Sözcü Haber |
- Türkiye'den Suriye'de savaşan Selefi militanlara destek iddiası
- ABD Kongresi’nde IŞİD’le ilgili dört senaryo
- ‘Kayıtlı işsiz’ sayısı 10 yılda yüzde 500 arttı
Türkiye'den Suriye'de savaşan Selefi militanlara destek iddiası Posted: 06 Jul 2014 10:00 PM PDT Alman FOCUS Dergisi, Türkiye'nin Suriye'de savaşan Selefi militanlara destek olduğunu yazdı. "Türk yetkililer Selefi terörist savaşçıları bilinenden çok daha fazla destekliyor" diye yazan dergi, Türkiye'nin cihatçılara askeri malzeme desteğinin ötesinde, yaralanan cihatçıları Türkiye'de tedavi ettiğini de yazdı. Kilis Devlet Hastanesi'nde Suriye'de yaralanan militanların tedavi edilmesi için 30-40 kişilik özel bir birim oluşturulduğu iddiasını gündeme taşıyan Alman FOCUS Dergisi, "Cihatçılar Türk doktorlar tarafından tedavi ediliyor" yazdı. Yaralıların tedavilerinin ardından rahatça sınırı geçerek Suriye'ye tekrar savaçmaya gittiklerini iddia eden FOCUS'un istihbarat birimlerine dayandırdığı haberine göre, Alman Selefi Denis Kuspert, Deso Dogg ve üst düzey IŞİD komutanı Muhammed Ebu Mazen Türkiye'de tedavi görenler arasında bulunuyor. Hatay'da cihatçı grupların Milli İstihbarat Teşkilatı elemanlarının bilgisi dahilinde savaş için malzeme tedarik ettiğini öne süren dergi, IŞİD üniformalarının da rahatça satın alınabildiğini yazdı. Dergiye açıklamalarda bulunan Londra King's College terör uzmanı Peter Neumann'a göre Türkiye, radikal idncilere destek vererek, kontrol edilmesi yakında imkansız bir canavar yetiştiriyor. Alman güvenlik makamlarının Türk meslektaşlarının faaliyetlerini eleştirdiğini yazan dergi, Suriye'de savaştıktan sonra İstanbul üzerinden Almanya'ya gelen bir militanın Haziran ayı içerisinde Berlin Havaalanı'nda yakalandığını yazdı. Dergiye göre, Fransız yetkililerin defalarca sözkonusu IŞİD miltanı konusunda Türk yetkilileri uyarmasına rağmen, Türkiye'nin Batılı müttefiklerini haberdar etmediği vurgulanıyor. DHA |
ABD Kongresi’nde IŞİD’le ilgili dört senaryo Posted: 06 Jul 2014 09:30 PM PDT Sünni, Şii ve Kürtler federasyonlara bölünür. Militanlar Bağdat'ı ele geçirirse İslam devleti kurulur. Uzun süreli iç savaş çıkar. Irak, 2013 öncesine döner. Akşam'dan Mahmut Gürer'in haberine göre; Ortadoğu'nun yeni baş belası Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Irak'ta ilerleyişi sürerken, ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan raporda, ülkenin geleceği masaya yatırıldı. 17 sayfalık rapora imza atan uzmanlar dört farklı senaryo çizdi: 1- BAĞDAT DÜŞERSE: Maliki hükümetinin devrilmesine ve IŞİD'in uzun süredir hayal ettiği İslam devleti kurma girişiminde bulunmasına neden olabilir. Bağdat'ın tamamen işgal edilmesi pek mümkün görünmese de, kentin bir bölümünün ele geçirilmesi ya da kentte kuşatma yaşanması daha büyük olasılık olarak değerlendiriliyor. Bağdat'ın özellikle batı ve kuzey kesimlerinde Sünni nüfus yoğunluklu olarak yaşıyor. Böyle bir durumun yaşanması İran'ın bölgeye müdahale etmesiyle sonuçlanabilir. 2- IRAK'IN BÖLÜNMESİ: IŞİD'in Bağdat'ı ele geçirme konusunda başarısız olmasına karşın, Merkezi hükümete bağlı güçler ile Maliki'nin destekçilerinin örgütü püskürtememesi durumunda ayrışma ortaya çıkabilir. Sünni, Şii ve Kürtler gibi ana unsurlar kendi bölgelerinde federasyon ve askeri yapılar oluşturabilir. 3- UZUN SÜRELİ İÇ SAVAŞ: Irak'ta IŞID kaynaklı mevcut durumun devam etmesi durumunda, Kürt Bölgesel Yönetimi, Sünni aşiretleri ve Maliki Hükümeti ile Şii milis destekçilerinin etkilerini artırmak için, kendilerine bağlı ait askeri unsurları kullanarak, uzun süreli iç savaşa neden olabilecek güç mücadelesi yapabilirler. 4- 2013 ÖNCESİNE DÖNÜŞ: Irak Hükümeti; ordunun, Şii militanlarının, dış aktörlerin ve IŞİD'e karşı duran Sünni unsurların yardımıyla, örgütü geri püskürterek kaybettiği alanları geri kazanabilir. Bu Sünniler ile Şiiler arasındaki mevcut krizi yumuşatır ancak uzun soluklu bir çözümü beraberinde getirmez. Cumhuriyet |
‘Kayıtlı işsiz’ sayısı 10 yılda yüzde 500 arttı Posted: 06 Jul 2014 09:00 PM PDT İŞKUR verilerine göre, 'kayıtlı işsiz' sayısının, 10 yılda yüzde 500 arttığı, kayıtsız işsiz sayısının bilinmediği bir ortamda, banka borçları, kredi ve kredi kartı taksitini ödeyemeyenlerin yanında, 22 milyona dayanan icra ve haciz davaları 'intihar ettiren ekonominin' sadece birkaç unsuru. Büyük pembe hayallerin süslediği önce "alın verin ekonomiye can verin" sloganlarıyla iç tüketimi körükleyerek ilk birkaç yıl yüksek büyüme sağlayan ancak borç bini, cari açık kapanabilir ölçüyü aşınca aldığı taksit ve limit sınırlamalarıyla iç tüketimi dizginlemeye çalışan AKP hükümetinin ekonomi politikaları yurttaşı intihara sürüklüyor. BBC'nin internet sitesinde yer alan bir habere göre, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verileri gözden kaçan bir itirafı ortaya koyuyor: İntihar ettiren ekonomi... Verilere göre, 2013'te, yüzde 72.7'si erkek, yüzde 27.3'ü kadın olmak üzere, 3189 kişi intihar etti. Erkek egemen Türkiye toplumunda, sırtlarındaki yük daha ağır olduğu için mi, erkek intiharları kadınlardan üç kat fazla. TÜİK'in yayımladığı, 2013 Yılı Türkiye intihar istatistikleri, sosyolojik ve psikolojik olmaktan çok, ciddi "ekonomik alarmlar" veriyor. İstatistiklerin söylediği; 100 bin nüfus başına düşen, intihar sayısını ifade eden "kaba intihar hızı", 2013'te yüz binde 4.19 oldu. Her 10 milyon kişiden 419'u intihar etti. İntihar hızının en yüksek olduğu il, yüz binde 9.33 ile Karaman. Sonra, 7.54 ile Ardahan, 7.22 ile Bingöl ve 7.09 ile Elazığ geliyor. Dikkat ederseniz, ülkenin geri kalmış bölgelerinde, sosyal yaşamın en alt düzeyde, işsiz genç nüfusun ve tutuculuğun üst düzeyde olduğu iller. Yaşlılar ağırlıkta Yaşa görey, yüz binde 8.08 ile en fazla intihar edenler 75 yaş ve üstü grubunda. Emeklilerin, toplumsal yapıda "en perişanlar" kategorisinde olduğu, açlık sınırının kat kat altında bir aylıkla yaşamını sürdürdüğü ve sayılarının 9 milyonu aştığı malum. Haziranda, 9.75'e yükselen enflasyona karşın, temmuzda ikinci 6 ay emekli maaş zammı yüzde 5.75. Emekli, enflasyona -4 yenik durumda. Oysa yaz ortasında bile, domatesin fiyatı yüzde 150 artmış durumda. İntiharların yüzde 16.1'i hastalık, yüzde 9.3'ü aile içi geçimsizlik, yüzde 6.9'u geçim zorluğu, yüzde 1.9'u ticari başarısızlık yüzünden. Çoğunun nedeni bilinmiyor. Aile içi geçimsizlikte en büyük etken işsizlik, gelir yetersizliği, borçlar. Bu durumda, aile içi geçimsizlik, geçim zorluğu ve ticari başarısızlık nedeniyle intiharları, "ekonomik nedenler" olarak sayabiliriz. Bu yüzden gerçekleşen intiharların oranı, böylece toplam yüzde 18.3 ile ilk sırada. 100 liranın 57'si borca İŞKUR verileriyle, "kayıtlı işsiz" sayısının, 10 yılda yüzde 500 arttığı, kayıtsız işsiz sayısının ise bilinmediği bir ortamda, banka borçlarını, kredi ve kredi kartı taksitini ödeyemeyenlerin yanında, 22 milyona dayanan icra ve haciz davaları "intihar ettiren ekonominin" sadece birkaç unsuru. Haneler, her 100 TL'lik gelirinin 57 TL'sini borç ödemeye ayırmak zorunda. Milyonlarca ailenin bu ekonomik baskı, tükenmişlik ve çıkmazda, intiharı çıkış yolu görmesi yanında, bir de "cinnet" boyutu var. İntihar eden kişilerin yüzde 38.4'ü ilkokul, yüzde 14.2'si lise ve dengi okul mezunu. Özetle, milyonlarca üniversite mezununun işsiz olduğu, 15-25 yaş arası, genç işsizlerin, yüzde 19'a vardığı bir ekonomide, rekabet, tercih edilme, iş bulma şansı hemen hiç olmayanlar. İntiharlar ağırlıkla, tıpkı devletin kendisi gibi, bireylerin ve hanelerin de çarklarının borçla döndüğü, borçların gırtlağa dayandığı ve ödenemez hale geldiği bir tablonun sonucu. Bireyler, bu tabloda, TÜİK verilerinin itiraf ettiği gibi, borçların altında ezilerek ölümü seçerken, bankalarda bonkörce dağıtıp borç verdikleri kredileri, kredi kartlarını geri almanın peşinde, avukat ordularını devreye sokuyor. Tablo, giderek insanları intihara, banka sistemini de sarsıntıya sürüklüyor. Cumhuriyet |
You are subscribed to email updates from Sözcü Haber To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder