Posted on :
29 Ekim 2013 Salı
[0] comments Label:
atatürk,
chp tehdit fethi okyar,
manşet,
recep peker
Atatürk CHP ile Başa Çıkamıyordu
Kemal Karpat, CHP'nin Atatürk'ü nasıl tehdit ettiğini anlattı.
Ünlü tarihçi Kemal Karpat Milliyet gazetesinden Mehmet Gündem'e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Karpat, Atatürk ile CHP arasında geçen ilginç diyaloğu yıllar sonra aktardı.
İşte o röportajdan çarpıcı başlıklar:
Atatürk’ün partisi, CHP’nin altı okuna ne oldu?
Altı ok Atatürk’ten çıkmadı, 1931 kongresinden sonra formüle edildiler ve bugün için geçerliliği kalmadı.
CHP’yi Atatürk’e mal etmek ne kadar doğru?
Partinin kurucusu Atatürk, başına da o geçti. Ama sonra değişti...
Hatta CHP Genel Sekreteri Atatürk’ü tehdit bile ediyor...
Doğru. Recep Peker bunu yaptı. Dedi ki; “Parti, her şeyin üstündedir, emir veren ve yapan partidir.” Parti yoluyla mevki ve mülk sahibi olanlar o durumu muhafaza etmek istediler. Yani CHP Atatürk’ün partisi olmaktan çıktı, ideolojinin ve belli çevrelerin etkisinde kendine mahsus bir parti haline geldi. Bu sadece CHP’de değil, her yerde olur.
Atatürk’ün CHP’ye küstüğü bir dönem var mı?
Serbest Fırka’yı Fethi Okyar Atatürk’ün isteği üzerine kurdu. Bu ne anlama geliyor ki. CHP’nin kurucusu, başkanı Atatürk ne oldu ki yeni bir parti kurduruyor... Halk partisini frenlemek istedi. Çünkü, artık Atatürk CHP ile başa çıkamıyordu.
Bugün siyaset topluma hesap verme duygusu ile hareket ediyor mu?
Bir dereceye kadar evet. “Güçlü devlet güçlü toplumu doğurur” algısı yanlıştır. Güçlü toplumu, sivilleşme yaratır. Bu da anlaşılmaya başlandı. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamak esastır. Türkiye bu noktaya ulaştı.
Toplumla siyaset arasında rasyonel bir ilişki kuruluyor.
Evet. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” dendiği gibi... İş önemlidir, adalet önemlidir, özgürlük önemlidir. Ekonomi önemlidir, zenginleşmek önemlidir. Bugün Türkiye’de ekonominin önemi nihayet anlaşıldı. Özal ile başladı, AK Parti ile çok daha yüksek bir noktaya çıktı. İki yüz seneden beri Türkiye, bugünkü refah ve gelişme seviyesine, hatta dünya gözünde hürmete hiç bu kadar nail olmamıştı.
Ekonomi ile demokrasi arasında bağ kurmayı başaran Türkiye daha büyük bir zenginliğe doğru yürüyor. Eğer bu trend sürerse demokrasi kültürü oluşur.
Ünlü tarihçi Kemal Karpat Milliyet gazetesinden Mehmet Gündem'e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Karpat, Atatürk ile CHP arasında geçen ilginç diyaloğu yıllar sonra aktardı.
İşte o röportajdan çarpıcı başlıklar:
Atatürk’ün partisi, CHP’nin altı okuna ne oldu?
Altı ok Atatürk’ten çıkmadı, 1931 kongresinden sonra formüle edildiler ve bugün için geçerliliği kalmadı.
CHP’yi Atatürk’e mal etmek ne kadar doğru?
Partinin kurucusu Atatürk, başına da o geçti. Ama sonra değişti...
Hatta CHP Genel Sekreteri Atatürk’ü tehdit bile ediyor...
Doğru. Recep Peker bunu yaptı. Dedi ki; “Parti, her şeyin üstündedir, emir veren ve yapan partidir.” Parti yoluyla mevki ve mülk sahibi olanlar o durumu muhafaza etmek istediler. Yani CHP Atatürk’ün partisi olmaktan çıktı, ideolojinin ve belli çevrelerin etkisinde kendine mahsus bir parti haline geldi. Bu sadece CHP’de değil, her yerde olur.
Atatürk’ün CHP’ye küstüğü bir dönem var mı?
Serbest Fırka’yı Fethi Okyar Atatürk’ün isteği üzerine kurdu. Bu ne anlama geliyor ki. CHP’nin kurucusu, başkanı Atatürk ne oldu ki yeni bir parti kurduruyor... Halk partisini frenlemek istedi. Çünkü, artık Atatürk CHP ile başa çıkamıyordu.
Bugün siyaset topluma hesap verme duygusu ile hareket ediyor mu?
Bir dereceye kadar evet. “Güçlü devlet güçlü toplumu doğurur” algısı yanlıştır. Güçlü toplumu, sivilleşme yaratır. Bu da anlaşılmaya başlandı. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamak esastır. Türkiye bu noktaya ulaştı.
Toplumla siyaset arasında rasyonel bir ilişki kuruluyor.
Evet. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” dendiği gibi... İş önemlidir, adalet önemlidir, özgürlük önemlidir. Ekonomi önemlidir, zenginleşmek önemlidir. Bugün Türkiye’de ekonominin önemi nihayet anlaşıldı. Özal ile başladı, AK Parti ile çok daha yüksek bir noktaya çıktı. İki yüz seneden beri Türkiye, bugünkü refah ve gelişme seviyesine, hatta dünya gözünde hürmete hiç bu kadar nail olmamıştı.
Ekonomi ile demokrasi arasında bağ kurmayı başaran Türkiye daha büyük bir zenginliğe doğru yürüyor. Eğer bu trend sürerse demokrasi kültürü oluşur.