GÜNDEM


More

YAZAR: Unknown
Soma İçin Bir Olduk:  Madenci köylerindeki çocuklar da unutulmadı...

Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.


Hamzacık Köyü’nden 7. sınıf öğrencisi Nizamettin anlatıyor: “Babam madenci, annem ev hanımı. 9 kişilik bir takımımız var. Bizim Voltronik adında bir robotumuz var. Programladığımız şeyleri yapabiliyor.” Nizamettin ve arkadaşları da bilim kahramanları arasına katıldı.

Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.

Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.


Bir boomads advertorial içeriğidir.
Posted on : 12 Haziran 2014 Perşembe [0] comments Label: ,

Soma Yüreğimizde!

YAZAR: Unknown


Soma Yüreğimizde!
Posted: 10 Jun 2014 02:06 PM PDT

Ressam Gül Diri, ''Biz de Soma şehit ailelerinin birer ferdiyiz. Kardeşlerimiz ışıklar içinde yatsınlar. Onların eş ve çocukları, ülkesi ve halkına duyarlı sanatçılar var olduğu sürece yalnızlık çekmeyeceklerdir. Ressam arkadaşlara düzenlenecek sergiye, 'Soma Maden Katliamı' temalı birer resimle katılmaya davet ediyorum. Sergiden elde edilecek gelir, madenci ailelerine ulaştırılacaktır. Arkadaşlar konusunu kendilerinin belirleyeceği eserlerle de katılabilirler. Kendileri bizzat sergiye katılamayacak arkadaşlar, yaptıkları eserlerini, Ağustos 15'e kadar Salepçioğlu İşhanı K:3 No: 302 Kemeraltı-Konak- İzmir adresindeki Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi'ne iletebilir.

Eylül 2014'te açılacak sergide, eserler halkımızın beğenisine sunulacaktır'' dedi.

Kendisi sergiye en az iki eserle katılmayı hedefleyen Diri, tablosunu tamamlama aşamasına geldi.

Bizim aracılığımızla Türkiye'de resim çizen tüm sanatçılara seslenen Gül Diri, '' Halkın sanatçısı, halkının sorunlarına sahip çıkar. Yüreğimiz, Soma'da acı çeken şehit aileleri için atmaktadır'' diyerek çalışmasına devam etti.





Haber ve fotoğraf : Osman Gazi Oktay
Posted: 10 Jun 2014 02:07 PM PDT

Değerli öğretmenim Figen ÖZEN soruyor; "BİR zamanlar bir ADD vardı. Yurt sorunlarına duyarlı, vatan savunmasında cephede. Tam bağımsız Türkiye savunucusu... Türk bayrağı gönderden indiriliyor bir avuç şerefsiz tarafından.

ADD'de ses yok! Ne yapsak, kayıp ilanı mı versek?"

Atatürkçü Düşünce Derneği(ADD)ne karşı yıllardır sürdürülen "edilgenleştirme" operasyonu, mason localarının desteğini de yanına alan ÇÖLAŞAN'IN 2010 Haziranında ADD yönetimini ele geçirmesiyle büyük oranda tamamlanmıştır.

Yaptığı göstermelik muhalefet, bu edilgenliştirme operasyonlarının bir aracı olduğu gerçeğinin üzerini "sözde Atatürkçülük" şalıyla örtme amaçlıdır.

Tansel ÇÖLAŞAN'IN eşi Emin ÇÖLAŞAN, 26 Ocak 2012 tarihli Sözcü Gazetesinde "Mason localarında siyasi tartışma yapılmaz. Particilik yoktur ve kesinlikle yasaktır. Ama masonlar genelde laik, yurdunu seven, Atatürk ilkelerine bağlı, ülkenin bütünlüğüne sahip çıkan insanlardır" diye yazıyor.

Yani Masonlar Atatürkçüymüş!

Emin ÇÖLAŞAN'IN dedesi Saruhan (Manisa) milletvekili Refik Şevket İnce, Atatürk'ün huzurundan kovduğu masonlar arasındadır. Mason Milletvekillerinden oluşan ve aralarında R. Şevket İNCE'NİN de bulunduğu bir heyet Atatürk'ün huzuruna çıkarlar.

Masonların büyük Üstadı Mim Kemal, Atatürk'e hitaben:

"Efendimiz biz zaten size bağlıyız fakat siz liderimiz olursanız, bir pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız" der.
Atatürk,
"Peki, bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra… Siz Avrupa'da hangi locaya bağlısınız ve mektebinizin ismi nedir?"

Diye sorar.

Mason Üstadı Mim Kemal

"Biz Cenova'ya tabiiyiz ve Reisimiz Barca Mişon'dur" diye cevap verince küplere binen Mustafa Kemal Paşa, "Haydi defolun buradan, cehennem olun gidin. Yahudi uşakları! Benim milletim bana kahraman sıfatını verdi. Ben sizin gibi bir çift Yahudi'ye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiye' deki bütün locaları kapatmadığınız takdirde, yarın teşkil edeceğim Divan-ı Harbe Örfi'ye hepinizi verir ve astırırım. Haydi defolun karşımdan" diyerek masonları huzurundan kovdu. (İbrahim Arvas, tarihi hakikatler, s.71-72)

Peki, Mason torunu Emin ÇÖLAŞAN ne diyordu? "masonlar genelde laik, yurdunu seven, Atatürk ilkelerine bağlı, ülkenin bütünlüğüne sahip çıkan insanlardır"

Olabilir mi? Kesinlikle olamaz.

Çünkü Masonlar 1935 yılında kendilerini huzurundan kovan ve Localarını kapatan Mustafa Kemal ATATÜRK'Ü asla affetmemişlerdir.

Bu nedenle tüm devlet kurumlarına sızarak, Atatürkçü örgütlenmelerin içinde yuvalanarak Atatürk'ten intikam almak için fırsat kollamışlardır.

Çölaşanlar, yalnızca dededen değil, tüm sülale boyu masondurlar.

Emin Çölaşan'ın kayınbiraderi, Ankara'nın meşhur avukatlarından, Taner Tuğcu (Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı Tülay Tuğcu'nun Kocası, ADD'YE 3. kez Genel Başkan seçilen Tansel ÇÖLAŞAN'IN kardeşi) Büyük Mason Locası Derneği Ankara Vadisi Uyanış Locası üyesi ve üst düzey yöneticisidir. Aynı Loca'da Çölaşan'ın halasının oğlu "Mustafa Atasoy" ve onun eşi "Pınar Atasoy" unda üyeliği bulunmaktadır.

Masonluk babadan geçer, mason erkeklerin eşleri de genelde masondur. Masonlar ulusalcı değildir.

Hem mason hem Atatürkçü olunamaz!

Hem mason, hem Ulusalcı olunamaz!

Masonluk, ulusal kimliği, ulusal bilinci, ulusal kültürü reddeder. Masonlar, evrensel kardeşlik safsatası ardına saklanarak bulundukları ülkelerde emperyalizm adına misyonerlik yaparlar.

ADD Emperyalizm adına misyonerlik yapan, devşirilmiş, mandacılar tarafından ele geçirilmiş olduğu için, "Yurt sorunlarına duyarlı, vatan savunmasında cephede. Tam bağımsız Türkiye savunucusu..." olmaktan, yani kuruluş amaçlarından, mason localarının katkı ve desteğini alanlar tarafından bilinçli bir operasyonla uzaklaştırılmıştır. Daha değişik bir söylemle ADD Masonlarca teslim alınmıştır.


Mahmut ÖZYÜREK
Posted: 10 Jun 2014 11:00 AM PDT

Gençlik ve Spor Bakanlığı Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun (YURTKUR) Ziraat Bankası ile yaptığı yeni protokol açıklandı.

YURTKUR'un Ziraat Bankası ile yaptığı ve 1 Temmuz 2014'te yürürlüğe girecek protokolde yeni düzenlemeler hayata geçiyor. Eski protokolde öğrencilere burs ödemeleri her ayın 6'sında, kredi ödemeleri ise 7'sinde yapılırken yeni protokolle, öğrencilerin TC kimlik numaralarının son hanesine göre belirlenen tarihlerde ödenecek.

Buna göre, TC kimlik numarasının son hanesi 0 olanlar için ödeme günü her ayın 6'sı olacak, kimlik numarasının son hanesi 2 olanlara ödemeler ayın 7'sinde, 4 olanlara ayın 8'inde, 6 olanlara ayın 9'unda ve kimlik numarası 8 ile bitenlere burs ve kredi ödemeleri her ayın 10'unda yapılacak.

Yurt
Posted: 10 Jun 2014 10:00 AM PDT

TEKNOLOJİ şirketi Ericsson tarafından hazırlanan Mobilite Raporu'na (Mobility Report) göre 2015 yılında dünya üzerindeki mobil abonelik sayısı, dünya nüfusunu geçecek.

2019 yılında ise mobil sayısının 9.2 milyar olması bekleniyor. Buna göre 014'nın ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 120 milyon artarak yüzde 7 büyüme kaydetti. 2019 yılında ise mobil sayısının 9.2 milyar olması bekleniyor. Mobil genişbant aboneliklerinin de büyümeye devam ederek 2019 yılında 7.6 milyar adede ulaşması bekleniyor.

AKILLI 2016'DA GEÇECEK

Rapora göre akıllı telefonların sayısı, 2016'da akıllı özelliği olmayan mobil telefon sayısını geçecek. 2019'da ise akıllı telefona sahip kullanıcı sayısının 5.6 milyara ulaşması bekleniyor. Sadece Avrupa'da 2019'da akıllı telefon kullanıcı sayısı 765 milyona ulaşacak ve böylelikle Avrupa nüfusunu geçecek.

Hürriyet
Posted: 10 Jun 2014 09:00 AM PDT

Başbakan Erdoğan için yeniden restore edildiği belirtilen Çengelköy'de Vahdettin Köşkü'nde çalışmalar sona yaklaştı.

İstanbul Çengelköy'de Devlet Konukevi olarak kullanılacak tarihi Vahdettin Köşkü'nde çalışmalar sona yaklaştı. Dış cephesi sarıya boyanan köşkler ince işçiliklerin tamamlanmasıyla önümüzdeki günlerde hizmete açılacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisi olacağı iddia edilen, çevreciler ve mimarlar tarafından aslına uygun olarak yapılmamakla suçlandığı için tartışma konusu olan Vahdettin Köşkü, muhteşem boğaz manzarasıyla yurtdışından gelen önemli konukları ağırlayacak.

HELİKOPTER PİSTİ DE VAR

Son Osmanlı Padişahı Vahdettin'in tahta geçmeden önce yaşadığı Çengelköy'de boğazı tepeden gören 70 dönümlük arazide bulunan Vahdettin Köşkü, Köçeoğlu Köşkü, Kadın Efendi Köşkü, Ağalar Dairesi ve Bahçevan Evi üç yıl önce tamamen yıkılarak yeniden yapıldı. Köşklerin restorasyonunu TOKİ ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yaptığı arazide bir helikopter pisti de bulunacak. Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinde yabancı devlet adamlarını ağırlayan köşklerin ünlü şair Orhan Veli'nin "İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı" adlı şiirini yazdığı koru içinde olması bölgenin manevi değerini arttırıyor.

ÇENGELKÖY'DE IŞIKLAR KALDIRILACAK

Çengelköy'deki yeni Başbakanlık Çalışma Ofisi nedeniyle bölgede trafik de yeniden düzenleniyor. Bakanlar Kurulu, 18 Haziran 2013'te İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin talebi üzerine bölgede trafik akışını yeniden düzenleyen bir acele kamulaştırmaya izin verdi. Resmi Gazete'de yayımlanan plana göre Boğaziçi Sahil Şeridi İmar Planı ve Vahdettin Köşkü ve Çevresi Yol Düzenlemesi Projesi kapsamında vatandaşların arazilerinden 61 parselde, 2 metrekareden 197 metrekaresi kadarı istimlak yapılacak. Düzenlemeyle Çengelköy'deki trafik ışıkları kaldırılarak Çengelköy-Boğaziçi Köprüsü yönünde trafik tek taraflı olacak.

Cumhuriyet
Posted: 10 Jun 2014 08:00 AM PDT

Metropoll'ün anketine göre seçmenin sadece yüzde 17'si Erdoğan'ı Köşk'te istiyor, yüzde 62'si tarafsız bir isim cumhurbaşkanı olsun derken yüzde 42'si 'çatı aday'ı destekliyor.

Metropoll Araştırma'nın son kamuoyu araştırmasına göre, AKP seçmeninin yüzde 33.5'i, genel seçmenin ise yüzde 17'si Başbakan Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasını istiyor. Yüzde 62.3'lük bir kesim tarafsız bir ismin Köşk'e çıkmasını istediğini belirtirken CHP ve MHP'nin ortak çatı aday formülüne destek yüzde 41.7. Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması durumunda Başbakanlık için aday gösterilen ilk üç isim ise Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Numan Kurtulmuş.

"Cumhurbaşkanlığı Seçimi-Yargı Bağımsızlığı ve Basın Özgürlüğü" başlıklı mayıs ayı araştırmasını tamamladı. Anketten çıkan bazı sonuçlar şöyle:

* Ankette katılımcılara yöneltilen "Partili bir kişinin mi, yoksa tarafsız bir kişinin mi cumhurbaşkanı olmasını istersiniz?" sorusuna yüzde 31.3'lük kesim "partili bir kişinin", yüzde 62.3'lük kesim ise"tarafsız kişinin" yanıtını verdi. Tarafsız bir ismin Köşk'e çıkmasını isteyenlerin oranı 1 ayda yaklaşık 5 puan yükseldi.

* Aynı soruya verilen yanıtlara seçmen eğilimleri açısından bakıldığında da ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. "Partili bir ismin" cumhurbaşkanı olmasını isteyen AKP seçmeninin oranı yüzde 55.1'de kalıyor. AKP'ye oy verdiğini ifade eden katılımcıların yüzde 40.1'i tarafsız bir cumhurbaşkanı seçilmesini istiyor. Partili cumhurbaşkanı isteyenlerin oranı BDP seçmeninde yüzde 18.8'e, MHP seçmeninde 11.6'ya, CHP seçmeninde ise 9.4'e geriliyor.

Gül, Erdoğan'ın önünde

* Ankette, katılımcılara bugüne kadar Köşk için adı kamuoyunda tartışılan 26 isme ilişkin eğilimleri de soruldu. "Kimin cumhurbaşkanı olmasını istersiniz?" sorusuna verilen yanıtlardan ilk sırada yüzde 23.1'lik oranla Abdullah Gül, ikinci sırada 22.3'le Tayyip Erdoğan, 3. sırada 5.6 ile Meral Akşener yer aldı.

* Buna karşın Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı dönemini başarılı bulanların oranı haziran 2012'de yüzde 71.1 iken geçen ay bu oran yüzde 50.3'e geriledi.

* Araştırmanın dikkat çeken sorularından biri de "Erdoğan'ın başbakan olarak kalmasını mı tercih edersiniz, yoksa cumhurbaşkanı olmasını mı?" sorusu oldu. Bu soruya yüzde 17'lik kesim"Cumhurbaşkanı olmasını isterim" yanıtını verirken başbakan olarak kalmasını isteyenlerin oranı 33.5 oldu. Aynı soruya "hiçbirini istemem" yanıtını verenlerin oranı ise yüzde 45.4 oldu.

* Aynı soruya parti eğilimleri açısından bakıldığında ise 12 Haziran genel seçimlerinde AKP'ye oy verdiğini ifade edenlerin yüzde 57'si, Erdoğan'ın başbakan olarak kalmasını istediği ortaya çıktı. AKP içerisinde Erdoğan'ı Köşk'te görmek isteyenlerin oranı yüzde 33.5 oldu. "Erdoğan Başbakan olarak kalsın" diyen CHP'lilerin oranı yüzde 6.8, MHP'lilerin oranı yüzde 17.8, HDP'lilerin oranı ise 32.7 oldu. Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması yönünde görüş bildiren CHP'lilerin oranı yüzde 2.3, MHP'lilerin oranı 4.4, HDP'lilerin oranı ise 9.7'de kaldı.

Erdoğan'ın yerine Gül

* Araştırmada Cumhurbaşkanlığı seçimi ekseninde giderek yoğun tartışmaların döndüğü AKP'ye ilişkin senaryolar da seçmene soruldu. Bu kapsamda "Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanı olursa AKP ve hükümetin başına kim geçmeli?" sorusuna, katılımcıların yüzde 13.4'ü Abdullah Gül, 12'si Bülent Arınç, 5.3'ü de Numan Kurtulmuş yanıtını verdi.

* CHP ve MHP'nin üzerinde durduğu ortak çatı adaya yönelik destek Nisan 2014'te yüzde 35.4 seviyesindeyken mayıs ayında bu oran 41.7'ye yükseldi. CHP seçmeninin yüzde 82.2'si, MHP seçmeninin yüzde 65'i, BDP seçmeninin ise 16.4'ü, muhalefetin anlaştığı ortak adaya oy vereceğini ifade etti. 12 Haziran genel seçimlerinde AKP'ye oy verdiğini ifade eden seçmenin yüzde 11'inin de bu soruya "evet oy veririm" demesi dikkat çekti.

Başkanlığa destek eridi

* Şirket, hemen her siyasi araştırmasında katılımcılara yönelttiği "Başkanlık sistemine geçilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusunu geçen ay bir kez daha tekrarladı. Bu soruya verilen yanıtlar, sisteme yönelik desteğin eridiğini ortaya koydu. "Başkanlık sistemine geçilmelidir" diyenlerin oranı, Haziran 2012'de yüzde 43.2 seviyesindeyken geçen ay bu oran yüzde 33.6'ya düştü.


Cumhuriyet
Posted: 10 Jun 2014 06:00 AM PDT

Alkol reklamlı 80 bin tabela değişince 29 milyon liralık pazar oluşacak

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (TAPDK), alkol reklamı olan tabelalar için getirdiği yasağa sayılı günler kala, içki satan işletmeler, tabelalarında logo ve isim ayarı yapmaya başladı. Değişen tabelalarda yalnızca içki firmalarının renkleri kalırken, Türkiye'de değişmesi gereken tabelalarla 20 milyon TL'lik bir ekonomi yaratılacak. TAPDK'nın alkol yasakları kapsamında içki satılan market, büfe, lokanta ve bakkal gibi işletmelerde içki reklamı olan tabelalar, 11 Haziran'a kadar kaldırılacak. Habertürk'ün haberine göre, yasak öncesinde tabelalarda değişiklik yapılmaya başlandı. Düzenleme gereği, tabelalarda alkollü içki markalarının isim ve logoları yasaklanırken, tabelalarda sadece renkler kaldı.

HER İLDE BİR TABELACI

Sektör temsilcilerinden alınan bilgilere göre, Türkiye'de 80 bin tabela değişecek. Bunun için içki firmaları her ilde bir tabela firması ile anlaştı. Anlaşma uyarınca, sökülen tabelalar, tabelacıda kalacak, yerine de logosuz yeni tabelalar takılacak. Bu sürecin kazananı tabelacılar olacak.

Cumhuriyet
Posted: 10 Jun 2014 04:30 AM PDT

Avustralya'da bir timsahın ağzında ceset kalıntıları bulundu.

Polis, DNA testiyle kalıntıların bölgede kayıkla gezerken kaybolan 62 yaşındaki bir Avustralyalıya ait olup olmadığını inceleyecek.

Ülkenin kuzeyindeki Kakadu Ulusal Parkı'nda kayığıyla dolaşan Avustralyalının 4.7 metre uzunluğundaki timsahın saldırısına uğradığı tahmin ediliyor.

Kalıntılar, park bekçilerinin arama çalışmaları sırasında vurduğu iki timsahtan birinin ağzından çıktı.

Cumartesi günü kaybolan adamın karısının, oğlunun ve gelininin de saldırı sırasında kayıkta olduğu belirtildi.

Polis memuru Andrew Hocking, "Ceset kalıntıları incelemeye alındı. Tanıklardan alınan ifadelerle savcılığa bir rapor sunulacak" dedi.

Uzmanlar, Avustralya'da havanın soğuk olduğu bu mevsimde timsah saldırılarının alışılmışın dışında bir durum olduğunu söylüyor.

Tuzlu su timsahlarının boyu 7 metre ve ağırlıkları da bir tondan fazla olabiliyor.

Avustralya'da timsahların sayısı, 1971 yılında koruma altına alınmalarından bu yana arttı.

Hükümet, geçen Mart ayında timsah avcılığına onay veren tasarıyı reddetmişti.

Avustralya polisi, Ocak ayında ülkenin kuzeyinde kaybolan 12 yaşında kayıp bir çocuğu ararken iki timsahı vurarak öldürmüştü.

Geçen yıl Ağustos'ta doğum gününde nehirde yüzden bir Avustralyalı da timsah saldırısında öldü.


Cumhuriyet
Posted: 10 Jun 2014 03:00 AM PDT

Suriye'de kısa süre önce tartışmalı biçimde tekrar devlet başkanlığına seçilen Beşar Esad bugüne kadar işlenen tüm suçlar için genel af ilan edildiğini duyurdu.

Suriye devlet televizyonunun haberine göre, Suriye Adalet Bakanı Necim El Ahmed konuyla ilgili bir açıklama yaptı. El Ahmed, Suriye ordusunun askerî başarıları üzerine, "sosyal af ve ulusal birliktelik çağrıları" çerçevesinde bir kararnamenin imzalandığını ifade etti.

Genel aftan kimlerin yararlanacağı konusunda ise ayrıntı verilmedi.

Suriye'de 2011'in mart ayında isyanın başlamasından bu yana Beşar Esad dört kez genel af ilan etmişti.

Cumhuriyet
Posted: 10 Jun 2014 01:00 AM PDT

Üçüncü havalimanı için büyük katliam: İşte resmi rakamlar

Üçüncü havalimanı inşaatı için İstanbul'da 2 milyona yakın ağaç katledilecek.


Radikal gazetesi yazarı Orhan Kemal Cengiz, geçtiğimiz hafta sonu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından temeli atılan üçüncü havalimanı için yapılacak ağaç katliamını bugün köşesine taşıdı.

Kuzey Ormanları'nın bulunduğu bölgeye yapılacak 3. havalimanı projesinin resmi ÇED raporunun detaylarını yazan Cengiz, 657 bin 950 ağacın kesileceğini, 1 milyon 855 bin 391 ağacın ise taşınacağını belirtti.

Cengiz'in köşe yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

(...)

Bugün hiç bir şekilde konuşulmasına izin vermediğiniz, 3. Köprü, Kanal ve 3. Havalimanı yarın ormanları çöle döndürdüğünde, akarsuları ve gölleri zehirlediğinde, havayı nefes alınamaz hale getirdiğinde sizin hesap vermeniz bile hiç bir şekilde fayda etmeyecek.

Neden gidip ormanın tam ortasına 3. Havalimanını dikiyorsunuz? 2009 yılında İstanbul Çevre Düzeni Planını sizler hazırladınız; orada havalimanı için Silivri-Göztepe güzergahı gösterilirken, nasıl oldu da bu havalimanı Yeniköy-Akpınar'a kaydırıldı? Başbakan'ın bu şekilde buyurmuş olmasından başka hiç bir açıklamanız var mı bu iş için?

Kendinizin hazırlattığı, Çevre bakanlığının web sitesine koyduğunuz ÇED raporu bile, mahcup ve üstü örtülü olarak bir felaketten bahsediyor.

Bu havalimanın hafriyat çalışmaları doğal ekosistemi ortadan kaldıracak; 70 adet canlı yaşamı barındıran göller, göletler yok olacak diyor rapor.

İstanbul'a su sağlayan barajların suyu azalacak ve kirlenecek diyor.

Bölgedeki araç trafiği % 120 artacak; çevre kirlenecek; bu kirlilik sulara karışacak diyor.

Kuşlar, çiçekler yok olacak; kuşların göç yolu kapanacak diyor.

Sizin resmen hazırlattığınız rapor, 657 bin 950 ağaç kesilecek; 1 milyon 855 bin 391 ağaç taşınacak diyor. Bu taşıyacaklarınız ağaç değil, çiçek olsa hepsini canlı bir şekilde taşıyamazsınız, dikemezsiniz; onların hepsine yeniden hayat veremezsiniz. Yani milyonlarca ağacı bir çırpıda yok edeceksiniz. Bütün bunlara, 3. Köprü için kestiklerinizi; Kanal İstanbul için keseceklerinizi de ekleyin. Baltayı hep aynı yere vuruyorsunuz; bütün bu ağaçları Kuzey Ormanlarından kesiyorsunuz. İstanbul'un akciğerlerini söküyorsunuz.

Ahbap çavuş kapitalizminin yarattığı Soma felaketi gözümüzün önünde dururken; tamamen aynı sistemin inşa edeceği "mega projelere" gözü kapalı destek vermemizi istiyorsunuz.

/.../


Cumhuriyet
Posted: 10 Jun 2014 12:00 AM PDT

Sosyal medyada "Mutluluk iki bacağın arasındadır" sloganıyla yapılan paylaşımlar, Bisiklet Federasyonu'nu zor durumda bıraktı. Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu, bu sloganın internet sitelerinden kaldırtılarak hukuki işlemlere başlandığını söyledi.

Mizah sitesi Bobiler'de paylaşılan bir fotoğraf sosyal medyada Gündem oldu. Bisiklet Federasyonu ise hukuki işlemlere başlandığını söyledi. Bisiklet Federasyonu "Mutluluk iki bacağın arasındadır" sloganıyla ilgili hukuki işlemlere başladıklarını belirterek bir açıklama yaptı.

Federasyon Başkanı Emin Müftüoğlu'nun açıklaması şöyle: "Son günlerde sosyal medyada Türkiye Bisiklet Federasyonu'nun adı ve logosu kullanılarak hazırlanan ve "Mutluluk iki bacak arasındadır" ibaresinin yer aldığı bir tasarım, önce bir internet sitesinde yayınlanmış, daha sonra da sosyal medyada paylaşılmıştır. Durum fark edilir fark edilmez, internet sitesi yetkilileri uyarılmış ve sloganın kaldırılması sağlanmıştır. Ancak, sosyal medyada sloganın paylaşımı zaman zaman devam etmektedir. Toplum ahlakı ve spor etiğiyle bağdaşmayan ve yanlış anlamalara sebebiyet veren bu tasarımın Türkiye Bisiklet Federasyonu ile uzaktan yakından alakası olmadığını ve sosyal medyada da bu paylaşımların sona erdirilmesi için her türlü çalışmayı yaptığımızı, bunun yanı sıra toplumda tepkiyle karşılanan sloganı hazırlayanlar ve yayanlar hakkında her türlü hukuki yollara başvurmak ve yürütmek için gerekli girişimleri başlattığımızı kamuoyuna duyuruyoruz.

Milliyet'in haberine göre; hangi amaca hizmet ettiği belli olmayan, Türk spor ve bisiklet camiasını küçük düşürmeye çalışan bu kişilerin hukuk önünde hesap vermesi için Türkiye Bisiklet Federasyonu olarak her türlü çalışma ve girişim yapılacaktır.7'den 70'e her kesimden insanın sevdası olan bisiklet ve bisiklet sporunu rencide edici bu davranışı gerçekleştirenleri kamuoyu önünde kınıyor, saygılar sunuyoruz"

Cumhuriyet
Posted: 09 Jun 2014 11:30 PM PDT
İZMİR'de, yerel seçim çalışmaları kapsamında geçen 16 Mart'ta mitinge gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a el hareketi yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınıp bırakılan Kamuran Bedir hakkında dava açıldı.


Başbakan Erdoğan'ın mağdur olarak yeraldığı iddianamede, Bedir'e, 'kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret' suçundan 2 yıla kadar hapis cezası istendi.

Yerel seçim çalışmaları dolayısıyla İzmir Gündoğdu Meydanı'nda 16 Mart 2014 tarihinde miting düzenleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a el hareketi yaptığı ileri sürülen Kamuran Bedir, oturduğu kafeteryadan Başbakanlık korumalarınca gözaltına alındı. Korumalar tarafından Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerinden İzmir- Çeşme Otoyolu gişelerine kadar götürülen Bedir, iddiaya göre tehdit edildi. Başbakanlık korumaları daha sonra ise hakkında gözaltı işlemi yapılması için Kamuran Bedir'i, Alsancak Polis Merkezi'ne teslim etti. İfadesi alınan Bedir, savcının talimatıyla karakoldan serbest bırakıldı. Hakkında düzenlenen evrak ise elden adliyeye sevk edildi.


OLAYDAN SONRAKİ AÇIKLAMASINDA EL HAREKETİNİ KABUL ETMEDİ

Olayın ardından açıklama yapan devlet memuru 42 yaşındaki Kamuran Bedir, AKP'li bir akrabasının kendisini çağırması üzerine Gündoğdu Meydanı'na gittiğini dile getirdi. Burada miting alanına girmediğini söyleyen Bedir, "Ben kafeteryada oturduktan sonra sigara içmek için dışarı çıktım. Bu sırada da biraz ileride bulunan arkadaşıma elimle yanıma gelmesini işaret ettim. Otobüs içerisinde çevreyi selamlayarak yanımızdan Başbakan geçiyordu. Oraya doğru yöneldiğim anda da Emine Erdoğan'ın Başbakan'a bizim tarafı gösterdiğini farkettim. Sonra ne olduğunu bilmediğim için tekrar kafeteryaya girip yerime oturdum. Bir süre sonra iki takım elbiseli kişi içeriye girdi, direkt yanıma gelip beni kolumdan tutarak dışarıya çıkardılar" dedi.

Kamuran Bedir, daha sonra sivil plakalı otomobile bindirildiğini ifade ederek, "Bana sayın Başbakanımıza nasıl böyle bir hareketi yaptığımı sordular. Ben de ne dediklerini anlamadığımı söyledim. İlk başta korktum. Ama yanımda telsiz konuşmalarını duyduktan sonra polis olduklarını anladım. Beni Mustafa Kemal Sahil Bulvarı üzerinden Otoyola kadar araçla gezdirdiler. Kızdılar. Ardından da karakola teslim ettiler. İfademde de böyle bir şey yapmadığımı söyleyince serbest bıraktılar. Ortada bir yanlış anlama olduğunu düşünüyorum. Olayın ardından eve gittiğimde yaşananları duydum ama hiç üzerime alınmıyorum çünkü yapmadım" açıklamasında bulundu.

HAKARET SUÇUNDAN DAVA AÇILDI

Savcılığın soruşturmayı tamamlamasının ardından Kamuran Bedir hakkında, 'kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret' suçundan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'mağdur' olarak yer aldığı davanın 7'nci Sulh Ceza Mahkemesi'nde görüleceği öğrenildi.

Cumhuriyet
Posted: 09 Jun 2014 11:00 PM PDT

Genelkurmay Başkanlığı'ndan 'bayrak indirme' olayına ilişkin açıklama: Tahammül sınırları zorlayan bu tür eylemlere karşı serin kanlı davranılmaya gayret edilmektedir. Bu saldırıyı yapan kişinin bulunup cezasının verilmesinin takipçisi olacağız. Saldırıyı nefretle kınıyoruz.

Diyarbakır'da 2. Hava Kuvveti Komutanlığı'ndaki Türk bayrağının indirilmesiyle ilgili Genelkurmay Başkanlığı'ndan açıklama geldi.

Açıklamada ''Bayrağa saldırıyı nefretle kınıyoruz. Saldırganın bulunup cezalandırılması için takipçi olacağız. Tahammül sınırlarını zorulayan bu tür eylemlere serin kanlı yaklaşılmaya çalışılmaktadır'' denildi.

Açıklamada şöyle:

"Haziran 2014 tarihinde Diyarbakır Lice ilçesinde hayatını kaybeden bir kişinin, 08 Haziran 2014 tarihinde Diyarbakır'da yapılan cenazesinin defnedilmesi maksadıyla toplanan bazı gruplar tarafından, Bağlar ilçe merkezinde kanunsuz toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılmıştır.

Gösterici gruplar söz konusu cenazenin defnedildiği mezarlığın yakınında bulunan 2'nci Hava Kuvvet Komutanlığına ait Kuzey Nizamiyesi bölgesinde bulunan bir nöbet kulübesine taşlı saldırıda bulunmuşlardır.

Bir kısmı çocuk olan göstericilerin arasında bulunan yüzü kapalı bir şahıs, nizamiye dış kapısından içeri atlayıp iki fens teli arasında bulunan araç kontrol bölgesine girerek, bayrak direğine tırmanmıştır. Bölgeye sevk edilen tim tarafından şahsı ikaza yönelik havaya iki el uyarı ateşi yapılmış ve sesle ikazda bulunulmasına rağmen söz konusu şahıs bayrağımızı gönderden almıştır.

Çocuklar ve kadınlar kullanılarak provakatif maksatlı yapıldığı, sivil ölümlerin amaçlandığı ve böylelikle kitlesel eylemlere zemin hazırlanması istendiği değerlendirilen ve tahammül sınırlarını zorlayan bu tür eylemlere karşı serin kanlı davranılmaya gayret sarf edilmektedir.

Yüce Türk Ulusunun sembolü, her zerresi şehit kanıyla bezenmiş bağımsızlığımızın işareti Türk Bayrağına, hiç bir değerden nasibini almamış bir şahıs tarafından saldırıda bulunulmasını nefretle kınıyor, bu saldırıyı yapan kişinin bulunup gerekli cezanın verilmesinin takipçisi olunacağının ve hiçbir kişi veya grubun Şanlı Türk Bayrağını dalgalandığı gönderinden indiremeyeceğinin bilinmesi kamuoyuna saygıyla duyurulur."

DHA
Posted: 09 Jun 2014 10:30 PM PDT

Milli Eğitim Bakanlığı 2014/8 sayılı genelgesiyle, lise türlerini akademik, meslek, fen, özel ve özel statülü olarak belirledi.

Bakanlık, akademik liselere adrese dayalı, meslek liselerine ise öğretmenler kurulunun vereceği karar doğrultusunda öğrenci alınacağını açıkladı.

YÖK tarafından Anadolu öğretmen lisesi öğrencilerinin, üniversitelerin öğretmen yetiştiren bölümlerini tercih etmeleri halinde; ek puan verilmesi uygulamasını kaldırmasını gerekçe gösteren bakanlık, bu liselerin yüksek öğretimde öğretmen yetiştiren alanlara kaynaklık yapma işlevini yitirdiğini belirterek, sosyal bilimler liselerine dönüştürüyor.

Öğretmen okulları 16 Mart 1848 tarihinde, Darül Muallim-i Rüşdi adıyla, bugünkü ortaokullar seviyesinde eğitim veren rüştiyelere, öğretmen yetiştirmek amacıyla, kuruldu.

1973 yılında yürürlüğe giren 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'yla, öğretmenlere yüksek öğrenimi bitirme zorunluluğu getirildi.

Öğretmen liselerinin amacı; öğretmen yetiştiren yüksek öğrenim kurumlarına öğrenci hazırlamak, öğrencilerine, öğretmenlik mesleğini sevdirmek ve öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği davranışları kazandırmaktır.

Öğretmen liselerinde, öğretmenlik mesleğini ilgi ve sevgi uyandıran dersler 2 bölümde oluşur.

a) eğitime giriş, eğitim psikolojisi ve öğretim ilke ve yöntemleri dersleri zorunlu

b) eğitim tarihi, halk eğitimi ve toplum kalkınması, araştırma teknikleri, grupla çalışma teknikleri, eğitim yönetimi, çocuk edebiyatı, ölçme değerlendirme ve eğitim sosyolojisi dersleri zorunlu seçmeli dersler arasındadır.

Pedagojik formasyona hazırlayıcı nitelikteki bu dersler, Anadolu öğretmen liselerindeki öğrencilere verilerek, öğretmenlik idealini ve öğretmen gibi hissetmeyi lise çağında öğretir.

Öğretmen liselerini kaldırmak için bazıları, öğrencilerin bu okulları ek puan nedeniyle seçtiğini, üniversite tercihlerini yaparken zeki öğrencilerin öğretmenlik mesleğini değil de diğer meslek dallarındaki fakülteleri ilk sıralara yazdığını, diğer fakülteleri kazanamadıklarında öğretmenliği seçtikleri söylentisini yaymaktadır.

Düne kadar imam hatip lisesi mezunlarının, diğer üniversiteleri seçme hakkı önüne engel konuyor diye ortalığı ayağa kaldıranlar ve iktidara geldiklerinde ilk işleri bu engelleri ortadan kaldırmak olanlar, söylediklerini unutmuş görünüyor.

Bugün imam hatip liselerine ek fen dersleri koyan, var olanların saatini arttırarak bu lise mezunlarının istediği üniversitelere girebilme olasılığını yükseltmek isteyen iktidar, ÖSYM 2013 verilerine göre, meslek liseleri içinde MF 320.261, TM 320.261 ve TS 331.094 ortalama puanıyla en yüksek başarı elde eden öğretmen liselerini, kapatmak istemektedir.

İmam hatip liselerinin varlığını haklı çıkarmak için, sık sık meslek lisesi mezunlarına haksızlık edildiği tezini ileri sürenler, YÖK artı puanı kaldırdığına göre, bu okullara gerek yoktur diyebilmektedir.

Öğretmenlik sevgi mesleğidir. İlk ana babayla başlayan eğitim ve öğretim, 6 yaşından itibaren okullarda öğretmenlerce verilir.

Yapılan her işte başarılı olmanın yolu, yapılan işi sevmeden geçer. Liseden başlayarak pedagoji eğitimi alan, öğretmenlik idealini almış, mesleği benimsemiş mezunlar veren öğretmen okullarının geçmişi, 166 yıla dayanmaktadır.

Öğretmen liselerine rağmen, yeni yetişen öğretmenlerin yetersizliği ortadayken, eğitim öğretimin düzeltilmesi için önce eğitimcinin eğitimi şartken, bu yola sapılmış olması anlamlıdır.

Teknolojiyi, öğretmenin yerine koymaya çalışan kafalar, mesleğinde yetkin, araştırmacı, üretken öğretmene ihtiyaç duymaz. Onlar için, verilen talimatları yerine getiren, yargılamayan, kısaca düşünmeyen biat eden kullar gereklidir.

Ülkemizin geleceğini şekillendirecek çocuklarımızın, daha iyi eğitim almaları için Anadolu öğretmen okulları varlığını sürdürmelidir. Yetmez; eğitim fakültelerini diğer üniversitelerden ayırmalı, öğretmen üniversiteleri çatısı altında toplanmalıdır.


Osman Gazi Oktay
Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi Başkanı

Posted: 09 Jun 2014 10:00 PM PDT

Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması sonuçlarına göre, 7-8 yaş grubundaki çocukların yüzde 22.5'i şişman, yüzde 2,1'i zayıf olarak belirlendi.

Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Hacettepe Üniversitesi ile Dünya Sağlık Örgütü işbirliğiyle "Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması" sonuçları açıklandı.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Ofisi'nce yürütülen "Avrupa Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması"nın 2013 yılında 21 ülkede yürütülen 3. aşamasına Türkiye de dahil oldu. Araştırma, DSÖ'nün belirlediği kriterler çerçevesinde Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı, Hacettepe Üniversitesi işbirliğinde mayıs-haziran 2013 tarihinde 78 ekip tarafından, 67 ildeki 163 kentsel, 53 kırsal olmak üzere 216 okulda 5 bin 101 öğrenci ile yapıldı.

Proje kapsamında öğrencilerin boy uzunlukları ve vücut ağırlıkları ölçüldü, velilerle öğrencilerin beslenme ve fiziksel aktivite davranışları ile ilgili anket uygulandı. Araştırmanın 3 yılda bir tekrarlanarak okul çağı çocuklarının büyüme sürecinde değişimlerinin izlenmesi hedeflendi.

'Şişmanlığın yüksek olduğu bölgeler sıralamasında Doğu Karadeniz ilk sırada'

Türkiye çocukluk çağı (7-8 yaş) şişmanlık araştırması (COSI-TUR) sonucunda elde edilen verilere göre, erkek çocuklarda beden kitle endeksine göre şişmanlık yüzde 23,3 olarak tespit edilirken, kızlarda yüzde 21,6 olarak belirlendi. Buna göre, 7-8 yaş grubundaki çocukların yüzde 22.5'i şişman, yüzde 2,1'i zayıf.

Yapılan araştırmalara göre; Türkiye'de 12 yaş ve üzerindekilerin yüzde 72'sinin hareketsiz bir yaşam sürdüğü saptandı. Araştırma, Türkiye'de fazla kilolu olma ve obezite sıklığının giderek arttığı ortaya koydu. Çocukların çok hızlı bir büyüme ve gelişme dönemi içinde bulundukları ve bu dönemde onların yeterli ve dengeli beslenme ile düzenli fiziksel aktivite alışkanlıklarını kazanması, sağlıklı büyüme ve gelişmelerine katkı sağlayacağı ve okul başarısının artmasında önemli rol oynayacağına vurgu yapılan araştırmada, şişmanlığın yüksek olduğu bölgeler sıralamasında Doğu Karadeniz yüzde 18,3 ile başı çekerken, İstanbul yüzde 12,4 ile ikinci sırada yer aldı. Ege Bölgesi'ndeki şişmanlık oranı ise yüzde 10,8. Şişmanlığın düşük olduğu bölgeler ise Kuzeydoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da yüzde 3,6, Doğu Anadolu'da ise yüzde 4,2 olarak tespit edildi.

Araştırma sonuçlarında her 6 çocuktan 5'inin her gün kahvaltı yaptığı, ailelerin yüzde 42,8'inin de çocuklarına her gün taze meyve yedirdiği ortaya çıktı. Çocukların yüzde 50'sinin haftada 1-3 kez şeker içeren gazlı içecekleri, yüzde 60'ı cips ve patlamış mısır, yüzde 56 oranında da şekerleme ve çikolata tükettikleri belirlendi. Bu yaş grubundaki çocukların günlük uyuma süreleri de ortalama 9 saat 30 dakika olduğu bildirildi.

Raporda, TV seyretmenin çocuklar için önemli etkinliklerinin başında geldiği ve hafta içinde çocukların yüzde 96,8'inin TV seyrettiğini bu oranın hafta sonunda yüzde 97,7'ye ulaştığı açıklandı. Türkiye'de bulunan her 4 çocuktan 3'ünün hiç spor kulübüne gitmediği belirtildi.



'Evlerden yüzde 52,5'inde bilgisayar bulunuyor'

Araştırma sonuçlarına göre, beden kitle indeksine göre çocukların; yüzde 22,5' i şişman (kilolu dahil), yüzde 2,1' i zayıf, erkek çocukların yüzde 23,3'ü şişman (kilolu dahil), kız çocukların yüzde 21,6'sı şişman (kilolu dahil).

Boya göre sınıflamada çocukların; yüzde 2.3'ü bodur (ciddi bodur dahil). Vücut ağırlığına göre çocukların, yüzde 2.3'ü zayıf (ciddi zayıf dahil).

Okullarla ilgili sonuçlar incelendiğinde ise okulların yüzde 78,5'inde kantin (kentte yüzde 92,0, kırda 26,4), yüzde 20,6'sında yemekhane (kentte yüzde 17,8, kırda yüzde 26,4) bulunduğu belirtildi.

Sonuçlara göre, okulların yüzde 78,5'inda beslenme eğitimi veriliyor, yüzde 96,3'ünde oyun alanı bulunuyor, haftada ortalama 87,8 dakika beden eğitimi dersine süre ayrılıyor.

Araştırma yapılan öğrencilerin velileri tarafından verilen bilgilere göre, her altı çocuktan beşi (%yüzde 84,6) her gün kahvaltı yapıyor. Ailelerin yüzde 42,8'i çocuklarının her gün taze meyve, yüzde 18,3'ünün sebze tükettiğini belirtiyor.

Her gün her 10 çocuktan 5'i peynir, 4'ü tahıl, ekmek, yumurta, taze meyve, yoğurt, 3'ü ayran ve süt tüketiyor. Çocuklar haftada 1-3 kez şeker içeren gazlı içecekleri yüzde 50, cips, patlamış mısırı yüzde 60, şekerli barklar ve çikolatayı yüzde 56, bisküvi, kek, kurabiyeyi yüzde 54, pizza, pide, lahmacun, patates kızartması ve hamburgeri yüzde 66 oranında tüketiyor.

Çocukların uyuma süreleri ortalama 9.30 saat olarak ifade ediliyor. Her dört çocuktan üçü (yüzde 74,2) hiç spor kulübüne gitmiyor. Çocuklar hafta içinde yüzde 60 2 saat ve üzerinde, yüzde 40 her gün 1 saat ve 1 saatten az oyun oynuyor. Ailelerin yüzde 30'u okul yolunu güvenli, yüzde 70'i ise güvensiz buluyor.

Öğrenciler okula giderken yüzde 70'i yürüyerek, yüzde 20'si servisi, yüzde 7'si arabayı, yüzde 0,3'ü bisiklet kullanıyor.

Öğrenciler hafta içinde ev ödevi yapma ve kitap okumaya yüzde 71 oranında 1 veya 2 saat zaman ayırıyor.

Evlerden yüzde 52,5'inde bilgisayar bulunuyor. Çocukların hafta içinde yüzde 43,4'ünün ve hafta sonunda yüzde 55,8'inin günlük aktiviteleri arasında bilgisayarda oyun oynama geliyor. Televizyon seyretmek çocukların önemli etkinlikleri arasında yer alıyor. Hafta içinde çocukların yüzde 74,5'i ve hafta sonunda yüzde 87'si günlük 2 saatten fazla televizyon seyrediyor.


AA
Posted: 09 Jun 2014 09:30 PM PDT

HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel; "Bayrağın indirilmesini tasvip etmiyoruz" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sabahat Tuncel, dün Diyarbakır 2'inci Hava Kuvvet Komutanlığı'nda Türk bayrağının bir gösterici tarafından indirilmesini tasvip etmediğini söyledi. Tuncel, şöyle dedi:

"Hassas dönemlerde bayrak konusu gündeme geliyor. Hem HDP hem BDP olarak bu konudaki yaklaşımız biliniyor. Bu tür şeyleri tasvip etmiyoruz. Bunun üzerinden bir linç kampanyasının yürütülmesini de doğru bulmuyoruz. Sonuçta hassas bir süreçten geçiyoruz. Bu hassas sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için herkesin sağduyulu olması gerekir. Bu bayrak olayını 96'da ve başka dönemelerde yaşadık. Biz bu olayı tasvip etmiyoruz. Anlaşılan bir çocuk yapmış. Bizim bugüne kadar halkın değerlerine karşı olumsuz bir yaklaşımımız olmadı. Aynı yaklaşımı bugün kendimiz için de bekliyoruz. Hiçbir halkın rengi, kendisinin sembolleri saygısızlık yapmak kimsenin kabul edebileceği bir şey değildir. Bunu çok büyütülerek bir şeymiş gibi Türkiye gündemine dönüştürmek doğru değil. Bizi kaygılandırıyor. Bu süreçte olmaması gereken bir şey ama bir çocuğun gerçekleştiridiği bu olayı bir bütün bir halka mal etmek doğru değildir."


Cumhuriyet
Posted: 09 Jun 2014 09:00 PM PDT

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Bayrak üzerinden siyaset yapılmaz. Bayrağı indireceksiniz siyaset yapacaksınız, doğru değil bu. Lice'deki olayları yakından izliyoruz" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin görüş alışverişinde bulunmak için DSP'yi ziyaret etti.

Kılıçdaroğlu ziyaret sonrası gazetecilerin karşısına çıkarak, Diyarbakır Lice'de devam eden gerginlik hakkında konuştu. "Türk bayrağını indiren bir hareketi asla kabul edemeyiz" ifadelerini kullanan CHP lideri, "Erdoğan indirilen Türk bayrağı konusunda konuşmasını bekliyorum" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

O bayrak hepimizin ortak paydasıdır. Bayrak üzerinden siyaset yapılmaz. Bayrağı indireceksiniz siyaset yapacaksınız, doğru değil bu. Lice'deki olayları yakından izliyoruz. Doğrudan milletvekili arkadaşlarımızı görevlendirdik. Bir süreç yaşanıyor, sürecin ne olduğunu kimse bilmiyor.

Cumhuriyet
Posted on : 13 Mayıs 2014 Salı [0] comments Label: , , , , , , ,

Soma'da maden faciası: 17 ölü

YAZAR: Unknown


Manisa'nın Soma İlçesi'ndeki Soma Holding'e ait olan kömür madeninde trafo patlaması nedeniyle yangın çıktı. Soma kaymakamı Mehmet Bahattin Atçı en az 200-300 işçinin madende mahsur kaldığını açıkladı. AFAD yaptığı açıklamada, 17 işçinin öldüğünü 11 işçinin yaralandığını 200'ün üzerinde işçinin mahsur kaldığını açıkladı. Soma'da maden ocağındaki yangın sonrası madenin içinde mahsur kalan işçilerden bazıları sağ olarak çıkarılmaya başlandı.

#somafaciasi
Maden ocağında meydana gelen kaza sonrası son gelişmeleri, yakınlarından haber almak isteyenlerin buluşabilmesi ve haber almasını sağlayabilmek için Hürriyet Sosyal'de#somafaciasihashtagi ekleyerek bilgi paylaşımında bulunabilirsiniz.
Soma'da Soma Holding'e ait bir kömür ocağında meydana gelen patlama nedeniyle çok sayıda işçi mahsur kaldı. Ege Bölgesi’ndeki kömür işletmelerine ait bütün arama kurtarma ekipleri Soma’ya yönlendirildi.
Soma'da maden ocağındaki yangın sonrası madenin içinde mahsur kalan işçilerden bazıları sağ olarak çıkarılmaya başlandı.Ambulanslar Soma ve çevre ilçelerdeki hastanelere yaralı işçileri taşıyor.
Eynez mevkisindeki bir maden ocağında trafoda çıkan yangın sonrası yerin 2 kilometre altında mahsur kalan işçileri kurtarmak için uzman ekiplerin çalışması devam ederken, mahsur kalanlardan bazıları arama kurtarma ekiplerince çıkartılmaya başlandı.
Madenden çıkan her işçi, yakınları tarafından alkışlarla karşılandı. İşçilerin bir bölümünün yürüyerek çıktığı, sedyeyle çıkarılan bazı işçilerin ise hayati tehlikesinin bulunmadığı gözlendi. Çıkarılan işçiler, maden önünde bekletilen ambulanslarla hastanelere sevk ediliyor.
Bu sırada çok sayıda işçi ailesinin madenin önüne yığılması nedeniyle güvenlik görevlileri kalabalığı dağıtmaya çalışıyor. Çok sayıda işçi yakınının madene ulaşmak üzere yola çıkması nedeniyle ilçe merkezi ile maden arasındaki 30 kilometrelik yolda konvoy oluştu.
Maden önünde bekleyen bazı işçi yakınlarının dua ettiği bazılarının da fenalaştığı gözlendi.
KAYMAKAM: 200-300 İŞÇİ MAHSUR KALDI
Soma Kaymakamı Mehmet Bahattin Atçı, ilçedeki özel bir madende elektrik trafosunda çıkan yangın sonucu madenin içinde bulunan 200-300 kadar işçinin mahsur kaldığını, hastaneye kaldırılan 10 işçiden üçünün hayatını kaybettiğini söyledi. Gazetecilere açıklama yapan Atçı, Eynez mevkiisinde özel bir şirketin işlettiği madenin elektrik trafosunun yanması sonrası duman nedeniyle madenin içindeki 200-300 işçinin mahsur kaldığını söyledi.
  
Atçı, "Şu anda kurtarma çalışmaları devam ediyor. Bir vardiya işçi, 200-300 civarında içeride, bu işçilerden 10 tanesi çıkarılabildi, hastanelere sevk edildi. Üç tanesinin vefat ettiği bilgisi geldi" dedi.
AK PARTİLİ YURTTAŞ ÖNCE '20 İŞÇİ ÖLDÜ' DEDİ SONRA DÜZELTTİ
AK Parti Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş, Soma'da maden ocağındaki yangında 20 işçinin öldüğünü, 200'e yakın kişinin yaralandığının tahmin edildiğini söyledi. Yurttaş, yaptığı açıklamada, Manisa Sağlık Müdürlüğü bünyesinde kurulan kriz merkezinden edindiği bilgiye göre, madenden dumandan zehirlenmesi ve yanıklar sonucu 20 işçinin ölü olarak çıkarıldığını bildirdi.
Madenden şu ana kadar hastaneye 30'a yakın kişinin hastanelere sevk edildiğini, 1'i dışında bu yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığını anlatan Yurttaş, "Madenin içinde 200'e yakın dumandan etkilenen işçi olduğunu tahmin ediyoruz. Kurtarma çalışmaları devam ediyor. Manisa, İzmir ve Balıkesir'deki tüm hastaneler hazır hale getirildi. 1 helikopter ambulans olay yerine sevk edildi."
Bölgedeki madenlerde zaman zaman göçük ve benzeri konularda kazalar yaşandığını, madenciliğin bu tür riskleri barındırdığını, önlem alınmasına rağmen böyle olayların önüne geçilemediğini dile getiren Yurttaş, "İncelemeler yapılacaktır, sorumlusu varsa ortaya çıkarılacaktır" dedi.
YURTTAŞ: YANLIŞ BİLGİ VERİLDİ 
Muzaffer Yurttaş bu açıklamasının ardından, ilk etapta kendisine 20 işçinin öldüğü bilgisinin geldiğini ancak bunun yanlış olduğunu öğrendiğini belirterek, şu anda ölü sayısının 3 olduğunu söyledi.  

SOMA İTFAİYESİ: 3 KİŞİ ÖLDÜ, 5 KİŞİ KURTARILDI

Öte yandan Soma itfaiyesi yetkilileri, trafo patlaması meydana gelen madenden 5 işçi kurtarıldığını, 3 işçinin ise hayatını kaybettiğini bildirdi.

TEMİZ HAVA POMPALANIYOR
Yerin metrelerce altında kalan maden işçilerinin bulunduğu galerilere temiz hava pompalanmaya başlandı. Maden- İş Sendikası Ege Bölgesi Şubesi Başkanı Tamer Küçükgencay, mahsur kalan işçi sayısı hakkında bilgilerinin bulunmadığını söyledi. Küçükgencay, "Ekipler müdahale ediyor. Yangının bir an önce söndürülmesi gerekiyor. Temiz havayla işçilerin buluşturulması için de çalışma yapılıyor. Madenin içine temiz hava pompalanıyor. Şu ana kadar kimseye ulaşılmış değil. Yangın içerideki oksijeni yok ettiği için arkadaşlar sıkıntıda. Gaz maskeleri var ama onun da dayanma süresi var" dedi.

TTK KURTARMA EKİBİ MADENE GİDİYOR

Gelerilerde mahsur kalan çok sayıda madenciyi kurtarma çalışmalarına katılmak üzere Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) bağlı 15-20 kişilik kurtarma ekibinin, Zonguldak’tan Soma’ya gönderiliyor. Kurumun tahlisiye ekibinde görevli uzman madencilerin, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın Zonguldak’a göndereceği helikopterle, Soma’ya ulaştırılacak. Zonguldak’taki ocaklarda göçük, grizu ve kömür patlaması, karbonmonoksit zehirlenmeleri, metan gazı ve karbondioksit boğulmaları gibi çok sayıda kazaya müdahale eden ekipler, uzman personelden oluştuğu belirtildi.

TÜRK KIZILAY’I BÖLGEYE HAREKET ETTİ
Patlamaya bağlı olarak işçilerin yaralandığı ve mahsur kaldığı bilgisini alan Türk Kızılayı Ege Bölge Afet Yönetim Merkezi’nin alarm durumuna geçtiği belirtildi. Kurum tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Manisa’nın Soma ilçesinde özel bir kuruluşa ait olan maden ocağında meydana gelen trafo patlamasının hemen ardından harekete geçen Türk Kızılayı, bölgeye bir öncü araç ve 5 kişilik uzman personel gönderdi. Kan ihtiyaçları içinde Kızılay Bölge Kan Merkezi alarma geçirildi. Türk Kızılayı Manisa Şubesi yetkilileri de yerel yöneticilerle görüşerek ihtiyaç tespiti yaptı. Kızılay’a bağlı bir öncü araç ve 5 uzman ekip, olayın hemen sonrasında bölgeye hareket etti. Yaralı işçilerin tedavileri için gerekli olabilecek kanın tedariği konusunda ise Türk Kızılayı Ege Bölge Kan Merkezi hazırlıklarını tamamladı. Çalışmalar Türk Kızılayı Afet Operasyon Merkezi, Ege Bölge Afet Yönetim Merkezi ve Türk Kızılayı şubeleri tarafından takip ediliyor."


CHP HEYET GÖNDERDİ

CHP, olay sonrası Soma'ya bir heyet gönderdi. Manisa Milletvekilleri Hasan Ören, Sakine Öz, Özgür Özel ile İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, İzmir Milletvekilleri Musa Çam, Mustafa Moroğlu ve Alaatin Yüksel'den oluşan heyet, patlamanın meydana geldiği ocakta incelemeler yapacak.
YÜKSEL: AMBULANSLAR VIZIR VIZIR YARALI TAŞIYOR


Soma yolunda olan CHP heyetinden İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ölü sayısı ile ilgili çelişkili bilgiler geldiğini söyledi.
Yüksel, “ilçe başkanı ile görüştük bize gelen bilgilere göre Soma Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetmiş dört işçi bulunduğunu öğrendik ancak ambulansların vızır vızır çevre ilçelerdeki hastanelere yaralı taşıdığı bilgisini bize iletti. Bu sayının artmasından korkuluyor” dedi. - Banu ŞEN / SOMA

BAKANLIK HEYETİ YOLA ÇIKTI

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca, Soma'da özel şirketin işlettiği kömür madeninde çıkan yangınla ilgili inceleme yapılması amacıyla 3 iş müfettişi görevlendirildi. Bakanlıktan edinilen bilgiye göre, Soma'daki maden ocağında çıkan yangının ardından İzmir Teftiş Grup Başkanlığından 3 iş müfettişine inceleme görevi verildi. Öte yandan, İş Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Tezel de Soma'ya gitmek üzere Bursa'dan hareket etti.


73 YILDA 3 BİNDEN FAZLA MADENCİ ÖLDÜ
Erdinç ÇELİKKAN / ANKARA
Türkiye'de, 1941 yılından bu yana maden ocağı kazalarında 3 bini aşkın kişi hayatını kaybetti. En fazla kayıp verilen kaza, 1992'de 263 kişinin öldüğü Zonguldak'ın Kozlu ilçesindeki grizu faciası oldu.
1941'den bugüne kadar Türkiye'nin birçok bölgesinde yer alan kömür ve diğer maden ocaklarında yaşanan, pek çoğu grizu patlaması, göçük ve yangından kaynaklı olmak üzere iş kazalarında 3 binden fazla işçi hayatını kaybetti. Bu kazalarda 100 bini aşkın kişi ise yaralandı. Ülkede en büyük maden faciası, 1992'de Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde yer alan Türkiye Taş Kömürü İşletmesine bağlı kömür ocağında meydana geldi. Buradaki grizu patlamasında 263 işçi hayatını kaybetmişti. Türkiye İstatistik Kurumunca geçen mart ayında yayınlanan ve iş kazalarının sektörel dağılımının yer aldığı rapora göre, Türkiye'de iş kazalarının en fazla yaşandığı sektör, "maden ve taş ocakçılığı" olarak belirlendi. Geçen yıl iş kazalarının yüzde 10,4'ünün madencilik ve taş ocağı sektöründe görüldüğü tespit edildi. Elektrik, gaz, buhar, su ve kanalizasyon sektöründe iş kazası geçirenlerin oranı yüzde 5,2; inşaat sektöründe iş kazası geçirenlerin oranı ise yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.
  
Türkiye'de şimdiye kadar yaşanan bazı maden ocağı kazaları şöyle:
  
7 Mart 1983: Armutçuk'ta grizu patlaması (103 ölü).
10 Nisan 1983: Kozlu'da grizu patlaması (10 ölü).
31 Ocak 1987: Kozlu'da göçük (8 ölü).
31 Ocak 1990: Bartın'ın Amasra ilçesinde grizu patlaması (5 ölü).
7 Şubat 1990: Amasya Yeni Çeltik'te grizu patlaması (68 ölü).
3 Mart 1992: Kozlu'da grizu patlaması (263 ölü).
26 Mart 1995: Yozgat'ın Sorgun ilçesinde grizu patlaması (37 ölü).
22 Kasım 2003: Karaman'ın Ermenek ilçesinde grizu patlaması (10 ölü).
8 Eylül 2004: Kastamonu'nun Küre ilçesinde yangın (19 ölü).
2 Haziran 2006: Balıkesir'in Dursunbey ilçesinde grizu patlaması (17 ölü).
10 Aralık 2009: Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde grizu patlaması (19 ölü).
17 Mayıs 2010: Zonguldak'ta grizu patlaması (30 ölü).
8 Ocak 2013: Kozlu'da grizu patlaması (8 ölü).

OLAYA TEPKİLER

AKÇUL: ‘DURUM İÇ AÇICI DEĞİL’

Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul 
kazayla ilgili şunları söyledi:

“Bilinen ölü sayısı 5 şu ana kadar. Yer altında yüzün üzerinde arkadaşımız var. Vardiya değişimi sırasında oluyor olay. Elektrik trafosu patlaması, bu yangına sebep olmuştur. Göçük vardır. Durum iç açıcı değil. Bütün tedbirler alınmış durumda. Ambulanslar oraya yığılmış durumda. Yerin altı tabi göremiyorsunuz, sonucunu hakikaten merak ediyoruz.

Şu anda yer üstünden olduğu kısım, 200 metrenin altında ama iki kilometre falan yol yürüyüp öyle yürüyorlar. 1-2 kilometre arasındaki arkadaşlar yer altındalar. Haberalınamayan arkadaşlarımızda onlar.  Ülkemiz dünya birincisi bu konuda. Her ne kadar da bunları dillendirsek de alınan tedbirler buna yetmiyor. Bir trafo nelere mal oluyor. Özellikle bu firma bu konuda çok duyarlı bir firmaydı. Ben de çok üzgünüm bu manada. Kesin bilgilere sahip olmadığımız için bir şey diyemiyorum.”

ÜNAL: TALİHSİZ BİR KAZA OLMUŞ
Maden İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Vedat Ünal olayla ilgili şunları söyledi:

“Böyle bir talihsiz kaza olmuş. Nasıl yaşandı, trafo nasıl patladı, uzmanlar gelecek tespitlerini yapacak. Müfettişlerin tutanağından sonra ortaya çıkacak. Bugün bir trafo patladı. Tam vardiya dönüşündeyken, henüz net rakamı tespit edemedik. Ne kadar ölü var, yaralı olanları hastaneye götürüyorlar.”

YAZAR: Unknown

Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, özel uçakla Ankara'dan Balıkesir Havalimanı'na indi. Bakan Yıldız'ın şu anda Soma'ya karayoluyla hareket halinde olduğu öğrenildi.

Enerji Bakanı Yıldız DHA muhabirine Soma'da maden kazasıyka ilgili olarak ''Sıkıntı büyük olabilir. Şu anda Soma'ya hareket halindeyiz. Mahsur kalanlar ve ölü yaralı konusunda net bir bilgi yok'' dedi.
 KAYNAK : Hurriyet.com.tr