Sözcü Haber |
- Türkiye özgürleşmeden üniversiteler özgürleşemez
- Türk şirketleri yabancıların elinden geri toplayacağız
- HES projesi Danıştay'dan döndü
- PYD: Batı artık bizi terörist olarak görmüyor
- 'Diktatör Tayyip'e 1 yıl hapis
- Faşizm ürünü YÖK kaldırılsın
- Öğrenciler YÖK'ü protesto etti
- Cemevi ibadethane sayıldı
- Kadrolu işçi dönemi sona eriyor
- Sarayını ve uçağını böyle savundu!
- Trafiğe de yeni düzenlemeler geliyor
- Kürtçe korsan okul yeniden açıldı
- Uzman erbaş sayısı azalıyor
Türkiye özgürleşmeden üniversiteler özgürleşemez Posted: 07 Nov 2014 05:30 AM PST Dönem dönem kesintilere uğramış olsa da 1945'lerden itibaren adım adım dönüştürülen cumhuriyetin fiilen yıkıldığı bugünlerde başta üniversiteler olmak üzere devletin bütün üst yapı kurumlarındaki çürümeler giderek derinleşiyor. 1980'li yıllarda YÖK'ün kuruluşu ile ilan edilen ve uygulanmaya başlanan üniversiteleri emperyalist sisteme ve uluslararası piyasalara eklemleme, bilimi prangalama stratejisinin etkileri daha derinden hissedilmeye başlandı. Üniversite giderek bilimsizleşirken öğrenci nesneleşiyor. YENİ ORTAÇAĞIN MEDRESELERİ Üniversiteleri emperyalist sisteme ve uluslararası piyasalara eklemleme ve bilimi prangalama stratejisinin iş bitiricisi konumundaki AKP, kadrolaşmadan susturmaya, gericiliğe alan açarak bilimsizleştirmeden kamu kaynaklarını özel üniversitelere aktarmaya ve sanatsızlaştırmaya kadar üniversitelere çok yönlü ve sistemli bir saldırı politikası izledi. Altın çağlarını yaşattığı mafya düzeninin ucuz ve nitelikli iş gücü ihtiyacını gözeterek, tabela üniversiteciliğini geliştirerek gençliği geleceksizleştirme programını uyguladı. Köklü üniversitelerdeki bazı kazanımların da kaybedildiği bu sürecin sonunda bilimle ve bilimsel üretimle uzaktan yakından ilgisi olmayan şahıslara fahri ve resmi doktora ünvanları veren, safsata ve hurafeleri kaynak gösteren, insanı ve toplumsal çıkarı değil maddi kazancı esas alan niteliksiz yapılar oluşturuldu. Parası olmayanın okuyamadığı, bir tarikatın ya da cemaatin üyesi olmayanın kadro alamadığı, lisansüstü eğitime başlayamadığı yeni medreseler türedi. ÜNİVERSİTE NASIL OLMAMALI? Bilimsel özgürlüğün temeli olan düşünsel özgürlük, safsata ve hurafe ile bilimsel gerçekliğin aynı sınırlar içerisinde bulunması değildir. Newton, Einstein, Darwin ve Freud'u "uyuşuk, tembel, pis, sapık" olarak tanıtan yaklaşımla Newton, Einstein, Darwin ve Freud aynı ortamda var olamaz. Çağdaş çağrışımlar yaptığı için heykel kaldırtan anlayışla sanat aynı ortamda yaşayamaz. Bilimsel ve düşünsel özgürlük ortamı, emperyalizm destekli gericiliğin ve onun tüm uzantılarının mahkûm edilmesiyle, gerçeğin biricik ölçüt kabul edilmesiyle oluşur. Bilimin ve eğitimin metalaşması, üretimin bilimsellikten ve insandan soyutlanması, çok uluslu şirketlerin ihtiyaçlarının esas alınması ve kamusallığının göz ardı edilmesi gibi doğrudan neoliberal politikalar bilim üretme, öğretme ve yayma amacı bulunan üniversiteleri üniversite olmaktan çıkardı. Yeni Ortaçağ'ın yeni medreseleri olan AKP Türkiye'sinin üniversiteleri "Bir üniversite nasıl olmamalıdır?" sorusuna verilecek en iyi cevap, gösterilecek en güzel örnektir. NASIL BİR ÜNİVERSİTE? Rektörlük de dâhil olmak üzere üniversitenin akademik ve idari yapısına dair tüm atamalarda, üniversitenin sevk ve idaresinde üniversitenin tüm bileşenleri söz sahibi olmalıdır. Bugün işlevsizleştirilen ve bireysel çıkar sağlama aracı haline getirilen Öğrenci Temsil Kurulları, öğrencilerin talep ve ihtiyaçlarını yetkili organlara taşıyabilecek önemli organlar olarak özüne kavuşturulmalıdır. Fakültelerde odaları olan ve sınırsız yetki ile hareket eden polisler üniversitenin dışına çıkarılmalı,; öğrencinin ve öğretim üyelerinin ifade özgürlüğünü bariz bir şekilde kısıtlayan yönetmelikler değiştirilmelidir. Tarihsel ve siyasal olarak gerici bir kurum olan YÖK ise derhal kapatılmalı; yerine yükseköğrenimde sağlıklı bir planlama ve eşgüdümü sağlayacak yeni, cumhuriyetçi, aydınlanmacı bir merkezi yapı kurulmalıdır. Ayrıca öğrencinin sosyal ihtiyaçlarına cevaplar verilmelidir. TÜRKİYE ÖZGÜRLEŞMEDEN ÜNİVERSİTELER ÖZGÜRLEŞEMEZ Türkiye'de ve dünyada üniversiteler her döneminde hâkim sınıfların çıkarlarına ve ihtiyaçlarına göre şekillendiler. (Somut olarak bu durumu üniversitelerimizde iktisattan tarihe, felsefeden sosyolojiye liberalizmin ve idealizmin müfredata egemenliğinde görebiliriz.) Devrimci süreçlerin ve zaman içerisinde verilen mücadelelerin sonucunda bazı kazanımlar elde edilse de bu gerçek değişmedi. Fakat elde edilen kazanımlar üniversitelerde bir mücadele kültürü yarattı. 1968 yılında ve sonrasında yükselen gençlik hareketleri bugün de dâhil olmak üzere hep bu zeminde geliştiler. Bugün üniversiteler ve bilim camiası bilimi ve üniversiteleri hâkim sınıfların denetiminden kurtararak bütün toplumun hizmetine sunmak göreviyle karşı karşıya. YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya'nın da bizzat ifade ettiği gibi* YÖK'ün artık yapacağı bir şey kalmamıştır. YÖK, üniversitelerle beraber kendisini de tüketmiştir. Bu düzen artık yama tutmaz. Türkiye artık A'dan Z'ye bütün sorunlarını devrimle çözebileceği bir sürece girmiştir. Yalnızca bağımsız, devrimci ve cumhuriyetçi bir Türkiye üniversiteleri ve bilimi gericiliğin ve emperyalizmin esaretinden kurtarabilir. Bu, üniversiteler ve bilim düzleminde ancak ve ancak kazanımlara yaslanan kararlı bir mücadele ve yeni tasarımla olabilir. Bu mücadele ve tasarım aynı zamanda Türkiye'nin sorunlarına da çözümler içermelidir. Çünkü Türkiye özgürleşmeden üniversiteler özgürleşemez. Üniversitenin sorunları Türkiye'nin sorunlarından bağımsız düşünülemez. Artık neye karşı değil ne için mücadele ettiğimizi daha kararlı haykırma zamanı: Özgür Bilim, Özerk Üniversite, Tam Bağımsız Türkiye! Aydınlık |
Türk şirketleri yabancıların elinden geri toplayacağız Posted: 07 Nov 2014 04:30 AM PST SBK Holding, bugün düzenlenen bir basın toplantısında Türk ilaç şirketi Biofarma'yı satın aldığını duyurdu. Satın almaya ilişkin basın mensuplarına bilgi veren SBK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sezgin Baran Korkmaz, daha önce Şahin ve BETASAN gibi sağlık sektöründeki firmaları da yabancılardan satın aldıklarını ifade etti. Biofarma'yı almak için 20 firmanın yarıştığını belirten , "Biofarma sağlık sektöründe 3'üncü satın aldığımız şirket oldu. Bunun yanında 2 tane özel hastaneyi bünyemize kattık. 2 tane daha almak için görüşmelerimiz sürüyor. Yalnızca sağlık değil, inşaat dışında tüm sektörlerde umut vadeden şirketleri yabancılardan geri alıp tekrar Türk kimliğine kavuşturacağız. Türk şirketlerini yabancıların elinden geri toplayacağız" diye konuştu. Satın almaya ilişkin herhangi bir rakam telaffuz etmeyen Korkmaz, üretime yönelik çok fazla yatırım yapmayacaklarını ancak Ar-Ge yatırımlarına önem vereceklerini kaydetti. Biofarma'nın 50 milyon dolarlık cirosu bulunduğunu aktaran Korkmaz, amaçlarının önümüzdeki 5 yıl içerisinde bu rakamı 2 katına çıkamak olduğunu anlattı. Önceliklerinin belli bir konumu ve potansiyeli bulunduğu halde finansal anlamda sıkıntı yaşayarak büyümekte zorluk çeken firmalar olduğunu ifade eden Korkmaz, hedeflerinin zor durumdaki şirketleri dipten alıp tavana çıkarmak olduğunu belirtti. Aydınlık |
HES projesi Danıştay'dan döndü Posted: 07 Nov 2014 03:30 AM PST ARTVİN'in Ardanuç ilçesinde yapımı planlanan Ardanuç-5 Hidroelektrik Santral projesi için verilen ÇED olumlu kararının iptali için açılan davayı reddeden Rize İdare Mahkemesi'nin kararı, Danıştay'dan döndü. Bilirkişi raporunun eksik değerlendirildiğine işaret eder Danıştay, yerel mahkemenin kararını bozdu. Suat ve Polat dereleri üzerinde yapımı planlanan 12.93 megavat gücündeki Ardanuç-5 Hidroelektrik Santral projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED olumlu kararı verdi. Bunun üzerine ilçe halkı, 2013 yılının Mart ayında kararın iptali istemiyle Rize İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Ancak mahkeme, bilirkişi raporuna dayanarak ÇED olumlu kararının yeterli olduğuna vurgu yaptı ve 7 Mart 2014 tarihinde iptal istemini reddetti. Bunun üzerine Avukat Halis Yıldırım, Ardanuçlular adına, Rize İdare Mahkemesi'nin ret kararı için Danıştay 14' üncü Dairesine temyiz başvurusunda bulundu. Başvuruyu değerlendiren Danıştay 14'üncü Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu, yerel mahkemenin davayı iptal kararına esas oluşturan bilirkişi raporunun eksik değerlendirmeyle hazırlandığına vurgu yaptı. Aydınlık |
PYD: Batı artık bizi terörist olarak görmüyor Posted: 07 Nov 2014 02:00 AM PST PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Batılı ülkelerin artık kendilerini terörist olarak görmediklerini belirterek, "Amerikalılar ve İngilizler ile yüzyüze oturup görüştük" dedi. Müslim, Avrupa Parlamentosu'nda gayrı resmi Kürt dostluk grubunun düzenlediği "IŞİD'in Kobani saldırısı ve bölgeye etkileri" konulu konferansta konuştu. Müslim, daha önceleri kendilerini "terörist" olarak görüp muhatap almayan Batılı ülkelerin tavrının IŞİD'in Kobani saldırılarıyla birlikte kısmen değiştiğini, artık terör örgütü olarak görülmediklerini söyledi. Salih Müslim, "Kobani saldırıları sonrasında bizi dinlemeye başladılar. Amerikalılar ve İngilizlerle yüz yüze oturup görüştük" dedi. 'DOĞRUDAN MUHATAP ALSINLAR' Yakın gelecekte başka ülkelerin temsilcileriyle de görüşmeyi beklediklerini dile getiren Müslim, temas kuracakları ülkelerle Suriye'de kontrolleri altında tutukları bölgelerin geleceğiyle ilgili daha fazla işbirliği yapmak istediklerini kaydetti. Batılı ülkelerin kendileriyle ilgili politikalarını kısmen değiştirmelerinin yeterli olmadığını ve doğrudan muhatap alınmak istediklerini belirten Müslim, IŞİD'e karşı savaşta kendilerine ağır silahlar verilmesini talep etti. Aydınlık |
'Diktatör Tayyip'e 1 yıl hapis Posted: 07 Nov 2014 01:30 AM PST Gezi olayları sırasında Kayseri TGB Genel Sekreter Yardımcısı Sungur 'Hoşt Tayyip', TGB Kayseri İl Başkan Yardımcısı Şayir ve TGB Kayseri İl Başkanı Avşar 'Diktatör Tayyip' dedikleri iddiasıyla yargılandı. Sungur hakkında beraat kararı çıkarken, Şayir ve Avşar'a 1'er yıl hapis cezası verildi TGB Kayseri İl Başkanı Aykutalp Avşar ile TGB Kayseri İl Başkan Yardımcısı Berkay Şayir, Gezi olayları nedeniyle haklarında açılan davada 1'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. TGB, davayı Yargıtay'a taşıyacak. TGB Kayseri İl Başkanı Aykutalp Avşar, Kayseri İl Başkan Yardımcısı Berkay Şayir ve TGB Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Sungur'un Haziran Ayaklanması sırasında Kayseri'deki eylemler nedeniyle yargılandıkları dava önceki gün sonuçlandı. 'HOŞT TAYYİP'E BERAAT Davada TGB Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Sungur, "Hoşt Tayyip" demekten, Kayseri İl Başkanı Aykutalp Avşar ile Kayseri İl Başkan Yardımcısı Berkay Şayir ise "Diktatör Tayyip" demekten yargılandı. Dava sonucunda Sinan Sungur beraat ederken, Aykutalp Avşar 1 yıl, Berkay Şayir ise 2 yıl ertelemeli 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı. TGB'den konuyla ilgili yapılan açıklamada, TGB yöneticilerine yöneltilen suçlamaların asılsız olduğu belirtildi. Aydınlık |
Posted: 07 Nov 2014 01:00 AM PST Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir, Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) bilimin önündeki engel olduğunu söyle ve kaldırılmasını istedi. YÖK'ün 33 yıldan bu yana bilimsel, özerk üniversitenin önündeki en büyük engel olduğunu söyleyen Demir, "YÖK, bugüne kadarki uygulamaları ile üniversitelerde bilimselliği ve bilimsel yaklaşımları kurumsal kimliğe kavuşturmamış, gerçeği ve gerçeği arayanı engelleme ve denetim altına alma kurumu haline gelmiştir" ifadesini kullandı. Üniversitelerin, son 33 yılda farklı düşüncelerin sorgulandığı ve üretildiği yerler olmaktan çıkıp daha çok benimsenmiş fikirlerin kabul edildiği ve öğretildiği ileri liseler düzeyinde kaldığını belirten Demir, "AKP, kontrolüne aldığı YÖK'ün kurumsal yapısının sağladığı baskıcı imkânları sonuna kadar kullanmıştır. Devletin muhalif tüm kesimlere karşı şiddet araçlarını sınırsızca kullandığı bir dönemde üniversiteler YÖK, rektörlükler ve polis eliyle zapturapt altına alınmak istenmiş ve soruşturma, sürgün, işten çıkarma, psikolojik baskı, kadro vermeme gibi uygulamaların sayısında artış yaşanmıştır" şeklinde konuştu. Demir sözlerini şöyle sürdürdü: "Üniversitelerin halkımızın ve Cumhuriyetimizin beklentilerine yanıt verebilmesi için hem mali yönden, hem de bilimsel yönden özerk olması gerekmektedir. Hiçbir iktidar, üniversiteleri kendi siyasi emellerine alet edememelidir. Eğitim-İş olarak, 12 Eylül faşizminin ürünü olan YÖK'ün kaldırılmasını istiyoruz." Aydınlık |
Öğrenciler YÖK'ü protesto etti Posted: 07 Nov 2014 12:30 AM PST Anadolu Üniversitesi öğrencileri, YÖK'ü protesto etti. Anadolu Üniversitesi öğrencileri, kuruluşunun 33. yıl dönümünü protesto etti. Anadolu Üniversitesi yemekhane önünde toplanan öğrenciler, rektörlüğe yürüdü. Öğrenciler, yürüyüş sırasında 'Üniversiteler bizimdir. Bizimle özgürleşecek' gibi çeşitli sloganlar attılar. Rektörlüğün önüne pankart asan öğrenciler, burada bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı öğrenciler adına Osman Serkan Düz gerçekleştirdi. "12 Eylül 1980 faşist darbesiyle hayatımıza giren YÖK, bugün de AKP'nin üniversiteleri dizayn etmesindeki araç olmaya devam ediyor." diyen Düz, "12 yıllık iktidarı boyunca üniversiteleri demokratikleştireceğini iddia edenler, bugünkü baskı ve gericileştirmelerin temel sebebidir." şeklinde konuştu. Öğrencilerin isteklerini dile getiren Düz, "Kendi dışındakilere tahammülü olmayan, iç savaş çığırtkanı, ülkede savaş- bölgede savaş şiarını kendine yer etmiş AKP iktidarı yenilecek!" dedi. Ulusal Kanal |
Posted: 07 Nov 2014 12:00 AM PST Türkiye'de bir cemevi ilk kez ibadethane olarak tanındı. İzmir'in Narlıdere Belediyesi, ilçede bulunan Cemevini ibadethaneler arasına ekledi. CHP'li İzmir Narlıdere Belediyesi, meclis kararıyla bölgedeki cemevini ibadethaneler arasında ekledi. Kasım ayı toplantısında alınan kararda AKP'li meclis üyeleri ret oyu verdi. Ancak önerge oy çoğunluğu ile kabul edildi. Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur konuyla ilgili açıklama yaptı. Ulusal Kanal |
Kadrolu işçi dönemi sona eriyor Posted: 06 Nov 2014 11:30 PM PST Kadrolu işçi dönemi sona eriyor. Hükümet işçi maliyetlerini düşürmek için kiralık işçi dönemini başlatıyor. AKP'nin 2015 hükümet programına göre istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi verilecek. Ulusal Kanal'a konuşan DİSK Genel Başkanı Kani Beko kiralık işçi uygulamasının yasaklanmasını istedi. Kadrolu işçi istihdamı sona eriyor. Hükümetin 2015 programına göre şirketler istihdam bürolarından işçi kiralayacak. Günlük ve saatlik işçi kiralama düzenlemesi Meclis'ten 2009 yılında geçmiş ancak dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından veto edilmişti. . Hükümet kiralık işçi sistemini hayata geçirmek için yeniden düğmeye bastı. Değşiklik Resmi gazetede yayımlanan 2015 hükümet programında yer aldı ve istihdam bürolarına kiralama yetkisi verildi. Şirketler bu şekilde kadrolu eleman maliyetinden kurtulacak. İşçi daha da ucuz işgücüyle çalıştırılacak. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Kani Beko düzenlemeyi Ulusal Kanal'a değerlendirdi. Beko, düzenlemenin çağdışı olduğunu vurguladı. Beko, kamunun özelleştirilmesi ve kiralık işçi uygulaması ile Türkiye'nin iş cinayetlerinde dünyada 3. Sırada yer aldığını söyledi. Ulusal Kanal |
Sarayını ve uçağını böyle savundu! Posted: 06 Nov 2014 11:00 PM PST Cumhurbaşkanı Erdoğan, kameralar karşısına geçti, milyonlara malolan Sarayını ve uçağını savundu. "Eski bina Türkiye'ye yakışmıyordu" diyen Erdoğan, maliyetlerle ilgili rakamlara ise "uydurma" dedi. Uçağın gerekçesi ise "zamandan tasarruf" oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuoyunda büyük tepkiyle karşılanan ve 1 buçuk milyondan fazla işçiye asgari ücret sağlayabilecek paraya malolan Ak saray'ını savundu. Erdoğan, "O başbakanlık binası Türkiye'ye yakışmıyordu" dedi, Ak Saray'ı ülkenin itibarı için yaptırdığını savundu. Erdoğan maliyet rakamlarına ise "uydurma" dedi. Erdoğan, milyon dolarla malolan süper lüks uçağını ise, "zamandan kazanmak için aldık" sözleriyle açıkladı. Cumhurbaşkanı'na tahsis edilen uçak ve Ak Saray ile ilgili bir açıklama da Başbakanlık'tan geldi. Açıklamada, "emanet" olarak anılan saray ve uçağın neticede Türk milletine ait olduğu vurgulandı. Ulusal Kanal |
Trafiğe de yeni düzenlemeler geliyor Posted: 06 Nov 2014 10:30 PM PST 62'nci Hükümetin 9 maddelik ekonomi reform programından vatandaşlar için sürpriz kararlar çıktı. Enerji Verimliliğinin Geliştirilmesi Programı kapsamında bütün servisler kaldırılacak, halk toplu taşıma araçlarına yönlendirilecek. Dikkat çeken bir diğer detay ise kent merkezlerine otomobil girişlerinin sınırlandırılacak olması. Düzenleme hayata geçerse Taksim ve Kızılay gibi merkezlere giriş paralı olacak. Başbakan Davutoğlu'nun açıkladığı 9 maddelik ekonomi reform programının ayrıntıları belli oldu. O ayrıntılar milyonlarca vatandaşı yakından ilgilendiriyor. Öne çıkan ilk madde servislerle ilgili. Metro, tren gibi raylı sistem hattında bulunan eğitim kurumları ile işyerlerinin servisleri kaldırılacak, halk ücretsiz veya indirimli kart verilerek, toplu taşıma araçlarına yönlendirilecek. Aslında bu değişiklik İstanbul için hazırlanan 2023 Ulaşım Master Planında zaten vardı ama yinede servisçilerin tepkisini çekti. Sadece İstanbul'da, yaklaşık 55 bin servis aracı bulunuyor. Dikkat çeken bir diğer detay kent merkezleriyle ilgili Büyükşehirlerde kent merkezi girişlerine kısa adı AUS olan, Akıllı Ulaşım Sistemleri konulacak. Bu sistemlerle araçların kent merkezlerine girişleri ücretlendirilecek. Yani Taksim, Kızılay gibi merkezlere giriş paralı olacak. Esnaf memnun olmasa da yeni raylı sistem projeleri tasarlanırken otoparklar zorunlu hale gelecek. Bu otoparklar toplu taşıma sistemleri ile bütünleştirilecek. Böylece 'Park Et-Devam Et' uygulaması yaygınlaştırılacak. Kentlerde akıllı sinyalizasyon sistemleri de yaygınlaştırılacak. Kaza ve acil durum yönetim sistemi, dinamik trafik sinyalizasyon sistemi, yeşil dalga sistemi, yol sensorları, trafik yoğunluk haritası gibi uygulamalar yaygınlaştırılacak. Tüm bunlar yakıt sarfiyatını azaltmak ve enerji verimliliği için yapılacak. Düzenlemede vergi indirimi de var. Şartı ise yine düşük tüketim ve verimlilik. Çevreyi kirletmeyen, az yakıt tüketen arabalardan az vergi alınacak, alternatif yakıtlı araç kullanımı artırılacak. Vergi indirimi ev eşyalarını da yansıyacak. Elektriği az tüketen beyaz eşyaların vergisi de düşük olacak. Ulusal Kanal |
Kürtçe korsan okul yeniden açıldı Posted: 06 Nov 2014 09:30 PM PST PKK'nın 15 Eylül'de Diyarbakır'da açtığı Kürtçe okul yeniden eğitim ve öğretime başladı. Valilik tarafından 2 kez mühürlenen okulda 100 öğrenciye ilkokulda verilmesi gereken dersler Kürtçe olarak öğretiliyor. Açılması krize neden olan Diyarbakır'daki kürtçe eğitim veren "Ferzad Kemanger İlkokulu" yeniden açıldı. Belediyeler, Eğitim-Sen ve Kürdi-Der tarafından açılan ancak Valilik tarafından mühürlenen okulda bu sabah eğitim başladı. 15 Eylül'de açılan okul tartışmalara neden olmuştu. Tepkiler üzerine Kürtç eğitim verecek olan okul Valilik tarafından iki kez mühürlendi. Okulun mührü DBP İl Başkanı Zübeyde Zümrüt tarafından iki kez kırıldı. Yaşananlardan sonra okulu açan kurumlar bir dosya hazırlayıp Valiliğe sundu. Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanlığından iki müfettiş okulda inceleme yaptı. Kurumun özel okul statüsünde ders vermesine izin verildi. 100 öğrenciye 4 sınıfta okuma-yazma, resim, müzik, matematik ve hayat bilgisi dersleri Kürtçe veriliyor. Kürdi-Der Genel Başkanı Sabahattin Gültekin, Bakanlıktan gelen yazı hakkında bilgi verdi. Ulusal Kanal |
Posted: 06 Nov 2014 08:30 PM PST Jandarmanın profesyonel personel sayısının artırılması amacıyla gelecek yıl 12 bin uzman erbaşın alınması planlanıyor. Geçen yıl açılan uzman erbaş kadrosu dolmamıştı. Dahası son 4 yıl içinde çok sayıda uzman erbaş TSK bünyesinden ayrıldı Hükümetin 2015 yılı programında, güvenlik hizmetlerinin artırılmasına yönelik bazı politikaların geliştirilmesi öngörülüyor. Toplumsal düzenin korunması, vatandaşların kanunlarla güvence altına alınan hak ve özgürlüklerinin tesisi ve güçlendirilmesi, buütün kesimler için güvenli bir iş ve yatırım ortamının tam olarak yaşama geçirilebilmesi için güvenlik hizmetlerinin daha uygun ve etkin şekilde sunulması hedefleniyor. Bu kapsamda, güvenlik birimlerine ilişkin mevzuat iyileştirilecek ve organizasyon sorunları giderilecek. Hizmet sunumunda, kurumlar arasında daha etkin bir koordinasyon sağlanacak. Güvenlik hizmetleri alanındaki personel, nitelik ve nicelik bakımından iyileştirilecek, profesyonelleşme artırılacak, personelin fiziki ve teknolojik donanımı geliştirilecek. Özel güvenlik için Avrupa standartları Güvenlik hizmetleri alanındaki personelin nitelik ve nicelik bakımından iyileştirilmesi kapsamında ise jandarma birimlerinde profesyonelleşme oranı artırılacak. İçişleri Bakanlığının, Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı ile yürüteceği çalışmayla mevcut durumda jandarma birimlerinde yaklaşık yüzde 35 olan profesyonelleşme oranı, 2015 yılı sonuna kadar yüzde 40'a çıkarılacak. Bunun için de 12 bin uzman erbaş alımı yapılacak. Personel temin faaliyetleri gelecek yıl da devam edecek. Uzman erbaş sayısı azalıyor Profesyonel ordu bünyesinde görev yapan uzman çavuşların yarısı özlük haklarının iyileştirilmediği gerekçesiyle 2012 yılında istifa etti. 2010 yılında 67 bin olan uzman erbaş sayısı 35 binin altına indi. 2012 yılında toplam 8 binin üzerinde uzman erbaş sözleşme yenilemedi. 5 bin 700 uzman erbaş yaş haddinden TSK'dan ayrıldı. Terörle etkin mücadele için başlatılan sözleşmeli er çalışmasında da hedeflenen rakam yakalanamadı. 2012 yılında 30 bin olarak alınması planlanan sözleşmeli er sayısı ise bin 388'de kalmıştı. Uzman erbaş konusunda geçen yıl açılan kadro da dolmadı. Yeni Mesaj |
You are subscribed to email updates from Sözcü Haber To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 1600 Amphitheatre Parkway, Mountain View, CA 94043, United States |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder