"GEZİZEKALILAR MALESEF BU HAVALİMANINI HAZMEDEMEDİLER"
Posted on :
10 Mart 2015 Salı
[0] comments Label:
gündem,
kadın,
kadına şiddet,
kadınlar,
manşet,
recep tayyip erdoğan,
spot,
şiddet,
twitter
Kadına Şiddet İnsanlığa İhanet" spotu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile bir çok ünlü isimle yer aldığı "Kadına Şiddet İnsanlığa İhanet" temalı kamu spotunun Kürtçe altyazılısını Twitter hesabından paylaştı
Kadına karşı şiddetle mücadele için hazırlanan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan'ın da yer aldığı kamu spotunun Kürtçe altyazılısı hazırlandı.
"Kadına Şiddet İnsanlığa İhanet" temalı film, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı "8 Mart Dünya Kadınlar Günü İstanbul Buluşması"nda ilk kez gösterilmişti.
Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın yanı sıra spor ve sanat camiasından ünlü isimlerin de kadına karşı şiddete dikkat çekmek için mesaj verdiği filmin Kürtçe altyazılısı da yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Twitter'daki hesabından Kürtçe "8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle dünyadaki bütün kadınları kutluyorum" mesajı ile spotun Kürtçe altyazılı görüntüsü paylaşıldı.
"Kadına Şiddet İnsanlığa İhanet" temalı film, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı "8 Mart Dünya Kadınlar Günü İstanbul Buluşması"nda ilk kez gösterilmişti.
Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın yanı sıra spor ve sanat camiasından ünlü isimlerin de kadına karşı şiddete dikkat çekmek için mesaj verdiği filmin Kürtçe altyazılısı da yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Twitter'daki hesabından Kürtçe "8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle dünyadaki bütün kadınları kutluyorum" mesajı ile spotun Kürtçe altyazılı görüntüsü paylaşıldı.
Erdoğan, daha önce de aynı spotun Arapça altyazılısını twitter hesabından takipçilerine duyurmuştu.
KAYNAK : SABAH
Posted on :
14 Ağustos 2014 Perşembe
[0] comments Label:
12.cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan,
Abdullah Gül,
Cumhurbaşkanı,
çankaya köşkü,
manşet,
recep tayyip erdoğan
Erdoğan Çankaya Köşkü'ne Böyle Çıkacak
Türkiye'nin 12. Cumhurbaşkanı olmaya hak kazanan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu göreve resmen başlamasıyla ilgili süreç, şu şekilde işleyecek.
Pazar günü yapılan seçimlerde Türkiye'nin 12. Cumhurbaşkanı olmaya hak kazanan Recep Tayyip Erdoğan, bu göreve resmen TBMM'de yemin ettikten sonra başlayacak.
İşte, 28 Ağustos'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı devir teslim töreninin ayrıntıları;
TBMM'DE YEMİN EDECEK
Erdoğan, TBMM'de yemin ettikten sonra resmin Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı olacak.
Erdoğan, TBMM kürsüsünde şu yemini edecek;
"CUMHURBAŞKANI SIFATIYLA, DEVLETİN VARLIĞI..."
“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
MECLİS'E KÖŞK'TEN ARAÇ GÖNDERİLECEK
Çankaya Köşkü'nden yemin töreni için TBMM'ye Cumhurbaşkanlığı makam aracı gönderilecek. Makam aracı TBMM'ye forsu kapalı girecek.
Erdoğan yemin ettikten sonra ise, aracın forsu açılacak. Erdoğan yeminden sonra plakasında ve sol önünde tepesinde ayyıldız bulunan kromajlı direkte Cumhurbaşkanlığı forsu açık bir araçla ayrılacak.
CUMHURBAŞKANLIĞI YAVERİ EŞLİK EDECEK
Yemin töreni için bir de Cumhurbaşkanlığı yaveri TBMM'ye gidecek. Yemin töreninde hazır bulunacak olan yaver, törenin ardından da Erdoğan'a eşlik edecek.
ANITKABİR ZİYARETİ
TBMM'deki yemin töreninin ardından artık resmen Cumhurbaşkanı olacak Erdoğan, resmi uygulamaya göre, önce Anıtkabir'i ziyaret edecek. Ardından da Köşk'e geçecek.
ÇANKAYA'DA TÖRENLE KARŞILANACAK
Teamüller uyarınca, Erdoğan'a Çankaya Köşkü'ne eşi Emine Erdoğan'la birlikte gidecek. Erdoğan çiftini Köşk kapısında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen karşılayacak.
SANCAĞI VE ONUR KITASINI SELAMLAYACAK
Erdoğan, Köşk'te sancak ve onur kıtasını selamlayacak. Ardından da Çankaya Köşkü'nün protokol kapısına geçecek.
Erdoğan çifti Köşk'ün protokol kapısında, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Hanım tarafından karşılanacak.
HALEF-SELEF CUMHURBAŞKANLARI BAŞBAŞA GÖRÜŞECEK
Halef-selef Cumhurbaşkanları, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı'nın çalışma odasında bir süre baş başa görüşecekler. Eşler de, ayrı bir odada olacaklar.
ESKİ VE YENİ CUMHURBAŞKANLARI'NIN KONUŞMALARI
Baş başa görüşmenin ardından Gül ve Erdoğan, büyük resepsiyon salonuna, davetlilerin yanına geçecekler. Burada İstiklal Marşı'nın dinlenmesinin ardından, halef-selef cumhurbaşkanlarının özgeçmişleri okunacak. Ardından da önce Gül, sonra Erdoğan birer konuşma yapacaklar.
GÜL ÇİFTİ ASKERİ TÖRENLE UĞURLANACAK
Konuşmaların ardından, Çankaya Köşkü'nün yeni sahibi olan Erdoğan çifti Gül çiftini uğurlayacak. Uğurlama için askeri tören yapılacak.
GÜL, FORS TAŞIMAYAN ARAÇLA AYRILACAK
Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi, Çankaya Köşkü'ndeki devir teslimin ardından, Cumhurbaşkanlığı'na ait, ancak Cumhurbaşkanlığı forsu taşımayan bir makam aracıyla Köşk'ten ayrılacaklar.
İLK RESEPSİYONUNU VERECEK
Gül çiftinin ayrılmasının ardından, Erdoğan çifti ikinci resepsiyon salonuna geçerek, devir teslim için Köşk'e gelen davetlilerin tebriklerini kabul edecekler.
Pazar günü yapılan seçimlerde Türkiye'nin 12. Cumhurbaşkanı olmaya hak kazanan Recep Tayyip Erdoğan, bu göreve resmen TBMM'de yemin ettikten sonra başlayacak.
İşte, 28 Ağustos'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı devir teslim töreninin ayrıntıları;
TBMM'DE YEMİN EDECEK
Erdoğan, TBMM'de yemin ettikten sonra resmin Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı olacak.
Erdoğan, TBMM kürsüsünde şu yemini edecek;
"CUMHURBAŞKANI SIFATIYLA, DEVLETİN VARLIĞI..."
“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
MECLİS'E KÖŞK'TEN ARAÇ GÖNDERİLECEK
Çankaya Köşkü'nden yemin töreni için TBMM'ye Cumhurbaşkanlığı makam aracı gönderilecek. Makam aracı TBMM'ye forsu kapalı girecek.
Erdoğan yemin ettikten sonra ise, aracın forsu açılacak. Erdoğan yeminden sonra plakasında ve sol önünde tepesinde ayyıldız bulunan kromajlı direkte Cumhurbaşkanlığı forsu açık bir araçla ayrılacak.
CUMHURBAŞKANLIĞI YAVERİ EŞLİK EDECEK
Yemin töreni için bir de Cumhurbaşkanlığı yaveri TBMM'ye gidecek. Yemin töreninde hazır bulunacak olan yaver, törenin ardından da Erdoğan'a eşlik edecek.
ANITKABİR ZİYARETİ
TBMM'deki yemin töreninin ardından artık resmen Cumhurbaşkanı olacak Erdoğan, resmi uygulamaya göre, önce Anıtkabir'i ziyaret edecek. Ardından da Köşk'e geçecek.
ÇANKAYA'DA TÖRENLE KARŞILANACAK
Teamüller uyarınca, Erdoğan'a Çankaya Köşkü'ne eşi Emine Erdoğan'la birlikte gidecek. Erdoğan çiftini Köşk kapısında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen karşılayacak.
SANCAĞI VE ONUR KITASINI SELAMLAYACAK
Erdoğan, Köşk'te sancak ve onur kıtasını selamlayacak. Ardından da Çankaya Köşkü'nün protokol kapısına geçecek.
Erdoğan çifti Köşk'ün protokol kapısında, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Hanım tarafından karşılanacak.
HALEF-SELEF CUMHURBAŞKANLARI BAŞBAŞA GÖRÜŞECEK
Halef-selef Cumhurbaşkanları, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı'nın çalışma odasında bir süre baş başa görüşecekler. Eşler de, ayrı bir odada olacaklar.
ESKİ VE YENİ CUMHURBAŞKANLARI'NIN KONUŞMALARI
Baş başa görüşmenin ardından Gül ve Erdoğan, büyük resepsiyon salonuna, davetlilerin yanına geçecekler. Burada İstiklal Marşı'nın dinlenmesinin ardından, halef-selef cumhurbaşkanlarının özgeçmişleri okunacak. Ardından da önce Gül, sonra Erdoğan birer konuşma yapacaklar.
GÜL ÇİFTİ ASKERİ TÖRENLE UĞURLANACAK
Konuşmaların ardından, Çankaya Köşkü'nün yeni sahibi olan Erdoğan çifti Gül çiftini uğurlayacak. Uğurlama için askeri tören yapılacak.
GÜL, FORS TAŞIMAYAN ARAÇLA AYRILACAK
Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi, Çankaya Köşkü'ndeki devir teslimin ardından, Cumhurbaşkanlığı'na ait, ancak Cumhurbaşkanlığı forsu taşımayan bir makam aracıyla Köşk'ten ayrılacaklar.
İLK RESEPSİYONUNU VERECEK
Gül çiftinin ayrılmasının ardından, Erdoğan çifti ikinci resepsiyon salonuna geçerek, devir teslim için Köşk'e gelen davetlilerin tebriklerini kabul edecekler.
Posted on :
7 Haziran 2014 Cumartesi
[0] comments Label:
3.havalimanı,
başbakan,
başbakan recep tayyip erdoğan,
başbakan erdoğan,
gezizekalılar,
manşet,
mehmet uçar,
recep tayyip erdoğan,
türkiye,
türkiye cumhuriyeti
3.Havalimanı'nın temeli atıldı
Yıllık 150 Milyon Kapasitesiyle Dünya'nın En Büyük Havalimanı Olacak Proje'nin Temeli Başbakan Tarafından Açılıyor
Başbakan Erdoğan, 3.Havalimanı'nın temel atma töreninde yaptığı konuşmasında Gezi olaylarındaki eylemcilerden bahsetti.
Erdoğan, konuşmasında, "Geçen yılın Mayıs ayında bazı Gezizekalılar türedi. Bu Gezizekalılar malesef bu havalimanını hazmedemediler. " dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;
"Sevgili İstanbullular, kardeşlerim sizleri saygıyla selamlıyorum. Evet İstnbul bugün tarihi günlerinden birini yaşıyor. Sadece İstanbul değil, tüm Türkiye tarihi anı yaşıyor.
"DÜNYANIN EN BÜYÜĞÜ"
Türkiye, 91 yıl içinde nice büyük yatırımlara, nice büyük projelere şahitlik etti. Ancak bu porje çok ama çok farklı bir yerde duruyor. 76 buçuk milyon metrekarelik bir alan üzerine inşa ediliyor. Bu büyük övgü üzerinde 1 milyon 471 bin metrekare genişliğinde kapalı alan bulunacak. Bu boyutlarıyla havalimanı dünyanın en büyüğü.
"HAVALİMANI DEĞİL ADETA BİR ŞEHİR KURUYORUZ"
Yıllık 150 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en büyüğü olacak. Bu millete bu yakışır. Bu ülkeye bu yakışır. Sadece bir havalimanı değil adeta büyük bir şehir inşa ediyoruz. Burada inşaat dönemi boyunca 80 bin kişi istihdam edilecek. Hizmete girdiğinde ortalama 120 bin kişi istihdam edilecek. Bir şehirde olması gereken ne varsa bir bu havalimanında olacak.
"GEZİZEKALILAR BU HAVALİMANINI HAZMEDEMEDİLER"
77 milyonun gurur duymasını ülkesiyle iftihar etmesini isityorum, arzuluyorum. Geçen yılın Mayıs ayında bazı Gezizekalılar türedi. Bu Gezizekalılar malesef bu havalimanını hazmedemediler. Onların hayalleri bizim fiillerimizin ulaştığı yere ulaşamaz. Ve onlar Türkiye'yi hala 12 yıl önceki gibi görmek istiyorlar. Biz ise, dünyada Türkiye'nin marka olduğu günlere dönmek istiyoruz. Ve inşallah o günler yine geri gelecek. Hedef 2023. Çok çalışacağız, inşallah bunuda başaracağız. Ve bu havalimanını inşallah 2017'de açacağız.
"3. KÖPRÜ'NÜN ÜZERİNDEN TREN GEÇİYOR"
Şimdi buranın yakınından Yavuz Sultan Selim Köprüsü de geçecek. Orada da 5 bin kişi çalışıyor. Daha yapacak çok işimiz var. 3. Köprü'nün üzerinden bir de tren geçiyor.
"YIPRATMAK İÇİN ÇOK UĞRAŞTILAR"
Marmaray'ın güneyinden lastikli tüp geçiş de seneye açılacak. 3. Köprü'de seneye açılacak. Bu projeler Türkiye'nin artık nereye ulaştığını gösteriyor. Zor zamanlarda ümidimizi kaybetmedik. Yıpratmak için çok uğraştılar ama şu kardeşinizi harcatmadınız.
"HAVALİMANI DEĞİL ASLINDA ZAFER ANITI"
Bugün biz sadece bir havalimanı değil aslında bir zafer anıtı inşa ediyoruz. Milletin özgüvenini inşa ediyoruz.
"İHANETİN ALTINDAN BİR ÖRGÜT ÇIKTI"
Onlar maşa olarak kullanıldılar, onlar piyon olarak kullanıldılar. O sokağa çıkanlar Türkiye'nin o kutlu yürüyüşünün durdurulması engellenmesi için açık şekilde kullanıldı. Onların derdi ne ağaçtı, ne fidandı, ne çiçekti. Kendilerini solcu, ulusalcı, anti kapitalist müslüman sananlar, sadece piyon olarak kullanıldıklarını anlayamadılar. Hepsi orada bir araya geldiler. 17-25 Aralık'ta yaptığı ihanetinin altından olan bir örgüt olan bir çete ortaya çıktı. Amaç yolsuzluk değil, Marmaray'ı, 3.Köprü'yü engellemekti.
Bugün temeli atıyoruz. Bu büyük projesiyi engelleyemedikleri için onlarda büyük hayal kırıklığına uğradı. Türkiye eski Türkiye değil. "
3. HAVALİMANI'NIN ÖZELLİKLERİ
22 milyar 152 milyon euroluk kira bedeli ve 10 milyar 247 milyon euro yatırım maliyetiyle Cumhuriyet tarihindeki en yüksek yatırım olacak havalimanı başta Almanya Frankfurt olmak üzere birçok Avrupa şehrini endişelendiriyor.
İSTANBUL MERKEZ HALİNE GELECEK
Hem İstanbul'un hem de Türkiye'nin dünyaya açılması için önemli bir adım olan projeyle birlikte Avrupa'yla da bağlantı daha hızlı gerçekleşecek. Proje ile İstanbul, sahip olduğu coğrafi konumu tam anlamıyla değerlendirme imkânına kavuşacak. Bu şekilde yolculuk süreleri ve uçuşmaliyetleri ciddi anlamda düşüş gösterecek. Amerika ve Şanghay'a kadar olan çok büyük bir bölgenin havacılık trafiği düşünüldüğünde, İstanbul 'merkez' haline gelecek.
500 UÇAK PARK EDEBİLECEK
Yeni havalimanı tamamlandığında 165 yolcu köprüsü, terminaller arasındaki ulaşımın raylı sistemle yapıldığı 4 ayrı terminal binası, 3 teknik blok ve hava trafik kontrol kulesi, 8 kontrol kulesi, her türlü uçak tipinin operasyonuna uygun müstakil 6 pist, 16 taksi yolu, 500 uçak park kapasiteli toplam 6,5 milyon metrekare büyüklüğünde apron, şeref salonu, kargo ve genel havacılık terminali, devlet konuk evi, yaklaşık 70 bin araç kapasiteli açık ve kapalı otopark, havacılık tıp merkezi, oteller, itfaiye ve garaj merkezi, ibadethaneler, kongre merkezi, güç santralleri, arıtma ve çöp bertaraf tesisleri gibi yardımcı tesislerden oluşacak. Yapım maliyetinin 10 milyar 247 milyon Euro olması öngörülen havalimanının 2018 sonunda tamamlanması hedefleniyor.
KAYNAK : ENSONHABER.COM
KAYNAK : ENSONHABER.COM
Posted on :
11 Mayıs 2014 Pazar
[0] comments Label:
afyonkarahisar,
başbakan,
istişare toplantısı,
manşet,
recep tayyip erdoğan
Erdoğan'dan önemli açıkalmalar
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’nin Afyon’da düzenlenen 22’nci İstişare Topantısı’nın kapanış konuşmasını yapıyor.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Cumhurbaşkanlığı seçimi, paralel örgüt, diğer örgütlerin yapılanmasıyla mücadele istişare toplantımızda ele aldığımız ağırlıklı konular oldu. son 200 yıl boyunca bu toprakların asli unsurları, millet, yoksullar, okuyamamış olanlar, kendisini ifade edemeyenler, fırsatları imkanları olamayanlar, milli ve manevi değerlerine bağlı olanlar, sistematik bir tahrike aşağılanmaya maruz kaldılar.
“BİZİM ÖZGÜVENİMİZİ YOK ETMEK İSTEDİLER”
Rahmetli Oğuz Atay, onları yani bizleri “tutunamayanlar” olarak tarif etmişti. Hiçbir ayrım yapmadılar. Elit bir zümre, Türk demeden, Kürt demeden, Alevi-Sünni demeden, halk yığınlarına karşı sürekli bir kibir sergilemişti. Son yıllarda birçok konuşmamda bunların üzerinde durdum. Bizim özgüvenimizi yok etmek istediklerini, bizim de buna karşı direnmemiz gerektiğini defalarca ifade ettim. Hani dikleşmeden dik durmak diye ifade ettiğim konu. Milletin 77 milyon ayrımsız şekilde bu toprakların birinci sınıf vatandaşı olduğunu defalarca vurguladım.
“BİZİ TERBİYE ETMEYE KALKIŞTILAR”
3 Kasım 2002 seçimleri esasen bu kibir abidelerinin milletten ağır bir cevap aldığı tarih olmuştur. O kibir abideleri defalarca yolumuza çıktılar. Mürebbiye edasıyla, bizlere ve millete parmaklarını sallayarak bizi terbiye etmeye kalkıştılar. Tepeden baktılar, konuştular. Ve hani ülkede çoğunluğun oyunu alamıyorlar ya, biz azınlıkta kaldık diyorlar. Dolayısıyla azınlık olarak çoğunluğa biz tahakküm etmeliyiz diyorlar. Kendilerini ülkenin asıl sahibi addettiler. Kararları onlar vermek istediler. Ülkeye onlar istikamet çizmek istediler. Kaynakları adil biçimde paylaşmak yerine, tüm kaynakları kendileri için kullanmak istediler. Bu kesimler kibirlerinden bir milim bile geri adım atmadılar.
“AZİZ MİLLETİMİZİN ÖZGÜVEN KAZANABİLMESİ İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIK”
İşte 12 yıldır biz bu kibri kırmaya, milletimize tarihinde olduğu gibi yeniden özgüven kazandırmaya çalışıyoruz. Bu ülkenin, bu milletin neler yapabileceğini, başarabileceğini göstermeye çalışıyoruz. Hamdolsun bunu da yaptık. 12 yıl içinde aziz milletimizin özgüven kazanabilmesi için gece gündüz çalıştık.
“HUKUK KATİLİ HUKUKÇULARA ARTIK HİÇ KİMSENİN EYVALLAHI YOK”
Herkes bilsin ki biz bu ülkede varız, biz bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız. Dün de ayrıntılı şekilde ifade ettim, ihtilaller dönemi artık kapanmıştır. Seçkin bir zümrenin, parmağını sallayarak bize ya da aziz millete kibirle ders verme dönemleri artık kapanmıştır. Birileri kürsülere çıkıp konuşurken, kendilerini Yassıada mahkemelerinin savcısı, bizi de yassı ada mahkemelerinde sanık gibi görüyor. Dün söyledim, CHP genel başkanı, milli şef, diktatör, meclis kürsüsüne çıkıp “sizi ben bile kurtaramam” diyerek Meclis’i tehdit etmişti. Artık bu tehditlere boyun eğecek bir Meclis yok. Başbakanlara, hesap soracak, hukuk katili hukukçulara artık hiç kimsenin eyvallahı yok.
“KARŞINIZDA ARTIK PISIRIK BAŞBAKANLAR YOK”
Herkes haddini, konumunu sınırını bilecek. Siz babalarınızın dedelerinin çarpık istikametinde yürümek isteyebilirsiniz. Babalarınız dedeleriniz gibi siyasete parmak sallamak isteyebilirsiniz. Ama biz babalarımızın dedelerimizin kutlu ve şanlı izinden yürüyoruz. Hiç kusura bakmayın biz bu istikametimizi asla değiştirmeyeceğiz. Karşınızda artık boynu bükükler yok, yüzünü yere eğip öfkesini içine atacak mağdurlar yok. Evet geçti o günler. Yassıada günleri geçti. Sizin karşınızda Menderes’in akıbetiyle korkutulan, pısırık başbakanlar bakanlar da yok.
“BİZİM ÖZGÜVENİMİZİ YOK ETMEK İSTEDİLER”
Rahmetli Oğuz Atay, onları yani bizleri “tutunamayanlar” olarak tarif etmişti. Hiçbir ayrım yapmadılar. Elit bir zümre, Türk demeden, Kürt demeden, Alevi-Sünni demeden, halk yığınlarına karşı sürekli bir kibir sergilemişti. Son yıllarda birçok konuşmamda bunların üzerinde durdum. Bizim özgüvenimizi yok etmek istediklerini, bizim de buna karşı direnmemiz gerektiğini defalarca ifade ettim. Hani dikleşmeden dik durmak diye ifade ettiğim konu. Milletin 77 milyon ayrımsız şekilde bu toprakların birinci sınıf vatandaşı olduğunu defalarca vurguladım.
“BİZİ TERBİYE ETMEYE KALKIŞTILAR”
3 Kasım 2002 seçimleri esasen bu kibir abidelerinin milletten ağır bir cevap aldığı tarih olmuştur. O kibir abideleri defalarca yolumuza çıktılar. Mürebbiye edasıyla, bizlere ve millete parmaklarını sallayarak bizi terbiye etmeye kalkıştılar. Tepeden baktılar, konuştular. Ve hani ülkede çoğunluğun oyunu alamıyorlar ya, biz azınlıkta kaldık diyorlar. Dolayısıyla azınlık olarak çoğunluğa biz tahakküm etmeliyiz diyorlar. Kendilerini ülkenin asıl sahibi addettiler. Kararları onlar vermek istediler. Ülkeye onlar istikamet çizmek istediler. Kaynakları adil biçimde paylaşmak yerine, tüm kaynakları kendileri için kullanmak istediler. Bu kesimler kibirlerinden bir milim bile geri adım atmadılar.
“AZİZ MİLLETİMİZİN ÖZGÜVEN KAZANABİLMESİ İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIK”
İşte 12 yıldır biz bu kibri kırmaya, milletimize tarihinde olduğu gibi yeniden özgüven kazandırmaya çalışıyoruz. Bu ülkenin, bu milletin neler yapabileceğini, başarabileceğini göstermeye çalışıyoruz. Hamdolsun bunu da yaptık. 12 yıl içinde aziz milletimizin özgüven kazanabilmesi için gece gündüz çalıştık.
“HUKUK KATİLİ HUKUKÇULARA ARTIK HİÇ KİMSENİN EYVALLAHI YOK”
Herkes bilsin ki biz bu ülkede varız, biz bu ülkenin eşit vatandaşlarıyız. Dün de ayrıntılı şekilde ifade ettim, ihtilaller dönemi artık kapanmıştır. Seçkin bir zümrenin, parmağını sallayarak bize ya da aziz millete kibirle ders verme dönemleri artık kapanmıştır. Birileri kürsülere çıkıp konuşurken, kendilerini Yassıada mahkemelerinin savcısı, bizi de yassı ada mahkemelerinde sanık gibi görüyor. Dün söyledim, CHP genel başkanı, milli şef, diktatör, meclis kürsüsüne çıkıp “sizi ben bile kurtaramam” diyerek Meclis’i tehdit etmişti. Artık bu tehditlere boyun eğecek bir Meclis yok. Başbakanlara, hesap soracak, hukuk katili hukukçulara artık hiç kimsenin eyvallahı yok.
“KARŞINIZDA ARTIK PISIRIK BAŞBAKANLAR YOK”
Herkes haddini, konumunu sınırını bilecek. Siz babalarınızın dedelerinin çarpık istikametinde yürümek isteyebilirsiniz. Babalarınız dedeleriniz gibi siyasete parmak sallamak isteyebilirsiniz. Ama biz babalarımızın dedelerimizin kutlu ve şanlı izinden yürüyoruz. Hiç kusura bakmayın biz bu istikametimizi asla değiştirmeyeceğiz. Karşınızda artık boynu bükükler yok, yüzünü yere eğip öfkesini içine atacak mağdurlar yok. Evet geçti o günler. Yassıada günleri geçti. Sizin karşınızda Menderes’in akıbetiyle korkutulan, pısırık başbakanlar bakanlar da yok.
Bizi bu makamlara millet getirdi. Milletin imzası tüm imzaların üzerindedir. Hiçbir atanmış kalkıp da milletin temsilcilerine ders vermeye yeltenmesin.
“BAZI ŞEYLER VAR Kİ, BUNLARIN MİLLETÇE BİLİNMESİ LAZIM”
Dün Danıştay’ın malum kuruluş yıldönümündeydik. Devletin zirvesi orada. Dünkü konuşmamda, kapanış konuşmasında yapacağımı söylemiştim. Çünkü bazı şeyler var ki, bunların milletçe bilinmesi lazım. Ben şu anda sadece istişare toplantısındaki kardeşlerime değil, aynı zamanda ekranları başında bizi izleyen 77 milyon vatandaşıma sesleniyorum. Bu gerçeğin çok iyi bilinmesi lazım. Çünkü bizler, “korkma” diye başlayan bir istiklal marşına sahiplenmiş milletin evlatlarıyız.
“BAZI ŞEYLER VAR Kİ, BUNLARIN MİLLETÇE BİLİNMESİ LAZIM”
Dün Danıştay’ın malum kuruluş yıldönümündeydik. Devletin zirvesi orada. Dünkü konuşmamda, kapanış konuşmasında yapacağımı söylemiştim. Çünkü bazı şeyler var ki, bunların milletçe bilinmesi lazım. Ben şu anda sadece istişare toplantısındaki kardeşlerime değil, aynı zamanda ekranları başında bizi izleyen 77 milyon vatandaşıma sesleniyorum. Bu gerçeğin çok iyi bilinmesi lazım. Çünkü bizler, “korkma” diye başlayan bir istiklal marşına sahiplenmiş milletin evlatlarıyız.
“Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum” diye tarif edilen bir asımın nesliyiz.
Dünkü toplantıda, malum sabah 10’da burada olacaktık. Fakat biz gerçekten sayın başkanın o nezaketli daveti sebebiyle buradaki konuşmamızı 14:00’e aldık. Danıştay’daki toplantıya katıldık. Sayın cumhurbaşkanımız da, genelkurmay başkanı orada. Bakanlar orada. Tabi tüm yargı camiasının mensupları orada. Danıştay’ın başkanı çıkıyor 25 dakikalık gerçekten herkesin saygı duyacağı bir konuşmayı yapıyor. Gerek yasama, yürütme gerekse yargıyla ilgili değerlendirmelerini geniş bir açıdan gayet güzel şekilde takdim ediyor. 25 dakika süren konuşma yapıyor. Kim bu? Ev sahibi.
Orada konuşma hakkı, yetkisi olmayan, araştırmasını da yaptırdım. Ne içtüzüğünde ne de tüzüğünde. Yasalarda zaten yok. Onu orada söyledim. Sonra incelettim ki iç tüzüğünde böyle bir şey yok. Bu gelenek olduğu için bunları da savunma makamı olarak kabul ettikleri için söz verirlermiş. Yargıtay’da da bu şekilde, orada da yıllar yılı buna benzer şeyler oldu. Daha sonra tabi gitmedik. Danıştay’da da bundan dolayı söz veriliyor.
“KARŞINA GELENLERE, ORADA HER TÜRLÜ SAYGISIZLIĞI HAKARETLERİ YAPACAKSIN…”
Tabi oraya konuşmaya çıkan kişi, karşısındaki insanların herhangi bir savunma hakkı var mı? Hukukçusun, konuşmanı yapacaksın. Ama karşına gelenlere, orada her türlü saygısızlığı hakaretleri yapacaksın.
“İNSANDA EN BAŞTA BİR NEZAKET OLUR”
Baro Başkanı çıkıyor, Sayın Danıştay başkanının 25 dakika konuşma yaptığı yerde, ki kendisine de 15-20 dakika konuşması söylenmiş. 1 saat konuşma yapıyor. Sen misafir olarak geliyorsun, konuşma hakkın yok. Çıkıyorsun orada zehir zemberek bir konuşma yapıyorsun. Seçilmişlere, işte o hücrelerine sinmiş kibirle parmak sallamaya yelteniyor. İnsanda en başta bir nezaket olur.
“CHP KURULTAYININ KÜRSÜSÜNDEN DEĞİL DANIŞTAY KÜRSÜSÜNDEN KONUŞUYOR YAHU”
Devlet protokolünün karşısında nasıl konuşulacağını, ne konuşulacağını insan bir kendisine dert eder ve bunu düşünür.
CHP kurultayının kürsüsünden değil Danıştay kürsüsünden konuşuyor yahu. İnanın Danıştay salonunda mıyız, yoksa CHP kurultayında mıyız şaşırdım. Şu hale bakın. Bir yüksek mahkemenin kuruluş yıl dönümünde, memleketin son yüz yıldaki tüm gündem konularını tek tek hatırlatıyor, siyasete siyasetçiye hiza vermeye çalışıyor.
“BABA DEDESİ DE YAPMADI”
Engelliler konusundan başlıyor. Ki anlattığı şeylerden görüyorum ki, engellilerle ilgili ne yaptığımızdan adamın haberi yok. Cumhuriyet tarihinde Ak Parti iktidarının engelli vatandaşlarımıza yaptıklarını bugüne kadar hiçbir iktidar yapmadı. Baba dedesi de yapmadı. Onun iktidar olduğu partiler yapmadı. Biz yaptık, haberi yok. Oradan geçiyor basın özgürlüğüne, çevre meselesine çıkıyor sokak olaylarına. Van depreminden de bahsediyor. Van’da bir şey yapılmadığından bahsediyor.
“TÖVBE TÖVBE…”
Şimdi orada insan nasıl olacak da buna tahammül edecek. Avrupa birliğinden de bahsediyor. ASELSAN Roketsan’dan bahsediyor. Yahu sen kim Aselsan kim? Kimsin sen ya. HSYK yasasına da değiniyor, sanat hakkında da görüşlerini aktarıyor. Tövbe tövbe…
Van’da deprem oldu, ben ve arkadaşlarım süratle Van’a hareket ettik. Ankara’dan Kızılay, AFAD ilgili kurumlarımız Van’a yola çıktılar.
“KARŞINA GELENLERE, ORADA HER TÜRLÜ SAYGISIZLIĞI HAKARETLERİ YAPACAKSIN…”
Tabi oraya konuşmaya çıkan kişi, karşısındaki insanların herhangi bir savunma hakkı var mı? Hukukçusun, konuşmanı yapacaksın. Ama karşına gelenlere, orada her türlü saygısızlığı hakaretleri yapacaksın.
“İNSANDA EN BAŞTA BİR NEZAKET OLUR”
Baro Başkanı çıkıyor, Sayın Danıştay başkanının 25 dakika konuşma yaptığı yerde, ki kendisine de 15-20 dakika konuşması söylenmiş. 1 saat konuşma yapıyor. Sen misafir olarak geliyorsun, konuşma hakkın yok. Çıkıyorsun orada zehir zemberek bir konuşma yapıyorsun. Seçilmişlere, işte o hücrelerine sinmiş kibirle parmak sallamaya yelteniyor. İnsanda en başta bir nezaket olur.
“CHP KURULTAYININ KÜRSÜSÜNDEN DEĞİL DANIŞTAY KÜRSÜSÜNDEN KONUŞUYOR YAHU”
Devlet protokolünün karşısında nasıl konuşulacağını, ne konuşulacağını insan bir kendisine dert eder ve bunu düşünür.
CHP kurultayının kürsüsünden değil Danıştay kürsüsünden konuşuyor yahu. İnanın Danıştay salonunda mıyız, yoksa CHP kurultayında mıyız şaşırdım. Şu hale bakın. Bir yüksek mahkemenin kuruluş yıl dönümünde, memleketin son yüz yıldaki tüm gündem konularını tek tek hatırlatıyor, siyasete siyasetçiye hiza vermeye çalışıyor.
“BABA DEDESİ DE YAPMADI”
Engelliler konusundan başlıyor. Ki anlattığı şeylerden görüyorum ki, engellilerle ilgili ne yaptığımızdan adamın haberi yok. Cumhuriyet tarihinde Ak Parti iktidarının engelli vatandaşlarımıza yaptıklarını bugüne kadar hiçbir iktidar yapmadı. Baba dedesi de yapmadı. Onun iktidar olduğu partiler yapmadı. Biz yaptık, haberi yok. Oradan geçiyor basın özgürlüğüne, çevre meselesine çıkıyor sokak olaylarına. Van depreminden de bahsediyor. Van’da bir şey yapılmadığından bahsediyor.
“TÖVBE TÖVBE…”
Şimdi orada insan nasıl olacak da buna tahammül edecek. Avrupa birliğinden de bahsediyor. ASELSAN Roketsan’dan bahsediyor. Yahu sen kim Aselsan kim? Kimsin sen ya. HSYK yasasına da değiniyor, sanat hakkında da görüşlerini aktarıyor. Tövbe tövbe…
Van’da deprem oldu, ben ve arkadaşlarım süratle Van’a hareket ettik. Ankara’dan Kızılay, AFAD ilgili kurumlarımız Van’a yola çıktılar.
‘KALICI KONUTLARIN TEMELİNİ DEPREMDEN 39 GÜN SONRA ATTIK’
Öyle bir yığılma oldu ki Van’da, biz araçlarımızla Van’da Erciş’te dolaşamadık. Orada ekiplerimizi kurduk. Bakan arkadaşlarımızı görevlendirdik. Siz şuraya komite edeceksiniz, buradan ayrılmak yok. Başlarına da Beşir Bey’i getirdik. Çalışmaları koordine ettik. Toplam 29 bin 486 konteynırı depremzedelere sunduk. 175 bin 70 afetzede barındı. Türkiye’nin genelinde, nerede devletin sosyal tesisleri varsa, bu tesislere biz Van’daki depremzedelerimizden arzu edenleri otobüslerle taşıdık. Kalıcı konutların temelini depremden 39 gün sonra attık. İlk yıl bunların çoğu tamamlandı. Van, Edremit Erciş’te 17 bin 489 konut inşa ettik. Evini yapana yardım yöntemiyle köylerde 6202 konut inşa edildi. Toplamda inşa edilen konut sayısı 23 bin 691’e ulaştık. Bunlar bir yılda oluyor.
‘SENİN ŞAKLABANLARIN GELİYOR SANA BU BİLGİYİ VERİYOR’
Van’a depremden sonra bütün bu süre içerisinde yaptığımız yatırım 5 milyar. Eski rakamla 5 katrilyon. Bundan haberin var mı senin ya? Neymiş ona öyle bilgi verilmiş. Sen bilginin kaynağına inmemişsin ki. senin gibi düşünenler, senin şaklabanların geliyor sana bu bilgiyi veriyor. Sen bu işin asıl sahibi karşısında bu doğru olmayan sözleri konuşuyorsun. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ya. Sana yalan konuşmak yakışır mı? Güya önünde de profesör var.
Öyle bir yığılma oldu ki Van’da, biz araçlarımızla Van’da Erciş’te dolaşamadık. Orada ekiplerimizi kurduk. Bakan arkadaşlarımızı görevlendirdik. Siz şuraya komite edeceksiniz, buradan ayrılmak yok. Başlarına da Beşir Bey’i getirdik. Çalışmaları koordine ettik. Toplam 29 bin 486 konteynırı depremzedelere sunduk. 175 bin 70 afetzede barındı. Türkiye’nin genelinde, nerede devletin sosyal tesisleri varsa, bu tesislere biz Van’daki depremzedelerimizden arzu edenleri otobüslerle taşıdık. Kalıcı konutların temelini depremden 39 gün sonra attık. İlk yıl bunların çoğu tamamlandı. Van, Edremit Erciş’te 17 bin 489 konut inşa ettik. Evini yapana yardım yöntemiyle köylerde 6202 konut inşa edildi. Toplamda inşa edilen konut sayısı 23 bin 691’e ulaştık. Bunlar bir yılda oluyor.
‘SENİN ŞAKLABANLARIN GELİYOR SANA BU BİLGİYİ VERİYOR’
Van’a depremden sonra bütün bu süre içerisinde yaptığımız yatırım 5 milyar. Eski rakamla 5 katrilyon. Bundan haberin var mı senin ya? Neymiş ona öyle bilgi verilmiş. Sen bilginin kaynağına inmemişsin ki. senin gibi düşünenler, senin şaklabanların geliyor sana bu bilgiyi veriyor. Sen bu işin asıl sahibi karşısında bu doğru olmayan sözleri konuşuyorsun. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ya. Sana yalan konuşmak yakışır mı? Güya önünde de profesör var.
Şimdi bir konteynır kent istismarıdır gidiyor. Şu anda sadece 67 aile kalıyor. Bunlar da hak sahibi olan afetzedeler değil. Bizler orada hak sahibi olanlara yaptığımız konutlardan verirken, artakalan konutlardan da kiracı olanlara kura çekmek suretiyle verdik. Kiracı kiracıdır. Ama bir kısmına verebildik. Eğer diğer kiracılar da almak istiyorsa, ya kiracı olarak yerleşecek ya da Toplu konut idaresi olarak, illa konut almak istiyorsa konuta girer alır.
‘ARTIK KONTEYNIR KENTLER KALDIRILIYOR’
E sen nasıl hukukçusun ya? Hak sahibi olan kişi neyse, ona bizim önce çözüm bulmamızdır. Kiracı olana bizim al sana da ev deme mecburiyetimiz yok. Ama ona kiraya yer bulduğumuz gibi konteynırları bulduk. Bunların dışında da devletin tüm sosyal tesislerinde onları misafir ettik. Artık konteynır kentler kaldırılıyor. Fakat 67 aile buraları boşaltmak istemiyor. BDP, CHP, MHP zihniyetindeki istismarcılar, fotoğrafın bütününü bir kenara bırakıyor bu 67 aileyi istismar ediyor.
“BURAKCAN’DAN NİYE BAHSETMİYORSUN?”
Bu beyefendi Danıştay kürsüsünden yakın zamanda gösterilerde hayatını kaybedenlerin isimlerini sayıyor, istismar yapmaya çalışıyor. İstanbul’daki olayı anlatıyor. İsim vermeme gerek yok. İstanbul’da yatıyorlar kalkıyorlar Berkin Elvan. Yüzündeki maskesi, sapanı, cebinde patlayıcılar. Ama kalkıyor bakıyorsun, malum medya ekmek almaya giderken… Maskeyle mi gidilir, patlayıcılarla mı gidilir? Her şey ortada. Ama aynı o olayların olduğu gün de kalkıp da terör örgütü Okmeydanı’nda gelip, Burakcan’ı orada şehit ederken o Burakcan’ı bu baro başkanı zikretmiyor. Burakcan’dan niye bahsetmiyorsun? Çünkü o teröre kılıf bulmamıştı, o evinin kapısının önünde, gelen kalabalıkların gelişinde kurban olmuştu.
‘ARTIK KONTEYNIR KENTLER KALDIRILIYOR’
E sen nasıl hukukçusun ya? Hak sahibi olan kişi neyse, ona bizim önce çözüm bulmamızdır. Kiracı olana bizim al sana da ev deme mecburiyetimiz yok. Ama ona kiraya yer bulduğumuz gibi konteynırları bulduk. Bunların dışında da devletin tüm sosyal tesislerinde onları misafir ettik. Artık konteynır kentler kaldırılıyor. Fakat 67 aile buraları boşaltmak istemiyor. BDP, CHP, MHP zihniyetindeki istismarcılar, fotoğrafın bütününü bir kenara bırakıyor bu 67 aileyi istismar ediyor.
“BURAKCAN’DAN NİYE BAHSETMİYORSUN?”
Bu beyefendi Danıştay kürsüsünden yakın zamanda gösterilerde hayatını kaybedenlerin isimlerini sayıyor, istismar yapmaya çalışıyor. İstanbul’daki olayı anlatıyor. İsim vermeme gerek yok. İstanbul’da yatıyorlar kalkıyorlar Berkin Elvan. Yüzündeki maskesi, sapanı, cebinde patlayıcılar. Ama kalkıyor bakıyorsun, malum medya ekmek almaya giderken… Maskeyle mi gidilir, patlayıcılarla mı gidilir? Her şey ortada. Ama aynı o olayların olduğu gün de kalkıp da terör örgütü Okmeydanı’nda gelip, Burakcan’ı orada şehit ederken o Burakcan’ı bu baro başkanı zikretmiyor. Burakcan’dan niye bahsetmiyorsun? Çünkü o teröre kılıf bulmamıştı, o evinin kapısının önünde, gelen kalabalıkların gelişinde kurban olmuştu.
Sıkıntı burada. Çünkü burak istismara elverişli değildi. Ama diğerleri istismara elverişliydi. Burak için belki her yıl anma töreni yapılacaktır ama bunlar istismara açık yapacakları kutlamalarla oy devşireceklerini zannedeceklerdir.
Burada şimdi bir şey söyleyeceğim. Bir çok arkadaşım belki bilmiyor. Bütün bu acıları çektiren kim biliyor musunuz? Bu idam kararlarını veren kim? Bu konuşanın dede-babası da bu imzayı atanların içinde. O üç tane idamla ilgili Turan Feyzioğlu’nun da orada ismi var. O zaman ki heyetin içinde o da var. sen önce bunun hesabını ver ya. Türkiye’ye bu acıları yaşatan, genel başkanlığına özendiğin parti işte CHP’dir. Bu CHP zihniyetidir, pişkinliktir.
Merhum Ahmet Kaya için söylemiştim. 27 Mayıs olurken bunlar zihinleriyle oradaydılar. Menderes idam edilirken bunlar zihniyetleriyle, partileriyle, dede-babalarıyla oradaydılar. Sivas, maraş olurken, terör 30 yıl bu ülkede can alırken bunlar zihniyetleriyle iktidardı. Danıştay’ın faturasını kime kesmek istediler hatırlayın, sonra altından ne çıktı?
Üç genç idam edilirken, 12 eylül idam yapılırken, huıkuk çiğnenirken, bunlar ve bunların zihniyeti hep oradaydı. 1 Mayıs 77’de işçiler ölürken de oradaydılar. Biz gelene kadar bir mayıs işçi bayramı emeğin bayramı olarak ilan edilebildi mi? Edilemedi. Çıkmış yine sıkılmadan şunu söylüyor. 2010-11’de taksim’de en ufak olay olmadı. Orada da kollar kırıldı. Hatta onları konuşturmadılar bile.
Türk-İş, ikinci sırada Hak-iş onlar konuşma fırsatı bile bulamadılar. Zor alanı terk ettiler. Sanki alan kendilerine tahsis edilmiyormuş gibi kalkıp konuşma yapıyor.
‘E BİR YERE KADAR BUNA TAHAMMÜL EDİLİR’
Meydanı boş buldu konuşuyor, e bir yere kadar buna tahammül edilir. Bunlar hukuk siyasallaşırken de oradaydılar. Pişkince sıyrılmaya çalışıyorlar. Dede-babalarıyla zihniyetleriyle değişmez CHP ruhuyla hep oradaydılar. İşte şimdi tarih arşivler konuşuyor.
Meydanı boş buldu konuşuyor, e bir yere kadar buna tahammül edilir. Bunlar hukuk siyasallaşırken de oradaydılar. Pişkince sıyrılmaya çalışıyorlar. Dede-babalarıyla zihniyetleriyle değişmez CHP ruhuyla hep oradaydılar. İşte şimdi tarih arşivler konuşuyor.
Şu ifadeye bakar mısınız “seçmenin seçimler yoluyla iktidarın değişmeyeceğini düşünmeye sevk edilmesi demokrasiye büyük zarar verirmiş” bunu kim söylüyor? Bu adam söylüyor. CHP hiç seçim kazanamıyor. Ne yapalım? Alın siz yönetin mi diyelim? İhtilal gerekçeniz bu mu?
‘SİZ KİMSİNİZ YA, SİZ KİMSİNİZ?’
Arkadaşlar bazı köşe yazarları bunları göreve davet ediyorlar. Dün yapılan bu saygısızlık, tek bir şahsın değil, bir zihniyetin değişmez ruh halidir. Her yıl dönümlerinde biz nezaketle kutlamalara katılıyoruz. Birileri bunu fırsat olarak görüp, fırça çekebileceği imkan olarak görüyor. Siz kimsiniz ya, siz kimsiniz? Siyasete ayar verme cüretini kendinizde görüyorsunuz.
‘BUNDAN BÖYLE BUNLARIN KONUŞACAĞI YERE HİÇBİR ZAMAN KATILMAM’
Biz beş yılda bir milletin huzuruna çıkacağız. Hatalarımızın hesaplarını millete vereceğiz. Biz bu ülkede siyasete itibar kazandırdık. Bu itibarın zedelenmesine, çiğnenmesine asla izin vermeyeceğiz. Siyasetin alanının daraltılması özlemi içinde olanlara fırsat tanımayız. Bu makamda olduğum sürece bundan böyle bunların konuşacağı yere hiçbir zaman katılmam. Ne adli yıl açılışına ne diğerlerine.
‘SİZ KİMSİNİZ YA, SİZ KİMSİNİZ?’
Arkadaşlar bazı köşe yazarları bunları göreve davet ediyorlar. Dün yapılan bu saygısızlık, tek bir şahsın değil, bir zihniyetin değişmez ruh halidir. Her yıl dönümlerinde biz nezaketle kutlamalara katılıyoruz. Birileri bunu fırsat olarak görüp, fırça çekebileceği imkan olarak görüyor. Siz kimsiniz ya, siz kimsiniz? Siyasete ayar verme cüretini kendinizde görüyorsunuz.
‘BUNDAN BÖYLE BUNLARIN KONUŞACAĞI YERE HİÇBİR ZAMAN KATILMAM’
Biz beş yılda bir milletin huzuruna çıkacağız. Hatalarımızın hesaplarını millete vereceğiz. Biz bu ülkede siyasete itibar kazandırdık. Bu itibarın zedelenmesine, çiğnenmesine asla izin vermeyeceğiz. Siyasetin alanının daraltılması özlemi içinde olanlara fırsat tanımayız. Bu makamda olduğum sürece bundan böyle bunların konuşacağı yere hiçbir zaman katılmam. Ne adli yıl açılışına ne diğerlerine.
Bunların burada konuşma hakkı olmadığı halde bunlara söz veriyor. Bunların orada konuşma hakkı yok.
O zat, CHP kurultayında yapacağı konuşmayla Danıştay konuşmasını karıştırmış. Nerenin çatısı olacaksa olsun. Bilsin ki cüppesine sığınanların bizi hizaya çekmelerine asla pabuç bırakmayız, bırakmayacağız.
“30 MART’TA MİLLET PARALEL YAPIYLA MÜCADELE TALİMATI VERDİ”
Daha önce de çeşitli vesilelerle ifade ettiğim gibi 30 Mart’ta milletimiz bize paralel yapıyla mücadele talimatı verdi.
‘BU ÖYLE BİR YAPI Kİ, SÜTÜN İÇİNE KARIŞMIŞ PİS SUYA BENZİYOR’
Bu konuda bizler hep birlikte görevlendirildik. 30 Mart öncesinde yeni bir istikbal mücadelesi olarak isimlendirmiştik. Ülkemize birliğimize bağımsızlığımıza yönelik çok alçakça haince, aynı zamanda unutulması, üstünün örtülmesi affedilmesi mümkün olmayan bir saldırı yapıldı. Karşımızda mertçe ortaya çıkan, iddialarını ortaya koyan bir yapı yok. Bu öyle bir yapı ki, sütün içine karışmış pis suya benziyor. 35 süre boyunca o ak sütün içine sızmışlar, orada her türlü hileyi kullanarak gizlenmişler.
‘HASIMLARIMIZ EN ASGARİ İNSANİ VASIFLARDAN, ŞEREF BELİRTİLERİNDEN DAHİ YOKSUNLAR’
Dışardan baktığınızda o pis su anlaşılamazsa, bu yapı da maalesef bakmakla görülemiyor. Amaçları için her yol bunlara meşru. Yalanla, takiyeyle, kendisine sinsice gizlemek suretiyle olduğundan farklı görünerek, inandığının tersini yaparak bu yapı hücrelere sirayet etmiş. Eğer karşımızda mert bir düşman olsaydı, şerefli bir düşman gibi yenilgiyi kabul edip kenara çekilirdi. Ama hasımlarımız en asgari insani vasıflardan, şeref belirtilerinden dahi yoksunlar.
‘BU YAPININ ANA KAYNAKLARI KÖRELTİLDİ’
Tabi düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışıyla, bu yapının Türkiye’den de destek olunduğuna şahit olduk. CHP bu yapıyla işbirliğine gittik. Seçim sonrası kendi aralarında ne hale geldiler gördünüz. MHP, istismar ettiği milliyetçiliği çiğneyerek bu yapının arkasında vagon oldular. Hiç ummadığımız, makamlar tarafından bu yapı desteklendi. Desteklenmese bile bu yapıya karşı sessiz kalındı. İşte biz böyle zor bir yapıyla mücadele ediyoruz. Hem mertçe kendisini göstermeyen, rakiplerimiz tarafından kullanılan bir yapıya karşı mücadele veriyoruz. Şundan emin olunuz ki bu yapının ayakta kalması, Türkiye’ye yeni zararlar vermesi artık mümkün değildir. Bu yapının ana kaynakları köreltildi.
‘ŞU ANDA OKULLAR HENÜZ KAPATILMADI’
Anadolu’da Trakya’da bir hizmet örgütü olduğunu zannederek destekleyen vatandaşlarımız bu yapıyla aralarına mesafe koymaya başladılar. Çocuklarını okullarından dershanelerinden almaya başladılar.
Şu anda tabi okullar henüz kapatılmadı, herkes kesin kararını veremiyor. Bunlar tabi aileleri birbirine düşürdüler. Bunlar evde karı kocayı birbirine düşürdüler. Böyle bir noktaya böyle bir aşırılığa işi getirdiler. Bu yapının dini değerlerimizi, milli değerlerimizi, Hazreti Kuranı, Peygamberi, Said-i Nursi’yi nasıl istismar ettiğini herkes gördü.
“30 MART’TA MİLLET PARALEL YAPIYLA MÜCADELE TALİMATI VERDİ”
Daha önce de çeşitli vesilelerle ifade ettiğim gibi 30 Mart’ta milletimiz bize paralel yapıyla mücadele talimatı verdi.
‘BU ÖYLE BİR YAPI Kİ, SÜTÜN İÇİNE KARIŞMIŞ PİS SUYA BENZİYOR’
Bu konuda bizler hep birlikte görevlendirildik. 30 Mart öncesinde yeni bir istikbal mücadelesi olarak isimlendirmiştik. Ülkemize birliğimize bağımsızlığımıza yönelik çok alçakça haince, aynı zamanda unutulması, üstünün örtülmesi affedilmesi mümkün olmayan bir saldırı yapıldı. Karşımızda mertçe ortaya çıkan, iddialarını ortaya koyan bir yapı yok. Bu öyle bir yapı ki, sütün içine karışmış pis suya benziyor. 35 süre boyunca o ak sütün içine sızmışlar, orada her türlü hileyi kullanarak gizlenmişler.
‘HASIMLARIMIZ EN ASGARİ İNSANİ VASIFLARDAN, ŞEREF BELİRTİLERİNDEN DAHİ YOKSUNLAR’
Dışardan baktığınızda o pis su anlaşılamazsa, bu yapı da maalesef bakmakla görülemiyor. Amaçları için her yol bunlara meşru. Yalanla, takiyeyle, kendisine sinsice gizlemek suretiyle olduğundan farklı görünerek, inandığının tersini yaparak bu yapı hücrelere sirayet etmiş. Eğer karşımızda mert bir düşman olsaydı, şerefli bir düşman gibi yenilgiyi kabul edip kenara çekilirdi. Ama hasımlarımız en asgari insani vasıflardan, şeref belirtilerinden dahi yoksunlar.
‘BU YAPININ ANA KAYNAKLARI KÖRELTİLDİ’
Tabi düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışıyla, bu yapının Türkiye’den de destek olunduğuna şahit olduk. CHP bu yapıyla işbirliğine gittik. Seçim sonrası kendi aralarında ne hale geldiler gördünüz. MHP, istismar ettiği milliyetçiliği çiğneyerek bu yapının arkasında vagon oldular. Hiç ummadığımız, makamlar tarafından bu yapı desteklendi. Desteklenmese bile bu yapıya karşı sessiz kalındı. İşte biz böyle zor bir yapıyla mücadele ediyoruz. Hem mertçe kendisini göstermeyen, rakiplerimiz tarafından kullanılan bir yapıya karşı mücadele veriyoruz. Şundan emin olunuz ki bu yapının ayakta kalması, Türkiye’ye yeni zararlar vermesi artık mümkün değildir. Bu yapının ana kaynakları köreltildi.
‘ŞU ANDA OKULLAR HENÜZ KAPATILMADI’
Anadolu’da Trakya’da bir hizmet örgütü olduğunu zannederek destekleyen vatandaşlarımız bu yapıyla aralarına mesafe koymaya başladılar. Çocuklarını okullarından dershanelerinden almaya başladılar.
Şu anda tabi okullar henüz kapatılmadı, herkes kesin kararını veremiyor. Bunlar tabi aileleri birbirine düşürdüler. Bunlar evde karı kocayı birbirine düşürdüler. Böyle bir noktaya böyle bir aşırılığa işi getirdiler. Bu yapının dini değerlerimizi, milli değerlerimizi, Hazreti Kuranı, Peygamberi, Said-i Nursi’yi nasıl istismar ettiğini herkes gördü.
‘O SUÇLULUK PSİKOLOJİSİ İÇERİSİNDE ORADA DURUYOR’
Bugün buradan yine söylüyorum. Eğer samimiysen, dürüstsen Pensilvanya’da ne işin var? Çık kendi ülkene gel. Madem suçun filan da yok gel ülkene. Niye gelemiyorsun? Gel. Demek ki vatansever değil. inzivaya çekilmiş. Nasıl oluyor da Pensilvanya inziva yeri oluyor ya. Gel Afyon’da Emirdağ’da, gel Bursa’da, memleketin Erzurum’da çekil. Buralar güzel yerler. Ama gelemez. O suçluluk psikolojisi içerisinde orada duruyor. Ama ne olursa olsun takipçisiyiz. Uluslararası platformlarda bu yapının gerçek yüzü görülmeye başlandı. Adana’da İstanbul’da Ankara’da yürekli savcılar hakimler mesleklerinin gerektirdiği vicdani sorumluluğu üstlendiler vatanseverce adımlar atıyorlar. 1999’da Türkiye’den çıkış 15 yıl niye gelemiyorsun, gel.
‘BİZ BU CADI AVINI YAPACAĞIZ, BUNU DA BİLİN’
Paralel yapıyla mücadelenin bir cadı avına dönüşmesini ikide bir konuşuyorlar. Bu ülkeye ihanet edenlerin görevlerini değiştirmek cadı avıysa, biz bu cadı avını yapacağız, bunu da bilin. Oturdukları makamda her türlü, provokatif eylemleri sinsice yapanları bulup çıkardıkça gereğini yapacağız. Bu işin mücadelesi sıradan bir mücadele değil. bu konuda nerede kim neler yapıyorsa bunları bize bildireceksiniz. Bütün vatandaşlarıma söylüyorum bildireceksiniz gereğini yapalım.
‘GEREK KAYNATARAK GEREKİRSE MOLEKÜLLERİNE AYIRARAK STERİLİZE EDECEĞİZ’
Açık söylüyorum, belediye başkanlarıma, il başkanlarıma hepsine söyledim. Kurucu arkadaşlarıma, hukukun demokrasinin dışına çıkmadık çıkmayacağız. Çıkılmasına da müsaade etmeyeceğiz. İnançlı kesimlerin, cemaatlarin, dayanışma ruhunun yıpratılmasına da asla meydan vermeyeceğiz. Sütün içine karışmış bu pis suyu, gerek kaynatarak gerekirse moleküllerine ayırarak sterilize edeceğiz.
İşte son iki MGK toplantımızın sonuç bildirgelerinde de ne yayınladık? İlk madde, milli güvenliğimizi tehdit eden illegal yapılanmalara karşı devlet her türlü tedbiri alır. Bu mücadelede ihmalkar davranan milletin emanetine haksızlık eden. Uzlaşmaya niyetlenen, yaşananları unutan milletin emanetini yere düşürür.
‘BAYRAĞINIZA ŞEREFİNİZE SALDIRILDI’
Sessiz kalan tepkisiz kalan şantaja boyun eğen de milletimizin nazarı dikkatinden kaçmaz, tarihe de o şekilde kaydolur. Şunu tekrar hatırlatmak isterim. Şahsıma çok ağır saldırılar yapıldı. Aileme çocuklarıma saldırdılar. Arkadaşlarıma da saldırdılar. Partimize hükümetimize ekonomiye kardeşliğimize saldırdılar. Filistin davamıza, Mısır’daki demokrasi davasına, suriye2deki insanlık davasına saldırdılar. Eğer tüm bunlar yeterli değilse, hatırlatmalıyım ki bunlar MİT TIR’ları üzerinden, gizli toplantı üzerinden bayrağımıza, toprağımıza saldırdılar. Bana ailemize davamıza saldırıldığında susabilirler, ama onlara diyorum ki bayrağınıza şerefinize saldırıldı, en azından bunun için susmayın diyorum.
‘NEFES ALDIĞIM SÜRECE UNUTMAYACAK VE AFFETMEYECEĞİM’
Susanı tarih affetmeyecek. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Nefes aldığım sürece unutmayacak ve affetmeyeceğim. Çünkü bir çoklarıyla bunu çok yaşadım, çok iyi tanıyorum bunları. Artık çok iyi öğrendim. Ama ben bunların bu kadar yalancı, bu kadar müfteri olacaklarına inanmıyordum. Ama yaşayınca bunları öğrendik. 2010 bize çok şey öğrettik. Ondan sonraki süreçte işte her şeyi açık açık görmeye başladık. Bunu şahsım için değil, neferi olmaktan gurur duyduğum davam için unutmayacağım, affetmeyeceğim.
‘ŞİMDİ BU DÖNEMDE DE YİNE TUZLUKLAR ÇIKTI’
Adayımız kim olursa olsun, kim cumhurbaşkanı seçilirse seçilsin. Davamızın seyrinde en küçük bir sapma olmayacaktır. Gerek cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, partimiz içinde fitne çıkartmak isteyenler mutlaka olacaktır. Allah’a şükür biz bunlara karşı şerbetliyiz. Nice girişimler gördük. Hepsini boşa çıkardık. Partimizden ayrılıp parti kuranlar olmadı mı? Şimdi neredeler? İsimlerini sayın desem hatırlamazsınız. İşte şimdi bu dönemde de yine tuzluklar çıktı. Şimdi bu tuzlukların markasını da unutacaksınız. Niye? Çünkü ihanet edenleri hiçbir zaman tarih tutup da böyle anıtlaştırmaz, onları gömer. Hep söylüyoruz Menderes’i idam edenler, kararını verenler konuşuluyor mu? Ancak tarihçiler bunu konuşur. Ama halk Menderes’i unutmuyor, Hasan Polatkan’ı unutmuyor. Ama o kararı verenleri unutmuyor. Bizim çok sağlam çatımız var.
‘ADAYLARINI MERAKLA BEKLİYORUZ’
Birileri çıkmış çatı aday diyor. 30 Mart’ta milletin estirdiği rüzgar bunların çatılarını uçurdu. Şimdi yeni çatı kurmaya çalışıyorlar. CHP genel müdürü ne diyor? Adayımız MHP’nin desteğini alacak diyor, Kürtlerin desteğini alacak diyor, sosyalistlerin desteğini alacak diyor. E haliyle, hem ulusalcı, hem milliyetçi, hem sosyalist, hem kucaklayıcı, hem faşist olacak. Gerek bozkurt işareti, gerektiğinde zafer işareti yapacak. Aslında Pensilvanya’daki hocaları bu tanıma uyuyor ama onun da üniversite mezuniyeti yok sıkıntı burada. Biz de bunların adaylarını merakla bekliyoruz.
Ödünç oyla, taşıma suyla çatı kurulmaz. 10 Ağustos’ta millet bir kez daha onlara öğretecek.
KAYNAK : Hurriyet.com.tr
Posted on :
19 Ocak 2014 Pazar
[0] comments Label:
aydın doğan,
başbakan recep tayyip erdoğan,
bekir hazar,
ingiltere,
manşet,
recep tayyip erdoğan,
takvim,
türkiye
İNGİLİZ BURNU - (OKU GERÇEKLERİ ÖĞREN MAŞA OLMA)
Türkiye ile yatıyorlar...
Türkiye ile kalkıyorlar. "Cumhurbaşkanı olma Erdoğan" diye çağrılar yapıyorlar.
Yeni İçişleri Bakanı için "Eyvah" diye feryatlar atıyorlar.
Yeni kabinenin Erdoğan'a ne kadar sadık olduğuna kadar analiz patlaması yaşıyorlar.
Kimler mi?
İngiltere'de Yahudi Sermayesinin kurduğu medya.
Bunların başında REUTERS haber geliyor.
Adamların Türkiye'yi haber yapmadığı bir gün yok.
Dün de "Erdoğan tam bir SURVİVÖR" demişler.
SAVAŞÇI demek istiyorlar yani.
Bizim haberimiz yok, REUTERS 17 Aralık operasyonundan sonra yapılan ANKETLERDEN haberdar.
Demek ki önce onlara gidiyor bilgi. "Son anketler öyle gösteriyor ki Erdoğan yine yüzde 40'ın üzerinde oy alacak.
En fazla birkaç puan düşer" diyorlar.
Türk medyasının umurunda değil İngiltere Başbakanı.
İngiliz kabinesindeki İçişleri Bakanı'nı yazan yok bizde.
Başbakan Cameron'a sadık Bakan'lar listesini yayınlayan yok Türkiye'de...
İngiltere'deki anketler ne gösteriyor, tek satır yok gazete sayfalarımızda.
Ama dedik ya adamlar İNGİLİZ...
Horozlar ötüyor sabah... "Türkiye" diye uyanıyorlar.
Güneş batıyor, yatağa "Türkiye" diye giriyorlar.
Rüyalarında Türkiye'yi ve Erdoğan'ı görüyorlar.
Nitekim yine Yahudi Sermayesi bir diğer İngiliz Gazetesi Financial Times de son sayısında "Türkiye" sendromuna girdi.
Daniel Dombay mı, Daniel Dombey mi ne, Yahudi bir yazarları analiz yapmış 17 Aralık Operasyonu ile ilgili. "Bu Erdoğan'ın sonu mu?" diye sormuş, oturmuş koca bir makale döşenmiş. "Ulen biz Cameron'un sonu mu diye analizlere dalıyor muyuz? Sana ne?" diyemiyoruz.
Çünkü "Onlara ne" değil.
Türkiye çok önemli bir yönetilecek ve SÖĞÜŞLENECEK ülke adamlar için.
Erdoğan'ın gitmesi, Kraliçe'nin kasasına milyarlarca dolar sokacak.
Adamlar çıkarlarını düşünüyor.
Nitekim bu Daniel zırt pırt "Türkiye"yi yazıyor Financial Times'ta.
Taa Temmuz 2013'te "Türkiye faizleri artırmalı" diye uyarmış.
Operasyonlar olacak ki faizler yükselecek.
Patronları MALI götürecek Türkiye'den.
22 Ekim'de de "Türkiye Batı'ya sadakatin göstermeli" diye çağrı yapmış.
Hay haay Daniel efendi.
Başka emrin var mı?
Kasım 2013'te de rahat durmamış Daniel.
Türkiye'nin İran ile girdiği petrol ilişkisini gammazlamış dünyaya. "Yakında Türkiye kendini sıkıntılı sularda bulabilir" diye de Operasyon sopası göstermiş muhterem.
Ve çok ilginçtir Haziran 2012'de de müthiş bir yoruma imza atmış.
Cemaat-Hükümet arasında hiçbir kriz yokken taa bir buçuk sene önce şöyle buyurmuş Daniel Dombey; "Türkiye'de Erdoğan pek çok KURULU DÜZENE meydan okuyor.
Başbakan'ın karşısındaki esas zorluk, pek çok devlet kurumunda örgütlü cemaattir.
Türkiye bölgede yeni GÜÇ olma peşinde ama kendi arka bahçesindeki sorunların tehdidi altında."
BİNGO...
BİR BUÇUK yıl öncesinden Tam 12'den vuran bir ÖNGÖRÜ...
Sen neymişsin be İNGİLİZ?
Adama bak yahu?
2012'nin 26 Haziran'ında bugünü görüyor.
Nasıl bir MEDYUMLUK bu?
Nostradamus sağ olsa beyaz bayrak çekip ŞAPKA çıkarır bu İNGİLİZ'e.
Sağolsun Aydın Doğan Bey'in Hürriyet'inden Erdal Sağlam kardeşim de bu İngiliz KAHİN'in uyarısını köşesine taşımış.
Haziran 2012'de "OPERAYON" kokusunu almış İngilizler.
Adamlarda ne burun varmış be!!!
BEKİR HAZAR/TAKVİM
Posted on :
27 Ekim 2013 Pazar
[0] comments Label:
BDP,
Eleştiri,
manşet,
recep tayyip erdoğan,
Van Belediyesi
Erdoğan'dan BDP Belediyesine Eleştiri
BDP'li Van Belediyesi'ne sert eleştirilerde bulunan Erdoğan, "Van çöpten geçilmiyor. Belediyecilik görmek istiyorsanız AK Partili belediyelerin şehirlerine bakın" diye konuştu.
Deprem sonrası Van'a yapılan hizmetlerle ilgili bilgi veren Erdoğan, "17 bin 489 konutun inşaatını tamamladık. 15 bin tanesini toplu açılış töreni ile teslim etmiştik. Bugün ise 2644 konutu hak sahiplerine teslim ettik. Depremin ardından Van'ı tekrar ayağa kaldırabilmek için 5 katrilyon harcaba yaptık. Yaraları sardık. Hız kesmeden çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bazıları çıkıp bizim Van için yaptıklarımızı unutturmaya çalışıyor. Biz sizin için ne yaptıysak sizlere hizmet için yaptık. Bunların takdiri Vanlı kardeşlerimize aittir. bir takım çevrelerin karalama kampanyaları karşısında bunlara karşı aklıyla ve vicdanıyla karar verecektir. Van mahalli seçimde büyükşehir başkanını seçecek. Van'dan köylere kadar hizmet taşıyacak. Belediyeye yapacağımız ödenek ile Van'a hizmetlerimiz daha da arttıracağız" diye konuştu.
VAN'A YÜKSEK BİNA UYARISI
Van'da hala yüksek katlı binaların yapılmasına eleştirede bulunan Erdoğan, "Bugün baktım. Benim Vanlı kardeşlerim yüksek konutlu binalar yapıyor. Bakanıma da söyledim. Biz 8 katlı binalar yapıyorsak depreme adeta davetiye çıkarıyoruz. Azemi 5 kat yapmalıyız. Korku ve endişeyi yaşamayalım. Efendim diyolar ki: 'Vatandaşlar baskı yapıyor. Benim çok çocuğum var diyorlar.' Herşey deprem gelene kadardır. Deprem olursa bu sefer belediye başkanına bela okumaya, bizi siz bu hale getirdiniz derler. Biz niye getirelim. Siz kendiniz ettiniz kendiniz bulsun. Biz sizden bunu bekliyoruz. Yapılacak binalar ile ilgili duyarlı olalım. Sizin yardımınızı bekliyoruz. İstanbul, İzmir ve Ankara'da plansız projesiz yapılanmalar var. Yatay mimariyle alçak binalar yapalım" dedi.
CUMHURİYET HEPİMİZİN CUMHURİYETİ
Ötekileştirici mantığı sona erdirdiklerini belirten Erdoğan, inkar, red, asimilasyon politikalarını ayaklarının altına aldıklarını söyledi. Erdoğan, "Cumhuriyet hepimizin cumhuriyetidir. Cumhur haktır, Cumhuriyet milletin kurumsallaşmış halidir. Cumhuriyet batıdakinin ne kadar hakkıysa doğudakinin de o kadar hakkıdır. Geçmişte sadece Doğu ve Güneydoğu'ya değil Türkiye'nin genelinde farklı kesimlere farklı muamaleler yapıldı. Kendilerini Cumhuriyetin tek yegane sahibi olarak görenler kendileri dışındaki herkesi farklı gördü. Herkese farklı baskılar yaptılar. Çıkarları zedelendiği zaman bu elitler cumhuriyeti korumak ve kollamak adına darbeler yaptılar. Zulümler yaptılar. Faili meçhullere göz yumdular. Üzerlerini örttüler. Başkalarının inanç ve değerlerini yok saydılar. Etnik kökenler, kültürler yok sayıldı. Ama biz sorunları çözdük. Siyaset sorun çözme işidir" ifadelerini kullandı.
İŞSİZLİĞİN EN TEMEL SEBEBİ TERÖR
Başbakan Erdoğan, "Biz artık bu bölgede silahın değil diyaloğun devreye girmesini arzu ediyoruz. 11 yıl önce konuşulmayan talepler bir bir hayata geçiriliyor. Doğudaki işsizliğin en temel sebebi terördür. Terörün olduğunu yere yatırımcı girmez başarımızın altında güven ve istikrar vardır" dedi.
VAN ÇÖPTEN GEÇİLMİYOR
Van Belediyesi'ni sert sözlerle eleştiren Erdoğan, "Van'a indim. Van'ı gördüm. İlk olarak yollar caddeler dikkatimi çekti. Siz burada yaşıyorsunuz, yatıyorsunuz kalkıyorsunuz. Allah aşkına bir belediyecilik açısından şu ara sokakların halini beğeniyor musunuz? Beğeniyorsanız 'Ya gayet güzeler buralar ya, gayet modern, nasıl beğenmeyelim'. Eğer beğeniyorsanız söyleyin bize. Sesiniz çıkmadığına göre demek beğeniyorsunuz. Ben herhalde alıştınız diye düşünüyorum. Siz bu görüntülere alıştınız. Ama kusura bakmayın. Ben size bu yapıyı yakıştıramıyorum. Çünkü benim Vanlı kardeşime bu yollar layık değil diyorum. Her tarafın pırıl pırıl olması lazım. Tertemiz olmasın. Temizlik imandandır ilkesi gayrimüslimlerin değil müslümanlarındır. Kusura bakmayın ama Van çöpten geçilmiyor. Belediyenin birinci görevi temizliktir. Bakıyorsunuz her taraf pislik ve çöp içinde" diye konuştu.
BELEDİYECİLİK GÖRMEK İSTİYORSANIZ AK PARTİLİ BELEDİYELERE BAKIN
Erdoğan sözlerini, Belediyecilik mi görmek istiyorsunuz İstanbul'a, Kocaeli'ye, Gaziantep'e Sakarya'ya bakın. Nerede AK Partili Büyükşehir Belediye varsa onlara bakın ve Van böyle olmalı demek içinde elimizden gelen gayreti ortaya koyalım " diyerek tamamladı.
VAN'A YÜKSEK BİNA UYARISI
Van'da hala yüksek katlı binaların yapılmasına eleştirede bulunan Erdoğan, "Bugün baktım. Benim Vanlı kardeşlerim yüksek konutlu binalar yapıyor. Bakanıma da söyledim. Biz 8 katlı binalar yapıyorsak depreme adeta davetiye çıkarıyoruz. Azemi 5 kat yapmalıyız. Korku ve endişeyi yaşamayalım. Efendim diyolar ki: 'Vatandaşlar baskı yapıyor. Benim çok çocuğum var diyorlar.' Herşey deprem gelene kadardır. Deprem olursa bu sefer belediye başkanına bela okumaya, bizi siz bu hale getirdiniz derler. Biz niye getirelim. Siz kendiniz ettiniz kendiniz bulsun. Biz sizden bunu bekliyoruz. Yapılacak binalar ile ilgili duyarlı olalım. Sizin yardımınızı bekliyoruz. İstanbul, İzmir ve Ankara'da plansız projesiz yapılanmalar var. Yatay mimariyle alçak binalar yapalım" dedi.
CUMHURİYET HEPİMİZİN CUMHURİYETİ
Ötekileştirici mantığı sona erdirdiklerini belirten Erdoğan, inkar, red, asimilasyon politikalarını ayaklarının altına aldıklarını söyledi. Erdoğan, "Cumhuriyet hepimizin cumhuriyetidir. Cumhur haktır, Cumhuriyet milletin kurumsallaşmış halidir. Cumhuriyet batıdakinin ne kadar hakkıysa doğudakinin de o kadar hakkıdır. Geçmişte sadece Doğu ve Güneydoğu'ya değil Türkiye'nin genelinde farklı kesimlere farklı muamaleler yapıldı. Kendilerini Cumhuriyetin tek yegane sahibi olarak görenler kendileri dışındaki herkesi farklı gördü. Herkese farklı baskılar yaptılar. Çıkarları zedelendiği zaman bu elitler cumhuriyeti korumak ve kollamak adına darbeler yaptılar. Zulümler yaptılar. Faili meçhullere göz yumdular. Üzerlerini örttüler. Başkalarının inanç ve değerlerini yok saydılar. Etnik kökenler, kültürler yok sayıldı. Ama biz sorunları çözdük. Siyaset sorun çözme işidir" ifadelerini kullandı.
İŞSİZLİĞİN EN TEMEL SEBEBİ TERÖR
Başbakan Erdoğan, "Biz artık bu bölgede silahın değil diyaloğun devreye girmesini arzu ediyoruz. 11 yıl önce konuşulmayan talepler bir bir hayata geçiriliyor. Doğudaki işsizliğin en temel sebebi terördür. Terörün olduğunu yere yatırımcı girmez başarımızın altında güven ve istikrar vardır" dedi.
VAN ÇÖPTEN GEÇİLMİYOR
Van Belediyesi'ni sert sözlerle eleştiren Erdoğan, "Van'a indim. Van'ı gördüm. İlk olarak yollar caddeler dikkatimi çekti. Siz burada yaşıyorsunuz, yatıyorsunuz kalkıyorsunuz. Allah aşkına bir belediyecilik açısından şu ara sokakların halini beğeniyor musunuz? Beğeniyorsanız 'Ya gayet güzeler buralar ya, gayet modern, nasıl beğenmeyelim'. Eğer beğeniyorsanız söyleyin bize. Sesiniz çıkmadığına göre demek beğeniyorsunuz. Ben herhalde alıştınız diye düşünüyorum. Siz bu görüntülere alıştınız. Ama kusura bakmayın. Ben size bu yapıyı yakıştıramıyorum. Çünkü benim Vanlı kardeşime bu yollar layık değil diyorum. Her tarafın pırıl pırıl olması lazım. Tertemiz olmasın. Temizlik imandandır ilkesi gayrimüslimlerin değil müslümanlarındır. Kusura bakmayın ama Van çöpten geçilmiyor. Belediyenin birinci görevi temizliktir. Bakıyorsunuz her taraf pislik ve çöp içinde" diye konuştu.
BELEDİYECİLİK GÖRMEK İSTİYORSANIZ AK PARTİLİ BELEDİYELERE BAKIN
Erdoğan sözlerini, Belediyecilik mi görmek istiyorsunuz İstanbul'a, Kocaeli'ye, Gaziantep'e Sakarya'ya bakın. Nerede AK Partili Büyükşehir Belediye varsa onlara bakın ve Van böyle olmalı demek içinde elimizden gelen gayreti ortaya koyalım " diyerek tamamladı.
Posted on :
6 Nisan 2013 Cumartesi
[0] comments Label:
akil insanlar,
BDP,
gündem,
manşet,
recep tayyip erdoğan,
yasak
'Akil İnsanlar'a İlk Yasak
06.04.2013 Cumartesi 09:30
Bu Habere 13 Yorum Yapıldı
Bu Haber 3777 Defa Okunmuştur
Başbakan Erdoğan, "BDP heyetleri zaten gidiyor" diyerek akil insanların
Başbakan Erdoğan'ın akil insanlar komisyonu üyeleri ile yaptığı ilk toplantıda önce soru yöneltmek isteyenlerin isimleri alındı. Adınıyazdıran 15 kişi , daha sonra söz alarak görüşlerini ve sorularını yöneltti.
Başbakan ise bütün soruları not etti ve tek tek yanıt verdi.
UÇAK -OTOBÜS MASRAFLARI KARŞILANACAKVatan gazetesinin haberine göre; toplantıda, çalışma programı ile ilgili herhangi bir belirleme yapılmadığı ve bunun tamamen heyetlere bırakıldığı belirtildi. "Parti veya hükümet temsilcisi değilsiniz" denilen bilgilendirmede , heyetlerin çalışma biçimlerine ve içeriklerine hiçbir şekilde karışılmayacağı ifade edildi.
Üyelerebilgi veren Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı yetkilileri de heyetlere; "lojistik destek vereceklerini", uçak , otel, otobüs gibi masrafların karşılanacağını belirtti.
BARIŞIN ÖNEMİNİ ANLATACAĞIZAkil İnsanlar İç AnadoluBölge Grubu üyesi Prof. Dr. Doğu Ergil, "Her grubun kendine özgü vereceği karar ve çalışma yöntemi olacak" dedi. "Akil İnsanlar içinde barış sürecini şiddetle destekleyen ve biraz daha ihtiyatlı olanlar bulunduğunu'' söyleyen Prof. Ergil, şöyle devam etti: "Bizim görevimiz halkımıza barışta tüm Türkiye'nin kazanacağını, savaşta ise ülke olarak kaybedeceğimizi anlatmak olacak. Amacımız; barışın sağlanması ve demokratikleşme yolunda sıçrama yapmak" dedi.
İMRALI VETOSU"Akil insanlar heyeti içinden belirlenecek bir grubun Kandil ve İmralı'ya gidip gitmeyecekleri" sorusuna da yanıt veren Erdoğan, "BDP heyetlerinin zaten İmralı'ya gittiğini, akil insanların bu tür bir ziyaretine gerek olmadığı" görüşünü belirtti.
Başbakan ise bütün soruları not etti ve tek tek yanıt verdi.
Üyelere
BARIŞIN ÖNEMİNİ ANLATACAĞIZAkil İnsanlar İç Anadolu
İMRALI VETOSU"Akil insanlar heyeti içinden belirlenecek bir grubun Kandil ve İmralı'ya gidip gitmeyecekleri" sorusuna da yanıt veren Erdoğan, "BDP heyetlerinin zaten İmralı'ya gittiğini, akil insanların bu tür bir ziyaretine gerek olmadığı" görüşünü belirtti.