Sözcü Haber |
Eğitim İş Genel Merkez 4. Olağan Genel Kurulu Posted: 14 Sep 2014 02:19 PM PDT Eğitim İş Genel Merkez 4. Olağan Genel Kurulu Tamamlandı Genel kurul, 6-7 Eylül 2014 tarihlerinde Ankara'da Büyük Anadolu Termal Otel'in Toplantı Salonu'nda yapıldı. Toplam 310 delegenin 194'ünün imzalamasıyla, genel kurul başlatıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'mızın okunması ardından, divan seçimine geçildi. Divan, Dr. Niyazi Altunya başkanlığında Osman Gazi Oktay, Nuray Yaşar, Metin Nizamoğlu ve Bilal Şener'den oluştu. Eğitim İş Genel Merkezi'nin hazırlattığı sinevizyon, delegelere sunuldu. Açış konuşmasını Genel Başkan Veli Demir'in yaptığı genel kurulun konukları; ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Barolar Birliği Genel Başkanı Metin Feyzioğlu, Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı Nazım Mutlu, Makedonya Song Sendikası'ndan Jakim Nedelkov ve heyeti, DSP Genel Başkan Yardımcısı Uğur Gürel, HKP, MYK Üyesi Sait Kıran, MÜZED Genel Sekreteri Hilal Arslan, Birleşik Kamu İş Genel Başkanı İsmail Tutoğlu ve MYK Üyesi Necla Kendigelen Baştan, Tüm Yerel Sen Genel Başkanı Doğan Koç idi. Pek çok milletvekili ve demokratik kitle örgütü, genel kurula başarı mesajı ve çelenk gönderdi. Konukların konuşması ardından, çalışma, mali, denetleme ve disiplin kurulu raporları okundu. Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunu Genel Sekreter Şenol Eyüpoğlu, Mali Raporu Genel Mali Sekreter Dilek Yurdugül, Denetleme Kurulu Raporunu Jülide Akköprü Çamlı ve Disiplin Kurulu Raporunu Zeki Yirmibeşoğlu okudu. 50'ye yakın delegenin, lehte ve aleyhte yaptığı yaptığı konuşmaların ardından, bütün kurullar ibra edildi. Necla Kendigelen Baştan divana gelerek, mali ve denetleme kurulu raporlarına şerhi olduğunu bildirdi. Genel kurulda çıkartılmak istenen kararlar için; Musa şen, Mahmut Demir, Rasim Akkaya, Mustafa Ali Tekin ve Bülent Özcan'dan oluşan Kararlar Komisyonu belirlendi. 1. gün saat 01.00'de, ertesi gün saat 08.30'da toplanmak üzere oturuma ara verildi. 07. 09. 2014'te 25 yeni delegenin daha katılımıyla tekrar toplanan genel kurulda; kararlar komisyonuna verilen önergeler, komisyon tarafından değerlendirildikten sonra, kararlaşması amacıyla genel kurula sunuldu. Eğitim İş Sendikası'nı 1990'larda kuran Dr. Niyazi Altunya ve 2005 yılında tekrar kuran Yüksel Adıbelli, delegelerin oybirliği ile Onursal Genel Başkan kabul edildi. Veli Demir, Dr. Niyazi Altunya'nınkini kendine, hastalığı nedeniyle genel kurula katılamayan Yüksel Adıbelli'nin plaketini Barış Düdü'ye teslim etti. Sonuç bildirgesini hazırlamaları için Cengiz Oktay, İbrahim Daş ve Halil Bostancı, Adayların başvurusunu alma ve liste yapmak için, Gizem Ünelöz, Yener Bozkurt ve Fatin Iltar görevlendirildi. 3 liste ve bağımsız adaylar olarak çarşaf listeyle gidilen seçim öncesi, adaylar kendilerini tanıttı. Çanakkale Eğitim İş'in hazırlattığı, halı dokuma Atatürk portresini, Ahmet Mantaş, yeni seçilecek merkez yönetim kuruluna teslim etmesi için Divan Başkanı Dr. Niyazi Altunya'ya verdi. 298 delegenin oy kullandığı genel kurulda; Prof. Dr. Ömer Değirmenci'nim başını çektiği liste, Veli Demir'in listesini zorladı. Fakat; yönetime kimseyi sokamadı. Merkez Yönetim Kurulu; Veli Demir, Mehmet Altıntop, Gülfer Murat, Hikmet Pala, Dilek Yurdugül ve Önder Yılmaz şeklinde oluştu. Yönetim kurulu, tüzük gereği 3 gün içinde en yaşlı üye başkanlığında toplanarak görev dağılımı yapacak. Haber : Osman Gazi OKTAY Fotoğraflar : Hıdır İnan ve Osman Gazi Oktay |
Posted: 14 Sep 2014 02:07 PM PDT Önceki yazımızda gerek iş gerekse de özel hayatımızda mutlu olamadığımızı, hayatımızdan alınması gereken hazzı alamadığımızı ya da "MIŞ" gibi yaptığımızı öne sürmüştüm. Benimki bir iddiamı sizce? Etrafımıza ve kendimize biraz dışarıdan ve objektif bir gözle bakmaya başlayınca ne görüyoruz? Modern dünya diye pompalanan bu yaşam tarzında psikosomatik rahatsızlıkların artış oranından haberimiz var mı? Ya da tüketilen anti depresan ilaçların düzeyinden ? Her gün yükselen alkol ve uyuşturucu kullanım oranının sebebi nedir? Neden boşanmalar aile içi şiddet çığ gibi artıyor? Neden Hep aahh nerede o eski günler aahh diye söylenir dururuz? Madem her şey yolundaysa bunlar neden oluyor ?? Gelişip modernleştik diye beton bloklar içinde estetikten yoksun 100 m2 lik kutularda yaşıyoruz artık. MODERN ve YALNIZ ! Burada adil bölüşüm ya da vahşi kapitalizmin sonuçları gibi sosyopolitik konular üzerinden durmak istemiyorum, her şeyden önce konumuz değil. Muhakkakki sistemler de tartışılmalıdır ama asıl üzerinde durulması gereken asıl konu BİZİZ..! Bunları biz de biliyoruz ne yapacağız o zaman sen onu söyle ! derseniz; Benim mucizevi bir reçetem yok! Olamaz da ! KUSURA BAKMAYIN AMA KİMSENİN DE OLAMAZ ! Çünkü siz SİZSİNİZ ben de BEN ! ama ortalama olarak şunları öne sürebilirim. - İşe doğru cevaplar aramak yerine doğru sorularla başlayın derim. İş bulacak mıyım yerine hangi iş hangi meslek beni mutlu keyifli kılar. Evlensem mi ya da evlenebilecek miyim yerine nasıl biriyle hayatımı paylaşmalıyım? Çocuk yapmalı mıyım yerine, nasıl çocuklar yetiştirmeliyim, Neden mutsuzum yerine mutlu olmak için neler yapmalıyım vs… - Her şeyin kökeninde sizin yattığınızı unutmayın. Zira "cevabın parçası değilseniz hep sorunun bir parçasınızdır. " - Değişim dönüşüm başkalaşım gibi dış görünüşümüz gibi ruhumuzu da mutanta çevirecek literatürlere boğmayın kendinizi derim. Pratik ve basit şeylerle başlayın. "Bilge olmak için bilgi gereklidir ama bilgili olmak bilge olmak değildir " Herman Hesse'in Sidarta sından - Onun yerine yapacaklarınızı planlayın ve keşfedin derim (yapabileceklerinizi demiyorum fark ettiyseniz). - Ve oldukça önemli bir konu; Çok sevdiğim bir laf vardır "Başarısızlık Mazeretler Hiyerarşisidir ! " diye. Benim de bir zamanlar işime gelip, hemen altına saklandığım, anne eteği gibi MAZERETLERİMİZ ! Bilgisayarımız biraz teklediğinde eyvah mahvoldum, cep telefonumuzun şarjı bitince bittim ben ! diye bunalıma girmeden önce Pisagor'u, Thales'i, Da Vinci yi hatırlayın, hangi "yazılımı" kullanıyorlardı?!. Edison Led aydınlatmalar altında mı çalışıyordu? MAZERETLERİNİZDEN derhal kurtulun!. Zararlı alışkanlık gibidirler kendi elimizle kurduğumuz tatlı barikatlardır. Çözüm yerine mazeret üretmeye başladığımızda, her şeyin istediğimiz şekilde geliştiği zamanlar da bile kafamıza düşecek bir saksı ya da yıldırım mutlaka buluruz, buna emin olun. - Marsa uydu gönderirken mühendisler; şu taşı nasıl yontar da tekerlek haline getiririz diye başlamadılar çalışmalarına. Ellerindekinden (iyi ve kötü deneyimlerle beraber) kendilerince en iyisini yarattılar. Geçmişteki olumsuzluklarımız sadece kötü birer ev ödevi olsun, bir daha ki sefere daha iyisini yazarsınız olur biter. Geçmişe ah vah edip durmayın ileri daima ileri, sürekli dikiz aynasına bakıp araba kullanamayız ! - Kişileri, yöntemleri değil, verdikleri sağlıklı doğru bilgileri KUTSAYIN, bunları KENDİNİZE uygun hale getirip uygulayın. - ARAÇLARI AMAÇ OLMAKTAN ÇIKARTIN ! Moda olan işi, kişisel gelişim tekniğini değil, SİZİ, GERÇEK SİZİ ortaya çıkartacak eylemlerde bulunmaya bakın. ARAŞTIRIN SORGULAYIN ve DÜŞÜNÜN. - Mutlaka ama mutlaka bir HOBİ edinin. Kendinizi keşfetmenin en iyi yollarındandır. Zira hobileriniz geliştikçe zamanla sanatsal bir hal aldığını hatta profesyonel yaşantınız haline geldiğini bile görebilirsiniz. (Böyle çok kişi tanıyorum) Zira sanat bilinçaltımızın, gerçek benliğimizin aynasıdır. - Kendinizi anlamaya keşfetmeye dönük çalışmalar yapın. Bu konuda zihinsel yoga diye isimlendirdiğim kendi geliştirdiğim bir egzersizi sizlere önerebilirim. (bunun için beni aramalısınız :) Söze HAYYAM la başladık asıl demek istediğimizi YUNUSLA noktalayalım. ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, ya nice okumaktır, okumaktan mana ne, kisi hakk'ı bilmektir, çün okudun bilmezsin ha bir kuru emektir.! Ckocabal |
You are subscribed to email updates from Sözcü Haber To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder