Sözcü Haber |
- İhsanoğlu, Cumhurbaşkanı herkese eşit mesafede durmalı
- Dünya Kupası'nın en güzel spikeri
- Öğretmenden seks skandalı
- Öcalan için yasal düzenleme olacak mı?
- Erdoğan'ın evi bile yok
- Sisteminin kafası Amerikan, gövdesi Türkiyeli ve Avrupalı bir Frankenstein
İhsanoğlu, Cumhurbaşkanı herkese eşit mesafede durmalı Posted: 04 Jul 2014 04:00 PM PDT 'Türkiye huzur ve güven istiyor!' MHP ve CHP'nin de aralarında bulunduğu bazı siyasi partilerin cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "Allah'ın izniyle, sizin desteğinizle seçildiğim takdirde mevcut nizamın çok daha mükemmel şekilde işlemesini sağlayacağım" dedi. İhsanoğlu, Akçaabat ilçesindeki restoranda düzenlenen iftar programında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bugün çok önemli sınavla karşı karşıya olduğunu söyledi. "Türkiye'de içeride ve dışarıda bekleyen çok önemli meydan okumalar vardır" diyen İhsanoğlu, "Türkiye, içeride huzur, güven istiyor. Gerginlikten ve korkudan kurtulmuş toplum istiyor. Türkiye, dışta tehlikelere karşı kendini korumak istiyor. Etrafımızda yayılan ateşlerin, yükselen alevlerin Türkiye'ye sıçramamasını istiyor" şeklinde konuştu. Türkiye'de mutabakatın gün geçtikçe arttığına dikkati çeken İhsanoğlu, "Türkiye'de toplumda uzlaşı, mutabakat gün geçtikte artıyor ve değişim istiyor. Devletin başına devleti sükunutle yönetecek ve devleti maceraya sürüklemeyecek bir başkan ihtiyacı duyuyor" ifadesini kullandı. "Meclisin kıymetini daha iyi bilmeliyiz" İhsanoğlu, Türkiye'nin çok dinamik toplum yapısına sahip olduğuna ve seçilecek cumhurbaşkanının herkese eşit mesafede durması gerektiğine işaret ederek, cumhurbaşkanının devletin başı, cumhuriyetinin ve milletin bütünlüğünün temsilcisi olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanının elbette siyasi tecrübesi ve görüşleri olacağını anlatan İhsanoğlu, şöyle devam etti: "Allah'ın izniyle, sizin desteğinizle seçildiğim takdirde mevcut nizamın çok daha mükemmel şekilde işlemesini sağlayacağım. Millet, siyasi partiler ve Meclis vasıtasıyla sistemi değiştirmeye kalkacak olursa o zaman da mevcut cumhurbaşkanının elbette o sisteme göre hareket etmesi lazım. Yani burada karar Meclisindir. Meclisin kıymetini daha iyi bilmeliyiz. Parlamenter sistemi daha iyi işler hale getirmeliyiz. Başkanlık sistemine heves edenler bilmiyorlar ki bu başkanlık sistemi çok az ülkede vardır." İhsanoğlu, Türk tarihinde federal devlet olmadığını belirterek, "Tarihimizde tek devlet, tek bayrak, tek dil vardır. Bizim devletimizin yapısı budur" değerlendirmesinde bulundu. İslam dininde devletin şekliyle ve siyasetle ilgili bir hüküm bulunmadığına işaret eden İhsanoğlu, "Bu konuda İslam'da temel iki hüküm vardır. Birisi devletin ve mülkün adalet üzerene tesis edilmesidir. Bunun dışında devletin işleyişi insanlara bırakılmıştır. Biz de devlet şeklimizi 90 sene önce tespit ettik ve bu prensibi Anayasamıza koyduk. Ona göre amel ediyoruz. Biz bunların değiştirilmesini istemiyoruz. Etrafımızda dinin siyasete alet edilmesinin neticelerini gördük. Irak'ta, Suriye'de, başka ülkelerde gördük. Bunların Türkiye'ye sıçramasını istemiyoruz" diye konuştu. İftar yemeğine Ekmeleddin İhsanoğlu'nun eşi Füsun İhsanoğlu, MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın, CHP Trabzon Milletvekili Volkan Canalioğlu ile çok sayıda partili ve vatandaş katıldı. AA |
Dünya Kupası'nın en güzel spikeri Posted: 04 Jul 2014 03:27 PM PDT Gelmiş geçmiş en güzel Dünya Kupaları´ndan biri olarak kabul edilen Brezilya 2014, aynı zamanda dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen birbirinden çekici spor spikerlerini de futbolseverlere tanıtmış oldu. Bunlardan en dikkat çekeni ise Kolombiyalı Alejandra Buitrago Brezilya macerasını güncel olarak Instagram hesabından paylaştığı fotoğraflarla takipçilerine anlatan güzel spiker takipçi sayısını da bir hayli artırdı... İşte Dünya Kupası´nın en güzel spikeri... Cumhuriyet |
Posted: 04 Jul 2014 03:19 PM PDT Michigan'da 29 yaşındaki Kathryn Ronk adlı öğretmenin 15 yaşındaki öğrencisiyle cinsel ilişkiye girdiği ortaya çıktı. ABD yine bir evli öğretmenin seks skandalıyla çalkalanıyor. 29 yaşındaki öğretmen birinci derece cinsel saldırı, çocuklara cinsel istismar ve zorla alkol kullandırma suçlamalarıyla da karşı karşıya. 15 yaşındaki öğrencisiyle hem kendi evinde, hem de öğrencisinin evinde birden fazla kez cinsel ilişkide bulunduğu iddia edilen öğretmen çalıştığı okulda, öğrencisiyle sınıf içinde ilişkiye girmekle de suçlandı. Çarşamba günü çocuğun ailesinin şikayetinin ardından polise teslim olan Ronk, 500 bin dolarlık kefaletinin yüzde 10'unu ödedi. Öğretmen tutuksuz yargılanırken de GPS cihazıyla takip altında olacak. Cumhuriyet |
Öcalan için yasal düzenleme olacak mı? Posted: 04 Jul 2014 03:00 PM PDT Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Hukukçular Derneği tarafından verilen iftar yemeğinden sonra Öcalan'ın yasal düzenlemeyle serbest kalacağına dair olarak sorulan soruları cevapladı. Adalet Bakanı Bozdağ, iftar yemeği sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Müzakere yasası konusunda muhalefete göndermelerde bulunan Bozdağ, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın yasal düzenlemeyle serbest kalacağı yönündeki iddiaların doğru olmadığını söyledi. Bozdağ şöyle konuştu: "Terörü sonlandırma konusunda hükümetin alacağı tedbirler, uygulayacağı kararlar konusunda yetkilendiriyor. Hangi muhalefet partisi terörü bitirmek, bütünleşmeyi temin etmek ve bu noktada çalışmalar yapmayı düzenleyen bir yasaya 'hayır' diyebilir. Maalesef bizim muhalefet partilerimiz bunu söylüyor. Bu, sadece iç politik kaygılarla dile getirilen eleştirilerdir. Şimdi birileri çıkmış, 'Cumhurbaşkanlığı seçimi var. AK Parti Hükümeti veya Başbakan falanlarla anlaştı, Öcalan'a şu olacak, falana bu olacak. Ondan sonra böyle oy alınacak' şeklinde bir tezvirat yapıyorlar. Buradan çok açık söylüyorum, bu kirli bir kampanyadır. Sadece cumhurbaşkanlığı seçiminde milletimizin oylarını etkilemeye dönük kurgulanmış bir iftira kampanyasıdır." Cumhuriyet |
Posted: 04 Jul 2014 01:43 PM PDT CHP'nin hukukçu isimlerinden Konya Milletvekili Atilla Kart, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mal varlığına ilişkin suç duyurusunda bulundu. Başbakan Erdoğan hakkında fezleke düzenlenmesini isteyen Kart, "Cumhurbaşkanı adayı olan Başbakan'ın; danışıklı yollarla "Oğulları, Kızları, Damatları, Dünürleri" üzerine intikal ettirdiği" gerekçesiyle, "3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa muhalefet ettiğinden dolayı" suç duyurusunda bulundu. Kart, suç duyurusunda; Erdoğan'ın mal varlığının, "Geliriyle kıyas kabul etmeyecek ve kaynağı belli olmayan mal varlığındaki artış durumu" gösterdiğini belirterek, "Başbakanın haksız olarak edindiği bu mal varlığını; 1 ve 2. Dereceden "kan ve sıhri hısımları' olan 'oğulları, damatları ve dünürleri' üzerine ve 'danışıklı yollarla' intikal ettirdiğine dair 'yeni ve somut' bulgular ortaya çıkmıştır" ifadelerini kullandı. Şaibeli mal beyanı... Gerçekten sıfırlamış Başbakan Erdoğan mal varlığını açıkladı. Erdoğan'ın mal beyanı da kendisi ve çevresi gibi şaibeli. Erdoğan'ın açıkladığı mal beyanına göre varlıkları şu şekilde: 01 Temmuz 2014 tarihi itibariyle A - TAŞINMAZ MAL BİLGİLERİ Güneysu-Dumankaya Köyü 2.000 metrekare arsa (Maliyeti 10 bin TL) B - TAŞINIR MAL BİLGİLERİ Binek Otomobil (Maliyeti : 234.080 TL) C - BANKA VE MENKUL DEĞERLER Banka hesaplarında toplam 4.404.192,13 TL, 200.000 $ D- ALACAKLAR 500.000 TL Erdoğan en son 16 Haziran 2011'de mal varlığını şöyle açıklamıştı: Taşınmazlar: Güneysu-Dumankaya Köyü 2 bin metrekare arsa (Maliyeti 10 bin TL) Banka ve menkul değerler: 3 milyon 390 bin 384 TL, 25 bin Euro, 199 bin 867 dolar Alacaklar: 500 bin TL Hakkındaki iddialardan aklanmadan Köşk zırhına bürünmeye çalışan Erdoğan'ın gerçek mal varlığı ise şu şekilde: 1- KISIKLI'DAKİ MALİKANELER Erdoğan ailesinin villaları, İstanbul, Üsküdar 3. Bölge, Kısıklı Mahallesi, Avcı Kazım Sokağı'ndaki bir arazide bulunuyor. Erdoğan'ın kiracı olduğu söylenen villa, tapuda iki oğlu üzerine kayıtlı. Aynı sitede Erdoğan'ın kız kardeşinin de bir villası bulunurken inşaatı yapan firma ise Erdoğan'ın çocukluk arkadaşı Mehmet Gür'e ait bir şirket. Villaların toplam değerinin 15 milyon lira olduğu belirtiliyor. 2- ÇATALCA VİLLALARI Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarında da geçen villalar, tapuda Burak Erdoğan'ın kayınpederi Osman Ketenci'ye ait görünüyor. Villalarla ilgili Erdoğan ile oğlu Bilal arasında geçtiği iddia edilen bir telefon konuşması da var. Ses kaydında, Osman Ketenci ve Abdülkadir Kart ile Çatalca'ya gittiğini ifade eden Bilal'e Erdoğan olduğu öne sürülen ses, inşaatın çabuk bitmesi için baskı kurmasını istiyor. Kayıtta, Erdoğan'ın büyük masrafa girileceğini söyleyen Bilal'e "Mimarın önünü kesme, baksın etsin" dediği öne sürülüyor. 3- URLA VİLLALARI İzmir'in Urla İlçesi Hacılar Koyu'nda, 17 Aralık sürecinde yayınlanan telefon dinlemeleriyle gündeme gelen villalar Başbakan'ın arkadaşı Latif Topbaş adına kayıtlı. Latif Topbaş'ın, villaların arazisinin SİT derecesini 6 öğretim görevlisine 130 bin TL rüşvet ödeyerek düşürdüğü iddiası internete düşen ses kayıtlarında gündeme geldi. Urla'daki villalar için yıkım kararı çıktığı ancak kararın uygulamaya geçirilemediği ortaya çıkmıştı. 4- GEMİCİKLER Başbakan'ın armatör oğlu Burak Erdoğan, Mecit Çetinkaya ile birlikte kurduğu MB Denizcilik'in yüzde 99 hissesine sahip. Şirketin yönetim yeri İstanbul Üsküdar. Aynı adreste, Manta Denizcilik adında bir şirket daha var. Burak Erdoğan, Safran 1, Sakarya, G. İnebolu, Cihan ve Bosna isimli gemilerine geçtiğimiz aylarda yenisini eklemişti. Malta bandralı olan Türkçe 'Cici' anlamına gelen 'Pretty' adındaki gemisi diğer 5 geminin toplam kapasitesi büyüklüğünde. Cici'nin kredisi Topbaş'ın yönetimideki Al Baraka'dan Pretty kendi klasmanında dev olarak nitelendirilebiliyor. Geminin uzunluğu 292 metre, genişliği ise 42 metre. Boyuyla 94 metrelik Safran 1'in 7 katı olan 'Cici'nin piyasa değeri 20 milyon dolar. Burak Erdoğan'ın 6. gemisini Mustafa Latif Topbaş'ın yönetiminde yer aldığı Al Baraka Türk'ten 0.49 faizli krediyle aldığı iddia edildi. Erdoğan, 1994 yılında yaptığı acıklamada "İşte bütün servetim bu yüzük" demişti. Cumhuriyet |
Sisteminin kafası Amerikan, gövdesi Türkiyeli ve Avrupalı bir Frankenstein Posted: 04 Jul 2014 01:37 PM PDT 'Başkanlık Frankenstein doğurabilir' İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı yarışına "başbakanlık" avantajıyla giren Erdoğan'ın bir sonraki adım olarak hedeflediği başkanlık, yarı başkanlık" sisteminin kafası Amerikan, gövdesi Türkiyeli ve Avrupalı bir Frankenstein" olacağı görüşünde. İhsanoğlu "İslamın siyasi ideoloji haline gelmesini reddederim" diyor. CHP ve MHP'nin Cumhurbaşkanlığı için "çatı aday" gösterdiği ve parlamento dışından 3 partinin de ortak deklarasyonla açık destek verdiği Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, "girdiğim en zorlu imtihan" diye nitelendirdiği Köşk seçiminden "başarıyla" çıkacağından emin. "Türkiye'de demokrasiyi daha ileri taşıma arzusunu hissediyorum; halkımız herkesi kucaklayan, eşit muamele eden, kendi gündemiolmayan bir cumhurbaşkanı istiyor" diyen İhsanoğlu, yurttaşlara, "huzur, güven, korkularından arınmış bir toplum" vaat ediyor. İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı yarışına "başbakanlık" avantajıyla giren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir sonraki adım olarak hedeflediği "başkanlık, yarı başkanlık" sisteminin ise "Kafası Amerikan, gövdesi Türkiyeli ve Avrupalı bir Frankestein" olacağı görüşünde. İhsanoğlu, adaylığıyla ilgili CHP içinden gelen eleştirilere fazlaca girmek istememesine karşın, "elitist bir tartışma" değerlendirmesi yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmalarına yoğun bir tempoda başlayan İhsanoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesi öncesinde, geçmişte 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile komşu olduğu Yeniköy'deki evinde sorularımızı yanıtladı. Eşi Füsun İhsanoğlu'nun da söyleşi sırasında zaman zaman eşlik ettiği Ekmeleddin İhsanoğlu'nun sorularımıza verdiği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle: Başarıdan eminim Büyük bir tecrübe benim için, daha önce farklı görevlerde bulundum. Ama bu farklı, İngilizcede bir kelime var, "challenge", meydan okuma. Yani bu yaşadığım tecrübelerin, girdiğim imtihanların en büyüğüdür. Ama başarıdan eminim. Çünkü Türkiye'de bir değişim isteği olduğunu, demokrasinin daha ileriye taşınması arzusu olduğunu hissediyorum. Ülkemiz, devletin başında herkesi kucaklayan, herkese eşit muamele yapan, kendine ait gündemi olmayan bir cumhurbaşkanı istiyor. Toplumun huzur güven içinde yaşamasını sağlayan, daha müreffeh bir Türkiye için çalışan, ülkenin uluslararası saygınlığını temin eden bir cumhurbaşkanı olmalı. Halktan aldığı güçle, yüzde 51'in değil, yüzde 100'ün cumhurbaşkanı olmalı. Tek parti vesayeti kuruluyor Türkiye vesayet odaklarından kurtulması gereken bir mücadele veriyordu, yavaş yavaş sona eriyor ve devam etmesi lazım. Askeri bürokratik vesayeti bitirirken, onun yerine yeni vesayetin kurulmasını elbette kimse istemez. Türkiye'de kurulmak istenen yeni vesayet şudur, bir partinin veya bir siyasi görüşün bütün devlet mekanizmalarını kendi inhisarına (tekeline) almasıdır, Meclis'teki ekseriyet adına her şeye sahip olmasıdır. Esas yeni sıkıntı yaratan vesayet budur. Bir de buna ilaveten halkoyuyla seçilmiş yeni cumhurbaşkanının bütün güçleri toplamak gibi bir anlayış var. En tehlikelisi bu anlayıştır. Parlamenter sistemi güçlendirmeli (Başkanlık yarı başkanlık sisteminin sorusu üzerine) Türkiye'deki mevcut anayasa 30 yıldır düzeltilmek isteniyor, o nedenle de yamalı bohça haline gelmiştir. Bu anayasanın kurulduğu temel, parlamenter demokrasi temelidir. 12 Eylül Anayasası askeri vesayet sisteminin anayasasıydı ve o darbeyi yapanların vücut ölçüsüne göre yapılmış bir anayasaydı. Türkiye'de mevcut bir anayasa var, mükemmel bir anayasa değildir, eksiği, gediği vardır ve 30 senedir düzeltilmek isteniyor, yamalı bohça haline gelmiştir. Kurulduğu temel parlamenter demokrasi temelidir. Bu sisteme göre güç hükümette, Bakanlar Kurulu'nda. Anayasayı tadil edip sırf ABD başkanının yetkilerini alıp, vücudu eski tertip bırakırsanız, kafası Amerikan kafası, vücudu Avrupa, Türk olursa, buFrankestein olur. Ancak siyasi partiler anlaşır, Meclis başkanlık sisteminde mutabık kalırsa, Türkiye o zaman mevcut sistemden başka bir sisteme gider, herkes bunun üzerinde uzlaşırsa elbette "evet" deriz. Ama başkanlık sistemini bütün organlarıyla kabul eder ve Türkiye mevcut sistemden başka sisteme gider, elbette "evet" diyeceğiz hepimiz. Ama benim şahsi tercihim, parlamenter sistemin daha düzgün işler hale getirilmesi, güçlendirilmesidir. Zaten başkanlık konusunda gerek parlamento içinde gerekse kamuoyu araştırmalarına bakıldığında toplumda bu konuda bir konsensus yok. Bunlar elitist tartışmalar (CHP içindeki itirazların sorulması üzerine) Gayet tabii çokseslilik herkesin hakkı. CHP'de de olabilir, bilgi eksikliği olduğunu düşünüyorum. Ben Atatürk'le ilgili, laik rejimle ilgili fikirlerimi açıkladım. Benim Atatürk'e karşı tek beyanım yok. Herkes kendine göre hayal kuruyor. Kaldı ki Anadolu'da Halk Partililer arasında da MHP'liler arasında da gördüğüm şey hiç de öyle bir ihtilafın olmadığı şeklinde. Alevi dedelerinden büyük ilgi gördüm. O nedenle bunlar elitist tartışmalar. (Bazı Alevi örgütlerinin tepkisinin sorulması üzerine) Ben her örgüte de yanıt vermek durumunda değilim. Benim bu konudaki görüşlerimi öğrenmek için Hacı Bektaş Veli'de yaptığım konuşmalara bakmak gerekir. Ne dinciyim ne Coca-Cola'cı Bana dinci de dediler, Coca- Cola'cı da dediler, bir sürü şey söylediler. Ben hiçbiri değilim. Ben inanan bir insanım. Benim babam din âlimiydi. Ve ben din terbiyesini babamdan aldım. Arapça da bildiğim için İslam kültürüyle uğraştım. Dinin vecibelerini yerine getirmek için elimden geleni yapıyorum. Ama ben dinin siyasette kullanılmasını reddederim. İslamın siyasi bir ideoloji haline getirilmesini reddederim. Fazla geriye gitmeye gerek yok işte etrafımızdaki ateş çemberi. Bunların en acı delili. Kasti şekilde kavram karmaşası yaratanlara cevap vermek bile istemiyorum. Cumhurbaşkanı korkuyu gidermeli Türkiye'de özellikle çevremizdeki ateş çemberinden dolayı, kutuplaşmadan, ötekileştirmeden, cepheleştirmeden dolayı korkuyorlar, huzursuzlar. Irak'ta, Suriye'de yaşanan hadiseler, Irak'ın 3'e ayrılması hadisesi, Suriye'nin parçalanma endişesi, kaçırılma, rehin alma olayları insanlarımızda endişe yaratıyor. Cumhurbaşkanının bunları yapacak, bu endişeleri giderecek kudrette olması lazım. İhtilafları içinde tutan bir Türkiye değil, tarafları, krizleri idare eden bir ülke olması lazım. Demokratik alternatif olm Tayyip Bey de elbette cumhurbaşkanı olabilir, hakkıdır, siyasi mücadeleden gelmiş, 12 yıl başbakanlık yapmış bir insan, saygı duyarım. Ama bir demokratik alternatif olmalı. Biz seçim kampanyasında, bildirgemizde de buna vurgu yapacağız. Toplumun bütün kesimlerini kucaklayan, cepheleştirmeyen, ötekileştirmeyen, anayasanın doğru uygulanmasını sağlayan bir cumhurbaşkanını anlatacağız. Özal'dan teklif (Siyaset dışından olduğu eleştirileri üzerine) Siyaset dışıyım ama siyasetin bigânesi değilim, yani hayatım boyunca aktif siyasetin ortasında olmadım, ama yanında oldum. Benim eşim büyük bir siyasetçi aileden geliyor. DP ve AP'nin kurucuları. Benim babamın ailesi demokrat bir aile. Uzun yıllar yan tarafımızdaki evde yaşayan rahmetli Turgut Özal ile yakın ilişkilerim vardı. Aktif siyasete girmemi ilk kendisi teklif etti. Benim kartımla gidenler milletvekili, bakan oldular, bazıları hâlâ siyasetteler. Ama ben tercihimi akademik hayattan, uluslararası siyasetten yana yaptım. Çelebice yarış olsun Hiçbir zaman ülkemin iç siyasetiyle meşgul olmadım ama uzak da kalmadım. AKP kurucuları arasında çok yakın dostlarım vardı ama yine de girmek istemedim siyasete. İslam İşbirliği Teşkilatı'ndaki görevim bittikten sonra kendime bir özel hayat programı çizdim. Uygulamak istiyordum ama partiler arasında benim ismim üzerinde mutabakat varken, ben bu görevden kaçamazdım ve şerefle kabul ettim. Bundan sonra mücadelenin centilmence Anadolu deyimiyle, "çelebice" olmasını tercih ederim. Köşk'ten 'zafer'le ayrıldı CHP ve MHP'nin cumhurbaşkanı adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, dün İstanbul'da TÜSİAD ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü ziyaret etti. İhsanoğlu, Gül'ü ziyaretin ardından köşkten zafer işareti ile ayrıldı. İhsanoğlu, dün sabah Beyoğlu Sütlüce'deki Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'ni (TÜSİAD) ziyaret etti. Burada TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer tarafından karşılanan İhsanoğlu, yaklaşık bir saat süren ve basına kapalı görüşme yaptı. İhsanoğlu, sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü Tarabya'daki Huber Köşkü'nde ziyaret etti. Gül ile dostluğunun ve hukukunun çok eskiye dayandığını belirten İhsanoğlu, "Ülkemizin değişik meseleleri ile ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Özellikle dış meselerle ilgili etrafımızda olup bitenlerle ilgili faydalı bir görüşme yaptık. Bu görüşmeden çok mutlu ve umutlu ayrılıyorum" dedi. Erdoğan'a 1994 seçimlerinde verilen bileziğin anımsatılması ve kendisine bilezik veren olup olmadığının sorulması üzerine İhsanoğlu, "Benim saatim var. Onu mu sormak istiyorsunuz" dedi. Cumhuriyet |
You are subscribed to email updates from Sözcü Haber To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder