GÜNDEM


More

Sözcü Haber

Unknown on : 20 Mayıs 2015 Çarşamba 0 YORUMLAR
Unknown
ETİKETLER :

Sözcü Haber


Onlar Konuşur AKP Yapar

Posted: 19 May 2015 01:22 PM PDT



''ONLAR KONUŞUR AKP YAPAR''
Onlar kim ?...
''SEN DAĞDAN İNİP BAĞDAKİNİ Mİ KOVACAKSIN''
''ONLAR BİZİZ YANİ T.C.'Nİ KURANLAR''

ATATÜRK ile sayısız soylu vatansever halkımız ve dava arkadaşları hep birlikte kan ve can ile yaşanması en acı bedeller ödeyerek kurdular bu vatanı. Kurarken de adeta yoktan var ettiler. Esaret altında, kuytu köşelerde, karanlık odalarda, dağda, ovada, ne çok zulümler, ölümler, yıkımlar, bitimler oldu. Yiğitler öldü, analar, babalar, kardeşler, dedeler, neneler, beşikteki çocuk hatta doğmamış bebekler ve ahırdaki hayvanlar bile öldü, canice öldürüldü. Ev, dam, mal, mülk ateşe verildi içinde insanlarla, hayvanlarla, şeytani duygularla soykırım yapıldı, cayır cayır yakıldı. Çok acılar çekildi bu vatan ve millet için çook !...
Hiç gözünün önünde ailenden birinin katledilmesini, tecavüze uğramasını hayal bile edebiliyor musun? İşte bu şanlı tarih, bu kutsal vatan, asil atalarımızla bunları yaşayarak yazıldı ve kuruldu. Aç, susuz kalındı, evsiz, barksız kalındı ama ne soysuz kalındı ne de vatanseverlikten şeref haysiyetten bir nokta kadar taviz verildi.

Emperyalizme dünyaya örnek yıkıcı darbeyi vurup, Emperyalizminde başının ezilebileceğini gösterdiler. Özellikle Türk-İslam Alemine en büyük ilham kaynağı olan kula kulluk etmekten kurtulup, yalnızca Allah'a kulluk etmeyi ve halkın egemen olduğu, çağdaş, tam bağımsız, laik bir Türkiye Cumhuriyeti' ni kurdular. İşte Kur'an-ı Kerim'e göre tüm hurafelerden, sahte dincilerden arındırılıp gerçek İslam'ın ve yine en gerçekçi Türklüğün ve de Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran tüm insanların din, dil, ırk, mezhep ayırmaksınız hep birlikte mutlu ve esenlikler içinde kardeş kardeşe yaşayabildiği dünyanın bu açıdan en büyük ülkesini Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdular. Kısacası asıl olan o kadar büyük işler başardılar ki yok olmak üzere olan bir ulusu tekrar yeşertip bir de üstüne İslam'ı ve Türklüğü, İslam ve Türk katillerinden kurtardılar.

Yüce Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran halkın ve ATATÜRKÇÜ aydınlığın o günlerden bu güne en büyük düşmanlarının toplandığı yer ''AKP'' ve ''HDP'' dir. Uyan bu ülkeyi kuran atalarımızın torunu canım kardeşim yalvarırım uyan !...Yoksa bu uykudan uyanamayacaksın.

''ŞİMDİ BEN KONUŞTUM YA ''AKP'' KESİN BİR ŞEYLER YAPAR''

Çünkü korkusuz bu cennet vatanı kuran ATATÜRKÇÜ ''yüce Türkiye Cumhuriyeti halkı ve Cumhuriyet Halk Partisi asil yiğit tüm mensupları vatan ve millet için ''AKP'' nin tüm rezilliklerini yüzüne karşı konuşur ve gereğini yapar ama ''AKP'' tüm bu rezillikleri ve de yenilerini yapar yapar ve yine yapar.''

Sen onlar diye kimden bahsediyorsun. Senin onlar diye bahsettiğin senin kandırdığın ATATÜRKÇÜ halkımız ve bu cennet vatanı kuran bu günlere getiren yine ATATÜRKÇÜ yüce Türkiye Cumhuriyeti halkıdır. Yani biziz biz, konuşan başkaları değiliz ki, asıl siz de kimsiniz ve de ne yaptınız soysuzluklardan, yolsuzluklardan başka ne yapar bu ''AKP''

Kandırdınız saf ve tertemiz Ayşe, Fatma anamı, kandırdınız Ahmet, Mehmet amcalarımı, kandırdınız, din, dil, ırk, mezhep ayırmaksızın, omuz omuza bu ülkeyi kurtaran, omuz omuza can verip şehit, gazi olan, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Boşnak, Arnavut, Arap, Hemşin, Pomak, Romen, Zaza, Gürcü, Süryani, Ermeni, Yahudi, Rum, Nasturi, Keldani, Bahai, Leh, Malakan, Yezidi vb. daha adını sayamadığım nice etnik gruplarla kardeşlik içinde dünyaya örnek yaşayan halkımızı kandırdınız !...

Biz bu cennet vatanı bedelini kanla ödeyerek kuran
yüce ATATÜRK' ün tabiriyle yüce TÜRKİYE CUMHURİYETİ halkı ve Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Ayağınızı denk alın yeter artık. Çocuk oyuncağı değil bu, siz bir ulusun geleceğiyle oynuyorsunuz aklınızı başınıza alın.

Siz çok iyi yaptığınız soysuzlukları, yolsuzlukları yapmaya devam edin biz de yüzünüze karşı söylemeye ve kandırdığınız tüm halkımıza yılmadan bıkmadan gece gündüz ve gerekirse asil atalarımız gibi kanımızın son damlasına kadar, canla, başla, aç, susuz, usanmadan, bıkmadan, bilinçlendirmeye devam edeceğiz.

Sadece konuşmakla da kalmayıp tüm yaptığınız Allah ile aldatmalar ve Emperyal zalimliklerin hesabını vereceksiniz. Allah'sız ve Emperyal irinle doldurduğunuz bu Okyonus' un her ölümcül damlasının hesabını bir bir soracak bu şeytani yoldaki ortaklarınızı da su yüzüne çıkartıp vatan ve milletimiz, şehit ve gazilerimiz, saçı bitmedik yetimlerimiz için atalarımızın tamamlamak üzere olduğu bu kutsal görevi biz tamamlayacağız. Siz Allah'sız Emperyalleri biz bu ülkeden kökünüzü kurutarak def edeceğiz !...

Düşün artık bu asil milletin yakasından uğraşmayın bu asil milletin yüce diniyle ve vatanıyla def olun gidin, lanetli ve örümcek beyinli, paraya tapmış insanlar !...

''SİZ ALLAH'SIZ VE EMPERYALİST
DİN VE VATAN HAİNLİKLERİNİ YAPMAYA DEVAM EDİN !...

BİZ ALLAH'LI VE VATANSEVER DOĞRULARI YÜCE MİLLETİMİZLE KONUŞUP HEM DE SİZİN GİBİLERE ENGEL OLMAYA ÖLÜMÜNE DEVAM EDECEĞİZ BUNA ANT İÇTİK !...''

Hasan DURGUT
HASAN DURGUT - YÜCE TÜRK MİLLETİ - (TCHKD)
 hido.hasan@hotmail.com

19 Mayıs

Posted: 19 May 2015 01:16 PM PDT



Türk tarihindeki dönüm noktalarından biri...Yalnız ulu önder Atatürk'ün Samsun'a ayak bastığı tarih değil aynı zamanda "Gençlik ve Spor Bayramı".

Atatürk Millî Mücadele döneminde Türk milletini ileri götürecek ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de "gençlik" kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşıyordu. Atatürk gençlerden bahsederken sık sık, yaş sınırı dışında fikri olarak gençliği yani, fikirde yeniliği ifade etmekteydi. O'nun şu sözü çok anlamlıdır: "Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir."

Atatürk'ün gençliğe armağan ettiği ve "Gençlik ve Spor Bayramı" olarak kutlanan 19 Mayıs'ın önemini anlayabilmek için onun 16–19 Mayıs 1919 tarihleri arasında gerçekleştirdiği İstanbul-Samsun yolculuğunu bir kez daha hatırlamamız gerekir.

Atatürk'ün Samsun'a ayak basışı, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihindeki önemli olaylardan biridir. Türk Milleti Birinci Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken büyük bir lider, Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıktı ve Samsun'a ayak basarak "Kurtuluş" yolunu açtı. Bu nedenle Atatürk'ün 16–19 Mayıs 1919 tarihleri arasında gerçekleştirdiği, İstanbul'dan başlayan yolculuğu bir kurtuluş dönemini simgeler. Ata'nın Samsun'a ayak basışının taşıdığı önemi, onun "Büyük Nutku"nu 19 Mayıs 1919 tarihi ile başlatmasından da anlayabiliriz.

Samsun işgal kuvvetleri için önemli noktalardan biriydi. Stratejik bakımdan büyük öneme sahipti ve Karadeniz'den Orta Anadolu'ya açılan en rahat ve güvenilir kapıydı. İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde Samsun'a askerî birlik çıkarmışlardı.

Buna tepki olarak Türk Makinalı Tüfek birliğinden Hamdi adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması dikkatleri bu bölgeye çekti ve İngiliz Yüksek Komiserliği'nin de Türk halkının silâhlandığı konusundaki şikâyetleri üzerine bu bölgeye güvenilir bir kumandanın olağanüstü yetkilerle gönderilmesine karar verildi. Bu kumandan Mustafa Kemal Atatürk'tü ve Atatürk uzun zamandan beri ülkenin içinde bulunduğu bu umutsuz duruma üzülüyor ve birşeyler yapmak için Anadolu'ya geçmek istiyordu. Bu O'nun için bulunmaz fırsattı. İstanbul-Samsun yolculuğu öncesinde Atatürk'le Padişah Vahdettin arasında geçen konuşmayı Atatürk şöyle anlatır:

"-Paşa, Paşa!... Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin! Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir! Bunları unutun, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli olabilir... Paşa, Paşa... Devleti kurtarabilirsin! " Ulu önder, bu sözler üzerine düşüncelerini şöyle dile getirir:

Bu sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle içtenlikle mi konuşuyor?...O Vahdettin ki... Bütün yaptıklarından pişman mı olmuştur? Aldatıldığını mı anlamıştı? Fakat böyle bir yorum ile başka konulara girişmeyi ürkütücü saydım, kendine karşılık verdim:

—Kişiliğe güveninize ve bana bunca yüz verişinize teşekkür ederim... Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz..."

Atatürk bu konuşmada plânlarının sezilmiş olabileceği duygusuna kapılmıştı ama, O'nu bekleyen ve O'na güvenen bir"Türk Milleti" vardı.

Atatürk ile beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü başlayacak yolculuğa gemi kaptanı İsmail Hakkı Durusu dışında 18 kişi eşlik eder.

Atatürk beraberindeki kişilerle 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra "Bandırma" adındaki eski bir vapurla Galata rıhtımından ayrılır. Bandırma Vapuru bir gün sonra, saat 21.40 sıralarında İnebolu'ya varır.

18 Mayıs 1919 Pazartesi günüyse beklenen yolculuğun sonuna gelinir. Yolcular Kalyon Burnu denilen yerden sandallarla Merkez iskelesine çıkarılırlar. Bu sandallardan birinin sahibi olan İsmail Yurtsever anılarında, o zaman için Atatürk'ü tanımadığını söyler, Atatürk'ü sandalda ve Samsun'da iken geniş yakalı lejyon kaputu ve başında kalpakla gördüğünü anlatır. Atatürk, İstanbul'dan başlayan ve Samsun'da sona eren yolculuk esnasında, görevli bir askerdi ve giyimi de buna uygundu ancak Samsun'a ayak bastığı günden birkaç gün sonra asker değil, sivil olarak hareket edecekti.

Atatürk'ün Samsun'a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi. Şehirde İngiliz işgal kuvvetleri vardı. Pontusçular sokaklarda kol geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı. Atatürk bugün müze haline getirilen Hıntıka Palas'ta kaldıkları süre içinde hep bu sorunları düşündü, yolculukta geçirdiği uykusuz geceler sona ermemişti; şimdi de burada uykusuz geceler başlıyordu. Ama O'nda ve O'nun gibi düşünenlerde bu azim oldukça hiçbir engel aşılmaz değildi.

Bu yolculuk Türk Milleti için bir dönüm noktası, kurtuluşun başlangıcıydı. Atatürk, Millî Mücadele'yi başlatmak üzere Samsun'da Anadolu topraklarına ayak bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle bu günü Türk gençliğine armağan etti. Atatürk: "Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum" derken Türk gençliğine olan güveni ifade ediyordu. O'nun şu sözleri de hepimiz için bir rehber olmalıdır: "Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir".

Hadi Hayırlı Traşlar

Posted: 19 May 2015 10:25 AM PDT


En bilindir tekerlemedir,

Bir berber bir berbere
Bre berber gel beraber
Bir berber dükkanı açalım demiş

Aslında bu bir hikayenin başlangıcıdır,

Tekerlemedeki ,
Berberler beraber,
berber dükkanı açarlar,

Başlangıç da berberde işler gayet iyidir,
Mütevazi yaşadıkları içinde,

Kazandıkları ikisine de yetmektedir,
Gel zaman git zaman,
Har vurup harman savurmaya başlarlar,
Çaktırmadan çoluğa çocuğa yatırım yaparlar,
Eh haliyle masraflarda artmaya başlar,
Kazandıkları artık ikisine de yetmemektedir,

Birbirlerinin payına göz dikmeye başlarlar,
İkisi de nasıl bir punduna getiririmde,
ortağımı saf dışı ederim diye fırsat kollar,

Sonunda küçük berber ustası fırsatı yakalar,
Büyük ustaya sen malzeme alırken,
Çıraklar vasıtasıyla avanta alıyorsun der,
Avanta aldığını belgeler,
hatta çıraklara suç üstü yapar,

Büyük berber ustası işi pişkinliğe vurur,
Bunlar iftira sen çıraklara kumpas kurdun,
Müşterilerle aramı bozmaya çalışıyorsun,
Üstteki paralel caddede dükkan tutmuşsun,
Senin niyetin müşterileri,
Ve dükkanı ele geçirmek,
Seni kovuyorum defol der,

Küçük berber ustası beni kovamazsın,
Bu dükkanı beraber kurduk,
Her köşesinde emeğim var,
Dişimle tırnağımla geldim,
Benim sayemde varsın,
Müşterileri beraber ikna ettik der,

Büyük berber ustası hiddetlenir,
Kovuyorum işte,
Berber dükkanı benim üzerime,
Müşterilerin hepsi benim,
Ben ne dersem o olur der.

Birbirlerine ağza alınmayacak hakaretlerle,
Kavga ederek ortaklığı bozarlar.

Müşteriler,
Gözlerini açmış,
Her iki berber ustasının da,
Hırlı berber ustaları olmadıklarını anlamıştır,
Yavaş yavaş başka berberlere,
Gitmeye başlarlar,
Büyük berber ustası,
müşterileri ikna etmek için,
kapı kapı dolaşır reklamlar verir,
çok diller döker ama nafile,
Bir kere,
Takke düşmüş kel görünmüştür.
Artık her şey gözler önündedir.

Kısa zaman sonra,
Her iki berber ustası da,
bu kavgada ipliklerinin pazara çıktığının,
kirli çamaşırlarını ortaya saçıldığının,
farkına varmışlardır.
Ama artık çok geçtir,
İş işten geçmiştir.

Hikaye burada biter mi?
Elbette bitmez.

Nasıl bitsin,
memleketin aynasıdır Berber dükkanları,
Hal böyle olunca,
Berberlerde bitmez,
Hikayeleri de,

Demem o ki,
Müşterinin velinimet olduğunu unutup,
yolunacak kaz bellersen .

"Müşteride gün gelir seni bir güzel beller. "

Ha bu arada,
Kıssadan hisse,
Kaçan müşterileri dört gözle bekleyen berber ustaları da,
Bellemelidir ki,
"Müşteri yolunacak kaz değil velinimettir."

Ona göre !

Aydın KOCA 
Kemalin Aydın
koca1907@yahoo.com.tr

Hiç yorum yok: