Sözcü Haber |
- Türban Özgürlük Olamaz!
- Kanla Beslenen "Baş Düşman" Emperyalizm
- Cumhuriyetçi Avukatlar Göreve Hazır!
- Eğitimde Feda Edilebilecek Fert Yoktur!
- Türban Özgürlük Olamaz!
- "Yeni Türkiye"den kurtulmadan...
- Bilimsel, Laik, Çağdaş ve Halkçı Eğitim!
- Aleviler eğitim sistemini düzeltmek için yollarda!
Posted: 04 Oct 2014 10:57 AM PDT Türban Özgürlük Olamaz! Bakanlar kurulu kararıyla türban okullara sokuldu. Sanırım, türbansız okula gidilemeyecek bir sürecin hedeflendiğini söylersek, haksızlık yapmış olmayız. 12 Eylül öncesi ilk ve ortaokullara sokulmamıştı ama, yüksek okullarda özellikle eğitim enstitülerinde kapıda bekleyen türbanlı öğrenciler, başı açık olanlara ''Kahpe mi olacaksınız?'' diyerek müdahale ederlerdi. Yaşananlardan ders çıkartmayanlar ve balık hafızalılar, bu gerçeği unutmuş olabilirler. Böyleleri için, tarih tekerrürden ibarettir. İktidarı ve muhalefeti, Türkiye'nin ve halkın başka sorunu yokmuşçasına, elbirliği ile türbanı üniversitelerimize soktu. Anayasa Mahkemesi, AKP'nin kapatma davasına bakarken, AKP'nin böyle bir çalışması olmadığı savunması yapanlar, üzerinden fazla süre geçmeden; inanışı gereği giyinen genç kızlarımızın öğrenim hakkını ellerinden almanın, insan hakkını ihlal anlamına geldiğini iddia ederek, mazlumu oynadılar. Önceleri sadece üniversite öğrencileri için bu talepleri dillendirenler, ardından kamu işyerlerinde, son olarak ilkokullarda türban uygulaması başlattılar. Bugün yönetmelikteki''Başlar açık'' kısmını kaldıranların, yarın ''Başlar kapalı'' cümlesini ekleyeceklerinden kimsenin kuşkusu olmasın. Sözde sendika yaptığı basın açıklamasında, ''Karma Eğitim Kaldırılsın'' talebinde bulundu. Borazanlığını yapan gazete de kızlı-erkekli eğitim-öğretim verilen okullarda, tacizin tetiklendiğini(!) manşet yaptı. Önce liselerde evliliğe izin veren yönetmelik düzenlemesi, ardından emzirme odaları, özel okullarda ibadethane zorunluluğu ile başlayıp, resmi okullara da mescit sokan yönetmelikler, eğitim öğretimde neyin amaçlandığının göstergesidir. Okullarda dini eğitim verilmezse; toplumda yozlaşma, çürüme ve uyuşturucu kullanımın artacağını iddia eden devlet büyükleri(!), tüm okulları, zorunlu ve seçmeli din dersleriyle imam hatibe dönüştürüldükten sonra, çocuk gelin ve işçilerin sayısının, çocuklara taciz, cinsel saldırı, fuhuş, kadına şiddet, kumar ve hırsızlık oranlarının arttığını, başında bulundukları kurumların verilerinden bilmezler mi? 10 yaşındaki çocuğun saçından tahrik olan sapkın zihniyet, çözümü kadını eve kapatmakta bulacaktır. Kadını cinsel meta gören, 8-9 yaşındaki çocukla evlenmeyi normal karşılayan, kendi malı gibi gördüğü için; dövmeyi, bıçaklamayı hatta öldürmeyi hak sayan, çocuğun saçından tahrik olduğu için tecavüzü olağan karşılayan sapkın anlayış, hiçbir zaman özgürlük savunucusu olamaz. Kadına türban, özgürlük değildir. Önce kafasını kapatma, sonra eve kapatma hedeflenmiştir. Onlara göre kadın; çocuk doğuran ve yetiştiren, ev işleri yapan ve erkeğin cinsel ihtiyaçlarını gideren, birey kabul edilmeyen, istenildiğinde ''Boş ol'' diyerek baştan savulan, hiçbir hakkı olmayan zavallıdır. İş ve sosyal hayatta yeri yoktur. Demokrasi ve özgürlüğün yakınından dahi geçmezler. Osman Gazi OKTAY Ulusal Eğit im Derneği İzmir Şubesi Başkanı |
Kanla Beslenen "Baş Düşman" Emperyalizm Posted: 04 Oct 2014 10:03 AM PDT TBMM'de görüşülecek olan Irak ve Suriye Tezkeresi; ABD'nin ve onunla birlikte hareket eden batılı diğer emperyalistlerin özellikle de silah tekellerinin Ortadoğu'daki sefil ve aşağılık çıkarları uğruna tertipledikleri saldırı ve savaşı meşrulaştırma amaçlıdır. Afganistan'ı Bin Ladin ve Taliban gericiliğini, Irak'ı Saddam, Libya'yı Kaddafi' diktatörlüğünü bahane ederek işgal eden, başını ABD'nin çektiği emperyalist koalisyon Ortadoğu'ya yeniden müdahale için şimdi ürettiği bahane ise IŞİD olmuştur. Hiç kuşkusuz tüm bu işgaller, "Barışı ve güvenliği sağlamak" ve "demokrasi ve özgürlük götürmek" gibi yalanlar eşliğinde gerçekleştirilmişti. Emperyalist haydutlar, şimdi aynı tiksindirici yalanlarını yinelemekten geri durmuyorlar. Emperyalist koalisyonun IŞİD'e karşı savaş ilanı yalan ve aldatıcıdır. ABD'nin IŞİD planı, özünde IŞİD'i Suriye üzerine yönlendirmek, emperyalist ve gerici savaşı Suriye'ye kaydırmak, Irak ve diğer Ortadoğu ülkelerinde uyguladığı senaryo ile hem IŞİD'i hem de Esad'ı vurmak, Erbil'deki Amerikancı Barzani yönetiminin tehdit edilmesini önlemektir. El Kaide uzantıları olan IŞİD, El Nusra ve türevleri, kontrol altına aldıkları her bölgede, etnik, dinsel veya mezhepsel aidiyetlerinden dolayı insanları katletti/katlediyor bu bir gerçektir. IŞİD'ın bugüne dek büyük bir acımasızlıkla çocuk-kadın demeden sayısız katliam yaptığı, savunmasız kadınlara tecavüz ederek para karşılığı sattığı, milyonlarca insanı yerinden yurdundan göç etmek zorunda bıraktığı ve sadece Türkmen, Kürt ve Ezidi halkının değil, bölgenin tüm kardeş halklarının baş belası olduğu da gerçektir. Yani IŞİD, emperyalist restorasyonun 2014 yılındaki adıdır. Ancak IŞİD'in yarattığı tehdidin emperyalist yağmacı koalisyon güçlerinin müdahalesi ile engellenebileceğini söylemek, emperyalist yağmacılığın bölgedeki varlığını meşrulaştırma ve kalıcı kılınmasına destek vermektir. Çünkü Emperyalizm; ülkemizin ve tüm Ortadoğu'nun yaşadığı sorunların çözüm gücü değil, tam tersine kaynağıdır. Niçin böyledir? Çünkü Taliban, Usame Bin Ladin, El Kaide, El Nusra gibi IŞİD denen cinayet örgütü batılı emperyalistlerin, özellikle ABD'nin imalatıdır. Emperyalist saldırganlık ve savaş batağında üretilmiştir. IŞİD denen cinayet örgütü ABD, batılı emperyalistler ve onların bölgedeki işbirlikçileri olan AKP hükümeti, Katar ve Suudi gericiliğinin eseridir. Onu bugüne dek besleyip büyütenlerden, kanlı ve acımasız icraatlarını finanse edenlerden, eğiten, barındıran ve sınırlardan engelsizce geçişlerini sağlayanlardan çözüm beklentisi Amerikan emperyalizminin rezil çıkarlarına hizmetten başka bir amacı olamaz. TBMM'de görüşülecek olan Irak ve Suriye Tezkeresi, Suriye halkının direnişi ile çökmüş olan Yeni Osmanlı politikasının, diğer adıyla BOP Projesinin yeniden masaya sürülmesinin önünü açma hesaplarının ürünüdür. TBMM'de görüşülecek olan Irak ve Suriye Tezkeresi, emperyalist koalisyonun Esat'ı da hırpalamasına, böylece AKP hükümetinin bugüne değin büyük bir pervasızlıkla sürdürdüğü Esad düşmanlığına haklılık kazandırmaktır. Bir kez daha anımsatalım, siyasal dinci-gericiliğe karşı mücadele, siyasal dinci-gericiliği besleyen, palazlandıran ana damar olan emperyalizmle karşı mücadele ile özdeştir. Bu nedenle kapitalist/emperyalist barbarlığın en iğrenç ve kanlı görünümlerinden biri olan IŞİD barbarlığı ile mücadele, aynı zamanda bu belayı bölgeye musallat eden emperyalizme karşı mücadeledir. TBMM'de görüşülecek olan Irak ve Suriye Tezkeresi, emperyalizmle dinci geriliği birbirinden kopartma girişimidir. Terör örgütlerinin döktüğü kanla beslenen "baş düşman" emperyalizm yerine yalnızca dinci gerici IŞİD'ı hedefe koymak, bataklığı kurutmak için sivrisineklerle mücadele etmektir. Tüm bu nedenlerle, TBMM'de görüşülecek olan Irak ve Suriye Tezkeresine karşı durmak, aynı zamanda emperyalizmin bölge halklarına dayattığı bu tümüyle haksız, gerici ve emperyalist savaşa karşı durmaktır. Ortadoğu'ya yönelik Emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı bölge uluslarının birleşik, antiemperyalist direnişini örmek, örgütlemek ve büyütmek, günün en yakıcı görev ve sorumluluğudur. Mahmut ÖZYÜREK |
Cumhuriyetçi Avukatlar Göreve Hazır! Posted: 04 Oct 2014 09:54 AM PDT 26 Ekim 2014 tarihinde yapılacak İzmir Baro'su seçimlerine Aydın Özcan başkanlığında hazırlanan Cumhuriyetçi Avukatlar, adaylarını tanıtmak amacıyla 30 Eylül 2014 akşamı İzmir Fuarı içindeki İzmir Sanat'ta buluştu. Aydın Özcan konuşmasına, ''Cumhuriyetin ışığı yolumuzu aydınlatacak. Atatürk ilke ve devrimlerinden güç alarak; çağdaş, sesi gür çıkan, ulusal ve evrensel değerlere sahip çıkarak öncü baroyu birlikte kuracağız'' diyerek başladı. Özcan, Cumhuriyetçi Avukatların İzmir Barosu'nu yönettiği dönemde, ülke ve meslek sorunlarına çözüm odaklı çalışmalar yaptığını, bu konuda diğer barolara önderlik ettiğini, yapılanların yapacaklarının göstergesi olduğunu belirtti. Aydın Özcan, organlarda görev alacak adayların her birinin, alanında yetkin ve meslek sorunlarına çözüm üretmede birikimli ve özverili kişilerden oluştuğunu belirterek listesini açıkladı. Yönetim Kurulu Mustafa Çetin Ahmet Şakir Uzun Gülay Ufuke Serin Cem Cemal Coşkan Burcu Karakoç Ergun Sakızlı Nilay Ertem Durlu Mehmet Kozan Nuriye Kadan Murat Ergun Disiplin Kurulu Can Özarpacı Nurten Eğercioğlu Murat Sevengül Adil Günhan Baydoğan Muammer Erçoban Denetim Kurulu Nuri Yılmaz Özden Gin Serkan Ayan TBB Delegeleri Özdemir Sökmen İrfan Koçana Ayşe Havutçu İrfan Bülbül Ünsal Özgüler Lale Özberk Burhan Güneş Kadir Evran İlke Erol Mustafa Ece Sezgin Güler Enis Dinçeroğlu Gülsüm Ormancı Mehmet Kuzer Abdülkadir Ön Mehrigül Keleş Mehmet Kamil Ergenekon Erhan Kılıç Olcay Hepdemirgil Rıdvan Çavuş Serkan Cengiz Utku Çimen Abdülkadir Özdemir Aydın Özcan, ''Davamız Cumhuriyet, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, özgürlükler ve avukatlık mesleğinin onurudur. Böyle düşünen İzmir Baro'suna kayıtlı avukatları, adaylarımızı desteklemeye davet ediyorum'' dedi. İzmir Sanat'ın bahçesinde verilen kokteylin ardından, Alsancak'taki Trafik Bar Cafe'de genç avukatlar için verilen eğlenceye geçildi. DJ'nin çaldığı parçalarla avukatlar gönüllerince eğlendi. Haber : Osman Gazi OKTAY Fotoğraf : Süleyman Aydın |
Eğitimde Feda Edilebilecek Fert Yoktur! Posted: 04 Oct 2014 09:49 AM PDT Ulusal Down Sendromu Derneği, İzmir'de sayıları 4 bini bulan, Türkiye genelinde ise sayıları 100 bine ulaşan down sendromlululara destek, farkındalık arttırmak, doğru algı oluşturmak, özel gereksinimli bireylerin konumlarına dikkat çekmek ve onların da var olduğu gerçeğini unutturmamak amacıyla, 28 Eylül 2014 tarihinde saat 18.00'de ''3. Down Sendromu Dostluk Yürüyüşü'' düzenledi. Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan down sendromlular ve aileleri, ellerinde ''Dostlar Kromozon Saymaz, Tıpkı Sizin Gibiyiz(+1 farkla), Önyargılı Olma, Benim de hayallerim Var, Benimle Okur musun?, Arkadaşım Olur musun?, Bana Bakma Beni Gör, Sınıf Arkadaşım Olur musun? ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Eğitimde Feda Edilecek Fert Yoktur'' sözünü yazan dövizlerle Gündoğdu Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti. İzmir Büyükşehir Belediyesi Bandosu'nun çaldığı marşlar eşliğinde ve ellerindeki Türk bayraklarını sallayarak yürüyen çocuklar, oldukça mutluydu. Gündoğdu Meydanı'nda hazırlanan sahnede FolklorUp ve RitmUp gösterisi sunan engelliler, orkestranın çaldığı parçalarla hoş bir gün geçirdiler. Haber ve fotoğraf : Osman Gazi OKTAY |
Posted: 04 Oct 2014 09:44 AM PDT Türkiye Liseliler Birliği, okullarda kız çocuklarının türban takması kararı ardından Türkiye'nin çeşitli illerinde ''Laik ve Bilimsel Eğitim'' yürüyüşü düzenledi. Gençler, 27 Eylül 2014 tarihinde saat 17.00'den itibaren, İzmir Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerindeki Yakın Kitabevi önünde toplanmaya başladı. Eyleme; Türkiye Gençlik Birliği, Ulusal Eğitim Derneği, Eğitim İş, TOBAV, Genel Sağlık İş, CKD, Çankaya Mahallesi Kültür ve Dayanışma Derneği ve İP destek verdi. Yürüyüş kolu sloganlar eşliğinde 17.45' de Talat Paşa Caddesi yönünde harekete geçti. Yürüyüşçüleri, cafelerde ve lokantalarda oturanlar ve semt sakinleri balkonlardan alkış tuttu. Gündoğdu Meydanı'na yönelen kortej, meydana ulaşmadan basın açıklaması yaptı. Basın metnini, TLB İzmir İl Sekreteri Ece Pekesen okudu. Konuşmasına, ''Türbanın anaokullarına girdiği, kara çarşaflı öğretmenlerin sözde ilim öğrettiği, Cumhuriyet değerlerinin savunucusu öğretmenlerimizin tasfiye edildiği ve gericiliğin bilfiil ülkeyi işgal ettiği bu günlerde; Atatürk gençliği olarak meydanlardayız'' diyerek başladı. Pekesen, Ortaçağ karanlığının bilinçli olarak hortlatılarak; düşünmeyen ve sorgulamayan bir nesil yetiştirilmek istendiğini, 5-6 yaşındaki kız çocuklarının saçından tahrik olan sapkın zihniyetin, hedeflerini Bilal Erdoğan'ın yol göstericiliğinde Gayri-Milli Eğitim Bakanlığı'nca çizdiğini, zorunlu, seçmeli din dersleriyle ve TEOG sistemiyle tüm okulları imam hatiplere çevrildiğini, ilkokula türban sokarak, kız çocuklarının 14 yaşına gelmeden evlendirilmek istendiğini belirtti. Ece Pekesen konuşmasını, ''Biz; bilimsel, laik ve parasız eğitim istiyoruz. Kadın ise istediklerinde giydirip istediklerinde soyabilecekleri bir meta değildir. Aydınlanma savaşımız ilelebet sürecektir. Mustafa Kemal'in askerleri mevzilerinde hazır olarak, gericilikle savaşacaktır'' diyerek bitirdi. Daha sonra söz alan demokratik kitle örgütleri temsilcileri, Kız çocuklarına türban taktırarak özgürleştirilemeyeceğini, aksine iş hayatından koparıp, çocuk bakmak için eve kapatılmak istendiğini, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumdan çıkışın; Atatürk'te birleşerek, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele olduğunu vurguladılar. Haber ve fotoğraf : Osman Gazi OKTAY |
"Yeni Türkiye"den kurtulmadan... Posted: 04 Oct 2014 09:41 AM PDT Doğu ve Güneydoğu'da sivil isyan başlatıp, mahkeme kurup vergi toplayan, korsan Kürtçe okullar açarak devletin resmi okullarını yangın yerine çeviren, sözde kaymakamlarına paçavra flamalı resmi araç tahsis ederek, bölgede denetleme yaptıran, asker ve polis kurşunlayıp, şantiye basarak işçi kaçıran ve devlet kara yolunu günlerce ulaşıma kapatanlar "Paralel Devlet"lerini açıktan ilan ettiler. PKK'nın Doğu ve Güneydoğu'da yaktığı okul sayısı 30'u buldu IŞİD'den kaçan binlerce Kürt Türkiye'ye sığınıyor. Bunların arasına sızan ÖSO'cusu, El-Nusracısı, IŞİD'cisi Suriye'den Türkiye'ye elini kolunu sallayarak giriyor. El Kaide, El Nusra, IŞİD gibi cihatçı örgütler Türkiye'yi lojistik üs olarak kullanıyor IŞİD'e karşı "ehveni şer" cihatçı ve bölücü örgütlerle işbirliği devletin yüce katlarında, kapalı kapılar ardında gündeme alınıp tartışılıyor. Böylece İslami terör örgütleri meşrulaştırılmakta, "ehveni şer" olan cihatçı ve bölücü kimi örgütlerin AK'lanması algısı pompalanıyor. İzmir'de bulunan 17'nci Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa, İzmir'in Yunan askeri tarafından işgal edileceği sırada verdiği bir emirle, askerin kışla dışına çıkmasını yasaklaması gibi, tüm bu olup bitenlere karşı ülke ve ulusunu savunma öz görevi olan Türk Askeri, günümüzün Ali Nadir Paşasının verdiği bir emirle kışlasına hapsedildi. Türbanı ilköğretime soktular. Yürütme üzerindeki yargı denetimini aşureye dönen, torba/çuval yasanın içine sıkıştırdıkları "yeni Türkiye" yasaları ile sıfırladılar 4+4+4 denilen cahilleştirme ve yobaz üretme düzeneği, giderek cihatçı örgütlere militan üreten fabrikalara dönüşmektedir. Piyasalaşma ile kol kola ilerleyen gericileşme sürecinin tamamlayıcısı olarak hedeflenen, Devlet okullarının yaygın şekilde imam hatipleştirilmesi, görevden alınan 7 bin müdürün yerine atanacak olan "öz" kadrolaşmayla eğitimdeki gerici adımların sağlamlaştırılması ve okullarda derinleştirilmesi amaçlanmaktadır. Şimdi sıra, türbanın tüm kamu ve eğitim kurumlarında zorunlu hale getirilmesinde. Özetle Türkiye'de, özellikle son 12 yıldır iyice örselenen laiklikten ve aydınlanmadan kalan son kırıntıların da tamamen süpürüldüğü, yaşamın tüm alanlarında, özellikle de eğitimde gericileşmenin, piyasalaşmanın zirve yaptığı bir süreç yaşıyoruz. Bu iç karartıcı ama gerçek olan süreci durdurmak için, Milletin meclisi olmaktan çoktan çıkmış parlamentoda soru önergesi vermek, kolu kanadı kırılmış, yürütmenin denetimine girmiş mahkemelerde dava açmak, savcı olmayan savcılara suç duyurusunda bulunmak karanlığa yumruk sallamaktan farksızdır. Sorunu "örtünme" ye ya da dar anlamıyla dinselleşmeye indirgersek, Türbanın neyi örttüğünü anlayamayız. Yukarıda özetlemeye çalıştığımız tablo, bir "neden" değil, yıllardır egemenlerce oluşturulmuş bataklığın ürettiği bir "sonuç" tur. Türbanla örtülüp önümüze sürülen; ülkenin yağmalanması ve talanıdır, akla karşı açılan savaştır, bilime düşmanlıktır, iş cinayetleridir, tüm topluma dayatılan ortaçağı karanlığıdır, özelleştirmelerdir, HES'lerdir, ABD'nin emriyle komşu ülkelere karşı açılan savaştır, bunların özeti olan "YENİ TÜRKİYE"dir. "YENİ TÜRKİYE" den kurtulmadan ne laikliği, ne cumhuriyeti, ne ülke ve ulus birliğini güvence altına alabiliriz. "YENİ TÜRKİYE" den kurtulmadan ne iş cinayetlerini, ne özelleştirmeleri, ne yağma ve talanı, ne eğitimde dinci gericiliği, piyasacılığı, ne çöküşü ve çürümeyi, ne de savaşları engelleyebiliriz. Özünde Üniversitede dinci gericiliğe - piyasacılığa karşı mücadele eden bir öğrenciyle, çocuğunun okulunun İmam Hatip'e dönüştürülmesine karşı duran bir velinin, HES'lere karşı mücadele veren köylünün, Özelleştirmeye ve iş cinayetlerine karşı direnen işçinin, savaşa karşı çıkan asker ailesinin, AB-D'nin kanlı sömürüsünü ortaya döken, karanlığa karşı duran aydının mücadelesi, mücadele hedefleri ortaktır. Bu noktada tek sıkıntı, tek çıkmaz, "YENİ TÜRKİYE" den kurtulma mücadelesinde bir arada hareket edememektir. Başka bir söylemle örgütsüzlüktür, örgütlü mücadelede buluşamamaktır! Öyleyse çözüm önümüzdedir. "YENİ TÜRKİYE" den kurtulmak, yeniden Kemalist Türkiye'yi inşa etmek için işçisini, köylüsünü, öğretmenini, esnafını, aydınını kucaklayan, tam bağımsızlığı şiar edinmiş bir örgütlenmeye yakıcı gereksinim vardır. Sözümüzü Mustafa Kemal Atatürk'ün bu günleri görmüş gibi 1921 de TBMM de yaptığı konuşma ile bitirelim. "Milletimiz yüzyıllardan beri iki zorba kuvvetin, iki yok edici kuvvetin baskısı altında üzülmüş, acı duymuştur. O kuvvetlerden biri, doğrudan doğruya ülke ve milleti yönetmek iddiasında bulunan despotlar; ikincisi, bütün bir emperyalist ve kapitalist dünyasıdır. Yüzyıllarca bu iki kuvvetin baskısı altında kalmış olan millet, doğal olarak çok zayıf bir haldedir. Fakat arkadaşlar, baskıların sonucunda büyük uyanışlar oldu. İşte bizim milletimizde de o hakiki uyanış gerçekleşti ve biz böyle bir uyanış döneminin içinde bulunuyoruz." 1921 (Devre: 1, İçtima: 1, Toplantı. 139, I. T.B.M.M. Zabıt Cerideleri, 1944) Mahmut ÖZYÜREK |
Bilimsel, Laik, Çağdaş ve Halkçı Eğitim! Posted: 04 Oct 2014 09:38 AM PDT Bilimsel, Laik, Çağdaş ve Halkçı Eğitim! Eğitim işkolundaki Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim-İş sendikalarına üye eğitimciler, Türkiye'nin diğer illerinde olduğu gibi; 24 Eylül 2014 tarihinde bilimsel, laik, çağdaş ve halkçı eğitim için İzmir'de de 1 günlük iş bıraktılar. Türk Eğitim-Sen Konak'taki Eski Sümerbank binası, Eğitim-Sen Basmane 9 Eylül Fuar Kapısı önünde, Eğitim-İş üyeleri Cumhuriyet Meydanı'nda saat 10.00'dan itibaren toplanmaya başladı. Eğitim-Sen ve Eğitim- İş üyeleri saat 10.30'da Konak Meydanı'na doğru yürümek istediler. Eğitim İş yöneticileri polis yetkilileri ile yaptıkları uzun görüşme ardından, 1. Kordon'dan yürüyüşe geçti. Eğitim Sen üyelerinin yürüyüşüne polis müdahale etti. Uzun görüşmeler sonucu yürüyüşe izin verildi. Eğitim İş kortejinin önü, Konak Pier önündeki üst geçitte polis barikatıyla kesildi. Eski Sümerbank önüne gitmesine izin verilmedi. Bu durum karşısında; Eski Sümerbank önünde toplanan Türk Eğitim Sen üyeleri, üst geçitten Konak Pier önüne gelerek, Eğitim İşliler ile birleşti. ''Yaşasın sınıf Dayanışması'' sloganı eşliğinde basın açıklamasını birlikte yaptılar. Basın açıklamasını, Birleşik Kamu İş Federasyonu İzmir Sözcüsü ve Eğitim İş 2 Nolu Şube Başkanı Ömer Değirmenci yaptı. Değirmenci yaptığı konuşmada Ağustos ayı öğretmen atamalarının henüz yapılmamasının doğuracağı sıkıntılardan, TEOG ile öğrencilerin, istemediği halde imam hatiplere yönlendirilmesinden, yeterli derslik ve okul yapılmaması nedeniyle; okula devam etmek isteyen öğrencilerin, zorunlu olarak açık liselere kayıtlarının yapılarak, öğrenim haklarının gasp edildiğinden, müdür atamalarında liyakatın değil de hükümete yakınlığın esas alındığını, çıkartılan torba yasa ile eğitim öğretim yılı içerisinde öğretmen rotasyonu yapılmak istendiğini, belli bir yılın üzerinde aynı okulda çalışan öğretmenin okulunu değiştirerek, enflasyon yükü altında ezilen, evi yakınındaki okulda çalışan öğretmene, yol ve yemek masrafı ödeterek bunaltmanın, eğitime katkısından ziyade yandaşları merkezi okullara taşımanın amaçlandığını, yeni düzenleme ile türbanın ilkokullara sokulduğunu, türban okullara sokularak, AKP hükümetinin Cumhuriyet ile hesaplaşmak istediğini belirtti. ''Mustafa Kemal'in öğretmenleri buna izin vermeyecektir. Hükümeti buradan tekrar uyarıyoruz'' dedi. Yapılan basın açıklaması ardından eğitimciler dağıldı. Eğitim Sen üyeleri 12.30' da Konak Pier önündeki üst geçitte gözüktü. Konak'ta İzmir Büyükşehir Belediyesi İzsu binası önünde toplanarak, basın açıklaması yaptılar. Öğrencilerin yürüyüşe katılarak öğretmenlerine destek verdiği görüldü. Haber ve fotoğraf : Osman Gazi OKTAY |
Aleviler eğitim sistemini düzeltmek için yollarda! Posted: 04 Oct 2014 09:34 AM PDT Eğitim Sistemi Düzeltilecek! Bilimsel, laik, demokratik, çağdaş ve halkçı eğitim için Pir Sultan Abdal, Alevi Kültür Dernekleri ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı tarafından Türkiye'deki 15 Alevi dergahından başlatma kararı alınan yürüyüşlerin ilki; 15 Eylül'de Tunceli Düzgün Baba Türbesi, 18 Eylül Kırklareli Topçu Baba, 21 Eylül İzmir Kemalpaşa Hamza Baba, Antalya Abdal Musa türbeleri önünden, 23 Eylül'de Diyarbakır'dan; 12 Ekim'de Ankara Sıhhıye Meydanı'nda yapılacak miting için yola çıktılar. Diğer dergahlardan yola çıkış tarihleri; 24 Eylül, Adana Çoban Dede-Antalya Hızır Baba 27 Eylül, Sivas Pir Sultan-Tokat Hubyar Sultan-İstanbul Karaağaç Tekkesi 30 Eylül, Amasya Hamdullah Çelebi 1 Ekim, Merzifon Piri Baba 4 Ekim, Nevşehir Hacı Bektaş Dergahı Eskişehir Sucuyetin Veli 9 Ekim, Kırıkkale Hasan Dede türbesi önüdür. 12 Ekim tarihinde yüz binlerce Aleviyi Ankara Sıhhıye Meydanı'na toplamakta kararlı olan dernekler, iktidar eğitim alanında uyguladığı ayrımcı, gerici ve hak ihlali yaratan politikasından vazgeçmezse; Her Perşembe Türkiye genelinde oturma eylemleri düzenleyecek. Kemalpaşa Hamza Baba türbesi önünde Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez konuşma yaptı. Geçmez, ''Eğitim hızla bilimsel,laik,demokratik ve çağdaş çizgiden uzaklaşmaktadır. AKP hükümeti, Amerikancı ılımlı İslam çizgisiyle çocuklarımızı imam hatip liselerine yönlendirmeye çalışmaktadır. Okula devam etmek isteyen öğrenciler, aktif eğitim dışına itilerek zorla açık liselere yönlendirilmektedir. Alevileri ve farklı inançları yok sayan bir sistemi kabul edemeyiz'' dedi. Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir, ''Dergahlardan başlayan bu yürüyüşler, bir başkaldırı ve direniş olarak tarihe geçecektir'' dedi. Açıklamaların ardından, Ankara'ya gidecek grup Kemalpaşa yol ayrımına kadar yapılan yürüyüşle uğurlandı. Törene, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı İzmir Şubesi Başkanı Satılmiş Pekgöz ve yönetim kurulu, Pir Sultan Kültür Derneği Karabağlar Şube Başkanı Elif Bakır ve yönetin kurulu Halk Ozanı-Şair Aşık Turabi Yılmaz ve pek çok alevi dostu katıldı. Haber : Osman Gazi Oktay Fotoğraf : Özkan Sucuoğlu |
You are subscribed to email updates from Sözcü Haber To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder