GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 6 Nisan 2015 Pazartesi 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


Daha iyi seks için antrenman

Posted: 05 Apr 2015 02:00 PM PDT



Genel Bakış

Kadınlar bir erkekte arzuladıkları nitelikleri her sıraladıklarında, özgüven hep en başta yer alır. Spor salonuna giden bir erkek olarak, fiziğinizi iyileştirmenin kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacağını ve kadınları cezbeden kendine güveni bir şekilde yansıtacağını, ancak sizi bu noktaya sadece sıradan ağırlık çalışmalarının getirmeyeceğini zaten biliyorsunuz.. İşte size kızları heyecanlandıracak ve memnun edecek bir vücudu nasıl geliştireceğinize ilişkin ipuçları. En iyisi de, sonuçları sadece dört haftalık bir yatırımın ardından alacak olmanız.

Bu Çalışma nasıl yapılır?

Antrenmanlar arasında birer gün dinlenerek, baştan sona tüm antrenmanı haftada 3 defa gerçekleştirin.

Setler arasında sadece gerektikçe dinlenin. Önerilen kondisyon çalışma programlarını her antrenmanın sonunda veya aradaki günlerde gerçekleştirebilirsiniz.

Göreceğiniz sayı ve harf kombinasyonları (örneğin 1A ve 1B), egzersizlerin bir grup olarak gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtir. İlk egzersizden bir set yapın, belirtilen süre boyunca dinlenin ve sonra, gruptaki bir sonraki egzersizden bir set yapın. Her egzersizi, tüm setlerinizi tamamlayana dek tekrarlayın ve ardından bir sonraki gruba geçin.

Evre: Her egzersizden 1 seti, aralarda dinlenmeden art arda grup halinde yapın. Bu egzersizler tamamlandığında, evreyi tekrarlayın - her birinden 1 seti, aralarda dinlenmeden yapın. Belirlenmiş toplam set sayısını gerçekleştirene dek devam edin.

Güç: Egzersizin tüm setlerini, aralardaki molalarla aynı anda tamamlayın. Ardından, bir sonraki egzersize geçin.

Süper set: Aralarda mola vermeden art arda (bir evre gibi) yapılan iki hareket.

Listeyi bilgisayarınıza indirmek için tıklayınız

Mesleğimiz Onurumuzdur, Çiğnetmeyeceğiz!

Posted: 05 Apr 2015 11:32 AM PDT



Yalova Valisi Selim Cebiroğlu, 28 Mart 2015 tarihinde Termal Fen Lisesini teftiş amaçlı ziyaret etti.

Valiler, il içerisindeki tüm resmi kurum çalışanlarının idari amiridir. Hatta; yasalardan gelen görevleri gereği, tüm resmi ve özel kurumları denetleme yetkisine sahiptir.

Selim Cebiroğlu, okulun matematik öğretmeni Halil Serkan Öz'ün kılık kıyafetini bahane ederek öğrencileri önünde kendisine hakaret etmiş, hızını alamayıp işi okul idarecilerini fırçalamaya vardırmıştır.

Tüm yaptıkları kendisine yetmemiş olmalı ki öğretmenlerle toplantı yaparak, öğretmenlerin nasıl giyinmesi gerektiğini belirtir.

Öğretmenler, okullarda öğrencilere serbest kıyafet uygulaması sonrası Eğitim-Sen'in 7 Ekim 2013 tarihinde aldığı ''özgür kıyafetle okula gidilmesi'' kararı gereği okula bu şekilde geldikleri açıklarlar.

Eylemi doğru bulup bulmama ayrı bir tartışma konusudur. Öğretmenler giyimiyle, söz ve davranışıyla öğrencilerine örnek olmalıdır. Buna kimsenin söyleyeceği bir söz olamaz.

Sendikasının aldığı kararı uygulayan öğretmenlerin açıklamasını, demokrasiyi ben istediğimi yaparım olarak algılayan anlayış, yeterli bulmaz. Öğretmenlere her türlü hakaret hakkını kendinde bulur.

Halil Serkan Öz'ün üyesi olduğu Eğitim Sen'in çağrısına uyan Türk Eğitim Sen, Eğitim İş ve Aktif Eğitim Sen 3 Nisan 2015 tarihinde ''Öğretmene Saygı Yürüşü'' düzenler.

Yürüyüş esnasında fenalaşan Öz, hastaneye kaldırılır. Yalova'da anjiyo için altyapı olmadığından; Bursa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Burada yapılan tüm müdahalelere rağmen öğretmen kurtarılamaz.

Eğitim bir ülkenin geleceğidir. Sağlıklı nesiller yetiştirilmezse eğitim amacına ulaşmaz.

Sağlık kurumlarının her türlü tedaviyi verebilir konuma getirilmesi de valinin görevleri arasındadır. Yalova'da anjiyo yapılabilseydi; öğretmenimiz yaşıyor olacaktı.

Siz valinin kılık kıyafete gösterdiği hassasiyete bakarak, Yalova'da Atatürk'ün ''Kılık Kıyafet Devrimi'' ne aykırı giyinen bir kişiye rastlayamayacağınızı düşünebilirsiniz.

Ortalık; yasalara aykırı olmasına rağmen; yönetmelikler ardına sığınan, kendisini devletin değil de iktidarın valisi olarak gören ve resmen açıklayan valilerle dolu.

Siz bu kişilerden yasaları savunup, iktidarın karşısına dikilme cesareti göstermesini bekleyemezsiniz.

Sokaklarda peçeyle, sarıkla, asayla gezenlere, ilkokullardaki türbanlı öğrenciye sesini çıkartamayanlar, hıncını kamu emekçisinden alıyor.

Bugünlere; ''Unutmayınız ki Cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir'' diyen, dersine girdiği sınıfta öğretmen kürsüde otururken, kendisi ayakta dersi dinleyen Mustafa Kemal Atatürk'ten, Amerikan islamını kendilerine rehber edinenler sayesinde gelindi.

AB'ye girme gerekçesiyle TBMM'den çıkartılan, merkezi yönetimlerden, il ve bölge yönetimlerine geçilmesi yasası uygulanmaya başlanmadan bu sorunlar ortaya çıktı.

Yarın valiler tek yetkili konuma geldiklerinde, ortaya çıkacak sıkıntıları düşünmek bile istemiyorum.

Eğitim Sen Genel Başkanı arkadaşım Kamuran Karaca, üyelerinin ölüm haberini alır almaz Yalova'da düzenlenen cenaze törenine katıldı. İşin peşini bırakmayacağını açıkladı.

Eğitim Sen, Eğitim İş ve Türk Eğitim Sen, 06 Nisan 2015 Pazartesi günü öğretmenlerin ilk ders derse girmeyerek sorunu tartışacaklarını, daha sonraki derslere Eğitim Sen üyeleri ''Onurumuzu Çiğnetmeyeceğiz'', Eğitim İş üyeleri ''Mesleğimiz Onurumuzdur, Öğretmenime Dokunma'' kokartlarıyla derslere gireceğini açıkladı.

Tüm eğitim sendikalarını ve eğitim örgütlerini, eğitim emekçilerine yapılan bu saygısızlık karşısında sessiz kalmamaya, vali görevden alınana dek mücadeleye çağırıyorum.

Osman Gazi Oktay
Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi Başkanı

Oy pusulasında AKP ve CHP, MHP ile de HDP yan yana

Posted: 05 Apr 2015 05:00 AM PDT



7 Haziran'da yapılacak seçiminin oy pusulasında AKP ve CHP, MHP ile HDP yan yana yer aldı

Mİlletvekili seçimine katılacak partilerin oy pusulasındaki yeri YSK'da çekilen kurayla belirlendi. İlginç bir tesadüf sonucu şu anda Meclis'te temsil edilen partiler oy pusulasında birbirini takip etti. MHP 18, HDP 19, CHP 22, AKP ise 23'üncü sırada yer aldı.

Kura çekiminde kamuoyunu uyaran Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven, "Seçimler siyasi partiler eliyle şeffaf olarak yapılmaktadır. Siyasi partiler sandıklara sahip çıkmalı, partili üyeleri eğitip göndermelidir" diye konuştu.

Haziran'daki 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'ne katılacak siyasi partilerin oy pusulasındaki yeri Yüksek Seçim Kurulu'nda (YSK) çekilen kurayla belirlendi. Oy pusulasında AKP ve CHP, MHP ile de HDP yan yana yer alacak. Kura çekimine göre sıralama şöyle oldu: 1- Hür Dava Partisi, 2- Doğruyol Partisi, 3- Millet ve Adalet Partisi, 4- Anadolu Partisi, 5- Halkın Yükseliş Partisi, 6- Hak ve Özgürlükler Partisi, 7- Büyük Birlik Partisi, 8- Komünist Parti, 9- Demokratik Gelişim Partisi, 10- Muhafazakar Yükseliş Partisi, 11- Millet Partisi, 12- Hak ve Adalet Partisi, 13- Özgürlük ve Dayanışma Partisi, 14- Merkez Parti, 15- Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi, 16- Halkın Kurtuluşu Partisi, 17- Liberal Demokratik Parti, 18- Milliyetçi Hareket Partisi, 19- Halkların Demokratik Partisi, 20- Saadet Partisi, 21- Genç Parti, 22- Cumhuriyet Halk Partisi, 23- Adalet ve Kalkınma Partisi, 24- Demokratik Sol Parti, 25- Yurt Partisi, 26- Demokrat Parti, 27- İlk Parti, 28- Hak ve Eşitlik Partisi, 29- Türkiye Komünist Partisi, 30- Vatan Partisi, 31- Bağımsız Türkiye Partisi. Bu aradaYSK Başkanı Sadi Güven, siyasi partilerin oy pusulasındaki yerlerinin kura çekiminde, seçimlerin şeffaf ve denetlenebilir bir şekilde yapıldığını belirterek, "Seçimler siyasi partiler eliyle şeffaf olarak yapılmaktadır. Siyasi partiler sandıklara sahip çıkmalı, partili üyeleri eğitip göndermelidir" dedi..

Elektrik kesintisinin nedeni hala bilinmiyor

Posted: 05 Apr 2015 02:00 AM PDT



CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclis Üyesi Sena Kaleli, hafta başında yaşanan ve tüm Türkiye'yi karanlığa boğan elektrik kesintisinin sebebini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'a sordu.

31 Mart günü yaşanan elektrik kesintisiyle ilgili henüz kamuoyunu aydınlatıcı bir açıklama yapılmamasına tepki gösteren Sena Kaleli, yaşanan kesintinin; sanayici, üretici, esnaf, KOBİ, hastane, sağlık ve vatandaşa olan yansımasının detaylı bir şekilde açıklanmasını istedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın yanıtlaması istemiyle Meclis'e soru önergesi sunan Sena Kaleli'nin ülke genelinde yaşanan elektrik kesintisi ve ülkemizdeki enerji politikalarıyla ilgili Bakan Yıldız'a zararların karşılanıp karşılanamayacağını da sordu. Kaleli'nin Bakan Yıldız'a yönelttiği bazı sorular şöyle:

Sorumlu kim olacak?
"31 Mart'ta yaşanan ve tüm Türkiye'yi karanlığa boğan elektrik kesintisiyle ilgili neden kamuoyunu aydınlatıcı bir açıklama yapılmamaktadır? Önümüzdeki günlerde de benzer kesintilerin olmaması için gerekli önlemler alınmakta mıdır? 31 Mart'ta tüm ülkede yaşanan elektrik kesintisinin sanayici, üretici, esnaf, KOBİ, hastane, sağlık ve vatandaşa maliyeti toplam ne kadardır? Sorumluların tespiti halinde bu zararın rücu edilmesi ve zarar görenlere dağıtılması konusunda bir çalışma yapılmakta mıdır? Elektrik dağıtım için yapılan özelleştirmelerde, dağıtım şirketlerinin uygulama esasları yeterince açık olarak belirtilmekte midir? Elektrik dağıtım için yapılan özelleştirmelerde nakil hatlarının iyileştirilmesi koşulu var mıdır? Varsa nakil hatlarının iyileştirilmesinden kamu mu yoksa şirketler mi sorumlu tutulmuştur. Bu iyileştirmelerin yapılıp yapılmadığı yeterince denetlenmekte midir? Elektrik üretim ve dağıtımı konusunda özelleştirmesi yapılan iş ve hizmetlerin başka şirketlere devri söz konusu mudur? Devir konusunda bir yaptırım var mıdır? Hükümet tarafından iyileştiren şartların nedeni yüksek fiyatlı el altı devirler midir? Bugün sebebi bulunamayan elektrik kesintileri gibi, yapılacak nükleer santrallerde yaşanacak risklerin ve olası kazaların nedeni açıklanamadığında sorumlu kim olacaktır? Hükümet siyasi sorumluluğu üstlenecek midir?"

Atatürk'ün Belediye Başkanı 100.Yılda Şehit ve Gazilerimizin Ruhunu Şad Etti

Posted: 05 Apr 2015 01:00 AM PDT



MUSTAFA KEMAL'İN,
DAHA NİCE ASİLMİ ASİL, YİĞİTMİ YİĞİT
KOMUTAN VE ASKERLERİMİZİN,
ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN,YÜCE TÜRK MİLLETİMİZİN
ÇANAKKALE BELEDİYE BAŞKANI !.....
''GERÇEKLERİ CESURCA HAYKIRARAK
CENNETLİK RUHLARI ŞAD ETTİ''
100.yıl dönümünde yüz bin kere SAĞ OL VAR OL

Sayın; Ülgür GÖKHAN Başkanımız !....

Çanakkale Zaferi'nin 100′üncü yıl dönümü kutlamaların merkezi Çanakkale idi. Törene Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu'nun yanı sıra Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, siyasi parti ve bazı ülkelerin temsilcileri de katıldı. Ancak törenler sırasındaki TRT'nin yaptığı skandal yayıncılık eleştirilere konu oldu. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan'ın, Mustafa Kemal Atatürk'e sık sık göndermeler yaptığı ve güncel olaylarla birleştirdiği konuşması sırasında TRT canlı yayını keserek Başkan Gökhan'ın konuşmasını yayınlamadı.

Sosyal medyada izlenme rekoru kıran Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan'ın konuşmasının tam metni şöyle:

"Saygıdeğer konuklar,

Sevdalısını geride bırakıp, anasının nasırlı ellerini öpüp 100 yıl önce bizler için kavgaya tutuşanları, istikbalimiz için istiklal mücadelesi verenleri, savaştan barış çıkartanları, cumhuriyetimize önsöz yazanları anmaya geldiniz.

Beklendiğiniz topraklardasınız. Çanakkale'de değil çelikten kaledesiniz.

"Siperlerde bize de yer açın" diye haykıranlar, "dedeciğim biz geldik" diyenler, dünyadaki mahşerin 100 yıllık iftiharını yaşamaya hoşgeldiniz.

Biz Çanakkalelilere onur verdiniz.

MUSTAFA KEMAL KADAR OLMASA DA ACILARA ŞAHİT OLDUNUZ

Değerli konuklar, sesime kulak verenler, sizi tanıyorum.

Sesimin şu an ulaştığı sizleri; adınızı, hayatınızı bilmesem de tanıyorum. Yanınızda değildim, ama duydum. Çanakkale türküsü söylenince eşlik ettiniz. Görmedim ama biliyorum, siz de kınalanıp cepheye gönderilen aslanları, kendi cenaze namazını kılanları duyunca gözyaşı döktünüz. 15 yasında toprağa düşenleri, okullarını bırakıp cepheye koşanları duyunca yandınız. Nice acıları ve kahramanlıkları duyunca boğazınız düğümlendi, vücudunuz ürperdi.

Dualarınızda, dudaklarınızda onlara da yer verdiniz.

Evet sizleri biliyorum.

Seyit Onbaşı kadar olmasa da ağır yüklerin altına girdiniz.

Anafartalar'da Mustafa Kemal kadar olmasa da, acılara şahit oldunuz, nice darboğazlardan geçtiniz. Mustafa Kemal gibi siz de kalbinizden vuruldunuz.

Onurunuzu, namusunuzu, inancınızı Çanakkale gibi korudunuz.

Hayatınızın bir yerinde Çanakkale gibi saldırılara uğradınız, Çanakkale gibi direndiniz.

Artık siz de ÇANAKKALE'siniz. Çanakkale sizsiniz.

BİZ DÜŞMANIN DÜMEN SUYUNA GİRDİK

Değerli konuklar

Müsaadenizle şimdi sizlere seslenmeyeceğim. Sizlere siperleri, gemileri, birlikleri, tüfekleri de anlatmayacağım. Çünkü bugün bütün kelimeler kifayetsiz, bütün cümleler yetersiz.

100. yıl nedeniyle bu defa aziz şehitlerimize hitap etmek, onların manevi ruhlarına seslenmek istiyorum.

Ey bu topraklar için toprağa düşenler,

Bir hilal uğruna güneş gibi batanlar,

Siz kara toprağın üstünde de, altında da bir oldunuz,

Bizse ayrıştık, bölündük, hatta birbirimizi öldürdük.

Siz fakirlik içinde kazandınız,

Bizse, zenginleştikçe kaybettik.

Siz düşmanınızı bile kucağınıza aldınız,

Bizse dostumuzun dahi boğazına sarıldık.

Dün bir avuç yer ne kadar çok kişinin olmuş, bugün koskoca bir memleket ne kadar az kişinin kalmış, siz şimdi ebedi istirahatgahınızda uyuyorsunuz, bizse derin uykulardayız. ve asıl uyuyan biziz.

Ve Seyit Onbaşı'ya sesleniyorum. Sen sadece 215 kiloyu değil koca Seyit, sen vatan yükünü de sırtlayıp kaldıransın. Oysa biz senin gibi ağır yüklerin altına giremedik. Kolayı seçtik, sana layık olamadık.

Sen düşmanın dümenini bombalarken, biz düşmanın dümen suyuna girdik. Takımıyla Yahya Çavuşa sesleniyorum.

63 kişilik birliğinle kenetlenip bir olan Yahya Çavuş, sen 2000 kişiye karşı destanlar yazansın.

Bizse senin gibi, takımın gibi zorluklara karşı bir olamadık.

12 Eylül'de bölündük, Sivas'ta yüreğimize ateşler düşürdük, Maraş'ta ve daha nicelerinde insanlığımızı öldürdük.

Sevdiğini geride bırakan kahraman, sen yârinin kokusunu, barutun kokusuna terk edensin.

Yar diye vatanını bilen, ölümü beklerken bile kadınına mektup yazıp, ruhum diye hitap edebilensin. Bizse kadınlarımızı hak ettiği yere getiremedik, Özgecanları ve daha nice kadınlarımızı hayatta tutamadık. Sen kadınına mektubunun arasında çiçekler gönderirken,

Biz gözlerinin altından morluğu, vücudundan karayı, yarayı eksik edemedik.

Sizlerin vücudundaki kurşunlar onur madalyanız, kadınlarımızın vücutlarındaki morluklarsa bizim utanç vesikamızdır. Biz erkek olduk, ama adam olamadık.

MUSTAFA KEMAL'E SESLENİYORUM

Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal'e sesleniyorum.

Sen mektubunda düşmanların evlatları için "kahramanlar" diyensin, onların annelerine "gözyaşlarınızı dindirin" diye seslenensin. Ve sen onları da evlat bilip, bu toprağı dost diye tanıtansın. Biz senin gibi hoşgörülü olamadık. Bu vatanda herkesi kucaklayamadık.

Değil yabancı anaların gözyaşlarını dindirmek, kendi analarımızın bile gözyaşlarını durduramadık.

*

Sözün özü "1915 Çanakkale ruhu" sınavından çok da başarılı çıkamadık. ama çok şey öğrendik. Ben de çok şey öğrendim. Büyük balığın, küçük balığı her zaman yiyemeyeceğini, Nusret senden öğrendim. Merminin mertlikle, tüfeğin yürekle boy ölçüşemediğini siz atalarımızdan öğrendim.

Çanakkale'de, küllerinden yeniden doğmayı prangaları kırıp, yeniden ayağa kalkmayı öğrendim. Çanakkale'yle ilgili birçok şeyi bildim, öğrendim, anladım. Ama bir tek şeyi anlayamadım. ey büyük Atatürk, seni anlayamayanları anlayamadım.

***

Ey analarının goncagülleri ve babalarının koç yiğitleri gene de üzülmeyiniz ve huzur içinde uyuyunuz. Sizlerin huzurunda diyorum ki, Anafartalar'da ki gibi Türkiye'ye hücum da etseler, Arıburnu gibi direniriz. Conkbayırı'ndaki gibi kalbimizden şarapnelle de vurulsak,

Namazgah Tabyası gibi topla da dövülsek, Çimenlik Kalesi gibi dik, Kilitbahir Kalesi gibi sağlam dururuz.

57. Alay gibi gerektiğinde son neferimize, son nefesimize kadar mücadele ederiz. Yürüdüğü yolda iz bırakmayan, o yoldan geçmiş sayılmaz. Ey şehitlerimiz, siz de Çanakkale'de iz bıraktınız. Haşa ne Çanakkale'si, tarihimizde de, yüreğimizde de, ruhumuzda da iz bıraktınız.

Bizler ilhamımızı siz şehitlerimizden alıyoruz, biz de sizin gibi özgürlüğümüze ve barışa bu kentte sahip çıkıyoruz. 100 yıl önce hiç düşünmeden canından vazgeçen sizler bağımsızlığınızdan, özgürlüğünüzden vazgeçmediniz, çocuklarından, analarından kopan sizler hürriyetinizden koparılamadınız.

Şimdi, Mehmet Akif gibi hep bir ağızdan haykırarak diyeceğiz ki;

ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,

hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım

kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım

yırtarım dağları, enginlere sığmam, tasarım.

TÜRKLE – KÜRT, ALEVİYLE-SÜNNİ BİRLEŞİRSE NE ZALİM KALIR NE DE ZULÜM

Aziz şehitlerimiz size söz;

Barışın kenti Çanakkale'de, ülkemizde ve dünyada barışı yücelteceğiz. kardeş olacağız.

Çünkü Çanakkale savaşı kardeşlerle, düşmanların savaşıdır. Çünkü kardeşliğe yapılan bir hücum, tek kelimeyle ihanet katarına eklenmektir.

Türkle – Kürt çatışırsa ne Türk kalır ne Kürt

Aleviyle – Sünni ayrışırsa ne Alevi kalır ne Sünni.

Oysa Türkle – Kürt, Aleviyle-Sünni birleşirse

Ne zalim kalır ne de zulüm.

Onun için barışın kenti Çanakkale'den, savaşın 100. yıldönümünden haykırıyorum;

Meriç kıyısındaki minicik bir kum tanesinden, Ağrı Dağı'nın yamacındaki yabanı bir ota kadar her yere barış istiyoruz.

Sinop'ta şu anda sahile vuran bir dalganın köpüğünden, Hatay'ın Kızılcat Köyü'nde açan çiçeğe kadar her şeyde barış istiyoruz.

İstiyoruz ki; etrafımızdaki çember daralmasın, barış ve özgürlük nefes alsın. Barışın kenti Çanakkale'nin belediye başkanı olarak; inatla ama umutla barışın hakim olduğu bir dünya hayalimi sürdüreceğim. biliyorum ki ; şehitlerimizin mezarlarında ki her bir kitabeyi öpen Çanakkale rüzgarı, koparılmış güller gibi solan kahramanlardan her yere barış taşıyacak.

Biliyorum ki; 100 yıl önce kavuşma hayallerinin eriyip kul olduğu bu yerden, barış adıyla bir kıvılcım yanıp, çoban ateşiyle dağları dolaşacak. bunun için biz de siz şehitlerimiz gibi;

Ekmeğimizden tasarruf edeceğiz, ama şerefimizden asla candan olacağız, yardan olacağız,

Ama özgürlük ve barış kokan bir dünyadan asla biz de sizler gibi; düşmanımızı kucağımızda taşıyacağız, ama sırtımızda asla.

Son nefesimizi tüketeceğiz, ama onurlu mirasınızı asla. Bedenimizi çiğnetiriz, ama özgürlük ve barış yeminimizi asla.

Ey aziz şehitlerimiz,

Siz toprağın altındakiler, biz üstündekilere ilham olsun. Bükülmez bileklerinize, korku bilmez yüreklerinize selam olsun. Özgürlük için toprağa düşüp, toprak olan siz şehitlerimizin ruhları şad olsun.

Saygıdeğer misafirler,

18 Mart şehitler günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 100. yılı anma konuşmama son verirken; bizlere bağımsız, başı dik bir ülke, özgürlükçü bir ruh miras bırakan başta Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşları olmak üzere, onların kurduğu laik ve demokratik cumhuriyetimizi korumak ve kollamak ülküsüyle, ülkemizin varlığı ve bütünlüğü için dün olduğu gibi bugün de hiç düşünmeden canını vermiş Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, emniyet teşkilatımızın tüm şehitlerini rahmet, gazilerimizi minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

Çanakkale gibi tarihi sorumluluğu çok büyük bir kentin belediye başkanı olmanın onuru ve 1915'in omuzlarımızdaki derin sorumluluğuyla sizleri sevgi ve saygıyla selamlarken

Son sözüm şudur;

Yaşasın kardeşliğimiz, yaşasın özgürlüğümüz ve yaşasın barış…

Çanakkale Belediye Başkanı ; Ülgür GÖKHAN-18 MART-2015
100.YIL
Derleyen; 20/03/15-18:52
MUSTAFA KEMAL'İN,
ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN ÇANAKKALE BELEDİYE BAŞKANI
GERÇEKLERİ CESURCA HAYKIRARAK CENNETTLİK RUHLARI ŞAD ETTİ
BAŞKANIM TÜM ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ , VATANSEVER YÜCE TÜRK MİLLETİMİZİN OLDUĞU GİBİ SENDE CESUR , ASİL, YİĞİT OLDUĞUN İÇİN ALLAH SENDEN RAZI OLSUN !.......


HASAN DURGUT - YÜCE TÜRK MİLLETİ - (TCHD)
hido.hasan@hotmail.com

O valiye "ah" etti

Posted: 05 Apr 2015 12:30 AM PDT



Yalova Valisi Selim Cebiroğlu'nun azarı sonrası yapılan protesto gösterisinde hayatını kaybeden öğretmen Halil Serkan Öz'ün acılı babası Kemal Öz, valiye "ah" etti: Vali bey okulları gezsin, insanlara hakaret etsin. Kendisinden de şikayetçi olmayacağım. Çünkü çocukları var. Allah'ından bulsun.

Yalova Valisi Selim Cebiroğlu'nun incelemelerde bulunmak için geçen hafta cuma günü gittiği Termal Fen Lisesi'nde kıyafetini beğenmediği için öğrencilerin önünde azarlayarak sınıftan kovduğu öne sürülen Eğitim-Sen üyesi olan matematik öğretmeni Halil Serkan Öz, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Cebiroğlu'nun, öğretmene, "Bu saç sakal ne? Sen ne biçim öğretmensin? İnsanlar dışarıda görseler seni dilenci zannedip para verirler" dediği belirtildi. Cebiroğlu, okul idarecilerini de tersleyerek öğretmenle ilgili soruşturma açılmasını istedi. Bu davranış eğitimcileri harekete geçirdi. Önceki gün akşam saatlerinde Gazipaşa Caddesi üzerinde Eğitim-Sen Yalova Şubesi, Türk Eğitim Sen Yalova Şubesi, Eğitim-İş Sendikası Yalova Şubesi ve Aktif Eğitim Sendikası üyeleri "Öğretmene Saygı Yürüyüşü" düzenlenerek Cebiroğlu protesto edildi. Öz, bu yürüyüşte rahatsızlanınca hastaneyi kaldırıldı. İlk müdahalenin ardından Bursa'daki özel bir hastaneye sevk edilen Öz yolda hayatını kaybetti.


Canını çok yaktı
TÜBİTAK ödüllü matematik öğretmeni 42 yaşındaki Halil Serkan Öz'ün ölümü, yakınları ve eğitim camiasını üzüntüye boğdu. Oğlunun çok duygusal bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyen baba Kemal Öz, "İddia ediyorum yavrum, matematiği yemiş yutmuştu. Yüksek Lisans da yapmıştı. Yalova'da ilk iki öğretmen arasında gösteriliyordu. Ödülleri de vardı. Geçtiğimiz hafta cuma günü okula giden valinin, çok sevdiği öğrencilerinin içersinde kılık-kıyafeti yüzünden kendisini azarlayıp kovması canını çok yaktı" diye konuştu. Baba Öz sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaşadıklarını sürekli benimle paylaştı. Öğrencilerinin olay sonrası valinin istifa etmesi için internet üzerinden başlattıkları imza kampanyası moralini biraz düzeltti. Dün kendisine destek için yapılan mitingde rahatsızlanan yavrum öldü. Benim oğlum gitti. Vali bey artık okulları rahat rahat gezsin, insanlara hakaret etsin. Kendisinden de şikayetçi olmayacağım. Çünkü çocukları var. Allah'ından bulsun."

Cebiroğlu: Çok üzgünüm
Oğlunun yaşadığı bazı psikolojik sorunlar nedeniyle sakinleştirici ilaç aldığını fakat kalbiyle ilgili bir sorununun bulunmadığını belirten Kemal Öz, "Çocuğumun kalbindeki damarın tıkalı olduğunu öldükten sonra öğrendim" diye konuştu. Öte yandan olaydan derin üzüntü duyduğunu ifade eden Vali Selim Cebiroğlu, "Yalova olarak eğitim camiamızın üyesi, değerli personelimiz, Fen Lisesi öğretmeni Halil Serkan Öz'ün vefatının derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır, bütün eğitim çalışanlarına başsağlığı dilerim" şeklinde açıklama yayımladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da baba Kemal Öz'ü arayarak başsağlığı diledi.

Hiç yorum yok: