Kurban Bayramı tatili için 5 öneri...

Ağva:İstanbul'a 100 km uzaklıkta olan Ağva; Kilim Koyu, Gelin Kayası ve Saklı Gölü ile büyüleyici bir güzellikte. İstanbul'dan fazla uzaklaşmak istemeyenler, Ağva sizin için ideal...


Safranbolu:Karabük ilinin en gelişmiş ilçesi olan Safranbolu, tarihi dokusu ve müthiş mimarisiyle turistik tatil yapmak isteyip ancak fazla uzaklaşmak istemeyenler için tercih edilebilir.


Enez:Edirne il sınırlarına bağlı olan Saroz Körfezi'nde yer alan Enez; yeşilin ve mavinin buluştuğu, kendi kendini temizleyen dünyadaki sayılı denizlerden bir tanesi... Güzel bir manzara eşliğinde lezzetli yemek lokantalarını bulabileceğiniz Enez, huzurlu bir tatil geçirmenize olanak sağlar.


Karaburun:İzmir il sınırlarında yer alan Karaburun, ılık iklimi ve sakinlik veren doğal güzelliği ile dingin bir tatil geçirmek isteyenlere göre...


Odunpazarı :Eskişehir ilinde yer alan Odunpazarı, farklı güzelliğiyle ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Sonbaharda ayrı bir havaya bürünen Odunpazarı, bayram tatili için bambaşka bir tatil deneyimi olabilir.

Manisa Baro Başkanı Ali Arslan, "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı bünyesindeki 13 kişi hakkında, Soma maden faciasında sorumlu oldukları gerekçesiyle haklarında soruşturma açılması talebi ikinci kez reddedildi" dedi.

Manisa'nın Soma ilçesinde resmi rakamlara göre 301 maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan "iş katliamından" sorumlu oldukları gerekçesiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde çalışan 13 kişi hakkında soruşturma açılması talebi ikinci kez reddedildi.

Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı çalışanları hakkında soruşturma yapılması için Soma Cumhuriyet Savcılığı'ndan soruşturma izni istendiğini, bakanlıkların verdiği cevaplarda kendi çalışanlarının sorumlu olmadığını belirterek soruşturmaya izin vermediklerini hatırlattı. Daha sonra Danıştay 1'inci Dairesi'ne "soruşturmaya izin verilmemesi" hususuna itiraz edildiğini belirten Arslan, Danıştay'ın soruşturmaya izin vermeme kararlarını bozduğunu aktardı.

BAKANLIK, SORUMLU OLMADIĞINI SÖYLEDİ

İlk olarak Soma Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sorumlu kamu görevlileri hakkında soruşturma başlattığını hatırlatan Baro Başkanı Arslan, "Bu çerçevede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı çalışanları ile ilgili soruşturma yapıldı. Bu iki bakanlıktan, Soma Cumhuriyet Savcılığı soruşturma izni istemişti. Bakanlıklar, verdikleri cevaplarda kendi çalışanlarının sorumlu olmadığını belirterek soruşturmaya izin vermemişti. Bakanlıkların verdiği cevaplara, Danıştay 1. Dairesi'nde itiraz edildi. Danıştay da soruşturmaya izin vermeme kararlarını bozdu" dedi.

İKİNCİ DEFA DA REDDETTİLER

Danıştay'ın, verdiği "bozma" kararıyla iki bakanlıktaki sorumlu çalışanların tespit edilerek bu kişiler hakkında soruşturmaya izin verilip verilmeyeceğine bakanlıkların karar vereceğinin belirtmesi üzerine, Soma Cumhuriyet Savcılığı tarafından verilen bilirkişi raporu doğrultusunda sorumlu kişilerin tespit edildiğini belirten Aslan, bu kişiler hakkında yeniden soruşturma açılmasıyla ilgili bakanlıktan izin istendiğini söyledi. Her iki bakanlığın bu isteği ikinci kez reddettiğini ileri süren Arslan, "Bakanlıkların incelemeleri ve araştırmaları sonucunda haklarında soruşturma izni istenen İş Güvenliği ve Sağlığı Genel Müdürü Kasım Özer ve 12 iş başmüfettişi hakkında raporun sonuç kısmında bu kişilerle ilgili kendilerine yüklenen konularla ilgili sorumluluklarının olmadığı yönünde Soma Cumhuriyet Savcılığı'na bir yazı gönderildi" şeklinde konuştu.

"İTİRAZ EDECEĞİZ"

Arslan, bakanlıkların, bilirkişi raporuna göre hazırlanan üretim zorlaması, havalandırma sisteminin yetersizliği gibi hususlarda kendilerinin sorumlu olamayacağını, bu konuda sorumlunun Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nün sorumlu olabileceğini, bu nedenle o ilgili kişilerle soruşturma yapılması gerektiğini kaydetti. Bakanlıkların verdiği bu kararı Manisa Barosu olarak doğru bulmadıklarına dikkati çeken Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu facianın oluşumunda burada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ve Enerji Bakanlığı'nın sorumlulukları bulunmaktadır. Bakanlıkların bu kararlarına karşı Manisa Barosu olarak 10 günlük süre içerisinde Danıştay 1. Dairesi'ne itiraz edeceğiz. Danıştay'dan tekrar bakanlığın bu kararının kaldırılması yönünde bir talepte bulunacağız."

Bayram tatilinin ilk 4 gününde yaşanan kazalar sonucunda 58 yurttaş hayatını kaybetti, 239 kişi yaralandı.

Ankara ve İstanbul kent merkezleri hariç, 9 günlük bayram tatilinin ilk 4 günündeki kazalarda, bugün saat 16.30 itibarıyla ölü ve yaralı sayıları şöyle oluştu:

* 19 Eylül Cumartesi günü meydana gelen kazalarda 13 kişi öldü, 42 kişi yaralandı.

* 20 Eylül Pazar günü ise sayı daha da arttı; 20 kişi öldü, 57 kişi de yaralandı.

* 21 Eylül Pazartesi günü meydana gelen kazalarda 17 kişi öldü, 117 kişi yaralandı.

* 22 Eylül Salı günü, saat 16.30'a kadar meydana gelen kazalarda ise 8 kişi öldü, 23 kişi de yaralandı.

Fethullah Gülen ve Hidayet Karaca hakkında "silahlı terör örgütü" suçlamasıyla 55 yıla kadar hapis cezası istendi.

"Paralel Devlet Yapılanması" iddiasıyla 13'ü tutuklu, biri firari 33 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, Fetullah Gülen ile Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın, "silahlı terör örgütünü yönetme, zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik ve zincirleme şekilde delil uydurarak iftirada bulunma" suçlamasıyla toplam 21 yıl 9 aydan 55'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, eski emniyet müdürlerinden Ali Fuat Yılmazer'e de "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7 yıl 6 ay ile 15 yıl ve "delil uydurarak iftirada bulunma" suçundan da 1 yıl 6 ay ile 6 yıl olmak üzere toplam 9 yıl ile 21 yıl istendi.

Yurt Atayün ve Ömer Köse'nin de "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 7 yıl 6 ile 15 yıl, zincirleme şekilde "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçundan 4 yıl 10,5 ay ile 22 yıl ve zincirleme şekilde "delil uydurarak iftirada bulunma" suçundan da 1 yıl 10,5 ay ile 10 yıl 6 ay olmak üzere, toplam 14 yıl 3 aydan 47 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Arife günü Marmara, Ege ve Batı Akdeniz bölgelerinin sağanak yağışlı olması beklenirken yağışların Kurban Bayramı süresince ülke genelinde görüleceği tahmin ediliyor

Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Kurban Bayramı süresince ülke genelinde yağış beklendiğini, mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının, yurdun iç ve batı bölgelerinde 3 ila 6 derece azalacağının tahmin edildiğini belirtti. Orman ve Su İşleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Eroğlu'nun Kurban Bayramı için meteorolojik değerlendirmede bulunduğu belirtildi.
Buna göre, arife günü Marmara, Ege ve Batı Akdeniz bölgelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer bölgelerin parçalı ve az bulutlu geçeceğinin tahmin edildiğini vurguladı. Eroğlu, "Yağışların Kıyı Ege, Batı Akdeniz kıyıları ile Çanakkale, Edirne çevreleri ve Isparta'nın güneyi ile Burdur'un doğusunda kuvvetli olması bekleniyor" ifadeleri kullanıldı.

Bayramın 1. günü yağışlı
Bayramın birinci günü Marmara, Kıyı Ege ile Batı Karadeniz kıyılarında sağanak yağışlar görüleceği, diğer bölgelerin parçalı ve az bulutlu geçeceğinin tahmin edildiğine işaret eden Eroğlu, "Bayramın ikinci günü Marmara'nın güneydoğusu, Batı ve Orta Karadeniz'in iç kesimleri, Doğu Karadeniz kıyıları ile Edirne ve Çanakkale çevrelerinde sağanak yağışlar görüleceği, diğer bölgelerimizin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Eroğlu, bayramın üç ve dördüncü günleri, Marmara'nın doğusu İç Ege, Akdeniz'in iç kesimleri, İç Anadolu, Karadeniz'in iç kesimleri, Doğu Karadeniz kıyıları ile Ardahan ve Kars çevrelerinde yerel sağanak yağışlar meydana gelebileceğini bildirdi.

Vatandaşların bayramını da kutlayan Eroğlu, "Bu vesileyle bütün vatandaşlarımızın Kurban Bayramı'nı en samimi duygularımla tebrik eder, bütün insanlığa mutluluk getirmesi temennisi ile selam ve sevgilerimi sunarım" ifadelerine yer verdi.

Yetkililerin "Bulgaristan'a ya da Yunanistan'a geçişlerine izin vermeyeceğiz" açıklamasına rağmen, yüzlerce Suriyeli göçmen önceki gece İstanbul Otogarı'ndan Edirne'ye doğru yürüyüşe geçti. Sığınmacılar, Esenyurt sapağında durduruldu

Sosyal medyada geçen hafta yayılan "Almanya'nın çok sayıda sığınmacı alacağı" söylentisi üzerine Edirne üzerinden Avrupa'ya geçmek için Esenler'deki Büyük İstanbul Otogarı'na gelen, 6 gün burada kalan ancak Edirne'ye gitmelerine izin verilmeyen sığınmacıların bir bölümü otobüslerle Otogar'dan ayrıldı. Otogar Camisi içinde ve çevresinde bekleyen sığınmacılar, bekleyişlerini sonlandırarak kendilerine sağlanan otobüslerle otogarı terk etti. Sığınmacıların bir kısmı İstanbul'da kaldıkları semtlere, diğer bölümü de otobüslerle Adana, Şanlıurfa ve Gaziantep'e gitti.

Öte yandan Otogar Cumhuriyet Camisi avlusunda bir haftadır bekleyen gruba polis tarafından alınan güvenlik önlemleri yüzünden katılamayan yaklaşık 200 kişilik başka bir sığınmacı grubu ise yaya olarak Edirne'ye gitmek için yola koyuldu. Bu grup önceki gece geç saatlerde Edirne'ye doğru yürüyüşe geçti. İstanbul'u Edirne'ye bağlayan TEM otoyolunda yürüyen göçmenleri polis uzun süre engellemedi. Yüzlerce göçmen arasında bebekler, çocuklar ve engelliler de bulunuyor. 200 kişilik grup, başka sığınmacıların da katılımıyla daha da kalabalıklaşarak gece saat 04.30 sıralarında TEM Otoyolu Mahmutbey Gişeler mevkisine ulaştı. Sayıları yaklaşık 500'e ulaşan sığınmacıların yolu dün saat 11 civarında güvenlik güçlerince Esenyurt sapağında kesildi. Yan yollara geçerek barikatı aşan bazı sığınmacılar, polis tarafından yeniden yol kenarına alındı. Güvenlik güçleri, sığınmacıların çevresini sararak ilerleyişini engelledi.

Avrupa'ya gitmek isteyen sığınmacılardan 22 yaşındaki Mahmut Şaban gazetecilere yaptığı açıklamada, Mersin'den İstanbul'a geldiğini belirterek, daha iyi yaşam şartlarına kavuşmak için Avrupa'nın herhangi bir ülkesine gitmek istediğini ifade etti.

Sosyal medya aracılığıyla organize olarak İstanbul'da toplanan göçmenler, geçtiğimiz hafta önce otobüslerle, bu mümkün değilse yürüyerek Edirne'ye ve oradan da Yunanistan sınırına ilerlemeye başlamıştı. Yaklaşık bin 800 sığınmacı İlhan Koman Parkı ve Sarayiçi Er Meydanı'nda beklemeye devam ediyor. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda sığınmacı, geceleri serin geçen kentte kurdukları çadırlara girerken, bazıları ise gündüz çevreden topladıkları kuru dalları yakarak ısınmaya çalışıyor. Öte yandan, gün içinde bazı sığınmacılar ellerinde sabunlarla Tunca Nehri'ne girerek yıkandı.

Sığınmacıların tüm ihtiyaçları çeşitli kurumlar ile sivil toplum kuruluşları tarafından karşılanıyor. Dağıtılan gıda, mama ve battaniye almak için sığınmacılar uzun kuyruklar oluşturdu. Sığınmacılardan Muhammed Hüseyin, Avrupa'ya gitmek için ümitli olduğunu söyledi. İki gün önce arkadaşlarının İzmir'den deniz yoluyla Yunanistan'a geçtiğini anlatan Hüseyin, "Biz kaçak yolla geçmek istemiyoruz. Onlar denizden gemiyle kaçak gitti. Biz burada sınırdan izinle geçmek istiyoruz inşallah. Gelecek güzel haberleri bekliyoruz" dedi. Gündüz güneşten, gece de soğuktan etkilendiklerini vurgulayan Hüseyin, kendilerine yardım eden tüm kurumlara teşekkür etti. Bu arada Edirne Gönüllüleri Derneği üyeleri, sığınmacı çocuklara boyama kitabı ve boya kalemleri dağıttı. Sığınmacı çocukların yaptığı boyamalar ve resimler bir ipin üzerine asılarak sergilendi. Bu arada Edirne'de sığınmacıların arasına karışıp Avrupa'ya geçmeyi tasarlayan 40 yaşındaki Hayrullah İncekara isimli kişi yakalandı. İncekara hakkında 'kasten adam yaralamak' suçundan kesinleşmiş tutuklama kararı bulunması nedeniyle gözaltına alındı.

Erzurum Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru 23 yaşındaki Alptuğ Bertan Tanağar, terör yüzünden nişanlısı Damla Ç.'ye kavuşamayınca beylik tabancası ile canına kıydı.

Olay bugün öğle saatlerinde Yukarı Köşk Mahallesi Birinci Kiremitlik Sokak Hamitoğullar Apartmanı'nın üçüncü katında meydana geldi. Yalnız yaşayan Alptuğ Bertan Tanağar'ın evinden silah sesi duyan komşuları 155'i Polis İmdat telefonunu aradı. Kısa sürede olay yerine giden polisler, tabanca sesinin geldiği Alptuğ Bertan Tanağar'ın evinin zilini çaldı, ancak kapıyı açan olmadı.
Bunun üzerine levye ile kapıyı kırıp içeri giren polis, Tanağar'ın bilgisayar başında koltukta cansız bedeni ile karşılaştı. Olay yerine gelen sağlık ekibi Tanağar'ın kalbine isabet eden kurşunla öldüğünü belirledi.

Çevik Kuvvet, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şubesi'nde köpek eğiticiliğinden sonra Asayiş Şube Müdürlüğü kayıp şahıslar büro amirliğinde görevli olan 5 yıllık polis memuru Alptuğ Bertan Tanağar'ı, iddiaya göre memleketi Ankara'da yaşayan nişanlısından aldığı son haber intihara sürükledi.

Ailenin "Terör var, kızı sana vermeyiz" sözüne üzüldüğü ileri sürülen Alptuğ Bertan Tanağar'un ani bir kararla hayatına son verdiği ileri sürüldü. Sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta nişanlısı ile birlikte çektirdiği fotoğrafa 3 Eylül günü 'seviyorum merkez' diye yazan genç polis memurunun cenazesi otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu'na götürüldü.

Şırnak'ın Cizre İlçesi'ne bağlı Cudi, Nur ve Sur mahallelerinde 1 Kasım'da sandık kurulmayacak.

Cizre İlçe Seçim Kurulu'nun "güvenlik gerekçesi"yle aldığı karar, Cizre Kaymakamlığı'na sunuldu. Kararın henüz siyasi partilere tebliğ edilmediği kaydedildi.

Sandıkların kurulmayacağı mahallelerde, ilçedeki seçmenlerin yüzde 65'i ikamet ediyor.

HDP Cizre İlçe Eş Başkanı Ali Akdeniz, karara itiraz edeceklerini, kentte polis saldırısı olmadığı sürece güvenlik sorunu olmayacağını söyledi. Akdeniz, "Herkes kendisine en yakın okulda oyunu kullanabilmelidir" diye konuştu.

Twitter fenomeni Fuat Avni de "seçim günü sonuçlarda oynamalar yapılacağını ve Doğu bölgelerde güvenlik gerekçesiyle oy kullandırılmayacağını" iddia etmişti.

Avni, 20 Eylül'de paylaştığı mesajında muhalefet partilerine uyarılarda bulunurken, "CHP ve HDP'ye oy veren köyleri güvenlik gerekçesiyle bir merkeze toplayacaklar. Böylece katılımı en duşük seviyede tutacaklar" demişti.

1996 da İstanbul'da kurulan İSEGEV,
2012'de yönetim ve kapsam genişletip
Tüm Türkiye'ye yayılmak amacıyla TÜRGEV oldu.

2012'de yönetime,
Bilal Erdoğan ve Esra Albayrak (Erdoğan),
Başta olmak üzere Erdoğan ailesi ve AKP'li siyasiler girdi,

Bu yeni yönetimle birlikte,
TÜRGEV'e büyük bir bağış yarışı başladı
Oluk oluk paralar, araziler binalar bağışlandı,
Bağışlar dur durak dinlemedi,
E nede olsa Müslüman memleket hayırseveri bol,

Bu bağış yarışı hızıyla,
1996-2012 arası 16 yılda 5 yurt binası yapılmışken,
2012-2015 arası 3 yılda 15 yurt binası yapıldı,
Dile kolay 15 kat artış,

Diyeceksin ki,
Arkadaş bağış bu,
İsteyen istediği yere istediği kadar yapar sana ne,
Sanki senin paranı bağışlıyorlar,
Haklısın yapan yapar bana ne de,

Huyum kurusun işkillendim bir kere,

Neden mi işkillendim,
Sanırım Sudi kral sırf hayır için TÜRGEV'e,
Bir kalemde 100 milyon dolar bağışlamadı,

Sanırım belediyeler sırf hayır için TÜRGEV'e,
Bedelsiz arazi, yurt binaları verme yarışına girmedi,

Sanırım TBMM sırf hayır için TÜRGEV'e
Üniversite kurma hakkı tanımadı,

Sanırım TÜRGEV sırf hayır için,
Fatih Historia AVM'ye ortak olmadı,

TÜRGEV'e bağış yapanların büyük çoğunluğunun,
Müteahhit olması sırf hayırdan olmasa gerek,

işkilleniyorum,
TÜRGEV'in yurtlar, üniversiteler, vasıtasıyla,
Özellikle kız öğrencileri hedeflemesi bana,
sırf hayır için gibi görünmüyor,

Sanırım yurtdışı okullar açacak,
Kardeş Maarif vakfı sırf hayır için kurulmadı,

Hatırladığım kadarıyla bunların hepsi,
cemaatin taktikleriydi,
işkilleniyorum aynı yoldan geçilmiş,
aynı sudan içilmiş,
aynı yollar geçilip,
aynı sudan içildiğine göre,
yeni paralel devlet mi kuruluyor.

işkilleniyorum,
Sanırım TÜRGEV yönetimine,
sırf hayır için girilmemiş gibi,

cemaate yapılan operasyonların amacı,
Sadece kurduğu kumpaslar değil gibi,

Önce 2012'de TÜRGEV hamlesi,
17 Aralık 2013 paralel operasyonları,
Herkes gardını almış,
Yani kavga geliyorum demiş zaten,

bütün hazırlıklar,
Cemaatin kurduğu paralel yapıyı tasfiye ederek,
Yerine,
Yeni paralel yapıyı yerleştirmek üzerine gibi.

Bir başka deyişle,
eski paralel gitti yeni paralel geliyor gibi,

Yeni kumpaslar,
Yeni savcılar,
Yeni emniyetçiler,
Yeni zenginler,
Yeni bürokratlar,
Yeni medyalar,
Yeni hokkabazlar,
Yeni yalakalar,
Yeni avantacılar,
Yeni yeni yeni,

Sanırım,
Hedef 2023,
Yeni Türkiye dedikleri,
Bu olsa gerek,

Oh be,
Ülke paralel devletsiz kalacak sanmıştım,
Rahatladım,

Bir paralel gitmiş,
Diğer paralel geliyor,
anlaşılan değişen bir durum olmayacak,
Bende boşa işkillenmişim.

Gerçi atalarımız da,
"gelen gideni aratır derler."

Aydın KOCA