GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 11 Ağustos 2014 Pazartesi 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


Eğitimle Oynanmaz!

Posted: 10 Aug 2014 07:00 AM PDT


Bilal Erdoğan'a ait olduğu ileri sürülen Tapelere göre; devletin bürokratları, hiçbir yetkisi olmadığı halde onun başkanlığında toplanıp, ülkenin eğitim politikalarını ve şehrin imar durumuna ilişkin karar alıyorlar.

Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın oğlu olma dışında hiçbir sıfatı olmayan bir kişi, devletin bürokratlarını toplama yetkisini kendinde görüp çağrı yapabiliyor. Bu; ancak kabile toplumlarında görülebilecek bir olaydır.
Türkiye Cumhuriyeti gibi, 1000 yılın üzerinde devlet geleneği olan ülkelerde rastlanmaması gereken bir durumdur.

Bilal Erdoğan bir densizlik yaptı da kendilerini çağırdı diyelim. Basında adı geçen devletin bürokratları, bu çağrıya neden uydu?

Yoksa; yasa ve yönetmeliklerini bilmeyen kişiler mi bu kurumların başında? Okul ve yurtların, karma eğitimden çıkarılarak, kızlı-erkekli olarak düzenlenmesi kararını alanlar; bu konuların eğitim şuralarında tartışılması gerektiğini bilmezler mi?

Yasa, yönetmelik ve yönergeler bu kişileri bağlamıyor mu? Durumu öğrenen bakan ve başkan, bu toplantıya katılan bürokratları hakkında bir soruşturma başlattı mı?

Konunun en hassas noktası burasıdır. Her kurum ve kuruluş içinden yasa ve yönetmelikleri dikkate almayanlar çıkabilir. Devlet geleneği yerleşmiş bir hukuk devletinde; ilgili şahıslar hakkında soruşturma yapılarak gereği derhal yerine getirilir.

Bu yapılmadığı takdirde; başbakanın sık sık dile getirdiği paralel yapılar ortaya çıkar. Durumdan şikayet etmeye, hakkınız da olmaz.

Ana sınıflarında, 2007 yılından beri uygulanmakta olan, küçük öğrencilerin okula uyumunu sağlamak amaçlı, okulların açılmasından 1 hafta önce okula başlatma kararı, 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı'nda, 5. sınıflar ve 9. sınıflar için de geçerlidir.

Geçen yıl 12 pilot okulda uygulanarak faydalı bulunan uygulama, İzmir'in de içinde bulunduğu 40 ildeki 82 okulda uygulanacak.

İlimizde belirlenen okullar henüz açıklanmadığından; şanslı ortaokul ve liseleri(!) yazamıyorum.
Özel ilkokul, ortaokul ve lise açabilmek için, okul bünyesinde ibadethane bulundurmak zorunlu hale geldi. Çağdaş uygarlığa ulaşma önündeki engel(!), böylece kaldırılmış oldu. En kısa zamanda, büyük buluşlara imza atan bir neslin yolunu, gözlemeye hazırlanalım.

Çıkartılan afla, devamsızlıktan kalan 12 sınıf öğrencilerinin notları, sınıf geçmeye yeterliyse; sınıflarını geçebilecekler. Zayıf dersi olanlar, Eylül ayının 3. haftası içinde yapılacak sınava alınacak.

Sınavlar sonrası tek dersten başarılı olamayan öğrenciler, valinin açıklayacağı tarihte tekrar sınava alınacak.
Yanlış hesap Bağdat'tan dönermişcesine, üniversite kayıtları 5 Eylül'de tamamlanacak olmasına rağmen; sınav gerekçesi son sınıf öğrencilerinin mağdur edilmemesi olan karar, Eylül'ün 3. haftası uygulanacak!
Yönetmelik gereği; öğrencinin 175 günlük eğitim-öğretim yılında, 54.5 gün okula gitmeme hakkı var.
55 günden fazla okula gitmeme başarısı göstermiş öğrenciler, ödüllendirilerek, hiç okula gitmemenin önü açılmış olacak.

Devlet okullarına, bütçenin yeterli olmadığı ileri sürülerek, yeterli öğretmen, hizmetli ve memur atanmaz, okulların tamiratı, tadilatı, boyası ve temizliği için yeterli ödenek ayrılmazken; özel okullarda okuyan her öğrenci için 3500 TL.'ye ulaşan tutarda katkı sunulacak.

İzmir'de 28 ilçe milli eğitim müdürü, 8 il milli eğitim müdür yardımcısı, ''Eğitim uzmanı'' olarak, Karabağlar Halk Eğitim Merkezi'ndeki bir odaya yerleştirilmiş.

36 sandalyenin dahi olmadığı odaya, ne yapacaklarını dahi bilmeden mesai saatlerinde gelip gidiyorlar.
Öğrenciler, TEOG sonuçlarına göre okullarını belirliyorlar. Ağustos 22'den itibaren kayıtlar başlayacak.
Okul türü tercihi sonrası, yeterli derslik yapılmadığı için, pek çok öğrencimiz örgün eğitimin dışına çıkartılacak.

Milli Eğitim Bakanı ve Müsteşarı, ''İmam hatip liselerine, öğrenci istemediği sürece zorunlu kayıt yapılamaz'' demişler.

Hükümet, orta öğretime devam etmek isteyen öğrenciyi okutacak yeterli derslik yapmaz, puanı düşük öğrenci için sadece İHL kalıp, ona açık lise dışında bir seçenek sunamıyorsanız; öğrenci İHL'yi gönüllü mü seçmiş oluyor?

Atamalarda liyakat değil de iktidara yalakalık esas alındığı sürece; bu kişilerden devletin memurluğunu yapması beklemez. İş bilmez kişilerin oluşturduğu politikalar, bir gün gelir sizi vurur.

Osman Gazi OKTAY
Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi Başkanı

Neden Ekmeleddin İhsanoğlu

Posted: 10 Aug 2014 06:27 AM PDT


CHP Lideri Kılıçdaroğlu merkez sağ ve sol partileri ve sivil toplum örgütleri ile yaptıkları titiz ve gayretli çalışmaların sonunda cumhurbaşkanı adayı olarak üzerinde anlaştıkları isim olan Ekmeleddin İhsanoğlu'na destek turları mahiyetinde Almanya'da ki Türk vatandaşların kurduğu dernek" ve sivil toplum örgütlerine yönelik olarak yaptığı ziyaret turlarında merkezi Köln'de bulunan " alevi dernekleri konfederasyonuna " da ziyarette bulunmuş ve çatı aday Ekmel Beyin mazisi, vizyonu ve köşk sonrası planlarından bahsederek destek istemişti.

Kılıçdaroğlu'nun bu iyi niyetli olarak tabir yerindeyse kapı kapı gezip sürdürdüğü destek turları kapsamında almanya'da örgütlenen alevi konfederasyonundan Ekmek Beyin desteklenmesi hususunda umduğu desteği bulamamış " randevu tarihi Cumhurbaşkanı adaylarının tespit edilmesinden çok önce alınan ve Avrupa'nın muhtelif şehirlerinde örgütlenen alevi dernekleri ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin de hazır bulunduğu toplantı sonrası konfederasyon başkanı Türk demokrasi tarihinin bir çok döneminde " halk iradesi üzerinde mevcut olan taassuba dayalı vesayet rejimi temsilcileri " ile bu rejimin siyasi uzantılarının planlı ve programlı biçimde " halklar arasında din, inanç, mezhep, ırk, fikir ve düşünce " anlamında ayrılıklar ve farklılar üzerinden toplumları bölmeye ve ayrıştırmaya yönelik " contra terör " eylemlerine teşebbüs ederek tertipledikleri " maraş, çorum, sivas " vb gibi acı bedellerin ödendiği komplo girişimlerinin nihayetinde yaşanan ve toplumum her kesimini derinden yaralayan mazinin karanlık noktarında derin devlet unsurları eliyle uygulanan militarist eylemlerine takılıp kalarak " CHP yönünü sağa değil sola dönmeli " şeklinde yön tabelasına istikamet verme edası içinde açıklama yapmış ve " Kılıçdaroğlu şayet buraya Ekmel Bey için destek bulma niyetiyle geldiyse böyle bir desteği alamamıştır " diyerek tarafını belli etmişti

Konfederasyon başkanı'nın toplantıdan hemen sonra konuyu yön talelasına indirgemesi ve yaptığı açıklamayla genel başkana istikamet vermesi " Türkiye'nin gelecek vizyonu ve hatta yönetim tercihlerini yakinen ilgilendiren " bir cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde durumun hassasiyeti ve ciddiyetinin farkında olmadan yada Avrupa genelinde kümeleşmiş merkezi otoriteden beslenen ve sivil toplum kuruluşu adı altında yürüttükleri çalışmalarla partinin Avrupa uzantısı şeklinde hareket etmekten çekinmeyen bir kısım örgütlerin baskısı altında seçmen tercihlerini manipule etme ve etkileme amacı taşıyan bu talihsiz beyanı üzerinden tertip edilmek istenen oyun Türkiye'de ki tüm alevi dernekleri adına açıklama yapan " Alevi Vakıfları Federasyon Başkanı " Cemal Canpolat'ın köşk seçiminde dair kamuoyuna ilan ettiği ortak deklarasyonla bozuluyordu

Cumhurbaşkanı aday tespit görüşmelerinin karşılıklı olarak sürdürüldüğü dönemde özellikle CHP seçmenin ikna edilmesi hususunda genel başkanın vekillere hitaben yaptığı bir konuşmasında meselenin ciddiyetini hatırlatma babında söylediği gibi konuya " belirlenecek adayın şu yada bu partiye şu yada bu ideolojiye " yakın yada uzak olma zaviyesinden bakılmaması gerektiği perspektifinden yola çıkarsak :

" 70 yıllık demokratik hak ve kazanımlarının 17 aralık sonrası AKP iktidarının cebri ve fevri uygulamaları ile tüm halkların elinden alındığı bir dönemde artık hukuki anlamda kontrol edilemez, asla denetlemez ve sorgulanamaz iktidar gücünün kamu yetki ve imkanlarını kişilik haklarını açıkça ve pervasızca saldırıda bulunmaya cüret edecek derecede güç ve kudret bunalımı yaşadığı " ülke selameti bütünlüğü ve kardeşliği açsısından son derece önemli olan bütünleştirici ve kucaklayıcı bir yönetim anlayışına sahip olacak,toplum genelinde hükümet eliyle planlı programlı ve bilinç olarak sürdürülen " gerginlik ve gerilim siyasetinin " doğal sonucu olarak aslında hiç olmayan bir kutuplaşma,ayrışma,zıtlaşma ve kamplaşma zemini oluşturması ve bu birbirlerinden her yönüyle ayrılmış toplumlarının " algı operasyonları,yalan yanlış beyanlar ve satılmış basın yayın organlarının kara propaganda yayımları " ile aradaki uçurumun derinleşmesi ve bu derinliğin giderek artmasıyla radikalize edilen siyaset kültürünün " kendinden başka her şeyi dışlayan ve tek doğru olarak kendi menfaatleri istikametinde kalan hakikatleri belleyen " kapalı bir toplum ve aynı şekilde kapalı bir idare anlayışına bu " ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım " dizelerinde istiklal şairinin haykırdığı gibi özgürlüğüne ve hürriyetine aşık olan ve bu uğurda yaşamayı değil ölmeyi göze alan asil Türk milletini mahkum etme dar mantığını ile hareket eden başvekil ve ahalisinin derin devlet kalıntılarını yeniden harekete geçirip sosyolojik anlamda operasyonlar yaparak köşkü ve sonrasında planladığı rejim değişikliği ile yönetim sistemini ele geçirerek tek başına yıllar yılı hayalini kuruduğu " Ortadoğu'nun devrik kralları gibi " tek ve mutlak güç olarak ülke idaresinin dümenine geçme ve başına buyruk hal ve tavırlarla dilediği gibi bu coğrafyayı dilediğine peşkeş çekme girişimlerine karşı olarak tüm ülke halk ve toplumlarını kucaklayacak iktidarın iktidarda külliyen kalma adına planladığı ve bir çok noktada uygulamaya koyduğu " karanlık dehlizlerde organize edilen " 28 şubatın batı çalışma grubunu farklı kimlik ve klişe kişiliklerle başbakanlık binasında karargah kurup fiilen canlandırarak milletin kaderini tek başına tayin etme pervasızlığına dur diyecek " toplumun her kesiminin sesi ve soluğu olabilecek " herkese eşit mesafede bölge ve insan hassasiyetlerini bilimsel ve kültürel anlamda özümsemiş tecrübeli ulusal ve uluslararası arenada her açıdan saygınlığı bulunan ve siyasal anlamda tüm partilerin evet adayımız budur diyerek üzerinde tereddütsüzce ittifak edebileceği vizyon sahibi nitelikli bir isim üzerinde uzlaşmanın böylesine araf noktasında kaldığımız bir hengamede önemini kavramalarında yarar var.."

Tüm bu hakikatler ışığında cumhurbaşkanı çatı adayının tespit edilmesi noktasında inisiyatif kullanarak karşılıklı olarak farklı zaman ve zeminlerde toplumun hemen her kesimiyle görüşüp uzlaşarak ortak bir isim konusunda anlaşma sağlayan ve her kesimin üzerinde uzlaşabileceği bir isim üzerinde buluşan " siyasal ideolojilerin ister istemez yönlendirdiği taraf olma iç güdüsüne takılıp kalmadan " toplumların hassasiyetleri ve kırılgan özelliklerini de hesaba katarak ileri demokrasilerde yaşandığı üzere ortak akıl perspektifinde hareket ederek her kesimin görüş fikir ve katkıları alınarak genel manada bir konsensus sağlanması akp cephesini " malayani bakışlar ve alaycı yakıştırmalarının arkasında " ciddi anlamda tereddüte ve şüpheye düşürdü.

İktidara geldikleri günden beri özellikle " kurumsal anlamda devlet kademelerinde parti içi esaslar mertebesinde derinden yapılanma ve kurguladıkları parti otoritesine dayalı yönetim zihniyetini yerleştirme gayretiyle icra eyledikleri kapsamlı ve organize psikolojik harekatlar neticesinde halk katmalarını birbirinden tamamen ayrıştırarak menfaat ve çıkar ilişkileri bağlamında rant paylaşımına dayanarak etraflarında kümelenen ayrıcalıklı zümre ve bağımlı tüccarların desteği ve tepeden tırnağa kadar kontrol edilebilen ve yönlendirilebilen kamu idari sisteminin parti menfaatleri istikametinde çalıştırması suretiyle iktidarda kalmayı garanti edebilecek " Ortadoğu'nun masa başında pay edilen piyon devletlerinin kukla rejimlerinde görüldüğü üzere faşizan anlayışa sahip bağımlılık esasına dayalı hanedanlık hegamonyasının kontrolünde bulunan totaliter diktatoryayı andıran " birbirinden bağımsız olması elzem idari erkelerin başat güç eliyle ortadan kaldırıldığı tek sorumsuz ve sorgusuz tahakküm otoritesi " hayalleri istikametinde uzun yıllardan beri sürdürdükleri hukuksuz eylem işlem ve girişimlerine rağmen bu aziz milletin " hak ve hakikat adına doğru bildiği inandığı değer verdiği demokrasi kültürü adına bir araya gelerek " zahiren faklı kutuplarda görünüyormuş olsalar bile " ülke menfaatleri ve hür idari anlayışın yeniden bu coğrafya üzerinde neşm-ü nema bulması adına " asgari müştek " bir isim üzerinde uzlaşabilmesi,kardeşlik ve demokrasi kültürünü onlarca art niyetli girişimlere rağmen hala diri ve canlı tutabilmesı ve bir anka kuşu gibi adeta yeniden küllerinden doğma hususunda ki gayret ve ittifakı karşısında emin olun ki vesayet düzeninin son temsilcileri çaresiz…

Bu mücadele hak ile batılın doğru ile yanlışın tahakküm ile demokrasinin zıtlaşma ile uzlaşının savaş ile barışın ayrışma ile kaynaşmanın kutuplaşma ile buluşmanın despotizmi ile halk iradesinin keşmekeş ile sukunetin en nihayetinde karanlık ile aydınlamanın bir mücadesidir..
şimdi renkleri silmenin vaktidir şimdi bir olan bir isim üzerinde ittifak etme vaktidir şimdi " bu milleti sadece Kendi dilediği gibi emir ve buyrukları ile partisinin güdüm ve idaresi altına almaktan gayri zerre kadar derdi olmayan Ortadoğu diktatöryal yönetim meraklısı " bu aziz milletin hür doğan hür yaşayan ruh ve bedenine zincir vurmaya cüret eden çılgını sandığa gömme ve ardında kalanlara da silkelenip kendilerine gelme mahiyetinde ders verme vaktidir..

Bu sadece bir cumhurbaşkanlığı seçimi olmayacak bu " hakiki demokrasi ile tek bir şahıs etrafında kümeleşmiş zümre hegamonyasının bu millete reva gördüğü teokrasi kisvesine bürünmüş oligarşik faşizan diktatoryal zihniyet " arasında ki hayat memat çizgisinin ayrıldığı dönüm noktası olacak

Unutma ve senin üzerinde planları olan ve ciddi anlamda güç zehirlenmesi yaşayan malum güç odaklarının toplum olarak arafın ucuna geldiğimiz bu hassas çizginin hassasiyetleri unutturma gayretlerine fırsat verme

Bu benim meselem değil canım ülkem bizim meselem..

Yaz sıcağında yapılacak bu seçim güzel ülkemin istikbali açısından sonu gelmez bir kışın habercisi olabilir,o yüzden rengini kimliğini tercihini felsefeni ideolojini siyasi anlamada mensubiyetlerini koy bir kenara ve gel…

Hep birlikte tereddüt etmeden demokrasi adına yeniden bir ışık yakalım ve 2010 yılında vadettikleri özgürlüklerin siyasi semeresi olarak 2011 yılında yeniden ikitdara gelen lakin yargı denetimi ile duvara toslayınca temel hak ve hürriyetler merbesinde anayasal tüm hakları uyduruk yasalarla elimizden almaya cüret eden bu yanar döner takımına millet olarak unutmayacakları bir ders verelim ve hep beraber diyelim ki…

Orda dur arkadaş …


Burası " TÜRKİYE CUMHURİYETİ "

Sırtına giydiği lakin üzerinde birkaç numara büyük duran din soslu muhafazakar kimliğinin gölgesine saklanarak icra eylediğin sosyolojik manada " böl parçala yönet " zihniyetin ile şahsi çıkar ve menfaatlerin istikametinde bağlılık yemini eden fırsat düşkünü mensubiyetçilerine kamu imkanlarını peşkeş çekerek idare eylemeye gayret ettiğin bu toplum Ortadoğu'nun lider sultasından gayrı nizam bilmeyen ezilmiş ve sömürülmüş haklı değil….

Akif'in dediği gibi özgürlüğü için yedi düvele kafa tutmuş " izzetiyle ölmeyi şerefsizce yaşamaya " tercih etmiş tarih boyunca asla boyunduruk altına girmemiş aziz TÜRK MİLLETİDİR..

Gün eski hesapları açma günü değil gün bize idari anlamda posta koyamaya çalışan bir zihniyetin tepe lambasından hesap sorma günüdür..

Bugün aleviyim, sünniyim, kürt, türk, azeri, ermeni, boşnak, gürcü yada başka bir milliyettenim, mevlevi, nakşibendi, süleyman efendi yada çarşamba cemaatindeyim, chp, mhp, bdp, akp, bbp ve ismini yazamadığı aktif olan olmayan diğer tüm partilerin temsilcisiyim, kadınım, erkeğim yada toplumda her ne kadar hoş karşılanmasa bile farklı cinsel tercihlerdeyim, tarlada çiftçiyim, fabrikada işçi çarşı pazarda ırgat sokakta emekçiyim… Evet ben 7 den yetmişe seçim günü tüm ayrılıklarıyla ve farklılarıyla bir olmanın ve dimdik durmanın gururunu yaşayacak biriyim ben Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşıyım…

Ve tercihimi demokrasiden yana kullanmaktan asla tereddüt etmeyeceğim


Malum-u İlam

Hiç yorum yok: