Sözcü Haber |
- 4 bin polis alınacak
- İşçi ve emeklinin zam miktarları
- Hayat kurtaran 5 makyaj ipucu!
- İslami değerlerin uygulanmadığı vahşi bir dünya
- Onur yürüyüşüne polis müdahalesi
- Batum'lu, Artvin Karagöl'lü, Zigna'lı, Yayla Konaklamalı Boydan Boya Karadeniz Turu
- Türkiye Cumhuriyeti, Özal, Çanakkale, Kurtuluş, Japonya, Hiroşima-Nagazaki, Milli Şuur
- CHP’nin Açmazı
- Afyonkarahisar Türkan SAYLAN'ını kaybetti
- Babalar Günü...
- Her sabah bir bardak limonlu su için
Posted: 28 Jun 2015 01:30 PM PDT Sağlıkta şiddeti önlemek için bir dizi çalışma yaptıklarını belirten Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, hastanelerde görev yapmak üzere 4 bin polis alınacağını söyledi. Samsun Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesinde Opr. Dr. Kamil Furtun'un uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesiyle tekrar gündene gelen sağlık çalışanlarına yönelik şiddete değinen Gümüş, günde yaklaşık 1 milyon vatandaşın hastanelere gittiğini dile getirerek şöyle konuştu: "Bunların içerisinde sabıkalı olanlar, madde bağımlıları, sorunlu hastalar, husumet olayları da olabiliyor. Hastanelerimiz her türlü adli vakanın da gelebildiği alanlar. Burada şiddet giderek artmaya başladı" dedi. Bu amaçla Emniyet Genel Müdürlüğü ile bir çalışma yaptıklarını anlatan Gümüş, "Birinci etapta hastanelere güvenlik personeli olarak sözleşmeli alınan taşeronların emniyet üzerinden alınması noktasında bir çalışma yapacağız. Güvenlik şirketlerinin emniyetle irtibatlarını sağlayacağız. İkinci etapta da büyük çaplı 300 hastanemiz var. Bunların acil servislerinde sürekli silahlı emniyet görevlisi bulunmasını istiyoruz. Toplam 4 bin kadar polisin Sağlık Bakanlığı hastanelerinde görev alması yönünde bir çalışma yapıyoruz. Mevcut aldığımız güvenlik hizmetini emniyet üzerinden aldıktan sonra gelen polisleri de onların başına geçireceğiz" dedi. "ÖZEL GÜVENLİK ELEMANLARININ EĞİTİMİ YETERSİZ" Halihazırda hastanelerdeki özel güvenlik birimlerinin durumuna dikkat çeken Gümüş, "Şu anda bizim taşeron hizmet almış olduğumuz güvenlik görevlilerinin yeterli eğitimi yok. Polisler, olay çıkaran kişiyi süratle alıp, kelepçeleyip bunun hızlı bir şekilde karakola alınmasını ve hastanedeki hizmetin aksamamasını sağlayacak. Böylelikle bu hem olayı yapacak kişiyi, 'Burada polis var' diye caydıracak hem de çalışanlarımızın moral ve motivasyonunu artıracaktır" ifadelerini kullandı. "YENİ HÜKÜMETİN KURULMASIYLA PROJE HAYATA GEÇECEK" Çalışmaların hayata geçirilmesi için yeni hükümetin kurulmasını beklediklerini bildiren Gümüş, "Hükümet kurulduktan sonra ilk gündeme getireceğimiz konu sağlıkta şiddetin önlenmesi ve hastane güvenliği olacaktır" diye konuştu. HASTANELERE X-RAY CİHAZI KONULACAK Gümüş, hastanelerdeki şiddet olaylarının daha çok acil servislerde yaşandığına dikkati çekerek, "Hastanelerin hem acillerine hem de ayaktan giriş kapılarına X-Ray cihazı konulması noktasında bir çalışma yapıyoruz" dedi. |
İşçi ve emeklinin zam miktarları Posted: 28 Jun 2015 01:00 PM PDT Emeklilerin aylıkları Temmuz'da enflasyon farkı oranında artırılacak. Ayrıca SSK ve Bağ-Kur emeklilerine seyyanen zam da Temmuz'da yürürlüğe girecek. İşte işçi ve Bağ-Kur emeklisinin alacağı fark. Emeklilerin aylıkları Temmuz'da enflasyon farkı oranında artırılacak. Ayrıca seçim öncesi yapılan değişiklikle hayata geçen SSK ve Bağ-Kur emeklilerine seyyanen zam da Temmuz ayında yürürlüğe girecek. Temmuz ayında enflasyon farkı zammından sonra maaşı bin liranın altında kalanlara 100 lira seyyanen artış yapılacak. Enflasyon farkı ilave edildikten sonra bin liranın üstünde olan aylıklar da bin 100 lirayı geçmeyecek tutarda bir arttırım olacak. Seyyanen zam uygulamasından 2015 yılında emekli olanlar da yararlanacak. Bu zamlarla Haziran ayında 795 lira alan işçi emeklisinin maaşı Temmuz ayında 938 liraya, 835 lira alan en düşük Bağ-Kur emeklisinin maaşı 979 liraya ve 617 lira alan Tarım Bağ-Kur'lusunun maaşı da 750 liraya yükselecek. |
Hayat kurtaran 5 makyaj ipucu! Posted: 28 Jun 2015 12:30 PM PDT Çılgın bir bakım ve güzellik partisine hazır mısın? Cumartesi gecesi programın ne bilmiyoruz ama bu Pazarı yakın kız arkadaşlarına ayırıp, güzellik sırlarınızı deşifre etmeni öneririz. Çünkü biz de bu partiye katılmak ve yalnızca yakın kız arkadaşlarınızla paylaşacağın 5 güzellik hilesini seninle paylaşmak için sabırsızlanıyoruz! Bu hilelerin gündelik hayatınızı kolaylaştıracağını garanti ediyoruz! Sadece kızlar arasında: Hayat kurtaran 5 makyaj ipucu! 1. Göz kapaklarını daha kalkık göstermek istersen, kaş altlarına aydınlatıcı sürmeyi dene. 2. Eyeliner uygularken her zaman, başlangıç olarak kuyruğu çiz. Kuyruğa dönüştüreceğin çizginin hizası, alt kirpik dibinin dış kısmı olursa işin daha kolay olacaktır. 3. En sevdiğin rujun kırıldıysa dert etme. Bir çakmak yardımı ile kırılan rujunu hafifçe ısıt. Birbirine geri yapıştır ve soğuması için bir saat kadar buzdolabına koy. Kırılmadan önceki hali kadar güzel görünmese de aynı derecede kullanışlı olacağını garanti ediyoruz. 4. Kendi bronzerını kendin yapmak ister misin! Öncelikle bronz allığı toz haline getir ve bir kaba boşalt. Üzerine bir miktar bebe yağını ekleye ve karıştır. Hazırladığın karışımı, kozmetik marketlerde bulabileceğin boş plastik şişelere doldur. İşte bu kadar! 5. Daha genç görünen bir cilt içinse likit kapatıcılara yönel. Neden mi? Likit olmayan kapatıcılar ince çizgilerin arasına girerek, çizgilerin daha belirgin görünmelerine yol açabilir. Likit olanlar ise çizgilere daha az dolma eğilimi gösterirler. |
İslami değerlerin uygulanmadığı vahşi bir dünya Posted: 28 Jun 2015 11:35 AM PDT IŞİD'den ayrılan genç kadının anlattıkları şoke etti IŞİD'den ayrılan ve geçen hafta gözetim altında tutulduğu Gaziantep'te AFP'ye konuşan 21 yaşındaki Fransız kadından şoke eden açıklamalar.. AFP'den Fulya Özerkan'ın "böylesi bir izinle ilk kez gerçekleştirildiği" belirtilen görüşmesinde, Fransız genç kadın, IŞİD idaresi altındaki hayata ilişkin önemli iddialarda bulundu. IŞİD üyelerinden internetteki sohbet odalarında etkilenen ve geçen bahar örgütün Suriye'nin kuzeyinde bulunan fiili başkenti Rakka'ya giden kadın, "Allah kanunlarının uygulandığı bir toprağa göç etmek istediğini, fakat kendini kadınlara bir nesne olarak yaklaşılan ve gerçek İslami değerlerin uygulanmadığı vahşi bir dünyada bulduğunu" söyledi. Güvenlik gerekçesiyle gerçek adı açıklanmayan Nadya, hikâyesini, "Batı'nın bize karşı olduğunu ve Daeş'in halifelik olduğunu söyleyen genç kızların gözlerini açmak için konuşuyorum" diyerek anlatmaya başladı. İSTANBUL'DAN ŞANLIURFA'YA İnternette tanıştığı IŞİD üyelerinin gönderdiği 1800 euro tutarında sahte bir çekle 4 Mart'ta Fransa'dan İsviçre'ye geçip, oradan da Türkiye'ye gelen genç kadını İstanbul'da iki kişi karşılamış. Otobüs bileti alıp Şanlıurfa'ya gönderilen Nadya, burada da iki kişi tarafından karşılanmış. Beraberindeki teröristlerle dikenli tellerden atlayarak sınırdan geçmişler ve o dönem IŞİD'in elinde bulunan Tel Abyad'a, sonra da Rakka'ya gitmişler. Rakka'ya 7 Mart'ta ulaşan Nadya, birkaç kadınla birlikte bir eve hapsedilmiş. "Evden çıkmak istiyorsa evlenmek zorunda olduğunu ve aksi taktirde hayatı boyunca evde kalacağını" söylediklerini anlatan kadın, iki hafta sonra, anadili Fransızca olan bir IŞİD üyesiyle evlenmeyi kabul etmiş. "Ailenizi aramanıza izin verilmiyor. İnternetiniz yok ve her şey yasak" diyen Nadya, evlendikten bir gün sonra evliliğini sonlandırmış ve iki Fransız kadınla yaşamaya başlamış. ORADA İSLAM YOKTU, KURAN YOKTU Geçmişte kuzeninin radikal dincilerle ilişkisi konusunda ifade verdiği Fransız istihbaratıyla bağlantıları olduğu gerekçesiyle hapse atıldığını anlatan kadın, iki buçuk hafta yeraltı hücrelerinde işkence gördükten sonra suçsuz bulunarak serbest bırakılmış. Görüşmede 3 aylık süreç boyunca yaşadıklarını, "İslam yoktu… Kuran yoktu. Sadece silah ve bir tür savaş hayali kuran üniformalı insanlar vardı. Bunun sadece tanrıyı memnun etmek için olduğunu söylüyorlar. Ama dine dayanarak bizi satın alıyorlar" ifadeleriyle aktaran Nadya, örgütten ayrılmasına izin verildiğini ve hatta Türkiye sınırına götürüldüğünü öne sürdü. |
Onur yürüyüşüne polis müdahalesi Posted: 28 Jun 2015 11:31 AM PDT Tüm dünyada düzenlenen Gay Pride(Onur Yürüyüşü) renkli görüntülere sahne olurken, yürüyüşün İstanbul'daki adresi Taksim'de polis müdahalesi yaşandı. LGBTİ Onur Haftası kapsamında İstiklal Caddesi'nde bu yıl 13'ncüsü düzenlenmek istenilen 'Onur Yürüşü'ne polis izin vermedi. Saat 17.00'de İstiklal Caddesi'ndeki Fransız Konsolosluğu önünden başlaması planlanan yürüyüş öncesi çok sayıda çevik kuvvet polisi ve TOMA, Taksim Meydanı'nda konuşlandırıldı. Sivil polisler de Gezi Parkı çevresinde güvenlik önlemi aldı. Saat 16.30 sıralarında konsolosluk yakınında toplanan ve ellerinde 'Ayıp ne ayol', 'Yaşasın eşcinsel', 'Genel ahlaksızlık' yazılı dövizler taşıyan ve renkli kostümler giyip, maskeler takan yaklaşık 700 kişilik gruba polis, boyalı mermi atarak müdahale etti. Ardından tazyikli su sıktı. Kabalık, ara sokaklara dağılarak kaçmaya çalıştı. Bazıları ise işyerlerine sığındı, TOMA'nın önünde duran bir gösterici de polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Ara sokaklarda süren kovalamaca sonunda çok sayıda LGBTİ üyesi gözaltına alındı. İKİ GRUP ARASINDA GERGİNLİK Galatasaray Meydanı'nda Doğu Türkistan ve Suriye'de Türkmenlere yapılan zulmü protesto etmek için toplanan bir grupla LGBTİ'li bir grup arasında gerginlik çıktı. Araya giren polis, iki grup arasında adeta etten duvar ördü. Galatasaray Meydanı'nda toplanan Turan Ocakları üyeleri, Doğu Türkistan ve Suriye'de Türkmenlere yapılan zulmü protesto etti. Polis gruba karşı yoğun güvenlik önlemi aldı. Bu sırada iddialara göre 23. LGBTİ Onur Haftası'nda, İstiklal Caddesi'nde düzenlenecek yürüyüşe katılacak olan LGBTİ'liler, grup üyelerine laf atınca kargaşa çıktı. Grup üyeleri LGBTİ'lileri bir süre kovaladı. Çevrede yoğun güvenlik önlemi alan polis, iki grup arasındaki gerginliği yatıştırmaya çalıştı. Polis, Turan Ocakları üyesi grupla LGBTİ'li grup arasında adete etten duvar ördü. Turan Ocakları üyesi grup ise gerginliğin ardından açıklama yaparak sessizce dağıldı. |
Batum'lu, Artvin Karagöl'lü, Zigna'lı, Yayla Konaklamalı Boydan Boya Karadeniz Turu Posted: 28 Jun 2015 05:54 AM PDT Karadeniz Turu - İzmir Çıkışlı Otobüslü KARADENİZ TURU - 2015 / MAYIS, HAZİRAN, TEMMUZ, AĞUSTOS, EYLÜL / BATUM KONAKLAMALI / HER HAFTA KESİN BATUM'LU & ARTVİN KARAGÖL'LÜ & ZİGANA'LI & YAYLA KONAKLAMALI BOYDAN BOYA KARADENİZ TURU 2015 Karadeniz Turu, İzmir'den Her Hafta Cuma, Cumartesi, Pazar Kesin Hareket saatlaeri-Karşıyaka-21:00, Üçyol- 21:30, Bornova Ege Üniversitesi Hastanesi önü- 22:00 Misafirlerimizi aldıktan sonra yolda verilen molaların ardından sabah saatlerinde Bolu'ya ulaşıyoruz. 1.GÜN KARADENİZ TURU : İZMİR – BURSA – BOLU – SAFRANBOLU – AMASRA Yolda verilen molaların ardından sabah saatlerinde Bolu'da oluyoruz. Extra Sabah kahvaltımızın ardından, Safranbolu'ya ulaşıyoruz. Safranbolu'daki gezimize Hıdırlık tepesinden Safranbolu'yu yüksekten gören bir yerle başlıyoruz sonrasında Cinci Han, Cinci Hamam, Kaymakamlar Konağı, Köprülü camii, Arasta çarşısı ve diğer çarşılarını gezip Lokum alışverişimizi yaptıktan sonra Safranbolu'dan Amasra'ya doğru hareket ediyoruz yaklaşık 1,5 saatlik yolculuk sonrası Amasra'ya ulaşmadan birkaç kilometre önce Amasra'yı yüksek bir yerden gören ve Fatih Sultan Mehmet'in Amasra'yı ilk gördüğü ve Lalasına "Lala Lala Çeşm-i Cihan bu mu ola" dediği yerde fotoğraf molası veriyoruz. Amasra'yla özdeşleşmiş olan salata ve balıktan oluşan öğle yemeğimizi alıp (küçük liman mevkiine) Amasra merkeze ulaşıp yürüyerek büyük limana doğru yürüyüş yapıyoruz. Sorma Gir kalesin görüp, çekmeciler çarşısında yöreye özgü ahşap ve benzeri hediyeliklerin satıldığı çekiciler çarşısında alış veriş yapıyoruz. Amasra'daki otelimize yerleşiyoruz. Konaklama ve akşam yemeği otelde. 2.GÜN KARADENİZ TURU : SAFRANBOLU – KASTAMONU – SİNOP – TARİHİ CEZAEVİ – SAMSUN Sabah kahvaltısının ardından Araç ilçesi üzerinden Kastamonu'ya ulaşıyoruz. Saat Kulesi, Kastamonu Kalesini panoramik olarak görüp, Şerife Hanım anıtı, Nasrullah camii ve meydanı ile Münire Sultan Çarşısını görüp Kastamonu'dan ayrılıyoruz. Taşköprü üzerinden Sinop'a ulaşıyoruz. Öğle yemeği sonrası Tarihi Cezaevi, Sinop Kalesi, Kotra atölyesini görüp konaklamak için Samsun'daki otelimize yerleşiyoruz. Akşam yemeği, konaklama otelimizde. 3.GÜN KARADENİZ TURU : ORDU – TRABZON – AYASOFYA – ATATÜRK KÖŞKÜ – ARTVİN BORÇKA Sabah kahvaltısının ardından SAMSUN MERKEZ'de Atatürk Anıtı ve Bandırma Vapuru'nu gördükten sonra Ünye, Fatsa'dan Tirebolu'ya ulaşıyoruz. Tirebolu'da Tirebolu çay fabrikasını geziyoruz. Yolumuz üzerinde Akçaabat Köftecisinde öğle yemeği menümüzü alıyoruz. Trabzon'da Ayasofya Kilisesi'ni görüyoruz. Yaklaşık 800 yıllık olan bu eser Kommenoslular tarafından kilise olarak yapılmış Osmanlı döneminde Camiye dönüştürülen yapı Cumhuriyet sonrası Müze olarak hizmet vermeye başladı. Ayasofya'yı tanıdıktan sonra Trabzon'a özgü Kazaziye, telkari ve hasır gibi gümüş işlemelerin satıldığı bir dükkanda bu zanaatın nasıl yapıldığını öğrenip alışveriş için zaman veriyoruz. Trabzon'da 1900'lü yılların başında bir Rum Banker tarafından yaptırılan ve Cumhuriyet döneminde Trabzonlular tarafından Atatürk'e hediye edilen Atatürk Köşk'ünü ziyaret ediyoruz. Karadeniz sahil yolu ile Hopa'dan Artvin Borçka Barajı kenarında bulunan muhteşem manzarası ile SELENDER OTEL'limize yerleşiyoruz. Akşam yemeği, konaklama otelimizde. 4.GÜN KARADENİZ TURU : BORÇKA – KARAGÖL – HOPA – BATUM Sabah kahvaltımızın ardından Borçka'da dolmuşlarımıza yerleşerek, İlçenin önemli gölü Karagöl'e çıkıyoruz. Çevresi ormanlık olup, eşsiz doğal güzelliğe sahip Karçal dağları eteklerinde bulunan bu kartpostal güzelliğinde olan Milli Park alanımızı geziyoruz. Dileyen misafirlerimiz göl etrafında yürüyüş yapabilirler. Karagöl gezimizin ardından dolmuşlarımızla Borçka'ya inip yöresel yemekler tadabileceğimiz ilçemizde öğle yemeğimizi alıyoruz. Hopa üzerinden Sarp Sınır Kapısına varıp Batum'a giriş yapıyoruz. Çoruh Nehri'ni görüp Batum'a ulaşıyoruz. Batum'da göreceğimiz yerler arasında Orta Camii - Türk Sokağı - Avrupa Meydanı - Medea Heykeli ( Altın Post heykeli ) Poseidon Çeşmesi - Piazza - Alfabe Kulesi - Ters Restorant - Ali-Nino Heykeli - Dans eden çeşme bulunuyor. Akşam konaklama otelimizde. 5.GÜN KARADENİZ TURU : FIRTINA VADİSİ – AYDER YAYLASI – UZUNGÖL – SÜMELA MANASTIRI – ZİGANA Sabah kahvaltısının ardından Batum'dan ayrılıyoruz. Hopa , Arhavi ve Karadeniz Sahil şeridinden Ayder Yaylasına gidiyoruz. 'Yaylaların Sultanı' Ayder Yaylası'nda Kalegon, Gelin Tülü Şelalesi, gibi panoramik noktalarda fotoğraf molası veriyoruz. Yaylada Şelale manzarası eşliğinde yapacağımız yayla yürüyüşümüzün ardından otobüsümüze yerleşip Fırtına deresinin oluşturduğu flora ve faunası ile dünyanın önde gelen vadilerinden olan Fırtına vadisi kenarındaki bölgenin en lezzetli balığı olan Kırmızı benekli alabalık, Muhlama ve Laz böreği gibi yöresel lezzetleri tadabileceğimiz Tulum dinleyip Horon vuracağımız bir restoranda öğle yemeğimizi alıyoruz. Rize de bulunan yörenin en önemli el sanatlarından Rize Bezinin dokunduğu bir atölyede durup bu el sanatı hakkında bilgi alıp alış-veriş yapıyoruz. Trabzon'un Of ilçesine geldiğimizde sahil yolunda ayrılıp Solaklı deresinin oluşturduğu Solaklı vadisi boyunca ilerleyip Dernekpazarı ve Çaykarayı geride bırakıp Karadeniz'in en önemli destinasyonlarından biri olan Uzungöl'e varıyoruz. Yüzlerce yıl önce heyelan sonucu dağdan kopan toprak parçasının Haldizen Çayı'nın önünü kapatmasıyla derin bir vadi içerinde oluşan Uzungöl çevresinde yürüyüş yapıyoruz. Uzungöl gezimizin ardından Maçka yol ayrımından ayrılıp tekrar Karadeniz'in içlerine doğru Çoşandere eşliğinde Sümela Manastırı'na ilerliyoruz. Aynı zamanda Tarihi İpek Yolu olan güzergah bizi önce Maçka'ya sonrasında da Altındere Milli Parkına ulaştırıyor. Buradan minibüslerle 15 dakikalık bir yolculukla Sümela Manastırı'nın bulunduğu 1150 mt yükseklikteki alana ulaşıyoruz. Yirmi dakikalık yürüyüş parkuru sonrası Görkemli Manastırın kapısına geliyoruz. Manastır içerisindeki Konaklama odaları, Mutfak, çalışma odaları, Ayazma ve Ana kilise bölümünde bulunan Freskleri rehberimizin anlatımıyla tanıdıktan sonra Meryem Ana adına yapılan bu Manastıra veda ediyoruz. Sümela Manastırı gezimizin ardından Zigana geçidine ve Zigana Yaylası'nda konaklama yapacağımız otelimize ulaşıyoruz. 6.GÜN KARADENİZ TURU : ORDU – BOZTEPE – SAMSUN – AMASYA Sabah kahvaltısının ardından ORDU'ya varıyoruz. BOZTEPE'ye çıkıp muhteşem ORDU manzarası eşliğinde çayımızı yudumladıktan sonra Karadeniz sahil yolu Terme'de öğle yemeğimizi alıyoruz. Öğle yemeğimizin ardından AMASYA'ya gidiyoruz. YEŞİLIRMAK'IN oluşturduğu derin vadi içerisine binlerce yıl önce kurulmuş olan ve 2300 yıl önce Pontos'a başkentlik yapmış olan Amasya'da; KAYA MEZARLARINI, Osmanlı dönemi 2.BEYAZIT KÜLLİYESİ'Nİ, Yeşilırmak kıyısında yapılmış olan yalı boyu evlerini, FERHAT'LA ŞİRİN aşkının sembolü olan su kanallarını görüp, otelimize gidiyoruz. Konaklama Akşam yemeği otelde. 7.GÜN KARADENİZ TURU : AMASYA – ÇORUM – SUNGURLU – ANKARA – ANITKABİR – AFYON – İZMİR Sabah kahvaltısının ardından Anadolu'nun en önemli MUMYA koleksiyonuna sahip Amasya müzesini görüp Mecitözü, Çorum, Kırıkkale'den geçip Ankara Anıtkabir'e ulaşıyoruz. Anıtkabir'de Aslanlı Yol, Mozole, Rölyefler ve İstiklal ve diğer Kuleleri ve Anıtkabir Müzesini ziyaret edip Ankara'dan ayrılarak Afyon, Uşak, Kula üzerinden İzmir'e ulaşıp siz değerli konuklarımıza bir sonraki seyahatlerinde buluşmak dileği ile veda ediyoruz. ÜCRETE DAHİL OLAN HİZMETLER * Otellerde Y.P Konaklama (Butik, Yayla, 4*, Hotel Konaklamaları) * Lüks Otobüsler İle Ulaşım (Man Fortuna, Travego, Tourismo / Lüks otobüsler) * Çevre Gezileri / Zorunlu Seyahat Sigortası * Otobüs içi İkramları (Deneyimli personelimizle otobüs içi Çay, Kahve, Su ikramları) * Rehberlik Hizmetleri (Karadeniz Bölgesinin Uzman Rehberleri) ÜCRETE DAHİL OLMAYAN HİZMETLER * Tüm Öğlen Yemekleri - Batum'da Akşam Yemeği - Extra belirtilen organizasyonlar * Tüm Yemeklerde Alınan İçecekler ve oteldeki yapılan harcamalar * Dolmuş Ücretleri + Milli Park Girişleri + Müze Yeri girişleri = Toplamı - 150.TL - (Müzekart, Maximum kart sahipleri, 65 yaş üstü TC vatandaşları 25.TL eksik ödeyeceklerdir.) * Yurtdışı Çıkış Fonu (15.TL) * Batum 4* Hotel Konaklaması (60.TL) BATUM'A GEÇİŞ: Batum'a geçiş için T. C. kimlik numarası bulunan nüfus cüzdanı yeterlidir. Nüfus cüzdanı dışında pasaport ile geçiş yapılabilir. Bunların dışındaki kimliklerle giriş yapmak mümkün değildir. Bu nedenle yanınızda mutlaka üzerinde T.C. kimlik numarası bulunan hasarsız nüfus cüzdanınızı bulundurunuz. Ayrıca ebeveynleri yanında olmadan seyahat eden 18 yaşından küçükler için anne ve babadan noterden tasdikli muvaffakatname gerekmektedir. Sınırdan geçiş yoğunluğa göre bir saat kadar sürmektedir. ÖNEMLİ : Karadeniz tur programımız toplam 8 gece 7 gün sürmektedir. Toplam 6 gece otel konaklaması vardır. 7 tam gün geziler yapılır. Turda mutlaka T.C. kimliğinizi ( Hasarsız ), yaylalar için hırka veya ince mont, yağmur için yağmurluk veya şemsiye, kapalı havuz ve deniz için mayo, geziyi ölümsüzleştirmek için fotoğraf makinası ve kamera yedek pilleriyle beraber, geziler için de rahat yürüyebileceğiniz ayakkabı bulundurun. Ulusal Eğitim Derneği üye ve dostları, Anadolu'yu ve kültürümüzü daha iyi tanıma amacıyla 22 Ağustos 2015 tarihindeki Karadeniz Turu'na katılıyor. Ederi : 750.00TL. (Kişi başı) İletişim: 0 505 474 29 93 |
Türkiye Cumhuriyeti, Özal, Çanakkale, Kurtuluş, Japonya, Hiroşima-Nagazaki, Milli Şuur Posted: 28 Jun 2015 05:42 AM PDT Türkiye Cumhuriyeti Bir Savunma Destanımız Türk Çanakkale Savaşı Bir Var Oluş Destanımız Türk Kurtuluş Savaşı Ve Japonya Hiroşima-Nagazaki ***** Milli Şuur ***** Çok Önemli Lütfen Okurmusun Yüce Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti Dediği Yüce Türk Milletinin Asil Çocukları Canım Kardeşlerim Biz Hepimiz Kardeşiz Yıl 1984. Türkiye Cumhuriyetinde, başbakan Turgut Özal. Milli Eğitim Bakanı ise, Vehbi Dinçerler. Ülkenin geleceği adına çözüm yolları araştırması için; Japon pedagogları ülkemize davet eder. Bu uzmanlar; bir süre, ülkenin değişik yerlerinde araştırma yaparlar ve halkla temaslar kurarlar. Sonunda; araştırmalarını tamamlarlar ve sonuçları açıklamak üzere Başbakanın yanına çıkarlar. Milli Eğitim Bakanı da, orada bulunmaktadır. Heyetin vardığı sonuç; gayet net ve açıktır. '' SİZİN GENÇLERİNİZ DE, MİLLİ ŞUUR KAYBOLMAYA BAŞLAMIŞ YAKINDA YOK OLUR. '' Bizim yöneticiler, bu yanıt üzerine şaşırırlar ve hemen sorarlar. Peki, siz Japon gençlerine milli şuur verme adına, neler yapıyorsunuz? Biz gençlerimize; daha ilkokula başlamadan önce, şok testler uygularız. Örneğin: uçak gibi hızlı giden, trenlerimize bindirir, bir tur attırırız. Sonra; robotlarla çalışan büyük fabrikalarımıza götürür, gezdiririz. Mini mini çocuklarımız; teknolojinin baş döndürücü neticesini görerek, şok olurlar ve hayranlık duyarlar. Onları, daha sonra, Hiroşima-Nagazaki'ye götürürüz. İkinci Dünya Savaşı sırasında, atom bombasıyla tahrip olmuş olan bu bölgeleri biz aynen koruyoruz. Oraları da çocuklarımıza bilgiler vererek gösteririz. Hiç bir canlının ve bitkinin hayat bulmasına imkân vermeyen atom bombasının, bugüne uzanan etkilerini, hayretle seyrederler. Doğaldır ki, çocukların bütün gün dinledikleri, masum ve temiz ruhlarında, derin ve etkili izler bırakır. Bütün bunların ardından da, onlara deriz ki: " Eğer sizler tarihinizi bilmez, tarihinizden ders almazsanız, dostunuzu, düşmanınızı, şehit ve gazinizi bilmez, vatan ve milletiniz için canla, başla, kanla çalışmaz, sizden öncekileri geçmezseniz: vatanınızı, işte böyle düşmanlar bombalar, yakar, yıkar ve hiçbir canlının yaşayamayacağı hale getirir. Sonrada, çeker gider. Ama eğer söylediğimiz gibi bir birey olursanız ve çok çalışırsanız; bindiğiniz hızlı trenleri bile geçecek yeni araçlar yaparsınız. Daha da gelişmiş fabrikalar kurarsınız. Üstelik; Hiç bir düşman size saldırmaya cesaret edemez. Ülkeniz, milletiniz yücelir, yükselir, daima bütün insanların saygı duyduğu ve özendiği bir konumda kalır. Şimdi artık tüm bunları çok iyi düşünüp sizler kararınızı veriniz." Çocuklarımız; bununla, ikinci bir şok yaşarlar. Ve, bu şoklarla iyi bir Japon olmaya doğru, güçlü bir adım atmış olurlar. Bizim yetkililer, Japon gençlere, nasıl milli şuur kazandırıldığını öğrenmişlerdir. Ardından, bir soru daha sorarlar. '' Peki, bizim ülkemizde HİROŞİMA-NAGAZAKİ gibi milli şuur uyandırabilecek bir yerimiz yok ki !...Biz ne yapmalıyız !...'' Japon pedagogları cevap verir; Bildiğimiz kadarıyla, sizin, gençleriniz için birçok Nagazaki'niz ve Hiroşima'nız var. Bizimkinden çok daha önemli bunlar. En önemlileri de yine tüm dünyanın da bilip takdir ettiği gibi BİR SAVUNMA DESTANINIZ TÜRK ÇANAKKALE SAVAŞI BİR VAR OLUŞ DESTANINIZ TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI Bu çetin savaşların geçtiği bölgelerdir. Bu bölgeler, gençlerinizin şok olması için, yeter ve hatta kırıntılarıyla bile on millet daha kurtulur derler. BİR SAVUNMA DESTANINIZ TÜRK ÇANAKKALE SAVAŞI Bir metrekare toprağa, 6000 mermi düşen yerdir Çanakkale. Böyle bir savaştan, her şeye rağmen, Türk'ler ATATÜRK ve nice şanlı komutanlarla, cesur yürekli askerleriniz, vatansever milletinizle galip çıkıyorlar ve zor olanı başarıyorlar. En gelişmiş teknoloji ve donanıma karşı çıkabiliyorlar. Üstelik, karşılarında tek bir düşman değil, birleşmiş güçler, sizin tabirinizle 72 buçuk millet var. BİR VAR OLUŞ DESTANINIZ TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI Emperyalizme dünyaya örnek yıkıcı darbeyi vurup, Emperyalizminde başının ezilebileceğini gösterdiler. Özellikle Türk-İslam Alemine en büyük ilham kaynağı olan kula kulluk etmekten kurtulup, yalnızca Allah'a kulluk etmeyi ve halkın egemen olduğu, çağdaş, tam bağımsız, laik bir Türkiye Cumhuriyeti' ni kurdular. İşte Kur'an-ı Kerim'e göre tüm hurafelerden, sahte dincilerden arındırılıp gerçek İslam'ın ve yine en gerçekçi Türklüğün ve de Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran tüm insanların din, dil, ırk, mezhep ayırmaksınız hep birlikte mutlu ve esenlikler içinde kardeş kardeşe yaşayabildiği dünyanın bu açıdan en büyük ülkesini Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdular. Kısacası asıl olan o kadar büyük işler başardılar ki sizlerin tabiriyle yedi düvele meydan okuyup yok olmak üzere olan bir ulusu tekrar yeşertip bir de üstüne İslam'ı ve Türklüğü, İslam ve Türk katillerinden kurtardılar. Dünya da ki ve içinizde ki Emperyalizme, Emperyal kanıyla beslenen devletlere en büyük yıkıcı darbeyi vurdunuz. Tüm dünyaya örnek oldunuz. Mustafa Kemal ATATÜRK gibi bir dünya lideri ile dünyaya örnek çağdaş, laik, tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti kurdunuz. İşte, bu tablolar ve bu bölgeler: gençlerinizin milli şuurlarının pekiştirilmesine fazlasıyla yeter. Bunun için, gençlerinizi, guruplar halinde Çanakkale ve Kurtuluş savaşı destanlarının geçtiği bölgelere götürmelisiniz. Her Türk genci, Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarının olduğu bölgeyi mutlaka gezmeli, görmeli ve öğrenmelidir. Ve o gençlere denmelidir ki: "Aynı bizlerin söylediği gibi; " Eğer sizler tarihinizi bilmez, tarihinizden ders almazsanız, dostunuzu, düşmanınızı, şehit ve gazinizi bilmez, vatan ve milletiniz için canla, başla, kanla çalışmaz, sizden öncekileri geçmezseniz: vatanınız işte böyle esaret altında, kuytu köşelerde, karanlık odalarda, dağda, ovada, ne çok zulümler, ölümler, yıkımlar, bitimler olur. Yiğitler öldürülür, analar, babalar, kardeşler, dedeler, neneler, beşikteki çocuk hatta doğmamış bebekler ve ahırdaki hayvanlar bile canice, kudurmuşçasına öldürülür. Ev, dam, mal, mülk ateşlere verilir içinde insanlarla, hayvanlarla, şeytani duygularla soykırım yapılır, cayır cayır yakılır. Çok acılar çekilir bu vatan ve millet için çook !... İşte bu şanlı tarih, bu kutsal vatan, asil atalarınızla bunları yaşayarak yazıldı ve kuruldu. Aç, susuz kalındı, evsiz, barksız kalındı ama ne soysuz kalındı ne de vatanseverlikten şeref haysiyetten bir nokta kadar taviz verildi. Düşmanlar vatanınızı, bayrağınızı, özgürlüğünüzü, bağımsızlığınızı hatta namusunuzu almaya geldikleri gibi, bu defa da başka şartlar altında, başka şekilde gelirler, size yaşamı haram ederler. Ama çalışır, tarihinizi bilir, ATATÜRK, ÇANAKKALE, KURTULUŞ savaşı, Şehit ve gazini bilir ve birlik içinde olursanız, teknolojiyi yakalarsanız, barışa katkıda bulunur vatanınızı çağdaş hale getirebilirsiniz. Evet, gençlerinize bunları telkin ettikten sonra, Türk Kurtuluş Savaşının en iyi anlatıldığı, Atatürk'ün " Nutuk " kitabını okutunuz. Özal ve tüm yetkililerimiz adeta orada donar kalır, mahcup bir şekilde durur ve cevap bile veremez. İşte o zaman anlar ve öğrenir tüm başarılarının en büyük sırlarını. Ama merhum ÖZAL ve orada bulunan devlet erkanımız bu bir kutsal vatan, bayrak, millet için can alıcı öneme sahip bilgiyi ve tecrübeyi uyguladı mı uygulamadı mı yoksa da bunu Sümen altı edip duyurulmasına bile engel mi oldular. Bu değerlendirmeleri size bırakıyorum ama şunu da iyi bilmeliyiz ki eğer uygulamış olsalardı bu gün şunlar olmazdı; * Özellikle Allah ile aldatan, Emperyal ve bölücülerle işbirliği yapan AKP, Paralel denilen cemaat Fethullah GÜLEN ve uzantıları *PKK yani HDP ve uzantıları *Ayakkabı kutuları, sıfırlamacı baba oğullar *Yandaş basın, yandaş sülale, yandaş trafo kedisi, köpeği ve artık daha ne varsa *Dünya da tek olan asil, yiğit TÜRK ASKERİ, KOMUTANI üzerine leke gelmez, hapislere atılmazdı. *Vatansever aydın yiğitlerimiz, vatansever cesur askerimiz bir bir katledilmezdi. *TÜRK ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ kelimeleri ve de TÜRK olan herşey soysuzlarca katledilemezdi. Yine sizlere bir Çin atasözünü de buradan aktarmak isterim canım kardeşlerim ''Bilgi ve tecrübelerini yeni nesline aktaramayan bir milletin vay haline'' ATATÜRK'ÜN TARİH İLE İLGİLİ SÖZLERİ (ÖZDEYİŞLERİ) Nutuk – Sayfa.1 "Tarihini bilmeyen milletler, yok olmaya mahkumdur." "Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir hâl alır." (1931) "Büyük devletler kuran ecdâdımız büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdâdını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." "Her şeyden evvel kendinizin dikkatle ve itina ile seçeceğiniz vesikalara dayanınız. Bu vesikalar üzerinde yapacağınız tetkikâtla her şeyden ve herkesten evvel kendi insiyatifinizi ve milli süzgecinizi kullanınız." "Tarih hayal mahsulü olamaz." "Tarih yazarken gerçek olayları bulmaya çalışmalıyız. Eğer bunları bulamazsak mechuliyeti ve bu noktadan cehlimizi itiraf etmeden etmekten çekinmeyelim." "Biz daima hakikat arayan ve buldukça, bulduğumuza kani oldukça ifadeye cür'et gösteren adamlarız." "Ben fani bir insanım, bir gün öleceğim, büyüklüğüne ve üstün kabiliyetlerine inandığım Türk Milleti'nin gerçek tarihinin yazılmasını sağlığımda görmek istiyorum. Onun için bu toplantılarda kendimden geçiyor, her şeyi unutuyor, sizi yoruyorum. Beni affedin." (1933) "Evvelâ millete tarihini, asîl bir millete mensup bulunduğunu, bütün medeniyetlerin anası olan ileri bir milletin çocukları olduğunu öğretmeliyiz." (1930) ''Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler Başka milletlere yem olurlar'' ''MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR'' ''TÜRK ÇOCUĞU ECDADINI TANIDIKÇA DAHA BÜYÜK İŞLER YAPMAK İÇİN KENDİNDE KUVVET BULACAKTIR'' GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Evet şimdi başlayalım YÜCE TÜRK MİLLETİ ulu önderimiz ATATÜRK' ün de söylediği gibi şanlı tarihimizi şanlı atalarımızı bilmek öğrenmek anlamak zorundayız. Peki neden; kısaca '' Tarihten silinmemek için tarihini bilmelisin'' ''YÜCE TÜRK MİLLETİ'' için bu ''VATAN'' için ''TÜRKİYE CUMHURİYETİ'' için can kulağıyla iyi dinlemelisiniz vatanımızı 19 mayıs 1919' da başlayarak ''ATATÜRK'' ve tüm ''YÜCE ŞEHİT ve GAZİLERİMİZ, CESUR YÜREKLİ VATANSEVER MİLLETİMİZ'' yok olmaktan kurtarmıştı ama emanete sahip çıkamadık ki !..Bize bu ''VATAN ve YÜCE TÜRK MİLLETİ'' emanet edilmişti !.Yine yok olmak üzereyiz var oluşumuz bu anlattıklarımı uygulamamıza iyi anlamamıza bağlıdır unutmayın ve gözünüzü dört açın !.. Vatanımız daha önce de olduğu gibi ''ALLAH İLE ALDATANLAR'' ile ''EMPERYALİST HAİN KÖPEKLERİN'' ve de bunların ''SOYSUZ UŞAKLARININ'' istilasına uğramıştır. Tek bir kurtuluş yolumuz var oda ''ATATÜRKÇÜLÜK'' ve yine kurtulana kadar değil acı yok oluşa giden tarihimizin tekrar tekerrür etmesini istemiyorsak, destansı tarihimizi beynimize kazıyacağız, kıyamete kadar ''ATATÜRKÇÜLÜK'' diyeceğiz başka da bir çaremizin olmadığını iyi bileceğiz. Emperyalizme boyun eğdiren Türk Kurtuluş Savaşı'nın üzerinden daha yüz yıl bile geçmeden birileri, maalesef, bu büyük mücadeleyi ötesinden berisinden çekiştirerek "çarpıtmayı" başarmıştır. Ülkemizin "kadim şeriatçıları" ve "dönme liberalleri", tarihi "ters yüz" ederek, yüzyılın başında Türkiye'de yaşanan "büyük direniş ve değişimi" ve bu direniş ve değişimin baş aktörü Mustafa Kemal Atatürk'ü tarihin çöplüğüne atmak için gizli, açık çok büyük bir mücadele vermektedirler. Bu "karşı devrimcilerin" en çok saldırdıkları konulardan biri Kurtuluş Savaşı'dır. Bu çevreler, Kurtuluş Savaşı'nda düşmanın çok zayıf olduğu, İngilizlerle savaşılmadığı ve bu savaşı Padişahın başlattığı gibi birçok iddia ortaya atmışlardır!.. Hiçbir belgesi ve kanıtı olmayan bu "kurmaca" iddialar, hayali tanıkların anlatımlarıyla süslenerek ve "resmi tarihe alternatif" diye parlatılarak kamuoyuna sunulmuştur. Bu aslında bir psikolojik savaş yöntemi olan, beyin yıkamadır. Peki ama, neden bu toplumun yakın geçmişindeki en büyük mücadele, Batı emperyalizmini dize getiren ve dünyadaki tüm mazlum uluslara örnek olan bir bağımsızlık savaşı küçümsenmek, hatta unutturulmak istenmektedir? Bu sorulara yanıt vermek için Türk Kurtuluş Savaşı'nın niteliklerine göz atmak gerekir: Türk Kurtuluş Savaşı, yok edilmek istenen, tarihten silinmek istenen bir ulusun, Türk ulusunun yeniden sahne almasını sağlamıştır. Türk Kurtuluş Savaşı sonrasında, bu savaşın önderi Mustafa Kemal Atatürk, bağımsız, çağdaş ve laik bir ulus devlet kurmuştur. Türk Kurtuluş Savaşı, sadece bir kurtuluş savaşı değildir; Türk Kurtuluş Savaşı bir milletin her şeyiyle yeniden uyanışıdır. İşte "Kurtuluş Savaşı'na ve bu savaşın lideri Mustafa Kemal'e düşmanlığı" bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Türk Kurtuluş Savaşı'nı ve Mustafa Kemal'in bu savaştaki "olağanüstü" rolünü küçümsemenin arka planında "Türkiye'nin bağımsızlığına ve çağdaşlaşmasına düşmanlık" vardır. Bağımsız ve çağdaş Türkiye'den kimlerin rahatsız olduğunu bilmeyen yoktur herhalde… Kurtuluş Savaşı'nı ve Mustafa Kemal'in bu savaştaki rolünü küçümseyenlerin, Türkiye Cumhuriyetini küçümsedikleri asla unutulmamalıdır. Faydalanılan kaynaklar; *Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı resmi internet sitesi *Ondan fazla ulusal gazete ve basın kaynakları vb. farklı kaynaklar *Sinan MEYDAN yazı ve kitapları *Turgut ÖZAKMAN kitapları Araştıran, derleyen, ilaveler yapan ; 21/06/2015-17:35 YÜCE TÜRK MİLLETİ HASAN KEMAL DURGUT (TCHKD) |
Posted: 28 Jun 2015 05:02 AM PDT Genel seçim sonuçları değişik açılardan tartışılıyor. Ortaya çıkan sonuç toplumu/ülkemizi gerici anlamda teslim alan siyasal İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kaybettiği, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) uyarılmasıdır. Seçim sonrası AKP'nin kaybetmesi kadar CHP'nin uyarılması önemsenmelidir. Çünkü CHP'li seçmen tercihini kullanırken ülkenin "kurucu unsur"u olduğunu, koruyucu refleksini öne çıkartır. 2011 genel seçiminde MHP'nin barajı aşması gerektiğini uygun görerek oyların bir bölümü bu partiye ödünç verilmişti. 2015 genel seçiminde de siyasal İslamcıların iktidardan uzaklaştırılmasının yolunun dördüncü bir partinin barajı aşmasında gördüğünden ödünç oylarını bu kez Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) verdi. CHP'li seçmenin iki seçimde geliştirdiği ödünç oy verme davranışının değişik nedenleri vardır. Öncelikli olanı siyasal İslamcı iktidara CHP'nin iktidardan uzaklaştıramayacağı ön görüsü ve ideolojik savrulmalarıdır. Parti 12 Eylül sonrası kapatılıp/açılmasından sonra söylem olarak ulusalcı, laik ekseninden uzaklaşmış, oy alabileceğine düşündüğü muhafazakar/dinci çizgiye çekilmeye çalışıldı. Geliştirilen muhafazakar/dinci söylem hedeflenen seçmen kitlesi tarafından kabul görmedi. Partinin dayandığı geleneksel seçmenin de ideolojik savrulmaları kırılma olarak ele alması ile yeni arayışlara girmiş ve iki genel seçimde ödünç oy uygulamasını geliştirmiştir. CHP üst yönetimi uzun süren ideolojik savrulmanın yanlışlığını 2015 genel seçiminde ayırtına vararak muhafazakar/dinci söylemlerinden vazgeçmiştir. CHP uzun yıllar sonra parti üst yönetimi olarak çok başarılı seçim çalışması yürütmesine karşın seçmenin ödünç oy verme davranışının önüne geçemedi. Bunun nedeni partinin yerel örgüt yapısında aranmalıdır. Partinin yerel örgütleri uzun yıllar önemsenmediği için hantallaşmışlar, özgüvenini yitirmişler, seçim çalışması yürütecek deneyimli kadrolardan yoksun kalmamışlardır. Parti ile takipçiler arasında iletişim kopukluğu derinleşmiştir. Partililerin ilgisizliği yerel örgütlerde klanların egemen olmasına neden oldu. Yerel örgütleri kontrol eden klanlar partiye büyütmek yerine klan liderinin aday olduğu göreve seçilmesine odaklandılar. Yapılan seçimlerde klan lideri belediye başkan adayı, seçilemediyse milletvekili adayı olarak tekrarlanır duruma gelmiştir. Partide ki klan egemenliği partinin söylemlerinin önce parti üyelerine, sonra seçmene ulaşmasında önemli bir engeldir. Bunun en iyi örneği 2015 genel seçiminde doğru söylem, parti üst yönetiminin etkin çalışmasına karşın alınan sonuçtur. CHP içine sürüklendiği hareketsizliği, iletişimsizliği ve parti içi sevgisizliği aşmasının yolu parti yerel örgütlerini yeniden yapılandırırken parti içi demokrasiyi işletmesidir. Bunun en basit ilkesi milletvekilliği, belediye başkanlığı dahil tüm görevlerin parti üyelerinin katılımı ile yapılacak olan ön seçimle belirleneceğinin duyurulmasıdır. Bu duyuru partililerin partiye ilgisine arttıracak, üyelerin sayısal çokluğu partiyi teslim alan klan egemenliğini son verecektir. Yerel örgütler özgürleşerek hareketlenecek, takipçilerine/seçmene ulaşmada zorlanmayacaktır. CHP yerel örgütlerini yeniden yapılandırılmaz, parti içi demokrasiyi işletmediği sürece partililerin ödünç oy vermesinin önüne geçemez. Dahası ödünç oy verdiği partilerin başarışı ile sevinmek zorunda kalır. İrfan O. Hatipoğlu Uzman-Mustafa Kemal Üniversitesi |
Afyonkarahisar Türkan SAYLAN'ını kaybetti Posted: 28 Jun 2015 05:29 AM PDT ACI KAYBIMIZ Ceyhun Yeltekin ARISOY AFYON, yaşadığı şehre ve yaşadığı cennet vatanımıza asil milletimize, çok faydalı bir değerini, çok değerli bir meleğini, asil bir anneyi, asil bir eşi, asil bir kardeşi, asil bir aile bireyini, vatan, millet, aziz şehit ve gazi sevgisini derinden yaşayan, bilinçli bir aydınını, eczacısını, çok sevilen, sayılan bir insanını kısacası her şeyini, biz AFYON ÇYDD' de olarak da hayatta en değerli varlıklarımızdan birini kaybettik, o melek Ceyhun Yeltekin ARISOY artık yok. Acımız çok büyüktür dostlar, acımız derindir dostlar, her ölüm erken ölümdür ama bizim melek TÜRKAN SAYLAN' ımız bizi çok daha erken yetim bıraktı ve ateş her zaman düştüğü yeri daha da fazla yakar dostlar. Hakkın rahmetine kavuşan Sayın; Ceyhun Yeltekin ARISOY' un çok değerli eşi Sayın; Murat Arısoy'un, çok değerli çocukları Fırat ve Arda Arısoy'un ve ailesinin çok değerli tüm bireylerine, tüm sevenlerine, AFYON ÇYDD olarak baş sağlığı ve sabırlar dileriz yapabileceğimiz bir şey varsa kuş olur uçar geliriz. Ne yazık ki bu genç yaşta onu kaybettik. Yüce Allah' tan gani gani, ışıklar içinde rahmet dileriz. Bizi sonsuzlukta, ölümsüzlükte, cennette hepimizi o masmavi gülen melek yüzüyle bekliyor artık. Aydın ATATÜRK kadını Ceyhun Yeltekin ARISOY, ÇYDD derneğinin 1996 yılında AFYON şubesi kurucularındandır. Bu sayede AFYON çok büyük değer kazanmıştır. Atatürk ilke ve devrimlerini korumak, geliştirmek, çağdaş eğitim yoluyla çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak amacını güden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, ülkenin "çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkması" ülküsü için bilgi, beceri ve deneyim birikimiyle, gönüllü çalışan bir sivil toplum örgütüdür. AFYON' da varlığı Sayın; Ceyhun Yeltekin ARISOY sayesinde olmuştur. AFYON TÜRKAN SAYLAN' ını kaybetti !:.... AFYON ne yazık ki çok az olan çok az yetişen ATATÜRK kızını kaybetti !... AFYON pırıl pırıl Cumhuriyet kadınının kaybetti !... AFYON bilinçli yurttaşını kaybetti !... AFYON Vatanının ve Milletinin çağdaş bir geleceği için kendini parçalayan bir YÜCE ATATÜRK Kadınını kaybetti !.... AFYON çok kaybetti çok !.... Başın sağ olsun AFYON Başımız sağ olsun ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ !... Başımız sağ olsun tüm şehidini, gazisini bilen ATATÜRKÇÜ Aydın insanlar !... Sen hiç merak etme gözün arkada kalmasın. ÇYDD benim çocuğum gibi kapanmasını istemiyorum demiştin gideceğin içine doğmuştu sanki, bıraktığın eser hiç kapanmayacak, onu hep birlikte yaşatacağız sen merak etme, mekanın cennet olsun, nurlar içinde yat, ışıklar içinde yat, Allah senden razı olsun TÜRKAN' ımız !…… (AFYON ÇYDD yönetim ve tüm üyeler) ACI KAYBIMIZ Ceyhun Yeltekin ARISOY HASAN DURGUT - YÜCE TÜRK MİLLETİ - (TCHKD) |
Posted: 28 Jun 2015 03:13 AM PDT Haberin Var Mı? Tut ki bir fidan ektin, binbir özlemle, Her gün sular seversin büyüsün diye, Bir can da öyle büyür, sevgi emekle, Şimdi ben de Babayım Haberin var mı? Ne gök gürültüsünde, ne çakan şimşekte, Ne yalnız gecelerde, ne doğan güneşte, Sürpriz değildi yokluğun hiç bir günümde, Şimdi ben de Babayım Haberin var mı? Senden kalan boşlukta bir dünya kurdum, Telafisi mümkün mü, kaleme vurdum, Bazen nöbetler geldi, bazen kudurdum, Şimdi ben de Babayım Haberin var mı? Bir gün olsun arayıp güzel söz söyle, Değişmiyor ki geçmiş kalsın hep böyle, Anne nasıl gerekse, Baba da öyle, Şimdi ben de Babayım Haberin var mı? Evren Özdamar Evrensel evrenozdamar@hotmail.com |
Her sabah bir bardak limonlu su için Posted: 28 Jun 2015 12:09 PM PDT Mutsuzluktan, hastalıktan, fazla kilodan mı dert yanıyorsunuz? Çareniz, her sabah limonlu su içmekte saklı olabilir, denemeye ne dersiniz? İşte, limonlu suyun mucizevi LİMONLU SU NASIL YAPILIR? Limon suyundan en iyi verimi almak için, uyandıktan sonra içtiğinizden emin olun. Bir limon alın, ikiye bölün ve bir yarısını ılık bir büyük bardak suyun içine sıkın ve için. FAZLA KİLOLARA ÇÖZÜM Ilık limonlu suyu düzenli içtiğimizde mide asitlilik oranı düzenlenir. Mide asidi yüksek olan kişiler sürekli bir şeyler yiyerek mideyi bastırma eğiliminde olurlar. ATIŞTIRMA İSTEĞİNİ KESER Bu da kısa sürede acıkmaya ve kilo almaya neden olur. Limonun içerisinde bulunan pektin lifi acıkmayı geciktirir. MİDE YANMASINA İYİ GELİR Limon suyu sindirim sistemini toksinlerden arındırır, midedeki yanma ve şişkinlik gibi rahatsızlıklara da iyi gelir. Güne bir bardak limonlu suyla başlayın. STRESİ YATIŞTIRIR Çağımızdaki en önemli kanser, kalp krizi, panik atak gibi hastalıkların sebebi stres olarak gösteriliyor. Siz de yaşıyor musunuz? LİMONLU SU ÇARE OLUR Stres, bağışıklık sistemini zayıflatır bu yüzden de bağışıklık sistemini destekleyen C vitaminli gıdaları tüketmek stresli olduğunuz anlarda öncelikli olmalıdır. Limon da mükemmel bir C vitamini kaynağıdır. SİNİRLERİ SAKİNLEŞTİRİR Limon kokusunun sinir sisteminde sakinleştirici etkisi olduğunu bilmelisiniz. İşte, sinir sistemindeki bu sakinlik, depresyona ve endişeye iyi gelir. MUTLULUK VERİR Size mutluluk vereceği için de kendinizi daha zinde hissetmenizi sağlar. Limon sindirim sistemine girdiğinde vücuda enerji verir. KAHVE BAĞIMLILIĞINDAN KURTARIR Kendinizi dinç hissetmek için sürekli kahve içiyor ve aksine halsiz mi kalıyorsunuz? Her sabah limonlu su için çünkü kafein ihtiyacınızı azaltır. DİNÇLİK VERİP CANLANDIRIR Sabahları bir fincan kahve yerine ılık limonlu bir su içerseniz kesinlikle öğleden sonra çöken o rehavet hayatınızdan çıkacak, göreceksiniz. EVDE ALKALİ SU YAPARSINIZ Son zamanlarda çok konuşulan ve reklamlarda sıkça görülen alkali suyu, evde limonla yapabilirsiniz. EN İYİ ALKALİ BESİNLERDEN BİRİDİR Limon en alkali gıdalardan biridir ve içinde bulunan sitrik asit sindirildiğinde asitlilik yaratmaz. ASİT ORANINI DENGELER C vitamini içeren limon, her gün limonlu su içerseniz vücudunuzun toplam asitlilik oranı zaman içerisinde düşer. KÖTÜ AĞIZ KOKUSUNU YOK EDER Dişeti iltihaplarına ve diş ağrılarına iyi geldiği gibi nefesinizin kötü kokmasını da önler. DİŞLERİNİZİ SONRA FIRÇALAYIN Limonlu su içtikten sonra da dişlerinizi fırçalarsanız daha faydalı olduğunu görürsünüz. POTASYUM İÇERİR Potasyum, kalp, sinir ve beyin fonksiyonlarının düzenli olması için kesinlikle gereklidir. Limon, en iyi potasyum kaynaklarından biridir. KALBİNİZİ KORUR Kalbinizi korumak için limon suyu faydalıdır, şekeri ve kalorisi düşüktür. Aynı zamanda zayıflamanıza da yardım eder. BOĞAZ AĞRISINI GEÇİRİR Ilık limonlu su boğaz ağrısı, nezle gibi semptomların azalmasında oldukça etkili bir destek kuvvettir. GRİBE KARŞI KORUR Grip artık yaz-kış yaşanabiliyor. Bu hastalıktan korunmak için limonlu su içebilirsiniz. Çünkü limonlu, viral enfeksiyonla savaşır. CİLT LEKELERİNİ GİDERİR Limon suyu C vitamini içeriği ve antioksidan özelliği sayesinde cilt lekelerini azaltır. YARA İZLERİNİ GEÇİRİR Limon suyunu düzenli olarak zor geçen yara izlerine ve cildinize uygulayın, farkı göreceksiniz. SAĞLIKLI ZAYIFLATIR Eğer kilo vermek ve verdiğiniz kiloları da korumak istiyorsanız, limonu mutlaka hayatınıza sokmalısınız. BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR Anti-inflamatuar ve demir emilimini artırır ve C vitamini ile bağışıklık sistemini güçlendirir. SİNDİRİM SİSTEMİNİ ÇALIŞTIRIR Limonun sindirim sisteminizi geliştirdiğinden ve gastrointestinal uyardığından haberiniz var mıydı? BAĞIRSAKLARI ÇALIŞTIRIR Ancak aç karnına limonun tamamının değil, suyla karıştırılarak içilmesinin sebebi budur. Sindirim sisteminiz limon sayesinde rahatlayarak harekete geçer ve çalışır. İDRAR SÖKTÜRÜCÜDÜR Limon suyu içmek, doğal bir idrar söktürücü olduğu anlamına gelir. Bağırsakları ve tüm bedeni çalıştırarak detoksifikasyonu sağlar. DİŞ FIRÇASI YOKSA Limon nefesinizi taze tutar ve ağız hijyenine yardımcı olur. Eğer yemekten sonra diş fırçası veya ağız gargarası bulamazsanız, limonlu su içebilirsiniz. İŞTAHINIZI BASTIRIR Kilo vermek istiyorsanız, limonlu su içmek iştahınızın bastırılmasında yardımcı olur. KİLO VERMEYİ KOLAYLAŞTIRIR Açlık isteğini bastırıcı olarak bilinen pektin lifi ile vücudun kilo vermesini kolaylaştırır. ARAŞTIRMALAR KANITLAMIŞTIR Yapılan araştırmalar diyet yapan kişilerin limonlu su kullanarak daha hızlı kilo verdiğini göstermektedir. İYİ HİSSETMEYİ SAĞLAR Ayrıca gün boyunca enerjik ve uyanık kalmanıza yardımcı olur. Kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. |
You are subscribed to email updates from Sözcü Haber To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 1600 Amphitheatre Parkway, Mountain View, CA 94043, United States |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder