Posted on :
24 Ağustos 2014 Pazar
[0] comments Label:
dünya,
gazete,
Irak,
İngiliz,
İngiltere,
İslam,
kafa kesen,
Londra,
manşet,
rapçi,
Suriye,
Şam
Amerikalı gazeteci James Foley katili Londra hip-hop sanatçısı Abdel-Majed Abdel Bary Olduğu Tespit Edildi
İngiliz güvenlik hizmetleri MI5 ve MI6 bildirildi Amerikalı gazeteci James Foley idam katil avı kilit zanlısı olarak İngiliz hip-hop sanatçısı belirledik.
Sunday Times gazetesi Abdel-Majed Abdel Bary'a dedi. Batı Londra Maida Vale, soruşturmanın önemli bir parçası haline gelmişti.
Kağıt için bilgi atfedilen "üst düzey hükümet kaynakları."
British Intelligence has identified the ISIS killer of American, Abdel Majed Bary of London, England! pic.twitter.com/FEEy1iHk0J
— DR. TWEET, PhD (@Callisto1947) 24 Ağustos 2014
Bary'a 23, Kenya ve Tanzanya elçiliklerinin ölümcül 1998 bombalama bağlı New York'ta terör suçundan yargılanmayı bekleyen bir Mısır doğumlu militan oğludur.
Son zamanlarda kesik baş tutan bir fotoğraf twitter'da dolaşıyordu.Bary'a muhtemelen "John" olarak bilinen maskeli katil olarak tanımlanan üç İngilizler arasında oldu.
Haziran ayında, Sunday Times Twitter üzerinde Bary tarafından yapılan bir tehdit ortaya çıkardı. "Aslanlar yakında pis kafirler için geliyor," diye yazdı.
Posted on :
14 Ağustos 2014 Perşembe
[0] comments Label:
amerika,
f-16,
f-35,
füze,
manşet,
Suriye,
türkiye
Türkiye, ABD'den 320 Milyon Dolara Füze Alıyor
ABD Savunma Güvenlik ve İşbirliği Dairesi (DSCA) Türkiyenin 320 milyon dolar değerinde çok sayıda gelişmiş AMRAAM füzesi satın almak için talepte bulunduğunu açıkladı.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı için alınan füzeler F-35 ve F-16’larda kullanılacak. DSCA, daha önce Türkiye’nin çok sayıda denizaltı torpidosu talep ettiğini açıklamıştı. Türk askeri kaynaklar da bu alımı doğruladı. ABD Kongresi’nin onayına satışla ilgili çarpıcı ayrıntılar da yer alıyor. Füzelerin nerede kullanılacağı da açıklandı.
F-16 VE F-35’LER İÇİN
Alınacak füzeler, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın envanterine 2018’de girecek hayalet uçak F-35’lerde kullanılacak. Füzeler gerekli olması durumunda envanterdeki F-16’lara takılacak. Türkiye 145 adet orta menzilli havadan-havaya AMRAAM füzesi, 40 adet ateşleyici, 10 adet füze yönlendirme sistemi için ABD’ye 320 milyon dolar ödeyecek. ABD Senatosu’na gönderilen onay isteğinde “füzelerin NATO üyesi olan Türkiye’nin deniz ve kara sınırlarından gelecek hava tehditlerine karşı kullanılabileceği” belirtildi.
DSCA açıklamasında, “Türkiye, bölgede barış ve istikrarın sağlanmasında ABD’nin ortağı. Bu NATO müttefikimizin, bölgede kabul edilebilir bir askeri dengeye katkıda bulunacak şekilde güçlü ve hazır bir savunma imkan ve kabiliyeti geliştirmesi ve bunu korumasına destek verilmesi, ABD’nin ulusal çıkarı için hayatı önem taşıyor” denildi.
SURİYE’Yİ VURAN FÜZELER
Suriye’ye ait bir askeri helikopter, geçen yıl Türk savaş uçaklarının kullandığı bu füzelerle düşürüldü. Mart’da düşürülen Suriye savaş uçağını da aynı tipteki füzeler vurdu. 20 ülkenin envanterinde yer alan bu füzelerden Türk Hava Kuvvetleri’nin elinde de var. Ancak, alınan füzelerle bu sayı daha da artırılıcak. AMRAAM füzeleri savaş uçaklarından fırlatılarak diğer hava araçlarını vurmaya yarıyor. 1980’lerin sonunda geliştirilen füzeler, takip sistemlerinin zor yanıltılması nedeniyle en ölümcül füze olarak biliniyor. Ses hızının 4 katı üzerinde uçabilen ve 72 kilometre menzilli füze, pilot tarafından atıldığına “aktif” yani kendi başına veya “yarı aktif” yani uçak radarından bilgi alarak hedefini bulabiliyor. Kendisine karşı bir yanıltma yapıldığında füze bu defa üzerindeki özel bilgisayar sayesinde kendisini “yanıltmanın yapıldığı merkeze” yönlendiriyor
Hava Kuvvetleri Komutanlığı için alınan füzeler F-35 ve F-16’larda kullanılacak. DSCA, daha önce Türkiye’nin çok sayıda denizaltı torpidosu talep ettiğini açıklamıştı. Türk askeri kaynaklar da bu alımı doğruladı. ABD Kongresi’nin onayına satışla ilgili çarpıcı ayrıntılar da yer alıyor. Füzelerin nerede kullanılacağı da açıklandı.
F-16 VE F-35’LER İÇİN
Alınacak füzeler, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın envanterine 2018’de girecek hayalet uçak F-35’lerde kullanılacak. Füzeler gerekli olması durumunda envanterdeki F-16’lara takılacak. Türkiye 145 adet orta menzilli havadan-havaya AMRAAM füzesi, 40 adet ateşleyici, 10 adet füze yönlendirme sistemi için ABD’ye 320 milyon dolar ödeyecek. ABD Senatosu’na gönderilen onay isteğinde “füzelerin NATO üyesi olan Türkiye’nin deniz ve kara sınırlarından gelecek hava tehditlerine karşı kullanılabileceği” belirtildi.
DSCA açıklamasında, “Türkiye, bölgede barış ve istikrarın sağlanmasında ABD’nin ortağı. Bu NATO müttefikimizin, bölgede kabul edilebilir bir askeri dengeye katkıda bulunacak şekilde güçlü ve hazır bir savunma imkan ve kabiliyeti geliştirmesi ve bunu korumasına destek verilmesi, ABD’nin ulusal çıkarı için hayatı önem taşıyor” denildi.
SURİYE’Yİ VURAN FÜZELER
Suriye’ye ait bir askeri helikopter, geçen yıl Türk savaş uçaklarının kullandığı bu füzelerle düşürüldü. Mart’da düşürülen Suriye savaş uçağını da aynı tipteki füzeler vurdu. 20 ülkenin envanterinde yer alan bu füzelerden Türk Hava Kuvvetleri’nin elinde de var. Ancak, alınan füzelerle bu sayı daha da artırılıcak. AMRAAM füzeleri savaş uçaklarından fırlatılarak diğer hava araçlarını vurmaya yarıyor. 1980’lerin sonunda geliştirilen füzeler, takip sistemlerinin zor yanıltılması nedeniyle en ölümcül füze olarak biliniyor. Ses hızının 4 katı üzerinde uçabilen ve 72 kilometre menzilli füze, pilot tarafından atıldığına “aktif” yani kendi başına veya “yarı aktif” yani uçak radarından bilgi alarak hedefini bulabiliyor. Kendisine karşı bir yanıltma yapıldığında füze bu defa üzerindeki özel bilgisayar sayesinde kendisini “yanıltmanın yapıldığı merkeze” yönlendiriyor
Posted on :
5 Ağustos 2014 Salı
[0] comments Label:
dünya,
kdp,
manşet,
pkk,
pyd,
rojava,
smelke,
Suriye,
zaho
Öcalan Mektup Yazdı, KDP Ricasını Kırmadı
KDP-PYD arasında yaşanan sorunların çözümüne yönelik görüşmeler kısa sürede etkisini gösterdi. Zaho'dan Suriye'nin Rojava bölgesine açılan Smelke sınır kapısı sivil gidiş gelişlere ve ticarete açılıyor. Kapının pazartesi günü açılması bekleniyor.
Rojava'da KDP paralelinde faaliyet gösteren parti ve grupların PYD tarafından engellenmesi üzerine KDP ve PKK arasında bir süredir gerginlik yaşanıyordu. Öcalan'ın Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana ve HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder aracılığıyla mektup gönderip Rojava’da IŞİD’le savaşan YPG’ye destek vermesini istemesi, Barzani’nin ise peşmergelerden Rojava’ya yardım etmeleri yönündeki çağrısı kısa sürede etkisini gösterdi.
PYD’yi cezalandırmak amacıyla KDP tarafından uzun süre kapalı tutulan Peşhabur-Smelka sınır kapısı, görüşmeler sonucu açılıyor. Rojava’nın Cizre Kantonu Ulaşım Komitesi Sorumlusu Tellal Mihemed, Pêşabur-Sêmêlka sınır kapısının pazartesi günü ulaşıma açılacağını söyledi. Basnews’e konuşan Mihemed, sınır kapısının Rojava ve Irak Kürdistan bölgesi yetkililerin ortak kararıyla ilk etapta ticaret, sivil gidiş gelişleri ve her iki taraftan heyetlerin ulaşımının sağlanması amacıyla açılacağını belirtti.
Mihemed, gidiş gelişlerin belli bir düzen ve yasaya kavuşturulması amacıyla iki taraf arasında anlaşma sağlandığını, Rojava halkının resmi belgelerle Irak Kürdistan bölgesine geçeceklerini ve her bir yurttaşın 15 günlük gezi hakkının olacağını söyledi.
Rojava ve Güney Kürdistan sınır kapılarının açılmasını olumlu bir adım olarak değerlendiren Mihemed, Öcalan’ın Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani’ye gönderdiği mektuba dikkat çekerek, bu mektubun ardından Rojava ve Irak Kürdistanı ile ilişkilerinin daha da iyileşeceğini tahmin ettiğini kaydetti.
Rojava'da KDP paralelinde faaliyet gösteren parti ve grupların PYD tarafından engellenmesi üzerine KDP ve PKK arasında bir süredir gerginlik yaşanıyordu. Öcalan'ın Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana ve HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder aracılığıyla mektup gönderip Rojava’da IŞİD’le savaşan YPG’ye destek vermesini istemesi, Barzani’nin ise peşmergelerden Rojava’ya yardım etmeleri yönündeki çağrısı kısa sürede etkisini gösterdi.
PYD’yi cezalandırmak amacıyla KDP tarafından uzun süre kapalı tutulan Peşhabur-Smelka sınır kapısı, görüşmeler sonucu açılıyor. Rojava’nın Cizre Kantonu Ulaşım Komitesi Sorumlusu Tellal Mihemed, Pêşabur-Sêmêlka sınır kapısının pazartesi günü ulaşıma açılacağını söyledi. Basnews’e konuşan Mihemed, sınır kapısının Rojava ve Irak Kürdistan bölgesi yetkililerin ortak kararıyla ilk etapta ticaret, sivil gidiş gelişleri ve her iki taraftan heyetlerin ulaşımının sağlanması amacıyla açılacağını belirtti.
Mihemed, gidiş gelişlerin belli bir düzen ve yasaya kavuşturulması amacıyla iki taraf arasında anlaşma sağlandığını, Rojava halkının resmi belgelerle Irak Kürdistan bölgesine geçeceklerini ve her bir yurttaşın 15 günlük gezi hakkının olacağını söyledi.
Rojava ve Güney Kürdistan sınır kapılarının açılmasını olumlu bir adım olarak değerlendiren Mihemed, Öcalan’ın Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani’ye gönderdiği mektuba dikkat çekerek, bu mektubun ardından Rojava ve Irak Kürdistanı ile ilişkilerinin daha da iyileşeceğini tahmin ettiğini kaydetti.
Posted on :
22 Ocak 2014 Çarşamba
[0] comments Label:
Ahmet Davutoğlu,
ban ki-mun,
birleşmiş milletler,
manşet,
muallim,
Suriye,
türkiye
Kimin Terörist Olduğunu Biliyoruz
Davutoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı Muallim'in sözlerine sert cevap verdi.
Suriye'de iç savaşın başlamasının ardından ilk kez muhalifler ve rejim temsilcilerinin masaya oturmasını sağlayan konferans, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'un konuşmasıyla başladı.
Konferansta konuşan Suriye Dışişleri Bakanı Muallim, "Terörizmi ihraç eden ülkeler şu an bizimle oturuyor. Suriye'de devrim değil, terörizm ve yabancı savaşcılar var. Erdoğan başkanlığındaki Türk hükümeti teröristlere kendi topraklarında eğitim verdi" dedi.
Muallim'in ardından söz alan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu sert konuştu. "Suriye'de yaşananlar uluslararası toplum için bir utançtır. Kimin terörist olduğunu biliyoruz" dedi.
DAVUTOĞLU'NUN KONUŞMASININ SATIR BAŞLARI
*Suriye'de kimlerin terörist olduğunu biliyoruz .
*Suriye'de suç işleyenler cezasız kalmamalı.
*Suriye'nin kültür mirası da zarar görüyor.
*Türkiye'de 700 bin Suriyeli mülteci var.
*Suriye'deki savaş ve şiddet sona ermeli.
*Suriye'de insanlık suçu işleniyor.
*Suriye'de katliamı işleyenler adalet önüne çıkacak.
*Bu konferans büyük bir fırsat, kaçırılmamalı.
*Eline kan bulaşanlar Suriye yönetiminde olamaz.
*Suriye halkının acıları dindirilmeli.
Suriye'de iç savaşın başlamasının ardından ilk kez muhalifler ve rejim temsilcilerinin masaya oturmasını sağlayan konferans, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'un konuşmasıyla başladı.
Konferansta konuşan Suriye Dışişleri Bakanı Muallim, "Terörizmi ihraç eden ülkeler şu an bizimle oturuyor. Suriye'de devrim değil, terörizm ve yabancı savaşcılar var. Erdoğan başkanlığındaki Türk hükümeti teröristlere kendi topraklarında eğitim verdi" dedi.
Muallim'in ardından söz alan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu sert konuştu. "Suriye'de yaşananlar uluslararası toplum için bir utançtır. Kimin terörist olduğunu biliyoruz" dedi.
DAVUTOĞLU'NUN KONUŞMASININ SATIR BAŞLARI
*Suriye'de kimlerin terörist olduğunu biliyoruz .
*Suriye'de suç işleyenler cezasız kalmamalı.
*Suriye'nin kültür mirası da zarar görüyor.
*Türkiye'de 700 bin Suriyeli mülteci var.
*Suriye'deki savaş ve şiddet sona ermeli.
*Suriye'de insanlık suçu işleniyor.
*Suriye'de katliamı işleyenler adalet önüne çıkacak.
*Bu konferans büyük bir fırsat, kaçırılmamalı.
*Eline kan bulaşanlar Suriye yönetiminde olamaz.
*Suriye halkının acıları dindirilmeli.
Posted on :
19 Ocak 2014 Pazar
[0] comments Label:
Ahmet Davutoğlu,
bakan,
cenevre,
değerlendirme,
esad,
konferans,
manşet,
muhalefet,
rejim,
Suriye
Davutoğlu: Muhalefet için Önemli Bir Başarı
22 Ocak'taki Cenevre Konferansına katılmasını değerlendiren Ahmet Davutoğlu, kararın Suriye'de muhalefet için çok önemli bir başarı olduğuna değindi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu muhaliflerin Cenevre'ye katılma kararını değerlendirdi. Davutoğlu, "Suriye'de muhalefet için önemli bir başarı. Muhalefet kararı koordinasyon içinde alındı. Muhalefet içinde tüm kesimler var" dedi.
Suriyeli muhalifler, 22 Ocak'taki Cenevre Konferansı'na katılmaya karar verdi. Konferansta Suriye'deki taraflar arasında diyalogun başlaması ve bu yolla krize çözüm bulunması hedefleniyor.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Ahmed el-Carba, 22 Ocak'taki Cenevre-2 Konferansı'nda muhalif güçlerin taleplerini yerine getirme ve Suriyelilere karşı suç işleyenlerden hesap sorma sözü verdi.
SMDK Genel Kurulu'nun İstanbul'da düzenlediği toplantının ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan Carba, "İşi öldürmek olan bir rejim, muhalifleri bir kere daha yenemeyecek. Bu sefer müzakere masasından talepleri gerçekleşmiş olarak kalkanlar muhalifler olacak. Muhaliflerin, Esed rejiminin yönetimi terk etmesi ve yargılanması talepleri gerçekleşecek" dedi.
Carba, Suriye'de hayatını kaybedenlere yönelik şunları kaydetti:
"Ey devrimin 200 bin şehidi. Kanımız üstüne yemin olsun ki Cenevre-2 sizin istediğiniz gibi gerçekleşecek. Size az sayıda ve güçsüz olmadığımızı söylemek isterim. Mezhebi taassup ve rejimin hileleri bizi yıldıramayacak. Bizler bugün devrimimizde yeni bir sayfa açıyoruz. Bizi bekleyen denklem zeytin dalı ile tüfek namlusu değil zaferle namlu arasındadır. Burada bize bu gücü veren ise halkımızdır."
Muhaliflerin Cenevre-2'ye kendi bağımsız kararlarıyla ve Esad rejiminden kurtulmak için katıldığını vurgulayan Carba, müzakerelerde "Asrın katliamlarını işleyenleri" ortaya çıkaracaklarını sözlerine ekledi.
Suriyeli muhalifler, 22 Ocak'taki Cenevre Konferansı'na katılmaya karar verdi. Konferansta Suriye'deki taraflar arasında diyalogun başlaması ve bu yolla krize çözüm bulunması hedefleniyor.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Ahmed el-Carba, 22 Ocak'taki Cenevre-2 Konferansı'nda muhalif güçlerin taleplerini yerine getirme ve Suriyelilere karşı suç işleyenlerden hesap sorma sözü verdi.
SMDK Genel Kurulu'nun İstanbul'da düzenlediği toplantının ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan Carba, "İşi öldürmek olan bir rejim, muhalifleri bir kere daha yenemeyecek. Bu sefer müzakere masasından talepleri gerçekleşmiş olarak kalkanlar muhalifler olacak. Muhaliflerin, Esed rejiminin yönetimi terk etmesi ve yargılanması talepleri gerçekleşecek" dedi.
Carba, Suriye'de hayatını kaybedenlere yönelik şunları kaydetti:
"Ey devrimin 200 bin şehidi. Kanımız üstüne yemin olsun ki Cenevre-2 sizin istediğiniz gibi gerçekleşecek. Size az sayıda ve güçsüz olmadığımızı söylemek isterim. Mezhebi taassup ve rejimin hileleri bizi yıldıramayacak. Bizler bugün devrimimizde yeni bir sayfa açıyoruz. Bizi bekleyen denklem zeytin dalı ile tüfek namlusu değil zaferle namlu arasındadır. Burada bize bu gücü veren ise halkımızdır."
Muhaliflerin Cenevre-2'ye kendi bağımsız kararlarıyla ve Esad rejiminden kurtulmak için katıldığını vurgulayan Carba, müzakerelerde "Asrın katliamlarını işleyenleri" ortaya çıkaracaklarını sözlerine ekledi.
Posted on :
24 Kasım 2013 Pazar
[0] comments Label:
dünya,
iç savaş,
keskin nişancı,
Oxford Research Group,
savaş,
Suriye
'Keskin Nişancılar 11 Bin Çocuğu Öldürdü!'
Suriye'deki iç savaşta iki buçuk yıl içinde 11 bin çocuğun öldüğü açıklandı. Bu çocukların yüzlercesinin keskin nişancılar tarafından öldürüldüğü belirtiliyor.
Merkezi İngiltere'nin başkenti Londra'da bulunan Oxford Research Group (Oxford Araştırma Grubu) adlı kuruluşun yayımladığı rapora göre, bu çocukların birçoğu, kendi yaşadıkları bölgelerde bomba ve topçu mermileriyle hayatını kaybetti.
"Çalınan gelecekler" başlıklı rapor Beşar Esad yönetimine karşı ayaklanmanın başladığı Mart 2011'den Ağustos 2013'e kadarki çocuk ölümlerini kapsıyor.
17 yaşında altındaki 11 bin 420 kurbandan 389'unun keskin nişancıların kurşunlarıyla hayatını kaybettiği belirtilen raporda, 764 çocuğun yargısız infaza uğradığı, aralarında bebeklerin de bulunduğu 100'den fazla çocuğun da işkence gördüğü kaydediliyor.
Savaşta ölenlerin erkek çocukların sayısı kız çocuklarınınkinden iki kat fazla. Hedef gözetilerek açılan ateş sonucu en fazla 13-17 yaş grubundaki çocuklar ölüyor.
Üç yıl içinde en fazla çocuğun öldüğü kent Halep. Kentte savaşta toplam 2 bin 223 çocuğun hayatını kaybettiği belirtiliyor.
Raporda yer alan rakamların, ölümlerin kaydını tutan Suriyeli sivil toplum örgütleri tarafından sağlandığı haber veriliyor ve bazı bölgelere erişim olmadığı için verilerin eksik olduğu vurgulanıyor.
Oxford Araştırma Grubu'nun raporunda, Suriye'deki savaşın çocuklar için büyük bir felaket getirdiği belirtilerek, tüm taraflara sivilleri ve okul, hastane ve ibadet yerlerini hedef almamaları çağrısı yapılıyor.
Kaynak: BBC Türkçe
Merkezi İngiltere'nin başkenti Londra'da bulunan Oxford Research Group (Oxford Araştırma Grubu) adlı kuruluşun yayımladığı rapora göre, bu çocukların birçoğu, kendi yaşadıkları bölgelerde bomba ve topçu mermileriyle hayatını kaybetti.
"Çalınan gelecekler" başlıklı rapor Beşar Esad yönetimine karşı ayaklanmanın başladığı Mart 2011'den Ağustos 2013'e kadarki çocuk ölümlerini kapsıyor.
17 yaşında altındaki 11 bin 420 kurbandan 389'unun keskin nişancıların kurşunlarıyla hayatını kaybettiği belirtilen raporda, 764 çocuğun yargısız infaza uğradığı, aralarında bebeklerin de bulunduğu 100'den fazla çocuğun da işkence gördüğü kaydediliyor.
Savaşta ölenlerin erkek çocukların sayısı kız çocuklarınınkinden iki kat fazla. Hedef gözetilerek açılan ateş sonucu en fazla 13-17 yaş grubundaki çocuklar ölüyor.
Üç yıl içinde en fazla çocuğun öldüğü kent Halep. Kentte savaşta toplam 2 bin 223 çocuğun hayatını kaybettiği belirtiliyor.
Raporda yer alan rakamların, ölümlerin kaydını tutan Suriyeli sivil toplum örgütleri tarafından sağlandığı haber veriliyor ve bazı bölgelere erişim olmadığı için verilerin eksik olduğu vurgulanıyor.
Oxford Araştırma Grubu'nun raporunda, Suriye'deki savaşın çocuklar için büyük bir felaket getirdiği belirtilerek, tüm taraflara sivilleri ve okul, hastane ve ibadet yerlerini hedef almamaları çağrısı yapılıyor.
Kaynak: BBC Türkçe
Posted on :
23 Kasım 2013 Cumartesi
[0] comments Label:
BBC,
beşşar esad,
dünya,
haber,
Hizbullah,
İran,
Lübnan,
Suriye,
Ürdün
Suriye Ordusu Nihai Operasyona Hazırlanıyor
Yerel kaynakların; Suriye'de 2,5 yılı aşkın süredir devam eden iç savaş açısından 'hayati' önemde olduğunu söyledikleri Kalamun bölgesine yönelik geniş kapsamlı bir ordu operasyonu bir süredir bekleniyordu. Son günlerde artan çatışmalar bunun işareti mi?
Suriye'deki iç savaşı yakından izleyen kaynaklar, bir süredir Kalamun Dağları olarak bilinen bölgeyi kapsayan bölgede, Suriye ordusunun yapacağı ‘büyük bir askeri operasyondan’ söz ediyordu.
Kalamun Operasyonu'nun başladığına ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı ancak birkaç haftalık hareketlilik ve şiddetlenen çatışmaların ardından bu ‘beklenen büyük operasyonun başlamış olabileceği’ iddiaları dile getirilmeye başlandı.
Şam’da bulunan gazeteci Hediye Levent’in BBC Türkçe için kaleme aldığı haber analiz de bu iddiayı dile getiriyor.
Hediye Levent’in yazısı şöyle:
Suriye haritasına bakıldığında güney-kuzey yönünde Ürdün sınırından başlayıp Dera, Otoyolun Şam-Humus arasındaki kısmı Lübnan sınırına paralel ilerleyen dağlık-ormanlık bir alandan oluşuyor.
Şam ve Humus kentlerinin içinden geçerek Halep'te sona eren otoyol göze çarpar. Otoyoldan Şam yönüne Hamidiye, TelKelah, Kuseyr, Sadad, Garra, Deyr Atiyeh, Nbik, Yabrud, Kuteyfe, Duma ve Şam merkez olarak sıralanıyor.
Otoban kenarında sıralanan Deyr Atiyeh, Nbik, Yabrud'un yanı sıra muhaliflerin etkili olduğu çok sayıda küçük yerleşim birimi de var.
Suriye ordusunun buralara yönelik askeri operasyon başlattığı ve kasabaları kırsalları ile birlikte kontrol altına almaya çalıştığı söylenebilir.
Bu nedenle sık sık otoyol trafiğe kapatılıyor. Yabrud-Şam kırsalı arasında kalan bazı bölgelere yönelik hava bombardımanı yapıldığı da gelen haberler arasında.
Peki bu bölge neden belki de aylar sürecek askeri operasyon başlatılacak kadar önemli?
Muhalifler Lübnan üzerinden temin edilen silah, para, savaşçıyı Kalamun bölgesinden Suriye içine taşıyabiliyor ve bu sayede Şam ve Humus, kırsalları ile birlikte tehdit altında tutulabiliyor.
Yine Ürdün sınırından Halep'e uzanan otoyol sivil ve askeri nakliyat açısından tek güzergah. Muhalifler otobanı tam anlamıyla kontrol altına alamasa da nakliyatta yaşanan her türlü aksaklık çatışmaların seyrini değiştirmekten Şam'da temel tüketim maddelerinin teminine ve fiyat artışlarına kadar birçok durumu doğrudan etkileyebiliyor.
Suriye ordusu açısından bölge, "ordunun personel ve enerjisinin önemli bir kısmını Şam'ın ve otoyolun korunması için kullanmak zorunda kalması nedeniyle kesinlikle kontrol altına alınmalı."
Ülkenin çalışır durumdaki 2 rafinerisi olan Banyas ve Humus rafinerilerinin güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra, operasyonun başarılı olması halinde "Şam'ın kuzeyden güvenliği sağlanarak güneye yani Dera'ya yönelmenin kolaylaşacağı" hesabı yapılıyor.
Özetleyecek olursak, Suriye ordusu Kalamun Operasyonu ile "muhalifleri, Şam-Humus arasındaki bölgede otoban ile Lübnan sınırı arasında sıkıştırmayı" hedefliyor. Bu çerçevede, "muhalifleri yerleşim birimlerinden çıkararak Lübnan sınırındaki dağlık araziye itmeye çalışıyor" denilebilir.
Her ne kadar 2 cümlede özetleniyor olsa da operasyonun kolay olmayacağı ve kısa sürede bitmeyeceği açık. Dağlık ve on yıllardır özellikle kaçakçılık için kullanılan yüzlerce ara yolun bulunduğu çok geniş bir arazi... Suriye ordusunun ve silahlı muhaliflerin hummalı bir şekilde hazırlandığı operasyon 2,5 yılı aşkın süredir devam eden savaşın miladlarından biri olarak akıllarda kalacak gibi görünüyor.
HİZBULLAH KATILACAK MI?
Kalamun Operasyonu'nda da aktif rol alacağı dile getirilen Hizbullah'ın "operasyon çerçevesinde Lübnan sınırında konuşlanacağı" belirtilse de Suriye içine kadar girerek operasyona katılacağını savunanlar da var.
Muhalifler Hizbullah'ı "Esad yönetimine destek olmakla" suçlarken, Hizbullah "El Kaide uzantılı silahlı muhaliflerin Suriye-Lübnan sınırındaki ve Lübnan içindeki Şiileri tehdit ettiğini" öne sürüyor. Geçtiğimiz gün, El Kaide uzantılı bir grubun Lübnan'daki İran Büyükelçiliği'ni hedef alan bombalı saldırılarını "İran'dan çok Hizbullah'a Kalamun operasyonu öncesi mesajı" şeklinde yorumlayanlar da bulunuyor.
DÜNÜN BİLANÇOSU. 64 ÖLÜ!
Suriye'de, rejime bağlı ordu birliklerinin çeşitli kentlerde muhaliflere yönelik ağır silahlarla düzenlediği operasyonlarda 8'i çocuk, 4'ü kadın 64 kişinin öldüğü bildirildi.
Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR) tarafından yapılan açıklamada, Esed'e bağlı ordu birliklerinin karadan ve havadan yönetim karşıtlarına yönelik gerçekleştirdiği operasyonlarda başkent Şam'ın banliyölerinde 26, Humus'ta 9, Halep'te 9, Rakka, İdlib ve Hama'da 5'er, Dera'da 3 Kuneytra ve Hasekede birer olmak üzere 64 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.
Bu arada, muhalif MASAR haber ajansı, muhalif İslami Cepheye bağlı silahlı tugayların Şam'ın Doğu Guta bölgesinde yer alan ve rejimin kontrolündeki El Carba, İbedat, Kasimiye, Behariye, Kayse ve Deyr Selam beldelerinin kontrolünü sağladığını duyurdu.
İslami Cephenin, bölgede rejim güçleriyle girdiği çatışmalarda 8 tankı imha ettiği, onlarca askeri etkisiz hale getirdiği, aralarında Hizbullah ve Ebu Fadıl Abbas Tugayı milislerinin de bulunduğu 40 kişi de esir aldığını duyuran MASAR, başkent Şam'ın Duma, Haresta, Dareyya, Kabun, Berze ve Yermuk banliyöleri ile Nebek beldesinde silahlı muhaliflerle Esed güçleri arasında yoğun çatışmaların yaşandığını ve rejimin söz konusu yerlere havan topu ve roketlerle vurduğunu bildirdi.
Suriye resmi haber ajansı SANA ise güvenlik güçlerinin başta Şam'ın kırsalı olmak üzere ülke genelinde düzenlediği operasyonlarda çok sayıda silahlı grubu etkisiz hale getirdiğini, silahlarına el konulduğunu ve araçlarının imha edildiğini duyurdu.
Kaynak: BBC Türkçe
Kalamun Operasyonu'nun başladığına ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı ancak birkaç haftalık hareketlilik ve şiddetlenen çatışmaların ardından bu ‘beklenen büyük operasyonun başlamış olabileceği’ iddiaları dile getirilmeye başlandı.
Şam’da bulunan gazeteci Hediye Levent’in BBC Türkçe için kaleme aldığı haber analiz de bu iddiayı dile getiriyor.
Hediye Levent’in yazısı şöyle:
Suriye haritasına bakıldığında güney-kuzey yönünde Ürdün sınırından başlayıp Dera, Otoyolun Şam-Humus arasındaki kısmı Lübnan sınırına paralel ilerleyen dağlık-ormanlık bir alandan oluşuyor.
Şam ve Humus kentlerinin içinden geçerek Halep'te sona eren otoyol göze çarpar. Otoyoldan Şam yönüne Hamidiye, TelKelah, Kuseyr, Sadad, Garra, Deyr Atiyeh, Nbik, Yabrud, Kuteyfe, Duma ve Şam merkez olarak sıralanıyor.
Otoban kenarında sıralanan Deyr Atiyeh, Nbik, Yabrud'un yanı sıra muhaliflerin etkili olduğu çok sayıda küçük yerleşim birimi de var.
Suriye ordusunun buralara yönelik askeri operasyon başlattığı ve kasabaları kırsalları ile birlikte kontrol altına almaya çalıştığı söylenebilir.
Bu nedenle sık sık otoyol trafiğe kapatılıyor. Yabrud-Şam kırsalı arasında kalan bazı bölgelere yönelik hava bombardımanı yapıldığı da gelen haberler arasında.
Peki bu bölge neden belki de aylar sürecek askeri operasyon başlatılacak kadar önemli?
Muhalifler Lübnan üzerinden temin edilen silah, para, savaşçıyı Kalamun bölgesinden Suriye içine taşıyabiliyor ve bu sayede Şam ve Humus, kırsalları ile birlikte tehdit altında tutulabiliyor.
Yine Ürdün sınırından Halep'e uzanan otoyol sivil ve askeri nakliyat açısından tek güzergah. Muhalifler otobanı tam anlamıyla kontrol altına alamasa da nakliyatta yaşanan her türlü aksaklık çatışmaların seyrini değiştirmekten Şam'da temel tüketim maddelerinin teminine ve fiyat artışlarına kadar birçok durumu doğrudan etkileyebiliyor.
Suriye ordusu açısından bölge, "ordunun personel ve enerjisinin önemli bir kısmını Şam'ın ve otoyolun korunması için kullanmak zorunda kalması nedeniyle kesinlikle kontrol altına alınmalı."
Ülkenin çalışır durumdaki 2 rafinerisi olan Banyas ve Humus rafinerilerinin güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra, operasyonun başarılı olması halinde "Şam'ın kuzeyden güvenliği sağlanarak güneye yani Dera'ya yönelmenin kolaylaşacağı" hesabı yapılıyor.
Özetleyecek olursak, Suriye ordusu Kalamun Operasyonu ile "muhalifleri, Şam-Humus arasındaki bölgede otoban ile Lübnan sınırı arasında sıkıştırmayı" hedefliyor. Bu çerçevede, "muhalifleri yerleşim birimlerinden çıkararak Lübnan sınırındaki dağlık araziye itmeye çalışıyor" denilebilir.
Her ne kadar 2 cümlede özetleniyor olsa da operasyonun kolay olmayacağı ve kısa sürede bitmeyeceği açık. Dağlık ve on yıllardır özellikle kaçakçılık için kullanılan yüzlerce ara yolun bulunduğu çok geniş bir arazi... Suriye ordusunun ve silahlı muhaliflerin hummalı bir şekilde hazırlandığı operasyon 2,5 yılı aşkın süredir devam eden savaşın miladlarından biri olarak akıllarda kalacak gibi görünüyor.
HİZBULLAH KATILACAK MI?
Kalamun Operasyonu'nda da aktif rol alacağı dile getirilen Hizbullah'ın "operasyon çerçevesinde Lübnan sınırında konuşlanacağı" belirtilse de Suriye içine kadar girerek operasyona katılacağını savunanlar da var.
Muhalifler Hizbullah'ı "Esad yönetimine destek olmakla" suçlarken, Hizbullah "El Kaide uzantılı silahlı muhaliflerin Suriye-Lübnan sınırındaki ve Lübnan içindeki Şiileri tehdit ettiğini" öne sürüyor. Geçtiğimiz gün, El Kaide uzantılı bir grubun Lübnan'daki İran Büyükelçiliği'ni hedef alan bombalı saldırılarını "İran'dan çok Hizbullah'a Kalamun operasyonu öncesi mesajı" şeklinde yorumlayanlar da bulunuyor.
DÜNÜN BİLANÇOSU. 64 ÖLÜ!
Suriye'de, rejime bağlı ordu birliklerinin çeşitli kentlerde muhaliflere yönelik ağır silahlarla düzenlediği operasyonlarda 8'i çocuk, 4'ü kadın 64 kişinin öldüğü bildirildi.
Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR) tarafından yapılan açıklamada, Esed'e bağlı ordu birliklerinin karadan ve havadan yönetim karşıtlarına yönelik gerçekleştirdiği operasyonlarda başkent Şam'ın banliyölerinde 26, Humus'ta 9, Halep'te 9, Rakka, İdlib ve Hama'da 5'er, Dera'da 3 Kuneytra ve Hasekede birer olmak üzere 64 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.
Bu arada, muhalif MASAR haber ajansı, muhalif İslami Cepheye bağlı silahlı tugayların Şam'ın Doğu Guta bölgesinde yer alan ve rejimin kontrolündeki El Carba, İbedat, Kasimiye, Behariye, Kayse ve Deyr Selam beldelerinin kontrolünü sağladığını duyurdu.
İslami Cephenin, bölgede rejim güçleriyle girdiği çatışmalarda 8 tankı imha ettiği, onlarca askeri etkisiz hale getirdiği, aralarında Hizbullah ve Ebu Fadıl Abbas Tugayı milislerinin de bulunduğu 40 kişi de esir aldığını duyuran MASAR, başkent Şam'ın Duma, Haresta, Dareyya, Kabun, Berze ve Yermuk banliyöleri ile Nebek beldesinde silahlı muhaliflerle Esed güçleri arasında yoğun çatışmaların yaşandığını ve rejimin söz konusu yerlere havan topu ve roketlerle vurduğunu bildirdi.
Suriye resmi haber ajansı SANA ise güvenlik güçlerinin başta Şam'ın kırsalı olmak üzere ülke genelinde düzenlediği operasyonlarda çok sayıda silahlı grubu etkisiz hale getirdiğini, silahlarına el konulduğunu ve araçlarının imha edildiğini duyurdu.
Kaynak: BBC Türkçe