaydan yapılan açıklamada "Herhangi bir özel şirket kendi bünyesinde temel özgürlüklere dair kısıtlamalar yapmadığı takdirde, bu kısıtlamalar yapılacak görevin tabiatına ve amacına uygun bir şekilde temellendirilebilir" ifadesi kullanıldı. Açıklamada ayrıca şirket içi yönetmelikteki dini ifade özgürlüğünün genel bir karakter taşımadığı belirtildi. Fransız Yargıtayı, daha önce Fatma Afif'in itiraz başvurularıyla ilgili olumlu kararlar veren iş mahkemesi ve istinaf mahkemesinin hükmünü, kreşin "özel statüde" olduğunu gerekçe gösterek bozmuştu. Savcılık makamının tekrar bu karara itiraz etmesinin ardından, dava bir kez daha istinaf mahkemesine ve sonrasında Yargıtay Genel Kurulu'na gitmişti. Yargıtayın, Afif'in başvurusunu kabul etmesinin ardından hükümet , bu konuda yasa tasarısı hazırlamak istemiş ancak gelen tepkiler üzerine geri adım atmak zorunda kalmıştı. Muhalif Gazete |
Esad'a sürpriz bir isimden destek Posted: 25 Jun 2014 02:52 PM PDT Filistin lideri Mahmud Abbas'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a mektup göndererek, 3 Haziran'daki seçim zaferinden ötürü tebrik ettiği açıklandı. FP'nin haberine göre, Suriye Devlet Başkanlığı'nın Facebook sayfasında yer alan açıklamaya göre, Abbas mektubunda, "Suriye Arap Cumhuriyeti Başkanlığına seçilmeniz, Suriye'nin birliğini ve egemenliğini garanti altına alıyor. Aynı zamanda Suriye krizinin çözülmesi ve terörle mücadelesinin neticelenmesi için geri sayımı da başlatıyor" denildi. 18 Haziran tarihli mektup; doğrulanması halinde, Filistin lideri Abbas'ın Suriye'deki olayların başlamasından bu yana Esad'a verdiği en güçlü destek olarak kayıtlara geçecek. Başbakan Erdoğan Recep Tayyip geçtiğimiz haftalarda Filistin'de uzlaşı hükümetinin kurulması vesilesiyle Abbas'ı telefonla arayarak tebrik etmişti. Muhalif Gazete |
Erdal Eren'in yaşını büyüterek idam ettiren doktor yıllar sonra ortaya çıktı Posted: 25 Jun 2014 02:48 PM PDT Gazeteci Huriye Gül Kolaylı, 12 Eylül'de asılarak öldürülen Erdal Eren'i ve onu ölüme gönderen raporu hazırlayıp imzalayan, ancak avukatları tarafından varlığı bile saptanamayan doktorun hikayesini yazdı. 12 Eylül askeri darbesine ilişkin görülen davada, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ali Tahsin Şahinkaya'yı müebbet hapis cezasına çarptırmıştı. 12 Eylül'ün en çok konuşulan isimlerinden biri de şüphesiz yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren'di. Kenan Evren, 17 yaşında olan, ancak yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren için "asmayalım da besleyelim mi" demişti. O DOKTORA NE OLDU Gazeteci Huriye Gül Kolaylı, 12 Eylül'de asılarak öldürülen Erdal Eren'i ve onu ölüme gönderen raporu hazırlayıp imzalayan, ancak avukatları tarafından varlığı bile saptanamayan doktorun hikayesini yazdı. İlahi adalet o doktoru da affetmemişti. Huriye Gül'ün 7 Ağustos 2013'te Bursa Haber gazetesinde yayınlanan haberi, Bursa Gazeteciler Cemiyeti'nin açtığı yarışmada da başarı ödülü aldı. Biz sözü uzatmadan sizi o hikaye ile baş başa bırakalım: "Ergenekon davası sonuçlandı, yağmur gibi ceza yağdı… Devletin Genel Kurmay Başkanlığı'nı yapmış ve dolayısıyla tüm askeri silahlı gücün en tepesindeki kişi, terörist olarak ağırlaştırılmış müebbede mahkum oldu… Başbakan Erdoğan, Başbuğ'un ilk tutuklandığı zamanlarda "Olmaz böyle şey, bu tutuklamayı yapanlar tarihe hesap verecektir" demişti… Başbuğ yargı kararından sonra "Unutulmasın ki, ilahi adalet" var demişti… Bir ilahi adalet hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum… 12 Eylül'de sırf Evren istedi diye, düzmece delil, düzmece rapor üretilerek henüz 17 yaşındayken asılarak öldürülen Erdal Eren'i bazılarınız hatırlar…( Bazılarının ise umuru bile değildir… ) Eren'i ölüme götüren düzmece otopsi raporunu Hacettepe Üniversitesi Beyin Cerrahisi'nde ihtisas yapan bir hekim vermişti; adı da O. Ç. idi… (Eşi ve çocukları hayatta olduğundan açık adını yazmamayı tercih ediyorum) Muhalif Gazete |
Posted: 25 Jun 2014 02:43 PM PDT RTÜK, Adnan Oktar'ın sahibi olduğu A9 TV kanalına ceza yağdırdı. RTÜK'ün bugün yapılan toplantısında kanalda yayınlanan ve bizzat Adnan Oktar'ın yer aldığı iki programa ceza verilmesi oy birliğiyle karara bağlandı. Ceza alan ilk program "Dini sohbetler" adını taşıyor. Ancak RTÜK üyeleri dini sohbet adı altında yapılan bu programda, şarkılar ve danslar yer almasının Adnan Hoca'nın "Kediciklerim" diye hitap ettiği genç kadınlara, "Yavrum, aşkım" şeklinde hitap etmesinin dini duyguları bozduğuna karar verdi. "SENİ KUZU GİBİ HOPLATIRIM"I RTÜK AFFETMEDİ Ceza alan ikinci programda ise gerekçe, Adnan Oktar'ın kendisini eleştiren bir vatandaşın facebooktan bulduğu fotoğrafını yayında kullanması ve vatandaşa yönelik, "Seni kuzu gibi hoplatırım" gibi ifadeler kullanması nedeniyle verildi. RTÜK'ün AKP, CHP, MHP ve HDP kontenjanından seçilmiş tüm üyelerinin oy birliğiyle verilen kararlar çerçevesinde kanala para cezası uygulanacak. Ceza miktarı daha sonra televizyonun gelirleri hesaplanarak belirlenecek. Muhalif Gazete |
'Kırmızılı kadın' Başbakan'dan şikayetçi Posted: 25 Jun 2014 02:40 PM PDT Gezi'nin "kırmızılı kadın"ı Başbakan Erdoğan'dan da şikayetçi oldu. KIRMIZILI Kadın Ceyda Sungur, Avukatı İlkay Bahçetepe aracılığıyla bulunduğu suç duyurusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanısıra eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu hakkında dava açılmasını istedi. Kırmızı elbisesi, omuzundaki alışveriş çantası ve arkaya savrulan saçlarıyla, Türkiye'nin dört bir yanına yayılan Gezi Parkı protestolarını sembolü haline gelen 'Kırmızılı Kadın' Ceyda Sungur'a biber gazı sıkan Polis memuru Fatih Zengin'in yargılandığı davanın 2. duruşması görüldü. TUTUKSUZ SANIK DURUŞMAYA KATILMADI İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya 'Görevi kötüye kullanma' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi talep edilen tutuksuz sanık Fatih Zengin katılmazken, şikayetçi Ceyda Sungur hazır bulundu. HAKİM: YİNE Mİ RAPORLU? Hakim Muzaffer İren, sanık Fatih Zengin'in avukatına "Müvekkiliniz nerede?" diye sordu. Zengin'in avukatı Ayşe Hocaoğlu Memetoğlu da " Müvekkilim raporlu" diye cevap vermesi üzerine Hakim İren, "Yine mi?" diye sordu. Avukat Memetoğlu da "Müvekkilinin bronşit rahatsızlığı nedeniyle raporlu olduğunu söyledi. "MÜVEKKİLİM BRONŞİT RAHATSIZLIĞI NEDENİYLE RAPORLUDUR" Hakim Muzaffer İren, Adli Tıp Kurumu'na yazılan müzekkere cevap geldiğini belirterek, Ceyda Sungur'un randevu gününün belirlendiğini açıkladı. Hakim Muzaffer İren, Cumhuriyet Savcılığı Memur Suçları Bürosu'na yazılan yazıya cevap verildiğini ve olaya ilişkin emanete CD bulunmadığını, söz konusu CD'lerin dosyada olduğunun belirtildiğini açıkladı. Sanık Fatih Zengin'in avukatı Ayşe Hocaoğlu Memetoğlu söz alarak, "Müvekkilim bronşit rahatsızlığı nedeniyle raporludur. Ayrıca olayın oluş şekline ilişkin CD'yi de mahkemenize sunuyoruz" diyerek bir adet CD'yi mahkemeye sundu. "EMNİYET AMİRİ VE DİĞER SORUMLULAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK" Ceyda Sungur'un avukatı İlkay Bahçetepe de olaya ilişkin diğer sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, "Emniyet Amiri ve diğer sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca müvekkilimin Adli Tıp Kurumu'ndan raporunun aldırılmasını talep ediyoruz" diye konuştu. MAHKEME : "MODEL 5" İ KULLANANIN SANIK POLİS OLDUĞUNU NASIL BELİRLENDİ ? İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Müdürlüğüne yazı yazılarak gaz sıkan, tekme atan model '5' kullanıcısının Fatih Zengin olduğunun ne şekilde tespit edildiği, tespite yarayan bilgi, belge, CD ve tanıkların acilen bildirilmesine karar veren hakim, sanık Fatih Zengin'in bir sonraki duruşmada hazır olması için tekrar davetiye çıkarılmasına hükmetti. SUNGUR İÇİN ADLİ TIP KURUMU'NA SEVKİ İLE KATİ RAPORUN ALDIRILMASINA KARAR VERİLDİ Emniyet Amiri ve diğer sorumlular hakkında başlatıldığı belirtilen soruşturma dosyalarının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istenilmesine karar veren hakim, (olay sırasında sıkılan biber gazı dolayısıyla) şikayetçi Ceyda Sungur'un belirlenen randevu ile Adli Tıp Kurumu'na sevki ile kati raporun aldırılmasını kararlaştırıldı. İstanbul Valiliği'ne müzekkere yazılarak olaya ilişkin tüm görüntü kayıtları ile Teftiş Kurulu'nun soruşturma evraklarının incelenmek üzere istenilmesine karar veren mahkeme, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 23 Temmuz 09.15'2 erteledi. 13 Mayıs'da görülen ilk duruşmaya sanık Fatih Zengin sağlık raporu sunarak duruşmaya katılmamıştı. İDDİANAME Kamuoyunda 'Gezi Parkı' eylemleri olarak adlandırılan olaylar kapsamında 28 Mayıs 2013 günü İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla Kampüsü civarlarında çok sayıda göstericinin katıldığı bir eylemin meydana geldiği anlatılan iddianamede, gösteriye katılmak amacıyla olay yerine giden müşteki Ceyda Sungur'a ve etrafta bulunan açık kimliğiyle tespit edilemeyen bir kısım şahıslara herhangi bir uyarı yapılmadan şüpheli Fatih Zengin tarafından biber gazı sıkıldığı belirtildi. İddianamede, şüpheli Zengin'in bibergazını kullanırken 'toplumsal olaylarda görevlendirilen personelin hareket, usul ve esaslarına dair yönerge ile gözyaşartıcı gaz silahları ve mühimmatları kullanım talimatlarına' aykırı hareket ettiği vurgulandı. İddianamede bilirkişi raporunda yer alan fotoğraf ve video görüntülerinin açıkça tespit edildiği kaydedilerek şu ifadelere yer verildi: "Şüpheli polis memuru Fatih Zengin'in, müşteki Ceyda Sungur'a bir metreden daha az mesafeye yaklaşarak yüzünü hedef almak suretiyle biber gazı sıktığı, gazdan etkilenen müştekinin arkasını dönmesine rağmen şüphelinin gaz sıkmaya devam ettiği ve eylemin devamında çevrede bulunan göstericilere de yine benzer şekilde yakın mesafeden ve hedef gözeterek gaz sıktığı, göstericilerden birine tekme attığı, olayın müştekisinin eylemin öncesinde ve sonrasında herhangi bir taşkınlık yapmadığı buna rağmen bahse konu eyleme maruz kaldı." İddianamenin sonuç kısmında şu ifadeler kullanıldı: "Şüpheli Zengin'in, müşteki Sungur'a yönelik eylemi her ne kadar zor kullanma yetkisine ilişkin sınırların aşılması suretiyle orantısız güç kullanma suçunu oluşturmakta ise de gerek olay yerindeki göstericileri hedef gözeterek biber gazı sıkması ve gerekse darp eylemini gerçekleştirmesi birlikte değerlendirildiğinde eylemin bir bütün halinde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunu, süphelinin savunmasının oluş ve dosya kapsamına aykırı olduğu ve bu süretle üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmaktadır." İddianamede şüpheli Fatih Zengin'in 'Görevi kötüye kullanma' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi talep ediliyor. KIRMIZILI KADIN'DAN İKİ AYRI SUÇ DUYURUSU Öte yandan Ceyda Sungur'un avukatı İlkay Bahçetepe'nin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na iki ayrı suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı. Sungur'un Avukatı İlkay Bahçetepe, dün yaptığı suç duyurusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu hakkında dava açılmasını istedi. SUÇ İDDİASI : AZMETTİRME Ceyda Sungur'a çok yakın mesafeden bibergazı sıkılması yoluyla kimyasal silah kullanıldığı belirtilen dilekçede, bunun da işkence suçunu ve olası kasıtla öldürmeye teşebbüs suçunun oluşmasına azmettirilmesi suretiyle işlendiği vurgulandı. Eski tarihli diğer suç duyurusunda ise Avukat Bahçetepe, Çevik Kuvvet Şube Müdürü ve bibergazının kullanılması için talimat veren kimliği tespit edilemeyen amirlerin cezalandırılması talep etti. Muhalif Gazete |
İlk uçan araba sistemi kurulacak Posted: 25 Jun 2014 02:31 PM PDT İsrail'in Tel Aviv kentinde dünyanın ilk uçan araba sistemi kurulacak. Proje kapsamında İsrail Uzay ve Havacılık Dairesi'nin bahçesinde araçların havada kalmasını sağlayacak 500 metre uzunluğunda manyetik bir ray inşa edilecek. Sistemi inşa edecek skyTran adlı şirkete göre deneme amaçlı bu projede başarı elde edilmesi halinde ticari uygulamaya geçilecek, taşımacılık için kilometrelerce uzunlukta raylar kurulacak. İki kişilik araçlar, trafiğin yoğun olduğu bölgelerde kullanılacak. Deneme amaçlı sistemin 2015 sonuna kadar devreye girmesi planlanıyor. Proje kapsamında yolcular araçları akıllı telefonlarından çağıracaklar. Araçlar belirtilen istasyondan yolcuyu alıp adrese götürecek. Deneme amaçlı sistemde, araçlar saatte 70 kilometreye kadar hız yapacak. Ancak ticari uygulamada bu hızın 240 kilometrete kadar çıkacağı belirtiliyor. SkyTran'in aralarında Hindistan ve ABD'nin de olduğu başka ülkeler için de benzer projeleri var. Ancak bunlar İsrail'deki pilot uygulamanın başarısına bağlı olacak. Merkezi, Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi'nin California'daki araştırma parkında olan SkyTran, kamu taşımacılığında devrim yapmayı planladığını söylüyor. Şirketin İcra Kurulu Başkanı Jerry Sanders, İsrail Uzay ve Havacılık Dairesi'yle yaptıkları anlaşmanın proje için bir dönüm noktası niteliğinde olduğunu söyledi. BBC Türkçe |
Posted: 25 Jun 2014 02:26 PM PDT Gündem cumhurbaşkanlığı… Başbakan Erdoğan, "Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ters köşe yapabiliriz" dedi. Mizah dergisi Penguen de bu sözlerden yola çıkarak Başbakan'ı ters köşelere gönderdi. Başbakan dört köşeden şöyle sesleniyor: "Belki bu köşedeyim", "Belki de bu köşede...", "Yoksa burda mıyım?", "Hu huu!" |
Cumhurbaşkanı Adayı ile ilgili sorularına cevap verdi Posted: 25 Jun 2014 02:22 PM PDT Arınç: Büyük ihtimalle Cumhurbaşkanı adayımız Erdoğan Erdoğan'la ilgili en net açıklama geldi... Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İstanbul'da katıldığı bir etkinlikte gazetecilerin Cumhurbaşkanı Adayı ile ilgili sorularına cevap verdi. Başbakan Yardımcısı Arınç, "1 Temmuz Salı günü Allah kısmet ederse, bir mani olmazsa, Sayın Başbakanımızın adaylığı herhalde büyük bir ölçüde açıklanmış olacak. Biz öyle arzu ediyoruz. Konuştuğumuz, görüştüğümüz bütün arkadaşlarımız, Sayın Başbakanımızın istişare ettiği her kesim, kendisinin cumhurbaşkanı adayı olması noktasındaki görüşlerini bildirdi. Bir tek şey kaldı, o da Sayın Başbakanımızın bu konuda takdirleri" dedi. Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Başbakanlıkla ilgili konunun da en kısa sürede netlik kazanacağını söyledi. Haber7 |
Posted: 25 Jun 2014 02:21 PM PDT Rasmussen: Türkiye'yi savunmakta tereddüt etmeyiz NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Irak'taki gelişmeler bağlamında açıklamalarda bulundu... NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Irak'taki gelişmeler bağlamında, Türkiye'nin savunulması ve korunması konusunda gerekli adımları atmakta tereddüt etmeyeceklerini belirtti. "TÜRKİYE ÇOK ENDİŞELİ" NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın sabah oturumları sonrasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Rasmussen, Irak konusunun Türkiye tarafından gündeme getirildiğini belirterek, "Sınırlarına yakın bölgedeki durumdan çok endişeliler ve bunu gündeme getirmeleri konusunda iyi nedenleri var." dedi. "GEREKLİ ADIMLARI ATMAKTA TEREDDÜT ETMEYİZ" Irak ve bölgedeki gelişmelerden açıkça çok büyük endişe duyduklarını ifade eden Rasmussen, NATO müttefiklerinin dayanışma içinde olduğunun altını çizerek, "Türkiye'nin de dahil olduğu tüm müttefiklerimize etkili savunma ve koruma sağlama konusuna odaklanmış durumdayız" diye konuştu. Olası füze saldırılarına karşı 'Türk halkını savunmak ve korumak amacıyla' Patriot füze savunma sistemlerini gönderdiklerini söyleyen Rasmussen, "Türkiye'ye etkili savunma ve korunma sağlamak amacıyla gerekli adımları atmakta tereddüt etmeyiz" ifadelerini kullandı. Haberler |
Geziciler ortak aday için buluştu! Posted: 25 Jun 2014 02:18 PM PDT Ortak hareket etme eğilimi ortaya çıktı… HDP'nin, aralarında Halkevleri, ÖDP, Alevi Bektaşi Federasyonu'nun da olduğu kurumlarla yaptığı toplantıda, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak hareket etme eğilimi ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ve oluşturulacak ortak programın çerçevesi konusunda ise önümüzdeki günlerde bir toplantı daha yapılacağı öğrenildi. Cumhurbaşkanlığı konusunda uzun zamandır toplumun çeşitli kesimlerini temsil eden kurumlarla görüşen Halkların Demokratik Partisi, dün akşam da geniş katılımlı bir toplantı düzenledi. Toplantıda, ortak hareket etme eğilimi ortaya çıktı. Halkların Demokratik Partisi (HDP), Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda çalışmalarının sonuna geldi. Ermeniler, Çerkesler, Ezidiler, Süryaniler, Aleviler, antikapitalist Müslümanlar'ın da aralarında olduğu halklar ve inançlar ile çeşitli siyasi parti ve örgütlerle görüşmeler yapan HDP, dün akşam da geniş katılımlı bir toplantı düzenledi. Toplantıya, EMEP, EHP, Halkevleri, ÖDP, İşçi Kardeşliği, SYKP, SODAP, Türkiye Gerçeği, Devrimci 78'liler Federasyonu, Hacı Bektaş Vakfı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alevi Bektaşi Federasyonu, Avrupa Alevi Konfederasyonu, TİHV, İHD, Dev Maden Sen, Haber Sen ve Emekli Sen'in de aralarında olduğu kurumlar katıldı. Alınan bilgiye göre toplantıda, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak hareket etme eğilimi ortaya çıktı. Toplantıda, AKP ile CHP-MHP çatı adayının genel sistemin adayları olduğu, milliyetçi muhafazakar ve Türk-İslam sentezine dayalı adaylar olduğu ve çizgileri itibariyle birbirinden farklı olmadığı görüşü pek çok kişi tarafından dile getirildi. Böyle bir durumda ortak program etrafında hareket etmenin ve ortak aday arayışının önemli olduğu vurgusu öne çıktı. Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ve oluşturulacak ortak programın çerçevesi konusunda ise önümüzdeki günlerde bir toplantı daha yapılacağı öğrenildi. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün de "Eğer HDP benim gibi insanların kabul edebileceği bir aday, bir politik program ve iki turda da seçime girme tavrını açıklarsa cumhurbaşkanlığı seçiminde beraber yürüyebiliriz" şeklinde bir açıklama yapmıştı. ETHA |
Türkiye’nin itibarını Erdoğan’ın ayaklar altına almaya hakkı yoktur Posted: 25 Jun 2014 02:09 PM PDT CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında Kürt sorununun çözümünü "samimiyetle" istediklerini belirterek, çözümün önündeki engelin CHP değil AKP olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, Türkmenler içinde Kürtlerle görüşülerek insani yardım için harekete geçilmesini istedi. Partisinin grup toplantısında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, IŞİD militanlarının Irak'taki saldırılarına değinirken Telafer'den kaçan Türkmenlerin durumuna dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, bu konuda Kürtlerle görüşülerek insani yardımda bulunulmasını istedi. Kılıçdaroğlu, "Buradan hükümete çağrıda bulunuyorum: merkezi Irak yönetimi ve bölgesel Kürt yönetimi ile görüşün. Oradaki Türklerin güvenliği için BM'yi harekete geçirin. Oradaki insanlarımıza yardım etmeliyiz. Silah değil. Uluslararası kuruluşları harekete geçirmeliyiz. Türkmenleri korumak için gerekirse kuzeyde Kürt yönetimiyle görüşülmeli ve onların da desteğiyle koruma sağlanmalıdır. Bölgeyi korumamız lazım. Bölgede huzursuzluk hepimizi için huzursuzluktur" şeklinde konuştu. GÖNDERİLEN SİLAHLARI BELGELERİYLE AÇIKLAYACAĞIZ Hükümeti işaret ederek, "Düne kadar söyledik 'Bölgeye silah göndermeyin' diye. Yüzlerce TIR gitti silah dolu" diyen Kılıçdaroğlu, önümüzdeki günlerde silahın nasıl götürüldüğünü belgeleri ile açıklayacaklarını söyledi. Belgelerin hangi gün açıklanacağı konusunda tarih vermeyen CHP lideri, "Silahı nasıl sevk ediyorlar, göreceksiniz, bütün ayrıntılarını kamuoyu ile paylaşacağız" dedi. Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin itibarını Erdoğan'ın ayaklar altına almaya hakkı yoktur" ifadesini kullandı. SAMİMİ OLARAK ÇÖZÜM İSTİYORUZ Geçen hafta Diyarbakır'a yaptığı ziyareti de anlatan Kılıçdaroğlu, samimi olarak Kürt sorununun çözümünü istediklerini söyledi. "Onlara önce cumhurbaşkanı seçimlerini dikkatle izlemelerini ve oy kullanmalarını istedim" diyen Kılıçdaroğlu, "Bizim bugüne kadar yaptıklarımızı bölgede AKP şöyle anlatıyor: Biz çözeceğiz ama CHP engel oluyor, engel olduğu için çözemiyoruz" ifadelerini kulandı. Kılıçdaroğlu: Demokrasi bir bütündür dedik. Bir ile özgü bir demokrasi mi olur. Biz, samimi olarak bu sorunun çözülmesini isteyen bir partiyiz. Adres olarak TBMM'yi gösterdik. En başından itibaren oraya gittim yine adres olarak TBMM'yi gösterdim. Çünkü biz kimsenin burnu kanamasın istiyoruz. Ülkede herkes birbirini kucaklayabilsin. Böyle bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz biz. Bunu bütün samimiyetimle açıkladım. "Onlar şu gerçeği gördüler" diye ekleyen Kılıçdaroğlu, sorunu çözmek istemeyenin CHP değil AKP olduğunu belirterek, AKP'nin "sorunu çözmek değil, yönetmek istediğini" söyledi. Demokrat Haber |
Anayasa Mahkemesi: Öcalan'ın hakkı ihlal edildi Posted: 25 Jun 2014 02:01 PM PDT Mahkemeden 'Kürtlerin Manifestosu' kararı Anayasa Mahkemesi, Abdullah Öcalan'ın yazdığı kitaba ilişkin yaptığı başvuruyla ilgili olarak 'hak ihlali' kararı verdi Anayasa Mahkemesi, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yazdığı "Kürtlerin Manifestosu" adlı kitaba basım aşamasındayken el konulması ve yakılması nedeniyle yaptığı başvuruda, Öcalan'ın hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Abdullah Öcalan'ın "Kürtlerin Manifestosu" adlı kitabına mahkeme kararıyla matbaada el konulmuş, dağıtımı durdurulmuş ve toplanan nüshalar yakılmıştı. Öcalan'ın avukatlarını başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi Genel Kurul'u, basılı ya da basılacak kitaplara el koyma ve imha kararının fikir ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu belirterek "ihlal kararı" verdi. Mahkeme bu kararı 3 karşı oya karşılık 14 oyla aldı. Demokrat Haber |
Cübbe ve sarıklarla plajda propaganda Posted: 25 Jun 2014 01:59 PM PDT Sakarya'nın Karasu İlçesi'ndeki halk plajında geçen hafta sonu cübbeli ve sarıklı kişilerin güneşlenen kadınlara "Kapanın" diye telkinlerde bulunarak, 'Allah ve Resulu'nun istediği hanımefendi' başlıklı broşürler dağıttı. Kendilerini İsmail Ağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı görevlisi olarak tanıtan, sarıklı ve cübbeli kişiler plajda tatil yapanların yanına giderek telkinde bulunurken 'Allah (c.c.) ve Rasulünün (S.A.V) istediği Hanımefendi' başlıklı broşürleri dağıttı. Hürriyet'te yer alan habere göre cübbeli, sarıklı ve şalvarlı bu kişilerin yanında küçük bir çocuğun da bulunması dikkat çekti. Ellerindeki 72 maddelik broşürleri dağıtan bu kişilerin tavsiyede bulunduğu bazı tatilciler duruma tepki gösterdi. Dağıtılan broşürde, kadını bir 'mal' gibi gören ve köleleştiren şu ifadeler yer aldı: "Hanım tesettürlü olmalıdır. Kadın çalgılı düğünlere gitmemelidir. Yol ortasında insanların gezdiği yerlerde oturmamalıdır. Fal baktırmamalı, zorunlu olmadıkça alışverişi kocasına yaptırmalı, kocasından izinsiz dışarı çıkmamalıdır. Kaşını aldırması, saç ektirmesi ve estetik yaptırması haramdır. Pantolon giymemelidir. Yabancı erkelerle tokalaşmalıdır. Evde köpek beslemek haramdır, ince çorap giymemeli, terlikle gezmemeli, müzik dinlememeli." Demokrat Haber |
Aleviler cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi destekleyecek? Posted: 25 Jun 2014 01:55 PM PDT Alevi dernekleri açıkladı Türkiye ve Avrupa'da faaliyet yürüten çok sayıda Alevi örgütü, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl bir adaya oy vereceklerini açıkladı. Ortak açıklamada "Halkların eşitliğini, özgürlüğünü, dilini, kültürünü güvence altına almayı esas alan bir Cumhurbaşkanı profiline ihtiyaç vardır" denilerek, Alevilerin talepleri sıralandı. 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı'nın iki turlu bir seçimle belirleneceğini hatırlatan Alevi kurumları, "Bu da 'nasıl bir Cumhurbaşkanı görmek istiyoruz' sorusunu sormamıza neden oluyor" dedi. Açıklamada, "Halkların geleceğini etkileyecek Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda, toplumun en dinamik ve en ağır sorunlarını yaşayan kesimlerden birini oluşturan biz Kızılbaş-Alevilerin de görüş, talep ve önerileri vardır" diye belirtildi. Alevi kurumlar, Türkiye'de nüfusu 20 milyonun üzerinde olan Kızılbaş-Alevi-Bektaşi toplumunun inancı ve kültürünün tarihte olduğu gibi günümüzde de yok sayıldığını, Türk-İslam Sentezi kapsamında asimilasyon dayatıldığını kaydetti. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Kızılbaş-Alevi hakları ve inanç özgürlüklerinin hukuksal olarak kabul edilmediği, bunlara saygı gösterilmediği, anayasal güvenceye kavuşturulmadığı yeni tespit ettiğimiz bir sonuç değildir. Anayasasında laik ve sosyal bir devlet olduğu yazılan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Sünni-Hanefi İslam'ı resmi din olarak kabul ederek tekçiliği esas alması, sorunların ana kaynağını oluşturmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle bu ötekileştirme politikasının bugün hala sürdürülüyor olması, gelecek adına umutlu olmamıza fırsat vermiyor. Kızılbaş-Alevi Toplumu olarak kimden gelirse gelsin ayrımcı politikalara karşı mücadele edeceğimiz bilinmelidir. Cemevleri'nin Alevilerin ibadethanesi olarak kabul edilmemesi sadece inanç, vicdan ve eşitlik ilkesine vurulmuş ağır bir darbe değil; aynı zamanda utanç verici ve toplumsal barışı ortadan kaldıran bir politikadır. Yüzyıllardır ağır bedeller ödeyen Kızılbaş-Aleviler, Dersim 1937-38 Soykırımı, Maraş, Çorum, Malatya, Sivas, Gazi ve Gezi`de katliamlara maruz kalmıştır. Ancak katliamların uygulayıcısı olan iktidarlar geçmişle yüzleşmek bir yana, bunun düşünülmesine bile yabancı ve karşıdır. Geçmiş hükümetler döneminde yaşanan baskıların bugün de AKP hükümeti eliyle sistematik olarak uygulandığını ibretle izlemekteyiz. Kızılbaş-Aleviler'e yönelik sosyal, ekonomik ve kültürel baskının yanında; devletin kurumlarında kural olan ayrımcı politika da aynen sürmektedir. Türkiye Başbakanının Suriye ve Irak'ta yaşanan iç savaş üzerinden CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Alevi kimliği üzerinden her fırsatta Alevileri hedef göstermesi, sonuçları ağır olacak bir iç çatışmayı tetiklemektedir. Kopenhag Siyasi Kriterleri'ne, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelere de aykırı olarak Alevilerin en temel inanç haklarını yok saymak, artık sürdürülebilir bir politika değildir. Türkiye açısından utanç verici olan bu uygulamalara Cumhurbaşkanlığı seçimleri vesile yapılarak son verilmesi, atılacak ilk doğru adım olacaktır. Alevi, Ermeni, Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Roman ve adını sayamadığımız onlarca etnik ve inanç gruplarının ortak vatanı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde halkların eşitliğini, özgürlüğünü, dilini, kültürünü güvence altına almayı esas alan bir Cumhurbaşkanı profiline ihtiyaç vardır." ALEVİ KURUMLARI TALEPLERİNİ ŞÖYLE SIRALADI: Alevilerin doğuştan sahip olduğu hakları kabul eden, Yasal ve anayasal güvence oluşturan, Zorunlu din derslerine son veren, Kürt Alevilerin anadilde eğitim hakkıni tanıyan, Asimilasyona, Alevi yerleşim bölgelerine cami yapılmasına son veren, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı lağveden, Toplumsal dokuyu bozan, doğayı katleden ve ziyaretlerimizi, mezarlarımızı sular altında bırakan barajların yapımıni durduran, Seyit Rıza ve idam edilen Dersim önderlerinin cenazelerini ailelerine iade eden, Dersim Soykırımı başta olmak üzere Alevi, Kürt, Yahudi, Ermeni katliamlarıyla yüzleşen, Kadınlara uygulanan ayrımcı politikalara son verip haklarına saygı duyan, Dünya ve Ortadoğu'da barış yolunu seçen, Kürt Sorunu`nun demokratik çözümünü sağlayan, haklar arası eşitliği sağlayan bir aday bizim de Cumhurbaşkanı adayımızdır. 20 milyonun üzerinden bir nüfusa sahip olan biz Aleviler artık örgütsüz değiliz. Ne istediğini bilen, tercihlerini koyan ve yanlış politikaların arka bahçesi olmayan örgütlü bir toplumuz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde diğer halklar ve inanç gruplarıyla birlikte eşitce yaşamak istiyoruz. ANF |
IŞİD Musul'da Süryani bölgesine saldırdı Posted: 25 Jun 2014 01:50 PM PDT |
IŞİD'in ele geçirdiği bölgeler Posted: 25 Jun 2014 01:48 PM PDT Al Jazeera Türk, Ortadoğu'da stratejik bir bölgeye oturan IŞİD'in haritasını çıkardı... Suriye ve Irak'ta önemli petrol noktalarını ele geçiren IŞİD, Ortadoğu'nun en büyük su kaynakları Fırat ve Dicle'yi de büyük oranda kontrolü altına aldı. Al Jazeera Türk, Ortadoğu'da stratejik bir bölgeye oturan IŞİD'in haritasını çıkardı. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) , Suriye'de petrol zengini Rakka ve Deyr Ez Zor ile, Irak'taki petrol bölgeleri Musul ve Beyci'yi ele geçirdi. Örgüt aynı zamanda Ortadoğu'nun en büyük su kaynakları Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde de büyük oranda kontrolü sağladı. İlerleyişini sürdüren IŞİD, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye sınırlarındaki bazı bölgeleri ele geçirerek bu ülkelerle 'komşu' oldu. Örgüt şu anda Türkiye sınırından başlayan, Fırat ve Dicle nehirlerinin sınırını çizdiği Mezopotamya'yı da içine alan stratejik hat boyunca Ürdün ve Suudi Arabistan sınırına kadar olan Sünni bölgeyi kontrol ediyor. Suriye'nin en büyük kenti Halep'in kuzeyinden itibaren, Irak'ın başkenti Bağdat'ta 40 km yakınına kadar olan Sünni bölgelerde yükselen IŞİD hâkimiyeti, Suriye ve Irak arasındaki sınırı da fiilen ortadan kaldırmış durumda. Irak'ta uzun süredir devam eden kaos, IŞİD'in 10 Haziran Salı günü ülkenin ikinci büyük kenti Musul'da kontrolü ele geçirmesi ve diğer bölgelere ilerlemesi sonrasında daha da şiddetlendi. IŞİD'in bölgeye yaptığı saldırının ardından Irak ordusu askerleri bölgeden çekilmişti. Türkmen nufüsün yoğun olduğu, Musul'un Telafer bölgesi de IŞİD kontrolü altında. Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD), Irak ve Suriye'de faaliyet gösteren silahlı bir örgüt. Selefi ideolojiye sahip IŞİD; Irak, Suriye, Filistin ve Ürdün topraklarını içine alan bölgede şeriata dayalı bir devlet kurmak istiyor. 2004'te Irak'ta kurulan ve şu anda liderliğini Ebubekir El Bağdadi'nin yaptığı IŞİD, Suriye ve Irak'taki en güçlü silahlı gruplar arasında yer alıyor. Al Jazeera |
Saddam'ı asan hakimden intikam Posted: 25 Jun 2014 01:46 PM PDT Saddam Hüseyin hakkında idam kararı veren hakimin asıldığı iddia edildi... 2006 yılında Saddam Hüseyin'i idam cezasına çarptıran hakim Raouf Abdul Rahman'ın IŞİD militanları tarafından kaçırılıp asıldığı iddia edildi. Irak devleti, ölümü henüz doğrulamadı fakat hakimin IŞİD militanları tarafından kaçırıldığını onayladı. Raouf Abdul Rahman, 2006 yılında Saddam Hüseyin'i idam cezasına çarptırmıştı. Rahman'ın 16 Haziran günü kaçırıldığı ve iki gün sonra öldüğü söylendi. Ürdünlü milletvekili Khalil Attieh kendisine ait Facebook hesabında, Saddam Hüseyin'in davası sırasında özel mahkemenin başında bulunan hakim Raouf Abdul Rahman'ın kaçırılıp öldürüldüğünü yazdı. Al-Mesyroon'un haberine göre milletvekili hesabında "Irak devrimcileri hakim Rahman'ı yakaladı ve Saddam Hüseyin'in intikamını almak için öldürdü'' yazdı. Milletvekili aynı zamanda Rahman'ın dansçı kostümü giyerek Bağdat'tan kaçma girişiminde bulunduğunu fakat bunun olumsuz sonuçlandığını da öne sürdü. Bir başka Facebook habercisi ise eski Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Saddam Hüseyin'e en yakın isimlerden biri olan İzzet İbrahim El Duri oldu. Eski vekil isyancıların hakim Rahmanı kaçırmış olabileceklerini doğruladı. Raouf Abdul Rahman 2006 Ocak ayında Saddam Hüseyin'in davasına bakan Rizgar Amin'in fazla hoşgörülü olması eleştirilince davayı devralmıştı. Saddam Hüseyin kendisine yapılan suikast girişiminin ardından Düceyil kasabasındaki 148 kişiyi öldürmesiyle insanlığa karşı suçtan ölüm cezasına çarptırılmıştı. 1988 yılında yaşadığı kasaba saldırıya uğradığı için hakimin kararının taraflı olduğu iddia edilmişti. Söylentilere göre 80'lerde 5000 kişinin öldürüldüğü saldırılarda hakim birçok yakınını da kaybetti. Yargılama biçimi ile sonrasında çokça eleştirilen hakimin ölüm korkusuyla 2007 Mart ayında İngiltere'ye sığınmak istediği söylenmiş, fakat söylentiler Irak Özel Mahkemesi tarafından reddedilmişti. Sabah |
Suriye’de çocukların silahaltına alınması Posted: 25 Jun 2014 01:40 PM PDT Suriye'de iç savaşın çocuk savaşçıları Çocuklar çeşitli gruplar tarafından savaşa sokuluyor... Suriye'de 2011'den buyana devam eden iç savaşın boyutları her geçen gün artmaya devam ediyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün yayımladığı rapora göre, Suriye'de pek çok isyancı grup çocukları saflarına katmaktan çekinmiyor. HRW'nin 31 sayfalık "Belki Yaşarsın Belki Ölürsün: Suriye'de çocukların silahaltına alınması" başlıklı rapora göre, içlerinde Irak Şam İslam Devleti'nin de (IŞİD) bulunduğu silahlı muhalif örgütler, çocukları parasız eğitim gibi bahanelerle saflarına katıyor ve onlara silahlı eğitim verip tehlikeli görevlerde kullanıyor. HRW'nin Ortadoğu insan hakları araştırmacısı ve raporun yazarı Priyanka Motaparthy, silahı grupların ailelerinin ve mahallelerinin yok edildiğini gören kırılgan Suriyeli çocuklardan medet ummayı derhal bırakması gerektiğini söylüyor. Motaparthy, Suriye'deki çocuk savaşçılar için "Suriye'deki korkunç iç savaş çocukların ön saflara gönderilmesiyle daha kötü bir hal aldı" ifadelerini kullanıyor. T24'te yer alan habere göre Suriye'de silahlı muhalif gruplar için savaşan çocukların kesin sayısı bilinmiyor. Suriye merkezli bir kuruluşun Haziran 2014'te yayımladığı bir çalışmaya göre, iç savaşın başladığı 2011'den buyana bölgede 194 çocuk savaşçı hayatını kaybetti. Keskin nişancılık, çatışma gölgelerine mühimmat taşımak ve yaralılara bakmak gibi görevlerde bulunan çocukların bu silahlı gruplara katılma sebepleri oldukça fazla. Bazıları akrabalarını ve arkadaşlarını takip ederek bu örgütlere katılmış. Diğerleri Esed hükümetine karşı oldukları için zaman içinde bu örgütlerin bir parçası olmuş. Rapor kapsamında, Özgür Suriye Ordusu, IŞİD, El Nusra ve El Kaide gibi örgütler tarafından silahaltına alınmış 25 çocuk ile röportajlar gerçekleştirildi. Dara'da El Nusra tarafından silahaltına alnın 16 yaşındaki Majed, kendisinin ve çevresindeki çocukların ücretsiz eğitim imkânı sağlanılarak örgüte katılmalarının sağlandığını söylüyor. Majed, "komutanlar yetişkinlerle beraber çocuklara da canlı bomba olup olmak istemedikleri soruluyordu. Bazıları gönüllü oldu, bazıları ise komutanlar tarafından 'Allah seni seçti' denilip seçildi" dedi. 17 yaşındaki Saleh, Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) 15 yaşındayken katıldığını söylüyor. ÖSO'dan sonra iki farklı gruba katılan ve bu süre zarfında savaşmayı bırakmayı çok kez düşündüğünü söyleyen Sakeh, "Eğitimimi, geleceğimi, her şeyimi kaybettim" dedi. Demokrat Haber |
Oruç tutan kadın ve erkeklerin ayrı yerlerde denize girmeleri gerekir Posted: 25 Jun 2014 01:27 PM PDT Müftü'den deniz açıklaması Zonguldak İl Müftüsü Nuh Korkmaz, Ramazan ayında oruç tutan kadın ve erkeklerin ayrı yerlerde denize girmeleri gerektiğini savunarak, "Aynı yerde denize girmek caiz değil, orucu zedeler. Tuttuğun ibadetin sevabını gidermektir bu. Oruç olur ama işte öylesine oruç olur" dedi. Müftü Nuh Korkmaz, ramazan ayında oruç tutmanın nefis terbiyesi olduğunu, insanı olgunlaştırması açısından da çok önemli bir ibadet olduğunu söyledi. Korkmaz, ramazanda oruç tutanların su yutmadığı sürece denize girebileceğini de ifade etti. Kadın ve erkeklerin ayrı yerlerde denize girmeleri gerektiğini söyleyen Korkmaz, "Orucun manevi yönü var. Manevi yönü de harama yol vermemektir. Sen ona yol bulursan, ona kapı açarsan haram kapıları açılır. O da caiz değil. Ama kadınlar ayrı bir yerde, erkekler ayrı bir yerde girerse buna bir mani yok. Aynı yerde denize girmek caiz değil, orucu zedeler. Yani yaptığın ibadetin sevabını gidermektir bu. Oruç olur ama işte öylesine oruç olur. Niçin oruç tutuyoruz? Sevap almak için. O sevabı gidermemek lazım, zayi etmemek lazım." Demokrat Haber |
CHP'de Emek Platformu Basın Açıklaması Posted: 25 Jun 2014 12:58 PM PDT Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olarak; adını, sanını bilmediğimiz ve dinci cenahtan birini, Ekmelettin İhsanoğlu'nu; tek seçici olarak önermesine karşı: CHP'de Emek Platformunun basına ve kamuoyuna yaptığı açıklamadır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Kılıçdaroğlu CHP'nin oylarının seçimi kazanmaya yetmeyeceğini; bu nedenle muhafazakar seçmenden de oy alacak bir aday çıkarmanın daha doğru olacağını" söyleyerek; siyasi kamuoyunda bilinmeyen ama emperyalist mahfillerin istediği: atadan cumhuriyet ve Atatürk karşıtı Ekmelettin İhsanoğlunu CHP'nin adayı olarak açıkladı. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı adayını, tüm toplumsal katmanların görüşlerini alarak; bir anlamda halkın uzlaşısıyla aday tespit edeceklerini söylemesine rağmen sonundaparti kitlemize ve parti organlarına karşın her zaman yaşamsal kararlarda olduğu gibi yine kapalı kapılar ardında belirledi. Kılıçdaroğlu parti adına tek seçisiyse; neden onca parti ve kitle örgütü temsilcisiyle görüşme yaptı? Neden Parti kitlesine sormadan, parti organlarına danışmadan; partililerin tanımadığı laiklik karşıtı, bir kişiyi aday gösterdi? Bu yanlış tavrıyla aynı zamanda Kılıçdaroğlu, halkımızın yüzde seksenini, partimizin yüzde doksanını oluşturan emekçi çoğunluğa dayanmadığını, güvenmediğini gösterdi. Bu bağlamda emekçileri sürekli olarak,sermaye sınıfının kendi safında; muhafazakar sağ unsurlar olarak göstermesini, kabullendiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle Kılıçdaroğlu hizbi, parti politikalarını hep güçlü gördüğü işbirlikçi sermaye sınıflarına ve onların bağlı olduğu emperyalist mahfillerin istekleri doğrultusunda belirlemektedir. Cumhurbaşkanlığı adaylığının belirlenmesinde de bu güçler belirleyici olmuştur… CHP li emekçiler olarak, emek karşıtı; emperyalist mahfillerin belirlediği adayı: kesinlikle parti adayı olarak kabul etmiyoruz! Vakit kaybetmeden parti ilkelerine ters düşmeyecek, emekten yana halkçı; yeni bir adayın demokratik biçimde önerilmesini istiyoruz! Sayın Kılıçdaroğlu; emekçilerin, dolayısıyla SOL'un kitabında; sınıf bütünlüğünün dışında, etnik bölücü Kürtçülüğe ve mezhep ayırımcılığına: kesinlikle yer yoktur! Emekçilere karşı, partili emekçilere inat; emperyalizmin gayya kuyusunda, denize düşen yılana sarılır hesabı, Kürtçülüğe ve dinciliğe sığınarak ilkeli sol politikalar yapılamaz Kılıçdaroğlu! Diyarbakır'a giderek, açılıma yani ülkenin bölünmesine yasal çerçeve getirilmesini savunmanız ve partinin 1930 ların yani Mustafa Kemallerin partisi olmadığını söylemeniz: ülke ve parti düşmanlığından başka bir şey değildir. CHP tarihinde böylesi bir parti yıkıcılığı, antidemokratiklik ve parti ilkelerine aykırılık ilk kez yaşanıyor! Bu nedenle biz partili emekçiler olarak; Kılıçdaroğlu ve kliğini protesto ediyor,derhal istifa etmelerini ve Mustafa Kemalin koltuğunu terketmelerini istiyoruz. 24 Haziran 2014 CHP'de Emek Platformu Adına Dönem Sözcüsü Hasan Fehmi Mavi |
Posted: 25 Jun 2014 12:50 PM PDT Büyükşehirlerde 5 metrekare bırakın toprağı, avlusu bile olmayan okullar görmek mümkün. Avlusu olanda boydan boya beton ile kaplanmış. Çocuk, genç öğrenci düştüğünde, dizleri toprakla değil betonla buluşuyor. Ayaklar çamurdan, topraktan korunurken çocuklar toprağa, toprak insanlara hasret. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca; ilköğretim 4. sınıf öğrencileri için 16-19 Haziran 2014 tarihleri arasında "Lider Çocuk Tarım Kampı" adı altında bir etkinlik gerçekleştirilmiş ve bu kapsamda gönüllü 5 öğretmenin refakatinde Yenimahalle İlçesi'ne bağlı Nasreddin Hoca TOKİ İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencilerinden 25 öğrencilik bir gurup kamp programına alınmış. Söz konusu etkinlik kapsamında; Ankara Üniversitesi bünyesindeki Çocuk Bilim Merkezince uygulanan "Küçük Bahçevanlar", "Böcek Şenlik Okulu" ve "Toprak Bilim Okulu" programları ile Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Atatürk Orman Çiftliği (Süt Fabrikası), A.Ü. Ziraat Fakültesi Dışkapı Kampüsü gibi yerlere geziler düzenlenmiş. Bu gezi ve etkinlikler neticesinde çocuklara; "doğa bilinci ve çevre farkındalığı" kazandırmak, "tarladan sofraya gıda üretim teknolojileri ve gıda güvenilirliği hakkında bilgi vermek", "tarımsal faaliyetleri tanıtmak ve sevdirmek", "doğal kaynakların korunmasının önemini kavramalarına yardımcı olmak", "etkinlik, deney, gezi ve gözlemlerle çocukların tarıma ilgisi çekilmek", amaçlanmış. Ankara-Yenimahalle Nasreddin Hoca İlköğretim Okulu 4. Sınıf öğrencileri ve öğretmenleriyle birlikte yürütülen kamp çerçevesinde 9-10 yaşındaki çocuklar, 4 gün boyunca çeşitli etkinlik ve gezilere katılmışlar. Çocuklar Yaşam Bilimleri Okulu, Böcek Şenlik Okulu Küçük Bahçevanlar, Toprak Bilim Okulu programlarına katılarak, deney ve etkinlik yapmışlar. Değişik toplumların beslenme alışkanlıklarını incelemişler. Obezite hakkında bilgi sahibi olmuşlar ve kendilerinin obez olup olmadıklarına dair çeşitli ölçüm aletleriyle ölçümler yapmışlar. Böceklerin yaşamları ve doğadaki rolleri hakkında yararlı bilgiler kazanmışlar. Ekmek israfı ile ilgili etkinlikte ekmeğin israf edilmeden tüketilmesi gerektiğini ve bayatlayan ekmeklerin nasıl değerlendirilebileceğini öğrenmişler. Çocuklara ekmek israfıyla birlikte aslında su, toprak, enerji, işgücü, emeğin de israf edildiği ve ekonomimize ne kadar zarar verdiği kavratılmaya çalışılmış. Kamp kapsamında çeşitli geziler düzenlenmiş. Çocuklar Bakanlığın Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'ne yapılan gezide inek, koyun, keçi ve tavukları canlı olarak görmüşler. Hayvanlardan elde edilen ürünler hakkında bilgi sahibi oldular. Otomatik süt sağım ünitesini yakından inceleme şansı bulmuşlar. Hayvanların barınaklarını inceleyip bakım ve beslenmeleri hakkında fikir sahibi olmuşlar. Küçük bir doğa yürüyüşü yapmışlar. Atatürk Orman Çiftliği Süt Fabrikası gezisinde içme sütü, yoğurt, peynir, dondurma gibi gıdaların nasıl üretildikleri hakkında bilgi sahibi olmuşlar. Süt işletmesinin çiğ sütü nasıl işlediğini incelediler. Fabrikadaki makine ve aletleri gözlemleme fırsatı yakalamışlar. Ayrıca Çocuk Tarım Kampı uygulamasının bu yıldan itibaren Bakanlığın ilgili daire başkanlığının kontrolünde İl Müdürlüklerinde de uygulanmaya başlandığı bildiriliyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na böyle güzel etkinlik düzenlediği için teşekkür ederiz. Çocuklara "Doğa bilinci ve çevre farkındalığı" kazandırmaya çalışılırken bizzat devlet eliyle doğanın katledildiği, doğaya, atmosfere gaz salınımı ile ilgili KYTO protokolünü ABD'nin imzalamadığı anlatılmış mı? "Etkinlik, deney, gezi ve gözlemlerle çocukların TARIMA İLGİSİNİ ÇEKMEK"amaçlanırken; büyük ölçek, tarımda şirketleşme, tarım sektörünün gelirlerini tarım ürünlerini işleyen fabrikalara, halcilere transfer etme politikalarının yanlışlığından dönmenin bir fazilet olacağı Tarımda lider yapılmak istenen çocuklara anlatılmış mı? Hele de her şeyden önemlisi 0,09 oranında da olsa genetiği değiştirilmiş organizmalı gıdaların yemler ile canlı hayvanlara, o canlı hayvanların ürettiği eti ve sütü de Tarımda lider yapılmak istenen çocuklara da yedirildiğini biz biliyoruz ama kendilerine de anlatılmış mıdır? Şehirli''Çocukların TARIMA İLGİSİ'' çekilirken, ilgiden öte mesleği tarım olanların, köylü çocuklarının babalarının tarımdan nasıl soğutulduğu, topraklarını nasıl tefecilere teslim edip topraksız kalarak şehirlere göç ettirildikleri de anlatılmış mı? Tarıma ilgisi çekilmek istenen o çocuklara ''Akrabalarınızdan eskiden çiftçilik yapan var mı idi?'' sorulacak olsa idi belki de '' dedem, babam, amcam '' diyen parmaklar havaya kalkardı.! İşte bizde bu soruları irdelemek istedik.! Çapar Kanat https://twitter.com/caparkanat |
Güneşlenmek bağımlılık yapıyor Posted: 24 Jun 2014 10:00 PM PDT Fazla güneşlenmek eroin etkisi yaratıyor Yapılan araştırmalar sonucunda, fazla güneşlenmek bağımlılık yaratarak eroin etkisi yaratıyor. Harvard Üniversitesi'nden bilim adamları güneş ışınlarının vücutta endorfin hormonu salgılanmasına neden olduğunu, bunun da hem ağrıları azalttığı hem de daha iyi hissettirdiğini belirtiyor. GÜNEŞ BAĞIMLILIK YARATIYOR Düzenli olarak güneş ışığına maruz kalan fareler üzerinde yapılan araştırmalar, güneşin bağımlılık belirtileri yarattığını ortaya koydu. Bilim adamlarına göre; bu da neden güneşin zararlı ışınlarının kansere yol açtığını bilmemize rağmen güneşlenmekten vazgeçemediğizi gösteriyor. EROİN ETKİSİNE BENZETİLDİ Çalışmada Harvard Tıp Fakültesi''nden bir ekip farelere 6 hafta boyunca günlük olarak UV ışını verdi. Bu her gün Florida''da 20-30 dakika güneşlenmeye eşdeğerdi. Bir hafta içinde hayvanların endorfin seviyeleri yükseldi ve acıya daha az duyarlı hale geldiler. Profesör David Fisher, bunu eroin etkisine benzetti. Cumhuriyet |
You are subscribed to email updates from Sözcü Haber To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder