GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 3 Ağustos 2014 Pazar 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


"Yetmez Ama Evetçi" Çölaşan

Posted: 02 Aug 2014 02:18 PM PDT


Atatürkçü Düşünce Derneği, 6 Temmuz 2014 tarihinde Tansel Çölaşan'ın başkanlığında Genel Yönetim, Denetleme, Disiplin, Bilim-Danışma Kurulu üyeleri ile Şube başkan veya temsilcilerinin katıldığı "Cumhurbaşkanlığı seçimi" gündemli "DANIŞMA TOPLANTISI" yapmış.

Toplantı sonunda bir de SONUÇ BİLDİRİSİ yayınlanmış. Bildiri ile alınan kararlar kamuoyu ile paylaşılmış.

Bildiride Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili olarak;

"Derneğimiz partiler üstü bir çalışma anlayışına sahiptir Atatürk ilke ve devrimlerinin savunucusu olarak bu seçimlerde, herhangi bir aday için açık ya da kapalı destek kampanyası yürütülmeyecek

Atatürkçülere düşen görev, sandığa giderek demokratik, laik, cumhuriyet yıkıcıları ve bölücülere karşı birlik olmaktır." denilmekte.

"Zevahiri kurtarmak" tamda bu cümlelerde gizli.

1-"ADD Herhangi bir adayı desteklemiyor." (Hatırlanacağı gibi, Türkiye'de karşı devrimin hukuksal altyapısının oylanması anlamındaki 2010 Anayasa Referandumunda da aynı yöntem izlenmiş, Şubelere bir genelge gönderilerek "TARAFSIZ KALIN" çağrısı yapılmıştı.)

2- Atatürkçüler "sandığa gidecekler" ve cumhuriyet yıkıcılarına (yani Erdoğan'a) , bölücülere(yani Demirtaş'a) oy vermeyecekler..

Peki, ne yapacaklar? Ortadoğu'da emperyalizmle "hemhal" olmuş, Atatürk devrimleri ile sorunlu, Kemal Derviş'in ifadesiyle, "Küresel değerlere bağlı" Ekmeleddin İhsanoğlu'na "tıpış-tıpış" oy verecekler.

İşte 2 gün sürdüğü söylenen ADD Danışma Toplantısının "ATATÜRKÇÜ ÇÖZÜM ÖNERİSİ(!)" Ya ayıptır! "yetmez ama evet" diyebilmek için iki gün üst üste toplantı yapıp, iki sayfa laf kalabalığına ne gerek vardı? Danışma toplantısından çıkan bildirinin anlamı "YETMEZ AMA EVET"ÇİLİKTİR.

Atatürkçü Düşünce Derneğinin Mandacı- Mason Genel Başkanı'nın yaptığı açıklamanın bir diğer anlamı, AKP karşıtlığı temelinde biriken ve giderek Kemalist-Halkçı- Devrimci bir direnişe dönüşme olasılığı yüksek olan geniş halk yığınlarının öfkesini, emperyalizmin stepne Truva atı Ekmeleddin İhsanoğlu'na yedekleyerek ılımlı İslamcı-muhafazakârlığın meşrulaştırılması ve sürdürülebilirliğine yöneltmektir. Bu anlayış, Kemalist bilinç ve duruştan vazgeçilebileceğini, karşı devrimcilerle uzlaşılabileceğini bizzat ADD tarafından geniş halk yığınlarına "hazmettirme" operasyonunun adıdır.

ADD; Toplumsal Muhalefeti Kemalist bir çizgide örgütleyerek , Emperyalizmin özel yetkili taşeronuna karşı ayağa kaldıracağı yerde, Toplumsal muhalefeti ehlileştirerek AKP'nin operasyonlarla kurulan rejimini sağlamlaştırma amacına yönlendirme çabası içine girmiştir.

Mandacı - Mason Çölaşan ve ekibinin geniş halk yığınlarına önerdiği "yetmez ama evet" eğilimi, "ehven-i şer" in bir başka anlatımıdır. Tayyib'in "milli irade" adı altında gericiliğin ve taşeronluğun meşrulaştırılması oyununa halkı yedeklemek için uydurulmuş masonik bir duruştur.

Ehven-i şer-i yani Ekmeleddin İhsanoğlu'nu yedeklemek, ölüm ile sıtma arasında tercihte bulunmakla eşdeğerdir. Kemalizm'in tarihsel gerçekliğini ret ve inkârdır. Kemalist halkçı –devrimci umudu tüketmektir. Seçeneksizliği "seçenek" olarak sunmaktır.

Geniş halk yığınları; AKP tarafından operasyonel olarak önüne sürülen, ADD tarafından desteklenen bu Trajedinin/ortaoyununun özneleri değil nesneleridir; karar veren değil biat edendir; o yönetmez, sadece yönetilir. Bu anlayışa, bu ortaoyununa Atatürkçüleri payanda yapma görevini üstlenen Tansel Çölaşan, 5 yıldır tam bağımsızlıkçı, devrimci-halkçı ADD'yi artık ehlileştirdiğini, sistemle bütünleştirdiğini düşünmektedir. Bu kanısında haklı olup olmadığını zaman gösterecektir. Ama biz daha önce söylediklerimizi bir kez daha yineleyelim.

Hem Mandacı- Mason, hem Atatürkçü olunmaz!

Hem Mandacı-Mason, hem tam bağımsızlıkçı olunmaz,

Hem Mandacı- Mason, hem antiemperyalist olunmaz!

Hem Mandacı- Mason, hem halkçı devrimci olunmaz!

Bu nedenlerle ADD'yi ele geçirmiş olan Tansel ÇÖLAŞAN Atatürkçü Düşünce Derneğini sistemle uyumlulaştırmak, Kemalist kimliğini törpülemek üzere özel görevlendirilmiş bir "Truva Atı" olup olmadığını Atatürkçülerinin değerlendirmelerine bırakıyorum.

Kemalistler; tüm kötülüklerin kaynağı, AKP operasyonları ile faşist diktatörlüğe dönüşmüş, emperyalizmin işbirlikçisi sistemle uzlaşmayı değil hesaplaşmayı,

Günü kurtaran pragmatik tercihleri değil, stratejik ufukta ısrarlı olmayı,

Gericiliğin ve taşeronluğun meşrulaştırılmasını değil Kemalist bilinç ve devrimci bir kararlılığı,

Erdoğan'a mahkûm ve Ekmeleddin'e mecbur olmayı değil, yeniden Tam bağımsız Laik-demokratik Türkiye Cumhuriyetinin nasıl inşa edileceğini hedef olarak benimserler..01.08.2014 Isparta

Mahmut ÖZYÜREK

Şu Şubeler Olmasa ADD'yi Ne Güzel İdare Ederdim

Posted: 02 Aug 2014 02:02 PM PDT


II. Meşrutiyet döneminde iki defa Maarif Nezareti (Milli Eğitim Bakanlığı) görevine getirilen Emrullah Efendinin "Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim" dediği söylenir.

Üçüncü kez Atatürkçü Düşünce Genel başkanlığına "seçtirilen" Tansel ÇÖLAŞAN Emrullah Efendinin bu sözünü gerçeğe dönüştürüyor. Kendine muhalif gördüğü ADD şubelerini kapatmaya başladı.

13. ADD genel kurulunda bir oldubitti ile "şube kapatma" yetkisini" alan Çölaşan icraatına, Isparta'dan başladı. Şubenin Kemalist Yönetim kadrosunu hukuk dışı yöntemlerle görevden alan ve yerine Atatürkçülük adına, dinci gericilikle kol kola girmekte hiçbir beis görmeyen "tertipçi" bir ekibi atayan ÇÖLAŞAN, artık tertipçilerin "Isparta da ADD'yi bitirme" görevini tamamladıklarını görmüş olmalı ki, ADD Isparta şubesini kapatmaya yöneldi.

Türkiye'nin, emperyalizmin kıskacına alındığı gerçeğini göz ardı edip, "masonik laiklik" gibi bir ucubenin savunusunu yapan Çölaşan, AKP'ye karşı sözde muhalif bir görüntü çizerek zevahiri kurtarmaya çalışmaktadır.

2010 Referandumunda "ADD ŞUBELERİNE TARAFSIZ KALIN" genelgesi gönderen Çölaşan, 10 Ağustosta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde İslamcı-muhafazakârlığı Atatürkçülük adına desteklenmesi çağrısı yapmakta hiçbir sakınca görmemiştir.

Şube kapatma yetkisini tam da bu anlamda kullanacaktır. Bilindiği üzere 2010 referandumunda "TARAFSIZ KALIN" genelgesine şiddetle karşı çıkan şubelerin başında ADD Isparta şubesi vardı. Bu nedenledir ki, Tansel Çölaşan, Başta Isparta şubesi olmak üzere kendini eleştiren hiçbir şubeyi affetmedi. Birçok şube yöneticisini "KUMPASLAR KURDURARAK, TERTİPLERLE" görevlerinden aldı.

Şimdi Kumpas ve tertip kurduramadığı şubeleri "SUDAN NEDENLERLE KAPATMAYA" yöneldi.. Yöneldi yönelmesine de, onlarca ADD Şubesi ve delegesi kendilerinin kapatılması kararı alan" mandacı ve mason" Tansel Çölaşan'a bu yetkiyi nasıl verdiler? Şaşıyorum doğrusu..31.07.2014. Isparta

Mahmut ÖZYÜREK

TTİP Türkiye’ yi ABD’ nin Pazarı mı Yapacak

Posted: 02 Aug 2014 01:25 PM PDT


TTİP Müzakerelerinin Son Durumu

AB Komisyonu, AB ve ABD arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı anlaşması müzakerelerinde AB'nin bazı sektörler ile ilgili müzakere durumunu yayımladı.

Müzakere sürecinin saydamlığı ve kaydedilen gelişmelerin paydaşların, AB ülkelerinin bilgisine sunulması ilkesinden hareketle AB Komisyonu tekstil ve giyim, motorlu taşıtlar, farmasötik ürünler, kozmetikler ve kimyasallar ile ilgili müzakere durumunu kamuoyu ile paylaştı.

Yukarıda adı geçen sektörlerde; etiketleme gerekliliklerinde uyum, tüketicinin korunması, ürün güvenliği konuları ile ilgili yaklaşımlarda uyuma gidilmesi, AB ve ABD standartlarının birbirine yaklaşması, ISO standartlarına göre iplik tanımlarının ve testlerin uyumlaştırılması, ürünlerin temizlik ve bakım talimatlarında uyum sağlanması,"AB'de üretilmiştir" ibaresinin kabul edilmesi benimsendi

Çocuk tekstil ürünlerinin müzakerelerinde ortak bir "yanıcılık skalasının" benimsenmesi, kişisel korunma ekipmanları, çocuk tekstil ürünleri,yataklar,tekstil zemin kaplama ürünlerinde teknik gerekliliklerin uyumu kararlaştırıldı.

Farmasötik ürünlerin izin süreçleri üzerinde karşılıklı anlaşmaya varılması, biosimilar (biyobenzer), pediatrik ve jenerik ilaçlarda teknik ek gerekliliklerin uyumlaştırılması,tasarımların uygulanması aşamasıyla ilgili kalite değerlendirmesi ve bilimsel danışma süreçleriyle ilgili ortak çalışma yapılması kararlaştırıldı.

Motorlu taşıtlar konusunda bir tarafın teknik gerekliliklerine uyularak üretilen otomobillerin diğer tarafın teknik gerekliliklerine uygunluğunun tanınması,1998 UNECE anlaşması çerçevesinde AB-ABD işbirliğinin özellikle yeni teknolojiler konusunda güçlendirilmesi benimsendi.

Kimyasal maddeler ve kozmetikler konusunda da bir dizi hususların benimsendiği bildiriliyor.

TTİP Müzakereleri ve Türkiye' nin Konumu

Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTİP) adı altında bir ticaret anlaşmasının müzakerelerini uzun süredir sürdürmekteler. Amaç; AB ve ABD'yi tek Pazar haline getirmek.

TTİP müzakerelerinde Türkiye Balkondan gözlemci bile değil.!

AB ve ABD arasındaki TTİP anlaşması imzalandığı süreçte Türkiye henüz AB'ye ortak edilmediği takdirde AB anlaşmasından yararlanacak olan ABD, bir AB ülkesi imiş gibi Türkiye'ye gümrüksüz mal satabilecek iken Türkiye ABD'ye gümrüksüz mal satamayacak.. !!!

Yani TTİP imzalandığı anda AB ülkesi olmayan Türkiye ABD'nin karşılıksız açık pazarı olacak.!

Türkiye ABD'nin açık pazarı olunca neler olacak sadece Tarım Sektörü'ne bir göz atalım.

Mazot ve gübre ucuz olduğu, ABD kendi çiftçisine çok ciddi parasal destek verdiği için ABD Mısırı, buğdayı , arpayı, soyayı vel hasıl tahılı, yağlı tohumları, pamuğu ucuza üretiyor. Şu an Türkiye'de bu malların ithalinde yüksek gümrük vergisi olduğundan yerli üreticilerimiz korunabiliyor. TTİP anlaşması gerçekleştiği takdirde ABD'ye karşı bu malların ithalindeki gümrük vergileri sıfırlanmış olacak. Bu ürünler Türkiye'ye gümrüksüz girecek. Şaka değil, Mısır,buğday,arpa,soya,tahıl, pamuk üretimi yapılamaz bir Türkiye olacak.!

Türkiye AB'ye ister alınsın,ister alınmasın kendi çiftçisine mazotu ucuzlatmak için mazottaki vergiyi kaldırması gerekmektedir. Küreselleştirilen Türkiye'nin konvansiyonel tarım ürünlerinde Dünya ile rekabet edebilmesi için bu şarttır. Mevcut iktidarın çiftçilerimize mazot desteği adı altında verdiği para gerçekte mazotu ucuzlatmıyor.!

İşte bu durum ve gelişmelerin ışığında Türkiye AB'ye ortak edilmeden TTİP imzalanırsa;

Yani onlar ortak,Türkiye sadece pazar olacak..!

Çapar Kanat
https://twitter.com/caparkanat

Heykelleriyle Tarihi Yaşatan Kent!

Posted: 02 Aug 2014 01:22 PM PDT

Heykelleriyle Tarihi Yaşatan Kent!

Daha önce Makedonya Cumhuriyeti'nin, Manastır ve Ohrid olmak üzere iki güzel şehrini ziyaret etmiş olan Ulusal Eğitimciler, turun son gününde Başkent Üsküp'ü gezdiler.

Nüfusu 700 bine ulaşan Üsküp'te ilk yerleşim MÖ 4000 yılında olmuştur. Üsküp kalesinde yapıla kazılarda neolitik dönem bulgularına rastlanmıştır.

MS 1. yüzyılda Romalılar, Ortaçağ'da Bizans, 1. Bulgar imparatorluğu, Sırp İmparatorluğu, 1392 yılında da Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 1912 yılında Sırbistan Krallığına, 1. Dünya Savaşı sonrası Yugoslavya Krallığına, ardından Yugoslavya Sosyalist Fedaral Cumhuriyetine katıldı. 1963 yılında yaşanan depremden şehir büyük zarar gördü. 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Makedonya Cumhuriyeti sınırları içinde kaldı.
Üsküp adı, Trak kökenli klasik dönem Grek-Roma dönemi, sınır kapısının Latince'deki adı olan ''Scupi'' den gelir.

Nufusu %67 Makedon, %20 Arnavut, %5 Roman, %3 Sırp, %2 Türk,%1.5 Boşnak ve %0.5 Aromanilerden oluşur.

Kent, ortasından geçen Vardar Nehri nedeniyle ikiye ayrılmış gibidir. Yahya Kemal Beyatlı Ve Rahibe Terasa Üsküp doğumlu tanınmış kişilerdir.

Vardar Nehri üzerindeki Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, heykellerin bulunduğu caddeyi birleştiren bir işlev de görmektedir.

2.Philip, (B. İskender'in babası) doğudan köprünün diğer ucundaki at üzerindeki oğluna bakmaktadır. Philp'in heykelinin hemen yanında Büyük İskender'in anne karnındaki halinden, annesiyle geçirdiği çocukluk dönemini betimleyen bir heykel var.

Köprünün doğu kısmında, Yunanistan'daki Akropolis benzeri yapı, Makedonya Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmakta. Batı kısmında Büyük İskender'in atı üzerinde baktığı yönde Makedonya Zafer Kapısı görülmektedir.

Öğle yemeği için verilen serbest zamanda Ercan Elez, bizi terk etmedi. Prizren'de bulamadığımız Arnavut halk ezgileri içeren CD'leri, Üsküp pazarındaki seyyar satıcıdan edindik. Aldığımız meyveleri araçta paylaştık.
Rehber Ercan Elez, Kaptanımız Gökmen Car, Filiz Oskar, Seval Oskar ve Cengiz Oktay ile birlikte Üsküp köftesi ve kuru fasulye yedik.

Rehberimiz Ercan Elez'le vedalaşmamızın ardından, Türkiyeye dönmek için yola çıktık.

Gökmen Car, Yunanistan sınırlarına girdiğimizde Kavala'da yol kenerında Kavala kurabiyesi satan işletmenin sahibini aradı. Türk usulü çayı hazırlamasını istedi.

Kavala'ya vardığımızda çayımız hazırdı.

Tur sorumlusu Osman Gazi Oktay, konuklardan turla ilgili izlenimlerini açıklamalarını istedi. Katılımcıların doldurması için, Kare Tur'un geziye ilişkin görüşlerini öğrenmek amaçlı sorular içeren formları dağıtıldı.

Geziye katılan Ulusal Eğitimciler ve dostları, tek tek geziye ilişkin duygu ve düşüncelerini açıkladılar.

Kendilerini bir ailenin fertleri gibi hissettiklerini, bir arada olmaktan duydukları memnuniyeti ifade ettiler.
En kısa zamanda yeni bir gezi düzenlenmesi talebinde bulundular.

Yunan ve Türk freeshoplarında yapılan alışveriş ardından, Türkiye'ye giriş yapıldı.

Tura Keşan'dan katılan, İngiltere'ye öğrenci götüren İngilizce Öğretmeni Yunus Vezir, Keşan'da araçtan indi.

Sabah varılan İzmir'de, konuklar tura katıldığı noktalarda indiler. Marmaris'e gidecek olan Mehmet Emin Berber ve Mehmet Akgün, İzmir Otobüs Terminali'nde bırakıldı.

Gezi'nin bu denli zevkli geçmesinde katkıları olan tüm konuklarımıza, Özellikle Sevgi, Gülce, Barışcan ve Efe'ye, rehberleriniz Osman Osman ve Ercan Elez'e, ağzından bir kez olsun hayır yanıtı çıkmayan Kaptan Gökmen Car'a, bize böyle konforlu otobüs sunduğu için Karadeveci Otobüs İşletmesi sahibi Hakkı Karadeveci'ye, Böyle güzel insanlarla çalıştığı için Kare Tur'un sahiplerinden Zeki Yılmaz'a Ulusal Eğitim olarak teşekkür ederiz.










Haber ve fotoğraf : Osman Gazi OKTAY


Hiç yorum yok: