Sözcü Haber |
- Yüce Atatürk'ün Ölüm Döşeğinde Hazırladığı Son Nutku
- Havuz Problemi (!)
- Denizli Pamukkale Üniversitesi
Yüce Atatürk'ün Ölüm Döşeğinde Hazırladığı Son Nutku Posted: 08 Jul 2015 09:00 AM PDT Bir Lider Düşün Eyy Çocuk !... Ölüm Döşeğinde Bile Vatan, Millet Aşkıyla Yanan Bir Lider Düşün Eyy Çocuk !... Ölüm Döşeğinde Bile Vatan Ve Milletine Hesap Veren Ve Aydınlık Bir Gelecek Vadeden Bir Lider Düşün Eyy Çocuk !... Başlangıçtan Sona Kadar Milletine Hiç Yalan Söylemeyen Bir Lider Düşün Eyy Çocuk !... Ölüm Döşeğindeyken Okuttuğu Son TBMM 5. Dönem 4. Yasama Yılını Açış Konuşması 01.11.1938 Bunu Oku Çocuk İyi Oku Ne Olur Yalvarırım Sana !...Ve, O Günden Bu Güne Ne Değişmiş İyi Gör Çocuk Yalvarırım Sana !... Ve Gereğini Yap !... Aç Gözünü Çocuk !... Bu Lider Yüce Atatürk !... Başkası Olamazdı !... Evet bir lider düşün Eyy çocuk !...Bu lider senin liderin, bu lider tüm dünyanın gıpta ettiği, keşke benim liderim olsaydı diye iç geçirdiği, kendini bu cennet vatan ve asil milleti için feda eden bambaşka bir lider. O yüce insan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, yüce TÜRKİYE CUMHURİYETİ' nin , din, dil, ırk, mezhep ayırmaksızın, hepimizin lideri. Yüce liderimiz ATATÜRK, ölüm döşeğinde bile asil milletini düşünmeyi bir an olsun bırakmamış, ölüm döşeğinde bile milletine hesap vermiş, aydınlık bir gelecek vadetmiştir. Yine yüce liderimiz, Başkomutanımız ATATÜRK, başlangıçtan sona hiç yalan söylememiştir. Aziz vatan ve milletine hiçbir zaman hainlik etmemiş, hakkını yememiş, hiç kimsenin din, dil, ırk, mezhep hürriyetine karışmamıştır. Her adımında, din ve vicdan özgürlüğünden, dil, ırk ve mezhep özgürlüğünden kardeşlik, kardeşlik, yine kardeşlikten hiçbir zaman ödün vermemiştir. Her an o asil dudaklarından şu cümleyi hiçbir zaman eksik etmemiştir. Ve zaman zamanda, yeri geldikçe değişik yerlerde ki yapmış olduğu söylev ve konuşmalarında her zaman şunları dile getirmekten hiç bir zaman geri durmamıştır. Yüce ATATÜRK yüce TÜRK Milletine hiç bir zaman yalan söylemedi, her zaman gerçekleri konuştu, hiç bir zaman kandırmaya, dolandırmaya, satmaya çalışmadı, yandaş, mandaş, kutu, sıfırlama, şehitlerimizin katilleriyle aynı masaya oturma vb. daha sayamadığım şerefsizliklerin ve soysuzlukların, kokuşmuşlukların hiç biri o yüce ATATÜRK' de yoktu. Çünkü o muhteşem bir yürek muhteşem bir liderdi. Ölüm döşeğindeyken özenle ve titizlikle cennet vatanın son halini tüm doğru yönleriyle neyse yansıtmıştı o kâğıda. Asil adam ATATÜRK, asil milletinin karşısında çocuklar gibi mutlu olurdu. O kâğıtta yazanları kendisi gurur ve şerefle, dimdik, anlının akıyla, sevgi seliyle akıp gürleyen pınarlar gibi kulağa hoş haykırarak okuyacaktı, ama olmadı, olamadı. Şimdi bak çocuk !:..Bir bak çocuk !...Bir oku çocuk !....Oku da gör çocuk !....Yüce ATATÜRK' ün yüce TÜRKİYE CUMHURİYETİ' ni bir oku gör ve bu günün yüce TÜRKİYE CUMHURİYETİ' yle bir kıyasla bakalım. Birde yüce ATATÜRK' ün koltuğuna oturanlara bir bak incele ve de özellikle AKP dönemini incele çocuk !... TBMM Başkanı Mustafa Kemal, mecliste konuşurken. Siz Ankara'dan Giderseniz Ben Elmadağı'na Çıkarım 23 Nisan 1920. Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Memleketin her tarafından birçok milletvekili gelmişti. Bu yeni meclise gelenlerin bir kısmı Ankara'da hiçbir şeyin olmadığını görünce ümitsizliğe düşmüşlerdi. Bahsedilen ne Yeşilordu, ne hazine, ne yatacak otel, hiçbir şey yoktu. Sadece Mustafa Kemal vardı. Bazılarına bu dava çürük gelmiş olacak ki memleketlerine dönmeye karar verdiler. Bunlar geri dönerlerse Meclis'te huzursuzluk olmayacağını anlayan Mustafa Kemal, kürsüye çıktı. O gün pek heyecanlı bir tablo doğmamıştı. Milletvekilleri şöyle seslenmiştir. -"İşittim ki bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla Milli Meclise davet etmedim. Herkes kararında hürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu kutsal davaya inanmış bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde Elmadağı'na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı müdafaa ederim. Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim." Diye konuşunca herkesi bir heyecan dalgası sardı. Hiçbiri gözyaşlarını zaptedemiyordu.1 TBMM 5. Dönem 4. Yasama Yılını Açış Konuşması 01.11.1938 Atatürk'ün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin V. Dönem 4. Yasama Yılını Açış Konuşması 1 Kasım 1938 Not : Bu konuşma ATATÜRK'ün rahatsızlığı dolayısıyla Başbakan Celal Bayar tarafından okunmuştur. Anayasamızın 36ncı maddesi hükümlerine uyarak Cumhurbaşkanımız Atatürk'ten aldığım emir üzerine bu yıla ait nutuklarını okuyorum. (Alkışlar) Sayın milletvekilleri, Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlarım... Geçen yıl aziz Kamutay arkadaşlarıma ulus ve ülke için ne gibi verimli işler başarmak istediğimizi açıklamıştım. Bu gün de bunlardan hangilerinin bu yıl içinde yapıldığını bildirmek isterim. Sayın arkadaşlarım, Her şeyden önce size kıvançla arz edeyim ki ulus ve ülke geçen yılı tam bir huzur ve sükun içinde yükselme ve kalkınma çalışmaları ile geçirmiştir. Uzun yıllardan beri süregelen ve zaman zaman gergin bir şekil alan Tunceli'ndeki toplu haydutluk olayları belli bir program içindeki çalışmalar sonucu kısa bir sürede ortadan kaldırılmış, bölgede bu gibi olaylar bir daha tekrarlanmamak üzere tarihe aktarılmıştır.(Bravo sesleri) Cumhuriyetin getirdiği bütün iyiliklerden yurdun diğer evlatları gibi oradakiler de tam anlamı ile yararlanacaklardır. Özel idare ve belediyelerin bu yılki çalışmaları; geçen yıllardakinden çok daha verimli olmuştur. İmar işlerinde belediyeleri hukuki açıdan aydınlatmak, onlara önderlik etmek, çalışmalarını izlemek ve denetlemek üzere merkezde bir teknik büro kurulması, yol ve yapı konusunda işlerin ve istimlak işlemlerinin ivedilikle yürümesini sağlayacak değişikliklerin yapılması, Belediyeler Bankasının imar işlerinde yardımını genişletmesi, çiftçi mallarının güvenliğini korumak ve tarımsal suçları hızla ortaya çıkarıp suçluların cezalandırılması konularında yüksek Kamutaya sunulmak üzere birer kanun tasarısı hazırlanmıştır. Büyük Meclisin onayına sunulmuş olan yeni nüfus kanununun kabulü ve uygulanması nüfus işlerinin daha modern ve düzenli bir biçimde yürütülmesini sağlayacaktır. Sayın arkadaşlar, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, kendisine verilen sağlık ve sosyal yardım görevleri ile iskan ve göçmen işlerini yüksek Meclisin kabul buyurduğu ödenek içinde başarı ile sürdürmüştür. Bu yılın ilkbaharında, Orta Anadolu'da, özellikle Kırşehir ve Yozgat bölgesinde bir kısım köylerimizi yıkan ve aziz vatandaşlarımızdan bazılarının ölümüne neden olmakla bizi çok üzen bir deprem olmuştu. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ve aynı zamanda bu işle görevlendirilen Kızılay Derneği felakete uğrayan vatandaşlarımızı korumak için zaman geçirmeden gereken önlemleri almışlardır. Bu alanda yapılmasına karar verilen 2.114 evden bir kısmı bitmiştir. Bir kısmının da yapımı ilerlemektedir. Bu hizmet ve çalışmaları memnuniyetle bildirmek isterim. Yüce saylavlar, Ülkede var olan huzur ve güvenliğe paralel olarak adalet organları da düzenle işlemektedir. Suçüstü olaylarla ilgili kanunun uygulanmasından elde edilen iyi sonuçlardan örnek alınarak, bu kanun, ağır cezalı suçları da kapsamına almıştır. İnkılabımızın devamlılığını sağlamak için yeni kanuni önlemler alınmıştır. Bu amaçla Türk Ceza Kanunu'ndaki Devletin manevi kişiliğine ve devlet güçlerine karşı olan suçlar daha ağır cezalara bağlanmıştır. Ceza evlerinin terbiye, iyileştirme ve iş temellerine göre düzenlenmesi yolundaki güzel çalışmaların genişletilmesi, doğru yoldan saparak hürriyetini kaybetmiş olan binlerce vatandaşı topluma yararlı birer vatandaş olarak yeniden kazandırmaktadır. Sayın milletvekilleri, Devletin ekonomik alandaki yapıcı ve yaptırıcı gücü ve prensibinin tarımsal işlerimize de uygulanması yolunda bir örnek olmak üzere tüzelkişiliğe sahip Ziraat İşletmeleri Kurumu kurulmuştur. Geçen yılki nutkumuzda: «Milli ekonomimizin temeli tarımdır. Bunun içindir ki, tarımda kalkınmamıza büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yapılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca ermeyi kolaylaştıracaktır. Fakat bu önemli işi isteğe uygun bir biçimde amacına ulaştırmak için, ilk önce, ciddi etütlere dayalı, bir tarım politikası belirlemek ve bunun için de her köylünün ve bütün vatandaşların, kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimi kurmak gereklidir.» öğüdünde bulunmuştuk. Bununla ilgili incelemeler bitirilmiştir. Cumhuriyetin on beşinci yılı planlı, sistemli tarım ve köy kalkınmasının başlangıcı olmalıdır. Sayın arkadaşlar, Ekonomik işlerimiz normal gelişme yolunu izlemektedir. Bu yıl da üretimin, takasın ve kredinin düzenlenmesi ile sanayileşme ve kurumlaşma alanlarında olumlu sonuçlar alınmıştır. Maden Tetkik ve Arama işleri ile maden işletmeleri, programlarına göre geliştirilmektedir. Dış ticaret politikamızın durumu, milli ve uluslararası konjonktüre uyarak, karşılıklı yarar ve izin alınması temeline bağlı kalmakta süreklilik göstermiştir. İhracatın denetlenmesi ve ihraç mallarımızın standart olması yolundaki çalışmalar yürümekte ve iyi sonuçlar elde edilmektedir. Bu yıl yeniden birtakım ihraç mallarımız daha denetlenecek mallar arasına girmiştir. Böylece ihracatımızın ve ihracattaki saygınlığımızın yükselttiğini gördüğümüz bu usulün alanı genişletilmektedir. Halkımızın güzellik yeteneğini belirten ve her günkü ihtiyaçlarımızın büyük bir kısmını karşılayan el ve ev küçük sanatkarlarının Cumhuriyet rejiminde kendilerine yaraşan yere yükseltilmesi gerekir. Bunun için özendirmelerin yapılmasını ve bu konudaki tasarının bir an önce görüşülmesini önermeyi uygun bulurum. Geçen toplantı döneminde yüksek Meclisin kabul buyurduğu «Sermayesinin tamamı Devlet tarafından verilerek kurulan İktisadi Teşekküllerin kuruluşları ile yönetim ve denetimleri» ile ilgili kanunun uygulanması için organizasyona başlanmıştır. Ülkenin çeşitli yerlerinde kredi ve satış kooperatiflerinin ve birliklerinin kurulması sürdürülmüştür. Bu arada Karadeniz Bölgesinde fındık ürünü için beş kooperatif ve bunlar için merkezi Giresun'da olmak üzere bir birlik kurulmuştur. Küçük esnafa ve küçük sanayi sahiplerine ihtiyaç duydukları kredileri sağlamak üzere Halk Bankası ve Halk Sandıkları kurulmuştur. Kredinin normal şartlar altında ucuzlatılmasının ekonomik alandaki önemli etkisi bilinmektedir. Büyük Millet Meclisinin kabul buyurduğu kanun ile faiz hadlerinin indirilmesini memnuniyetle karşılarım. Büyük Millet Meclisi Denizbank'ı kurmakla çok yerinde bir girişimde bulunmuştur. Birinci beş yıllık sanayi planımız başarı ile bitmek üzeredir. Buna ek olarak, üç yıllık bir maden işletme programı hazırlanmış ve uygulanmasına başlanmıştır. Bu üç yıllık maden programının büyük bir kısmını içine alarak ve şeker endüstrisini de genişleterek makine, kimya, gıda maddeleri, toprak ve su ürünleri, ev yakıtları sanayii ile liman inşası, taşıma araçlarının çoğaltılmasını ve deniz işleri için duyduğumuz ihtiyaçları da içeren ve belirten dört yıllık üç numaralı yeni bir program yapılmış ve açıklanmıştır. Bu plan için harcanacak para 85 ila 90 milyon lira arasında sanılmaktadır. Bununla ilgili kredinin sağlandığı bilinmektedir. Ülke için faydalı olan her girişimi yüksek bir vatanseverlik duygusu ile destekleyen ve koruyan değerli Kamutayın bu plan için de yardımlarını esirgemeyeceğine şüphem yoktur. Sayın milletvekilleri, Ülkenin imarı ve kalkınması yolunda çok önemli görevler alan Cumhuriyetin Bayındırlık Bakanlığının içindeki çalışmaların en üst düzeyde verim vermiş olduğunu görmekteyim. Kullanıma açılan büyük köprülerin bu yıl 115'e vardığını hatırlatır ve sayıların ihtiyaca uygun olarak hızla çoğaltılmasını dilerim. İstanbul'dan başlayan Avrupa turistik asfalt yolunun birinci kısmı bitirilmiştir ve son kısımlarının yapımı sürdürülmektedir. Ülkenin genel su politikasının büyük önemi üzerinde durmaktayız. Geçen dönemde kabul buyurduğumuz bir kanun ile Adana ovasının sulama işlerine hız verilmiş olmasını sevinçle bildiririm. Diğer su işlerimiz de program içinde yürütülmektedir. Geçen yıl yapılmasına başlandığını bildirdiğim radyo merkezi stüdyosu tamamlanmıştır. Şirketlerden elimize geçen demiryollarının yenileştirilmesi, sabit ve değişken aletlerin her türlü ihtiyacı karşılayacak biçimde tamamlanmasına çalışılmaktadır. Ülkede taşımacılık kapasitesi artmaktadır. Çeşitli mallarıa gönderilmesini kolaylıkla sağlamak için yeni taşıt araçları sipariş edilmiş ve 3 numaralı programda da bu konuya ayrıca yer verilmiştir. Geçen yıl Divriğ'e ulaştığını gördüğümüz demiryolunun, bu yıl Erzincan'a vardığını ve önümüzdeki yıl içinde de Erzurum şehrine ulaşacağını kıvançla müjdelerim. Arkadaşlar, Maliyemizde denk bütçe, sağlam ödeme, vergi sistemlerini mükellef yararına iyileştirme, hafifleştirme ve milli paranın istikrarını koruma prensipleri tam bir bağlılık ve başarı ile izlenmekte ve uygulanmaktadır. Halkın ve çiftçinin vergi yükünü hafifletme yolunda öteden beri güdülen prensibin, imkanların elverdiği oranda uygulanması bu yıl da sürdürülmüştür. Gelir ve dengeleme vergilerinde, yünlü ve pamuklu kumaşların tüketim vergisinde ve hayvan vergilerinde indirim yapılmış, hayvan vergisinin at ve katıra ait kısmı ile tıbbi ve ilaç maddelerinden tüketim vergisi tamamen kaldırılmıştır. Bir kısım vergilerde yapılan önemli indirimlere karşın tahsilat, gelir tahminlerine göre geçen yıl da 29 milyon lira bir fazlalık göstermiştir. Bu yılki tahsilatın da tahminlerden fazla olacağı umulmaktadır. Ekonomik alandaki gelişmeye uygun olarak her zaman bütçe tahminlerini aşan Devlet gelirinin sürekli artışı, bir yandan vergi indirimlerini belirgin bir program içinde gerçekleştirmeye, diğer yandan çeşitli alanlardaki verimli işlere ve milli savunma hizmetlerine daha çok pay ayırmaya imkan vermektedir. Sanayi Teşvik Kanunundan yararlanan kuruluşlara dış ülkelerden getirdikleri ham maddelerle, makine, alet ve avadanlıklar için verilmiş olan gümrük bağışıklığı kaldırılarak, adı geçen kanundan yararlanan ve yararlanmayan bütün sanayi mensubuna geçerli olmak üzere, bu çeşitli ham maddelerle, makine, alet ve avadanlıkların gümrük resimlerinin çok düşük bir sınıra indirilmesi ve makine, alet ve avadanlıklar için muamele vergisi bağışıklığının kabul edilmesi, ülke sanayii için iyi sonuçlar verecek bir önlem olmuştur. Bir kısım vergilerimizin tarh ve toplama yöntemlerinin düzeltilmesi ve uygulamada sadelik ve birlik sağlanması amacı ile hazırlanarak yüksek Kamutaya sunulan tasarının bir an önce çıkarılmasını dilerim. Sayın arkadaşlarım; Tekel kurumunun mali tekel, ticari kuruluş ve mali değerlendirme kurumu karakterini kazanması için gerekli önlemler alınmakta ve istenilen sonuç elde edilmektedir. Çok değerli ve güzel ürünlerimizden biri olan tütünün, tarımsal uygulamalarını düzeltmek, çiftçinin ürünlerini değerlendirmek ve değer fiyatıyla satmak açısından aydınlatmak ve korumak, tütünlerimizi dünya piyasalarına daha çok tanıtarak ihracatını en son sınırına çıkarmak yolundaki çabalar iyi sonuçlar vermektedir. Diğer tekel maddelerinin üretim ve tüketiminde gelişmeler görülmektedir. Sevgili arkadaşlarım, Yüksek öğretim gençlerini, istediğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz gibi milli bilinç sahibi, modern kültürlü olarak yetiştirmek için İstanbul Üniversitesinin gelişmesi, Ankara Üniversitesinin tamamlanması ve Doğu Üniversitesinin yapılan çalışmalarla belirlenmiş olan kurallar içinde, Van Gölü civarında kurulması çalışmaları, hızla ve önemle sürdürülmektedir. Geçen yıl deneylerinin ümit verici nitelikte olduğunu gördüğüm eğitmen okulları çok iyi sonuçlar vermiş ve eğitim kadrosuna bu yıl 1 500 kişi daha eklenmiştir. Önümüzdeki yıllar içinde bu sayının artırılacağı şüphesizdir. Türk Tarih ve Dil kurumlarının çalışmaları övünülecek değer ve nitelik göstermektedir. Tarih tezimizi, reddedilmez kanıt ve belgelerle bilim dünyasına tanıtan Tarih Kurumu, ülkenin çeşitli yerlerinde yeniden kazılar yaptırmış ve uluslararası toplantılara başarı ile katılarak verdiği bildirilerle yabancı uzmanların ilgi ve övgülerini kazanmıştır. Dil Kurumu en güzel ve verimli bir iş olarak türlü bilimlerle ilgili Türkçe terimleri tespit etmiş ve böylece dilimiz, yabancı dillerin etkisinden kurtulma yolunda önemli adımını atmıştır. Bu yıl, okullarımızda eğitimin Türkçe terimlerle yazılmış kitaplarla başlamış olmasını kültür yaşamımız yönünden önemli bir olay olarak nitelemek isterim. Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi, spor alanında da amacına ulaşması için yüksek Kamutayın onaylandığı Beden Terbiyesi Kanununun uygulanmasına geçildiğini görmekle kıvançlıyım. Sayın arkadaşlarım, Vatanın ve rejimin koruyucusu olmakla kalmayıp, en geniş ve gerçek anlamı ile bir barış etkeni ve bir eğitim ve öğretim ocağı olan yenilmez ordumuzun geçen yıl da belirttiğim ve açıkladığım gibi, son sistem silah ve motorlu araçlarla donatılması yolundaki çalışmalara hız verilmiştir.(Bravo sesleri, şiddetli alkışlar) Geçen yıl büyük Kamutayın kabul buyurduğu ödenek ile bir genel silahlanma programı yapılmıştır. Uygulaması ilerlemektedir. Deniz kuvvetlerimizin güçlenmesi için gerekli olan savaş gemilerinin küçük bir kısmı sipariş edilmiştir. Büyük bir kısmı da sipariş edilmek üzeredir. (Alkışlar) Bu arada var olan gemilerimizin daha kusursuz bir duruma getirilmesi için önlem alınmaktadır. Bu yıl Gölcük savaş tersanemizin yapımına başlanacaktır. Hava programımızda önlemler uygulanmaktadır. Şanlı adını andıkça gönlümüzde sevinç ve sonsuz gurur duyduğumuz değerli ordumuz bu yaz doğu bölgesinde doğanın en çetin ve sert şartları içinde yaptığı manevralarda her gün artan gücünü ve yeteneğini bir kez daha göstermiştir. (Şiddetli alkışlar) Çok değerli komutan ve subaylarımızla kahraman erlerimizi, huzurunuzda övünerek ve övgü ile selamlarım.(Bravo sesleri, sürekli alkışlar) Sayın milletvekilleri, Dış politikamızın son yıl içindeki gelişmeleri geçen yıl ana niteliklerini belirttiğim kurallar içinde gelişmiştir. Son aylar içinde barış, çetin bir sınav geçirdi. Şimdi süresini ancak bir zaman sonra anlayabileceğimiz yeni bir sessizlik dönemi içindeyiz. Barış, ulusları refah ve mutluluğa eriştiren en iyi yoldur. Fakat bu kavram bir kez ele geçirilince sürekli özen, ilgi bekler ve her ulusun ayrı ayrı hazırlığını gerektirir. Ülkemizin her gün daha çok güçlenmesini sağlamak için her alanda her türlü ihtimale karşı koyabilecek bir durumda bulunmak ve dünya, olaylarının bütün gelişimini büyük bir dikkatle izlemek, barışsever politikamızın dayandığı kuralların başlıcalarıdır. (Bravo sesleri, alkışlar) Ulusların güvenliği, ya iki taraflı ya da çok taraflı genel ve ortak anlaşmalarla, uzlaşmalarla sağlanabilir diye kesin nitelikte ortaya atılan ve her biri diğerlerine ters düşen prensipler, barışın korunması için bizim yönümüzden kesin ve doğru sayılamaz ve doğru olamaz.(Bravo sesleri) Bunların her birini coğrafi ve politik gereğe ve duruma göre kullanarak barış yolundaki dikkatli davranışlara uydurmak her ulus için ayrı ayrı bir görevdir. Cumhuriyet hükümeti bu gerçeği görmüş, uygulamış, en yakın komşuları ile olduğu kadar en uzak devletlerle olan ilişkilerini, dostluklarını, anlaşmalarını ona göre düzenlemeyi bilmiş ve böylece dış politikamızı sağlam kurallara dayandırmıştır.(Alkışlar) Balkan politikamız, Balkan devletlerinin ayrı ayrı ve ortak yararlarının en açık bir belirtisidir. Balkan uluslarından her birinin ayrı ayrı güçlenmesi de barış yolundaki dinamik düşünce biçiminin fiili bir örneğidir. Burada sevinçle belirtmek istediğim bir olay, Balkan uluslarının birbirleriyle tam anlamı ile yakınlaşmalarına güçlü bir neden olmuştur. Ve yarın için de ümitlerle dolu bir eserdir. Selanik'te Balkan Antlaşması devletleri adına Konsey Başkanı ve Sayın Yunan Başbakanı General Metaksas ile Sayın Bulgar Başbakanı Mösyö Köseivanov arasında imza edilmiş olan anlaşmadan söz etmek istediğim anlaşılmıştır. Bu anlaşma, barış yolundaki sürekli çabalarımızın ve Balkan devletlerinin izlemeyi sürdürdükleri sağlam politikanın iyi bir biçimde ortaya çıkmasıdır.(Bravo sesleri) Yine aynı gerçekler, aynı dinamizm ve aynı yüksek amaçlar, Sadabat Antlaşması hükümleri ile, ilgililerin geçmişten miras kalmış boş inanışları bir anda yıkarak ilişkilerini yeni ve verimli temellere dayandırmayı bildiklerini göstermiştir. Türkiye'nin diğer devletlerle olan ilişkileri geçen yıl açıklıkla belirttiğim yolda dostça gelişimler izleyerek ilerlemeyi sürdürüyor. Hatay sorununun son yıl içinde geçirmiş olduğu evreleri bilmektesiniz. Bu milli davayı bir Türk - Fransız dostluk anlaşması ile sonuçlandırmak yolundaki çalışma başarı ile sona erdi. Türk ve Fransız askerlerinin geçici ve ortak işgali, bu anlaşmanın açık belirtisi oldu. Bu nedenle sükun yerleşti ve seçimler tamamlandı. Sonunda Hatay, Millet Meclisine ve bağımsızlığına kavuştu.(Bravo sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar) Bağımsız Hatay devleti bu gün güvenlik güçlerini düzenlemek ve ülkenin iç güvenliğini de kendi kendine sağlamakla uğraşmaktadır. Bunun da yakında başarılacağını ümit ediyoruz. Geçen yıl «Yarınki Türk - Fransız ilişkilerinin dilediğimiz yolda gelişmesine Hatay işinin iyi bir yönde gelişmesi temel bir ölçü ve unsur olacaktır» demiştim. Doğrusu, Hatay işindeki Türk - Fransız anlaşması iki devlet arasındaki ilişkileri çok dostça bir duruma getirmiştir. Hatay işinde sağlanan sonuçların devamlılığı, Türk - Fransız dostluğunun da gelişme ve berraklaşmasında temel oluşturacağı düşüncesindeyim. Cumhuriyet hükümeti geçen yıllardaki çeşitli devletlerle ekonomik ilişkilerini düzenleyen sözleşme ve anlaşmalar imza etmiş bulunuyor. Bu arada İngiltere hükümeti ile yapılan ticaret anlaşması ve aynı zamanda 16 milyon İngiliz liralık bir ticari silah kredisi sözleşmesini belirtmek isterim ki aslında bununla ilgili kanun yüksek onayına sunulmuştur. Birkaç gün önce ülkemizi ziyaret eden Almanya'nın seçkin Ekonomi Bakanı Bay Funk ile 150 milyon marklık bir kredinin esaslarında anlaşmaya varılmıştır. Ayrıntılar yakında iki hükümet arasında belirlenecektir. Bu kredi anlaşmalarını, ülkemizin mali saygınlığına karşı gösterilen ciddi güvenin ve dış politikamızdaki dürüst gelişmelerin sonucu olarak düşünmek gerekir. (Bravo sesleri) Hükümetin imzaladığı sözleşmeler içinde hukuki alanda çeşitli anlaşmalar bulunduğu gibi, egemenliğe kavuşan dost Mısır devleti ile imzalanan bir de dostluk ve konsolosluk sözleşmesi bulunmaktadır. Büyük komşu ve dostumuz Sovyet Birleşik Cumhuriyeti ile geçen yıl içinde yeni bir sınır anlaşması imza edilerek iki ülkenin sınır ilişkileri bu şekilde iki tarafın deneylerinin gösterdiği sağlam temellere bağlanmıştır. Bu anlaşmanın yakında yürürlüğe konulması beklenmektedir. Yine geçen yıl içinde, İtalya hükümeti, Montrö'de imza edilen ve devletlerin katılımına açık bırakılan Boğazlar Antlaşmasına katılmış ve bu büyük komşu ülkenin bize karşı olan dostça tutumuna ülkemiz de aynı dostça duygularla karşılık vermiştir. Büyük Kamutay, şimdiye kadar olduğu gibi bütün işlerinizde başarılar dilerim. (Şiddetli ve sürekli alkışlar) Kaynak; 06/06/2010 İşteatatürk.com Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. V, C. 27, Sa. 3 Derleyen; 06/07/2015-14:48 TÜRKİYE CUMHURİYETİ İÇİN EN BÜYÜK MESAJ ''NUTUK'' DUR BİR MESAJDA BEN VERMEK İSTİYORUM YÜCE ATATÜRK'ÜN YÜCE TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ KURAN YÜCE TÜRKİYE HALKINA YÜCE TÜRK MİLLETİ DEDİĞİ YÜCE TÜRK MİLLETİNİN ASİL ÇOCUKLARI CANIM KARDEŞLERİM KANMAYIN ALLAH İLE ALDATAN ALLAHSIZLARA KANMAYIN ASIRLARDIR PEŞİMİZDEKİ EMPERYALİSTLERE KANMAYIN ŞEHİTLERİMİZİN KATİLLERİNE BİZ HEPİMİZ KARDEŞİZ !... Kandırmaya çalışıyorlar biz kardeşleri, kandırmaya çalışıyorlar lanetli iblisler. Hâlbuki din, dil, ırk, mezhep ayırmaksızın, omuz omuza bu ülkeyi kurtaran, omuz omuza can verip şehadet şerbetini içen biziz, biz yiğitleriz. Cennet vatanımız için aziz şehit ve gaziliği birlikte tadan, canla başla hep birlikte bu ülkeyi kurtaran, TÜRK, KÜRT, LAZ, ÇERKEZ, GÜRCÜ, BOŞNAK, ARNAVUT, ARAP, HEMŞİN, POMAK, ROMEN, ZAZA, GÜRCÜ, SÜRYANİ, RUM, NASTURİ, KELDANİ, BAHAİ, LEH, MALAKAN, YEZİDİ ve daha adını sayamadığım nice etnik gruplarla kardeşlik içinde dünyaya en büyük ve en güzel, örnek yaşayan halkımızı kandırmaya çalışıyorlar. Sakın kanma bu soysuzlara !... Yüce ATATÜRK, hiç ayrım yapmadan eşit bir şekilde, hepimizi asil bağrına basmış ve baş tacı yapmıştır. YÜCE TÜRK MİLLETİ HASAN KEMAL DURGUT (TCHKD) |
Posted: 08 Jul 2015 01:19 PM PDT 17 aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başladıktan kısa bir süre sonra durumdan haberdar olan eski başvekil ile oğlu Bilal Erdoğan arasında yapılan telefon görüşmelerine ait ses kayıtlarının internete düşmesi üzerine,yeni şafak gazetesi ( pardon müsveddesi ) merkezden aldığı emir ve talimatlar doğrultusunda ses kayıtları için montaj / dublaj tezini ileri sürerek bu iddiaları " personel maaşlarının doğrudan Halkbank`ın kasasından ödeme hususunda kendisine bahşedilen ballı imtiyazın bir gereği olarak " şanına yakışır biçimde (!) yalanlamıştı. Yönetmenliğini Barry Levinson'un yapımcılığını Robert De Niro`nun üstlendiği Hilary Henkin ve David Mamet'in senaryosunu yazdığı 1997 yapımı Başkan`ın Adamları orijinal adıyla " Wag The Dog " isimli politik gerilim tarzında çekilen sinema filminde; seçimlere hazırlanan ABD Başkanı`nın, Beyaz Saraya ziyarete gelen stajyer bir kızı taciz etmesi skandalının basına yansımasıyla birlikte bu durumu geçiştirmek ve ahlaki değerleri özümsemiş geniş seçmen kitlesinin önünde politik imajının hızlı biçimde erimesine engel olabilmek ve ülkeyi herkesin dikkatini çekebilecek şekilde ani olarak başka bir gündeme kanalize etmek amacıyla Arnavutluk üzerinde Hollywood stüdyolarında tezgahlanan sahte ve tamamen kurgusal bir savaş senaryosuyla seçim öncesi başkanın üstelikte başkanlık ofisinde bir kızı taciz ettiği iddialarını seçmen kitlesinin zihninden silerek başkanın seçim yarışından zaferle çıkmasını temin etme tarzında çalışan bizde ki bilinen tabiriyle algı operasyonlarını yöneten aktif bir ekip tarafından kontrol edilen " doğrudan parti çıkarları ve menfaatleri istikametinde toplumsal algıları yönlendirmeyi hedefleyen " başbakanlık ofisinde konuşlanmış her durum ve ortamda gerekli görülen hallede başbakanlık yada bizatihi başbakan ve efradının dahil olduğu siyasi itibar yada imajını zedeleyecek hadiselerde basın yayın organları aracılığıyla mevcut durumun geçiştirilmesi ve tarafların kamuoyu baskısı altında ezilmesinin engellenmesi yada ulusal yada uluslararası düzeyde bariz bir suç işlediği enformasyon kanalıyla ifşa olması süreciyle birlikte kaybedilen sosyal desteğin yeniden telafi edilmesi amacıyla örtülü ödenekten istihdam edilen yayın organları aynı merkez tarafından üretilen ısmarlama manşet ve haber içerikleriyle benzer hikayeleri ısrarla gündeme getiriyordu. Tek adama dayalı dikta otoritesinin tetikçi borazancıları sınıfında layık-ı vechi ile şeref haysiyet ve onurunu çirkeflik pazarına çıkaran bu basılı yalan mecmuası Başbakan ve oğlu Bilal arasında geçen telefon görüşmesinin kurgulanmış ve dijital ses teknikleriyle montajlanarak sunulduğunu iddia ederken,bu iddiasını doğrulamak maksadıyla delil mahiyetinde iki tarafın konuşmalarında ismi geçen ve konuşmanın içeriğinde gayet net bir şekilde anlaşıldığı üzere " paraların sıfırlanması bahsiyle alakalı olarak yapılması gereken işlemlere ait talimatların görüşme esnasında İstanbul`da bulunan Bilal oğlana ulaştırması vazifesi alan Sümeyye`nin vakit kaybetmeden uçağa atlayıp İstanbul`a gittiği ve başvekil`in kısıklı`da ki ikametinde kardeşi Bilal`e sıfırlama operasyonunda eşlik ettiği anlaşıldığından ötürü " herkesçe sabit olan bu realiteyi yalanlamak babında " başvekil ve Bilal oğlan arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmesi esnasında Sümeyye`nin yine ses kayıtlarında geçtiği üzere İstanbul`a hareket etmediğini belgeleyebilmek kaygısıyla Başbakan`ın kızı Sümeyye'nin tarafların görüşme yaptığı esnada İstanbul`da bulunmadığı tezini ileri sürerek bu iddiasını desteklemeye yönelik olarak Sümeyye'nın farklı programlarda olduğunu gösteren fotoğraf karelerini paylaşıyordu. Herkesin malumu olduğu üzere internete düşen ses kayıtlarına göre başbakan oğlu Bilal Erdoğan`ı arayıp operasyon hakkında kısa bir malumat verdikten sonra evdeki paranın tamamen sıfırlanması bir şekilde evden çıkarılması talimatı veriyor ve paranın farklı kaynaklara nakliyle ilgili olarak gerekli bilgileri vermesi için Sümeyye' yi ( kızı ) İstanbul`a göndereceğini belirtiyor. Gün içinde yapılan diğer görüşmelerde oğluna Sümeyye`nin gelip gelmediğini soruyor ve oğlu Bilal Sümeyye`nin İstanbul'a indiğini eve gelmek üzere olduğunu belirtiyor. İlerleyen vakitlerde ikilinin yaptığı görüşmeye ait internete düşen ses kaydında ise Başbakan`ın Sümeyye yanında mı sorusuna " evet baba yanımda çağırayım mı " şeklinde cevap vererek Sümeyye`nin İstanbul`da dolayısıyla da yanında olduğunu teyit ediyordu Başbakan ve oğlu Bilal arasında gün içinde yapılan 3–4 telefon görüşmesinde Sümeyye Erdoğan`ın Ankara`dan İstanbul`a gittiği ve 17 aralık 2013 tarihinde sabahın erken saatlerinde başlatılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan kısa bir süre sonra İstanbul`da ağabeyi Bilal`in yanında olduğu karşılıklı diyaloglardan net bir biçimde anlaşılıyor olmasına rağmen ; Eski Başvekil`in büyük şehir belediye başkanlığı döneminden itibaren kamu kaynakları üzerinden beslenen Albayrak sülalesinin veli nimetine karşı minnet ve diyet borcunu ödemek için cebren üstlendiği dalkavukluk vazifesinin hakkını verebilmek için seferber olan müsveddelik mecmuası yeni şafak Sümeyye Erdoğan`ın 17 aralık günü İstanbul`a hareket ettiği şeklindeki diyalogtan yola çıkarak " o gün telefon görüşmelerinin yapıldığı saatlerde yada aynı zaman dilimleri içinde Sümeyye`nin aslında İstanbul`a hareket etmediğini ve günlük programında babasının yanından ayrılmadığını belgelemek için başbakan`ın şeb-i arzu töreni için Konya`da bulunduğu zaman dilimi içinde kızı Sümeyye Erdoğan`la birlikte görüldüğü fotoğraf karelerini yayınlıyor ve Sümeyye şeb-i aruz törenleri için babasıyla birlikte Konya`da bulunduğu halde nasıl aynı zamanda İstanbul`da olabiliyor sorunu yönelterek saf zihinlere : " Sümeyye Erdoğan, Başbakan ve oğlu Bilal arasında geçen ses kayıtlarında geçtiği şeklin aksine 17 aralık günü şeb-i aruz törenleri için babasıyla birlikte Konya`da bulunduğu için haliyle İstanbul`a hiç gitmediği ve böylece bu görüşmenin düzmece olduğu ve çeşitli ses teknikleriyle zaman ve mekan hesaplamaları yapılmadan kurgulanıp montajlandığı mesajını iletiyordu Ancak kendini çok akıllı ve kendinden başka herkesi aptal zanneden yeni şafak müsveddesinin başbakan ve oğlu arasında yapılan görüşmenin aslında hiç olmadığını ve masa başından tertiplendiğini belgelemek amacıyla delil mahiyetinde yayımladığı başbakan ve kızı Sümeyye Erdoğan`ın şeb-i aruz törenleri vesilesiyle Konya`da bir arada görüldüğü fotoğraflar 2013 yılında değil bir önceki sene yanı 17 aralık 2012 tarihine denk gelen Şeb-i Aruz törenlerinde çekilen fotoğraflarıydı Özet olarak eski başvekil ve Bilal oğlan arasında cereyan eden sıfırlama bahisli telefon görüşmesinde adı geçen ve babasından aldığı talimatla ilk uçakla İstanbul`a hareket ederek Üsküdar kısıklıda ki ikamet noktasında ağabeyi Bilal ile buluştuğu konuşmanın içeriğinden net biçimde anlaşılan Sümeyye'nin iddia edildiği gibi görüşme günü aslında İstanbul`a hiç gitmediği aksine her sene Aralık ayının 2.haftasında Mevlana'nın doğum yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen şeb-i aruz törenlerinde ki programında babasına refakat ettiğini ispat etmek mahiyetinde Başbakan ve kızı Sümeyye`nin Konya havaalanında itibaren şeb-i aruz törenlerin yapıldığı ana kadar gün içerisinde bir arada bulunduğu farklı mekanlara ait boy boy fotoğraflar yayınlayarak " bu ses kayıtlarını tek merkezden stüdyo ortamında zaman ve mekan ayrıntısına dikkat edilmeden hazırlandığı ses kaydında geçtiği üzere Sümeyye Erdoğan`ın babasının talimatıyla görüşmenin yapıldığı 17 Aralık günü İstanbul`a gitmediği ve tüm gün boyunca şeb-i aruz törenleri için Konya`da bulunan babasına eşlik ettiğini ileri sürerek ses kayıtlarında geçen zaman ve makan ayrıntılarının Sümeyye`nin günlük programıyla uyuşmadığını iddia edip kendilerince ses kayıtlarının kurgusal bir montaj hatta dublaj çalışması olduğu ve seçim sonuçlarını etkileme yönelik siyasi bir linç kampanyasının ürünü olduğunu ispat etmek amacıyla yayınladığı ve Sümeyye`yi Konya`da babasının yanında gösterdiği fotoğraflar hadisenin cereyan ettiği " 17 aralık 2013 " tarihine değil şeb-i aruz törenlerinin bir önceki yıl,yani " 17 aralık 2012 " tarihinde yapılan programa ait idi. Hasılı kelam Albayrak sülalesi yalan dolan zarar ve ziyan çarkının kirli dişleri arasında yer almanın verdiği suçluluk psikolojinin beraberinde getirdiği yargılanma ve hesap verme korkusuyla " AKP iktidarı eliyle kurgulanan ve sistematik biçimde işletilen rant ekonomisinin sekteye uğramaması " amacıyla tek adam otoritesi tarafından kendileri biçilen " sosyolojik algıları değiştirmeye yönelik yalan ve iftira içerikli yayın yapma " misyonunun bir gereği olarak acil koduyla ülke gündemini derinlemesine sarsan milyar dolarlık nakdin üstelikte başbakanın konutundan sıfırlanması rezaletini sulandırmak ve hakikatleri saptırmak gayesiyle alel acele icra ettikleri saf zihinleri bulandırma operasyonlarını belgelemek maksadıyla bahsi geçen programın bir yıl öncesine ait fotoğrafları yayımlayarak " malum zihniyete olan bağlılığını bir kez daha ispat etmiş oluyordu.. Basın yayın organlarının tamamının merkezi idarenin güdümünde olmaya ve daima aynı istikametini kalmaya zorlayan aksi beyan yada davranışlarda bulunan basılı yada görsel haber kaynaklarının tamamını empoze edilen siyaset ekseninde hizaya getirmeyi amaçlayan ve bu uğurda kamusal kaynak ve imkanları alçakça ve kalleşçe sömürmesi asla sorgulanamayan iktidarının varlığı ve devamlılığı için tehdit olarak gören ve aleni biçimde kamuoyu önünde bu ve benzeri kin ve nefret söylemlerini defaatle tekrar etmekten yüksünmeyen " 13 yıl süresince aheste adımlarla ele geçirdiği ve tamamen kendi kontrolüne aldığı idari yapının tüm argümanlarını zihninde kurguladığı tek adama dayalı totaliter rejim yoluna engel koyma ihtimali bulunan ulusal yada yerel medya araçları başta olmak üzere internet üzerinde farklı fikirler ve düşüncelerin paylaşıldığı sosyal mecralara varıncaya kadar " zatını ve hükümranlığını rahatsız eden 140 karakterden oluşan tek bir cümleye dahi " tahammülsüz ve düşmanca tavırlar sergileyen toplumun tüm kesimlerini hanedanlık esasına dayalı oligarşik düzene riayet etmesini isteyen ve bu uğurda kendine muhalif olarak bellediği her sesi kesmek amacıyla anayasal yetki ve sınırlarını aşarak bağımsız olması icap eden kurum yada kuruluşlara talimatlar veren özetle kendisinin ve mensubiyetlerinin dışında hiç kimseye söz ve hatta yaşam hakkı vermeyecek derecede mutlak idare istikametinde gözü dönen zihniyetin hüküm sürdüğü garip ülkemde " tüm basın yayın organlarının koro halinde otoritenin borazancılığını yapmaya zorlandığı ve insanın tabiatına aykırı bu tavrı eleştirenlerin horlandığı " otoriteye yaranmak adına yukarında ki uzun bahiste izah eylemeye gayret ettiğim tek ve basit bir örnekte görüldüğü üzere bir yıllık fotoğraf üzerinde ki tarihi fotomontaj teknikleriyle oynayıp değiştirerek yeni bir belgeymiş gibi sunma garabetiyle karşılaşıyor olmak " hiç de şaşılacak bir durum olmasa gerek aslında.. (!) Asıl mevzuya dönersek eski başvekil böyle bir telefon görüşmesi yaptı yada yapmadı veyahut yaptıysa içeriğinde neler konuşuldu neler görüşüldü bunu tespit etmek teknik olarak zor değil, BDP ( söz konusu ses kaydı kamuoyuna yansıdığı dönemde Selahaddin Demirtaş`ın genel başkanlığını yaptığı BDP aktif siyasi hayatına devam ettiğinden ve henüz HDP çatısı altında yenir bir siyasi oluşum hareketi başlamadığından dolayı parti ismi dönem itibariyle güncel olduğundan dolayı BDP olarak verilmiştir ) Genel Başkanı`nın da adres gösterdiği gibi bu tarz bir ses analizini % 100 sonuçla yapabilecek Türkiye`nin teknoloji üssü olarak da tanımlandırabileceğimiz TUBİTAK hemen meclisin karşısında,başbakan ve oğlunun ses örneklerinin alınması ile bilimsel bir sonuca ulaşmak arasında süre maksimum 30 dakika bu şekilde teknik bir ses analizi sonunda kayıtlı seslerinin gerçekten başvekile ve oğluna ait olup olmadığını kesin olarak anlaşılacak ve tüm zihinlerde oluşan " acaba " istifhamına çare olacaktı.. Lakin adı " bilim sanayi ve teknoloji " olan icra yetkisi bulunan bir bakanlığın son kabine değişikliği ile başına gelen ismin tüm bilimsel veri objektif kriter teknik analiz ve değerlendirmelerden uzak sadece şahsi düşünce ve tespitleriyle " ben hissetim bu ses kayıtları kesinlikle montaj " şeklinde garabet dolu açıklamasından sonra üst paragrafta belirttiğim kafalarda ki soru işaretlerinin giderilmesine adına iyi niyetli bir yaklaşımın olmayacağı da aşikar.. Son olarak makale bahsi Türk medyasından açılmışken serzeniş babında " Ortadoğu`nun devrik krallarına özenmiş dikta meraklısı tek adamın limitsiz taaruzlarına rağmen " ayakta kalma savaşı veren hakiki basın emekçileri için şunu söylemeden geçemeyeceğim : Yılan hikayesine dönen MİT tırlarına ait görüntüleri yayınladığı gerekçesiyle Cumhuriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar " sesinle daha işim bitmedi bunun hesabını vereceksin " ifadesiyle doğrudan reisi cumhurun tehditlerine maruz kalırken akabinde " yıllar yılı çok ağır işlemesinden dolayı milletçe şikayetçi olduğumuz yargı mekanizmasının " köşkün hışmından hareket ederek kendine vazife çıkarıp haberi yapan Can Dündar`a soruşturma açarken dahası basın hürriyetinin Anayasa`nın 28.maddesi ile güvence altına alınmış olmasına rağmen derhal başlatılan soruşturmada ( buraya dikkat edin ) " 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası " ile cezalandırılmak istenirken,yine Cumhuriyet Gazetesinden Canan Coşkun " bazı yargı mensuplarının TOKİ`nin muhtelif alanlarda yaptığı lüks konut sınıfındaki dairleri satın almasıyla alakalı olarak " yaptığı bir haberden dolayı 24 yıl hapsi istenirken.yazılı ve görsel basının tamamının tek bir havuz içinde birleştirilerek tek kaynaktan beslenip parti politikalarını empoze edecek bir pozisyona indirgenmeye çalışılırken bu duruma isyan edip " temel hak ve hürriyetler çerçevesinde mevcut anayasanın ilgili hükümleri ile taraf olduğumuz altında ülke olarak imzamız bulunan uluslararası sözleşmelere ve hepsinden önemlisi insanın doğasına aykırı olan " bu tek tip baskı politikasını reddeden ve bu konuda doğru bildiği değer ve prensiplerden asla taviz vermeyen tüm medya kuruluşlarını yazar çizer kadrolarıyla birlikte topyekün derdest etmenin planları yapılırken ve bu uğurda kamusal yetki ve imkanları bir tür silah babında kullanılırken,yasa ile yetkilendirilmiş ve hakkaniyet ölçüsünde vazifesini yapma sorumluluğu bulunan kurumların ve ilgili personelin yukarıda ifade ettiğim çarpık zihniyetin inşası hususunda muhalif sesleri susturma gayesi doğrultusunda bir nevi tetikçilik yapmaya zorlanırken, Ege`nin mütevazi bir ilçesinde filizlenen ve yarım asır içerisinde Hakkın (cc) inayet ve keremiyle tüm dünya`ya ulaşan bir sivil toplum hareketinin öncülüğünde kurulan ve ilkeli yayın anlayışı ile kamu mecraları ve uluslararası basın örgütleri tarafından defaatle ödüllendirilen bir medya kuruluşlarına yönelik olarak terör suçlaması ile kurgu operasyonlar tertip edilirken,masa başında hazırlanan uyduruk dosyalarla ilk okul düzeyinde hukuk bilgisi olan bir çocuk zekasından daha düşük bir seviyesizlikte kaleme alınmış ve halen devam eden tahşiye davasının tutuklu ve tutuksuz sanıkları üzerinden tezgahlanan kumpas operasyonuna dayanarak hazırlık evresi tamamlanan klişe soruşturmalara ait her yönüyle sakat ve tutarsız gerekçelerle Samanyolu Yayın Grubu Başkanlığını yürütülen Hidayet Karaca`nın özgürlüğü elinden alınırken ve yine 5 yıl önce yaptığı bir haberden dolayı " o günün konjoktürel şartları gereği alkışlanan ve demokrasi kahramanı ilan edilen " taraf yazarı Baransu yolsuzluk ve rüşvet sarmalı ile köşeye sıkışan akp nin kıçını kurtarma hamlesi olarak " içeri tıkmaktan ötürü özellikle seçim dönemlerinde devamlı surette övündükleri derin devlet kalıntılarıyla anlaşarak yargılama süreci bitmiş ve üstelik verilen cezaları Yargıtay tarafından onanmış olmasına rağmen basit bir oldu bitti ile tahliye sürecini gerçekleştirdikten sonra " geriye dönük intikam hırsı içinde daha doğrusu hükümranlığına mutlak sadakati reddettiği ve doğru bildiği değer ve inançları istikametinde gazetecilik vazifesini sürdürmekten asla vazgeçmediği en kaba tabiriyle " düzenin adamı olamadığı için " tek kişilik bir hücrede açlığa sefalete ve yalnızlığa mahkum edilirken " hak hukuk adalet ve hakkaniyet adına doğru bildiği değerlerinden taviz vermeyen ilkeli seviyeli ve ahlaklı bir yayın politikası sergileme çizgisinde mıh gibi sabit kalabiliyorsan eğer " ADAMSIN " Malum-u İlam pembekonak@hotmail.com hrasyonel.blogcu.com |
Denizli Pamukkale Üniversitesi Posted: 08 Jul 2015 12:00 AM PDT Siyasal İslamcıların uzun iktidarları döneminde oluşturduğu yapay gündemler içinde boğulduk. Özellikle eğitim kurumlarının tamamının "imam hatip okullarına" dönüştürülmesine, üniversitelerin bilim kurumları olmaktan çıkartılıp siyasal İslamcıların "arka bahçeleri" olma sürecine karşı etkin mücadele edemedik. Bugün üniversiteler bilim üretmek, öğretmek ve yaymak olan ana görevlerini bir yana itmişlerdir. Kamusal duyarlılıklarını yitirmiş, yerleşkeleri külliyelere çevrilerek gerici örgütlenmelerin merkezi oldular. Bunun tipik örneği Pamukkale Üniversitesidir. Pamukkale Üniversitesi (1992) genç bir üniversitedir. Diğer taşra üniversitelerinden farklı olarak yerel dinamiklerin katkıları ile hızla gelişti. Üniversite-kent buluşmasının yarattığı sinerji ile fiziki yapılar –bina, laboratuarlar, öğrenci barınması, sosyal donatılar- tamamlanarak evrensel ölçütlerde üniversite olmanın önü açılmıştı. Son dönem rektörlerin "siyasal ikbal" arayışları üniversiteyi bilim kurumu olmaktan çıkartıp, "siyasal rant" alanına dönüştürdü. Evrensel üniversite olma sürecinden alı kondu. Bugün üniversite iktidarın yerel örgütlerinin, ticaret/sanayi odasının, dinci vakıfların, büyük sanayicilerin, dini (cemaat) önderlerinin yönlendirmesi altına girdi. Üniversite bilim ile anılmak yerine akademisyenlerin yaptığı "dini sohbetler", kutlu doğum haftası kutlamaları ile anılır hale geldi. Üniversitenin siyasal İslamcıların kontrolüne girmesi ve akademik olarak gerilemesinde görevde bulunan rektörün büyük katkısı vardır. Göreve başlaması ile bölgenin (ege) en büyük camisinin yerleşke içine yapılmasına öncülük etmiş, yediği yemekte "helal" belgesi arayan, İslami yaşam tarzına aykırı diye pisuarları/klozetleri kullanmayan bilim insanlarını(!) kadroya almıştır. Ulaşabildiği bakanlara "fahri doktora" unvanı verildi. Oluşturduğu sanal dünyada "uluslararası üniversite olduk", "silikon vadileri kuruyoruz" söylemleriyle yerel kamuoyunu yanıltmakta, büyüyün ve gelişen üniversite oluşumunda iktidarın büyük katkısı olduğunu dillendirerek, seçim öncesi ilçelerde Meslek Yüksekokulu açama girişiminde bulunarak yerel siyasi çalışmalara katıldı. Pamukkale Üniversitesi Sayın Rektörün söylediği gibi gelişiyor mu? Bir üniversitenin gelişmişlik ölçütleri bellidir. TÜBİTAK tarafından her yıl 50 ve üzeri öğretim üyesi olan 144 üniversiteyi kapsayan, üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performanslarını ortaya koyan "Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi" sıralaması düzenlenir. Hazırlanan bu endeksle üniversitelerin bilimsel ve teknolojik araştırma yetkinliği, fikri mülkiyet havuzu, işbirliği ve etkileşim, girişimcilik ve yenilikçilik kültürü ile ekonomik katkı ve ticarileşme boyutları alanında 23 göstergeye bakılarak sıralama yapılır. İlk 50'ye girenler açıklanır. Bu endekse baktığımız zaman Pamukkale Üniversitesi'nin siyasallaşması arttıkça endeksteki sıralaması aşağıya doğru düşmektedir. 2012 yılında düzenlenen Girimcilik ve Yenilikçilik Üniversite Endeksi sıralamasında yeri 40 iken, 2013 yılında sırası 42'ye düşmüş, 2014 sıralaması ise 48'dir. Bu veriler ışığında baktığımızda üniversite hızla sıradan bir taşra üniversitesi konumuna sürüklenmektedir. Pamukkale Üniversitesi bir örnektir. Özgür/özerk üniversiteyi oluşturamazsak yakın gelecekte rektörlerin öncülüğünde üniversiteler bilim kurumları olmaktan çıkıp, siyasal İslamcıların arka bahçesine dönüşecektir. İrfan O. Hatipoğlu Denizli Alternatif Yerel Politikalar Platformu Başkanı |
You are subscribed to email updates from Sözcü Haber To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 1600 Amphitheatre Parkway, Mountain View, CA 94043, United States |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder